5201.
ben büyük tuvaletimi yaparken rahat olsun diye soyunuyorum.
devamını gör...
5202.
- herhangi bir yazıyı hevesle yazmakta artık inanılmaz zorlanıyorum. eskiden bir kalem pil hakkında bile paragraflarca, coşkuyla yazı yazacak enerjiye sahip olduğuma inanamıyorum. içimden sadece zor ve beni rahatsız eden şeyleri yazmak geliyor, o da kaynağını coşkudan ziyade zehir akıtma dürtüsünden alıyor. klavyenin üstüne ağır petrol gibi simsiyah, leş bir ruh dökümü yapacağım gibi. zamansızca okuyası gelecek olanlardan şimdiden özür dilerim.

- son zamanlarda ne kadar kolay yalan söylediğime hayret ediyorum. sadece işimi görmemi sağlayacak sıkıcı yalanlar da değil. sevdiğim, en azından bir zamanlar değer verdiğim insanlara dahi çok kolay yalan söyleyebiliyorum.

- azar azar da olsa sigara içer oldum. bunu yapacağımı hiç tahmin etmezdim mesela. değişmesi inanılmaz zor –hatta gerek fiziksel gerek mental stabilliği arkadaş çevresinde espri mezesi hâline gelmiş- biri olarak kendimi şaşırttığım bir başka alan da bu.

- üstteki iki madde alakasız gibi ama değil aslında. iki eylem de icra edildikten sonra ciğerimde iğrenç bir tat bırakıyor. yine de benzer sıklıkta ikisine de yeniliyorum bu aralar.

- bu değişimin kökeninin yıllardır hastalıklı bir şekilde devam ettirdiğim “kasten yarattığım pişmanlıklardan keyif almaya çalışma” alışkanlığımda yattığını biliyorum. yapmam gereken bir şeyi bilerek ve isteyerek yapmadığımda (veya tam tersi durumlarda), söylemem gereken bir şeyi söylemediğimde kafamda yankılanan “olsun, bunun yaratacağı acı senin yakıtın olacak. bununla ilgili bir şey yazacaksın, çizeceksin, kurgulayacaksın ve bu sahte trajediden çocuksu bir keyif alacaksın” sesi iyice boğuldu. ne o keyfi alabiliyorum artık, ne kendi geleceğime zarar verme dürtümü baskılayabiliyorum.

- yıllarca yuvarlak bir masada oturtup uzlaşmaya vardırdığım farklı zamanlardan gelen “kendi” sürümlerim arasında bir gerginliğin oluşmaya başladığını hissediyorum. çoğu insanın erkenden –ve dürüstçe- tecrübe ettiği “geçmişteki hâline kızma” sürecini yaşamış olmam gerekenden çok geç yaşıyor gibiyim. on yıl önceki hâlim ve on yıl sonraki hâlimi aynı odaya koyamıyorum artık. kavga etmeleri her zamankinden daha olası geliyor ve ben on yıl önceki hâlimi daha fazla koruyacak enerjiye sahip değilim.

- sevdiğim bir arkadaşım bir sohbetin orta yerinde “valla yaşanmışlığın olmadığı yerde zaman duruyo abi” demişti. orda burda nejat işler’e atfedilen sözlerden gibi ama aklıma geldikçe ne kadar isabetli olduğunu düşünüp çıldırıyorum. hayatım bir futbol maçı olsa ve hakem o “yaşanmışlığın olmadığı” zamanlarda kronometreyi durdurmuş olsa, şu ana kadar yaşadığım hayatın en azından bi dörtte birini uzatmaya eklemesi gerek. yaşaması gerekenden –veya öyle hissettiği eşiği geçtikten sonra- bir saniye bile fazla yaşamaktan delicesine korkan biri olarak bu kayıp zaman uykumu kaçırıyor.

- bazı insanların hafızamda bıraktığı ufak anlar, pembe bir toz bulutunun arkasında gizlenmiş dakikalar, kulağımdan gitmeyen bazı fısıltılar veya sertçe söylenmiş kelimeler tahmin ettiğimden çok ama çok daha fazla yer tutuyormuş hayatımda, bunu da fark ettim. bunların uykumu kaçırmasına asla izin vermezdim mesela bir iki yıl öncesine kadar. beynimin vıcık vıcık kıvrımlarının arasında çok güvendiğim, düşüncelerimi harici faktörlerden koruyan kusursuz bir zar varmış ve o zar iğne iğne delinmiş gibi hissediyorum.

- eskiden boş zamanımda hevesle bir şeyler yapabilmemi de o zara borçluydum sanırım. o yıprandıkça kendimi insanlardan ayırarak, sadece yalnız başıma var olarak hayattan keyif alma becerimi yitiriyorum. sinemaya, bir kafeye, restorana tek başına gidemeyen, illa biri(leri)nin eşliğine ihtiyaç duyan ve son yirmi yıldır alay ettiğim o aciz insanlara dönüşmekten korkmaya başladım.
devamını gör...
5203.
hocamın kongreye gidip de datamı sunması için gece gündüz çalışıyorum. istatistik yapan yerlerim ağrıyor artık.

concertalı kahve mi içsem :/
devamını gör...
5204.
ne olacaksa olsun, öyle değil mi?
-öyle değil işte, olacaklardan kaygı duyarım

hayatın bir anlamı yoktur. önemli olan keyifli anlardır.
-kendime katılıyorum. keyif alamamaktan korkuyorum. keyif kelimesi kefire de benziyor bazen karıştırıyorum

insanlar şöyledir, böyledir
-evet, onlar öyledir. peki ben neyimdir? işte, şöyle böyle olmaktan çekiniyorum.

nezaket önemlidir
-görmezden geldiğim ve selamlaşmadığım cok oluyor.

akıl akıl, gel peşime takıl
-akıllı olmak bir zulümdür. önceki aptallıklar sürekli peşindedir, peşinde olan akıl değildir.

istersem yaparım
-heh yaparsın. bazı şeyleri de yapamazsın.

sakinim
-hayır. yavaş ilerleyen şeylerin ilerlemesini bekliyorum. araban yolda kalırsa yardim çağırıp oturur ve beklersin. yardım çağırmadıysan da oturur ve beklersin.

bir kurtarıcı yoktur.
-hayir vardır. kendimimdir. fakat tembelimdir.

tembelim
-hayir korkuyorum genelde istediğim şeyi gerçekleştiremem diye.

korkuyorum
-kaygidir, geçer aslında, muhtemelen tembellik.
devamını gör...
5205.
itiraf gibi itiraf! hem de en samimisinden. avm, market, sinema vs sakız otomatlarına acayip takıntılıyım.
devamını gör...
5206.
seviyorum ama kimi
en tatlı birisini
nasıl anlatsam sana
ilk harflere baksana…

itiraf edicek bir şey bulamayınca, kendime bir heyacan yaşatayım dedim. düşündüm, taşındım yok ya kimse…heyecanım yarım kaldı tüh…gerçi sevdiceklerim çok onlar yeter, varlıkları gücüme güç katıyor. iyi ki varlar.
devamını gör...
5207.
ortaokul mezuniyet balosunda bi arkadaş tuvalete gidince sınıfın en fırlama çocuğuna bu patır kütür s*çıyo aç kapısını demiştim. bozuk parayla kapısını açıp zorbalamıştık. hala kimin yerini söylediğini bilmiyor garibim ama ben yaptım.
devamını gör...
5208.
#3201699

yazacakken okudum. benim içinde durum aynı. ekşi sözlükte nedendir bilmem çok daha rahat ve kendim gibi yazıyorum.
devamını gör...
5209.
nickler kendiliğinden random hale dönse kimbilir ne itiraflar akacak buraya.
devamını gör...
5210.
güzel sevenler cemiyetinin kurucusuyum.
devamını gör...
5211.
itiraf ediyorum gözlerime iyi davranmıyorum.
pc'yi kapatıp yatmam lazım.hatta uzun bir süre cep telefonlarından ve pc'den uzak durmam lazım.
gidiyorum.
devamını gör...
5212.
bir keresinde yazdığım bir tanıma ithafen buradaki bir yazar bana daydreaming yaşıyor olabilirsiniz demişti. ben de başta ciddiye almamıştım ancak doğru demiş muhtemelen. işte o mesajı da silmişim. bunu bana kim dediyse bilmelidir ki haklıymış. üzgünüm sevgili yazar, haklıymışsın.
devamını gör...
5213.
bugün yeme atağı geçirmiş gibiydim bulduğum her şeyi yedim hala midem bulanıyor
devamını gör...
5214.
şu sıralar yapıyor olmam gereken hiçbir şeyi yapmıyorum. kendime de çok kızıyorum bu tembellik yüzünden.
devamını gör...
5215.
şu sıralar yapmıyor olmam gereken her şeyi yapıyorum. kendime de çok kızıyorum bu salaklığım yüzünden.
devamını gör...
5216.
su siralar yapiyor oldugum seye cok kiziyorum malligim yuzunden
devamını gör...
5217.
burada şu ana kadar 32 itirafta bulundum. ama itiraf ediyorum ki bunların hiçbiri kendimi o anlarda kötü hissettirecek itiraflar değildi. zaten itiraflarımın çoğu epey eski şeylerle ilgiliydi galiba. onları yaşadığım/yaptığım dönemlerde itiraf etsem utanabilirdim, kendimi kötü, rezil olmuş falan hissedebilirdim.

ben hayattan keyif almayı seviyorum arkadaşlar. neden kasten kötü hissedeceğim itiraflarda bulunayım?

üstteki de yarı-itiraf sayılabilir ama gerçek bir itirafta daha bulunayım. gene uzak geçmişe ait.

çocukken bir şekercinin yanından geçerken, bir avuç şekeri avuçladım ve yakalandım. çok çok utandım. ki, liseye kadar falan çok utangaç biriydim ben zaten. bu arada üniversitede de süpermarket hırsızlığı yapmışımdır. çok maceralı oluyordu cidden. kasanın yakınından pahalı bir parfüm çaldığım bile olmuştu. ama hiç kitap çalmadım galiba. okuduğum korsan kitapları saymazsak. *

hatırladığım kadarıyla, üniversiteden sonra hiç hırsızlık yapmadım. zaten üniversite de dahil çok kopya çekmişimdir, öğrenim hayatım boyunca. hiç yakalanmadım. sinsi yöntemlerim vardı. haha!
devamını gör...
5218.
bugün çok çekiciyim.
devamını gör...
5219.
dün en az 3 tane karar almıştım bugün sadece birisini hatırlıyorum ve onu da uygulamadım zaten
devamını gör...
5220.
futboldan nefret ediyor olmama rağmen oğlumu 10-11 yaşlarındayken yaklaşık 2 sene boyunca bir futbol okuluna götürdüm. tribünde oturup futbol oynayışını izledim, evet o sıralar inanılmaz sıkılıyordum ama oğluma çaktırmamaya çalışıyordum. oğlum futbolcu olma hayalleri kurmaya başladığında, ilk başta çok endişelendim ama onu bu hayalinden vazgeçirmeye hiç çalışmadım. hatta ronaldo, messi gibi futbolcuların hayat hikayelerini anlatan çocuk kitapları istedi, onları aldım. "olsun, en azından oğlum ilgi alanına dair kitap okuyor, kitap okuma alışkanlığını pekiştirmesine vesile olur." diye düşündüm. annelik, çok acayip bir şey yani, değişik bir yolculuk ve ben, bu süreçte oğlumun hayallerine saygımdan ötürü futboldan nefret ettiğimi her nasıl becerdiysem bir şekilde gizleyebildim. sonra ne mi oldu? oğlum, kendisi futboldan sıkıldığını, artık futbol okuluna gitmek istemediğini, hareket bisikleti istediğini ve artık bisikletçi olma hayali kurduğunu söyledi ve böylece, onun için futbolcu olma hayali, tarihe karışmış oldu, çok şükür.*
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların itiraf köşesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim