yazarların itiraf köşesi
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
başlık "mırmır" tarafından 14.11.2020 21:09 tarihinde açılmıştır.
4261.
yine aynı sorumsuzluğu yapıyorum ve böyle yapmak olmaz.
devamını gör...
4262.
kaderin benim için sıkıca ördüğü ağlar; büyük yazarların yarattıkları karakterler ile anlattıkları benlikleriyle tanışmadan önce, kendi başıma o benlikleri özümsememi istemiş olmalı ki çoğu önemli eserle çok sonraları tanıştım.
bu çok sonraları tanımı yaştan tamamen bağımsız. ben "o" kitapları okumadan çok önce o karakterlerin vardıkları sonuca varmıştım bile. bu yüzden dostoyevski bana ızdıraptan başka hiçbir şey vermedi. kendi yıkık ve -yıllar önce yaşamış bir yazarla aynı olduğuna göre - özgün olmayan karakterime ayna tutulması beni çıplak hissettirdi.
sofistike bir dil ile anlatılan tüm o baş karakterler "olmak" kaderimin gülünç bir oyunuydu. acı olansa benim anlatımım, beni oynatan kalemin dili ne sofistike ne de okumaya değerdi. bu yüzden kimse beni okumaya, tanışmaya değer bulmadı.
büyük bir zevkle okudukları dostoyevski, osamu dazai, albert camus ve oğuz atay romanlarımın ucuz bir kopyasıydım sadece. ucuz bir kopya olmama rağmen hepsinin çektiği acıları en derinlerimde hissettim.
fark etmişsinizdir ki ben sadece belli karakter tiplerini konu alan kitaplardan bahsediyorum. özümsediğim karakterler içinde büyük hayalperest don kişot ya da romantik edward rochester yok. düşündüm de edward'a benziyorum biraz. benzeyen tek özelliğim çirkinliğim olsa bile.
ben sadece çirkin, hasta, ezik adamları ve kadınları özümsedim. evet kadınları da özümsedim. bir erkek olsam da bir kadının kırılganlığına sahibim. bu yüzden kadınları her zaman çok iyi anladım. anlamamış gibi davranmaksa işime geldi.
kadınları iyi anlasam da benim için uzaklardaki bir gök cismi kadar soğuk ve karanlıklar. sadece kadınlar da değil anakin skywalker'in dediği gibi "not just the men, but the women and children too."
araya film/kitap/dizi repliklerini sıkıştırmadan duramam. bu, insanlara onlardan biri olduğumu göstermenin bir yoludur. gerçekten zevk aldığım için yapmam bir şeyleri. normal olduğumu göstermek için yaparım.
bakın ben de sizdenim! bir ucube değilim...
bu çok sonraları tanımı yaştan tamamen bağımsız. ben "o" kitapları okumadan çok önce o karakterlerin vardıkları sonuca varmıştım bile. bu yüzden dostoyevski bana ızdıraptan başka hiçbir şey vermedi. kendi yıkık ve -yıllar önce yaşamış bir yazarla aynı olduğuna göre - özgün olmayan karakterime ayna tutulması beni çıplak hissettirdi.
sofistike bir dil ile anlatılan tüm o baş karakterler "olmak" kaderimin gülünç bir oyunuydu. acı olansa benim anlatımım, beni oynatan kalemin dili ne sofistike ne de okumaya değerdi. bu yüzden kimse beni okumaya, tanışmaya değer bulmadı.
büyük bir zevkle okudukları dostoyevski, osamu dazai, albert camus ve oğuz atay romanlarımın ucuz bir kopyasıydım sadece. ucuz bir kopya olmama rağmen hepsinin çektiği acıları en derinlerimde hissettim.
fark etmişsinizdir ki ben sadece belli karakter tiplerini konu alan kitaplardan bahsediyorum. özümsediğim karakterler içinde büyük hayalperest don kişot ya da romantik edward rochester yok. düşündüm de edward'a benziyorum biraz. benzeyen tek özelliğim çirkinliğim olsa bile.
ben sadece çirkin, hasta, ezik adamları ve kadınları özümsedim. evet kadınları da özümsedim. bir erkek olsam da bir kadının kırılganlığına sahibim. bu yüzden kadınları her zaman çok iyi anladım. anlamamış gibi davranmaksa işime geldi.
kadınları iyi anlasam da benim için uzaklardaki bir gök cismi kadar soğuk ve karanlıklar. sadece kadınlar da değil anakin skywalker'in dediği gibi "not just the men, but the women and children too."
araya film/kitap/dizi repliklerini sıkıştırmadan duramam. bu, insanlara onlardan biri olduğumu göstermenin bir yoludur. gerçekten zevk aldığım için yapmam bir şeyleri. normal olduğumu göstermek için yaparım.
bakın ben de sizdenim! bir ucube değilim...
devamını gör...
4263.
geçenlerde tavuk kanat sevmediğim için çok dışlandım sözlük. iyi değilim, moralim çok bozuk. davarlar üstüme üstüme geliyor. pardon duvarlar.
devamını gör...
4264.
kafamda dönen meraklı kuyruklar yüzünden birçok şey yapmak isteyip çok az şey yapabilme konusunda rakip tanımıyorum.
devamını gör...
4265.
dışarıdayken insanlara gülümseyerek baktığımı zannettiğimde bile aslında her an dövebilirmiş gibi bakıyorum. bunu da yanlışlıkla yapıyorum aslında. gülümseyeyim ama çok da gülümsemeyeyim , kararında bir şey olsun diyorum. sonuç: dövecekmiş gibi size bakan, kaşları çatık, arada bir de gözlerini kaçıran, ama siz ona bakmadığınızda bakışlarını yine size yönelten ve bunu da çaktırmadan yaptığını düşünen bir kişi.
daha bugün yanımda oturan kıza birkaç kere göz temasında bulunduğumuz için gülümseyeyim dedim, gülümsemeden önce de telefonumun siyah ekranından kendime baktım gülümseyince nasıl gözüküyorum diye. bir süredir farkındaydım ama hiç insanlara gülümsediğimi sandığım şekilde görmemiştim kendimi. ben gülümsemiyorum direkt.
vazgeçtim kıza gülümsemekten. ama bir daha da göz teması kuramadım çünkü baktıkça gülümseyesim gelecek ve ben yine o sinirli, gergin bakışımı atacağım istemsizce.
ya şebek gibi güleceğim ya da dövecekmiş gibi bakacağım. içimden şebek gibi gülmek geliyor insanlara baktığımda ama bu sefer de onlar bana dövecekmiş gibi bakarlar diye korkuyorum. ve ben de bu korktuğum insanlardan biriyim.
evet,sonunda gelebildim o itirafa. korktuğum insanlardan biriyim ve bu benim istediğimin dışında oluyor. yoksa ben istemez miyim tebessüm edip insanların gününün bir anını güzelleştirmeyi. kanımda yok galiba.
daha bugün yanımda oturan kıza birkaç kere göz temasında bulunduğumuz için gülümseyeyim dedim, gülümsemeden önce de telefonumun siyah ekranından kendime baktım gülümseyince nasıl gözüküyorum diye. bir süredir farkındaydım ama hiç insanlara gülümsediğimi sandığım şekilde görmemiştim kendimi. ben gülümsemiyorum direkt.
vazgeçtim kıza gülümsemekten. ama bir daha da göz teması kuramadım çünkü baktıkça gülümseyesim gelecek ve ben yine o sinirli, gergin bakışımı atacağım istemsizce.
ya şebek gibi güleceğim ya da dövecekmiş gibi bakacağım. içimden şebek gibi gülmek geliyor insanlara baktığımda ama bu sefer de onlar bana dövecekmiş gibi bakarlar diye korkuyorum. ve ben de bu korktuğum insanlardan biriyim.
evet,sonunda gelebildim o itirafa. korktuğum insanlardan biriyim ve bu benim istediğimin dışında oluyor. yoksa ben istemez miyim tebessüm edip insanların gününün bir anını güzelleştirmeyi. kanımda yok galiba.
devamını gör...
4266.
asla yaşayamayacağım hayatları kafamda günlük de olsa yaşamak için bu kadar okuyorum. bazen çok zor metinler, bazen su gibi akan kurgular... gün geçsin zaman aksın diye yaşayamadığımı okuyorum.
devamını gör...
4267.
özledim. özledikçe unutmak istiyor,unutmayı istedikçe kendime kızıyorum sonra yine özlüyorum. bu kısır döngü içinde kaybolup gidiyorum.
devamını gör...
4268.
bir ara düşüncelerimin ne kadar ileriye gidebileceğinden çok korkmuştum ve akan düşüncelerimi törpülemeye karar verip düşüncelerimin yönünü bambaşka bir amaca yönlendirdim. hayatımda onu sürekli görme mecburiyetinden kurtulunca da, ki günlük işkenceleri de ayrı bir keyifli (!) idi, iyileştim. ama son bir ders vermeyi de planlamıyor değilim. hayatı, ömrü boyunca unutamasın istiyorum. 1933 ile 1945 yılları arasında değiliz ve sen bu düşünceye nasıl bir eğitimci olarak sahip oluyorsun bilmiyorum ama kınıyorum seni kınıyorum!
devamını gör...
4269.
çok uzun bir zaman sonra yeniden bir mektup yazdım bugün. mail değil, kağıttan sayfalar üzerine yazılan eski usül. dolu dolu bir şeyler karaladım. bir hayli vakit olmuştu yazmayalı. muhtemelen beş yıl. iki sayfalık mektubu defalarca okudum ve sonra dışarı çıkıp boş bir parkta keyifle yaktım. dumanını savurdum bulutlara; rengi oldukça güzeldi. yazım da feci şekilde çirkindir, okuması güçtür fakat o sebepten yapmadım bunu. dumanla haberleşmeyi denemek istedim. bir takım iyi niyetlerlele yükleyerek gökyüzüne ilettiğim cümleler dumanın üzerinde dans ederken rüzgarla beraber uçup gittiler bir hiçliğe. cevap gelir mi orası bilinmez. fakat pek bir iyi geldiği aşikar. kesinlikle tavsiye ederim. siz de yazmayı deneyin. gerçi kağıtları yakmayın, yüreği kağıttan narin olanları da tabi. kalmışsa eğer, henüz kirlenmemiş inceliklerinizden öpülesiniz. güzel günler yakındır umarım.
devamını gör...
4270.
tanrı olmak istemezdim. çok ağır bir sorumluluk olurdu. yani istesem de olamazdım.
devamını gör...
4271.
arkadaşlarımın babalarının aniden ölmesi üzerine babamla aramı düzeltmek için daha çok çaba sarf eder oldum.
devamını gör...
4272.
bu itlerin susmadığı her gün öfkeliyim. öfkem volkan gibi taşıp taşıp duruluyor. bir de saçma sapan konuşmuyorlar mı a..kodumun evladı sen beni kızılayda asacaksın hemi seni var ya mermi manyağı yaparım.
devamını gör...
4273.
yaşamaya gerek var mıydı? yani sırf tanrı bilinmek istedi diye, bizimle yaşamları deneyimlemek istedi diye gerek var mıydı? ben bu gördüklerimle yaşadıklarımla duyduklarımla nasıl yaşayacağım şimdi?
devamını gör...
4274.
bir saat kadar önce koridorda umursuzca yatmakta olan kedimin üzerine basıyordum.
devamını gör...
4275.
tanıdığım tek bir insana dahi güvenmiyorum. birine sırtını dönecek kadar güven duymayı aşırı isterdim.
devamını gör...
4276.
yokmuş, hissetmiyormuş gibi davranıyorum herkese.evet hepiniz haklısınız kapalı kutuyum ve öyle de kalıcam gibi.bunun için üzgün olmayacağım.kendinizi bunun yüzünden arkadaşım gibi hissetmeyeceksiniz belki ama böyleyim işte, değiştiremeyeceğim şeyler var.o yüzden sanki hiç çabalamamışım, çabalamıyormuşum gibi davranmayın bana.
devamını gör...
4277.

kapına gelecek kadar cesaretliydim ama zilini çalacak kadar korkaktım. sadece çok sevdiğim için aşktan kör olacak kadar sevdiğim içinmiydi o hakaretler bana? sen dışında kimseyle mutlu olamıyorum. saat gece 02.03 çok özledim seni. yine denk geleceksin belki bana buralarda. yine saydırıp hakaretler edeceksin belki bana neyse ...
devamını gör...
4278.
beni kalabalığın içinde yapayalnız bırakan şu hayata kızgınım.
devamını gör...
4279.
şu hayatta en tahammül edemediğim insan tipi kendini bir şey zanneden insan. aşık olsam anında soğurum. kibirli, havalı, kendini övmeyi seven, iyi gözüktüğünü düşünen insan bomboş geliyor gözüme. nerede bir incelik var gözüme o hoş geliyor. en iyi yerde olmak en iyi görüntüye sahip olmak bomboş durumlar.
devamını gör...
4280.
terzideyim. içerisi gereksiz tıkış tıkış. şaşırıyorum. ömer abi "hocam bi dk bekletsem sizi şöyle geçin oturun" diyor. sandalyeye ilişiyorum. orada olan kimseyle göz teması kurmuyorum. sıkkın bir şekilde camdan dışarı bakıyorum. kimse kimseyle konuşmuyor. sadece dikiş makinesinin sesi geliyor derken arkadan çalan şarkıya kulak kabartıyorum. "uzak diyarlarda evli barklı, mutluluk en çok onun hakkı..." o kadar bağlamdan kopuk bir şekilde çalıyor ki hiç böyle bir derdim olmamasına rağmen yere çöküp ağlamaya başlasam acaba ne derler, şarkıyla bağlantıyı kurmaları mümkün olur mu diye düşünürken "hocam sizin pantolonların boyu kısalacaktı değil mi" diyen ömer abinin sesi ile irkiliyorum. kafamdaki tek kişilik melodramama alkış gelmiyor tabii ki. birgün böyle aklımdan geçen şeyleri gerçekten yapacağım diye ödüm kopuyor. sosyal anksiyete bul beni dostum.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276