5581.
benim daha kendime itiraf edemediklerim var burada herkese nasıl söyleyeyim?!
bu da bir itiraf bence.
bazen de neden ben diye yakınıyorum ağrı, acı, üzüntü çekerken. halbuki neden ben olmayayım, hayat herkese adil mi sanki!
devamını gör...
5582.
yaşanıp biten şeyleri özlüyorum
devamını gör...
5583.
daha yapmadım bunu itiraf edeyim. halledince yine itiraf edicem buraya allahın izniyle.
devamını gör...
5584.
son zamanlarda kendimden daha da nefret ediyorum.

dışarıdan bakınca nefret edilecek biri gibi gözükmediğimi de biliyorum aslında, keşke kendimi sadece dışarıdan bir gözle bakan biri gibi görebilseydim.
ama asıl duygularımın, kalbimden geçen şeylerin. kaçmaya çalıştığım tüm şeylerin farkındayım ve bu beni kendimden soğutuyor. kendimi tanıdıkça kendimden daha da uzaklaşıyorum.

o kadar önemli bir konu da değil aslında. kendimi o kadar önemli bir konu olarak göremiyorum, kafaya takılacak binbir problem varken bu konu üzerinde kafa yormak garip geliyor ama kendimi durduramıyorum işte.
tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan çıkar konusu bile daha önemli gibi ama neyse işte.

umarım sadece kendimi tanıdığımı zanneden birinin tekiyimdir.

böyle deyince de bok gibi birisiymişim gibi anlattım kendimi. öyle değilim aslında ama insanlara yansıtamadığım her şeyin sinirini kendimden çıkartan pasif agresif birisiyim desem daha doğru olur.
bu da bir diğer itiraf olsun, pasif agresifin kelime karşılığıyım ve iğrenç bir durum.
sadece agresif kalsaydım bile olurdu ama pasif eklenince o pasiflik kusma hissiyatı yaratan duygular uyandırıyor.

üçüncü itiraf, insanlara duygularını belli etmekten korkan ve asıl duygularını belli edemediği için gereksiz patlamalar yaşayan biriyim.
daha kötüsü ise asıl sorunun üzerini örtmek için başka şeyleri problemmiş gibi görebiliyorum.

dördüncü itiraf, bu yazdığım şeylerde bile kendimle alakalı asıl problemi itiraf edemedim. asıl problem kendimle yaşadığım sorunlar ya pasif agresiflik falan değil. sadece bunları kelimelere dökerek anlatabilmek daha kolay asıl probleme göre.
devamını gör...
5585.
kuryenin, kargonun, teslimat görevlisinin, taşınma sırasında eşya taşıyan adamın vs asansörü olmayan binada üst kata çıkıp inmeyi istememesini hadi bir nebze anlayabiliyorum. ama asansör varsa lütfen o asansörle gel kapıma be adam.

bakın sırf kupondan koddan indirimden falan yararlanmak için üçe böldüğüm siparişin hepsini aynı kurye getiriyor, apartmanın kapısında otomattan bana diyor ki "abi yukarı çıkmayıp asansöre koysam olur mu". kral sana sipariş başına 25 kağıt para verdim ben. zaten bana geldiğinde başka atacağın 2 paketin parasını aldın, lütfen gel o üst kata. yemeğimi asansörün zeminine koyma kurye kardeş. beni üzme olur mu.

hadi kahve içelim deyip de kahveyi bana yaptıran, bardağını dışarı taşıttıran iş arkadaşımla bu kurye aynı gözümde vallahi bak. çok seviyorum ikisini de ama dövesim geliyor.
devamını gör...
5586.
çok yalnız hissediyorum.
daha doğrusu yalnızım.
eskiden bir şekilde başa çıkıyordum ama yaş aldıkça daha çok zorlanmaya başladım
devamını gör...
5587.
"hilies nihtes ki alles toses s'agapo "*
devamını gör...
5588.
günlüğüm gibi düşün bunu ama süslü harflerle yazmıyorum, çünkü elimde kalem yok, motivasyonum yok, bir de hayat enerjim yok. kısacası ben bir yokum.

yalnızlık mı? onunla artık senli benli enseye şaplak göze parmak gibiyiz. sabah kahvaltımı onunla yapıyorum; çay bardağımın karşısında oturuyor, sessizliğiyle başımı şişiriyor. arada tuzluğu uzatıyor hayal gücüm, sağ olsun, onu da oyalıyoruz.

artık insanlar sormayı bıraktı: nasılsın? diye.
çünkü cevap hep aynıydı: iyiyim ki bu, türkçede batıyorum ama seni de üzmek istemem demek. zaten başımın belası bu insanları üzmek istememem. artık kendime bile nasılsın demiyorum. kendimle ilişkimiz biraz mesafeli, biraz pasif-agresif. bazen aynada göz göze geliyoruz, sen hala buradaymışsın der gibi bir bakış… gözlerim bile bana trip atıyor, yaşama sevincin yok ama yine de uyanmışsın bu sabah diyor sanki.

hayat bazen bir labirent gibi geliyor ama çıkış kapısı yok. dinazorlar bile uğramıyor artık rüyalarıma, onlar bile sıkılmış benden . sıkıntım öyle seviyede ki, içsel boşluğumun artık bir posta kodu var. google mapste bile konumum için bilinmiyor diyor.

manevi sıkıntılar mı? onlar içimde salsa yapıyor. arada biri durup her şey bir gün geçecek diyor. doğru olabilir ama korkum şu: her şey geçerken ben yerimde mi sayacağım? yaşamak bir yolculuksa, benim trenim makinistsiz gibi. kendi kendine gidiyor, freni de yok, ama istasyonlara uğramayı da hiç sevmiyor.

sonuç? hayatla olan ilişkim karmaşık statüsünde. ruhum kırık, ama yapıştırıcı niyetine espriler yapıştırıyorum her yerine. kim bilir, belki bir gün gülmekten çatlayınca içimdeki boşluk da dağılır.

ama şunu söyleyeyim: yalnızlık kötü bir şey değil. kötü olan, yalnızken çalan kapının yine kargo olması. ve gelen şeyin siz evde yoktunuz, şubeden alabilirsiniz notuyla geri gitmesi.
devamını gör...
5589.
bugün içmem gerek, ta ki yikilana dek.
günlerdir zihnimde dolanıp duruyor. direniyorum. biliyorum ki bir kere ağzıma sürsem gerisi gelecek ve ben gerisini toparlayamayacagim.
devamını gör...
5590.
en ufak bir dram kırıntısı beni dağıtıyor. yine çok narin olduğum bir dönemdeyim. güzel ülkem de hiç yardımcı olmuyor. 14 yaşında bir geri dönüşüm fabrikasında kolunu kaptırarak vefat eden çocuktan, 7 yaşında sulama kanalında boğulan yavrucağa içim katıla katıla ağlamak istiyorum. tutamıyorum ağlıyorum gerçi.
o kadar kötüyüm ki bu aralar "dikkat kırılır!" yazan bir kutunun içine girip saklanmaya bile varım.
devamını gör...
5591.
eski anıları özlemekle aynı zamanda keşke yaşanmasaydı demek nasıl bir duygu karmaşası? çözemiyorum.
devamını gör...
5592.
bu başlığa sanki hep farklı hesaplardan mahsun kırmızıgül yazmış gibi hissediyorum.
devamını gör...
5593.
"5 dakikanızı alabilir miyim?" diye başlayıp, 45 dakikadır aynı konuyu anlatan, evrende var olan her şeyi şikayet eden veliler geldiğinde, ön bürodaki arkadaşa online toplantıda olduğumu söylettiriyorum.
pişman değilim.
devamını gör...
5594.
itiraf edemeyecek kadar yorgunum.
devamını gör...
5595.
itiraflarımı yazarsam şafak operasyonuyla alınıp ters kelepçeli fotoğraflarım basına düşer diye korkuyorum. bu da bir itiraf.
devamını gör...
5596.
beni düşürdüğün durum canımı sıktı. sinirlendim, yine de sustum. çünkü hiçbirinin müsebbibi sen değilsin. sana çoktandır biçtiğim “kıymet” kavramının öteliği; esas suçlu o. kendime kızdım, seni daha önce layık olduğun yerde unuturcasına bırakmadığım için öfkelendim. asla aşkımdan değil ama insani olarak verdiğim değeri hak etmediğini bildiğim hâlde sana karşı hissettiklerim için derinden sarsıldım ve kendimden utandım çoğu kez. şu an olduğu gibi. bir daha kalbimi kırmana müsaade etmeyeceğim. bu sondu.
devamını gör...
5597.
kusucam artık. ku-su-cam.

allah peygamber ve bütün kutsal varlıklar aşkına, bitmiyor bu tez. bit-mi-yor. bunaldım vallahi bunaldım. 100 sayfa olmuş, 16.000 kelime yazmışım, daha şimdiden 85 referans vermişim. yazıp bitirdiğim kısım sadece intronun yarısı.

ben yemek tarifi yazmak istiyorum. ben gezi yazısı yazmak istiyorum. ben tiyatro incelemesi yazmak istiyorum. ben müzik dinlemek, bisiklete binmek, köpeğimle oynamak, deniz kenarında kahve içmek, denizin iyotlu havasını hasta olana kadar solumak, öğlene kadar uyumak ve sabaha kadar uyanık kalmak, karşı komşunun çiçek açan erik ağacının çiçeklerini koklamak, güneş doğduktan sonra evden çıkmak güneş batmadan eve girmek istiyorum. haftasonu çalışmak istemiyorum. ben bu saydıklarımı da yapmak istiyorum. daha fazla çalışmak istemiyorum artık. je ne veux pas travailler.

devamını gör...
5598.
(
devamını gör...
5599.
kitaplardan konuşmayı seven biri olarak ne kadar da az kitap okumuşum hayatımda. sayı 200 falandır herhalde bilmiyorum. bakıyorum da bunca yıllık yaşama ne kadar az kitap sığmış. halbuki ben her şeyi okumak isteyen biriyken nasıl bu kadar az okumuşum? hastalığımın etkisini çok geç fark etmiş biri olarak ne kadar da boş yaşamışım.

kitaplar hayatımda önemli bir yer kaplarken hala okumamış olduğum o kadar beni bekliyor. okumak istediklerim de. ne yazık ki olamayacak. olamıyor maalesef. neyse yaşamım bu benim kabul etmeliyim. hayal kırıklıklarıyla dolu bir sonlanış olacak nasılsa her türlü.
devamını gör...
5600.
ve bir gün kendi kendime yeteyim diye uğraşırken
çabalarım sona erecek pilim bitecek ve yenisini takamayacağım.
çünkü her ölümde yeniden doğmak inan çok şey götürür insandan.
daha açabileceğim birkaç sayfa daha kaldı..
ama azaldığını görmeliyiz bence.
yanlış yere düşeceğim yanlış takacağım pilde artık her şey için çok geç olacak uçurumdan bırakacağım kendimi
çünkü insanlar istemezse ben düzeltmemem
ardınızı toplayamam ve
yerinize sevemem, müdahale edemem artık
yorgunum. zihnim yorgun
bedenim ondan yorgun.
tek kritik bir hataya bakıyor artık..
ben bu hayatı boşa mı yaşamışım
ya da boşa yaşar mıyım?

sizin aksinize
sevgi ve saygılarımla,
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların itiraf köşesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim