321.
(bkz: post modernizm)
devamını gör...
322.
modern olmaması.

internetin her eve girmesi ile birlikte, söz sahibi olanın, kendini aydın zannetmesi gibi bir şey.

büyük yanılgılara gebe.
devamını gör...
323.
konforu medeniyet sanması.

tuvaletin değişebilir sen aynı kalırsın.
devamını gör...
324.
ne değilse o olduğunu varlığına ikna ettirmeye çalışmak. oysa en büyük tutsaklık kendini inkar etmektir. kendini inkar eden insan yaşamının hiçbir evresinde kıvanç duyamaz. su kendini od bilirse ne kendine ne de çevresine bir yararı olur. bir lahza bile kendini pırıl pırıl bir aynada seyredemeden ömür geçirmek... kulağa çok tuhaf geliyor değil mi?
devamını gör...
325.
elde edilen şeye bir daha dönüp bakmamak.
devamını gör...
326.
açgözlülük, tüketme hastalığı.
devamını gör...
327.
primitif insanlar kadar medeni olamamak
devamını gör...
328.
modern insanın ne kadar ilkelleştiğini fak etmemesidir.

modern insan tüm insani değerlerinden kurtulmuş arınmış bir hayvandır.

en büyük problem bunu farketmemesidir.
devamını gör...
329.
kendisinden çok dışarısı, başkası önemli. hiç beğenmediğini moda diye giyer , hiç hoşlanmayacağı bir kitabı o sıralar popüler diye okur sonrasında över. modern insanın en büyük sorunu " kendini kaybetmesi"
artık benlik diye bir şey kalmadı neredeyse.
aynılaşmaya başlayan dış görünüşlerimiz gibi kişiliklerimizde aynılaşmaya başladı.
devamını gör...
330.
her şeye, herkese yorum yapma hakkı olduğunu sanmak.
"bana ne?" diyemiyor modern insan.
insanları biraz rahat bırakın, dünya daha güzel bir yer olur.
devamını gör...
331.
o beyaz kıçlarının kafalarından büyük olması. *
devamını gör...
332.
ağzını doldura doldura küfür edememesi, birine bağırıp çağıramaması. bunun yerine karşısındakiyle psikolojik savaş içine girmesi. ona baskı kurmaya çabalaması. modern insan ya, küfür edemez, bağırıp çağıramaz ama sinsi gibi ayak oyunları yapar.
etrafınızda sürüyle vardır bu tiplerden. yüzünüze gülüp arkanızdan envai çeşit dümenler çevirirler. samimi değiller.
devamını gör...
333.
sadece kendisi için yaşaması.

kendine değer vermekle kendiniz için yaşamanız arasında dağlar denizler var. bir derdini anlatırken kendi derdine geçen versiyon da bu, aynısı kendi başına gelene kadar ses çıkartmayan da bu, empatinin e’sinden haberi olmayan da bu.

hayır, zaten tip olarak da birbirinizin aynısı oldunuz. bari bir baltaya sap, bir toprağa su olun, sıkıldım tekerrürden.
devamını gör...
334.
"modern hayatlar, suni mutluluklar, senkronize yalnızlıklar..

seçimsizlik ve birçok alternatif

hızla yayılan ve artık son derece normal bulunan,
normal bulmayanları ise bayağı bir şekilde linç etmeye çalışan, modern olmayı, özgürlüğü çok yanlış anlamış kiralık ruhlarla mekanik bir şekilde dolaşan, popüler kültürün kucağında can çekişen insanlar.

ruhsal birleşme denilen şeyin artık neredeyse tamamen unutulmuş olması.

uç kesimlerde yaşayan insan tipleri..

âşık olamamak. hızla çoğalan one night stand geceleri…

ekle- engelle- sil üçgenine sıkışmış sözde ilişkiler..

ilişkilerin çarpık kentleştiği bir zamanda sevgilinin olması..

ıssız adamlar…

çin menşeli kalpler. herkes birbirinin eski sevgilisi. herkesin birbirinde birini unutma ve eskitme çabası…

kafanın üstünde sürekli bir soru işareti ile gezmek.

vücudun 3/1 suysa geri kalanı depresyon

elektronik cihazlara olan bağımlılık…

tüketim çılgınlığı…

pamuk ipliğine bağlı sebeplerle biten arkadaşlıklar…

bana dokunmayan yılan bin değil, on bin yıl yaşasıncılık…

tepesine vur ekmeğini al, gene de sesini çıkarmayan ezik toplum…

birbirine hava atmak için alınan gereksiz mobilyalar…

çiçeklerle, otla, böcekle konuşmaya başlamak

insandan çok eşyaya değer verme…

trafik… uzun süren kırmızı ışıklar, kısa süren yeşil ışıklar…

kendine büyük önem atfetme…

bitmek bilmeyen kas ve eklem ağrıları

sorgulamayan ve üretmeyen, hazıra konan insan modeli…

asgarisi ödenmiş kredi kartı ve her ay diğer aya ötelenen borcu

bedava dağıtıldığını düşündüğüm gri ve yeşil renkli eşofmanla dolaşan genç kabileler ve ilginç saçları…

hak, hukuk, adalet kavramlarının deforme olması…

özkültürünü unutma ve her yeni çıkan akıma uyma gereksinimi, uymazsa dışlanma korkusu…

her toplumsal olayda ülkeyi, her şeyi bırakıp kaçma isteği…

çocuk için katlanılan, devam edilen ilişkiler, birbirini aldatan çiftler, aldattıkları üçüncü kişinin hayatını karartan zincirleme yasak sevgiler…

kendini kendinden başka herkese beğendirme arzusu ve büyük çekişme… (altında yatan amaç seks tabusu ve açlık. kabul edemediğimiz ilkellik duygusu.)

