yazarların itiraf köşesi
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
başlık "mırmır" tarafından 14.11.2020 21:09 tarihinde açılmıştır.
1821.
üniversitede ilk sene okula gitmedim ailem okudum biliyordu halbuki. sabah akşam arkadaşlarla boş boş gezdim.
devamını gör...
1822.
çok yorgunum.
ruhum,zihnim,kalbim hiç olmadığı kadar yorgun.
ınsanın bazen ruhu yorulur, kolay kolay da geçmez ama geçmese de o hissi bastıracak başka meşgalelere yönelirsin.şu da vardı şimdi tam zamanı dediğin şeyleri halletmeye girişirsin. onlar da elinde kalırsa ne teselli eder insanı?nasıl toparlar kendine gelir?neye tutunur?
neden her şey üst üste gelir?
bu sorularla cebelleşmek de en az bu ruh hali kadar hırpalıyor.
derin bir ferahlığa ihtiyacım var sözlük.
ruhum,zihnim,kalbim hiç olmadığı kadar yorgun.
ınsanın bazen ruhu yorulur, kolay kolay da geçmez ama geçmese de o hissi bastıracak başka meşgalelere yönelirsin.şu da vardı şimdi tam zamanı dediğin şeyleri halletmeye girişirsin. onlar da elinde kalırsa ne teselli eder insanı?nasıl toparlar kendine gelir?neye tutunur?
neden her şey üst üste gelir?
bu sorularla cebelleşmek de en az bu ruh hali kadar hırpalıyor.
derin bir ferahlığa ihtiyacım var sözlük.
devamını gör...
1823.
ben aslında pastırmalı çöreğe değil paçanga böreğine aidim.
devamını gör...
1824.
hayatımda ailem de dahil gerçek anlamda güvendiğim hiç kimsem yok herkese sahte inanıyormuş numarası yapıyorum ne kadar yalnız hissettiğimden kimsenin haberi yok
devamını gör...
1825.
canım çok sıkılıyor. benim değiştiremeyeceğim ama beni ilgilendiren şeyler canımı çok sıkıyor.
yaşamak neden bu kadar zor? yetişkin olunca her şey daha da zorlaşıyor. başlarım, orta doğusunu da.
yaşamak neden bu kadar zor? yetişkin olunca her şey daha da zorlaşıyor. başlarım, orta doğusunu da.
devamını gör...
1826.
sürekli onu düşünmeye başladım. manyak mıyım neyim? evet xhdhxnxn. n’olmuş yani, pffft. galiba sanırsam o da benden hoşlanıyor. belki de hoşlanmıyor, sırf nezaket gösteriyor. senle konuşmak hoşuma gidiyor dedi ve kahve içmeye gidelim diye de ekledi.
beklentim tavan. daha azıyla mutlu olamam. olabilir miyim? bakıyım… nope. asırlar sonrasında date teklifimi bu? ne bu? kirpikleri çok güzel, yine aklıma geldi de… sorry dudes. çok çok çok acayip simsiyah uzun kirpikli. anlatılmaz, içinde kaybolunur.
dolu dolu bakıyor böyle. mm şey, nası desem… hayran hayran mı? aşık aşık mı? yuoo olamaz. çok erken. daha dur kahve içecektik. yer ve zaman? biri görür mü? uygun olur mu? hiç bilmiyorum.
bak bu asırlar sonra facebook açtığım adam ha, belki okudun, aklında kaldı. bu benim ikinci aşamam, onunlaysa ilk adımımız gibim bir şey oluyor galiba. bana bir şeyler olduğu kesin.
çıldırcam. çık git aklımdan. daha ilk günden, sen hayırdır be adam? asıl ben hayırdır? ne bu heyecanlar falan, salak mısın nesin be kadın. evet. so what?
aaa son cümleye afilli bir şey yazıcaktım. ortalarda dedim bunu en son yazıyım en iyisi, uçup gitti. kelebek mi o?
beklentim tavan. daha azıyla mutlu olamam. olabilir miyim? bakıyım… nope. asırlar sonrasında date teklifimi bu? ne bu? kirpikleri çok güzel, yine aklıma geldi de… sorry dudes. çok çok çok acayip simsiyah uzun kirpikli. anlatılmaz, içinde kaybolunur.
dolu dolu bakıyor böyle. mm şey, nası desem… hayran hayran mı? aşık aşık mı? yuoo olamaz. çok erken. daha dur kahve içecektik. yer ve zaman? biri görür mü? uygun olur mu? hiç bilmiyorum.
bak bu asırlar sonra facebook açtığım adam ha, belki okudun, aklında kaldı. bu benim ikinci aşamam, onunlaysa ilk adımımız gibim bir şey oluyor galiba. bana bir şeyler olduğu kesin.
