1961.
dün gece itibariyle ilk domino taşını devirdim. dilerim taşların hepsi devrilince güzel bir resim olur. ödüm kopuyor.
devamını gör...
1962.
son zamanlarda kendimi çok yalnız hissediyorum. istanbul beni boğuyor.
devamını gör...
1963.
kötü bir çocukluk, kötü bir ergenlik geçirdim ve şimdi de kötü bir genç yetişkinlik dönemi geçiriyorum. hayatıma başlamaya çalıştıkça önüme hep engeller çıkıyor, belki bir iki engeli dolaylı olarak ben koydum önüme ama benim dışımda olan o kadar çok şey var ki hayatımı yönlendiren. ben hiç kendi hayatımı kendim yönetemedim ki şimdiden sonra nasıl elime alırım bilmiyorum.
evet belki fiziksel olarak özgür gibi görünüyorum ama ruhum hapislerde çürüyor; kokuşmuş bir şeyler var içimde, duygularım, heveslerim, yaşam isteğim, her acımla gülerek başa çıkan yanım... her biri çürüdü ve hapsoldu göğüs kafesime ve ben büyük bir sessizlik ve çaresizlikle bir başıma oturup düşünüyorum: ne yağacağım ben bundan sonra?
sahi ne yapacağım?
depresif biri değildim ki ben, evet her dönem önüme farklı zorluklar çıktı ancak kimselerin ruhu duymadan, kimselere üzüntümü belli etmeden, dışarıya kahkahalar atarak, her şeyi şakaya vurarak, kendi içimde çözdüm hepsini bu yaşıma kadar. şimdi neden çözemiyorum, şimdi neden bu depresif halimden kurtulamıyorum, iki yıldır neden hiç gülemiyorum ben?
neyse sözlük neyse.
evet belki fiziksel olarak özgür gibi görünüyorum ama ruhum hapislerde çürüyor; kokuşmuş bir şeyler var içimde, duygularım, heveslerim, yaşam isteğim, her acımla gülerek başa çıkan yanım... her biri çürüdü ve hapsoldu göğüs kafesime ve ben büyük bir sessizlik ve çaresizlikle bir başıma oturup düşünüyorum: ne yağacağım ben bundan sonra?
sahi ne yapacağım?
depresif biri değildim ki ben, evet her dönem önüme farklı zorluklar çıktı ancak kimselerin ruhu duymadan, kimselere üzüntümü belli etmeden, dışarıya kahkahalar atarak, her şeyi şakaya vurarak, kendi içimde çözdüm hepsini bu yaşıma kadar. şimdi neden çözemiyorum, şimdi neden bu depresif halimden kurtulamıyorum, iki yıldır neden hiç gülemiyorum ben?
neyse sözlük neyse.
devamını gör...
1964.
5 saat sonra iki yıllık esaretim bitiyor. şaka gibi. bu iki yılda neler yaşadım, nasıl olgunlaştım, canım ne kadar yandı ve ne kadar sabrettiğimi ben biliyorum.
hâlâ inanamıyorum, bitti sonunda. artık ruhum iyileşecek. tuhaf hissediyorum..
uğradığım şiddetler, iftiralar, evden kovulmalar, kodeste kalmam.. hepsi bitiyor.
ben özgürlüğüme kavuşuyorum bugün!
artık gözyaşı yok, kahkaha var. esaretin bedelini ödediğine göre, oyna devam bergen!
hâlâ inanamıyorum, bitti sonunda. artık ruhum iyileşecek. tuhaf hissediyorum..
uğradığım şiddetler, iftiralar, evden kovulmalar, kodeste kalmam.. hepsi bitiyor.
ben özgürlüğüme kavuşuyorum bugün!
artık gözyaşı yok, kahkaha var. esaretin bedelini ödediğine göre, oyna devam bergen!
devamını gör...
1965.
olmayacak bi' hayale kaptırdım kendimi..
devamını gör...
1966.
en son ne zaman bi ürünü fiyatına bakmadan sırf beğendiğim için aldığımı unuttum. bir şeyi beğenince önce fiyata bakıp f/p karşılaştırması sonrasında benim buna gerçekten ihtiyacım var mı diye ik gibi kendimi sorguluyorum. bizimki yaşmak değil ya cidden gün doldurmak.
devamını gör...
1967.
bugün derin sözlük lobilerinden teklifler aldım sözlük. oy manyağı yaparız dediler. olmaz dedim. kıymetimi bilin.*
devamını gör...
1968.
bu ara çok ileriye gidiyorum.
dün gece acayip ileriye gittim mesela. bir iki arkadaşımla saçma sapan bir diyaloga girmişim. sabah kalkınca telimde mesaj görünce fark ettim. (yoo yoo kavga değil. anlamsız cümleler.) ondan önce 3 kırmızı içip yatacaktım. sabah baktım dolapta duran bir ara içerim diye aldığım bir şişe roze şarap masada duruyor. (tabi boş tabi.)
canım veterinerim, abim, babam, arkadaşım, çok kıymetli bir adam vefatından önceleri 'her bulduğun kediyi evine götürme' dedi. her yer hastalık bak kendi kedilerine hastalık geçer. tamam abi dedim tamam. (iki adamım vardı benim normalde. siyahla beyaz gibi. iki ayrı huy. iki ayrı karakter. iki ayrı adam işte. biri beyefendi hemde en salonundan diğeri sokak çocuğu, tinerci gibi bir şey.) onun gidişinden sonra 3 kedi getirdim eve. 3 üç. 3 yani. cabası sokak serserim içlerinden birinin getirdiği hastalığı kaptı. corona oldu. aman sakin şuan daha iyiyiz gibi.
shrek vardı hani manit. bilen bilir. bilen kimdir? o konudada biraz ileriye gittim. atışma, disişme, tartışma... engelledim gitti enson. insan sevgilisinden engelle ayrılır mı? ayrıldım valla. bayağı ileri gittim.
az önce yemek yedim. en az 3 kişilik yemişimdir. bu ara o konudada ileriye gidiyorum.
bu ara çok ileriye gidiyorum. durum, durağım yok. daha neler neler...
dün gece acayip ileriye gittim mesela. bir iki arkadaşımla saçma sapan bir diyaloga girmişim. sabah kalkınca telimde mesaj görünce fark ettim. (yoo yoo kavga değil. anlamsız cümleler.) ondan önce 3 kırmızı içip yatacaktım. sabah baktım dolapta duran bir ara içerim diye aldığım bir şişe roze şarap masada duruyor. (tabi boş tabi.)
canım veterinerim, abim, babam, arkadaşım, çok kıymetli bir adam vefatından önceleri 'her bulduğun kediyi evine götürme' dedi. her yer hastalık bak kendi kedilerine hastalık geçer. tamam abi dedim tamam. (iki adamım vardı benim normalde. siyahla beyaz gibi. iki ayrı huy. iki ayrı karakter. iki ayrı adam işte. biri beyefendi hemde en salonundan diğeri sokak çocuğu, tinerci gibi bir şey.) onun gidişinden sonra 3 kedi getirdim eve. 3 üç. 3 yani. cabası sokak serserim içlerinden birinin getirdiği hastalığı kaptı. corona oldu. aman sakin şuan daha iyiyiz gibi.
shrek vardı hani manit. bilen bilir. bilen kimdir? o konudada biraz ileriye gittim. atışma, disişme, tartışma... engelledim gitti enson. insan sevgilisinden engelle ayrılır mı? ayrıldım valla. bayağı ileri gittim.
az önce yemek yedim. en az 3 kişilik yemişimdir. bu ara o konudada ileriye gidiyorum.
bu ara çok ileriye gidiyorum. durum, durağım yok. daha neler neler...
devamını gör...
1969.
bizi mekanikleşmenin dışına iten mestanelikleri toplamaya çalışıyorum. kalıcı olmuyor.
bu kalıcı olmama hali ikircikli bir hal.
neredeyse bir bağ istiyorum ancak bu bağ beni çok fazla sıkarsa diye de korkarım; sanırım bağ kurulmadan önceki hazzı, dizginsizliği, kaygıyı ve gerilimi arzuluyor gibiyim esasında. birinde kendimi kaybetmek istiyorum ancak kalıcı olarak değil.
kendimden sürekli kaçar da müşterek bir hayata sığınırsam; kaçtığım bir kendim olduğunu unuturum çünkü.
bu kalıcı olmama hali ikircikli bir hal.
neredeyse bir bağ istiyorum ancak bu bağ beni çok fazla sıkarsa diye de korkarım; sanırım bağ kurulmadan önceki hazzı, dizginsizliği, kaygıyı ve gerilimi arzuluyor gibiyim esasında. birinde kendimi kaybetmek istiyorum ancak kalıcı olarak değil.
kendimden sürekli kaçar da müşterek bir hayata sığınırsam; kaçtığım bir kendim olduğunu unuturum çünkü.
devamını gör...
1970.
bu ara asgari ücret gibiyim kimse benimle geçinemiyor.
devamını gör...
1971.
kulaklarımın sadece doğayı ve sevdiğim birkaç kişinin sesini duyduğu, hayatta kalma çabasından uzak ama huzura yakın bir yerde yaşamak için sahip olduğum her şeyi verebilirim.
devamını gör...
1972.
tam bir kulaklık canavarıyım!
yani resmen kulaklıkları en kısa sürede parçalamak için gelmişim dünyaya.
hayır çözümü de yok,en pahalisindan en dandiğine hepsinin başına illa ki bir şey geliyor tarafımdan. dikkatli olmaya çalışsam da saçma sapan şekilde kopuyor,bozuluyor,harap oluyor. * misal geçen gün disardayken yağmura yakalandım ve o esnada da çantamı önüme almış şekilde yürüyor ve müzik dinliyordum,yagmurun da etkisiyle aniden çantayı açmam gerekti,ha acıyorum ha açacağım derken hoop fermuara parmağım takıldı vs çanta yere düştü veee kulaklığın teki kopup yere düştü * bu ve buna benzemeyen bir sürü olay yüzünden minimum 2 haftada bir yeni kulaklık alıyorum *
artık isyan etmeyi de bıraktım,seve seve hemen yenisini alıyorum, çünkü müziksiz yaşayamam malum.
kulaklık cinleri aleyhime çalışıyor, bırakın olm peşimi artık *
yani resmen kulaklıkları en kısa sürede parçalamak için gelmişim dünyaya.
hayır çözümü de yok,en pahalisindan en dandiğine hepsinin başına illa ki bir şey geliyor tarafımdan. dikkatli olmaya çalışsam da saçma sapan şekilde kopuyor,bozuluyor,harap oluyor. * misal geçen gün disardayken yağmura yakalandım ve o esnada da çantamı önüme almış şekilde yürüyor ve müzik dinliyordum,yagmurun da etkisiyle aniden çantayı açmam gerekti,ha acıyorum ha açacağım derken hoop fermuara parmağım takıldı vs çanta yere düştü veee kulaklığın teki kopup yere düştü * bu ve buna benzemeyen bir sürü olay yüzünden minimum 2 haftada bir yeni kulaklık alıyorum *
artık isyan etmeyi de bıraktım,seve seve hemen yenisini alıyorum, çünkü müziksiz yaşayamam malum.
kulaklık cinleri aleyhime çalışıyor, bırakın olm peşimi artık *
devamını gör...
1973.
kimseye hayır diyemiyorum ve bu beni çok üzüyor.
mesela bugün bir sürü işim vardı ama kendi de çok rahat yapabileceği özel işi için beni arıyor iş arkadaşım ya da herhangi birisi ve ben hayır diyemiyorum. yardım istemiş birini geri çevirecekmişim gibi kötü hissediyor, hayır diyemiyor ve bu sefer fazladan yük alıyorum üzerime. ama ben kendim yapabileceğim her işi kendim yapıyorum, yapamadıklarımı da yapmaya çalışıyorum.
herkes bana her şeyi çok rahat söylüyor kırar mıyım, canını yakar mıyım vs demeden.
ben de canımı sıkan, moralimi bozan, üzen, kıran kimseye bunu diyemiyorum. kırılmaktan, anlaşılamamaktan, kırıldığımı belli etmemeye çalışacağım diye çabalamaktan yoruldum.
kendimi değil hep başkalarını teselli ettim, ediyorum. insan kendi omzuna dokunup "geçecek bunların hepsi" diyemiyor çünkü...
ben böyle olmak, hassas olmak, detaylı düşünmek istemiyorum artık (ama elimden de başkası gelmiyor).
yani söylenen söz ne anlama geliyorsa onu anlamak istiyorum artık sadece; acaba öyle mi demek istedi, böyle mi demek istedi, acaba beni yanlış mı anladı diye düşünmek istemiyorum. kendimi açıklamak istemiyorum, ben de herkesin anladığı kadar olmak istiyorum.
insanların siz onlara değer verdikçe sizi değersizleştirmesinden bezdim.
sadri alışık'ın ofsayt osman'ı gibi "bu da mı gol değil hakim bey ?" demek istiyor insan bazen...
ne olur ben sizin hayatınızda nasıl özenli davranmaya çalışıyorsam siz de öyle yapsanız, ne olur zaten zorla açtırdığım çiçeklerimi tarumar etmeseniz?
ne olur?
mesela bugün bir sürü işim vardı ama kendi de çok rahat yapabileceği özel işi için beni arıyor iş arkadaşım ya da herhangi birisi ve ben hayır diyemiyorum. yardım istemiş birini geri çevirecekmişim gibi kötü hissediyor, hayır diyemiyor ve bu sefer fazladan yük alıyorum üzerime. ama ben kendim yapabileceğim her işi kendim yapıyorum, yapamadıklarımı da yapmaya çalışıyorum.
herkes bana her şeyi çok rahat söylüyor kırar mıyım, canını yakar mıyım vs demeden.
ben de canımı sıkan, moralimi bozan, üzen, kıran kimseye bunu diyemiyorum. kırılmaktan, anlaşılamamaktan, kırıldığımı belli etmemeye çalışacağım diye çabalamaktan yoruldum.
kendimi değil hep başkalarını teselli ettim, ediyorum. insan kendi omzuna dokunup "geçecek bunların hepsi" diyemiyor çünkü...
ben böyle olmak, hassas olmak, detaylı düşünmek istemiyorum artık (ama elimden de başkası gelmiyor).
yani söylenen söz ne anlama geliyorsa onu anlamak istiyorum artık sadece; acaba öyle mi demek istedi, böyle mi demek istedi, acaba beni yanlış mı anladı diye düşünmek istemiyorum. kendimi açıklamak istemiyorum, ben de herkesin anladığı kadar olmak istiyorum.
insanların siz onlara değer verdikçe sizi değersizleştirmesinden bezdim.
sadri alışık'ın ofsayt osman'ı gibi "bu da mı gol değil hakim bey ?" demek istiyor insan bazen...
ne olur ben sizin hayatınızda nasıl özenli davranmaya çalışıyorsam siz de öyle yapsanız, ne olur zaten zorla açtırdığım çiçeklerimi tarumar etmeseniz?
ne olur?
devamını gör...
1974.
ağlamaktan uyuyamadığım geceler yaşıyorum. ama isteyerek ağlamıyorum senin için. en içten dileklerimle yaşattığını yaşa.
devamını gör...
1975.
devamını gör...
1976.
yeniden çocukluğuma dönüp kendimi en baştan şefkatle büyütmek isterdim..
devamını gör...
1977.
insanlar sanıyor ki burayı çok ciddiye alıyorum, buradaki hemen herkes epi topu birer nickten ibaret, hayatımda önemli bir yerleri yok dolayısıyla da söylenen yada hakkımda düşünülenlerin benim nezdimde önemi yok boş kümeden fazlası değil.
devamını gör...
1978.
evet, belki de ilişkilerimde bir miktar dengesiz, elde tutması zor ve eserekli bir erkeğim ancak partnerime vaadedebileceğim sınırsız bir fantezi dünyam, heyecana ve spontanlığa doymayan bir yapım ve sınırları zorladıkça aldığı keyif artan bir tabiatım var.
yani dendiği gibi, en kötü halimi idare edemiyorsanız, en iyi halimi hak etmiyorsunuz. *
yani dendiği gibi, en kötü halimi idare edemiyorsanız, en iyi halimi hak etmiyorsunuz. *
devamını gör...
1979.
itiraf etmeliyim ki eskiden paraya hiç tamah etmezken, artık beni mutlu edecek tek şeyin para olduğuna kanaat getirdim. param varsa güçlüyüm, param varsa mutluyum. kendi ayaklarımın üzerinde durup alın teriyle kazandığım veya kazanacağım para kadar beni hiçbir şey mutlu edemez artık.
devamını gör...
1980.
bazen şeytana uymak istiyorum.
devamını gör...