konya'da katliam var

bu tam olarak insanoğlunun gücü eline geçirince yapacaklarının bir sınırının olmadığının görüldüğü bir video. güçlünün güçsüz üzerinde istediği gibi hakkının olduğunu düşünmesinin videosu.

ve malesef böyle çok insan var. bu insanları bugün bir köpeğe eziyet ederken görürsünüz başka bir gün bir cinayet haberi ile kaşınıza çıkar.

çünkü kötüdür ve o anlık güç onun elindedir.

o yüzden yasalar var. o yüzden kanunlar, hukuk ve adalet var. bu tarz insanlar kendilerini güçlü sanmasınlar diye. ve kanunlar, hukuk, adalet zayfladıkça bu görüntülerden daha fazla görmeye başlarsınız.

şu başlık çok canımı sıkıyor neyse...

rte konyadaki bu barınağı örnek göstermişti varmış bir bildiği. ne bekliyorsak zaten bu liyakatsizlar ordusundan.

bir tane cemaat artığı da halk olarak keseceğiz biçeceğiz falan demiş. lan siz 28 şubat'ta neredeydiniz de hakkınızı solcularla ateistler savundu?

olm siz ne zaman ucu size dokunan bir şey olsa ortadan kaybolan korkaklarsiniz sizden mi korkacagiz lan bu şiddet bu ne celal?

sokak köpekleri bir sorun bunun çözümü de kafasina kürekle vurmak mi lan? tamam bende vahhabi/emevi itlerini sevmiyorum kafalarına nükleer atayım demek gibi bir şey bu.

bunun çözümü belli köpekleri toplayacaksınız kisirlastiracaksiniz türkiye de bir dünya boş arsa var oralarda adam akıllı şartlarda bakacaksınız hiç kaynak nerede diye sormayın.

üç beş comar az ihale alsa, beşli çete ve saraydaki başı ve mevcut iktidar cenahinin cebine üç beş az girer ama finanse edebilir.

lafa gelince aman dinimiz barış dini sesi çıkmayan hayvana zarar vermeyin diye hadis var, icraata gelince tehdit.


lan en son beni sahibi olduğum şirketten kovduruyordun ne oldu o iş?

bu kadar basit.

edit: tam cemaat artığı ben ne demişim burada konuyu nereye getirdi? sana tarih diplomasi veren üniversitenin demişim hala da arkasındayım.

senin gibi cemaat artıklarının dinine de yaşama hakkına da saygı duymuyorum hadi şimdi git başka yerde ağla. sizde cesaret olsa zaten saydığım iki olayda da kendi hakkinizi kendiniz savunurdunuz. korkaklar sürüsu sizi.

cemaat artığı lafını anlamadın sanırım cevireyim fetö artığı demek bil istedim. camii cemaatinden bahsetmiyoruz.

bahçede beslediğim yavru kedinin kuyruğunu kesmişler. ve ben bu kesen manyakla aynı mahallede oturuyorum. allah belanızı versin. şu evrendeki bir canlıya saygınız olsun be. insan sevemez olduk bunlar yüzünden

ne katliamı ya bende 1 milyon köpek öldü sanrım.

buradaki bazı gafil ayılar o küreği bi gün bi yerinize monte ettiğimde aynı şekilde konuşabilecekler mi merak ediyorum.

fazla genel bir başlık.
clickbait haber başlıkları gibi duruyor.
neyse konuya dönecek olursak, tüm suçlarda olduğu gibi bu suçun da cezası yok ülkemizde.

sokak köpeklerinin öldürülmeleri gerekiyor.. işkence edilmeleri değil.

“insanoğlu, kendine bak ve kederlen. çünkü doğa hiç bu kadar aşağılık bir şey görmedi.”

hayvan düşmanı veledi zinaların hoşuna gidebilecek hadise. cehennem varsa orada yanacaksınız ulan, orada yanmazsanız eğer bu dünyada o zehirli kalbinizle başbaşa kaldığınız her dakika zaten kendi kendinize zulüm.

sadece köpekler değil, kedileri de torbalara koyup koyup boğmuşlar. yatacak yeriniz yok.

doğup büyüdüğüm yerdir konya. halkının çoğu yurdum insanı olsa da, önemli bir kısmının yaşama ne kadar bön, cahil ve merhametsizce baktığını çok iyi bilirim.

konya büyükşehir belediyesi görevlilerinin köpeklerin kafalarını kürekle ezerek yaptıkları katliama şaşırmadım. birileri üst perdeden sokak hayvanları düşmanlığı yapınca ayak takımının bunu nasıl anlayacağı açık değil mi? kameraların görmediği yerlerde o zavallı köpeciklere bunun yüz katının yapıldığından da eminim.

bu işlerin bedduayla, hakaretle, ağlayıp sızlamakla düzelmeyeceğini düşünen biri olarak yine vicdanımın sesini susturamıyorum. hayvan katliamlarında payı olanlar; dilerim şu dünyada gün yüzü görmezsiniz.

gelişmiş ülkelerde sokak hayvanı olmaz, olmamalı. ama bu şekilde öldürmek insanlık dışı. sokaklarda hiç hayvan olmasın bu olması gereken. ama bu yaptığınız da davarlık. yöntemi bu mu bunun şimdi?

bunu yapan adamı aynı şekilde kürekle bi temiz dövelim desem hukuk var dövmeyelim desem vicdan var, seçimi size bırakıyorum fakat ben vicdandan tarafım.

dünden beri bu görüntüleri seyretmemek için kendimi zor tutuyorum. hem evimde hem iş yerinde ilgilendiğim dostlarım var. sabah kapımın önünde gelip onlara yemek vermemi bekliyorlar. bazen dalıp unutursam içeriye girip arkamdan sesleniyorlar. soğuk havalarda üşüdüklerinde içeride yatıyorlar. gerekirse müşteriyi dışarı atarım onlar için. bunu bilenler sürekli görüntüleri seyrettin mi diye? soruyorlar. seyretmedim seyretmeyeceğim de... bunu yapanlara sadece şunu demek istiyorum;
biz daha küçücük bir çocuk iken ebeveynlerimiz, ''hayvanlara nasıl davranırsanız öbür dünyada da onlar size aynı şekilde davranacak'' diye bize sürekli hayvan sevgisini aşılamaya çalışırlardı. tabi ki çocukken buna inanıyordum. sonra bunun imkansız olduğunu anladım. ama şimdi bütün kalbimle buna inanmak istiyorum...

şiddet söylemlerinin şiddeti doğurduğu olaylardan sadece biri. bir takım şuursuz halk yığınlarına neyi telkin edersen onu elde edebiliyorsun, bunu bilenler iyi kullanıyor. allah belalarını versin, bekliyoruz.

seyredemedim. yapamadım. şiddet bağımlısı bir toplumuz. gaddarca hayvan öldüren her kişi çok rahat insan öldürebilir diye düşünüyorum. bütün cani ve seri katiller hep önce hayvan öldürerek işe başlıyorlar. bunu söylememin nedeni, hani 3 - 5 köpeğin öldürülmesi şeklinde cümle kurup; öldürülen köpekleri, köpek saldırıları sonucu ölen insanlar ile kıyaslamaları ve illa bir tercih, öncelik olması gerektiğini savunanlar var ya, onlara söylüyorum. bu köpekleri gaddarca, işkence ile öldürenler yarın sizi de öldürecekler, hatta bir çok masum insanları da bazı 'öldürebilen' insanlar öldürüyor.

kürekle öldurulenden cok bunu yapan hayvan once onu bir duzeltelim.
yeryuzunde insanligini kaybetmis bir yaratiktan daha asagilik hicbir canli yok, bu goruntuler bunun gostergesi. goruntulerdeki mesele "turkiye'deki sokak hayvanlari sorunu" degil, burada hayvanca uygulanan bir zulm var, mesele bu. ve bu savunulamaz. savunan da ben insanim diyemez.

tepe editi 2: aranızda numunelik bir fatih koleji sıyırtması var, deli çıkmış bir süre ellemeyecem çok güldüm çünkü ama belli de olmaz.
bakarsınız güzel ülkemin güzide mandalina bahçelerini özleyiveririm...
tepe editi: köpeksiz sokaklar i-ste-ri-z.*. her canlının düzgün şekilde yaşamasını ve konuyla ne alakası varsa güney amerika'daki gibi giyinmek isteyenleri de destekleriz.
şimdi manipülasyonuna devam edebilirsin.
entry:
her zamanki gibi olayları birbirinin içine soktugumuz başka bir mesele.
tane tane gidelim;
1. bir hayvan eğer öldürülecek ise bunun çok daha acısız ve düzgün yöntemleri var. infial yaratan oradaki "yöntem" ve o yöntemi uygulayan geleceğin katil adayı şerefsiz ile ona göz yumanlar.
çünkü bu durum her insan gibi insanın kanının çekilmesine sebep olur.
2. her iki taraftan da birbirine nefret kusan kitleler var artık ve bu düşmanlık birileri tarafından özellikle harlanıyor.
bulduğu her fırsatta bu ateşi harlamaya çalışan başta fütü çocukları ile nurcu sayit torunlarını ciddiye almayın. onları sustalı köpekten farklı gören büyük hata yapar. çünkü itliğin kaidesi kendinden güçlü gördüğüne itlik etmektir.
3. mamacıları ve mama tayfasını ciddiye almayın.
dertleri bu gürültüden maddi çıkar elde etmek olan, bir üstteki maddede adı geçenlerden farksız olarak vahşi kapitalizmin melez ve kötü niyetli piçleri bunlar. dertleri ne pahasına olursa olsun para, para ve daha çok para elde etmek.
4. her insanın isteyebilecegi ve en doğal hakkı olan güvenli sokaklar istemekte bir ayıp veya beis yok.
her yere cebimizde başka hayvanların parçalarını veya bir üst maddede adı geçen piçlerin ürettiği mamayı taşımak gibi bir zorunluluk da yok.
son olarak;
tedirginlik yerini korkuya, korku yılgınlığa, yılgınlık ise pervasızlığa döner ve çarşı karışır.
çarşı karıştı, itidalli olmak şart ve gerekli.
yapılır mı, yazanlara bakınca umudum kalmıyor.

bakın, tekrar sakince anlatmaya çalışayım. köpeksiz sokaklar is-te-ye-mez-si-niz. çünkü bu ülkenin (sakinim) bu pek güzel, pek harika türkiye'nin belli koşulları, belli dinamikleri var. basit bir örnekle konuyu açıklamaya çalışayım. ben bir kadın olarak, nasıl istediğim gibi giyinemiyorsam, nasıl giyeceğim şortun, eteğin boyuna, bu ülkenin (hala sakinim) koşullarına, dinamiklerine göre karar vermek zorundaysam, nasıl sözlü ya da fiziksel tacize, tecavüze uğramamak, o saatte orada, o kıyafetle ne işi varmış "suç hafifletici unsuru" bu sosyal devletin mahkemelerinde işletilemesin diye sadece yurt dışında giyebildiğim kıyafetleri gardrobumda bulunduruyorsam; siz de ne istediğinize, bu devletten ne talep ettiğinize bu lanet olasıca koşulları, dinamikleri gözeterek karar ve-re-cek-si-niz!

"köpeksiz sokaklar istiyoruz ama kafalarına kürekle vura vura öldürmeyin canım siz de" diyemezsiniz anlamıyor musunuz? bu ülke o örnek verdiğiniz batı ülkelerinden biri değil! bu ülke benim bir kadın olarak iki ay sonra gideceğim güney amerika ülkelerinden birinde rahatça giyebileceğim şortu, elbiseyi giyemeyeceğim bir ülke. bu ülke barınaklarına köpek tıkarsanız onların kafalarının kürekle ezileceği bir ülke. bu ülke o barınaklardaki köpekleri aç bırakıp birbirlerini yemelerine sebep olacak, o barınakları doğru düzgün işletemeyecek bir ülke. bu ülke türkiye!

canınızın istediği, sizi rahatsız eden konularda gerçekleri yadsıyıp, öbürlerinde eleştiremezsiniz. nerede yaşadığınızı, kim olduğunuzu, bu pek güzel, pek harika türkiye'nin koşullarını, dinamiklerini unutmayın e mi pek güzel insan dostlarım?

köpeksiz sokak istiyoruz, o köpekler çocuklarımıza saldırıyor. kürekle öldürmeyin daha yaratıcı olun.