641.
insanlarla olan ilişkim amerikanın orta doğu politikası gibi.
devamını gör...
642.
şu sayfa 745 tanıma ulaştı.

hala hoş-çalı gibi bir itiraf okuyamadım.

hep aynı ruhsal bunalımlar. yok kafamın içi memleket gibi yok efenim kalbim tuz buz oldu. tuzluk oldu. bla bla.

şöyle tek gecelik ilişkiden yeni çıkmış genç bir hanım kızımız patlatsa entryi ortaya, açılsak. nerde..
devamını gör...
643.
30 yaşıma kadar tam bir maldım. hâlâ da mal olabilirim ama 30 yaşıma kadarki mallığımla yarışamam.
devamını gör...
644.
galata kulesinin önünde tek başıma içiyordum . öyle canım sıkılıyor öyle konuşmak istiyorum ki kalkıp sürekli birilerinden çakmak istiyorum , oysa çakmağım var . derken evsizler ,şarapçılar ,tinerciler her ne diyorsanız o arkadaşlardan istedim bir tanesi gelsene kardeş yanımızda otur dedi . benim için evsiz ,şarapçı,tinerci filan değillerdi o sırada hikayelerini merak ettiğim insanlardı . konuşan insanlardı ,ağız dolusu kahkahalar atıyorlardı ,mutlulardı . neyse oturdum dört beş kişiler onlar içiyoruz beraber . içkiler bitti ben ısmarlarım dedim bir arkadaş eşlik etti beraber aldık geldik . birkaç defa daha gittik geldik , herkes küfelik sarhoş . o sırada yurtta kalıyorum , çıkış yaptığım için gece o saatte üstelik sarhoş olarak dönme şansım yok . sabaha karşı üç dört gibi etraftaki birkaç kişinin haricinde kimse kalmamıştı . her şey yolunda gibiydi ama bir ara iki tanesi tartışmaya başladı ve kavgaya döndü mevzu . ben sırtımı duvara dayayıp sağlam durmaya çalışıyorum ama şarap kötü çarpmıştı . sonra bunları ayırdı iki tanesi ve polis geliyor gitmemiz lazım filan dediler . hakikaten ışıklı bir şeyler de yaklaşıyor ama seçemiyorum tam olarak . sesler filan yükseliyor . hızlandık ilerde tekel vardır bir tane galiba o sokaktan girip biraz koştuk . sonra bir kapının önünde durduk kapıyı açtı bizden biri ve içeriye attık kendimizi . korkunun etkisiyle biraz ayılmıştım , terk edilmiş bir binadayız . önceden oralarda gezinirken gördüğüm ahşap harabe binalardan biri . çıktık yukarıya bu gece burda yatarsın dediler , meğer barındıkları yaşadıkları yermiş . telefonun ışığını açıyorum etrafta şırıngalar ,kovalar var . her tarafta çöp var ,bok var . bana sen yukardaki yatakta yatarsın diyor gösteriyor çıkıyorum . demir bir ranza var ,sonra bir şişe uzatıyor , buraya işersin diyor . kafamı kaldırıyorum üzerimde çatı yok odanın yukarısı olduğu gibi açık . titreyerek uyumaya çalışıyorum müthiş bir yağmur başlıyor . bardaktan boşanırcasına üzerime serpiliyor . dışarda siren sesleri içerde donuyorum . o gece ölmediğim için çok ama çok mutluyum .
devamını gör...
645.
saçma sapan bir yerde saçma sapan düşünceler içerinde kaybetmeye yemin etmiş gibiyim kendimi.. her gün bir umutla başladığım günü söverek tamamlıyorum.. güven kırıklıklarım çok fazla ama artık kendime bile anlatamıyorum..

sardığım sigaradan artık keyif almaz oldum.. bi mutsuzluk bi olmama hissi aptal bir çaresizlik içerisinde sürükleniyorum..

insanlara sırt çevirme huyum yok.. ama en güvendiği dallarım kırılınca yalpalıyorum işte..

saatler yazabilirim.. olmayanları olmayışları ile anlatabilirim.. tüm gün depresif gezerek içimdeki güven kırıklığının nefretini aktarabilirim..

elime boş bir yorgunluktan başka ne geçecek koca bir hiç bunun bende farkındayım.. ve farkında olmak canımı sıkan asıl sebep..

