insanı insana insanca anlatı sanatı.

mimikler ve sözcükler üzerinden temaşa edilen yaşam arenası.

shakespeare hazretlerinin dediği gibi;
dünya bir tiyatro sahnesidir.
devamını gör...
aklıma direkt olarak tolga cevik gelir, sanırım fan clup açacağım tek insan.
devamını gör...
en özgür, en sınırları olmayan, en güçlü sanat bence tiyatro. bir ürüne dönüşmüş hiçbir sanat eserinin tiyatro ile baş edebileceğini düşünmüyorum. çünkü ürünler nesnedir ve nesneler engellenebilir, yasaklanabilir. bir kitap veya film üzerine karşı propogandalar yapılabilir. anlattıkları defalarca tekrarlanıp anlamını yitirebilir. fakat anlam demişken... anlam aslında “an” dadır. bir tiyatro sahnesi anlıktır. o anlık tepki meydana gelmeden bilinemez. o anlık tepki meydana gelince durdurulamaz. o anlık tepki kontrol edilemez. ve o andan sonra nesnel olarak var olmaz. önce bir anıya; sonra bir düşünceye dönüşür. meydana geldiği an da bir kurşunun silahtan çıktığı gibi vurur izleyeni. rahatsız olmuş, aydınlanmış, sıkılmış hiç farketmez. artık o düşünce deldiği beyinde koca bir iz bırakır; hafızanın yaşadıkça var olan zindanındadır artık.
devamını gör...
sınırların içerisinde özgür olduğun, aynı mekanda hem beyaz hem siyah olabildiğin ve hayatımdaki en büyük 'keşke'm olmaya hak kazanan sahne sanatıdır.

tiyatroya ilgimin ilk ne zaman başladığını kestiremiyorum. zihnimde sadece ne zaman yükselişe geçtiğim kalmış.* ortaokulun son senelerinde eve bir tane yaramaz mı yaramaz misafir çocuğu geldi. gerçi kendisine yaramaz demek yaramaz çocuklara haksızlık olur. annesinin yanında süt dökmüş kedi gibi olan çocuk benim odaya geçince adeta yerçekimine meydan okuyor. dedim bu böyle olmaz, güzel bir korkutayım da kendine gelsin.* belki bilenler vardır, adanalı dizisinde 'lezize teyze' tiplemesi vardı, heh işte aynı o kılığa soktum kendimi. göz kalemiyle ben, bıyık ve kaş birleştirme işini hallettim, evdeki elyaf kırlenti de kalçama kemerle bağlayıp ayyynı lezize teyze görüntüsüne ulaştım. odaya girmemle yatağımın üzerinde tepinen çocuğun direkt oturur pozisyona geçmesi bir oldu. suratıma bakarken tanıdığına dair herhangi bir belirti de vermedi, düşünün yani ne kadar başarılıyım.* usul usul yanına oturdum, ben oturduğum an kalkıp salonun yolunu tuttu. sonra da hiç sesini duymadım zaten. allah affetsin çocuğun travması olarak kalmış olabilirim.* neyse madem bu kadar başarılı kılık değiştirmişim boşa gitmesin gideyim nenemle uğraşayım dedim. annem dış kapıda misafirleri geçirirken ben de salona geldim, nenemin baş ucuna oturdum. "kız ısmahaaaaan ne yapıyorsun?" diye giriş yaptım ama kadın hiç göz teması kurmuyor benimle, daha çok bu deli ne yapıyor der gibi bir hali var. tanıdı heralde deyip kalkıp gidiyorum, odadan çıkmamla nenem bir hışım kalkmış. ablama "kızım bu kimdi, bizim gelin kapıda görmedi mi de saldı acaba bu deli kadını buraya" demiş.* oy benim gariban nenem, kim bilir nasıl korktu da göz teması bile kuramadı benimle. allah affetsin bundan sonra daha bir sürü insan korkuttum, hatta bizim dilimizle fakılık ettim.* onları tipleme dehşeti serisi oluşturup orada anlatacağım. hatta o kişinin ben olduğumu hala bilmeyenler var içlerinde, ah garibanlarım. bir sonraki yazımda onların birinden bahsederim.

neyse bu tiplemeler dışında lisede tiyatro ile ilgilenmeye başlıyorum. belli programlarda hiç tanımadığım insanlar ile aynı sahneyi paylaşıp, duygularına ortak oluyorum. sahne ya da kulis fark etmeksizin tiyatroya dair her yerde bütün dertlerimi unutuyorum. hele monolog sahnelerim her duygumun zirvesi, koskoca salonda çıt çıkmıyor, sadece ben konuşuyorum, hem de en sevdiğim şekilde; kendi kendime.* gösteriler, programlar, koşuşturmalar derken benim kısmetim baya açılıyor, bir hoca tiyatro ekibi için görüşüyor benimle. sonra canım anam tüm gelenekselliğiyle "oyuncu olup başımıza iş mi çıkaracaksın kızım" diyerek bütün hevesimi söndürüyor. hani cam fanusta zıplayıp zıplayıp kafasını vurunca zıplamaktan vazgeçen bir çekirge vardı ya, heh işte bu hikayede o çekirge benim. üzerinden seneler geçti ama hala konusu açılır, eve gelen misafirlerden "özözünedanışır sen çok iyiydin neden devam etmedin tiyatroya" diyenler oluyor, hemen annemin üzerine salıyorum "şöhretimi kıskandı bu kadın" diye.* velhasıl kelam hep keşkem olarak kalacak içimde.*

hatta aramızda kalsın tiyatroya gittiğimde sahne komik olsa bile gözlerim dolar benim, istemeden kendimi düşünürüm hep o sahnede. yazar arkadaşlarım arasında tiyatro ile ilgilenen varsa eğer, bundan sonra benim yerime de çıksın o sahneye, ben muhakkak hissederim.*
devamını gör...
izlemeye gittiğim zamanlarda, oyuncu yakınları desteğini göstermek adına, sahte ve yüksek tonda kahkaha atıyor. yeri gelince de hayvan gibi alkışlıyor. bu beni öyle bir tetikliyor ki aldığım zevk nefrete dönüyor.

tamam kardeşim en çok senin tanıdığını alkışlayalım, en çok ona gülelim. böyle varya sandalyeyi çekip bam diye kafasına oturtasım geliyor. hala o sahte kahkahalar kulağımda allah'ın belaları heryerdeler. manipülatif zurnalar.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
esas adı "teatron" olmakla birlikte yunanca kökenli olan bu sözcük "seyirlik yeri" anlamına gelir.

tiyatro sanatı , hayatta yaşanması muhtemel ya da yaşanmış olayların farklı teknikler kullanılarak belli bir yerde artistlerce canlandırılmasıdır. kişinin kendini belki de en özgür, duygularını bu kadar uçlarda yaşayabildiği tek yerdir tiyatro sahnesi.
"insanı insana insanca anlatma sanatıdır tiyatro."
devamını gör...
özne,kurgu,akt ve sahnenin uyumu!
devamını gör...
sahne sanatlarından biridir. yunanca'da ''görme yeri'' anlamına gelen theatron sözcüğünden türemiştir.

ilk tiyatro şenliği ise m.ö 534 yılında atina'da oynanmıştır.

oyuncuların sahnede seyircilere oyunlarını sergilediği sanat dalıdır, shakespeare ise tiyatroyu insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak tanımlamıştır.

tiyatronun diğer sanat dallarından en temel farkı olayların seyircinin gözü önünde yaşanmasıdır. okumaya ve dinlemeye değil, izlemeye dayalı olmasıdır.

en yaygın tiyatro türleri

amatör tiyatro
uyumsuz tiyatro
epik tiyatro
engelliler tiyatrosu
radyo tiyatrosu
drama tiyatrosu
müzikal tiyatro
kurgusal tiyatro
çocuk tiyatroları
minyatür tiyatro
tulûat tiyatrosu
sokak tiyatrosu
varyete
oyuncak tiyatrosu
kukla tiyatrosu
opera tiyatrosu
gölge tiyatrosu
pandomim.


sock ve buskin maskeleri
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

tiyatro perdesi
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


tiyatro eserleri müziksiz trajedi, komedi, drama ve müzikli (opera, operet, müzikal, pandomim, bale, revü, skeç, tuluat, vodvil) olmak üzere iki grupta toplanır.

edebî türler içinde en canlı ve yaşama en yakın olanı tiyatrodur.


görsel kaynak/ wikipedia
devamını gör...
canlı sinema derdim ilkokuldan beri
devamını gör...
günümüzde yemek yemekten daha ucuz bir aktivite haline gelmiştir. karnımızı doyuramıyoruz bari ruhumuzu doyuralım esprisini yapmaktan kendimi alıkoyamıyorum.
devamını gör...
iyidir hoştur da eski tadı kalmamıştır.*
devamını gör...
kollektif bilincin psikodrama terapisidir tiyatrolar
devamını gör...
sonbaharın da gelmesiyle birlikte yapılabilecek en güzel birkaç kültürel aktiviteden biri olmuştur.
üzerinize afiyet sadece ekim ayı için 7 oyuna bilet almışım ki bir haftasını tatilde geçirdim.
zor zamanlardan geçiyoruz ve sanat belki de aklımıza gelmiyor çoğu zaman ama yine de desteklemeye ve takip etmeye önem veriyorum.

not: oyun önerilerine açığım.
devamını gör...
izmir devlet tiyatrosu için bilet bulmanın aşırı zor olduğu sahne sanatı. tiyatro ölüyor diyorlar bir de, selçuk yöntem geliyor biletler 400 tl, o bile full.
devamını gör...
lisede tiyatro kulübündeydim.
3 sene üst üstte farklı anılar biriktirmeye sebep olmuştu
izlemekten keyif aldığım ve sonsuz saygı duyduğum sanat olur kendileri
devamını gör...
edebi türlerimizden birisi olan tiyatro, yazılı veya doğaçlama olarak insanların kılıktan kılığa girerek belli bir konuya değinerek sergiledikleri yaşamdan kesitlerdir. genellikle amaçları sergilenen oyuna göre değişir. konuları öğüt vermek, döneme ait olayları yorumlayarak yansıtmak, seyircilere keyifli vakit geçirtmek amaçlı güldürmek şeklinde değişir. hala da devam etmektedir.
devamını gör...
okunmak için değil izlenmek için yazıldıklarını bilsem de, izlemesi ayrı bir keyif, okuması da ayrı diyorum.
bizi bize bizden daha güzel anlatan bir sanat, iyi ki var!
devamını gör...
insanlık için çığlıktır, haykırıştır her ne kadar şu an öyle olduğunu düşünmesem de namık kemal gibi yazarlar zamanında halkı eğitmek, bilinçlendirmek için bu yolu tercih etmişlerdir. yani yazarlar, oyuncular insanlar evlerine geldiklerinde belli başlı programları açıp gülsün eğlensinler diye değil,kadına şiddet gibi ciddi olayları izleyip ölüm oranlarının artması için değil, olayları doğru biçimde halkla daha doğrusu insanla ve insanlıkla insan olarak buluşturmak yani w. shakespeare'in deyişiyle "insanı; insana, insanla, insancıl bir şekilde anlatma sanatı" dır tiyatro ve oyuncular, yönetmenler, yazarlar bu amaçla tiyatro yaparlar/yapmalılar. ben kendi adıma söyleyebilirim ki ben ve benim ekibim tiyatronun küfürsüz, argosuz, bel altı konulara girmeden, kız erkek ilişkilerinden sakız gibi çekiştire çekiştire bahsetmeden, din/dil/ırk/cinsiyetçilik ayrımı yapmadan (bu ayrımları yapmazken türklüğümüzü, milli benliğimizi kaybetmeden) tiyatronun, dramın, komedinin, trajedinin yapılabileceğinin canlı örnekleriyiz. evet genciz ancak bilinçliyiz, ince ince işleriz sahnede oynamaz, yaşarız. doğaçlama yaparız bir çok şeyi, doğaçlama harika fikirler bulur, doğaçlama bir şekilde kendimizi yepyeni araştırmalar yaparken buluruz çünkü tiyatro güncel konulardan bilinçli insanların bahsetmesi gereken bir konudur bir yerde de. yani bizler dünya'da atılan çığlıkları duyar, kendi çığlıklarımızmış gibi benimser ve o krizleri, o savaşları, yaşanan kötü durumları insana, insanlığa haykırarız. bu tiyatronun, tiyatrocunun nasıl olması gerektiğinin tanımı idi, okuduğunuz için teşekkür ederim bir yazım hatam olduysa affola
devamını gör...
benim gibi amatör tiyatrocular icin, tiyatronun paha bicilmezliği, ütopik yani her zaman bizi ateşler.öte yandan ben ve benim gibiler tiyatronun gercekliğini,sahneye adım attiğimizda sahnenin sisinin nasil dağildiğini bilen ve buna hayran olarak yasamaya calisan , hele ki asıl mesleği baska bir alansa bununla ve bir hevesten cok daha fazlasi olarak gördüğü bu uğraşa gönül vermekte beis görmeyen , çehov'un deyimiyle 'doktorluk benim eşim,ama edebiyat da metresim.birinden sıkıldığımda diğerine gidiyorum.' sözünü prensipte değil ama pratikte izleyen kisilerdir.
devamını gör...
felsefe gibidir.saygi duyulur,ama varliğı semboliktir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"tiyatro" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim