yazarların itiraf köşesi
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
başlık "mırmır" tarafından 14.11.2020 21:09 tarihinde açılmıştır.
641.
siz hiç bir sokak çocuğu ile sabahladınız mı?
köprü altında yaktıkları ateş ile ısındınız mı?
bulduysa eğer bir parça kuru ekmeği dost diye sarıldığı hayata tutunduğu köpeği ile paylaştığını ya da kendinden küçüklere “ben tokum sabah yemiştim sen ye” dediğini duydunuz mu?
o ateşin başında kimse konuşmaz biliyormusunuz,abiler sabaha kadar ya da o lanet olası üşüme hissi açlık ile birleşince bir uyku çöker,öyle bir çöker ki hayatlarının kabusundan daha kara bir halde.
uykusunda genelde sıcak evinde soba başındadır belki,annesi onu sobanın yanında yeni yıkamış sofrayı bekliyordur ya da babası sıkıca sarılmıştır oynadıkları oyundan sonra,mutfaktan yemek kokuları yükselip tam sofraya oturacakken polis arabasının sireni ile açar gözünü ve takırdamaya başlar dişleri,yine birileri şikayet etmiştir ya da yüce devletlülerimiz (allah belalarını vere inşallah) oradan konvoy halinde geçerken anlık gördükleri görüntü onları rahatsız etmiştir.
hey yavrum hey!
müslüman ülkesinde kuşlar dahi aç kalmamalı diyen ömer’lerden denk geldiğimiz müslümanlara bak!
sahi bir de şey vardı değil mi? “komşusu aç iken tok yatan bizden değildir!”
siz kimdensiniz?
biz komşunuz değilmiydik?
neden bir kap yemeği paylaşamadınız bizimle,neden parka geldiğimizde çocuklarınızın elinden tutup onları kaçırdınız?
ama öğrendik sonra!
gelmedik,uzaktan baktık size sevindik onlar için anne babaları ile parka giden çocuklar var diye sevindik,hayalimizde arkadaş olduk onlarla belki evinize misafir olup onun odasında oyuncakları ile de oynadık.
gülen gözlerle baktık yıllarca size belki bizi görürsünüz diye belki hani belki saçımızı okşarsınız diye ki,biliyormusunuz kimi kardeşlerimin saçını okşayan kimse olmamış.
bizi gördünüz ama soğuk gözlerle gördünüz ve çantanıza sarıldınız,bizi gördünüz arabanızı kilitlediniz,bizi gördünüz çocuğunuza,karınıza kocanıza sarıldınız da taş kesilmiş vicdanınıza sarılamadınız.
oysa tek isteğimiz bizi görmeniz belki ama belki saçımızı okşamanızdı.
belki bilmiyorsunuz ama biz hep buradaydık siz nerdeydiniz?
köprü altında yaktıkları ateş ile ısındınız mı?
bulduysa eğer bir parça kuru ekmeği dost diye sarıldığı hayata tutunduğu köpeği ile paylaştığını ya da kendinden küçüklere “ben tokum sabah yemiştim sen ye” dediğini duydunuz mu?
o ateşin başında kimse konuşmaz biliyormusunuz,abiler sabaha kadar ya da o lanet olası üşüme hissi açlık ile birleşince bir uyku çöker,öyle bir çöker ki hayatlarının kabusundan daha kara bir halde.
uykusunda genelde sıcak evinde soba başındadır belki,annesi onu sobanın yanında yeni yıkamış sofrayı bekliyordur ya da babası sıkıca sarılmıştır oynadıkları oyundan sonra,mutfaktan yemek kokuları yükselip tam sofraya oturacakken polis arabasının sireni ile açar gözünü ve takırdamaya başlar dişleri,yine birileri şikayet etmiştir ya da yüce devletlülerimiz (allah belalarını vere inşallah) oradan konvoy halinde geçerken anlık gördükleri görüntü onları rahatsız etmiştir.
hey yavrum hey!
müslüman ülkesinde kuşlar dahi aç kalmamalı diyen ömer’lerden denk geldiğimiz müslümanlara bak!
sahi bir de şey vardı değil mi? “komşusu aç iken tok yatan bizden değildir!”
siz kimdensiniz?
biz komşunuz değilmiydik?
neden bir kap yemeği paylaşamadınız bizimle,neden parka geldiğimizde çocuklarınızın elinden tutup onları kaçırdınız?
ama öğrendik sonra!
gelmedik,uzaktan baktık size sevindik onlar için anne babaları ile parka giden çocuklar var diye sevindik,hayalimizde arkadaş olduk onlarla belki evinize misafir olup onun odasında oyuncakları ile de oynadık.
gülen gözlerle baktık yıllarca size belki bizi görürsünüz diye belki hani belki saçımızı okşarsınız diye ki,biliyormusunuz kimi kardeşlerimin saçını okşayan kimse olmamış.
bizi gördünüz ama soğuk gözlerle gördünüz ve çantanıza sarıldınız,bizi gördünüz arabanızı kilitlediniz,bizi gördünüz çocuğunuza,karınıza kocanıza sarıldınız da taş kesilmiş vicdanınıza sarılamadınız.
oysa tek isteğimiz bizi görmeniz belki ama belki saçımızı okşamanızdı.
belki bilmiyorsunuz ama biz hep buradaydık siz nerdeydiniz?
devamını gör...
642.
tuhaf hissediyorum. kafam o kadar bulanık ki. tanımadığım birine her şeyi anlatım sonra kaçasım var. içimdekileri birine dökmem lazım ama bu yakınlarım olamaz. eleştirecekler, kızacaklar. bazen ölmek istediğim de oluyor. hiçbir amacım yok. bir ölü nasılsa ben de öyleyim sanırım tek farkım nefes alıyor olmak fakat fiziksel olarak. böyle ağlasam, ağlasam, ağlasam...
devamını gör...
643.
insanlarla olan ilişkim amerikanın orta doğu politikası gibi.
devamını gör...
644.
şu sayfa 745 tanıma ulaştı.
hala hoş-çalı gibi bir itiraf okuyamadım.
hep aynı ruhsal bunalımlar. yok kafamın içi memleket gibi yok efenim kalbim tuz buz oldu. tuzluk oldu. bla bla.
şöyle tek gecelik ilişkiden yeni çıkmış genç bir hanım kızımız patlatsa entryi ortaya, açılsak. nerde..
hala hoş-çalı gibi bir itiraf okuyamadım.
hep aynı ruhsal bunalımlar. yok kafamın içi memleket gibi yok efenim kalbim tuz buz oldu. tuzluk oldu. bla bla.
şöyle tek gecelik ilişkiden yeni çıkmış genç bir hanım kızımız patlatsa entryi ortaya, açılsak. nerde..
devamını gör...
645.
30 yaşıma kadar tam bir maldım. hâlâ da mal olabilirim ama 30 yaşıma kadarki mallığımla yarışamam.
devamını gör...
646.
galata kulesinin önünde tek başıma içiyordum . öyle canım sıkılıyor öyle konuşmak istiyorum ki kalkıp sürekli birilerinden çakmak istiyorum , oysa çakmağım var . derken evsizler ,şarapçılar ,tinerciler her ne diyorsanız o arkadaşlardan istedim bir tanesi gelsene kardeş yanımızda otur dedi . benim için evsiz ,şarapçı,tinerci filan değillerdi o sırada hikayelerini merak ettiğim insanlardı . konuşan insanlardı ,ağız dolusu kahkahalar atıyorlardı ,mutlulardı . neyse oturdum dört beş kişiler onlar içiyoruz beraber . içkiler bitti ben ısmarlarım dedim bir arkadaş eşlik etti beraber aldık geldik . birkaç defa daha gittik geldik , herkes küfelik sarhoş . o sırada yurtta kalıyorum , çıkış yaptığım için gece o saatte üstelik sarhoş olarak dönme şansım yok . sabaha karşı üç dört gibi etraftaki birkaç kişinin haricinde kimse kalmamıştı . her şey yolunda gibiydi ama bir ara iki tanesi tartışmaya başladı ve kavgaya döndü mevzu . ben sırtımı duvara dayayıp sağlam durmaya çalışıyorum ama şarap kötü çarpmıştı . sonra bunları ayırdı iki tanesi ve polis geliyor gitmemiz lazım filan dediler . hakikaten ışıklı bir şeyler de yaklaşıyor ama seçemiyorum tam olarak . sesler filan yükseliyor . hızlandık ilerde tekel vardır bir tane galiba o sokaktan girip biraz koştuk . sonra bir kapının önünde durduk kapıyı açtı bizden biri ve içeriye attık kendimizi . korkunun etkisiyle biraz ayılmıştım , terk edilmiş bir binadayız . önceden oralarda gezinirken gördüğüm ahşap harabe binalardan biri . çıktık yukarıya bu gece burda yatarsın dediler , meğer barındıkları yaşadıkları yermiş . telefonun ışığını açıyorum etrafta şırıngalar ,kovalar var . her tarafta çöp var ,bok var . bana sen yukardaki yatakta yatarsın diyor gösteriyor çıkıyorum . demir bir ranza var ,sonra bir şişe uzatıyor , buraya işersin diyor . kafamı kaldırıyorum üzerimde çatı yok odanın yukarısı olduğu gibi açık . titreyerek uyumaya çalışıyorum müthiş bir yağmur başlıyor . bardaktan boşanırcasına üzerime serpiliyor . dışarda siren sesleri içerde donuyorum . o gece ölmediğim için çok ama çok mutluyum .
