5241.
bir kaç hafta öncesine kadar şuraya gelip “kızlar boşuna cilt ürünlerine para vermeyin, aşık olun. karşılıklı duyulan aşk bebek gibi yapıyor yüzünüzü” derdim herhalde.

şimdi bakıyorum aynaya da, gerçek aşkın hiçte öyle vaatleri yokmuş aslında.

karşılıklı da olsa platonikte, aşkın hırpaladığı tek şey kalbiniz olmuyormuş.

(iş bu entry feriha gibi aynaya bakıp yüzümdeki sivilceleri ve pütürlükleri görünce “bu ben değilimki” çığlığı eşliğinde yazılmıştır)
devamını gör...
5242.
bazen insan yalnızca affetmek ister. hiç affı olmasa da..
bazen katlanmak ister ondan gelen yüklere, hiç gücü olmasa da..
bazen de inanmak ister verdiği sözü tutacağına, hiç güven duymasa da..

pazartesi olsun ister insan, sendromuna rağmen umutlarla..
#3228538
devamını gör...
5243.
birinden hoşlanıyorum ama çok garip bir hâldeyim. öyle bir noktadayım ki ya ciddi bir adım atıp ne olursa olsun istediğimi elde edeceğim ya da vazgeçip bu sayfayı sonsuza kadar kapatacağım. son birkaç gündür bu konu üzerine düşünmeyi bıraktım ve çok rahatım ama karar vermem gerektiği an ne yapacağımı bilmiyorum. of allahım of of. aşk, neden bu kadar kırocasın?!?! hayırlısı olsun ne diyelim.

edit: olamadı.
devamını gör...
5244.
yaş aldıkça daha çok anneme benziyorum
devamını gör...
5245.
yakınlaşmayı umduğum kişilerin yakınlaşmayı umacağım kişiler olmadığını fark edip hepsine yol verdim. kendime daha fazla değer verdim.
devamını gör...
5246.
itiraf ediyorum: sana ben ezelden geldim lan. bi cagir hele bak bu yerde durmam. evet.
devamını gör...
5247.
itiraf ediyorum ,hastayım.
sana hastayım.
hastasıyım gülüşünün,dişlerinin,saçlarının,tavırlarının,bilgi hazinenin ...
say say bitmez.
devamını gör...
5248.
cinsiyet rolleri ve cinsiyet pek umurumda değildir.
devamını gör...
5249.
yaş aldıkça değişik değişik huylar ediniyorum. renklere çok takıntılı olduğumu farkettim, bu aralar kalp şekli ve kırmızıya taktım, bayramdan da olabilir. bütün yaz mor giydim, şimdi bir süre kalpli gördüğüm her şeyi almaya ve kırmızı giymeye çalışacağım ve bunun bir takıntı olup olmadığını sorgulayacağım.
devamını gör...
5250.
canım sıkkın olduğunda sözlük yazarlarının ses tonları başlığına giriyorum ve hristiyanismail'in attığı kayıtları dinleyerek can sıkıntımı gideriyorum.
#1401710 bakınız bu da en sevdiklerimden biri.
devamını gör...
5251.
bazen burada çok öfkeli biriymişim gibi bir üslupla yazıyor gibi olsam da aslında o kadar da öfkeli bir üslupla yazıyorum. fakat gerçekte, yani yüz yüze olsaydık ve bu yazdıklarımı yüzünüze söylüyor olsaydım hiç de öfkeli olmayan bir tarzda konuşmadığımı yine fark ederdiniz. ama her şeye rağmen o kadar da öfkeli değilim. çünkü daha fazla öfkeliyim. neyse tamam bu kadar öfkeli şakası yeter. yani şakayı bırakarak söylemek istediğim esas şey: her ne kadar öfkeli görünsem de o kadar öfkeliyim.
devamını gör...
5252.
hiçler... rest-left in peace.
devamını gör...
5253.
keşke yaşanmasaydı dediğim bir konuyu hafızamın güzel anılar kitaplığına kaldırmaya karar verdim. evet artık karar verebiliyorum. bana verdiği en değerli öğreti de buydu bence. kabullenmeye ve kendimi affetmeye çok yaklaştım. tabii bi silme butonu falan olsa çok daha kolay olabilirdi. oh yersiz espri yeteneğim de stabil. tamam. gidebilirim. ve giderken; sevgili evren, evet güldük eğlendik yeri geldi ağladık ama senden rica ediyorum dümdüz giden hayatıma böyle kaldıramayacağım müdahalelerde bulunulmasın lütfen. buralara yazıldığına bakma, atlatmak öyle kolay olmuyor .
devamını gör...
5254.
itiraf ede ede tükendik be. itiraf ediyoruz belki bir reaksiyon alırız, biri mesaj atar iki konuşur dertleşiriz diye. yok ama resmen kuyuya bağırıyoruz gibi.
devamını gör...
5255.
bazen ben mi abartıyorum diyorum.

değişik bir his bu. ya geçtiğini veya duruma alıştığımı gösteriyor ya da bilmiyorum.
bazen aynısı bir yerim çok şiddetli ağrıdığında doktora gitme vakti gelmiş artık dediğimde de oluyor. doktora gidince birden ağrı o anlığına ortadan kayboluyor. ne bu? hayattaki gözlemci etkisi mi yoksa diye düşündüm bak şu an. neyse yani insan kendine de yalancı çıkıyor bir yerde.

hani çok ağrıyordu?
ama eve gelince, ağrımın da utanması, ar damarının süresi gereğince biraz saklanıp yeniden başlıyor.
yalan değilmiş! ağrımış, agrıyormuş, ağrıyacakmış bee ben kafayı yememişimm.. diye sevinirken acıyı sevmek olur mu? sorusunun yanıtını da almış oluyorum şu hayattan.

sevdiğimizden değil de maksat yalancı çıkmayalım. başımız öne eğilmesin.
devamını gör...
5256.
geçenlerde bi ortamda çok kibar, hafif sesini incelterek konuşan bir beyefendiye denk geldim. hoşuma da gitti kendileri. fazla kibar, konuşurken kerimcan misali hafif ince tonlamalar yapınca, kaymak gibi yeni alınmış kol ve kavisli kaşları da görünce aptal zihniyetim hemen adama gay damgası yapıştırdı. benekli ayhan gibi "bu kesin gay" dedim, kendi kendime.

müge anlı gibi başladım adamın soyunu sopunu araştırmaya. neticede parmakta yüzük de yok. ufak bi stalk sonucu buldum adamı. adam yeni evli çıktı rıza baba. düğün fotoğrafına denk geldim. gelinin vereceği pozu bizimki vermiş. (kesin aslan burcu). atmış bacaklarını üst üste oturmuş sandalyeye. gelin arkada koymuş bunun omzuna elini falan. ne bileyim, evli çıkmasındansa gay çıksa bu kadar zoruma gitmezdi.

ne bileyim yaanii gay çıksa gider beraber kaşlarımızı falan aldırırdık gardaşımla. lara bacımı şimdi daha iyi anladığım döneme girmiş bulunmaktayım.

"adam gibi adam yok nerde adam ya da bize rast gelmez" diye boşa dememiş kendileri.

adam gibi adammmm olan erkek bulmak mı zor, erkeksizlik mi zor karar veremedim.
devamını gör...
5257.
son zamanlar karşıma hep zengin kızlar geliyor. diyorum tam bazı şeylerimle mirasa konacağım. hop akıllarında birisi oluyor. dedikleri söz çok iyi çocuk yaaa ama aklımda biri var. hay aklını diyorum kısaca. ne fındık bahçeleri ne tarlalar kaçtı...

kendime not:düzceli kızlardan uzak dur.
devamını gör...
5258.
kitap okuyunca ve okuduklarımı da anlayınca kendime dair umutlarım artıyor. o kadar da salak değilmişsin işte diyerek kendime cesaret veriyorum.

uzun süredir kitap okuyamıyordum. çok uzun zamandır konsantrasyon sorunları yaşıyordum. iyi geliyor.
devamını gör...
5259.
yıllar hızla geçmiş, ama sanki dün gibi izliyorum o anı. hollanda'dan gelmiş küçük teneke bir bisküvi kutusu idi. mavi renkli. üzerinde bisiklet görseli vardı. kapı komşumuza akrabaları getirmişti. tereyağı kokuyordu içi. lezizdi. büyülenmiştim o kutunun güzelliği ve bisküvilerin lezzetiyle. iki kardeştirler. küçük olanı ile yaşıttım. ilk arkadaşımdı. beraber büyümüştük. aynı apartmanda, yan yana. aynı sırada okula gidiyorduk. aklımıza bir fikir gelmişti. izlediğimiz filmlerden etkilenmiştik. o kutunun içerisine bir şeyler koyup toprağa gömmüştük. 30 yıl sonra açmak için söz vermiştik birbirimize. birkaç oyuncak, bozuk para, beraber çektirdiğimiz bir fotoğraf, kan kardeşi olduğumuz anda kanlı parmak izlerimizin olduğu bir kağıt ve iki mektup. ikimiz de bir şeyler yazmıştık mektuplarda. geleceğe, kendimize. yazdıklarımızı okumamıştık. sürpriz olacaktı. çocukken uzunca bir süre her gece o kutuyu hayal ederdim. bir keresinde ondan gizli kutuyu çıkartıp mektubunda neler yazdığını okumayı bile düşünmüştüm. ama yapmadım.

kutunun gömülü olduğu yerde arşa değen devasa binalar var artık. inşaat esnasında birileri onu bulmuş mudur yoksa kepçe darbeleriyle parçalanıp çöp mü olmuştur bilemiyorum. üzücü. ve ben seneler evvel o mektupta neler yazdığımı çok merak ediyorum fakat hiçbir cümlemi hatırlamıyorum…

hiç istemediğimiz zamanlarda eskiye dair detayları unutmak ne kötü.
devamını gör...
5260.
ne sagciyim ne solcu, lulu chu'yum, lulu chu.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların itiraf köşesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim