yazarların itiraf köşesi
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
başlık "mırmır" tarafından 14.11.2020 21:09 tarihinde açılmıştır.
5241.
kendime çok yıllar önce bir söz verdim.beni bir kere uzeni bin kere uzecegum diye.
zaten bana insanlar nasıl gelirse bende onu bulur.bir kere gelene de bin kere giderim.
beni üzmeye kalkmayın hıncımı bin misli alırım.
zaten bana insanlar nasıl gelirse bende onu bulur.bir kere gelene de bin kere giderim.
beni üzmeye kalkmayın hıncımı bin misli alırım.
devamını gör...
5242.
buraya yazıp yazıp anlık olarak bile olsa beni rahatlatması ihtiyacı duyduğum yeni/eski bir şeyler var canımı yakan. yazarsam daha çok canım yanacak diye korkuyorum ve vazgeçiyorum.
her şeye rağmen, onca tecrübeye, kötü gidişata rağmen bir insanın canı nasıl ilk defa tokat yemiş gibi yanar? buna tahammül edemiyorum ayrıca.
başımı kaldırıp etrafıma baktığımda da, bunu kendimde hak bulduğum için utanıyorum.
bu dünya ile aramda tuhaf bir çekişme var doğduğum günden beri. ne o beni sarmalıyor adam akıllı, ne de ben ona sırtımı yaslamak istiyorum.
beyaz saçlarımla, pamuk yanaklarimla tontiş bir ihtiyar olarak, huzur içinde ölmek o kadar ütopik geliyor ki, hayalini bile kuramiyorum.
her şeye rağmen, onca tecrübeye, kötü gidişata rağmen bir insanın canı nasıl ilk defa tokat yemiş gibi yanar? buna tahammül edemiyorum ayrıca.
başımı kaldırıp etrafıma baktığımda da, bunu kendimde hak bulduğum için utanıyorum.
bu dünya ile aramda tuhaf bir çekişme var doğduğum günden beri. ne o beni sarmalıyor adam akıllı, ne de ben ona sırtımı yaslamak istiyorum.
beyaz saçlarımla, pamuk yanaklarimla tontiş bir ihtiyar olarak, huzur içinde ölmek o kadar ütopik geliyor ki, hayalini bile kuramiyorum.
devamını gör...
5243.
ben yine bir boklar yiyeceğim gibi, dur bakalım.
yersem anlatırım*
-
iş hayatı iş.
yuh gerçekten*
yersem anlatırım*
-
iş hayatı iş.
yuh gerçekten*
devamını gör...
5244.
insan ilişkilerinde aşırı kötüyüm.
ama gerçekten bir aşırılıktan bahsediyorum.
ne arkadaş edinebilirim, ne ailemle aramı düzeltebilirim, ne var olan arkadaşlarımı çevremde tutmayı başarabilirim, ne yeni tanıştığım birisiyle sağlıklı bir iletişim kurabilirim, ne sevdiğim insana asıl duygularımı açabilirim...
şu iletişim kurma konusunda her zaman çok zorlanmışımdır zaten, aşırı gerici bir olay bence.
o an kafamda dönen bin düşüncenin arasında o anki ortamdaki konuşmaya odaklanarak daha sonra da o konu hakkındaki asıl fikirlerimi fark ederek kendi beynimi yiyen düşüncelerin arasından sıyrılarak kendi fikirlerimi toparlayıp daha sonra da düzgün bir biçimde ve göz teması eşliğinde karşımdaki insana belirtmek...
ulan çok zor çokk.
bir kere ben konuşulan konuları yakalayamıyorum bile, asıl düşüncemi fark edip sorgulayana kadar bir bakmışım ki başka bir konuya geçilmiş...
aynı zamanda hem konuşup hem düşünme olayının nasıl yapıldığını da asla anlayamıyorum mesela. iki işi aynı anda yapamayan tek gerizekalı ben miyim diye düşünüyorum bazen.
o yüzden fikrimi belirtmeye çalışmam çok uzun zamanımı alıyor.
ve sonuç olarak belirtemiyorum bile, çünkü çoğu zaman kendi beynimi sömüren böcükümsü düşüncelerim buna izin vermiyor, sadece onlarla ilgileneyim istiyorlar.
sözlü iletişimde kimse bu kadar zorlanmaz ama ben zorlanıyorum işte.
tanrım, eğer ki zekamda bir sıkıntı varsa bana bir işaret gönder de bari bir gün gelip bu durumu açık ve net bir şekilde itiraf edebileyim.
'selamlar , ben bir malım' diyeyim mesela, konuyu da bu kadar uzunca açıklamama gerek kalmaz belki.
ama gerçekten bir aşırılıktan bahsediyorum.
ne arkadaş edinebilirim, ne ailemle aramı düzeltebilirim, ne var olan arkadaşlarımı çevremde tutmayı başarabilirim, ne yeni tanıştığım birisiyle sağlıklı bir iletişim kurabilirim, ne sevdiğim insana asıl duygularımı açabilirim...
şu iletişim kurma konusunda her zaman çok zorlanmışımdır zaten, aşırı gerici bir olay bence.
o an kafamda dönen bin düşüncenin arasında o anki ortamdaki konuşmaya odaklanarak daha sonra da o konu hakkındaki asıl fikirlerimi fark ederek kendi beynimi yiyen düşüncelerin arasından sıyrılarak kendi fikirlerimi toparlayıp daha sonra da düzgün bir biçimde ve göz teması eşliğinde karşımdaki insana belirtmek...
ulan çok zor çokk.
bir kere ben konuşulan konuları yakalayamıyorum bile, asıl düşüncemi fark edip sorgulayana kadar bir bakmışım ki başka bir konuya geçilmiş...
aynı zamanda hem konuşup hem düşünme olayının nasıl yapıldığını da asla anlayamıyorum mesela. iki işi aynı anda yapamayan tek gerizekalı ben miyim diye düşünüyorum bazen.
o yüzden fikrimi belirtmeye çalışmam çok uzun zamanımı alıyor.
ve sonuç olarak belirtemiyorum bile, çünkü çoğu zaman kendi beynimi sömüren böcükümsü düşüncelerim buna izin vermiyor, sadece onlarla ilgileneyim istiyorlar.
sözlü iletişimde kimse bu kadar zorlanmaz ama ben zorlanıyorum işte.
tanrım, eğer ki zekamda bir sıkıntı varsa bana bir işaret gönder de bari bir gün gelip bu durumu açık ve net bir şekilde itiraf edebileyim.
'selamlar , ben bir malım' diyeyim mesela, konuyu da bu kadar uzunca açıklamama gerek kalmaz belki.
devamını gör...
5245.
- "alttaki yazara bi soru sor", "üstteki yazarla bi rakı balık yap" minvalinden başlıklara giremiyorum. girsem de bir şey yazasım gelmiyor. altımdaki ya da üstümdeki yazarla bir alıp veremediğim yok, sadece komutlara riayet mecburiyeti tat kaçırıcı.
- hayatımda olduğum noktayı çoook önceden planlamışım gibi davranmak kadar zevk aldığım bir şey yok. domino taşı misali, bir eylem yıllar sonra güzel bir sonuca sebebiyet verince "amacım da buydu zaten" sinsiliğini beni dinleme zahmetine giren herkese hissettiriyorum. böyle de pirim. (insert r to ç converter)
- hiperenflasyon havalı anlara gebe. fiyatına olan şaşkınlığımdan tansiyonumun düşeyazdığı bir şey alırken "temassız var" diye sakince kartı uzatmak çok iyi hissettiriyor. 'demek bu ufacık cips paketi 600 lira, hiç sorun değil' demek gibin.
- yaşamadığım, bilmediğim ne çok şey var. fark ettikçe kalbim sıkışıyor. bilmemkaç yaşında (ki sadece ben bilirim o bilmemkaçı) bir çocuktan farksızım pek çok konuda. sanki bir noktada "nasılsa bilmemkaçıncı yaşımı görmeden göçer giderim bu diyarlardan" diye düşünüp hayatıma yeni girdi eklemeyi bırakmışım. ezkaza o yaşa gelince de göl gibi kalmış gibi hissediyorum. ( hem 'sanki' fazla oldu, hem de bir harf dönüştürmesi daha yapıldı)
- renkli neon ışıklara karşı fetiş seviyesinde ilgim var. hava karardıktan sonra bana güzel fotoğraf imkanı sağlayacak bir ortam bana her şeyi yaptırabilir. daimi kölesiyim.
- 12 yıldır çeşitli sözlüklerde çeşitli mahlaslarla boy gösteriyorum. konuştuğum, karşılıklı beğenileştiğim yahut uzaktan severek takip ettiğim insanlar sözlüğü bırakınca bir yakınımı kaybetmiş gibi hissediyorum. gerçek hayatta çok sayıda yakınımı kaybetmediğim için kendime minik trajediler arıyorum sanırım. halbuki çoğu başka mahlaslarla ya da başka platformlarda çevrimiçi varlığını idame ettiriyor, biliyorum. yine de "ah be, iyi bilirdim" diyorum içimden. bir damla yaş süzülüyor orta parmağımdan klavyeye. sonra tırnağımın kenarının kanadığını fark edip lavaboya koşuyorum.
- birden fazla insandan buluşma daveti geldiğinde birbirlerini bahane göstererek hepsinden sıyrılıp evde oturmayı seçmişliğim oldu. bir kez de değil üstelik. şu ana kadar rekorum üç farklı kişiyi üçgen şeklinde birbirine bağlamak. dördüncü gelirse iş karışacak gibi. artık bi kağıda falan not alırım kimi kime bahane gösterdiğimi.
- yeni şarkılar keşfetmeyi tamamen konsantre olduğum bir başka işin eşliğine bırakıyorum. bir şey yazarken çizerken arkadaki çalma listesi bitiyor, bilmediğim şarkılar çalmaya başlıyor, işim bitince beğendiklerimi arayıp keşfetmişim gibi bir gururla kendi listelerime ekliyorum. oysa spesifik olarak müzik dinlemek amacıyla spotify açtığımda yalnızca bildiğim şarkıları dinliyorum tekrar tekrar. verdiğim para ziyan sanki. gidip azeri korsan sitelerde şarkının ortasında bi elemanın "big. azzz" diye hayvan gibi watermark koyduğu mp3leri indirdiğim karanlık dönemlere geri dönsem de olacak neredeyse.
- roman okuyamıyor, öyküler okuyorum. uzun soluklu dizilere girişemiyor, mini dizileri tüketiyorum. sabrım mı eridi hafızam mı emin değilim. yorgunum (genel).
- hayatımda "düğününe davet almasam da şöyle ağız tadıyla hayatımdan çıkarabilsem" diye beklediğim biri var. allah bir yastıkta kocatsın ama benim yastığımdan uzak dursun demek de bunun bir başka hali. böyle de şey gibi oldu da, değil. şey değil yani. neyse.
- bir arkadaşım bir yere yürürken yolda canı sıkıldığı için beni aradığında zaman geçirmek için kullanılmış gibi hissediyorum. ne zamanım mühim, ne o vakit başka bir şeyle meşgulüm, şikayet etmem kibirli bir hareket ama aşamıyorum bu olayı. zaten telefonla konuşmaktan pek hazzetmiyorken bir de alenen "ya napim, eve yürüyorum işte sıkıldım bi sesini duyayım" dendiğinde kendimi 300 metre boyunca laf olsun diye tekmelenerek yürüyene eşlik eden alelade bir taş gibi hissediyorum. halbuki ne güzel bir düşünce, mutlu olmam lazım çevremde boş zamanını benimle doldurmak isteyen insanlar olduğu için. olamıyorum. kendi boş zamanlarımda çektiğim acının hıncını onlardan çıkaracak kadar bencil bir pisliğim sanırım. evet evet cevap bu olmalı. (evet öylesin diyenleri duyar gibiyim) ("... dediğinizi duyar gibiyim" kalıbına da bayılırım. bir başına yazı yazdığın yerde gaipten sesler duymak koşa koşa psikiyatri randevusu almalık bir olay sanki baba ya, ne bu havalar)
- hayatımda olduğum noktayı çoook önceden planlamışım gibi davranmak kadar zevk aldığım bir şey yok. domino taşı misali, bir eylem yıllar sonra güzel bir sonuca sebebiyet verince "amacım da buydu zaten" sinsiliğini beni dinleme zahmetine giren herkese hissettiriyorum. böyle de pirim. (insert r to ç converter)
- hiperenflasyon havalı anlara gebe. fiyatına olan şaşkınlığımdan tansiyonumun düşeyazdığı bir şey alırken "temassız var" diye sakince kartı uzatmak çok iyi hissettiriyor. 'demek bu ufacık cips paketi 600 lira, hiç sorun değil' demek gibin.
- yaşamadığım, bilmediğim ne çok şey var. fark ettikçe kalbim sıkışıyor. bilmemkaç yaşında (ki sadece ben bilirim o bilmemkaçı) bir çocuktan farksızım pek çok konuda. sanki bir noktada "nasılsa bilmemkaçıncı yaşımı görmeden göçer giderim bu diyarlardan" diye düşünüp hayatıma yeni girdi eklemeyi bırakmışım. ezkaza o yaşa gelince de göl gibi kalmış gibi hissediyorum. ( hem 'sanki' fazla oldu, hem de bir harf dönüştürmesi daha yapıldı)
- renkli neon ışıklara karşı fetiş seviyesinde ilgim var. hava karardıktan sonra bana güzel fotoğraf imkanı sağlayacak bir ortam bana her şeyi yaptırabilir. daimi kölesiyim.
- 12 yıldır çeşitli sözlüklerde çeşitli mahlaslarla boy gösteriyorum. konuştuğum, karşılıklı beğenileştiğim yahut uzaktan severek takip ettiğim insanlar sözlüğü bırakınca bir yakınımı kaybetmiş gibi hissediyorum. gerçek hayatta çok sayıda yakınımı kaybetmediğim için kendime minik trajediler arıyorum sanırım. halbuki çoğu başka mahlaslarla ya da başka platformlarda çevrimiçi varlığını idame ettiriyor, biliyorum. yine de "ah be, iyi bilirdim" diyorum içimden. bir damla yaş süzülüyor orta parmağımdan klavyeye. sonra tırnağımın kenarının kanadığını fark edip lavaboya koşuyorum.
- birden fazla insandan buluşma daveti geldiğinde birbirlerini bahane göstererek hepsinden sıyrılıp evde oturmayı seçmişliğim oldu. bir kez de değil üstelik. şu ana kadar rekorum üç farklı kişiyi üçgen şeklinde birbirine bağlamak. dördüncü gelirse iş karışacak gibi. artık bi kağıda falan not alırım kimi kime bahane gösterdiğimi.
- yeni şarkılar keşfetmeyi tamamen konsantre olduğum bir başka işin eşliğine bırakıyorum. bir şey yazarken çizerken arkadaki çalma listesi bitiyor, bilmediğim şarkılar çalmaya başlıyor, işim bitince beğendiklerimi arayıp keşfetmişim gibi bir gururla kendi listelerime ekliyorum. oysa spesifik olarak müzik dinlemek amacıyla spotify açtığımda yalnızca bildiğim şarkıları dinliyorum tekrar tekrar. verdiğim para ziyan sanki. gidip azeri korsan sitelerde şarkının ortasında bi elemanın "big. azzz" diye hayvan gibi watermark koyduğu mp3leri indirdiğim karanlık dönemlere geri dönsem de olacak neredeyse.
- roman okuyamıyor, öyküler okuyorum. uzun soluklu dizilere girişemiyor, mini dizileri tüketiyorum. sabrım mı eridi hafızam mı emin değilim. yorgunum (genel).
- hayatımda "düğününe davet almasam da şöyle ağız tadıyla hayatımdan çıkarabilsem" diye beklediğim biri var. allah bir yastıkta kocatsın ama benim yastığımdan uzak dursun demek de bunun bir başka hali. böyle de şey gibi oldu da, değil. şey değil yani. neyse.
- bir arkadaşım bir yere yürürken yolda canı sıkıldığı için beni aradığında zaman geçirmek için kullanılmış gibi hissediyorum. ne zamanım mühim, ne o vakit başka bir şeyle meşgulüm, şikayet etmem kibirli bir hareket ama aşamıyorum bu olayı. zaten telefonla konuşmaktan pek hazzetmiyorken bir de alenen "ya napim, eve yürüyorum işte sıkıldım bi sesini duyayım" dendiğinde kendimi 300 metre boyunca laf olsun diye tekmelenerek yürüyene eşlik eden alelade bir taş gibi hissediyorum. halbuki ne güzel bir düşünce, mutlu olmam lazım çevremde boş zamanını benimle doldurmak isteyen insanlar olduğu için. olamıyorum. kendi boş zamanlarımda çektiğim acının hıncını onlardan çıkaracak kadar bencil bir pisliğim sanırım. evet evet cevap bu olmalı. (evet öylesin diyenleri duyar gibiyim) ("... dediğinizi duyar gibiyim" kalıbına da bayılırım. bir başına yazı yazdığın yerde gaipten sesler duymak koşa koşa psikiyatri randevusu almalık bir olay sanki baba ya, ne bu havalar)
devamını gör...
5246.
1. entry bakınızı nasıl veriliyor bilmiyorum. *
2. birinin sözlüğe attığı fotoğrafa dönüp dönüp tekrar bakıyorum. anlarsada napayım. madem itiraf ediyoruz...
2. birinin sözlüğe attığı fotoğrafa dönüp dönüp tekrar bakıyorum. anlarsada napayım. madem itiraf ediyoruz...
devamını gör...
5247.
ya kirklareli'deki arkadaslarimdan birisinin dogum gunuymus ve... ben orada degildim bugun. cinsellikle kutsal seyleri harmanlamis bir kitaba baslamak icin gitmemisim oraya. bir de tadilat sesi dinlemek icin.
devamını gör...
5248.
gece gelen açlık isteğine kulak asıp da bugüne kadar hiçbir şey sipariş etmişliğim olmadı.
benim yemek yemeyi unutup sadece çorbayla gün geçirmişliğim çoktur. günahına girdiklerim beni affetsin.
haftaya pazartesi diyete başlayın,
çünkü ben anlamam diyetten. *
benim yemek yemeyi unutup sadece çorbayla gün geçirmişliğim çoktur. günahına girdiklerim beni affetsin.
haftaya pazartesi diyete başlayın,
çünkü ben anlamam diyetten. *
devamını gör...
5249.
kendi kendime konuşmayı aşırı seviyorum. bir olayı çözümlemem gerekirse genellikle bunu kendi kendime konuşarak çözerim. kendimden fikir alır, kendi fikrimle çatışırım yeri gelince. tüm olasılıkları kendi kendime konuşurken bulurum. gerçek anlamda kendimden fazla güvendiğim kimse yok bu hayatta.
baktım konuşmak yetmiyor, yazıya dökerim. kendi kendime "has....tir lan olur mu öyle" diyerek eleştirel hatta bazen aşağılayıcı tavır takınırım. bu deliliği seviyorum. fazla normal olmayı hiç tercih etmedim bu hayatta. toplum normal formları hiç bana göre değil!
baktım konuşmak yetmiyor, yazıya dökerim. kendi kendime "has....tir lan olur mu öyle" diyerek eleştirel hatta bazen aşağılayıcı tavır takınırım. bu deliliği seviyorum. fazla normal olmayı hiç tercih etmedim bu hayatta. toplum normal formları hiç bana göre değil!
devamını gör...
5250.
gece gece burada yemek başlığı açıp insanı yoklukla ve açlıkla sınatan yazarı allaha havale ettim, sanırım o da hafif bir soğuk algınlığı ile cezalandırmış.
olsun, bu sadece başlangıç.
olsun, bu sadece başlangıç.
devamını gör...
5251.
bir kaç hafta öncesine kadar şuraya gelip “kızlar boşuna cilt ürünlerine para vermeyin, aşık olun. karşılıklı duyulan aşk bebek gibi yapıyor yüzünüzü” derdim herhalde.
şimdi bakıyorum aynaya da, gerçek aşkın hiçte öyle vaatleri yokmuş aslında.
karşılıklı da olsa platonikte, aşkın hırpaladığı tek şey kalbiniz olmuyormuş.
(iş bu entry feriha gibi aynaya bakıp yüzümdeki sivilceleri ve pütürlükleri görünce “bu ben değilimki” çığlığı eşliğinde yazılmıştır)
şimdi bakıyorum aynaya da, gerçek aşkın hiçte öyle vaatleri yokmuş aslında.
karşılıklı da olsa platonikte, aşkın hırpaladığı tek şey kalbiniz olmuyormuş.
(iş bu entry feriha gibi aynaya bakıp yüzümdeki sivilceleri ve pütürlükleri görünce “bu ben değilimki” çığlığı eşliğinde yazılmıştır)
devamını gör...
5252.
bazen insan yalnızca affetmek ister. hiç affı olmasa da..
bazen katlanmak ister ondan gelen yüklere, hiç gücü olmasa da..
bazen de inanmak ister verdiği sözü tutacağına, hiç güven duymasa da..
pazartesi olsun ister insan, sendromuna rağmen umutlarla..
#3228538
bazen katlanmak ister ondan gelen yüklere, hiç gücü olmasa da..
bazen de inanmak ister verdiği sözü tutacağına, hiç güven duymasa da..
pazartesi olsun ister insan, sendromuna rağmen umutlarla..
#3228538
devamını gör...
5253.
birinden hoşlanıyorum ama çok garip bir hâldeyim. öyle bir noktadayım ki ya ciddi bir adım atıp ne olursa olsun istediğimi elde edeceğim ya da vazgeçip bu sayfayı sonsuza kadar kapatacağım. son birkaç gündür bu konu üzerine düşünmeyi bıraktım ve çok rahatım ama karar vermem gerektiği an ne yapacağımı bilmiyorum. of allahım of of. aşk, neden bu kadar kırocasın?!?! hayırlısı olsun ne diyelim.
edit: olamadı.
edit: olamadı.
devamını gör...
5254.
yaş aldıkça daha çok anneme benziyorum
devamını gör...
5255.
yakınlaşmayı umduğum kişilerin yakınlaşmayı umacağım kişiler olmadığını fark edip hepsine yol verdim. kendime daha fazla değer verdim.
devamını gör...
5256.
itiraf ediyorum: sana ben ezelden geldim lan. bi cagir hele bak bu yerde durmam. evet.
devamını gör...
5257.
itiraf ediyorum ,hastayım.
sana hastayım.
hastasıyım gülüşünün,dişlerinin,saçlarının,tavırlarının,bilgi hazinenin ...
say say bitmez.
sana hastayım.
hastasıyım gülüşünün,dişlerinin,saçlarının,tavırlarının,bilgi hazinenin ...
say say bitmez.
devamını gör...
5258.
cinsiyet rolleri ve cinsiyet pek umurumda değildir.
devamını gör...
5259.
yaş aldıkça değişik değişik huylar ediniyorum. renklere çok takıntılı olduğumu farkettim, bu aralar kalp şekli ve kırmızıya taktım, bayramdan da olabilir. bütün yaz mor giydim, şimdi bir süre kalpli gördüğüm her şeyi almaya ve kırmızı giymeye çalışacağım ve bunun bir takıntı olup olmadığını sorgulayacağım.
devamını gör...
5260.
canım sıkkın olduğunda sözlük yazarlarının ses tonları başlığına giriyorum ve hristiyanismail'in attığı kayıtları dinleyerek can sıkıntımı gideriyorum.
#1401710 bakınız bu da en sevdiklerimden biri.
#1401710 bakınız bu da en sevdiklerimden biri.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276