101.
üşengeç, zayıf karakterli, tembel, şımarık büyüyen nesil için en ideal kılıf.
yoldan geçen 4 kişiden 3'üne sorduğunda anksiyetesi var. iş olduğunu bilse, dünyaya gelmeyecek tiplerin hepsi bununla övünür halde.
anksiyetem tuttu!
anksiyetem var! diyen hiç bir insanı ciddiye alıp hayatımda tutmuyorum.
boşu boşuna katlanmayın bunlara.
yoldan geçen 4 kişiden 3'üne sorduğunda anksiyetesi var. iş olduğunu bilse, dünyaya gelmeyecek tiplerin hepsi bununla övünür halde.
anksiyetem tuttu!
anksiyetem var! diyen hiç bir insanı ciddiye alıp hayatımda tutmuyorum.
boşu boşuna katlanmayın bunlara.
devamını gör...
102.
fırından yeni çıkmış bir can temiz single’ı. sözleri ve klibi yine yakıyor. on numara.
gözlerim yakını seçmiyor,
uzakta hep bi kıyamet demleniyor.
gözlerim yakını seçmiyor,
uzakta hep bi kıyamet demleniyor.
devamını gör...
103.
şu anda yeni bir dalgasının tepesinde olduğum spimsonik durum.
üç kupa da kahve çaktım sabahtan beri. seyreyle kıyameti şimdi.
üç kupa da kahve çaktım sabahtan beri. seyreyle kıyameti şimdi.
devamını gör...
104.
"...ve hiçbir engizisyoncu anksiyete gibi korkunç işkencelere hazırlıklı değildi... asla kurtulmasına izin vermeyecekti; ne oyalanma, ne sesler, ne çalışmak, ne oynamak, ne gündüz ne de gece işe yaramayacaktı."
soren kierkegaard
soren kierkegaard
devamını gör...
105.
zor bir hastalık, mücadele için sağlam bir psikoloji gerektirir. şahsen ben küçük çaplı olanlarını atlatabiliyorum artık. panik atak var bir de, bak onu atlatan bordo berelidir.
devamını gör...
106.
anksiyete benim için zamanla panik atağa dönüşen ve hayatımı arada sırada gerek çarpıntılar, gerek nefes darlıkları ile esir alan her seferinde sebep olan olayları hatırlayıp lanet ettiğim, her ne kadar çoğu kişi tarafından itinayla görmezden gelinse de oldukça ciddi olan bir psikolojik rahatsızlığa dönüştü. ne yazık ki ben de başlarda görmezden gelmeyi seçip, bir şekilde atlatırım diye düşünmüştüm ancak böyle olmadı. bu gibi durumlarda psikolojik destek almaktan çekinilmemeli bence.
devamını gör...
107.
her insanda bulunan bir kaygı durumu, sağlıklı bir seviyede olduğu takdirde yararlıdır ancak aşırıya kaçmış hali “anksiyete bozukluğu” adını alarak psikolojik bir rahatsızlığa dönüşür.
bir travma sonrası oluşur veye genetik yoluyla geçer.
çeşitleri mevcuttur, kriz esnasında belirtileri zihinsel ve fizikseldir. zihinsel etkileri ölecekmiş gibi, dünyanın sonu geliyormuş gibi hissetmek, akıldan yüzlerce düşünce geçirmek, hep en kötü senaryoyu düşünmek, delirme korkusu vs. dir.
fiziksel etkileri ise kalp çarpıntısı, titreme, nefes açlığı çekmek (*), mide kalkması, baygınlık hissi, yorgunluk vs. dir.
ilaç tedavisi ve düzenli terapi ile tedavisi mümkündür, ancak ilaçlar bünyeden bünyeye değişebildiği için sürekli ilaç değiştirmek gerekebilir. şahsi düşüncem ilaç tedavisi çok da gerekli değildir, onun yerine başarılı bir psikolog yardımıyla rahat bir şekilde bu rahatsızlıktan kurtulabilirsiniz.
*: nefes açlığı nefes darlığı ile karıştırılmamalıdır. nefes açlığı nefes alma zorluğu değildir, sürekli derin nefes alma isteği veya nefes alma-verme dengesinin bozulması olarak tanımlayabiliriz.
2 yıldır mücadele eden biri olarak en içten bir şekilde söylemeliyim ki korkmayın, geçiyor (büyük ölçüde atlattım). sonsuza dek geçmeyecekmiş gibi düşünceler anksiyetenin bir oyunudur, kanmayın.
ek bilgi: anksiyete bozukluğundan şu güne kadar hiçbir hasta intihar etmemiştir.
bir travma sonrası oluşur veye genetik yoluyla geçer.
çeşitleri mevcuttur, kriz esnasında belirtileri zihinsel ve fizikseldir. zihinsel etkileri ölecekmiş gibi, dünyanın sonu geliyormuş gibi hissetmek, akıldan yüzlerce düşünce geçirmek, hep en kötü senaryoyu düşünmek, delirme korkusu vs. dir.
fiziksel etkileri ise kalp çarpıntısı, titreme, nefes açlığı çekmek (*), mide kalkması, baygınlık hissi, yorgunluk vs. dir.
ilaç tedavisi ve düzenli terapi ile tedavisi mümkündür, ancak ilaçlar bünyeden bünyeye değişebildiği için sürekli ilaç değiştirmek gerekebilir. şahsi düşüncem ilaç tedavisi çok da gerekli değildir, onun yerine başarılı bir psikolog yardımıyla rahat bir şekilde bu rahatsızlıktan kurtulabilirsiniz.
*: nefes açlığı nefes darlığı ile karıştırılmamalıdır. nefes açlığı nefes alma zorluğu değildir, sürekli derin nefes alma isteği veya nefes alma-verme dengesinin bozulması olarak tanımlayabiliriz.
2 yıldır mücadele eden biri olarak en içten bir şekilde söylemeliyim ki korkmayın, geçiyor (büyük ölçüde atlattım). sonsuza dek geçmeyecekmiş gibi düşünceler anksiyetenin bir oyunudur, kanmayın.
ek bilgi: anksiyete bozukluğundan şu güne kadar hiçbir hasta intihar etmemiştir.
devamını gör...
108.
insanın günlük yaşantısını ve sosyal hayatını olumsuz yönde etkileyen kaygı bozukluğu durumudur. anksiyete insanı yorar, yıpratır. anksiyeteden daha zor olanı ise; etrafınızdaki insanların bunu anlamamasıdır. 'sen de amma paniksin yeaaa biraz rahat ol' demek suretiyle kendi çaplarında sizi tedavi edip rahatlattıkları kanısına varmaya çalışırlar. evet güzel kardeşim sen öyle dedin ve ben rahatladım anksiyetem geçti, teşekkürler.
devamını gör...
109.
bildiğim tek ilacı alkol olan şey.
devamını gör...
110.
anksiyete'yi yaratanın bizzat sen olduğunu anladığın zaman kurtuluş için bir yola girdin demektir. her şeyi biz yaratıyoruz zaten, her şeyi, istisnasız hem de.
devamını gör...
111.
uykuya dalmaya çalışırken kalbimin hızlı attığını sanıyorum, paniğe kapılıp kalbimi gerçekten hızlı attırıyorum. sigarayı bile bıraktım bunun için.
devamını gör...
112.
değişik bir şey. etkisi altındayken insan, sanki farklı bir ruh halinde, bir nevi transa girmiş gibi oluyor. yaptığım okumalar neticesinde insanı bu şekilde transa girmiş gibi yapan bir konu daha var: travma geçirirken veya yaşarken girdiğimiz hâl!
far görmüş tavşan gibi gözleri açılmak sözünü çoğumuz duymuşuzdur. işte travmada içinde bulunduğumuz durumlardan bir tanesi de ilgili sözde geçen tavşan gibi beklenmedik ve hayati bir tehlike karşısında donup kalma tepkisi bir travma çeşidi oluyor (diğer travma tepkileri: kaçmak veya savaşmak)
bu travmatik tepkilerden hem kaçma tepkisi hem de savaşma tepkisi başarıyla gerçekleştirildiği zaman sonrasında herhangi travmatik bir enerji insanda kalmıyor.
işin sıkıntı noktası: eğer ki travmaya donma tepkisi ile karşılık vermişsek sonrasında yani tehlike geçtiği zaman travmatik reaksiyonlar çoğunlukla devam ediyor.
normalde donma tepkisi de doğanın bize (ve hayvanlara) bahşettiği bir tepki ve aslında işe yarayan ve sonrasında canlının yaşamına normal bir şekilde devam etmesini sağlayan bir tepki.
çoğumuz görmüşüzdür: özellikle bir örümcek, hamam böceği veya bir kertenkele, biz onu veya o bizi fark ettiği an, bir an hareketsiz bir şekilde taş kesilir o canlı. doğal olarak bir karşılıklı birbirini ölçme durumu gerçekleşir. ve fırsatını bulduğu an veya doğru olduğuna inandığı anda o canlı birden tüm enerjisi ile o ortamdan uzaklaşır.
veya başka bir canlıyı ele alalım. bir ceylan bir aslanın eline düştüğü zaman artık ya savaşmaya (yani direnmeye) çalışacak ya yine aynı şekilde kaçmak için çırpınmaya çalışacak ya da o durumda belki de en akıllıca hamle olan donup kalma tepkisine bürünecek.
şimdi donup kalma tepkisine büründüğü zaman ceylan, aslan bir ihtimal "artık ceylan öldü, onu hakladım ve etkisiz hale getirdim" hissine kapılır ve fazla enerji harcamasının gereksiz olduğunu içgüdüsel olarak düşünüp ya dişlerini ve çenesini gevşetir ya da avını kenara köşeye bir yere bırakır.
işte o an ceylan, içinde biriken ve büyüyen bütün enerjisi ile bir anda oradan fırlar ve aslan g*t gibi kalır *
şimdi bir insan olarak biz de tehlike (yani aslan) karşısında donma tepkisi verebiliriz. fakat sonrasında donma tepkisini başarılı bir kaçış veya kurtuluşa döndüremediğimiz ve doğal olarak gerilmiş vücudumuzun içindeki muazzam enerjiyi kullanamadığımız için o yüksek, stresli ve gerilimli enerji bir boşalma durumu yaşamaz. o yüksek, stresli ve gerilimli enerji artık bizi çökerten ayrı bir tehlike haline gelmiştir.
sürekli kaygı halinde olmamız aslında bir nevi sürekli uyarılmışlık hali içinde bulunmamız anlamına gelir. sürekli uyarılmışlık halinde bulunan biri aşırı derecede enerji harcar. adeta yüksek gerilimli bir trafo gibidir ve içinde saklı kalan enerji hiçbir tehlike olmadığı durumlarda bile ruhu ve vücudu bir nevi bir savaş, gerilim moduna sürükler durur.
ve biz bu duruma söz geçiremeyiz. prefrontal korteksin söylediği hiçbir söz o en alttaki sürüngen beyne hükmetmez. o yüzden sakinleşmek için yaptığımız meditasyonların çoğunun çoğu zaman başarıya ulaşmamasının sebebi budur.
çözüm: sürüngen beynin otomatik verdiği bu donma tepkisinden dolayı vücutta sıkışıp kalan yüksek gerilimli enerji atılmadıkça dengeli bir ruh hali olusmayacak. bunun çözümünü de bilseydim hem kendime uygulardım hem de size anlatırdım.
verebileceğim tek ve en iyi tavsiye bir uzmandan yardım alın!
tabii ki s**tiğimin ülkesinde hem işinin ehli hem de açgözlü paragöz yavşak ve şerefsiz olmayan bir uzman bulabilirseniz.
far görmüş tavşan gibi gözleri açılmak sözünü çoğumuz duymuşuzdur. işte travmada içinde bulunduğumuz durumlardan bir tanesi de ilgili sözde geçen tavşan gibi beklenmedik ve hayati bir tehlike karşısında donup kalma tepkisi bir travma çeşidi oluyor (diğer travma tepkileri: kaçmak veya savaşmak)
bu travmatik tepkilerden hem kaçma tepkisi hem de savaşma tepkisi başarıyla gerçekleştirildiği zaman sonrasında herhangi travmatik bir enerji insanda kalmıyor.
işin sıkıntı noktası: eğer ki travmaya donma tepkisi ile karşılık vermişsek sonrasında yani tehlike geçtiği zaman travmatik reaksiyonlar çoğunlukla devam ediyor.
normalde donma tepkisi de doğanın bize (ve hayvanlara) bahşettiği bir tepki ve aslında işe yarayan ve sonrasında canlının yaşamına normal bir şekilde devam etmesini sağlayan bir tepki.
çoğumuz görmüşüzdür: özellikle bir örümcek, hamam böceği veya bir kertenkele, biz onu veya o bizi fark ettiği an, bir an hareketsiz bir şekilde taş kesilir o canlı. doğal olarak bir karşılıklı birbirini ölçme durumu gerçekleşir. ve fırsatını bulduğu an veya doğru olduğuna inandığı anda o canlı birden tüm enerjisi ile o ortamdan uzaklaşır.
veya başka bir canlıyı ele alalım. bir ceylan bir aslanın eline düştüğü zaman artık ya savaşmaya (yani direnmeye) çalışacak ya yine aynı şekilde kaçmak için çırpınmaya çalışacak ya da o durumda belki de en akıllıca hamle olan donup kalma tepkisine bürünecek.
şimdi donup kalma tepkisine büründüğü zaman ceylan, aslan bir ihtimal "artık ceylan öldü, onu hakladım ve etkisiz hale getirdim" hissine kapılır ve fazla enerji harcamasının gereksiz olduğunu içgüdüsel olarak düşünüp ya dişlerini ve çenesini gevşetir ya da avını kenara köşeye bir yere bırakır.
işte o an ceylan, içinde biriken ve büyüyen bütün enerjisi ile bir anda oradan fırlar ve aslan g*t gibi kalır *
şimdi bir insan olarak biz de tehlike (yani aslan) karşısında donma tepkisi verebiliriz. fakat sonrasında donma tepkisini başarılı bir kaçış veya kurtuluşa döndüremediğimiz ve doğal olarak gerilmiş vücudumuzun içindeki muazzam enerjiyi kullanamadığımız için o yüksek, stresli ve gerilimli enerji bir boşalma durumu yaşamaz. o yüksek, stresli ve gerilimli enerji artık bizi çökerten ayrı bir tehlike haline gelmiştir.
sürekli kaygı halinde olmamız aslında bir nevi sürekli uyarılmışlık hali içinde bulunmamız anlamına gelir. sürekli uyarılmışlık halinde bulunan biri aşırı derecede enerji harcar. adeta yüksek gerilimli bir trafo gibidir ve içinde saklı kalan enerji hiçbir tehlike olmadığı durumlarda bile ruhu ve vücudu bir nevi bir savaş, gerilim moduna sürükler durur.
ve biz bu duruma söz geçiremeyiz. prefrontal korteksin söylediği hiçbir söz o en alttaki sürüngen beyne hükmetmez. o yüzden sakinleşmek için yaptığımız meditasyonların çoğunun çoğu zaman başarıya ulaşmamasının sebebi budur.
çözüm: sürüngen beynin otomatik verdiği bu donma tepkisinden dolayı vücutta sıkışıp kalan yüksek gerilimli enerji atılmadıkça dengeli bir ruh hali olusmayacak. bunun çözümünü de bilseydim hem kendime uygulardım hem de size anlatırdım.
verebileceğim tek ve en iyi tavsiye bir uzmandan yardım alın!
tabii ki s**tiğimin ülkesinde hem işinin ehli hem de açgözlü paragöz yavşak ve şerefsiz olmayan bir uzman bulabilirseniz.
devamını gör...
113.
sıradan insanlar için hayatın en basit probleminin, kaygılı olan bir başka insan için dünyanın en zor problemi olma durumu.
devamını gör...
114.
halk arasinda ankastre bozuklugu olarak da bilir. davmubazli versiyonu da vardir.
devamını gör...
115.
116.
isler bitmedikce yukselen hede
devamını gör...
117.
takıntı yapar.
devamını gör...
118.
çocuk yaşta başladı. mesela x kişiyle ilgili kafamda sürekli onunla ilgili hikayeler uydururdum ve sonunda benim zarar göreceğimi düşünürdüm. ağır derecede başımı ağrıtırdı. onu kişiyi zihnimden atlatınca hemen başkasına geçerdim. mesela biri bana bir şey mi dedi, hemen olsun bitsin isterdim. anksiyete hayatımın her yerine zehir gibi girdi. kapıyı kapatırdım ama sonra kapattığım kapıyı defalarca kontrol ederdim. kapının anahtar deliğine havlu koyardım. kapının aşağıdaki deliğine havlu koyardım. sonra durup dururken kapıyı tekrar kontrol ederdim. bir şey istediğim zaman hemen olmasını isterdim. hemen, o saniye. olmayınca başıma ağrılar girerdi. sigara içmeye başladım. ve elbette deli gibi içiyorum. anksiyete yüzünden hareket edemiyorum çoğu zaman.
mesela diş teli taktırmayı düşünüyorum ama doktora gidemiyorum. üşengeçlik ve diş teli olayının aniden olup bitmemesi düşüncesi başımı ağrıtıyor, çatlatıyor. sürekli düşünüp duracağım biliyorum. bir kız bile sevemedim bu illet yüzünden. çünkü her zaman anksiyete öndeydi hayatımın her yerinde. kıza odaklanamıyordum. iş hayatında başarılı olamıyorum. çünkü sürekli iş değiştiriyorum. işyerinde işe değil zihnimden geçen tonla şeye odaklanıyorum. anksiyete hayatımdan o kadar çok şey götürdü ki... son zamanlarda oldukça azaldı ama hala o kalan kırıntılar tüm hayatımın gidişatını değiştiriyor. hani derler ya allah düşmanımın başına vermesin diye, işte öyle bir şey.
mesela diş teli taktırmayı düşünüyorum ama doktora gidemiyorum. üşengeçlik ve diş teli olayının aniden olup bitmemesi düşüncesi başımı ağrıtıyor, çatlatıyor. sürekli düşünüp duracağım biliyorum. bir kız bile sevemedim bu illet yüzünden. çünkü her zaman anksiyete öndeydi hayatımın her yerinde. kıza odaklanamıyordum. iş hayatında başarılı olamıyorum. çünkü sürekli iş değiştiriyorum. işyerinde işe değil zihnimden geçen tonla şeye odaklanıyorum. anksiyete hayatımdan o kadar çok şey götürdü ki... son zamanlarda oldukça azaldı ama hala o kalan kırıntılar tüm hayatımın gidişatını değiştiriyor. hani derler ya allah düşmanımın başına vermesin diye, işte öyle bir şey.
devamını gör...
119.
öğrendiğimde şaşırdığım bir belirtisi de
durduk yere içinin sıkılması olan kaygı bozukluğudur.
durduk yere içinin sıkılması olan kaygı bozukluğudur.
devamını gör...
120.
halledeceğiz dedikçe bizi halledendir. şımarık bir bozukluktur.
devamını gör...