devamını gör...
647.
saçma sapan bir yerde saçma sapan düşünceler içerinde kaybetmeye yemin etmiş gibiyim kendimi.. her gün bir umutla başladığım günü söverek tamamlıyorum.. güven kırıklıklarım çok fazla ama artık kendime bile anlatamıyorum..
sardığım sigaradan artık keyif almaz oldum.. bi mutsuzluk bi olmama hissi aptal bir çaresizlik içerisinde sürükleniyorum..
insanlara sırt çevirme huyum yok.. ama en güvendiği dallarım kırılınca yalpalıyorum işte..
saatler yazabilirim.. olmayanları olmayışları ile anlatabilirim.. tüm gün depresif gezerek içimdeki güven kırıklığının nefretini aktarabilirim..
elime boş bir yorgunluktan başka ne geçecek koca bir hiç bunun bende farkındayım.. ve farkında olmak canımı sıkan asıl sebep..
öğrendim ki işine yaradığın kadarmıssın insanların.. insan kısmını açarsak sevdiğin kadının, arkadaşlarının, güvendiğin insan sıfatında ne varsa artık..
ben bugün insan sevmediğimi öğrendim.. ben bugün en değer verdiğimi siyahlar içinde başka bir hayalin peşinden koşarken boşuna dağıtmış olduğumu görüp değmeyeceğini idrak ettim..
duygusallık diyebilir, aptallık diyebilir yada bir çok sıfat eklenebilir..
bizler vazgeçmeyi asla beceremeyen, aslında çabucak vazgeçilen silüetimizin bile değersiz olduğu kişileriz..
güvenmemeyi asla öğrenemeyeceğiz..
sardığım sigaradan artık keyif almaz oldum.. bi mutsuzluk bi olmama hissi aptal bir çaresizlik içerisinde sürükleniyorum..
insanlara sırt çevirme huyum yok.. ama en güvendiği dallarım kırılınca yalpalıyorum işte..
saatler yazabilirim.. olmayanları olmayışları ile anlatabilirim.. tüm gün depresif gezerek içimdeki güven kırıklığının nefretini aktarabilirim..
elime boş bir yorgunluktan başka ne geçecek koca bir hiç bunun bende farkındayım.. ve farkında olmak canımı sıkan asıl sebep..
öğrendim ki işine yaradığın kadarmıssın insanların.. insan kısmını açarsak sevdiğin kadının, arkadaşlarının, güvendiğin insan sıfatında ne varsa artık..
ben bugün insan sevmediğimi öğrendim.. ben bugün en değer verdiğimi siyahlar içinde başka bir hayalin peşinden koşarken boşuna dağıtmış olduğumu görüp değmeyeceğini idrak ettim..
duygusallık diyebilir, aptallık diyebilir yada bir çok sıfat eklenebilir..
bizler vazgeçmeyi asla beceremeyen, aslında çabucak vazgeçilen silüetimizin bile değersiz olduğu kişileriz..
güvenmemeyi asla öğrenemeyeceğiz..
devamını gör...
648.
itiraf edin..
hepiniz günlerden bir gün öyle bir acı yaşadınız ki gerçekten delirmekten korktunuz..
ama o kadar çok korktunuz ki delirmeyi beceremediniz.
beceremediniz çünkü ilerideki mutlu güzel günler aklınızı çeldi..
o kızı, oğlanı kaparım umudu aklınızı çeldi.
borçları öderim umudu aklınızı çeldi.
yada kendi tanımlarınız aklınızı çeldi.
şu bu o...
oysa umut etmek geleceğin elinde esir düşmek demektir.
şuanda benim kendim ile ilgili hiç bir umudum kalmadı.
demek ki hepinizden özgürüm
demek ki sizi bağlayan her şeyden muafım
artık ben diye bahsedebileceğim kimse yok
benim öteki de yok..
tamamen yokuz..
katili olamadığım kendimin katilinin katili..
hepiniz günlerden bir gün öyle bir acı yaşadınız ki gerçekten delirmekten korktunuz..
ama o kadar çok korktunuz ki delirmeyi beceremediniz.
beceremediniz çünkü ilerideki mutlu güzel günler aklınızı çeldi..
o kızı, oğlanı kaparım umudu aklınızı çeldi.
borçları öderim umudu aklınızı çeldi.
yada kendi tanımlarınız aklınızı çeldi.
şu bu o...
oysa umut etmek geleceğin elinde esir düşmek demektir.
şuanda benim kendim ile ilgili hiç bir umudum kalmadı.
demek ki hepinizden özgürüm
demek ki sizi bağlayan her şeyden muafım
artık ben diye bahsedebileceğim kimse yok
benim öteki de yok..
tamamen yokuz..
katili olamadığım kendimin katilinin katili..
devamını gör...
649.
ya mahvolursam!!
kafanın içerisinde ki bir ölüyle konuşuyorsun!!
bir insan daha ne kadar mahvolabilir!!!
yazarak rahatlamak diye bir şey var.. bu yüzden derdimizi yazarak anlatabiliyoruz..
bizim için dert dinleyen için mercimek büyüklüğü.. çevir madalyonu aynı siyah ama sorsan biraz daha koyu..
güven tek kullanımlık..
paranoyaklaşmış bir insana gereksiz paranoyalarınızdan bahsetmeyin.. konuşmak için bir kere de olsa anlamayı deneyin.. belki düzebilir..
saat kaç
ne bilim ben sorma bana saat
ne sorayım sana
sorma!!
neresinden tutarsam elimde kalacak düşüncesi hiç mi çıkmaz o beynin bilmem ne vit vit vit yerinden...
sanırım ruhumu başka bedenlere kiralamaya hazırım..
hangi yolda yolcuyuz bilmiyorum ama.. aynı problemler ile doluyuz..
kafanın içerisinde ki bir ölüyle konuşuyorsun!!
bir insan daha ne kadar mahvolabilir!!!
yazarak rahatlamak diye bir şey var.. bu yüzden derdimizi yazarak anlatabiliyoruz..
bizim için dert dinleyen için mercimek büyüklüğü.. çevir madalyonu aynı siyah ama sorsan biraz daha koyu..
güven tek kullanımlık..
paranoyaklaşmış bir insana gereksiz paranoyalarınızdan bahsetmeyin.. konuşmak için bir kere de olsa anlamayı deneyin.. belki düzebilir..
saat kaç
ne bilim ben sorma bana saat
ne sorayım sana
sorma!!
neresinden tutarsam elimde kalacak düşüncesi hiç mi çıkmaz o beynin bilmem ne vit vit vit yerinden...
sanırım ruhumu başka bedenlere kiralamaya hazırım..
hangi yolda yolcuyuz bilmiyorum ama.. aynı problemler ile doluyuz..
devamını gör...
650.
çaylaklara destek olmak, onları heveslendirmek ve yazarlık sürecine yardımcı olmak için gördüğüm her çaylak tanımına beğeni yapıyorum.
devamını gör...
651.
o kadar tembelleştim ki şu son dönemler, para çıkarabileceğim işleri bile sallıyorum.
devamını gör...
652.
anonim kişileri stalklamayı seviyorum. stalker olduğumu fark ettim. ama zararsızım. stalk yaparak sadece kendime zarar veriyorum. ağlıyorum falan.
devamını gör...
653.
itiraf ediyorum
çok acı çektim
tedavi bile oldum
delirmek istediğim günler oldu
bazen delirmekten korktuğum geceler
sevmeyi de sevilmeyi de öğrenemedim
ya yanlış sevildim ya yanlış sevdim
hep dışlanan susturulan oldum
hiç gibi hissettirildim
belki de ben böyle hissetmek istedim
mutlu olmam gereken zamanlarda bile mutsuz hissettim
yanlış kişilere güvendim
yanlış kişileri sevdim
çok yanlış yaptım şuanda ise en güvendiğime şüphe duyuyorum
en büyük yaram babam beni bir türlü sevmeyen annem kendini bil sevemeyen ben...
yoruldum...
güçlü rolü yapmaktan da yaşamaktan da ama gidemiyorum öbür tarafa da mecburen yaşayıp çırpınıyorum. neden yazdım bilmiyorum ama bilmiyorum işte
çok acı çektim
tedavi bile oldum
delirmek istediğim günler oldu
bazen delirmekten korktuğum geceler
sevmeyi de sevilmeyi de öğrenemedim
ya yanlış sevildim ya yanlış sevdim
hep dışlanan susturulan oldum
hiç gibi hissettirildim
belki de ben böyle hissetmek istedim
mutlu olmam gereken zamanlarda bile mutsuz hissettim
yanlış kişilere güvendim
yanlış kişileri sevdim
çok yanlış yaptım şuanda ise en güvendiğime şüphe duyuyorum
en büyük yaram babam beni bir türlü sevmeyen annem kendini bil sevemeyen ben...
yoruldum...
güçlü rolü yapmaktan da yaşamaktan da ama gidemiyorum öbür tarafa da mecburen yaşayıp çırpınıyorum. neden yazdım bilmiyorum ama bilmiyorum işte
devamını gör...
654.
zoom üstünden toplu konferansla grup sanal sex deneyimi yaşadım.. grup check, sex check, sanal listede bile olmaması lazımdı. oldu, gerçeği kadar olmasa da fena değildi. 'cam var mı' diyenler oldu başta. orta yaş zor şey. hala msn çağında kalmışlar var. herkesin bağlanması 7 dk sürdü fakat oldu.
pandeminin düşürdüğü hallere bak, ayağa düştük, elden düştük.
pandeminin düşürdüğü hallere bak, ayağa düştük, elden düştük.
devamını gör...
655.
ilk sifonu 1989'da gördüm. "bu ne la tuvaletin üstünde zincirli alamet şey?" diye zinciri çektiğimle suyun şaldır şaldır boşalması bir oldu. "evi b.klu su basacak anaaaaa!!!" diye kaçmıştım.
devamını gör...
656.
itiraf edecek tek olayımın 'itiraf edecek bir şeyim bile yok o kadar hayatsızım' olması. okulda altıma işemiştim sayılır mı?
devamını gör...
657.
entry oluşturmayı bilmiyorum. :))
(yazar olalı dakikalar oluyo)
(yazar olalı dakikalar oluyo)
devamını gör...
658.
iki yıl iki ay önce göçüp giden babamı çok özlüyorum. çocuklara belli etmemek için onların yanında ve uyanık oldukları saatlerde babamın fotoğraf ve videolarına bakmıyorum.
onlar uyuyup da el ayak çekilince ardiye olarak kullandığımız küçük balkona gidip doya doya bakıyorum fotoğraflarına. o an bir dal sigara alıyorum yanıma, sırdaşlık etsin diye bana.
ondandır ki günde iki üç dal sigarayı çıkaramıyorum hayatımdan.
(bkz: özlemek)
22.04.2023 günü gelen edit: bu özlemek denen şey zaman geçtikçe dik bir yamaçta aşağı doğru yuvarlanarak çığ gibi büyüyen bir şey.
onlar uyuyup da el ayak çekilince ardiye olarak kullandığımız küçük balkona gidip doya doya bakıyorum fotoğraflarına. o an bir dal sigara alıyorum yanıma, sırdaşlık etsin diye bana.
ondandır ki günde iki üç dal sigarayı çıkaramıyorum hayatımdan.
(bkz: özlemek)
22.04.2023 günü gelen edit: bu özlemek denen şey zaman geçtikçe dik bir yamaçta aşağı doğru yuvarlanarak çığ gibi büyüyen bir şey.
devamını gör...
659.
kinayeli cümle kurmayı pek beceremem. mesaj içerikli paragraflarda da çok başarılı olduğum söylenemez.
sadece bazı zamanlar hatta an olarak adlandırdığım yaşadıklarımı ben bile kestiremiyorum. o ürkek çocuk anlamlandırmaya çalışıyor kaos dolu o anları , bir umutla içinden çıkmayı , çekip çıkarılmayı belki de , çok kötü bir kabustu diye fısıldanmayı ,sadece güneşe bakıp gülümsemeyi basitçe , huzursuzlukla uyanılan kör karanlık sabahları değil de gecenin 3'ünde heyecanla uyandırılan anları tercih etmeyi , kendine ve yine o kendine güvenmeyi , evet gecenin 3'ünde nelere gebe olduğunu deli gibi merak ederek ve büyük bir umut taşıyarak uyandırılmayı
huzurla ve içten iyi geceler dilemeyi , korkmayarak,ürkmeyerek,çekinmeyerek, her şeyden emin olarak uyuyup uyanmayı.
evet kinayeyi beceremem,evet mesaj da veremem,ben de böyleyim işte..
sadece bazı zamanlar hatta an olarak adlandırdığım yaşadıklarımı ben bile kestiremiyorum. o ürkek çocuk anlamlandırmaya çalışıyor kaos dolu o anları , bir umutla içinden çıkmayı , çekip çıkarılmayı belki de , çok kötü bir kabustu diye fısıldanmayı ,sadece güneşe bakıp gülümsemeyi basitçe , huzursuzlukla uyanılan kör karanlık sabahları değil de gecenin 3'ünde heyecanla uyandırılan anları tercih etmeyi , kendine ve yine o kendine güvenmeyi , evet gecenin 3'ünde nelere gebe olduğunu deli gibi merak ederek ve büyük bir umut taşıyarak uyandırılmayı
huzurla ve içten iyi geceler dilemeyi , korkmayarak,ürkmeyerek,çekinmeyerek, her şeyden emin olarak uyuyup uyanmayı.
evet kinayeyi beceremem,evet mesaj da veremem,ben de böyleyim işte..
devamını gör...
660.
dün gece sabah dört gibiydi oturduğum koltukta uyuya kaldım,iki saat sonra sabah ezanının hoş sâdası ile gözümü açtım.
işte o saatten beri ömer lütfi mete’ye ait olan gülce şiirinin şu kısmı içimde okunuyor
“ uçurumun kenarındayım hızır
ulu dilber kalesinin burcunda
muhteşem belaya nazır
topuklarım boşluğun avcunda
derin yar adımı çağırır
dikildim parmaklarımın ucunda
bir gamzelik rüzgâr yetecek
ha itti beni, ha itecek
uçurumun kenarındayım hızır
civan hazır
divan hazır
ferman hazır
kurban hazır
serhat türküleri söyleyerek ölümlere gidişimiz geldi gözümün önüne.
anasının elini öpüp helallik alıp yola öyle çıkmak isteyen esmer kardeşimizi anımsadım.
üsküdar’ın ara sokaklarında tek tük ayak sesi duyulurken ardımızdan bir tas su dökmüştü dava kardeşimin anası...
elleri semaya uzak kalbine yakın dua eder bir halde bırakıp gitmiştik o çilekeş anneyi.
bizi en güvendiğine emanet ediyordu en sevdiğine...
düşünüyorum da ben hep uçurumun kenarındaydım topuklarım sonsuz huzurun avucunda,divanımız hazır kurban hazır.
ferman hazır mı?
işte o saatten beri ömer lütfi mete’ye ait olan gülce şiirinin şu kısmı içimde okunuyor
“ uçurumun kenarındayım hızır
ulu dilber kalesinin burcunda
muhteşem belaya nazır
topuklarım boşluğun avcunda
derin yar adımı çağırır
dikildim parmaklarımın ucunda
bir gamzelik rüzgâr yetecek
ha itti beni, ha itecek
uçurumun kenarındayım hızır
civan hazır
divan hazır
ferman hazır
kurban hazır
serhat türküleri söyleyerek ölümlere gidişimiz geldi gözümün önüne.
anasının elini öpüp helallik alıp yola öyle çıkmak isteyen esmer kardeşimizi anımsadım.
üsküdar’ın ara sokaklarında tek tük ayak sesi duyulurken ardımızdan bir tas su dökmüştü dava kardeşimin anası...
elleri semaya uzak kalbine yakın dua eder bir halde bırakıp gitmiştik o çilekeş anneyi.
bizi en güvendiğine emanet ediyordu en sevdiğine...
düşünüyorum da ben hep uçurumun kenarındaydım topuklarım sonsuz huzurun avucunda,divanımız hazır kurban hazır.
ferman hazır mı?
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276