asgari ücret

yoksulluk sınırı altında olan ücrettir. alım gücü olmadıkça asgari ücretin artması olumlu olmayabilir. asgari ücret artışı ile birlikte satın aldığınız ürünlerin fiyatıda artıyorsa ve o ürünler sizin aldığınız zammın daha üstünde pahalanıyorsa bence üzülün yani

halkı ölüme terk etmektir ve en büyük yolsuzluktur..

türkiye sınırları içerisindeki asgari ücret; "asgari" kelimesinin anlamının bile hakkını vermeyen derecedeki ücrettir.

bunun bir terazisi yok ki. ücret arttıkça ücretle alınan hizmet ve ürünlerin fiyatı da o oranda artıyor.

bir klasik olarak (bkz: kaşıkla verip kepçeyle almak) denebilir ücret.

ilk işe girgiğim yıl 2006 asgari ücretle 10 adet çeyrek altın alınabilirken, şimdiki muhteşem askeri maaşla 4 tane alamıyorsun. memleketin durumu harika.

bu kavram saçmalıktır. türkiye'de artık kanser olmuş bir kronik eylem. gelişimin önündeki en büyük engeldir. ne oldu şimdi asgari ücretli refaha mı erdi ?

izmirli amatör rock grubu ikarus'un şarkısıdır. grup dağıldı ama bence güzel bu şarkıları.
ikarus

modern köleliğe biçilen bedel.

asgari ücretle çalıştırılan işçiler aynı zamanda azami süreyle çalıştırılan işçilerdir. genellikle haftada 1 gün tatili vardır, çoğu yerde bu haftaiçi bir gündür. günde 10-12 saat çalıştırılır. bu işler çoğu zaman oldukça riskli, yorucu ağır işlerdir.

geçmişte yaptığım bir işten örnek vereyim; sıcağın altında 1 saat hiç durmadan her biri 25 kilo olan kolilerle tır yüklerdik. kan ter içinde kalmış soluklanmak için bi beş dakika mola verdiğimizde canımız doğal olarak kola isterdi. o bir saatte kazanmış olduğum para 8-9 lira. bir kola bir kek alsam o da o kadar tutacak. alsan ne anlamı kaldı boşa çalışıp yoruldun, almasan -ki zaten alma lüksün yok, tasarruflu olmak gerek ay sonunu getiremiyorsun zaten- canın istediğinde bir kola bir kek bile alamıyorsun. asgari ücret tam da budur.

yokluğun bir tık üstü , varlığın bir tık altı olan ücrettir.

artması hiçbir şey ifade etmemektedir. yapılan zamlarla bu artış fazlasıyla asgari ücretle çalışanın cebinden çıkacaktır. zaten dolar bazında son senelerde olduğu gibi yine gerilemiştir. vatandaşın alım gücü artmamıştır. türkiye cumhuriyeti devleti'nin bir an önce bedeli ne olursa olsun üretim ekonomisine geçmesi; hukukun üstünlüğü, demokrasi ve liyakati lafta değil gerçek anlamda benimsemesi gerekmektedir. devletin her kademesinde demokrasi, hukukun üstünlüğü ve liyakat hangi parti iktidar olursa olsun değişmez ilkeler olmalıdır.

ancak bu şekilde paramız değer kazanabilir. gençlerimiz yeniden hayal kurmaya başlayabilir. yaşlılarımız emekliliğini ay sonunu düşünmeden geçirmeye başlayabilir. türkiye cumhuriyeti vatandaşları yeniden mutlu olabilir.

ülkede son yıllarda gördüğüm en net şeyler mutsuzluk, huzursuzluk ve gelecek kaygısı. bunun temel sebeplerinden birisi de bozulan ekonomidir. üniversite kazanan bir genç, işsiz kalacağını bile bile okuyor, gelecek kaygısından dolayı birçok fiziksel-psikolojik sıkıntı yaşıyor. instagram storylerini falan dikkate almayın. herkes en mutlu benim havası vermeye çalışıyor. en yakın arkadaşlarımdan biliyorum. kız veya erkek en lüks yerlerden story falan atıyor. onu da parası olmamasına rağmen hava için yapıyor. akşam geliyor bana ağlıyor çok mutsuzum çok yalnızım ne yapacağım ben diye. sokağa çıkın dikkatle inceleyin insanların halini. asıl gerçek sokaklarda.

ücreti tanımlamak için kullanılan tanımın, zamanla tanımı ücretlendirmesi

öyle rezil bir sistem var ki, asgari ücret artmasın desen, asgari ücretle çalışanlar açlık sınırında yaşasın demiş oluyorsun. asgari ücret artsın desen, kalifiye çalışanları asgari ücrete mahkum ediyorsun. tabi ek olarak her şeye de zam geliyor zira bu ülkenin en büyük belası olan özel sektör asgari ücret artışını ürünlere zam olarak yansıtıyor. paşam yeni bir masraf çıktığında asla elde ettiği gelirden karşılamaz. bu ülkenin temel sorunu zenginlerin aç gözlülüğüdür. demeye lüzum yok ama zenginden kastım doktor, avukat gibi çalışanlar değil elbette ticaretle uğraşan kesim.

yıllardır " açlık sınırı "nın altında olan, insanlara geçinmesi için verilen ama hiç bir ihtiyaca yetmeyen maaştır.
maaş alana az geliyor, verene de çok masraf oluyor.
lakin devlet ikisinden de köküne kadar alacağını koparıyor, sonra da reklamını yapıyor.
bir kısım da alkışlıyor.
gerçekten diyecek lafım yok...

yapılan artış oranı diğer özel sektör çalışanları ve memura yapılmadıkça alım gücünü düşürecek olan ücret. %20 artmış %200 artmış çok da önemli değil. asgari ücret %20 artıyor ürünlere %40 zam geliyor memura %5 zam geliyor ve herkesin alım gücü düşüyor.

bu maaşı alanların büyük çoğunluğu kendisini ifade ederken askeri ücret demektedir.

500 lira zam yapılınca pek eleştiremedi bu sene. asgari ücret ile çalışmayanlar çok rahatsız.

asgari ücret : 2825 tl

kira : 0 ₺ (otogarda kalabilirsiniz)

mutfak : 0 ₺ (çöpten yenilebilir)

okul masrafları : 0 ₺ (okula gitmeye gerek yok. hangi zengin okula gidipte zengin olmuş?)

su : 0 ₺ (camiden içilebilir, belediyenin süs havuzunda bedava duş alınabilir)

gaz : 0 ₺ (otogarda beleşe bulunabilir)

elektrik : 0 ₺ (otogardaki prizi kullanabilirsiniz)

araba kredisi : 0 ₺ (ayaklarınızı kullanabilirsiniz, boşuna durmuyor onlar)

kıyafet : 0 ₺ (çöpten veya otogardan bulunabilir)

kalan : 2825 tl

neyinize yetmiyor nankörler ?

bir miktar parayla ölünmeyecek derecede ( büyükşehirlerde bu parayla ölünebilir) bir hayata mahkûm edilmek.

toplumun hâlâ büyük bir kesimi tarafından "askeri ücret" şeklinde telaffuz edilen temel ihtiyaçları karşılamaktan başka bir işlevi olmayan, modern kölelere verilen karın doydurmalık ücrettir.