4341.
saçımı üçe mi vurdursam uzatmaya devam mı etsem ikilemindeyim yine.
devamını gör...
4342.
hissizleştim.
devamını gör...
4343.
kimseye güvenmiyorum, kimseye inanmıyorum. belirli bir sınırım var orayı kimse aşamıyor. hayatıma tek devam ediyorum. kimseyi tam anlamıyla hayatıma dahil edemiyorum. kısıtlı sürelerde vakit geçirmek hoşuma gidiyor. canım çok tatlı çok kıymetli asla acıtacak bir risk almıyorum. kimseyi uzun zamandır kötü iyi diye sınıflandırmıyorum. iyilik ve kötülük iç içe. kimseyle uzun süreli arkadaşlık başlatmak istemiyorum. arkadaşlık ilişkisini görüşmeler arttıkça samimiyetsiz ve gereksiz buluyorum. asıl hayatımın 30 yaşından sonra başlayacağına inanıyorum. herhangi bir arkadaşımın ailesiyle tanışmayı sevmem zorunluluklar ve emirvakiler hariç görüşmedim. görüşmelerimiz de hep pişmanlıkla bitti benim açımdan kopuş o kopuş. bu tarz ilişkileri gereksiz buluyorum. arkadaşlarımın evine gitmeyi de sevmem. onlar gelsin isterim onlar da gelmezler. fotoğraflara değer vermem. bakmam. böyle bir araçla hasret gidermem. kimseyi aramayı sevmem. bayramda özel günde özellikle kimseyi aramam. kimsede beklenti ve süreklilik gerektirecek hiçbir davranışta bulunmam. çoğu aramayı bilerek açmam. istemediğim bir şeyi kolay kolay yapmam. mesafeleri severim. beni yoran üzen veya sıkan insanla arama bahaneler ve uzaklıklar koyarım. düşündüğüm gibi biri olmadığını gördüğüm insan uzun yıllardır dostum olsa soğurum koparım.
devamını gör...
4344.
size kendi hikayemi değil çevremde bizzat şahit olduğum bir takım olaylar zincirini ve aslında dünyada neler neler konuşulduğu şu zamanda bu çoğrafyada ne kadar geride kaldığımızı ve aslında tüm önyargıların sadece kadınlara gösterildiğini anlatmak isiyorum.

ben liseden mezun olalı aşağı yukarı 4-5 sene oldu, ama hala aramızda liseden arta kalan o bir kaç kırıntı dostlarla, bu olayda ne kadar korkunç detaylar olduğunu farkediyor ve şok oluyoruz.
iki lise değiştirdim ben, ilk lisem aslında gayet güzeldi fakat ben lise üçüncü sınıfa geçtiğim sene okula liselerarası etkinliklerden fazla uğramazdım o yüzden daha rahat faaliyet izni yazdırabileceğim bir okula geçtim
bu okula geçtiğimde hayat akışım biraz daha zorlaştı açıkçası, çünkü arkadaşım eray'ın deyimiyle bizim lisemiz ''küçüm samimi ama çok p!ç'' bir okuldu. herkes birbirne güler ama arkasından konuşurdu, bence gayet klasikti bu arada. ama yine de ben buna pek alışamadım, ve kendimi okuldan mezun olana kadar neredeyse soyutladım, ama yaşadığım bu olay aslında iyice bu kararımı kesinleştirmeme ve açık öğretime geçmeme sebep oldu.
bu geçtiğim lisede lokal bir kültür şokuna geçmeme sebep oldu çünkü her sabah sırada kıyafet kontrolü yapılıyordu ve bu kıyafet kontorlünde erkekler değil kızlar kontrol ediliyordu. erkeklerin saçlarına, ayakkabılarına, giydiklerine karışılmazdı ama kızların eteklerinin boyuna, pantalon paçalarına, saç renklerine yani her şeye kısaca karışık hemen tutanak tuttururlardı. 3-4 tane kınama alırsanız direkt uzaklaştırılıyordunuz okuldan, sicilden de bunu asla silmiyorladı bu arada. ilk şokum buydu. erkekler o kadar rahat geliyorlardı ki görmeniz gerek, serbest kıyafet mi ararsınız, çeşit çeşit kot pantalonlar mı ararsınız sayamam. saç şekilleri ve piercinglerden bahsetmiyorum bile. bunları sorduğumda da bir kadın idareci ''yan binamız imamhatip, size yan gözle bakılmasını mı istersiniz yoksa hanım hanımcık olmak mı? '' gibi bir cevap alınca da daha çok şok olmuştum açıkçası. bu soruyu ancak kaydımı aldırmaya gittiğimde soracak cesareti bulabilmiştim bu arada, o kadar korkuyorduk.
olaya gelmeden üç beş örnek daha vermek isterim ki, aslında olayın vehametini daha çok anlayabilesiniz.
ilk olarak biz kızlar beden eğitimi dersinde sınıfta giyinemezdik. soyunma odalarımızda da. sınıfta giyinememizin iki sebebi vardı;
biri bizim okulun o cam cephesindeki sınıflara özel, orası imamhatibin bahçesine bakardı ve erkekler biz perdeyi çekmemize rağmen aradaki perde aralığından telefonla kayıt almaya çalışıp camlara taş atarlardı ya da vururlardı. bu bizi çok gerdiği için çoğu zaman ben 11.sınıftayken soyunma odasında giyinirdik, fakat ben 2. dönemde öyle bir şey keşfettim ki.. beni çok hayal kırıklığına uğratan, erkeklere güvenmemi zedeleyen bir durumdu bu. o dönem beden derslerimiz cumaydı çok iyi hatırlıyorum. çünkü cumaya namaza diye giren çocuklar bizim yanımızdaki mescitten delik açmışlar, askılığın altında olduğu için biz farketmemişiz, o gün ben tesadüfen o deliğin arkasında giyiniyormuşum ve gelen bir rüzgardan huylandığım için ''allah allah nerden geliyor ya bu'' diye söylenirken keşfetmiştim. bir daha da orada giyinmeye hep korktuk o yüzden en alt kattaki öğretmenler tuvaletinden giyinmek için biz sınıfça izin aldık. ayrıca sınıfta giyinsek bile bazen erkek çocuklar kız nöbetçi diksek bile kapıyı cart diye açıp ''ay pardon eheheh' diye sırıtırlardı... bu klasiğimiz olmuştu artık, ben o yüzden beden derslerinde giyinmedim çoğu zaman, dersten de bir kere kaldım zaten. ailem bedenden kaldığım için beni dalga konusu yaptı ama ben tabii ki söyleyemedim, bu kadar şeye inanılması cidden zor çünkü.
bir de ben 11. sınıftayken geldiğimde okulda bir arşiv furyası vardı, sınıfımızda okulun her işini yapan, 12. sınıfta da okul başkanı olan bir çocuk vardı ismi emre. emre sürekli okulun arşivinin anahtarını alırdı, ve derste birden sınıftan bir kaç kişiyi alır giderdi. anahtar bütün sene o ve onun '' erkek oğlu erkek'' arkadaş çevresinde dururdu. bu kısım aklınızda bulunsun, buraya geleceğim.
ben 11. sınıfta okula çok uğramadım, çok yoğundum derslerimi de zaten veriyordum, o dönemde okulun adını da parlattığım için bana hiç karışmadılar, ben biraz daha esnektim o yüzden bu katı kurallar içerisinde.
mesela, erkekle bir kız tenefüste yan yana yürüse bile idarenin çağırdığı kızlar mı dersiniz, sınfta erkek arkadaşının yanağını öptü diye tokat atılan kızlar mı dersiniz... liste uzar gider.
ama bu tarz katı kurallar hep görünmez öğrenciler için geçerliydi. bu bahsettiğim ''erkek oğlu erkek'' grup ve okulun il & ilçe bazında temsil eden öğrenciler her zaman müthiş bir imtiyaz altındaydılar.
ben de bunlardan bir sayılırdım, ama dediğim gibi 11. sınıfta yok gibiydim zaten o yüzden beni o kadar çok bu durum enterese etmedi açıkçası... 12. sınıfa kadar. midemi bulandıran o olaydan sonra ben hem okul kitlesinden hem de idareden çok soğudum.
12. sınıftayken artık üniversite sınavı dolayısıyla okula gidiyordum, ve orada bir tane yakın arkadaşım oldu kendi sınıfımdan o kızın ismi de cansuydu. bu bahsettiğim görünmez öğrencilerden, sessiz, içine kapanık ama bir o kadar da hoş bir kızdı, frekanslar uyuşunca sınıf arkadaşı olduk biz.
o da meğersem emre ile sevgiliymiş neredeyse 3 yıldır o zaman ama emre'nin ''erkeksi imajı'' çizilmesin ve tabii cansu idare ile uğraşmasın diye tüm okuldan saklayarak yürütüyorlarmış ilişkilerini. cidden okulda suratlarına bile bakmıyorlardı öğrenince çok şaşırmıştım.
ama ilişkileri çok zehirli ve tehlikeliydi bence, ama bu zehirli ilişkileri işimize yarayacaktı.
derslerden felsefeydi bir gün, test çözelim diye din hocamız bizi boş bırakmıştı benim de lisede uyumak gibi çok kötü bir huyum vardı o yüzden kafayı vurup uyumuşum. ( bu arada kendisi gençti ve benim sistemden doğum günümü bulup 18. yaş günümde bir flört dönemine girmek istediğini sölyemişti, bu kısım zaten ayrı bir hikaye olur çok korkunçtu.)
cansu da emrenin telefonunu almış, whatsapp ile telefonlarını bağlamış mesajlarını okumak için (çok korkunç neden böyle bir şey yaparsın ki diye düşünmeden edemedim ama akışı bozmak istemiyorum) sms kodunu alıp whatsapp şifresini girmiş. mesajları okurken karşılaştığı şeyden sonra ufak bir çığlık ve beni sarsmasıyla uyandım. ''noluyor yahu?'' dememe kalmadan ''sessiz ol hayatının şokunu yaşayacaksın şimdi!'' dedi biraz gülerek.
benim bu bahsettiğim ''erkek oğlu erkek'' tayfasından da biraz bahsetmiş olayım, bu ekip, peşpeşe ayın öğrencisi seçilen, her etkinlikte boy gösteren, küçük sınıftaki kızlarının dibinin düştüğü ''golden boys'' diyebileceğimiz bir gruptu, o kız senin, bu kız benim diye gezerlerdi okulda da. elden geçirmedikleri kız kalmadı bu pisliklerin.
gördüğümüz şey de tam olarak bu grupla alakalıydı, bunların bir erkek whatsapp grupları varmış, emre de içeride tabi. hemen girip baktık nereden baksanız 9-10 erkek vardı içeride hepsi de bizim sınıfta, dibimizde oturan tipler. o grupta konuşulanları keşke görseydin ya, çocuğunu sokağa çıkarmaya imtina ederdin. bizim sınftaki, okuldaki kızların çıplak fotoğrafları mı dersiniz, onlarla ilgili grup seks hayalleri mi dersiniz... keşke bununla kalsaydı, biribirlerine cinsel organlarının fotoğraflarını atmalar, mastürbasyon yaparken videolar çekip atmalar, erkek soyunma odasında biribirlerinin cinsel organlarını çektikleri videolar, en kötüsü de benim için mescitte hepsi sırayla oturmuş biribirlerinin mastürbasyon yaptıklarını izledikleri bir videoydu, cidden midem bulanmıştı hem fiziken hem ruhen. ama maalesef bununla da bitmedi, bu arşiv furyası döneminde bu grup sürekli rastgele kızlarla inip orada birbirlerinin gizlice cinsel içerikli videolarını çekmişler üstüne üstük de bunlar iki kişi değil, en az üç-dört kişi...
buraya kadar da çok şaşırmamıştım ne yalan söyleyeyim. asıl beni şoka sokan duruma gelmeden önce de ufak bir sınıf öğretmenimizden bahsetmek istiyorum ki son durumu çok daha net anlayın.
bizim sınıf öğretmenimiz matematik hocamızdı, kendini ''feminist'' ve '' özgürlükçü'' olarak tanımlardı ama bu tanımlar sadece bu bahsettiğim imtiyazlı grup içerisinde geçerliydi. o çocukları el üstünde tutuşunu görseniz... not yükseltmeler, iki ağlamadan sonra sözlülere yüz vermeler... ben o kadın yüzünden matematikten kalıp kalıp durdum, zaten geçen de karşılaştık sinirden kadın merhaba demesine rağmen ''tanımıyorum sizi'' diyerek yürüyüp gittim, gerçi kadıncağız da bunları bilmiyor ya neyse, deli dönemime geldi sanırım.
bu grubun asıl yıldızları alp ve murattı ama. bu murat ve alp çok yakın iki arkadaşlardı ve sürekli onlar her yerdeydiler, zaten size okulla alakalı bir kaç link bırakacağım, çocukları göreceksiniz oradan.
bu çocukların öyle bir fotoğrafını gördük ki, şok oldum.
fotoğraf bu sınıf öğretmenimizin dersindeyken çekilmiş. en arka cam kenarı sırada, çantalarla bir düzenek kurmuşlar kocaman ve alp cinsel organını muratın ağzına sallarken çekilmiş fotoğraf, ve işin komiği fotoğrafın sağ ucunda benim sınıfta uyurkenki kafam var, onu görmesem inanmak istemeyeceğim o fotoğrafa diyeceğim az kişi vardır falan ama öyle değil yani. bu fotoğrafları ve konuşmaları görünce şok olduk, cansu bir kısmını görmüştü, biz dibe indikçe tabiki onun dedikodu hevesi biraz iğretiye doğru yol aldı. cansu sonra fotoğrafları yedeklemiş, emre ile onların da yakınlaşmaları çok vardı, cansunun ailesi şehirdışına o lisede okurken taşındığı için buradaki evlerini bırakmışlardı ve emre sürekli buraya gelip gidiyordu, cansunun endişelenip hesap sorma isteğini anlıyorum. o ikisine noldu diye sorarsanız inanın bilmiyorum, ben bu olaydan 2-3 hafta sonra ''burada ne ders çalışılır ne bir hayat tecrübesi kazanılır'' şeklinde bir isyanla durumu aileme artık anlatıp açığa geçtim. babam peşinden çok koşmak istedi bu ahlaksızlığın, ama kanıtım olmadığı ve tabii ki ben de bir imtiyazlı öğrenci olmama rağmen onların sözünün idarede daha çok geçtiğini bildiğim için cesaret edemedim vallahi ne yalan söyleyeyim. bu olaydan sonra hepsi mezun oldu, gayet üniversite okuyup hayatlarına devam ediyorlar, ama acaba hangi kızları böyle taciz edip kendi cinsel sapkınlıklarına bulaştırdılar ve hala bulaştırıyorlar onu düşünmeden edemiyorum. bence bunu idare de biliyordu gibime geliyor, göz yumdular bu durumların hepsine. bu durumlar ortaya çıksa zaten, okulun itibarını bırakın, tüm türkiye'de kopacak fırtınaları düşünün. ama yine de bunca yıl geçmesine rağmen hala beni her hatırladığımda şoka sokan ve derinden üzen bir olaydır bu. o liseden de sadece tek tük 2-3 kişiyle görüşüyorum, onlar da fakrlı sınıftalardı, onların da sınıflarında nelerr neler olmuştu ama bunları anlatıp daha fazla uzatmak istemiyorum.
sözün özü, bu itirafım tamamen çocuklarınızın iyi bir eğitim aldığınızı düşünseniz de aslında ona öğrettiklerinizin ne kadar kıymetli olduğu, bir tarafı ne kadar baskılarsanız baskılayın, eşit davranmazsanız, olacak şeylerin sonucnun vehametidir gözümde. tüm anne babaların da çocuklarına göz kulak olmasını rica ederim, en azından duruşu olan güzel çocuklar yetiştirsinler ama bunları erkek çocuklarına da yapsınlar,
kendinize dikkat edin.
sevgiler.
devamını gör...
4345.
bu aralar insanların ne söylediğini algılayamıyorum. biri bana bir şey söylerken kafamın içinden sia snowman söyleyip sonra kafa sallıyorum anlamış gibi.
devamını gör...
4346.
ne diyordu şarkıda. ben seni kaç kere sevdiğimi unuttum.
devamını gör...
4347.
bazen o kadar üşüyorum ki ağlayasım geliyor.
devamını gör...
4348.
hoşlandığım çocuk a*pli şey pardon eskiden hoşlandığım çocuk
devamını gör...
4349.
gece durduk yere aklıma ayağını zehirli akrep sokup da sabaha kadar hastanede elini tutarak beklediğim gün geldi.

çok canım sıkkın.

ara ara geliyor böyle anılar.
bir de büyü müdür lanet midir bilmiyorum. kiminle sevissem uyuduktan sonra rüyama beyazlar icinde gelip beni unuttun mu diyor. uyanıyorum. çok kötü hissettiriyor.
devamını gör...
4350.
doğum günümden 4 gün sonra kaybolmaya çalışıp yine varolmam, 5 dikişle hayata devam etmem.
devamını gör...
4351.
güne pozitif uyandım. duşta şarkı bile söyledim. işe geçtim. 15-20 dk sonra balkonda sigara kahve içerken buldum kendimi. içeri geçesim yok, bir tuşa bile basasım yok ve fark ettim ki o pozitif başlayan gün , gitsem bir su kenarına tek başıma rakı peynir kavun karpuz yapsam mı gibi kaşıntılı bir güne dönüştü şimdiden.
bugünlerde hiç çalışasım yok sözlük. istifanın taşlı yollarında yürüyorum gibi. direniyorum.
devamını gör...
4352.
stalk yaparken de yakalanmazsın be kızım ksjdkskakaak.
devamını gör...
4353.
ben aslında yoğum demeyi çok istiyorum bazen ama hep düşünüyorum ama öyleyse varım derken buluyorum kendimi ne düşünüyorun dersen boşver ...
devamını gör...
4354.
depremden sonra anladım bazı şeylerin kıymetini çok fazla pişmanlığım var pazar günü bize geldiği için ablama ' ya dayimlarda daha dün burdaydi her gün her gün ' dediğim için çok pişmanım keşke her zaman gelsen dayım yengem kızlarım sizi bir kez görmek için nelerimi vermezdim çok pişmanım çok özledim bari rüyalarıma gelin.
devamını gör...
4355.
rengarenk duvara aldandım, uzun süredir hiç yapmadığım şekilde hızla daldım, fena çarpıldım, olmadı, enkazımla baş başa kaldım.
devamını gör...
4356.
itiraf ediyorum şey oldu.
devamını gör...
4357.
erkeklerin kurban rolü yapıp aşk acısının en beterini onlar çekmiş gibi davranmalarından sıkıldım. ilgiyi sevdikleri için bunu yapıyorlar. tabi bazıları. toksik olanlar. aşk acısı içinde takılıp sonra kendini zar zor ilişkiye açtığında yeni kişiye travmalarından bahsedenlerden söz ediyorum. kadınlar veya hiç kimse; birinin güvensizliği veya birinin aşk acısı üzerine duygusal bir paylaşım yaşamayı hak etmiyor. bu ona layık görülen. ama asla olması gereken değil. belki bazı kadınlar da böyle davranıyordur. hep gelgitli duygu durumu olan yer yer üzülen erkeklerden de sıkıldım. bir kadının depresyona soktuğu adamı oradan çıkaran kadın da kendini ilah sanıyor. o da aşık değil. kurtarıcı rolünün verdiği zevki ve hissi seviyor. bazıları gerçekten ben onu iyileştirdim hissini seviyor. asıl toksiklik bu. zaten adam da kadını kurtarıcı olarak görüyor. aşk bu değil bence. bir kurban bir kurtarıcıdan oluşan bir şey değil. bu tarz hikayeler kandırmaca gibi geliyor. aşkını da acısını da sende yaşasın. baştan yaşasın. eski aşkını da eski acısını da ilişkiyi bırakabildiği yerde bıraksın. güçlü insanları sevmek ve güçlü sağlıklı ruh hali güçlü ilişkiler yaratır. bir enkaz sonrasında hala geçmişi silemeyen veya aşamamış biri varsa sağlıklı bir ilişki göremiyorum ben. zaten eski ilişkisinde ne yaşamış olursa olsun o çok kötü şeyler yaşattı o çok kötüydü denince de midem bulanıyor. yaşadın sevdin bitti. ne istiyorsun. biri hakkında kötü konuşmak negatif. yanındaki insanı da incitir. sen de üzersen yeni kurtarıcısına seni kötüleyecek. kurban rolünde ya hep en masumu o. kadın da övündüğünü sanacak kadar saf olabiliyor. sen mezarlık çiçeğisin o başkası için ölmüş. böyle diyen birine nasıl inanabilirsin ki. biri bana birini kötülese çok aşıkken yaşadığı acıdan bahsetse ohooo bu aşkı zaten yasamis hem de zirvede beni asla o denli sevmez ki sevse anlatır mı derim veya başkasına bu kadar acı duyan aşk duyan tekrar aşktan bahsetse ne denli güvenilir olur. çoğu ilişki saçmalıklarla dolu. herkes bir garip bunu normal bulan seven de böyle devam eden de.
devamını gör...
4358.
avukat olmaya karar verdim şu yaşımdan sonra fakat gençlerin arasında nasıl yaparım bilemem.
işi gücü halledip girişeceğim gibi geliyor.
çünkü neden olmasın lan bu zamana kadar millet ne der diye yaşamadım bundan sonra banane.
devamını gör...
4359.
itiraf edecek bir şeyim bile yok şu sıralar. öyle akışına bırakıp yaşıyorum.
yaşıyor muyuz zaman mı geçiriyoruz..dünün aynısı günler işte.
mutluyum huzurluyum aslında.
insan diyor önce güvendiğine aşık olur. ne kadar doğru.
bu yazları çok seviyorum ama geceleri bile sıcak olması kötü. çok uykun bölünüyor.
devamını gör...
4360.
kahramanmaraş ismini duyunca acayip modum düşüyor. yani ne insanına ne şehrine ne siyasi tercihlerine düşmanım. özel bir konu mazide kalan.
her neyse.
yemek yerken haberde duyayım mesela tabağı olduğu gibi bırakıyorum. çalışırken duyayım yaptığım işi birkaç dakikalığına unutuyorum.
dün sözlükte sanırım birini kırmış olabilirim bu konuda kendisinden çok özür dilerim. mesajla dilemiyorum çünkü yanlış anlaşılmak istemiyorum.
gel gelelim şu entriyi girmeme vesile olan şey bugün iş yerinde üretimden arkadaşlarla molada sigara içerken yeni başlayan birini de yanlarına almışlar. konuşmasından anladım bu çocuk buralı değil. hayırlı olsun faslı vs derken memleket nere diye sordum maraş deyince anladım deyip ofise geri girdim. durmadım orda.
bunu nasıl asicam bilmiyorum ama rahatsız edici bir durum hem kendim için hem karşımdaki insanlar için. istemeden kırdığım kim varsa bu konuda tekrardan özür diliyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların itiraf köşesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim