61.
ülkemizin değerli yazarlarından biridir. nobel edebiyat ödülüne de aday gösterilen ilk türk'tür. genellikle çukurova insanını, köylüyü , ezilenleri anlatmıştır. destanlardan da yararlanmıştır. ince memed, yer demir gök bakır , ölmez otu , demirciler çarşısı cinayeti , kuşlar da gitti , karıncanın su içtiği vs başarılı romanlarının yanı sıra öyküleri , destansı romanları da bulunmaktadır. tüm romanları okunmaya değerdir.
devamını gör...
62.
yaşar kemal 1923 yılında osmaniye'nin hemite köyünde dünyaya gelmiş. babasının adı sadıktır. sadık bey, van'dan osmaniye'ye göçleri sırasında yola bulup ölümden kurtardığı, besleyip büyüttüğü yusuf adındaki evlatlık oğlu tarafından öldürülmüştür. henüz beş yaşlarındayken babasının ölümüne şahit olan yaşar kemal 12 yaşına kadar kekeme kalmıştır. bir kurban kesimi sırasında kaza sonucu bir gözünü kaybetmiştir.* bu arada sadık bey'in ölümünden sonra yaşar kemal'in amcası olan tahir bey tüm mirasını dağıtıp yaşar kemal'in annesiyle evlenmiştir.
yaşar kemal ilkokul sondayken o zamanlar yukarı toroslar'da az buçuk bir üne sahip destancı aşık rahmi ile tanışır.
aşık rahmi, yaşar kemal'e ufak bir saz hediye eder ve onu yanına çırak olarak almak ister fakat yaşar kemal'i okuma fikri daha çok cezbetmektedir bundan ötürü ortaokula gitmeyi tercih edip eğitimi için adana'ya gider. hem fabrikalarda çalışmış hem okulunu okumuş fakat ortaokul son sınıftayken okulu bırakmak zorunda kalmış maalesef ki.
tam tarihini hatırlamakta biraz güçlük çekiyorum fakat 1950'li yılların ortalarında yaşar kemal adını yaşar kemal olarak değiştirmiştir.* ismini değiştirme sebebiyse cumhuriyet gazetesinde çalışmasıyla ilgilidir. cumhuriyet gazetesine girmeden 6-7 ay öncesine kadar mapus hayatı yaşıyordu yaşar kemal. abidin dino'nun yaşar kemal'in polisler tarafından tespit edilip işten çıkartılmaması adına verdiği tavsiye sonucu adını yaşar kemal yapmıştır.
yaşar kemal ilkokul sondayken o zamanlar yukarı toroslar'da az buçuk bir üne sahip destancı aşık rahmi ile tanışır.
aşık rahmi, yaşar kemal'e ufak bir saz hediye eder ve onu yanına çırak olarak almak ister fakat yaşar kemal'i okuma fikri daha çok cezbetmektedir bundan ötürü ortaokula gitmeyi tercih edip eğitimi için adana'ya gider. hem fabrikalarda çalışmış hem okulunu okumuş fakat ortaokul son sınıftayken okulu bırakmak zorunda kalmış maalesef ki.
tam tarihini hatırlamakta biraz güçlük çekiyorum fakat 1950'li yılların ortalarında yaşar kemal adını yaşar kemal olarak değiştirmiştir.* ismini değiştirme sebebiyse cumhuriyet gazetesinde çalışmasıyla ilgilidir. cumhuriyet gazetesine girmeden 6-7 ay öncesine kadar mapus hayatı yaşıyordu yaşar kemal. abidin dino'nun yaşar kemal'in polisler tarafından tespit edilip işten çıkartılmaması adına verdiği tavsiye sonucu adını yaşar kemal yapmıştır.
devamını gör...
63.
mahlas olarak yaşar kemal'i kullanmış gerçek adı kemal sadık gökçeli olan roman ve öykü yazarıdır.
en bilindik eserleri.
ince memed:
yaşar kemal'in ilk romadır ince memed. ilerleyen yıllarda yazar ince memed'in devamı niteliğinde olan üç roman daha yazarak dört ciltlik devasa bir roman ortaya koyar. 40'tan fazla dile çevrilen eser, ingiltere, fransa, italya ve abd'de yayımlanarak dünya edebiyatında önemli bir yere sahip olmuştur. bu dörtlemede çukurova köylüsü memed'in, abdi ağa'ya karşı mücadelesi anlatılır. dört ciltlik roman 1923 ile 1987 arasını kapsar. anadolu halkının cahil bırakılmışlığı, köy hayatının sefaleti ve ağaların tüm yöreye tamamen hakim olmasına karşı bir isyanı, yaşar kemal türkçeyi en iyi şekilde kullanarak yazar. ince memed dörtlemesi ahmet güneştekin ve feyza hepçilingirler'in en sevdiği yaşar kemal romanıdır.
orta direk:
darda kalanların düş dünyasının anlatıldığı dağın öte yüzü üçlemesinin ilk kitabıdır orta direk. romanda uzun ve zorlu yolda yürüyenlerin hikayesini anlatır yaşar kemal. metin celal'in, yaşar kemal'in en beğendiği ve okumaktan zevk aldığı kitapları arasında ilk sırada orta direk bulunuyor.
binboğalar efsanesi:
binboğalar efsanesi yaşar kemal'in destansı romanları arasında yer alıyor. kemal, romanda son yörük obasının çektiği dertleri anlatılır. binboğalar efsanesi derviş zaim'in en sevdiği yaşar kemal kitabıdır. ayrıca sevengül sönmez de yaşar kemal'in bu destansı romanının mutlaka okunması gerektiğini söylüyor.
yer demir gök bakır:
dağın öte yüzü üçlemesinin ikinci kitabıdır. fransız eleştirmenler sendikası tarafından 1977 yılında en iyi yabancı roman olarak seçilmiştir. yer demir gök bakır çaresiz kalmış köylülerin düşlerinde bir ermiş yaratıp ona sığınmalarının öyküsünü anlatır. jale parla'nın en çok sevdiği yaşar kemal kitabıdır.
kimsecik üçlemesi:
yaşar kemal'in yağmurcuk kuşu, kale kapısı ve kanın sesi romanlarından oluşan üçlemesidir. bu üçleme aynı zamanda otobiyografi özelliği de taşır. çünkü yaşar kemal kendi hayatından da örnekler verir. üçleme van'daki rus işgalinden kaçan kürt bir ailenin çukurova'da yaşama mücadelesini anlatır. yaşar kemal bu romanında kendi çocukluğuna da döner. ahmet güneştekin ve muhsin kızılkaya favorileri arasında bulunan kimsecik üçlemesi'den vazgeçemiyorlar.
ağrı dağı efsanesi:
yaşar kemal'in bir diğer destansı romanı da bir film ve bir opera eserine ilham olmuş ağrı dağı efsanesi'dir. roman, ağrı dağı'nda bulunan dağ köylerinden birinde yaşayan ahmet ve o dönemde oranın yöneticisi olan mahmut han'ın kızı gülbahar arasındaki aşkı anlatır. sevengül sönmez ve ahmet ümit, bu efsaneyi mutlaka okunması gereken yaşar kemal eserlerinden biri olarak nitelendiriyor.
teneke:
yaşar kemal'in 1967 yılında yayımlanan romanıdır. romanda çukurova'da bir kaymakamın yaşamı ve ağalara karşı verdiği mücadele konu alınır. romandan tiyatro sahnelerine de uyarlanmıştır. bir dönem bu oyunun oynanmasına yasak getirilse de oyun daha sonra ödül de alır. teneke romanı metin celal'in severek okuduğu bir yaşar kemal kitabı.
demirciler çarşısı cinayeti:
demirciler çarşısı cinayeti, yaşar kemal'in yazdığı akçasazın ağaları serisinin ilk kitabıdır. roman seri olmasının yanı sıra kendi içinde bir bütünlüğe sahiptir. romanda güney'deki iki ağanın birbirleriyle olan amansız tartışmalarından dolayı çökmeye başlayan çukurova ağalık sistemi içindeki nüfuz savaşları ve kan davası anlatılır. demirciler çarşısı cinayeti ahmet ümit'in kendi kitaplarına da katkı sağladığını düşündüğü ve vazgeçemediği, favori yaşar kemal kitapları listesinde en üste sırada yer alan bir kitap.
sarı sıcak:
sarı sıcak, yaşar kemal'in öykü dalında verdiği ilk eserdir. ince memed'den önce yazarın adını duyuran önemli bir kitaptır. eserde anlatılan öykülerin büyük kısmı çukurova'da geçer. yaşar kemal bu öykülerde anadolu insanının açlık, pislik, hastalık, sefalet ve çevre koşulları içinde verdiği yaşam mücadelesini anlatır. muhsin kızılkaya'nın beğenerek okuduğu ve önerdiği yaşar kemal öyküsüdür.
tek kanatlı bir kuş:
tek kanatlı bir kuş romanı toplumda bulaşıcı bir hastalık gibi yayılan korkunun romanıdır. halkının neden terk ettiği bilinmeyen gizemli bir kasaba, bu kasabaya atandığı halde gidemeyen bir posta müdürü ve istasyon şefi romanda yer alır. şaşırtıcı ve çok katmanlı olay akışı, kişilerinin zenginliği ve derinliği, zaman zaman bir röportaj niteliği kazanan masalsı diliyle tam bir yaşar kemal romanı diyebiliriz bu romana. tek kanatlı bir kuş romanı feyza hepçilingirler'in önerdiği kitaplar arasında yer alıyor
en bilindik eserleri.
ince memed:
yaşar kemal'in ilk romadır ince memed. ilerleyen yıllarda yazar ince memed'in devamı niteliğinde olan üç roman daha yazarak dört ciltlik devasa bir roman ortaya koyar. 40'tan fazla dile çevrilen eser, ingiltere, fransa, italya ve abd'de yayımlanarak dünya edebiyatında önemli bir yere sahip olmuştur. bu dörtlemede çukurova köylüsü memed'in, abdi ağa'ya karşı mücadelesi anlatılır. dört ciltlik roman 1923 ile 1987 arasını kapsar. anadolu halkının cahil bırakılmışlığı, köy hayatının sefaleti ve ağaların tüm yöreye tamamen hakim olmasına karşı bir isyanı, yaşar kemal türkçeyi en iyi şekilde kullanarak yazar. ince memed dörtlemesi ahmet güneştekin ve feyza hepçilingirler'in en sevdiği yaşar kemal romanıdır.
orta direk:
darda kalanların düş dünyasının anlatıldığı dağın öte yüzü üçlemesinin ilk kitabıdır orta direk. romanda uzun ve zorlu yolda yürüyenlerin hikayesini anlatır yaşar kemal. metin celal'in, yaşar kemal'in en beğendiği ve okumaktan zevk aldığı kitapları arasında ilk sırada orta direk bulunuyor.
binboğalar efsanesi:
binboğalar efsanesi yaşar kemal'in destansı romanları arasında yer alıyor. kemal, romanda son yörük obasının çektiği dertleri anlatılır. binboğalar efsanesi derviş zaim'in en sevdiği yaşar kemal kitabıdır. ayrıca sevengül sönmez de yaşar kemal'in bu destansı romanının mutlaka okunması gerektiğini söylüyor.
yer demir gök bakır:
dağın öte yüzü üçlemesinin ikinci kitabıdır. fransız eleştirmenler sendikası tarafından 1977 yılında en iyi yabancı roman olarak seçilmiştir. yer demir gök bakır çaresiz kalmış köylülerin düşlerinde bir ermiş yaratıp ona sığınmalarının öyküsünü anlatır. jale parla'nın en çok sevdiği yaşar kemal kitabıdır.
kimsecik üçlemesi:
yaşar kemal'in yağmurcuk kuşu, kale kapısı ve kanın sesi romanlarından oluşan üçlemesidir. bu üçleme aynı zamanda otobiyografi özelliği de taşır. çünkü yaşar kemal kendi hayatından da örnekler verir. üçleme van'daki rus işgalinden kaçan kürt bir ailenin çukurova'da yaşama mücadelesini anlatır. yaşar kemal bu romanında kendi çocukluğuna da döner. ahmet güneştekin ve muhsin kızılkaya favorileri arasında bulunan kimsecik üçlemesi'den vazgeçemiyorlar.
ağrı dağı efsanesi:
yaşar kemal'in bir diğer destansı romanı da bir film ve bir opera eserine ilham olmuş ağrı dağı efsanesi'dir. roman, ağrı dağı'nda bulunan dağ köylerinden birinde yaşayan ahmet ve o dönemde oranın yöneticisi olan mahmut han'ın kızı gülbahar arasındaki aşkı anlatır. sevengül sönmez ve ahmet ümit, bu efsaneyi mutlaka okunması gereken yaşar kemal eserlerinden biri olarak nitelendiriyor.
teneke:
yaşar kemal'in 1967 yılında yayımlanan romanıdır. romanda çukurova'da bir kaymakamın yaşamı ve ağalara karşı verdiği mücadele konu alınır. romandan tiyatro sahnelerine de uyarlanmıştır. bir dönem bu oyunun oynanmasına yasak getirilse de oyun daha sonra ödül de alır. teneke romanı metin celal'in severek okuduğu bir yaşar kemal kitabı.
demirciler çarşısı cinayeti:
demirciler çarşısı cinayeti, yaşar kemal'in yazdığı akçasazın ağaları serisinin ilk kitabıdır. roman seri olmasının yanı sıra kendi içinde bir bütünlüğe sahiptir. romanda güney'deki iki ağanın birbirleriyle olan amansız tartışmalarından dolayı çökmeye başlayan çukurova ağalık sistemi içindeki nüfuz savaşları ve kan davası anlatılır. demirciler çarşısı cinayeti ahmet ümit'in kendi kitaplarına da katkı sağladığını düşündüğü ve vazgeçemediği, favori yaşar kemal kitapları listesinde en üste sırada yer alan bir kitap.
sarı sıcak:
sarı sıcak, yaşar kemal'in öykü dalında verdiği ilk eserdir. ince memed'den önce yazarın adını duyuran önemli bir kitaptır. eserde anlatılan öykülerin büyük kısmı çukurova'da geçer. yaşar kemal bu öykülerde anadolu insanının açlık, pislik, hastalık, sefalet ve çevre koşulları içinde verdiği yaşam mücadelesini anlatır. muhsin kızılkaya'nın beğenerek okuduğu ve önerdiği yaşar kemal öyküsüdür.
tek kanatlı bir kuş:
tek kanatlı bir kuş romanı toplumda bulaşıcı bir hastalık gibi yayılan korkunun romanıdır. halkının neden terk ettiği bilinmeyen gizemli bir kasaba, bu kasabaya atandığı halde gidemeyen bir posta müdürü ve istasyon şefi romanda yer alır. şaşırtıcı ve çok katmanlı olay akışı, kişilerinin zenginliği ve derinliği, zaman zaman bir röportaj niteliği kazanan masalsı diliyle tam bir yaşar kemal romanı diyebiliriz bu romana. tek kanatlı bir kuş romanı feyza hepçilingirler'in önerdiği kitaplar arasında yer alıyor
devamını gör...
64.
türkiye'de röportaj türünün en önemli ustalarından birisi olarak anılan, van gölü'nün kıyısında doğmuş ve yetişmiş bir şair.
devamını gör...
65.
rus edebiyatı için tolstoy ne ise türk edebiyatında da yaşar kemal odur. anadolu’nun bağrından kopmuş ifadesinin edebiyat alanındaki karşılığıdır.
devamını gör...
66.
türkçe yazan kürt yazar.
devamını gör...
67.
devamını gör...
68.
insanlara yalan söyledim, adımı değiştirerek kendimi sakladım. yaşamımda bunun kadar ağırıma giden bir şey olmadı. benim kemal sadık gökçeli olduğumu bir abidin dino, bir arif dino, bir de romancı arkadaşım orhan kemal biliyordu:(
devamını gör...
69.
türk edebiyatının tartışmasız en iyi yazarlarından.
devamını gör...
70.
yaşar kemal'i severim.adanada yaşadığım için normaldir herhalde.adana ağzıyla yazdığı o kadar çok eseri mevcut ki bir ada hikayesi mi desem efsane hikayeleri mi ince memed mi sarı sıcak mi yaz yaz bitmez aslında.oyle başarılı kitapları var ki takdire şayan.
devamını gör...
71.
en sevdiğim yazarlardan biri, ince memed kitabı elime ulaşmadı okuyup bana bağış yapmak isteyen varsa özelden bana ulaşabilir mi?
devamını gör...
72.
duyduk duymadık demeyin
bir çocuk kayboldu
elinde defne dalı
parmakları tanyeri
saçları darmadağınık
dalgalanır yağmur içinde
bulup getirene
görüp haber verene
aydınlık yepyeni bir dünya verilecektir.
ey ahali bulan var mi, gören var mi
iyiye, doğruya, güzele selam durulacaktır.
daha güzel nasıl anlatılır ki..
bir çocuk kayboldu
elinde defne dalı
parmakları tanyeri
saçları darmadağınık
dalgalanır yağmur içinde
bulup getirene
görüp haber verene
aydınlık yepyeni bir dünya verilecektir.
ey ahali bulan var mi, gören var mi
iyiye, doğruya, güzele selam durulacaktır.
daha güzel nasıl anlatılır ki..
devamını gör...
73.
her zaman bir şeyin tersine bakmayı eleştirmeyi severim. istemesem de yaparım bunu. konu yaşar kemal olunca da bu hep eksik kaldı. bir türlü eleştiremedim toz konduramadım. bütün eserlerini okuyup hakkında eleştiri yazmak isterim. tabi okursam.
"insanoğlu bir karanlıktan geliyor, bir karanlığa doğru gidiyor ama nerden gelip nereye gideceğini hep unutuyor. bir defa geldim, bari tadını çıkarayım demiyor."
"insanoğlu bir karanlıktan geliyor, bir karanlığa doğru gidiyor ama nerden gelip nereye gideceğini hep unutuyor. bir defa geldim, bari tadını çıkarayım demiyor."
devamını gör...
74.
kemal sadık göğceli, edebiyattaki adıyla yaşar kemal türk edebiyatını dünya çapında temsil eden en büyük yazarımızdır. biyografisini izlemek için: link
1915 yılında rus ordusunun van’ı işgal etmesiyle birlikte, ailesi 1,5 yılda önce diyarbakır’a ardından da çukurova’ya göç etmişti. luvan aşiretine bağlı olan aile, türkmenlerin yaşadığı hemite köyüne kadar gelmiş, bölgede kürt kökenli tek aile olarak yaşamıştı.
yaşar kemal tam olarak bilinmese de 1923 yılında doğduğu düşünülmektedir. babası sadık efendi, annesi ise nigar hanımdır.
yaşar kemal, bey ailesinde doğmuştu. luvan aşiretinin son beyi babasının amcası güllihan bey idi. köyünde türkçe, evinde kürtçe konuşulurdu. her büyük yazar gibi o da ilk travmalarını çok küçük yaşlarda yaşamıştı. ilki 3,5 yaşına geldiğinde kurban kesimi sırasında halasının eşinin elinden kaçan bıçakla bir gözünün kör olmasıydı. diğeriyse henüz 4,5 yaşındayken babasının van’dan göç sırasında ölümden kurtardığı yusuf adındaki evlatlığı tarafından yaşar kemal’in gözleri önünde hançerlenmesiydi.
bu olaydan sonraki saatlerde sabahlara kadar feryat figan ağlayan yazar, yaşadığı sarsıntının etkisiyle kekeme olmuş, 12 yaşına kadar bu illetten kurtulamamıştı. bu hadisenin ardından zor günler gelmeye devam edecekti, babasının ölümüyle birlikte refah içinde olan aile yavaş yavaş fakirliğe sürüklendi.
yaşar kemal yazı kavramıyla ilk defa tanıştığında 8 yaşındaydı. köye gelen bir çerçinin elindeki deftere bir şeyler karaladığını gören yazar, onun yazı olduğunu öğrendi ve 9 yaşındayken okuma yazma öğrenme maksadıyla adana’nın burhanlı köyündeki kadirli cumhuriyet ilkokuluna yazıldı.
okuma yazmayı 3 ayda öğrenen yazar edebiyatla ilk defa ortaokul döneminde tanıştı. her ne kadar okulu devamsızlık yüzünden erken bırakmak zorunda kalmış olsa da halk edebiyatına olan ilgisini bırakmadı.
fırsat buldukça halk edebiyatını okuyan, araştıran ve yazan yaşar kemal, küçük yaşlarda deneyimlediği her anı anlatacağı kitapları için bilgi ve birikim sahibi oldu.
ortaokulun son sınıfında okuldan uzaklaştırılan yazar, iş hayatına atılmak durumunda kaldı. adana ve yöresinde ırgatlık, su bekçiliği, ırgat kâtipliği, kitapçılık, inşaat denetçiliği, arzuhalcilik, kunduracı çıraklığı, vekil öğretmenlik ve traktör sürücülüğü gibi onlarca işte çalıştı.
yaşar kemal edebiyata ilk defa şiir yazarak başlamıştı fakat annesi bunu onaylamıyordu. yazar çok küçük yaşlarda bile yaşlı halk şairleriyle atışıyor fakat bir türlü saz çalamıyordu. çünkü annesi onun âşık olup uzak diyarlara gideceğinden çok korkuyordu. evin tek çocuğu olmasının verdiği bu dezavantajı yine de avantaja çevirecekti.
babasının koruyucusu zalanınoğlu adlı eşkıyanın ölümünden sonra yaktığı ağıt annesini de etkilemiş olacak ki, sonradan onun ağıtlarına ve şiirlerine karşı durmadı. ilk şiiri olan “seyhan” 1939 yılında adana halkevi dergisinde yayınlandı. ardından kolları sıvayan yaşar kemal ilk kitabı ağıtlar için çukurova ve çevresini gezerek araştırmalar yapmaya başladı. 3 yıllık araştırmaların ve çalışmanın sonucunda adana halkevi tarafından, 1943 yılında ağıtlar kitabı yayınladı. böylece henüz 20 yaşındayken edebiyata olan ilk adımını güçlü bir şekilde attı.
yazar 1 yıl sonra askerliğini yapmak üzere kayseri’ye gitti fakat yazmayı bırakmadı. askerlik yaptığı sırada kaleme aldığı pis hikâye adlı öyküsü 1944 yılında yayınlandı. bu hikâyeden sonra adını iyiden iyiye duyurmaya başlayan yazar pertev naili boratav, nurullah ataç, güzin dino eşi ressam abidin dino ve ağabeyi arif dino ile tanışıp sanat dünyasında yeni ufuklar keşfetti.
bu dönem tavsiye üzerine okuduğu “don kişot” kitabı onu çok etkilemişti. bunun yanında balzac’tan, dostoyevski’den, gogol’den, çehov’dan, karacaoğlan’dan, sait faik abasıyanık’tan da ilham alıyordu.
alexandre dumas fils’in kamelyalı kadın adlı eserini defalarca okuduğunu belirtmişti.
halk edebiyatından sonra batı edebiyatını keşfeden yazar hiç durmadan okuyordu ve aynı zamanda kalemi de elinden bırakmıyordu.
"don kişot'u okuyunca yeni bir dünya buldum. günlerce etkisinde kaldım. cervantes bütün insanlığımı, yüreğimde sakladığım birçok gizi açıklamıştı. bir karanlığa gömülmüş, sonra da içimde bir yücelme olmuştu." (röportajdan alıntı)
1947 yılında onu dünya çapında edebiyatçı yapacak olan ince memed adlı kitabına başladı fakat yarım bırakmak zorunda kaldı. 1950 yılında istanbul’a taşınan yazar komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle hapse atılıp 1 sene cezaevinde kaldı. çıktıktan sonra cumhuriyet gazetesine giren yazar ilk defa yaşar kemal adını da burada kullanmaya başladı. çeşitli röportajlar ve fıkralar yazarak geçimini sağlayan yazar anadolu insanın toplumsal sorunlarını sosyalist düşünceyle ele almaya çalışıyordu.
aynı dönem “dünyanın en büyük çiftliğinde yedi gün” adındaki röportajıyla, gazeteciler cemiyetince verilen “özel başarı armağanı”na layık görüldü.
1952 yılında sultan 2. abdülhamid’in baştabibi jak mandil efendi’nin torunu olan thilda serrero ile evlendi. ingilizce, fransızca ve ispanyolca bilen thilda yazarın 7 eserini bu dillere çevirerek yaşar kemal’in avrupa’ya açılması konusunda büyük adımlar attı. yazarın bu evlilikten raşit adında bir çocuğu oldu. tilda hanım 2001 yılında vefat edene kadar evlilik devam etmişti. yazar 2002 yılında ise ayşe semiha baban ile evlendi.
yaşar kemal bir yandan cumhuriyet gazetesinde yazıyor bir yandan da öykü ve romanlar kaleme alıyordu. ilk öykü kitabı sarı sıcak’ı evlendiği dönem yayınlayan yazar bu kitabında doğayı, dayanışmayı, şiddeti, tutkuyu ve yozlaşmayı anlatmaya çalışmıştı. kitap içerisindeki bebek adlı hikâyesinin bir özelliği de vardı bu dünya edebiyatı çevrelerince duyulan ilk öyküsü olmasıydı.
bu dönemde yarım bıraktığı eseri ince memed’e devam etmeye karar vermişti ve 3 yıl boyunca büyük bir arzuyla çalışıp 1955 yılında kitabı yayınladı. yayınlandıktan kısa bir süre sonra varlık dergisinin roman armağanına layık görüldü. başlangıçtan son cildin yayınlanmasına kadar 40 yıllık bir süreyi kapsayan ince memed serisi türk edebiyatının dünya çapında tanınmasında büyük rol oynadı.
40’tan fazla dile çevrilen ince memed bugün hala türk edebiyatının zirve kitaplarından biridir.
ince memed kitabıyla birlikte büyük bir üne kavuşan yazar bir ay gibi kısa bir sürede ikinci romanı olan teneke adlı kitabını bitirdi. çukurova'daki çeltik ağalarına karşı mücadele eden köylünün yanında yer alan idealist kaymakamın trajik öyküsünün anlatıldığı kitapta, anadolu’ya ve insanına dair muazzam tespitler görülmüştür.
yaşar kemal gençliğinde edindiği tecrübelerden sonra düşünce dünyasını geliştirmeye çok önem verdi. hayatını ve sanatını bir bütün halinde gören yazar, hiçbir zaman fikir ayrılığına düşmeden inandığı uğurda yürümeyi tercih etti ve sanatını da bu uğurda kullanmaya özen gösterdi.
"halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite ya da burjuvazi fark etmez, halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. ben etle kemik nasıl birbirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum.” diyordu.
ince memed ve teneke kitaplarından sonraki 1960 yılına kadar gazetede çalışmaya devam etti. edebi anlamda o ara dönem bir şey verememiş olsa da 1960 yılından sonra büyük bir iştahla kitap yayınlamaya başladı. bir yandan edebiyatı bırakmayan yaşar kemal bir yandan da siyasi düşüncelerini daha etkin bir şekilde anlatabilmek için türkiye işçi partisine katılmaya karar verdi. bu girişim çok uzun soluklu olmayacaktı çünkü yazar, partinin niteliğini yitirmesinden, bürokratların eline geçmesinden ve emekçilerden kopmasından büyük rahatsızlık duymuştu.
1967 yılında siyasi haftalık dergi olan ant’ın kurucularından biri oldu. dergide yazdığı yazılardan ötürü birçok kez mahkeme yollarına düştü. “kanlı iktidarın ortakları” ve “camiler kışla oldu” başlıklı yazıları nedeniyle ağır ceza mahkemesinde beş yıl yargılandı ve aklandı. 12 mart 1971 muhtırasının ardından adı arananlar listesine dâhil edilmişti. hiç kimseyi beklemeden gidip teslim oldu ve sebepsiz yere 1 ay hapis yattı.
birkaç gün sonra ise yabancı dil bilmediği halde “marksizmin temel kitabı’nın” çevirmeni olarak yargılanarak 18 ay hapse mahkûm edildi fakat bu karar da yargıtay tarafından bozuldu.
takip eden yıllarda türkiye yazarlar sendikası kurucuları arasında yer aldı ve ertesi yıl başkanlık görevini yürüttü.
1950 yılında halide edip adıvar öncülüğünde kurulan pen yazarlar derneği 1980 askeri darbesiyle kapatılmıştı, 1988 yılında yeniden kurulan derneğin ilk başkanı yaşar kemal oldu.
1995 yılında alman der spiegel dergisine yazdığı makale sonucunda bölücülük propagandası yaptığı gerekçe gösterilerek dava açıldı. bu makale 1995 yılında can yayınları tarafından yayınlanan düşünce özgürlüğü ve türkiye kitabında yayınlandı fakat kitap yayınlanır yayınlanmaz toplatılmasına karar verilmişti.
yaşar kemal’in başı mahkemeler ile dertteydi. o sosyalist görüşlerini açıklamaktan hiçbir zaman çekinmezdi. bu yüzden yazdığı yazılar da dönemin hükümetleri tarafından hoş karşılanmazdı. defalarca mahkeme yolunu tuttu. buna rağmen bildiklerinden vazgeçmedi, fikirlerinden şaşmadı. o sosyalizmi tam bağımsızlık olarak görürdü. kültür yozlaşmasından hoşlanmazdı. doğaya ve insana âşıktı.
“benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım.” diyordu.
eserlerini de bu fikirlerden ilham alarak yazmış bu yüzden dünya çapında bir yazar olmuştu.
yaşar kemal 1973 yılında nobel’e aday olan ilk türk yazarımızdı ve bu tarihten sonra çok kereler de aday olacaktı.
1974 yılında yayınladığı demirciler çarşısı cinayeti kitabıyla, ilk madaralı roman ödülünü kazandı. 1977 yılında yayınladığı yer demir gök bakır kitabıyla fransa'da en iyi yabancı romanı ödülünü kazandı.
her ne kadar çeşitli sebepler uydurularak nobel ödülünden uzak tutulmuş olsa da gerek ülkemizde gerekse avrupa’da çok daha fazlasını aldı. hayatı boyunca edebiyatın her türünde kâğıda iz bırakan büyük yazar onlarca şiir, öykü, roman, anı, röportaj, derleme, söyleşi, deneme, oyun, fıkra, makale ve senaryo gibi eserleri ardında miras bıraktı.
eserlerini doğa ve insan odaklı yazan büyük yazar düş içindeki insanın kendi içinde yarattığı mitleri göstermeye çalıştı. ezilmiş halkların dramını, ezenlerin acımasızlığını anlattı.
yaşar kemal 2000’li yıllarda da yaşlanmış ve yorulmuş olmasına rağmen yazmayı sürdürdü. bir ada hikayesi serisini bu yıllarda tamamlayan yazar, tek kanatlı kuş, çocuklar insandır, bugünlere bahar indi, bindir çiçekli bahçe gibi eserlerini vermeye devam etti. hayatı boyunca kalemi elden bırakmayan yazar, türk edebiyatına bıraktığı onlarca eserle adeta kötülüğe baş kaldırmıştı.
hem köylü halkın yaşadığı sıkıntıları hem de kentli insanın yaşadığı dramı okuyucularına yaşatırcasına anlatan yazar, pastoral tekniğini ülkemizde en iyi kullanan yazar oldu.
tarih şubat 2015’i gösterdiğinde kalp ve solunum bozukluğu sebebiyle hastaneye kaldırıldı ve 28 şubat 2015 yılında bu güzel insan yaşar kemal, iyi atlara binip ölümsüzlüğe uzandı.
1915 yılında rus ordusunun van’ı işgal etmesiyle birlikte, ailesi 1,5 yılda önce diyarbakır’a ardından da çukurova’ya göç etmişti. luvan aşiretine bağlı olan aile, türkmenlerin yaşadığı hemite köyüne kadar gelmiş, bölgede kürt kökenli tek aile olarak yaşamıştı.
yaşar kemal tam olarak bilinmese de 1923 yılında doğduğu düşünülmektedir. babası sadık efendi, annesi ise nigar hanımdır.
yaşar kemal, bey ailesinde doğmuştu. luvan aşiretinin son beyi babasının amcası güllihan bey idi. köyünde türkçe, evinde kürtçe konuşulurdu. her büyük yazar gibi o da ilk travmalarını çok küçük yaşlarda yaşamıştı. ilki 3,5 yaşına geldiğinde kurban kesimi sırasında halasının eşinin elinden kaçan bıçakla bir gözünün kör olmasıydı. diğeriyse henüz 4,5 yaşındayken babasının van’dan göç sırasında ölümden kurtardığı yusuf adındaki evlatlığı tarafından yaşar kemal’in gözleri önünde hançerlenmesiydi.
bu olaydan sonraki saatlerde sabahlara kadar feryat figan ağlayan yazar, yaşadığı sarsıntının etkisiyle kekeme olmuş, 12 yaşına kadar bu illetten kurtulamamıştı. bu hadisenin ardından zor günler gelmeye devam edecekti, babasının ölümüyle birlikte refah içinde olan aile yavaş yavaş fakirliğe sürüklendi.
yaşar kemal yazı kavramıyla ilk defa tanıştığında 8 yaşındaydı. köye gelen bir çerçinin elindeki deftere bir şeyler karaladığını gören yazar, onun yazı olduğunu öğrendi ve 9 yaşındayken okuma yazma öğrenme maksadıyla adana’nın burhanlı köyündeki kadirli cumhuriyet ilkokuluna yazıldı.
okuma yazmayı 3 ayda öğrenen yazar edebiyatla ilk defa ortaokul döneminde tanıştı. her ne kadar okulu devamsızlık yüzünden erken bırakmak zorunda kalmış olsa da halk edebiyatına olan ilgisini bırakmadı.
fırsat buldukça halk edebiyatını okuyan, araştıran ve yazan yaşar kemal, küçük yaşlarda deneyimlediği her anı anlatacağı kitapları için bilgi ve birikim sahibi oldu.
ortaokulun son sınıfında okuldan uzaklaştırılan yazar, iş hayatına atılmak durumunda kaldı. adana ve yöresinde ırgatlık, su bekçiliği, ırgat kâtipliği, kitapçılık, inşaat denetçiliği, arzuhalcilik, kunduracı çıraklığı, vekil öğretmenlik ve traktör sürücülüğü gibi onlarca işte çalıştı.
yaşar kemal edebiyata ilk defa şiir yazarak başlamıştı fakat annesi bunu onaylamıyordu. yazar çok küçük yaşlarda bile yaşlı halk şairleriyle atışıyor fakat bir türlü saz çalamıyordu. çünkü annesi onun âşık olup uzak diyarlara gideceğinden çok korkuyordu. evin tek çocuğu olmasının verdiği bu dezavantajı yine de avantaja çevirecekti.
babasının koruyucusu zalanınoğlu adlı eşkıyanın ölümünden sonra yaktığı ağıt annesini de etkilemiş olacak ki, sonradan onun ağıtlarına ve şiirlerine karşı durmadı. ilk şiiri olan “seyhan” 1939 yılında adana halkevi dergisinde yayınlandı. ardından kolları sıvayan yaşar kemal ilk kitabı ağıtlar için çukurova ve çevresini gezerek araştırmalar yapmaya başladı. 3 yıllık araştırmaların ve çalışmanın sonucunda adana halkevi tarafından, 1943 yılında ağıtlar kitabı yayınladı. böylece henüz 20 yaşındayken edebiyata olan ilk adımını güçlü bir şekilde attı.
yazar 1 yıl sonra askerliğini yapmak üzere kayseri’ye gitti fakat yazmayı bırakmadı. askerlik yaptığı sırada kaleme aldığı pis hikâye adlı öyküsü 1944 yılında yayınlandı. bu hikâyeden sonra adını iyiden iyiye duyurmaya başlayan yazar pertev naili boratav, nurullah ataç, güzin dino eşi ressam abidin dino ve ağabeyi arif dino ile tanışıp sanat dünyasında yeni ufuklar keşfetti.
bu dönem tavsiye üzerine okuduğu “don kişot” kitabı onu çok etkilemişti. bunun yanında balzac’tan, dostoyevski’den, gogol’den, çehov’dan, karacaoğlan’dan, sait faik abasıyanık’tan da ilham alıyordu.
alexandre dumas fils’in kamelyalı kadın adlı eserini defalarca okuduğunu belirtmişti.
halk edebiyatından sonra batı edebiyatını keşfeden yazar hiç durmadan okuyordu ve aynı zamanda kalemi de elinden bırakmıyordu.
"don kişot'u okuyunca yeni bir dünya buldum. günlerce etkisinde kaldım. cervantes bütün insanlığımı, yüreğimde sakladığım birçok gizi açıklamıştı. bir karanlığa gömülmüş, sonra da içimde bir yücelme olmuştu." (röportajdan alıntı)
1947 yılında onu dünya çapında edebiyatçı yapacak olan ince memed adlı kitabına başladı fakat yarım bırakmak zorunda kaldı. 1950 yılında istanbul’a taşınan yazar komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle hapse atılıp 1 sene cezaevinde kaldı. çıktıktan sonra cumhuriyet gazetesine giren yazar ilk defa yaşar kemal adını da burada kullanmaya başladı. çeşitli röportajlar ve fıkralar yazarak geçimini sağlayan yazar anadolu insanın toplumsal sorunlarını sosyalist düşünceyle ele almaya çalışıyordu.
aynı dönem “dünyanın en büyük çiftliğinde yedi gün” adındaki röportajıyla, gazeteciler cemiyetince verilen “özel başarı armağanı”na layık görüldü.
1952 yılında sultan 2. abdülhamid’in baştabibi jak mandil efendi’nin torunu olan thilda serrero ile evlendi. ingilizce, fransızca ve ispanyolca bilen thilda yazarın 7 eserini bu dillere çevirerek yaşar kemal’in avrupa’ya açılması konusunda büyük adımlar attı. yazarın bu evlilikten raşit adında bir çocuğu oldu. tilda hanım 2001 yılında vefat edene kadar evlilik devam etmişti. yazar 2002 yılında ise ayşe semiha baban ile evlendi.
yaşar kemal bir yandan cumhuriyet gazetesinde yazıyor bir yandan da öykü ve romanlar kaleme alıyordu. ilk öykü kitabı sarı sıcak’ı evlendiği dönem yayınlayan yazar bu kitabında doğayı, dayanışmayı, şiddeti, tutkuyu ve yozlaşmayı anlatmaya çalışmıştı. kitap içerisindeki bebek adlı hikâyesinin bir özelliği de vardı bu dünya edebiyatı çevrelerince duyulan ilk öyküsü olmasıydı.
bu dönemde yarım bıraktığı eseri ince memed’e devam etmeye karar vermişti ve 3 yıl boyunca büyük bir arzuyla çalışıp 1955 yılında kitabı yayınladı. yayınlandıktan kısa bir süre sonra varlık dergisinin roman armağanına layık görüldü. başlangıçtan son cildin yayınlanmasına kadar 40 yıllık bir süreyi kapsayan ince memed serisi türk edebiyatının dünya çapında tanınmasında büyük rol oynadı.
40’tan fazla dile çevrilen ince memed bugün hala türk edebiyatının zirve kitaplarından biridir.
ince memed kitabıyla birlikte büyük bir üne kavuşan yazar bir ay gibi kısa bir sürede ikinci romanı olan teneke adlı kitabını bitirdi. çukurova'daki çeltik ağalarına karşı mücadele eden köylünün yanında yer alan idealist kaymakamın trajik öyküsünün anlatıldığı kitapta, anadolu’ya ve insanına dair muazzam tespitler görülmüştür.
yaşar kemal gençliğinde edindiği tecrübelerden sonra düşünce dünyasını geliştirmeye çok önem verdi. hayatını ve sanatını bir bütün halinde gören yazar, hiçbir zaman fikir ayrılığına düşmeden inandığı uğurda yürümeyi tercih etti ve sanatını da bu uğurda kullanmaya özen gösterdi.
"halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite ya da burjuvazi fark etmez, halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. ben etle kemik nasıl birbirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum.” diyordu.
ince memed ve teneke kitaplarından sonraki 1960 yılına kadar gazetede çalışmaya devam etti. edebi anlamda o ara dönem bir şey verememiş olsa da 1960 yılından sonra büyük bir iştahla kitap yayınlamaya başladı. bir yandan edebiyatı bırakmayan yaşar kemal bir yandan da siyasi düşüncelerini daha etkin bir şekilde anlatabilmek için türkiye işçi partisine katılmaya karar verdi. bu girişim çok uzun soluklu olmayacaktı çünkü yazar, partinin niteliğini yitirmesinden, bürokratların eline geçmesinden ve emekçilerden kopmasından büyük rahatsızlık duymuştu.
1967 yılında siyasi haftalık dergi olan ant’ın kurucularından biri oldu. dergide yazdığı yazılardan ötürü birçok kez mahkeme yollarına düştü. “kanlı iktidarın ortakları” ve “camiler kışla oldu” başlıklı yazıları nedeniyle ağır ceza mahkemesinde beş yıl yargılandı ve aklandı. 12 mart 1971 muhtırasının ardından adı arananlar listesine dâhil edilmişti. hiç kimseyi beklemeden gidip teslim oldu ve sebepsiz yere 1 ay hapis yattı.
birkaç gün sonra ise yabancı dil bilmediği halde “marksizmin temel kitabı’nın” çevirmeni olarak yargılanarak 18 ay hapse mahkûm edildi fakat bu karar da yargıtay tarafından bozuldu.
takip eden yıllarda türkiye yazarlar sendikası kurucuları arasında yer aldı ve ertesi yıl başkanlık görevini yürüttü.
1950 yılında halide edip adıvar öncülüğünde kurulan pen yazarlar derneği 1980 askeri darbesiyle kapatılmıştı, 1988 yılında yeniden kurulan derneğin ilk başkanı yaşar kemal oldu.
1995 yılında alman der spiegel dergisine yazdığı makale sonucunda bölücülük propagandası yaptığı gerekçe gösterilerek dava açıldı. bu makale 1995 yılında can yayınları tarafından yayınlanan düşünce özgürlüğü ve türkiye kitabında yayınlandı fakat kitap yayınlanır yayınlanmaz toplatılmasına karar verilmişti.
yaşar kemal’in başı mahkemeler ile dertteydi. o sosyalist görüşlerini açıklamaktan hiçbir zaman çekinmezdi. bu yüzden yazdığı yazılar da dönemin hükümetleri tarafından hoş karşılanmazdı. defalarca mahkeme yolunu tuttu. buna rağmen bildiklerinden vazgeçmedi, fikirlerinden şaşmadı. o sosyalizmi tam bağımsızlık olarak görürdü. kültür yozlaşmasından hoşlanmazdı. doğaya ve insana âşıktı.
“benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım.” diyordu.
eserlerini de bu fikirlerden ilham alarak yazmış bu yüzden dünya çapında bir yazar olmuştu.
yaşar kemal 1973 yılında nobel’e aday olan ilk türk yazarımızdı ve bu tarihten sonra çok kereler de aday olacaktı.
1974 yılında yayınladığı demirciler çarşısı cinayeti kitabıyla, ilk madaralı roman ödülünü kazandı. 1977 yılında yayınladığı yer demir gök bakır kitabıyla fransa'da en iyi yabancı romanı ödülünü kazandı.
her ne kadar çeşitli sebepler uydurularak nobel ödülünden uzak tutulmuş olsa da gerek ülkemizde gerekse avrupa’da çok daha fazlasını aldı. hayatı boyunca edebiyatın her türünde kâğıda iz bırakan büyük yazar onlarca şiir, öykü, roman, anı, röportaj, derleme, söyleşi, deneme, oyun, fıkra, makale ve senaryo gibi eserleri ardında miras bıraktı.
eserlerini doğa ve insan odaklı yazan büyük yazar düş içindeki insanın kendi içinde yarattığı mitleri göstermeye çalıştı. ezilmiş halkların dramını, ezenlerin acımasızlığını anlattı.
yaşar kemal 2000’li yıllarda da yaşlanmış ve yorulmuş olmasına rağmen yazmayı sürdürdü. bir ada hikayesi serisini bu yıllarda tamamlayan yazar, tek kanatlı kuş, çocuklar insandır, bugünlere bahar indi, bindir çiçekli bahçe gibi eserlerini vermeye devam etti. hayatı boyunca kalemi elden bırakmayan yazar, türk edebiyatına bıraktığı onlarca eserle adeta kötülüğe baş kaldırmıştı.
hem köylü halkın yaşadığı sıkıntıları hem de kentli insanın yaşadığı dramı okuyucularına yaşatırcasına anlatan yazar, pastoral tekniğini ülkemizde en iyi kullanan yazar oldu.
tarih şubat 2015’i gösterdiğinde kalp ve solunum bozukluğu sebebiyle hastaneye kaldırıldı ve 28 şubat 2015 yılında bu güzel insan yaşar kemal, iyi atlara binip ölümsüzlüğe uzandı.
devamını gör...
75.
çakırcalı efe yaşam öyküsü ile tanıdığım, belki de bir daha böyle yazarın gelmeyeceğini bildiğim ve asıl ismi kemal sadık gökçeli olan kişi. ince memed, bir ada hikâyesi, huyukteki nar ağacı gibi pek çok eseri bulunmakta, şimdilerde yapı kredi yayınları bu eserleri basmaktadır.
1951-1963 yılları arasında cumhuriyet gazetesinde yaşar kemal imzası ile yazılar yazmıştır.
.
şimdilerde dağın öte yüzü serisini okumaya başladım, yalabuk denen kağıt gibi ak ağacın kabuğuyla kendisi arasında beyaz bir tabaka varmış. bunu soyunca tüm ormanın hissini içinde hissedermişsin. az kalsın bahçedeki çamın kabuğunu soymaya kalkacaktım.
1951-1963 yılları arasında cumhuriyet gazetesinde yaşar kemal imzası ile yazılar yazmıştır.
.
şimdilerde dağın öte yüzü serisini okumaya başladım, yalabuk denen kağıt gibi ak ağacın kabuğuyla kendisi arasında beyaz bir tabaka varmış. bunu soyunca tüm ormanın hissini içinde hissedermişsin. az kalsın bahçedeki çamın kabuğunu soymaya kalkacaktım.
devamını gör...
76.
kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdesin
su olsan kimse içmez
yol olsan kimse geçmez
“elin adamı ne anlar senden ?”
çıkarsın bir dağın başına bir ağaç bulursun
tellersin pullarsın gelin eylersin
bir de bulutları görürsün
bir de bulutları görürsün
bir de bulutları görürsün
köpürmüş gelen bulutları
başka ne gelir elden ?
çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı
“tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı.”
su olsan kimse içmez
yol olsan kimse geçmez
“elin adamı ne anlar senden ?”
çıkarsın bir dağın başına bir ağaç bulursun
tellersin pullarsın gelin eylersin
bir de bulutları görürsün
bir de bulutları görürsün
bir de bulutları görürsün
köpürmüş gelen bulutları
başka ne gelir elden ?
çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı
“tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı.”
devamını gör...
77.
"bizi düşünmeye alıştırmamışlar. üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden geleni yapmışlar. düşünmeye çalışanları da hep öldürmüşler."
doğar insan
yaşar kemal
doğar insan
yaşar kemal
devamını gör...
78.
"bir karanlıktan gelip bir karanlığa gidiyoruz ama iyi ki geldik şu dünyaya. ya gelmeseydik; bu güzelliği bu aydınlığı görmeseydik... yüzbinlerce yıl görmedi hiçbirimiz bu dünyayı bu evreni. bir defa gelmişiz öyle bir talih ki bu. iyi ki gelmişiz be"
diyen usta.
diyen usta.
devamını gör...
79.
insan olmadıktan sonra güzel göz, güzel kaş, sırım gibi boy herkeste var. insan dediğin yüreğiyle, inceliğiyle insan olmalı.
devamını gör...
80.
ince memed adlı ederini insanlığa armağan ettiği için şükranlarımı sunuyorum. bir dağ betimlemesini okurken sanki orda yaşıyorsunuz izlenimi veriyor.
devamını gör...