çıldırcam. çık git aklımdan. daha ilk günden, sen hayırdır be adam? asıl ben hayırdır? ne bu heyecanlar falan, salak mısın nesin be kadın. evet. so what?
aaa son cümleye afilli bir şey yazıcaktım. ortalarda dedim bunu en son yazıyım en iyisi, uçup gitti. kelebek mi o?
devamını gör...
1827.
bugün bir arkadaşımın açık öğretim sınavına onun yerine girdim. biliyorum yapmamam gerekirdi, doğru değildi ama çok ısrar edince dayanamadım ve bilgilerim de henüz taze olduğu için kendimi denemek istedim. her neyse. matematik, fizik, biyoloji gibi sayısal olan dersleri bir şekilde çözdüm ama coğrafyaya gelince çok zorlandım. aöl sitesinden çıkıp google'da aratmayı denedim soruları. siteye geri döndüğümde ekranda kocaman bir "sınavınız iptal edilmiştir" ibaresi yer alıyordu. sonrasında çok denedim ama sınava yeniden başlayamadım. muhtemelen coğrafya geçersiz sayılacak ve sınav notu sıfır olacak.
az önce de aradı sınavı bitirip bitirmediğimi sordu. bugün son günmüş sanırım. bitirdim dedim ve coğrafyayı o hâle getirdiğimi söyleyemedim. gerginlik yaratmak istemedim. muhtemelen çok kızardı. sınav sonuçları açıklandığında kızmayacak sanki. of bilemiyorum sözlük.
az önce de aradı sınavı bitirip bitirmediğimi sordu. bugün son günmüş sanırım. bitirdim dedim ve coğrafyayı o hâle getirdiğimi söyleyemedim. gerginlik yaratmak istemedim. muhtemelen çok kızardı. sınav sonuçları açıklandığında kızmayacak sanki. of bilemiyorum sözlük.
devamını gör...
1828.
1 saat önce tek başıma denize girdim. hava kararmıştı çoktan. iskeleden yükselen müzik sesleri içinde yüzdüm biraz. geçen (bkz: gece denize girmek) başlığına "ölmeden önce yaşamak istiyorum ama korktuğum için yanımda biri olursa iyi olur." gibisinden bir şey yazmıştım. yine bir hayalimi tek başıma gerçekleştirdim. tam gerçekleştirme sayılmasa da gerçekleştirdim. ve ben bir korkumu daha geride bıraktım. yalnızlığımla her şeyi başarıyorum yavaş yavaş!
devamını gör...
1829.
ıtiraf ediyorum kendime itiraf edemediğim seyler var.
devamını gör...
1830.
iki dostumun arası bozulduğunda arada kalmaktan nefret ediyorum
devamını gör...
1831.
aslında bu hikayeyi daha öncesinde pek çok kez yazmış, silmiştim. işin gerçeği korktum hep. kendime ihanet ettiğmi sandım. sildim. ama şimdi biraz daha kararlı gibiyim.
zorlu bir çocukluk yaşamıştım. hani bazı eski yeşilçam filmlerinde, çocuk kahramanlar olur ya, işte aşağı yukarı öyleydi çocukluğum. daha henüz 13 yaşlarımda, çocuklukla ergenlik arasında bir şeydim. komşumuzun bir kızı vardı. çok güzeldi. yani bana öyle geliyordu. gülüşü, duruşu, ses tonu, bana, gözlerime bakışı, hepsi ayrı birer mucizeydi benim için.
o dönmelerde öyle fakirdik ki, o günleri hatırladıkça içim sızlar, canım acır. hiç unutmam doğru düzgün bir şey yiyemez, belki de bazen yemezdik bile. kıyafet bilmez, bunu dile getirecek kadar telaffuz dahi etmezdik. çünkü alınamaması bir yana, birde ana babamı üzme durumu olacaktı.
tam bu günler bir sorun daha patladı. aslında belki de düğüm buydu.
babam yaptığı bir kabadayılıktan sonra cezaevine düştü. çok sıkıntılı ve sancılı bir döneme girmiştik. işler daha da karışıyordu. artık babamın kazandığı üç kuruş da ortadan kaybolmuştu. ne yapacaktık, nasıl geçinecektik? bana göre felaket olacaktı. ama annem öyle düşünmüyordu. güçlü kadındı. babamın yokluğunu aratmamak için köyde türlü işlere gitmeye başladı. bizde kardeşlerimle onun işten gelmesini bekler olduk.
bu günlerden birinde bir olay yaşadım. bir öğle üzeri evimizin önündeki duvara otıurmuş, bir süredir bisikletiyle bir o yana, bir bu yana gidip gelen komşunun kızını izliyordum. öyle güzeldi ve öyle güzel sürüyordu ki bisikleti, hayran hayran dalıp gidiyordum ona.
derken bir talihsizlik oldu ve komşunun kızı bisikletin kontrolünü kaybederek, az ilerime düştü. düştüğü yerden toz kalktı. korkmuştum. koştum yanına. ağlıyordu. onu ayağa kaldırmaya çalışırken, attığı çığlıkları duyan babası geldi gürültüye. ve ne olduğunu sordu. kız beni işaret ederek:
- o yaptı baba dedi.
yutkunmaktan başka bir şey gelmedi elimden. ne diyeceğimi bilemiyordum. kız ise ulumaları eşliğinde bana giydirmeye devam ediyordu.
- arkamdan koştu, beni bisikletten itti baba. bisikletime bindirmediğim için yaptı. nefret ediyorum ondan. uzak da duruyordum. sen geçen gün " onun babası mahkum, yanına gitme" demiştin çünkü.
... daha başka şeyler de sıkıştırdı araya. babası beni dinlemedi bile hiç. hoş bende kendimi izah edecek güç ve cesaretten yoksundum zaten. beni ayağa kaldırdı babası ve yüzüme sert bir tokat vurdu. yere yuvarlandım. geldi başıma küfürler ederek tekmeledi beni.
bu olaylar yaşlanıp son bulana kadar bir kez olsun gözümden yaş akmadı. kalkıp eve gittim, kanayan burnumu temizledim. aynada bir süre iç çeken yüzüme daldım. ve kendi kendime bir daha birini sevmeyeceğimi söyleyip durdum. ve kendime söz verdim, aşık olmayacaktım.
o günden sonra o kızı da artık daha az görmeye, hatta görmemeye başladım.
aradan yıllar geçti. yollar geçti. duydum ki komşu kızı bir gün, yakınlarda ki köyden, ahlaksız, kötü karakterli, ayyaş birine kaçmış. evlenmiş onunla. bir de kızı olmuş.
bense ortaokuldan sonra oralarda duramadım, babamın ceza evinden çıktığı yıl köyden ayrıldım. yatılı olarak okudum, üniversiteden sonra askere gittim. asker dönüşü sınavlara girdim memur oldum. orta karar bir hayat sürmeye başladım. kadınlarla takıldım, bazılarını kendime aşık ettim, ama ben hiç birine hiç bağlanmadım, aşık olmadım. tam benimle ilgili duygusal bir hale bürünmeye başladıklarında kaçtım hep onlardan.
günlerden bir gün köyden bir haber geldi. babam ağırlalmıştı. durumu pek umutlu değil diyorlardı. apar topar yola çıktım, köye geldim. babam iç odada yerde yatıyordu. çoktan ölmüştü. hayatımın kötü diye tabir edebileceğim sayılı sıkıntılı anlarındandı.
ertesi gün babamı toprağa verdik. evdeki bir odaya kapandım, sigara içiyordum orada. karanlık çökmüştü. odanın kapısı açıldı. gelen ışığı yaktı. çok fettandı. kim mi? oydu, komşumuzun kızı. ilk aşkım.
yıllar ondan pek çok şeyi almış götürmüştü. güç tanıyabilmiştim hatta. kilo almış kendini kapıp koyvermişti. bir zamanlardan aklımda kalan sadece koyu kahverengi gözleri kalmıştı yüzünde, birde iki yanağında, gülünce ortaya çıkan gamze. epey konuştuk onunla o gün. kocası mahpusa düşmüştü. ve daha önünde yılları vardı. tıpkı bir zamanlar benim duyduğum kadar acılı bir bakışı vardı anlatırken. kocasını jandarmalar alınca annesinin yanına taşınmıştı, eski evlerine. çok dokunaklı ve manidardı anlattıkları. öyle ki ikimizde ağladık. çok ağladık. yıllardır içimde biriktirdiğim özlem o anda dalga dalga gün yüzüne çıkıyordu. o yaşlı gözlerine uzanıp dokunmamak için nasıl çabalıyordum bilemezsiniz.
kısaca benden özür diledi. o çocuk halimde bana attığı iftira ve yediğim dayağı hiç unutmamış, hep utanmıştı. bunu gözlerinden anlayabiliyordum. af diliyordu benden. affettim onu. bağışladım.
gönlümü aldığı için sevinmişti. gülümseyerek ayağa kalktı, tam gidecekti ki, geri döndü. gitmeden bir kez daha görüşmemiz gerektiğini söyledi. o kadar masumane bir bakışla söylemişti ki bunu, tamam dedim. ve köyden ayrılmadan bir gece önce babasının evinin alt katındaki avluda buluştuk, seviştik onunla.
ve o gece hem ona yeniden aşık oldum, hemde içimde bir ömür gizli kalan yanımı çıkardığı için kızdım ona.
sonra ne mi oldu? bir daha yapmadık bunu. ama birbirimizden kaçmadık da. ne intikam, ne nefret yoktu ikimizde de.
hala ara sıra köye gittikçe görürüm onu. o da beni. ve ben hala kimseye aşık olmadım. ona olan hislerimse şu an için bilmediğim bir boyuta evrildi. benim geldiğimi anladığı günler bazen balkonda, onu görebileceğim bir yerde bakar durur bana. gözlerinin kahvesini ve gamzelerini görür gibi olurum. gülümserim...
devamını gör...
1832.
her şeyin farkındayım ama salağa yatıyorum.
devamını gör...
1833.
kimse beni, gerçek beni asla tanımıyor. dışarıdan gösterdiğim ben ile benliğimdeki gerçek ben, birbirinden çok farklı. beni ne annem, ne babam, ne de arkadaşlarım tanıyor. okuldaki ben ve evdeki ben çok farklıyız. ruhuma takmış olduğum maske benim gerçeğim oldu artık.
sorunlarımı bir halının altına süpürmeye çalışıyorum fakat halı artık buna izin vermiyor. içime atmaktan yoruldum, aslında çoğu şeyden çok yoruldum sözlük. beni anlayacak, anlamaya çalışacak insanların olmasını bekliyorum fakat saçma bir beklenti içerisindeyim. beklentiler insanı üzmekten başka bir işe yaramıyor çünkü.
sorunlarımı bir halının altına süpürmeye çalışıyorum fakat halı artık buna izin vermiyor. içime atmaktan yoruldum, aslında çoğu şeyden çok yoruldum sözlük. beni anlayacak, anlamaya çalışacak insanların olmasını bekliyorum fakat saçma bir beklenti içerisindeyim. beklentiler insanı üzmekten başka bir işe yaramıyor çünkü.
devamını gör...
1834.
bir kere rüyamda sevgilim vardı. sarılıyordu bana, öyle huzur doluydum ki anlatamam. hiçbir ilişkimde yaşayamadım bu hissi. sanırım beni kimse gerçekten sevmedi.
devamını gör...
1835.
iki gündür evde yüksek sesle bu şarkıyı dinliyorum. genelde hep yüksek sesle müzik dinlerim zaten. ama annem gelip "annem ne oldu sana? bir sıkıntın mı var?" demedi. o kadar çok istedim ki bunu demesini. kucağında ağlamayı.. ama gece yatağıma kıvrılıp, yastığı yüzüme bastırıp ağlıyorum. sesim çıkmasın diye elimi ağzımla kapatıyorum.
bir sorunumuz yok annemle ama ona anlatmadığım çok derdim var. affedilmeyecek şeyler yapmasına rağmen affettim onu. ve ben bir kez daha nasıl "anne" olunur nasıl olunmaz bunu anladım. çocuğuma bunu asla yapmayacağım. onun gibi bir anne olmayacağım ama onun kadar savaşçı ve sabırlıyım.
devamını gör...
1836.
kalbim delik deşik olmuş da o delikler kapanıp iz bırakmış gibi hissediyorum.
devamını gör...
1837.
zamanın kardelenlerindenim. haydi kızlar okula kampanyası ile gaza gelip 16'sından sonra ortaokula başladım. okuyup öğretmen olup köyümdeki kızlara ilham kaynağı olacaktım. o kızların hepsi erkenden evlendi ve gelip bana acıyarak "sen hala atanmadın mı?" diye soruyorlar. itiraf ediyorum: pişmanım.
devamını gör...
1838.
ben aslında yoğum.
devamını gör...
1839.
arada danla bilic izliyorum.
devamını gör...
1840.
üniversiteden mezun olmaktan, gün bitsin diye dakika sayacağım bir işe girmekten ölesiye korkuyorum ama geliyor gelmekte olan
not: evet şımarıklık ama bu da itiraf köşesi kardeşim
not: evet şımarıklık ama bu da itiraf köşesi kardeşim
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276