her nerede değilsek orada mutlu olacakmışız hissi…
maaşı bankalar arasında bölüştürmek için çalışan; beyaz, mavi, pembe bilumum renkli yakalı çalışan…

misal, kahve içmeden ayılamadığını savunan (ki gerçekte tadından pek mutlu olmayan ve buna yarım bırakılan kahve bardakları en büyük şahitken), öğlen yediği salatasının ne kadar pahalı olduğuyla kendi ederini karşılaştıran,elit olduğunu sanan beyaz yakalı; tüm parasını verdiği ama daha adını söylemeyi başaramadığı alengirli kahvesi ve bilmem ne soslu salatasından ötürü, akşam evinde dünden kalmış makarnasına talim edeceğini bile bile modern hayata uyum gösteriyor, suni olarak mutlu oluyor.

gelelim diğer renk yakalı arkadaşımıza…

asgari ücretle çalışan ama maaşının boyunu üç kat aşan ve taksitle alınmış son model cep telefonuyla, instagram’da çay fotoğrafı yayınlayarak, altına bir de cemal süreya şiiri döşemekten geri kalmayan mavi yakalının durumu beyaz yakalıdan bir tık aşağıda, ama aynı acizlikte. pülümürlü cemal süreyya bileydi şiirlerinin böyle harcanacağını, eminim yazmazdı.

neyse işte, sevgili beyaz ve mavi yakalı kardeşlerim; ikiniz de yalnızlıktan kusuyorsunuz biliyorum.

nereden mi biliyorum? biliyorum işte, karıştırmayın.

işte bizim modern zaman dilimimizin içinde; cenkler, ayinler, kesik damarlar, kapıları yumruklayışlar, cipralex’ler,turgutlar, edipler, sezailer, siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen baş ağrıları, bildirilerin öfkesi, duvarlara uzun dalmışlıklar var. yorgun gözler ve içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler var.

albert camus, jean paul sartre ve bukowski’nin; varlık ile yokluk, yaşamın anlamı ve anlamsızlığıyla ilgili yazdığı her paragrafı kendi hayatımıza copy ederek, başkalarının yazdığı cümleleri hayatımıza paste yapıyoruz. “işte bu, aynen böyle be!” diyerek doğmamış cümlelerimizi öldürüyoruz. cümle kurmadan aile kuruyoruz.

biz; ayrı ayrı bitişik evlerde izole olmaktan, beton varoş şehirlerden, hapishane hücrelerinden, yetimhanelerden ve özel ünitelerden, medyanın beyin yıkamasından, tüketicilikten, bedeni cezadan, depresyondan, hastalıktan, rezaletten, utançtan, insanların alçalmasından, emperyalizm tarafından sömürülen bütün bir halktan geliyoruz… klişedir, balık hafızalı milletiz vesselam."

geldiğimiz yerleri unutup, gitmek istemediğimiz yerlerde mahsur kalıyoruz. mahsur kaldığımız bu yeni dünyada,sensörlü sifonlar, orasını burasını kurcalayıp, sarsıp akıtmaya çalıştığımız afilli musluklar, apartman lambasının bile fark etmediği biz silik insanlar var."

*alıntıdır. kaynak araştırmam sonuç vermediğinden belirtemedim.
devamını gör...
335.
tatminsizlik ve sonsuz mutsuzluk
devamını gör...
336.
seksin kölesi olmak. biriniz de sevin be biriniz.
devamını gör...
337.
iyilik yap ınstagrama at, balık bilmezse takipçiler bilir.
devamını gör...
338.
feyk hesap açıp stalk yapması olabilir.
devamını gör...
339.
toplum olarak, kişi olarak onlarca sorunumuzu görmezden geliyoruz. ama sorunlar da bu yaklaşımla çözülmüyor. toplum olarak ruhumuza ayna tuttu sorunlarımızın nasıl çözüleceğinin formülünü anlattı
ölüm ve acı, hayattan kovulacak şeyler haline geldi. bu büyük bir kırılma. insanlık tarihinden bir sapma ile karşı karşıyayız. hüznü hayatlarımızdan kovmak istiyoruz ölüme bakmak istemiyoruz. oysa öleceğimizi bilmek bizi daha mütevazi kılar.

acıyı yaşamadan gelen mutluluk insana derin bir tatmin hissi sağlamaz, kalıcı olmaz. oysa acısıyla yüzleşen insanlar hayatta fark yaratır.

sistem, türkiye'de 1980'li yıllarda nasıl sol siyasete ait insanları bir ahlak sınavından geçirdiyse, bugün muhafazakar kitleyi ciddi bir ahlak sınavından geçiriyor. bakıyorsunuz kimi insanlar bu sınavdan geçiyor, kimileri kalıyor.
devamını gör...
340.
paranın satın alabildiği her şeyi satın alıp sonra da elde edecek bir şey kalmayınca boşluğa düşmek.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"modern insanın en büyük problemi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim