gençlerin hobi sahibi olmayışı
başlık "merdivenaltı_müzisyen" tarafından 17.11.2020 16:40 tarihinde açılmıştır.
181.
bir sürü hobim var. bunlara yatıracak param var mı?
dandik bir örgü ipi olmuş 70 lira, bir metre kumaş poplin o da metresi en kötüsü 100 lira, hadi fimo hamuru ile takı yapayım desem 24'lü set 4400 lira, seramik hamuru 150 lira(daha bunun boyası falan var), nakış yapayım desem dandik bir kanaviçe ipinin 10 tanesi 250 lira, etsy'de bir shire nakış örneği 260 lirabak.
koleksiyon yapayım desem lego ve yap-boz fiyatları uçmuş. eskiden dolma kalem alırdım artık d&r bile sadece üç marka dolma kalem satıyor.
kala kala bir tek kitap ve spor kaldı. onda da param yetip de her yayınevinin kitaplarını alamıyorum. dişe dokunur kitaplar kağıt kapak olduğu halde en az 150 lira bandında. şömizli sert kapak kitaplar artık hayal bile değil. iş bankası bile çok fazla fark istiyor.
spor salonları çok pahalı. evde dumbell ve kettlebell alıp yapıyorum. daha farklı şeyler almak istesem spor aletleri de uçmuş gitmiş.
milletin genci boş kaldıkça tiktok'a veya instagram'a girip saçma sapan şeyler yapıyor. sürekli o ona kaçıyor. yok bir şeylere bağımlı oluyor. sanki bile isteye bir proje olarak bu denli eli ve zihni boş bırakılıyorlar.
dandik bir örgü ipi olmuş 70 lira, bir metre kumaş poplin o da metresi en kötüsü 100 lira, hadi fimo hamuru ile takı yapayım desem 24'lü set 4400 lira, seramik hamuru 150 lira(daha bunun boyası falan var), nakış yapayım desem dandik bir kanaviçe ipinin 10 tanesi 250 lira, etsy'de bir shire nakış örneği 260 lirabak.
koleksiyon yapayım desem lego ve yap-boz fiyatları uçmuş. eskiden dolma kalem alırdım artık d&r bile sadece üç marka dolma kalem satıyor.
kala kala bir tek kitap ve spor kaldı. onda da param yetip de her yayınevinin kitaplarını alamıyorum. dişe dokunur kitaplar kağıt kapak olduğu halde en az 150 lira bandında. şömizli sert kapak kitaplar artık hayal bile değil. iş bankası bile çok fazla fark istiyor.
spor salonları çok pahalı. evde dumbell ve kettlebell alıp yapıyorum. daha farklı şeyler almak istesem spor aletleri de uçmuş gitmiş.
milletin genci boş kaldıkça tiktok'a veya instagram'a girip saçma sapan şeyler yapıyor. sürekli o ona kaçıyor. yok bir şeylere bağımlı oluyor. sanki bile isteye bir proje olarak bu denli eli ve zihni boş bırakılıyorlar.
devamını gör...
182.
paraları yok, merakları yok. para olmayınca merak, merak olmayınca da par olmuyor. öyle yuvarlanıp gidiyorlar.
devamını gör...
183.
yani acaba bu gençleri kim yetiştirdi diye sorasım geliyor. soruyorum da.
doğurmadınız diye sorumluluktan sıyrılacağınızı mı sanıyorsunuz? nasıl bir toplumda yaşamak istiyorsan öyle davranacaksın o zaman.
hiç kimse kusura bakmasın da gençlerin birçoğu sizin, bizim pisliğimizi temizliyor yahut şekil a görüldüğü üzere boğuluyor.
bi gidin ya.
doğurmadınız diye sorumluluktan sıyrılacağınızı mı sanıyorsunuz? nasıl bir toplumda yaşamak istiyorsan öyle davranacaksın o zaman.
hiç kimse kusura bakmasın da gençlerin birçoğu sizin, bizim pisliğimizi temizliyor yahut şekil a görüldüğü üzere boğuluyor.
bi gidin ya.
devamını gör...
184.
nasıl olmaz anlamıyorum. burada konu hiç bütçesi olmayanlar değil. kahve içmeye paran var ama devlet tiyatrolarında ayda bir tiyatro seyretmeye paran yok. e ayda bir karamel makiyato içmek yerine filtre kahve iç, para üstüyle bir tiyatroya git. bunu her ay yaparsan bir hobi sahibi olup diğer tiyatroseverlerle tanışırsın.
büyükşehirlerin çoğunda zibilyon tane sanat sergisi, söyleşi, sanat etkinliği, şiir dinletisi oluyor. bir iki tane de değil üstelik. gir o çevrelere. havan değişsin. insanlar neler konuşuyor, dünyaya nasıl bakıyor öğren bi. bunlar için para ödemene gerek yok, azıcık da özenli giyinsen güzel bir çevre edinebilir insanlarla tanışabilirsin. hoşuna mı gitti? sen de başlarsın şiir yazmaya, okumaya.
ayda bir kere de kahve içme, öğrenci olduğunu varsayalım, müzeye git o parayla. her ay bir müze gezsen, bir yıl içinde kültür seviyen gelişir. yeni şeyler keşfetmiş olursun.
bir kez dışardan yeme, günübirlik bir trekking etkinliğine katıl. insanlarla doğayı keşfet, gez, eğlen. tadını çıkar. bak bakalım doğa nasıl görünüyor.
kahve öylesine bir örnek bu arada. mesela bu örnekteki kahve benim için mutfak alışverişi. ben de mutfak alışverişinde ipin ucunu kaçırıyorum, oradaki bütçelendirmeyi değiştirip farklı aktivitelere daha çok zaman ayırabilirim. zaman en büyük maliyet aalında, para değil. değiştir sadece. bir kez olsun o güvenli rutinden çıkıp başka bir şey yapmayı dene.
evet hayat kötü, umutsuzluk içindeyiz, ürkütücü çok şey var. ama hayat bitiyor. genç yaşlarda güzel birikimler güzel bir hayat görüşü kazandırıyor. neden kendinize özel zevkleriniz olmasin ki? neden dijital ekranlar hariç uğraşlarınız olmasın?
birilerini suclayabiliriz elbette. z kuşağı deyip geçebiliriz. ancak dünya hicbir zaman bu kadar çok teknolojiye, medyaya, ekrana maruz kalmamıştı. bu endüstriyel devrimi, insan psikolojisini, bu şartlarda büyümeyi kimse yaşamadı. birilerini suçlayabiliriz ancak başkalarını suçlamak bizi kendi hayatımızın sorumluluğundan kurtarmaz. öyle ya da böyle, kendi hayatımızın sorumluluğuna sahibiz. onunla ne yapacağımız da bizi ilgilendiriyor çünkü yaptıklarımızın sonuçları yalnızca bizi cezalandırıyor.
büyükşehirlerin çoğunda zibilyon tane sanat sergisi, söyleşi, sanat etkinliği, şiir dinletisi oluyor. bir iki tane de değil üstelik. gir o çevrelere. havan değişsin. insanlar neler konuşuyor, dünyaya nasıl bakıyor öğren bi. bunlar için para ödemene gerek yok, azıcık da özenli giyinsen güzel bir çevre edinebilir insanlarla tanışabilirsin. hoşuna mı gitti? sen de başlarsın şiir yazmaya, okumaya.
ayda bir kere de kahve içme, öğrenci olduğunu varsayalım, müzeye git o parayla. her ay bir müze gezsen, bir yıl içinde kültür seviyen gelişir. yeni şeyler keşfetmiş olursun.
bir kez dışardan yeme, günübirlik bir trekking etkinliğine katıl. insanlarla doğayı keşfet, gez, eğlen. tadını çıkar. bak bakalım doğa nasıl görünüyor.
kahve öylesine bir örnek bu arada. mesela bu örnekteki kahve benim için mutfak alışverişi. ben de mutfak alışverişinde ipin ucunu kaçırıyorum, oradaki bütçelendirmeyi değiştirip farklı aktivitelere daha çok zaman ayırabilirim. zaman en büyük maliyet aalında, para değil. değiştir sadece. bir kez olsun o güvenli rutinden çıkıp başka bir şey yapmayı dene.
evet hayat kötü, umutsuzluk içindeyiz, ürkütücü çok şey var. ama hayat bitiyor. genç yaşlarda güzel birikimler güzel bir hayat görüşü kazandırıyor. neden kendinize özel zevkleriniz olmasin ki? neden dijital ekranlar hariç uğraşlarınız olmasın?
birilerini suclayabiliriz elbette. z kuşağı deyip geçebiliriz. ancak dünya hicbir zaman bu kadar çok teknolojiye, medyaya, ekrana maruz kalmamıştı. bu endüstriyel devrimi, insan psikolojisini, bu şartlarda büyümeyi kimse yaşamadı. birilerini suçlayabiliriz ancak başkalarını suçlamak bizi kendi hayatımızın sorumluluğundan kurtarmaz. öyle ya da böyle, kendi hayatımızın sorumluluğuna sahibiz. onunla ne yapacağımız da bizi ilgilendiriyor çünkü yaptıklarımızın sonuçları yalnızca bizi cezalandırıyor.
devamını gör...
185.
ben tavuk döner yemeye para bulamıyorum ,eve kadar neredeyse aç gidiyorum bana hobi diyor. şükür bilgisayar var ordan birşeylerle ilgileniyorum, bunub dışında mobil fotoğrafçılıkla ilgileniyorum, lisede hafta sonları çömlek seramik kursuna gidiyordum. şimdi bir torna tezgahı, çömlek fırını kaç para,+ yer yok. hobiler bile sınıfsaldır.
devamını gör...
186.
hobiye gencin değil yaşlının ihtiyacı var bence. genç gitsin hayatını yaşasın. ha hobiye de hayatını yaşamaya da parası yok o ayrı.
devamını gör...
187.
bunların hepsi döner dolaşır "hastalıklı eğitim sistemine" bağlanır!!... tabii bi de" şuursuz" ana babaya...ama türk sayfasında yazıyoruz, " sen benim anneme nası öyle dersin laaayynn " diyen çıkacaktır, o yüzden eğitim sisteminden devam edelim.
oturduğum yere bikaç km uzaklıkta bi domuz çiftliği var almanya'da. sadece domuz diil dana, keçi de besliyolar. kocaman bi alanda. kendi küçük bi marketleri var, orada keçi peyniri satıyolar, çok güzel keçi eti salamı yapıyolar, çok lezzetli. diğer yerlere göre biraz daha pahalı, ama çok güzel.
gide gele tanış oldum ben bu insanlarla. ailenin bi kızının yaş günü oldu, yaş gününe beni de çağırdılar. gittim, o çiftliğin sahibi adam, kızı için duvar piyanosunda bi beethoven piyano sonat bölümü çaldı!! ( "les adieux"!!- bilen bilir çok güç bir sonattır)
sonra baba kız birlikte, dört el schumann eseri seslendirdiler.
dikkatinizi çekiim- bu insanlar dizlerine kadar ağır plastik çizmeler giyerek bütün gün kelimenin tam anlamıyla" bok " içinde çalışıyolar !! bu durum benim için büyük bir tezattı.
çiftliğin sahibi tonton amca, gecenin ilerleyen saatlerinde, ilkokuldan itibaren, parmakları uygun görüldüğü için piyanoya başlatıldığını, babasının da çiftçi olduğunu, evlerinde piyano olmadığı için hem okulda gem de yakındaki bir halk evinde (okulların tatil olduğu zamanlarda) piyano çalışabilsin diye, belirli odaların anahtarlarının annesine verildiğini, aslında işin başında piyano çalışmaktan nefret ettiğini, çalışmaya gitmemek için her türlü mazereti uydurduğunu, sonra bu " zorla" icra ettiği hobiyle çok güzel " kız tavlanıldığını" farkettiğini anlattı. bi süre sonra da " bir mozart sonata" kelimenin tam anlamıyla " aşık olduğunu ", o andan itibaren bilerek ve isteyerek piyano çalışmaya gittiğini anlattı!!
bi süre sonra annesinin babasına" sen zengin adamsın, adam ol da oğluna bi piyano al" diye eve piyano aldırttığını, böylece hiçbir yere gitmek zorunda kalmadan evde" dilediğimce ev halkının beynini çükmeye başladığını " anlattı !!
bu tek örnek diil ki. benim ev sahibem çello çalar, kocası, bruno, gayet iyi klarinet çalar, benim boşanma avukatım piyanistti, kızı da piyanist, kocası trompet çalar, bi de o herif çok iyi trompetçiydi, beni konsere davet etti, bach magnificant, orada " öldürücü trompet soloları" vardır, adam bana mısın demedi, çaldı!!
mesleği değil hobi trompetçi aslında.
bu neye yarıyor?!... bu insanlar, konsere giderler, arabada giderken radyoda bi beethoven senfoni çalınırsa kanal değiştirmezler.
tahmin edersiniz ki, hepsi de nota okumayı biliyo!!
bunun böyle olmasına sebep, sadece onların kişisel müzik sevgileri diil, arka plandaki " gizli el" , alman eğitim sistemi...
demem o ki, hobisi olmayan gençlerin ne kadar suçu vardır, bilemeyeceğim. ama mutlaka eğitim sistemi de " tamamen suçsuz" değildir !!
oturduğum yere bikaç km uzaklıkta bi domuz çiftliği var almanya'da. sadece domuz diil dana, keçi de besliyolar. kocaman bi alanda. kendi küçük bi marketleri var, orada keçi peyniri satıyolar, çok güzel keçi eti salamı yapıyolar, çok lezzetli. diğer yerlere göre biraz daha pahalı, ama çok güzel.
gide gele tanış oldum ben bu insanlarla. ailenin bi kızının yaş günü oldu, yaş gününe beni de çağırdılar. gittim, o çiftliğin sahibi adam, kızı için duvar piyanosunda bi beethoven piyano sonat bölümü çaldı!! ( "les adieux"!!- bilen bilir çok güç bir sonattır)
sonra baba kız birlikte, dört el schumann eseri seslendirdiler.
dikkatinizi çekiim- bu insanlar dizlerine kadar ağır plastik çizmeler giyerek bütün gün kelimenin tam anlamıyla" bok " içinde çalışıyolar !! bu durum benim için büyük bir tezattı.
çiftliğin sahibi tonton amca, gecenin ilerleyen saatlerinde, ilkokuldan itibaren, parmakları uygun görüldüğü için piyanoya başlatıldığını, babasının da çiftçi olduğunu, evlerinde piyano olmadığı için hem okulda gem de yakındaki bir halk evinde (okulların tatil olduğu zamanlarda) piyano çalışabilsin diye, belirli odaların anahtarlarının annesine verildiğini, aslında işin başında piyano çalışmaktan nefret ettiğini, çalışmaya gitmemek için her türlü mazereti uydurduğunu, sonra bu " zorla" icra ettiği hobiyle çok güzel " kız tavlanıldığını" farkettiğini anlattı. bi süre sonra da " bir mozart sonata" kelimenin tam anlamıyla " aşık olduğunu ", o andan itibaren bilerek ve isteyerek piyano çalışmaya gittiğini anlattı!!
bi süre sonra annesinin babasına" sen zengin adamsın, adam ol da oğluna bi piyano al" diye eve piyano aldırttığını, böylece hiçbir yere gitmek zorunda kalmadan evde" dilediğimce ev halkının beynini çükmeye başladığını " anlattı !!
bu tek örnek diil ki. benim ev sahibem çello çalar, kocası, bruno, gayet iyi klarinet çalar, benim boşanma avukatım piyanistti, kızı da piyanist, kocası trompet çalar, bi de o herif çok iyi trompetçiydi, beni konsere davet etti, bach magnificant, orada " öldürücü trompet soloları" vardır, adam bana mısın demedi, çaldı!!
mesleği değil hobi trompetçi aslında.
bu neye yarıyor?!... bu insanlar, konsere giderler, arabada giderken radyoda bi beethoven senfoni çalınırsa kanal değiştirmezler.
tahmin edersiniz ki, hepsi de nota okumayı biliyo!!
bunun böyle olmasına sebep, sadece onların kişisel müzik sevgileri diil, arka plandaki " gizli el" , alman eğitim sistemi...
demem o ki, hobisi olmayan gençlerin ne kadar suçu vardır, bilemeyeceğim. ama mutlaka eğitim sistemi de " tamamen suçsuz" değildir !!
devamını gör...
188.
devamını gör...
189.
yemişim düldül beyinli z'leri de...şöyle sıfır ironi ciddi bir yanıt olarak durum cidden parayla ilgili. şekerim eskiden eheim filtrelerin şimdiki fiyatı ile 4-5 tane almak yerine araba alınıyordu. özel camlı su kapluşu akvaryumları olmuş galata kulesi. bu nedir yani abicim? bunlar ayıp şeyler. idiotlaşmış gençlerimiz bu nedenle anket manyağı olup bir şey yapamıyor şu hayatta. bu kez cidden sorun bu. yediler adamları.
hı tabi hobicilik disiplin ister, süreklilik ister, sorumluluk ister. beril elifcan ırmak kardeşimize doğumgününde verilen kediyi 3 ay sonra sahiplendirmeye çalışması gibi bir beyin taşıyan insanlar, özellikle süreklilik ve sorumluluk konusunda da zayıf ama ciddi bir entry yazma gayretinde olduğumdan, devletin fiyatların içinden geçmesi kısmını da atlayamam. z önyargım yüzünden, olmamış olayı hayal ettiğim doğrudur. belki başaracaklar herhangi bir hobiyi ama böyle bir ülkede insan bir bok başaramaz genç hali ile. cukka konusunda çok darladılar yavruları, o gerçek. kıçı kırık tavuk döner bile lüks oldu öğrencilere. hobi lükstür, yaşamak esastır, adamlar n'aapsın?
hı tabi hobicilik disiplin ister, süreklilik ister, sorumluluk ister. beril elifcan ırmak kardeşimize doğumgününde verilen kediyi 3 ay sonra sahiplendirmeye çalışması gibi bir beyin taşıyan insanlar, özellikle süreklilik ve sorumluluk konusunda da zayıf ama ciddi bir entry yazma gayretinde olduğumdan, devletin fiyatların içinden geçmesi kısmını da atlayamam. z önyargım yüzünden, olmamış olayı hayal ettiğim doğrudur. belki başaracaklar herhangi bir hobiyi ama böyle bir ülkede insan bir bok başaramaz genç hali ile. cukka konusunda çok darladılar yavruları, o gerçek. kıçı kırık tavuk döner bile lüks oldu öğrencilere. hobi lükstür, yaşamak esastır, adamlar n'aapsın?
devamını gör...
190.
önce ortamı insanları ne kadar aptallaştırabilirize çevirip sonra da gençlerin hobi sahibi olmayışı diye yazmak basit. gençler geleceklerini görebiliyor mu dönüp kendilerini mutlu edecek o anı güzelleştirebilecek birer hobi edinsin. genci yaşama sınırında tutup sonra yaşarken etrafa karanfil dağıtmasını beklemeyin
devamını gör...
191.
çocukların geleceklerini çaldığımız için hobi sahibi olmaları zor. çok şey yazılabilir ama onlarda bizim gibi yaşamak için yaşadığımızın farkına çok genç yaşta vardılar.
devamını gör...
192.
herkesin bir popisi olmalı.
devamını gör...
193.
dogrudur. herhangi 1 hobim yok. evet.
devamını gör...
194.
1 gercek. cunku imkan yok. evet.
devamını gör...