öğrendim ki işine yaradığın kadarmıssın insanların.. insan kısmını açarsak sevdiğin kadının, arkadaşlarının, güvendiğin insan sıfatında ne varsa artık..

ben bugün insan sevmediğimi öğrendim.. ben bugün en değer verdiğimi siyahlar içinde başka bir hayalin peşinden koşarken boşuna dağıtmış olduğumu görüp değmeyeceğini idrak ettim..

duygusallık diyebilir, aptallık diyebilir yada bir çok sıfat eklenebilir..

bizler vazgeçmeyi asla beceremeyen, aslında çabucak vazgeçilen silüetimizin bile değersiz olduğu kişileriz..

güvenmemeyi asla öğrenemeyeceğiz..
devamını gör...
646.
itiraf edin..
hepiniz günlerden bir gün öyle bir acı yaşadınız ki gerçekten delirmekten korktunuz..
ama o kadar çok korktunuz ki delirmeyi beceremediniz.
beceremediniz çünkü ilerideki mutlu güzel günler aklınızı çeldi..
o kızı, oğlanı kaparım umudu aklınızı çeldi.
borçları öderim umudu aklınızı çeldi.
yada kendi tanımlarınız aklınızı çeldi.
şu bu o...
oysa umut etmek geleceğin elinde esir düşmek demektir.
şuanda benim kendim ile ilgili hiç bir umudum kalmadı.
demek ki hepinizden özgürüm
demek ki sizi bağlayan her şeyden muafım
artık ben diye bahsedebileceğim kimse yok
benim öteki de yok..
tamamen yokuz..

katili olamadığım kendimin katilinin katili..
devamını gör...
647.
ya mahvolursam!!
kafanın içerisinde ki bir ölüyle konuşuyorsun!!
bir insan daha ne kadar mahvolabilir!!!

yazarak rahatlamak diye bir şey var.. bu yüzden derdimizi yazarak anlatabiliyoruz..
bizim için dert dinleyen için mercimek büyüklüğü.. çevir madalyonu aynı siyah ama sorsan biraz daha koyu..

güven tek kullanımlık..
paranoyaklaşmış bir insana gereksiz paranoyalarınızdan bahsetmeyin.. konuşmak için bir kere de olsa anlamayı deneyin.. belki düzebilir..

saat kaç
ne bilim ben sorma bana saat
ne sorayım sana
sorma!!

neresinden tutarsam elimde kalacak düşüncesi hiç mi çıkmaz o beynin bilmem ne vit vit vit yerinden...

sanırım ruhumu başka bedenlere kiralamaya hazırım..

hangi yolda yolcuyuz bilmiyorum ama.. aynı problemler ile doluyuz..
devamını gör...
648.
çaylaklara destek olmak, onları heveslendirmek ve yazarlık sürecine yardımcı olmak için gördüğüm her çaylak tanımına beğeni yapıyorum.
devamını gör...
649.
o kadar tembelleştim ki şu son dönemler, para çıkarabileceğim işleri bile sallıyorum.
devamını gör...
650.
anonim kişileri stalklamayı seviyorum. stalker olduğumu fark ettim. ama zararsızım. stalk yaparak sadece kendime zarar veriyorum. ağlıyorum falan.
devamını gör...
651.
itiraf ediyorum
çok acı çektim
tedavi bile oldum
delirmek istediğim günler oldu
bazen delirmekten korktuğum geceler
sevmeyi de sevilmeyi de öğrenemedim
ya yanlış sevildim ya yanlış sevdim
hep dışlanan susturulan oldum
hiç gibi hissettirildim
belki de ben böyle hissetmek istedim
mutlu olmam gereken zamanlarda bile mutsuz hissettim
yanlış kişilere güvendim
yanlış kişileri sevdim
çok yanlış yaptım şuanda ise en güvendiğime şüphe duyuyorum
en büyük yaram babam beni bir türlü sevmeyen annem kendini bil sevemeyen ben...
yoruldum...
güçlü rolü yapmaktan da yaşamaktan da ama gidemiyorum öbür tarafa da mecburen yaşayıp çırpınıyorum. neden yazdım bilmiyorum ama bilmiyorum işte
devamını gör...
652.
zoom üstünden toplu konferansla grup sanal sex deneyimi yaşadım.. grup check, sex check, sanal listede bile olmaması lazımdı. oldu, gerçeği kadar olmasa da fena değildi. 'cam var mı' diyenler oldu başta. orta yaş zor şey. hala msn çağında kalmışlar var. herkesin bağlanması 7 dk sürdü fakat oldu.

