yazarların itiraf köşesi
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
başlık "mırmır" tarafından 14.11.2020 21:09 tarihinde açılmıştır.
4281.
çocukluk ediyorum*, abartıyorum belkide biliyorum.
özledim elimde değil.
özledim elimde değil.
devamını gör...
4282.
yalnızlığı seviyorum. yan yana olup takılabileceğim arkadaş sayısı maksimum 1. birden fazlası kalabalık benim için.
devamını gör...
4283.
yaşanılan depremi bile siyasete bağlayıp, "size iyi oldu, az bile, allah'ın bir bildiği varmış." gibi iğrenç yorumlar yapan zihinlerinize tüküreyim. ülkemin insanlarına bak, yazık. yaşamayan bir iki beyinsizin bol keseden atması ne kolay olmuş öyle. kendi yaşamış olsaydı, aynı durumda kalsaydı acaba bu yorumları yapabilecek miydi? iğrenç insanlarsınız gerçekten.
devamını gör...
4284.
uzun senelerdir, kk; "hiç kimse endişe etmesin!", "kimsenin bir şüphesi olmasın!", hiç kimsenin bir endişesi olmasın!" gibisinden her "patladığında" başkası (onun) adına utanıyorum. yine kendisinden "emin". yine, "kazanacağım!", yine, "sonuna kadar mücadele edeceğim!". etmeseydin keşke. 3 kere kaybettikten sonra bırakırdım ben olsam. bari şu önümüzdeki 2 haftadan az olan sürede biraz "farklılaş" be kk. bak, bunlar işe yaramıyor, yaramadı, yaramayacak. ne zaman endişeleneceğiz, ne zaman bir şüphemiz olacak, pardon da?..
kazanmanı isteyen biri olarak söylüyorum bunları. şu ana kadar oylarımı hep chp'ye vermiştim, ama seni sevdiğimden değil; başımızdakilerden kurtulmak için. bu sefer cb adayı olarak sana oy verdim ama ilk defa chp'den başka bir partiye attım oyumu.
kazanmanı isteyen biri olarak söylüyorum bunları. şu ana kadar oylarımı hep chp'ye vermiştim, ama seni sevdiğimden değil; başımızdakilerden kurtulmak için. bu sefer cb adayı olarak sana oy verdim ama ilk defa chp'den başka bir partiye attım oyumu.
devamını gör...
4285.
yürüyen kuşlar sinirimi bozuyor. uçun lan derdiniz ne.
devamını gör...
4286.
hiç kimsenin en sevdiği kişi olamadım.
devamını gör...
4287.
hiçbir lokasyona, zümreye, gruba dahil ve ait hissetmiyorum ve buna alışamadım. halen herkesle selamlaştıktan, herkes benimle selamlaştıktan sonra yan masaya oturup kakara kikiri yapıyorlar ve ben yine dahil değilim. kendi tercihlerimin sonuçlarından memnun olmamak lanetlendiğim şey sanırım.
devamını gör...
4288.
juan jimenez garcia'nın atlarını ben çaldım. sağlıklı oldukları halde hepsini vurdum. acı içinde kişnerlerken yaralı bedenlerinin etrafında dans edip şeytana dua ettim.
içimdeki çocuğu "gel oyun oynayalım" diye kandırıp kaçırdım ve mağarama getirip oracıkta öldürdüm. derisinden maske yaptım kendime. iç organlarını fırında kuruttum ve vahşi çığlıklar atarak cips gibi yedim bunları. kalp cipsi, with ketchup aka blood. mmm.
yarasalarla kan kardeşi oldum. "gerçek batman" diye show ana haber'e çıkardılar beni.
sevdiğim kadını elde etmek için karaorman cadısına gittim. "ormanın ortasında benimle birlikte olursan sevdiğin kadını sana aşık ederim" dedi. kabul ettim ve 127 yaşındaki bir moruğun kıllı *mcığını iştahla yaladım. orgazmı saatler sürdü. "şimdi git üç tane yılan dili topla bana, büyü için lazım" deyince "mmorpg mi oynuyoruz lan" deyip kendi *m suyunda boğdum onu. kulübesini soyup ceplerimi altınlarla doldurdum.
yeaaah!
içimdeki çocuğu "gel oyun oynayalım" diye kandırıp kaçırdım ve mağarama getirip oracıkta öldürdüm. derisinden maske yaptım kendime. iç organlarını fırında kuruttum ve vahşi çığlıklar atarak cips gibi yedim bunları. kalp cipsi, with ketchup aka blood. mmm.
yarasalarla kan kardeşi oldum. "gerçek batman" diye show ana haber'e çıkardılar beni.
sevdiğim kadını elde etmek için karaorman cadısına gittim. "ormanın ortasında benimle birlikte olursan sevdiğin kadını sana aşık ederim" dedi. kabul ettim ve 127 yaşındaki bir moruğun kıllı *mcığını iştahla yaladım. orgazmı saatler sürdü. "şimdi git üç tane yılan dili topla bana, büyü için lazım" deyince "mmorpg mi oynuyoruz lan" deyip kendi *m suyunda boğdum onu. kulübesini soyup ceplerimi altınlarla doldurdum.
yeaaah!
devamını gör...
4289.
çoğu kez insanları doğru düzgün anlayamıyorum ama sorun değil, neyse ki insanların da beni pek anlamadığını iyi anlayabiliyorum.
devamını gör...
4290.
öncelikle bu girdiyi yazma amacım kendimi başkalarına değil kendimi, kendime tanıtmak. yine de yüce meziyetleriniz olan dinleme ve anlama yeteneğinizi benim üzerinde deneyebilir ve beni birazcık da olsa tanımaya çalışabilirsiniz. ne de olsa insan ilişkileri bu iki temel üzerinde yükselir.
bu girdide matematiksel mantık yok, insanın ve hayatın anlamının ne olduğu sorusuna falan da cevap vermeyeceğim. ben ne biliyorum ki böyle cüretkar bir adım atayım?
insanı anlatabilirim sanırım yalnızca. ama yalnızca arka plandaki sesin sabibi kendimi değil; seni, babanı, dedeni, senden sonra yaşasa bile yine sen olacak insanı. yıldızları, denizi seyreder gibi, nefis bir manzaraya dalar gibi öylece yazacağım. bach'ın müziği, poe'nun şiirleri eşliğinde. kimse sesimi duymasın diye yalvarırken kendi sesime benzeyen sesler arayacağım satırlarda.
genelde düşüncelerimi kendimle çatışma halindeyken oluşturduğumdan böyle bir girdi yazmak, böyle bir sorumluluğa sahip olmak kendimi tanıma adına attığım adımlardan biri. kendini tanıma, yeteneklerinin farkında olma benim için çok önemli.
hayatımın koca bir evresi geçmiş gibi hissediyorum. kendi kaderimi henüz tayin edememiş olsam bile. doğrusu yazılarımda neden bu kadar çok kaderden bahsediyorum bilmiyorum. ben kadere inanmam. sıkıcı bir ateistim ben.
ömrüm üzerine düşündüğümde bomboş geçmiş olduğunu hissediyorum. birbiri ardına akan sıkıcı ve rutin günlerden ibaret sanki. o günlerin akışkanlığı altında boğulan bir ben varım bir de. kültürel anlamda tamamen boş bir insan olduğumu söyleyemem. birkaç önemli düşünce, zihnimle etkileşime girdi en azından. ama hiçbir zaman bu düşünceleri uygulamaya dökemedim. ben teorinin sıkıcılığına hapsolmuş biriyim. okuldayken de böyle oldu. bir şeyi anlamada iyiydim, o şeyi uygulamada değil. belki de bu yüzden kader karşıma psikoloji üzerine öğrendiklerimi uygulamama nadiren izin veriyor, çoğu insan bana bu yüzden yaklaşmıyor. ben de yaklaşma cesaretini gösteremiyorum.
sıkıcı olduğumu söylemiştim. bunun yanında ürkek bir adamım ben. sosyal ilişkilerimin sınırlarını da bu belirliyor. sıkıcı olduğum için kimse yaklaşmıyor, ürkek olduğum için ben kimseye yaklaşmıyorum.
peki insanlarla etkileşime girsem bir şey değişecek mi? bunu bilmiyorum. bildiğim tek şey formsuz maddeye şekil veren usta tanrının beni bu çelişkilerle dolu doğayla lanetlediği.
az çok bir şeyler bilsem de insanlığa bir şeyler öğretme ızdırabına katlanamam. insanlığa hiçbir şey öğretemezsin. çünkü insanlık hiçbir şey öğrenemeyeceğini son dört bin yılda ispatlamıştır.
bu girdide matematiksel mantık yok, insanın ve hayatın anlamının ne olduğu sorusuna falan da cevap vermeyeceğim. ben ne biliyorum ki böyle cüretkar bir adım atayım?
insanı anlatabilirim sanırım yalnızca. ama yalnızca arka plandaki sesin sabibi kendimi değil; seni, babanı, dedeni, senden sonra yaşasa bile yine sen olacak insanı. yıldızları, denizi seyreder gibi, nefis bir manzaraya dalar gibi öylece yazacağım. bach'ın müziği, poe'nun şiirleri eşliğinde. kimse sesimi duymasın diye yalvarırken kendi sesime benzeyen sesler arayacağım satırlarda.
genelde düşüncelerimi kendimle çatışma halindeyken oluşturduğumdan böyle bir girdi yazmak, böyle bir sorumluluğa sahip olmak kendimi tanıma adına attığım adımlardan biri. kendini tanıma, yeteneklerinin farkında olma benim için çok önemli.
hayatımın koca bir evresi geçmiş gibi hissediyorum. kendi kaderimi henüz tayin edememiş olsam bile. doğrusu yazılarımda neden bu kadar çok kaderden bahsediyorum bilmiyorum. ben kadere inanmam. sıkıcı bir ateistim ben.
ömrüm üzerine düşündüğümde bomboş geçmiş olduğunu hissediyorum. birbiri ardına akan sıkıcı ve rutin günlerden ibaret sanki. o günlerin akışkanlığı altında boğulan bir ben varım bir de. kültürel anlamda tamamen boş bir insan olduğumu söyleyemem. birkaç önemli düşünce, zihnimle etkileşime girdi en azından. ama hiçbir zaman bu düşünceleri uygulamaya dökemedim. ben teorinin sıkıcılığına hapsolmuş biriyim. okuldayken de böyle oldu. bir şeyi anlamada iyiydim, o şeyi uygulamada değil. belki de bu yüzden kader karşıma psikoloji üzerine öğrendiklerimi uygulamama nadiren izin veriyor, çoğu insan bana bu yüzden yaklaşmıyor. ben de yaklaşma cesaretini gösteremiyorum.
sıkıcı olduğumu söylemiştim. bunun yanında ürkek bir adamım ben. sosyal ilişkilerimin sınırlarını da bu belirliyor. sıkıcı olduğum için kimse yaklaşmıyor, ürkek olduğum için ben kimseye yaklaşmıyorum.
peki insanlarla etkileşime girsem bir şey değişecek mi? bunu bilmiyorum. bildiğim tek şey formsuz maddeye şekil veren usta tanrının beni bu çelişkilerle dolu doğayla lanetlediği.
az çok bir şeyler bilsem de insanlığa bir şeyler öğretme ızdırabına katlanamam. insanlığa hiçbir şey öğretemezsin. çünkü insanlık hiçbir şey öğrenemeyeceğini son dört bin yılda ispatlamıştır.
devamını gör...
4291.
benim bir dayım var. herkesin korktuğu, karşısında zangır zangır titrediği, aman bağırmasın da tadımız kaçmasın dediği. herkese ağzına geleni sayar, bağırır çağırır, kırar döker. hani şu saygı göstermeyip saygı bekleyen tiplerden biri. herkesin keyfini kaçırmaya, güzel ortamları mahvetmeye bayılır. kendi annesi bile çekinir bir şey demeye. la havle diyemezsiniz yani. ben geçen gün böyle birine başkaldırdım. bir münakaşa yaşandı ve kendisi her zamanki gibi haddini aştı. ben de gözlerimi diktim, aynı onun yaptığı gibi tehditkar bir tonla konuştum. aile meclisimiz bir anda buz kesti ama gördüğüm o şeye değdi. ben onun bağıracağını biliyordum ama o benim karşısında dimdik duracağımı tahmin edememişti. ilk kez birinden korktuğunu gözlerinde gördüm. yalnızca başlangıçtı bu benim için. bundan sonra susmayacağım. şimdiye dek hep annemin ve babamın hatırını gözetiyordum lakin artık hatır gönül falan kalmadı. kendimle de çok gurur duyuyorum bu terbiyesizliğe koskoca sülalede dur demeye çalışan tek kişi olduğum için. el mi yaman bey mi yaman göreceğiz.
devamını gör...
4292.
insanlarla iletişim kurmak zorunda kalmamak için dört saattir etüt odasında tek başıma kitap okuyup müzik dinliyorum,arada bir odada boş boş volta atıyorum ama çok da fazla volta atamıyorum çünkü etüt odasında kamera olduğu için ve ben bu voltaları şarkı mırıldanarak attığım için birazcık garip gözükebilir kameradan. gerçi yüksek ihtimalle süs diye koymuşlardır onu ama ben her ihtimale karşı önlemimi alıyorum.
yüksek ihtimalle birkaç saat daha buradayım. hiç değilse uykum gelene kadar. ve odaya gittiğimde umarım odadakiler uyumuş olurlar yoksa geceyi de şu etüt odasında geçirmek zorunda kalabilirim.
ne kadar sevecen, insan canlısı, sempatik, sosyal biriyim değil mi? biliyorum , biliyorum. zor oluyor bu kadar sevecenlik ama olsundu.
yüksek ihtimalle birkaç saat daha buradayım. hiç değilse uykum gelene kadar. ve odaya gittiğimde umarım odadakiler uyumuş olurlar yoksa geceyi de şu etüt odasında geçirmek zorunda kalabilirim.
ne kadar sevecen, insan canlısı, sempatik, sosyal biriyim değil mi? biliyorum , biliyorum. zor oluyor bu kadar sevecenlik ama olsundu.
devamını gör...
4293.
#2563462
şu olay hâlâ zihnimi meşgul ettiğinden instagram reelsi korkarak kaydırıyorum. kabus gibi geliyor, beynimi kurcalıyor, rahat bırakmıyor.
şu olay hâlâ zihnimi meşgul ettiğinden instagram reelsi korkarak kaydırıyorum. kabus gibi geliyor, beynimi kurcalıyor, rahat bırakmıyor.
devamını gör...
4294.
köyde yaşayan insanlar bile pencelerelerine su tutmuyorlar. bakın bu dediğim yanlış anlaşılmasın, köylüyü küçümsemiyorum. köyde bile tozun tarlanın içindeki evi bezle siliyorlar ama bizim apartman gülleri pencereye kovayla su fırlatıyor!! aman yarabbi sabır ver, sabırr!
devamını gör...
4295.
bu ara kendimi aşırı yorgun hissediyorum. bu yorgunluk bir şey yaptığımdan değil de yapacağım şeyleri sürekli düşünüp konuşup erteliyor olmamdan kaynaklı. bu halimden bir ara kurtulmuştum kurtulduğum zaman aralığında gerçekten inanılmaz güzel başarılar elde edip kendimi epey bir geliştirmiştim ama yaşadığım bazı şeylerden sonra bu biraz zor geliyor çok şey yaşamadım ama kendime göre çok şey yaşadım :) biraz açılınca daha üstü kapalı olmayan şeyler bırakırım buraya
devamını gör...
4296.
düzenli ödediğim internet parasına yazık valla bu başlık.
keşke tıklamasaydım başlığa. sısısıısıs
keşke tıklamasaydım başlığa. sısısıısıs
devamını gör...
4297.
fazlasıyla kindar biriyim. bazen çok sıradan bir kelime, söz, itham kafamın ve ruhumun içinde günlerce, aylarca, yıllarca gezinebiliyor. eğer çok acıtmışsa da, muhakkak ki ben de acıtıyorum müsebbibini. bu da bele bir yanımdır.
devamını gör...
4298.
sinir konusunda hemen sinirlenen birisiyim. ne zaman oldupu fark etmeksizin aklıma yaptığım yanlış bişey geldiğinde eğer toplum içindetsem kendimi sıkarım ama içten içe kendime küfür ederim, tek başımaysam de sesli sesli söylenirim. bazen toplum içindeyken rastgele birisi bana ne olduğunu sorunca da "bişey yok" deyip gülümsüyorum ve anlamıyorlar bile. sırf şu sinir şeysi yüzünden duygularımın bazılarını profesyonelce saklayabiliyorum. ama bazen beni deli ediyor.
devamını gör...
4299.
burada ahlak dışı şeyler yazıyorum ama günlük hayatımda usluyum ya.
özür dilerim sevgili takipçilerim ama durum bu.
keyif adamıyım ben, sadece o.
özür dilerim sevgili takipçilerim ama durum bu.
keyif adamıyım ben, sadece o.
devamını gör...
4300.
değişim hayatımın her anında her döneminde var çoğunlukla radikal oldu bu değişimler şehirler ülkeler insanları saymıyorum zaten hep geldi geçti yüzler değişti roller aynı oldu çocukluğum da böyleydi değişim dolu fark ediyorum ki artık gerçekten çökük durumdayım son bir yıldır -bir yıl olucak bu boktan şehre taşınalı- kendi kendimi hep avuttum avutmaya çalıştım ama sanırım artık olmuyor alisabilir miyim bilmiyorum kalabalık şehirler insanı yalnizlastirir lâfına eskiden inanmazdım gerçi böyle bi lâf var mı onu da bilmiyorum belki ben uydurmuşumdur neyse sözlük boktan oldu her şey yabancıyım artık her şeye yabancıyım avunacak bi şeyim geçmişim de kalmadı gibi gelecek ne getirir her zamanki gibi bilmiyorum gelecekten de korkar oldum çünkü umarım kendimi bastırmayı bırakabilirim sıktı çünkü bu toxic pozitiflik
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276