pandeminin düşürdüğü hallere bak, ayağa düştük, elden düştük.
devamını gör...
653.
ilk sifonu 1989'da gördüm. "bu ne la tuvaletin üstünde zincirli alamet şey?" diye zinciri çektiğimle suyun şaldır şaldır boşalması bir oldu. "evi b.klu su basacak anaaaaa!!!" diye kaçmıştım.
devamını gör...
654.
itiraf edecek tek olayımın 'itiraf edecek bir şeyim bile yok o kadar hayatsızım' olması. okulda altıma işemiştim sayılır mı?
devamını gör...
655.
entry oluşturmayı bilmiyorum. :))
(yazar olalı dakikalar oluyo)
devamını gör...
656.
iki yıl iki ay önce göçüp giden babamı çok özlüyorum. çocuklara belli etmemek için onların yanında ve uyanık oldukları saatlerde babamın fotoğraf ve videolarına bakmıyorum.

onlar uyuyup da el ayak çekilince ardiye olarak kullandığımız küçük balkona gidip doya doya bakıyorum fotoğraflarına. o an bir dal sigara alıyorum yanıma, sırdaşlık etsin diye bana.

ondandır ki günde iki üç dal sigarayı çıkaramıyorum hayatımdan.

(bkz: özlemek)

22.04.2023 günü gelen edit: bu özlemek denen şey zaman geçtikçe dik bir yamaçta aşağı doğru yuvarlanarak çığ gibi büyüyen bir şey.
devamını gör...
657.
kinayeli cümle kurmayı pek beceremem. mesaj içerikli paragraflarda da çok başarılı olduğum söylenemez.
sadece bazı zamanlar hatta an olarak adlandırdığım yaşadıklarımı ben bile kestiremiyorum. o ürkek çocuk anlamlandırmaya çalışıyor kaos dolu o anları , bir umutla içinden çıkmayı , çekip çıkarılmayı belki de , çok kötü bir kabustu diye fısıldanmayı ,sadece güneşe bakıp gülümsemeyi basitçe , huzursuzlukla uyanılan kör karanlık sabahları değil de gecenin 3'ünde heyecanla uyandırılan anları tercih etmeyi , kendine ve yine o kendine güvenmeyi , evet gecenin 3'ünde nelere gebe olduğunu deli gibi merak ederek ve büyük bir umut taşıyarak uyandırılmayı
huzurla ve içten iyi geceler dilemeyi , korkmayarak,ürkmeyerek,çekinmeyerek, her şeyden emin olarak uyuyup uyanmayı.
evet kinayeyi beceremem,evet mesaj da veremem,ben de böyleyim işte..
devamını gör...
658.
dün gece sabah dört gibiydi oturduğum koltukta uyuya kaldım,iki saat sonra sabah ezanının hoş sâdası ile gözümü açtım.
işte o saatten beri ömer lütfi mete’ye ait olan gülce şiirinin şu kısmı içimde okunuyor

“ uçurumun kenarındayım hızır
ulu dilber kalesinin burcunda
muhteşem belaya nazır
topuklarım boşluğun avcunda
derin yar adımı çağırır
dikildim parmaklarımın ucunda
bir gamzelik rüzgâr yetecek
ha itti beni, ha itecek
uçurumun kenarındayım hızır
civan hazır
divan hazır
ferman hazır
kurban hazır

serhat türküleri söyleyerek ölümlere gidişimiz geldi gözümün önüne.
anasının elini öpüp helallik alıp yola öyle çıkmak isteyen esmer kardeşimizi anımsadım.
üsküdar’ın ara sokaklarında tek tük ayak sesi duyulurken ardımızdan bir tas su dökmüştü dava kardeşimin anası...
elleri semaya uzak kalbine yakın dua eder bir halde bırakıp gitmiştik o çilekeş anneyi.
bizi en güvendiğine emanet ediyordu en sevdiğine...

düşünüyorum da ben hep uçurumun kenarındaydım topuklarım sonsuz huzurun avucunda,divanımız hazır kurban hazır.

ferman hazır mı?
devamını gör...
659.
evin anahtarını kaybetmişim bugün. bilmediğim bi evde uyandım. uyanma sebebim de susuzluk. arkadaşım arıyor "kanka tipi falan hiç önemli değil benim için. kalbi çok güzel bi çocuk, seni de tanıştırmak istiyorum" diyor. tanıştığımızda yunan heykeli gibi bi eleman olduğunu fark ediyorum. 2 metre boy, 100 kiloysa 50si kastır herhalde. insanlar ne değişik dimi?

öğlen 12, herkes kahvaltı yapıyor. portakal suyu falan içiyorlar. biz "2 özel seri daha alabilir miyiz" diye kendimizi paralıyoruz. saat 3e kadar bütün alkoller %30 indirimliymiş. 2 kişilik masaya 6 özel seri şişesi yığıyoruz önce. 2.49a da alarm. "size daha fazla alkol satışı yapamayız" diyor kasiyer kadın. yüzüm kanıyomuş, farkında değilim. tuvalete giderken bi yerlere çarptım herhalde. zaten ben ne zaman tuvalete gitsem arkadaşımdan kalkmamızı rica ediyorlar. benden rica etseler neler yaşayacağız kestiremiyorum. iyiki de etmiyorlar. uzatmayalım elim boş dönüyorum oturduğumuz yere. yüzün kanıyor diyo arkadaşım. kalkma vaktimiz gelmiş. midye gömelim hadi diyerek geçiyoruz farklı bi yere. 3-5 limon sıçratma faciasından sonra bi anda kalkıyorum oturduğumuz yerden. nereye kalkıyorum en ufak bi fikrim yok. arkadaşım 15 dakika sonra bi taksi durağında buluyor beni. 10 dakika boyunca telefonunu şarj etmeye uğraşmış. telefonu açılınca da beni arıyor. olduğum yeri tarif edemiyorum. hayatımın bu bölümünün adı rezillik! demek geliyor içimden. "olm benzinliğin karşısı işte ya" diyebiliyorum. uğraşmaktan sıkılıp taksiciye veriyorum telefonu. o tarif ediyor neredeysek. rezilliklerdeyiz. taksici bile almıyor beni. lan taksici, almıyor beni. kapıyı açıp oturucam. hopp! ensemde bi el. "sen bi müsade et kardeşim" deyip indiriyor taksiden. martıyla dönelim diyor arkadaşım. olm taksiye binemiyoruz martıya mı binicez diyerek reddediyorum ama onun ikna olası yok. %1 şarjıyla uygulama indirmeye çalışıyor. iyiki de kapanıyor telefonu. ölürdük vallahi diye geçiriyorum içimden. dönerken sertaça uğrayalım diyoruz. daha alkol yasağı yok nasılsa. hoş olsa da pek fayda etmiyor aslında. eleman atlıyor vitosuna. " ne istiyosun kardeşim" düz şu kadar. her zaman düz deyip 5-10 kitleme peşinde. abisi aytaç öyle değil. telsizle haberleşen insan mı kaldı lan diye düşünmeme sebep oluyorlar. 21.yüzyılın bazı dertleri önceki yüzyılın şu an neredeyse kaybolmuş icatlarıyla çözülebiliyor demek ki.
çok düşünüyorum gibi geliyor ama hiç de düşünmüyorum gibi. hep bi aksiyon. getir kavurmayı gör savurmayı.

uzatmayalım evin anahtarını düşürmüşüm bugün. tunalıda da olabilir kızılayda da. üzerinde t129 atak helikopter olan bi anahtar görürseniz gazi mahallesine gelip suratıma fırlatmanızda herhangi bi beis görmüyorum. sizi taksiciler alıyor dimi? ayrıcalığa bak be hahah!
hayatımın bu bölümünün adı rezillik. ne kadar sürecek kestiremiyorum ama hoş da. yüzüm kanıyor.
devamını gör...
660.
sevemiyorum belli bir yere kadar geldikten sonra en ufak hareketinde soğuyorum karşımdaki insanlardan. hanım veya bey fark etmiyor. bunun tek sebebi geçmişte yediğim onca kazık olsa gerek. umarım bir gün atlatabilirim ve benim güvenimi kazanabilirsiniz.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların itiraf köşesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim