yazarların itiraf köşesi
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
başlık "mırmır" tarafından 14.11.2020 21:09 tarihinde açılmıştır.
681.
insanlar doymak nedir bilmiyor. sevgiye, saygıya, iyiliğe çabucak doyan insan, kötülüğe, zorbalığa doyamıyor. iyiliğe aç olansa bir kırıntı için bin cefa çekiyor. yoruldum, yıldım bi bitmediniz demekten usandım.
devamını gör...
682.
nasıl olduğunu bilmiyorum ama bulunduğum ortamdaki tüm çakmaklar benim cebime giriyor. katiyen bir kasıt yok. çakmakları almak gibi bir düşünceye ise hiç sahip değilim. ama o kadar inatçılar ki, bir şekilde eve geldiğimde hiç tanımadığım çakmakların benimle birlikte eve geldiklerini fark ediyorum.
gerekli önlemleri almama rağmen sorun devam ediyor. bulunduğum ortamda önceden uyarısını yapıyorum. bu çakmakların bana karşı zaafı var, o yüzden çakmaklarınızı koruyun diyorum çevremdekilere. herkes gülüyor tabi. ama günün sonunda o çakmakların hepsi bizim eve geliyor. çakmaklı köyün kavalcısı gibi bir şey oldum sanırım. yani ne yaparsam yapayım, nasıl önlem alırsam alayım çakmaklar bir yolunu bulup, akın akın bizim eve doğru geliyorlar.
hatta geçen gün tanıdığım iki çakmak dahi benim cebime girmiş. meğer eşimin çakmaklarıymış. tanıdık olanlar da bana bunu yaparsa, ben daha ne edeyim? varın siz söyleyin...
gerekli önlemleri almama rağmen sorun devam ediyor. bulunduğum ortamda önceden uyarısını yapıyorum. bu çakmakların bana karşı zaafı var, o yüzden çakmaklarınızı koruyun diyorum çevremdekilere. herkes gülüyor tabi. ama günün sonunda o çakmakların hepsi bizim eve geliyor. çakmaklı köyün kavalcısı gibi bir şey oldum sanırım. yani ne yaparsam yapayım, nasıl önlem alırsam alayım çakmaklar bir yolunu bulup, akın akın bizim eve doğru geliyorlar.
hatta geçen gün tanıdığım iki çakmak dahi benim cebime girmiş. meğer eşimin çakmaklarıymış. tanıdık olanlar da bana bunu yaparsa, ben daha ne edeyim? varın siz söyleyin...
devamını gör...
683.
bugün bir insanı kasıtlı olarak duymazdan geldim. üstüne vazife olmayan şekilde benimle alakalı konularda yorum yapan birini de arkadaşının yanında tersledim. önceden olsa bu tür davranışları düşündüğüm için bile kendimi kötü hissederdim fakat artık tahammül edemiyorum. bugün terslemekle kalmakta çok zorlandım. sabahtan beri bunu düşünüyorum ve suçluluk duymadığım için şaşırıyorum. içim rahatlamış hissediyorum. sanki bunca zamandır ihtiyacım olan şey buydu.
devamını gör...
684.
hayatımda ilk defa bi ceo'yla tanıştım bugün. garip bi gün oldu. "siz ne iş yapiyorsunuz?" diye sorana da siyo demek çok afilliymiş, onu fark ettim.
check-in yaparken elim 6e'ye gitti önce. sonra sezgi mi dersin artık, kıçımın rahatı mı, bi tık ön olsun da kolay inivereyim diye 5e'ye geçtim. kenarlar dolu zaten hep.
bize kala kala ortası kalmış. ne yapıcan? parasını verdiğin pamuk şekeri sırf kenarları ısırılmış diye yemiycen mi? güdülecek bu deve, mecbur. gütmüş bulunduk.
kapı açılış vaktine bakıyorum: 19.20. 2 saat kadar boşluğum var. e her zamanki gibiyim. yani insan göresim yok. geçtim havalimanının en ücra köşesine. hoparlörden hafif hafif klasik müzik çalıyor. hiç de sevmem. yine de rahatsız olmuyorum. bir kedi bir adam bir ölüm kitabını okuyorum livaneliden.
uzatmayalım öyle böyle derken bindim uçağa. 5f'de, sağımda nereden baksan 70 yaşında bi teyze oturuyor. hoşgeldin evladım diyor. gülümseyip hoşgördük teyzecim, hayırlı yolculukların olsun! diyorum büyük bi coşkuyla. ama gülümsemem maskeyle absorbe ediliyor. -boşuna surat yaptık ulan ne diye bozuyosun poker face'ini diye düşünüyorum.
uçak kalkmadan 5d'ye, sol tarafıma bi eleman oturuyor takım elbiseli. allah allah! adamın boyu 10 metre!
-ziyaaaaa- dediğinizi duyar gibiyim. 10 metre yoksa da 1.95 var, şakasız. hiç konuşmuyoruz. ben hâla kitaba odaklıyım o sıra. zaten kitap da bir akıyor ki meret. baş karakter sami'yle özdeşleştirmişim kendimi. sirikit'ten bile hayat dersi alıyorum.
derken telefon çalıyor yanımda. bir defa değil ama 3-5 defa, ısrarla çalıyor. kimsenin açası yok. olsa olsa teyzenin telefonudur bu diyorum ve kitabı bırakıp teyzeyi hafif bi dürtüyorum:
+telefonun çalıyor teyzecim.
-!!!???!!???!!???
+çalan telefon diyorum, seninki galiba.
-hee kızım arıyodur.
teyze çantasından telefonunu çıkarana dek 2-3 kere daha dinliyoruz zil sesini. sonuna kadar. kısa bi konuşmanın ardından hostes herkesten ellerindeki çantaları aşağıya almalarını rica edecek. teyzeden de bastonunu istemek gibi bi yanlışa düşüyor kadıncağız. canını istese daha iyi!
teyze için o baston çanakkale'deki şehit mehmetçiğin tüfeği adeta. bırakır mı?
+vermem! galkamam ki ben bunsuz guzumm.
*ama almamız lazım. uçak türbülansa girdiğinde bi yerlere çarpabilir.
(teyze bana dönüp) +ne diyo?
-bastonu yukarı koycakmışsın teyzem.
+alamam ki ordan.
-ben yardımcı olcam sana sen merak etme.
+allah razı olsun guzuum...(dualar)
teyzenin bastonunu yukarıdaki bagaj kapağına yerleştirdikten sonra kabin görevlisi su dağıtıyor. bi tane kendime alıp teyzeye su istiyor musun diyorum. mehh! diye absürt bi ses çıkartıyor. öyle bi ses çıkarttıysa istemiyordur herhalde diyorum. evet demek bu kadar zor olmamalı.
ışıkların sönmesiyle kitabım da yerini müziğe bırakıyor. derken soldaki elemanın teyzeyle konuştuğunu fark ediyorum. biri sağımda biri solumda, ortalarındayım ve iletişim kuruyorlar. en tilt olduğum şey!
kulaklığı çıkartıveriyorum hemen. muhabbete bodoslama! canım teyzemin boğazı kurumuş. solumdaki elemana onu anlatıyormuş meğer. kendime aldığım ama içmediğim hamidiye suyumu açarak teyzeye veriyorum.
ve ip burada kopuyor!
solumdaki eleman muhabbet açmaya çalışıyor. nerelisin, napıyorsun falan derken anlatıyorum kendimi. sorduğu kadar tabi, fazlasını anlatmıyorum hiç.
sohbet sıkıcı olmasın diye "siz ne iş yapıyorsunuz?" diyorum ve günümü anlamlı kılan bir cevap geliyor elemandan.
siyo'yum ben.
+öyle mi? şirketinizin faaliyet alanı ne?
-inşaat. rusya ve suudi arabistanda inşaat işleriyle uğraşıyoruz.
+hadi ya, burada işiniz ne o zaman?
-türkiyeye yeni döndüm. şu an çocuklarımın yanına gidiyorum. aslında türkiyeye 2022 sonunda dönmeyi düşünüyordum. eşim vefat edince dönmek zorunda kaldım. yapmam gereken son bir şey kaldı.
-başınız sağolsun. özel değilse ne olduğunu öğrenebilir miyim?
+ bak art of seduction. ben şu hayatta kendime 3 hedef koydum. birincisi amerikada yüksek lisans yapmaktı, yaptım. ikincisi yurtdışında bir şirkette ceo olmaktı, oldum. üçüncüsü ise siyasete girip ülkeme faydalı olmak. şimdi siyasete girmek için döndüm. yanımızdaki teyzeyle olan sohbetin, iyi niyetin çok hoşuma gitti. iyi niyetini hiçbir zaman kaybetme olur mu? eminim bir gün kazanacaksın.
uzuuun uzun konuştuk elemanla. hayatımda ilk defa bir ceoyla tanıştım bugün. numarasını, kartını hatta twitter adresine kadar verdi ama benim hesap troll olduğundan takip etmek istemedim. her zaman ara, ankaraya döndüğünde ofisime uğra. bir şeye ihtiyacın olursa beni bul dedi. değişik. hiç tahmin etmediğim bi yerde günümü güzelleştiren bi insan çıktı. hayat hep iyilerle karşılaştırsın. mutlu oldum.
edit: inanmayan bikaç arkadaş mesaj atmış. elemanın siyasete girme planları olduğu için ismini vermek istemiyorum ama kartını verdiğini söylemiştim. buradan
check-in yaparken elim 6e'ye gitti önce. sonra sezgi mi dersin artık, kıçımın rahatı mı, bi tık ön olsun da kolay inivereyim diye 5e'ye geçtim. kenarlar dolu zaten hep.
bize kala kala ortası kalmış. ne yapıcan? parasını verdiğin pamuk şekeri sırf kenarları ısırılmış diye yemiycen mi? güdülecek bu deve, mecbur. gütmüş bulunduk.
kapı açılış vaktine bakıyorum: 19.20. 2 saat kadar boşluğum var. e her zamanki gibiyim. yani insan göresim yok. geçtim havalimanının en ücra köşesine. hoparlörden hafif hafif klasik müzik çalıyor. hiç de sevmem. yine de rahatsız olmuyorum. bir kedi bir adam bir ölüm kitabını okuyorum livaneliden.
uzatmayalım öyle böyle derken bindim uçağa. 5f'de, sağımda nereden baksan 70 yaşında bi teyze oturuyor. hoşgeldin evladım diyor. gülümseyip hoşgördük teyzecim, hayırlı yolculukların olsun! diyorum büyük bi coşkuyla. ama gülümsemem maskeyle absorbe ediliyor. -boşuna surat yaptık ulan ne diye bozuyosun poker face'ini diye düşünüyorum.
uçak kalkmadan 5d'ye, sol tarafıma bi eleman oturuyor takım elbiseli. allah allah! adamın boyu 10 metre!
-ziyaaaaa- dediğinizi duyar gibiyim. 10 metre yoksa da 1.95 var, şakasız. hiç konuşmuyoruz. ben hâla kitaba odaklıyım o sıra. zaten kitap da bir akıyor ki meret. baş karakter sami'yle özdeşleştirmişim kendimi. sirikit'ten bile hayat dersi alıyorum.
derken telefon çalıyor yanımda. bir defa değil ama 3-5 defa, ısrarla çalıyor. kimsenin açası yok. olsa olsa teyzenin telefonudur bu diyorum ve kitabı bırakıp teyzeyi hafif bi dürtüyorum:
+telefonun çalıyor teyzecim.
-!!!???!!???!!???
+çalan telefon diyorum, seninki galiba.
-hee kızım arıyodur.
teyze çantasından telefonunu çıkarana dek 2-3 kere daha dinliyoruz zil sesini. sonuna kadar. kısa bi konuşmanın ardından hostes herkesten ellerindeki çantaları aşağıya almalarını rica edecek. teyzeden de bastonunu istemek gibi bi yanlışa düşüyor kadıncağız. canını istese daha iyi!
teyze için o baston çanakkale'deki şehit mehmetçiğin tüfeği adeta. bırakır mı?
+vermem! galkamam ki ben bunsuz guzumm.
*ama almamız lazım. uçak türbülansa girdiğinde bi yerlere çarpabilir.
(teyze bana dönüp) +ne diyo?
-bastonu yukarı koycakmışsın teyzem.
+alamam ki ordan.
-ben yardımcı olcam sana sen merak etme.
+allah razı olsun guzuum...(dualar)
teyzenin bastonunu yukarıdaki bagaj kapağına yerleştirdikten sonra kabin görevlisi su dağıtıyor. bi tane kendime alıp teyzeye su istiyor musun diyorum. mehh! diye absürt bi ses çıkartıyor. öyle bi ses çıkarttıysa istemiyordur herhalde diyorum. evet demek bu kadar zor olmamalı.
ışıkların sönmesiyle kitabım da yerini müziğe bırakıyor. derken soldaki elemanın teyzeyle konuştuğunu fark ediyorum. biri sağımda biri solumda, ortalarındayım ve iletişim kuruyorlar. en tilt olduğum şey!
kulaklığı çıkartıveriyorum hemen. muhabbete bodoslama! canım teyzemin boğazı kurumuş. solumdaki elemana onu anlatıyormuş meğer. kendime aldığım ama içmediğim hamidiye suyumu açarak teyzeye veriyorum.
ve ip burada kopuyor!
solumdaki eleman muhabbet açmaya çalışıyor. nerelisin, napıyorsun falan derken anlatıyorum kendimi. sorduğu kadar tabi, fazlasını anlatmıyorum hiç.
sohbet sıkıcı olmasın diye "siz ne iş yapıyorsunuz?" diyorum ve günümü anlamlı kılan bir cevap geliyor elemandan.
siyo'yum ben.
+öyle mi? şirketinizin faaliyet alanı ne?
-inşaat. rusya ve suudi arabistanda inşaat işleriyle uğraşıyoruz.
+hadi ya, burada işiniz ne o zaman?
-türkiyeye yeni döndüm. şu an çocuklarımın yanına gidiyorum. aslında türkiyeye 2022 sonunda dönmeyi düşünüyordum. eşim vefat edince dönmek zorunda kaldım. yapmam gereken son bir şey kaldı.
-başınız sağolsun. özel değilse ne olduğunu öğrenebilir miyim?
+ bak art of seduction. ben şu hayatta kendime 3 hedef koydum. birincisi amerikada yüksek lisans yapmaktı, yaptım. ikincisi yurtdışında bir şirkette ceo olmaktı, oldum. üçüncüsü ise siyasete girip ülkeme faydalı olmak. şimdi siyasete girmek için döndüm. yanımızdaki teyzeyle olan sohbetin, iyi niyetin çok hoşuma gitti. iyi niyetini hiçbir zaman kaybetme olur mu? eminim bir gün kazanacaksın.
uzuuun uzun konuştuk elemanla. hayatımda ilk defa bir ceoyla tanıştım bugün. numarasını, kartını hatta twitter adresine kadar verdi ama benim hesap troll olduğundan takip etmek istemedim. her zaman ara, ankaraya döndüğünde ofisime uğra. bir şeye ihtiyacın olursa beni bul dedi. değişik. hiç tahmin etmediğim bi yerde günümü güzelleştiren bi insan çıktı. hayat hep iyilerle karşılaştırsın. mutlu oldum.
edit: inanmayan bikaç arkadaş mesaj atmış. elemanın siyasete girme planları olduğu için ismini vermek istemiyorum ama kartını verdiğini söylemiştim. buradan
devamını gör...
685.
eve geçince arayacağım diye mesaj atmıştı. saat 00.24 oldu, saatlerce başkasıyla konuştu aramasını hala bekliyorum...
devamını gör...
686.
bir gün ellerimde çiçekler kapında sırılsıklam olmak istiyorum ne kadar yanlış yaptıysak da unutmak için yanıp tutuşuyorum.
devamını gör...
687.
duşta lolipop yemezsem olmaz, çok seviyorum banyoda ıslak ıslak lolipop yalamayı. yalnız lolipop vişneli olursa sevinirim diğer türlüsünden cidden haz almıyorum canlarım. sevgiler, iyi geceler. ver oradan bi black metal şarkı keyfimiz yerine gelsin.
devamını gör...
688.
lisede kankam denilen kız arkadaşımla grup seks yapmıştım. alın size bomba gibi itiraf.
devamını gör...
689.
bir haftadır falan gün içinde ve geceleri ara ara yağmur yağıyor her gün bir kapalı bir açık o kadar güzel ki yav yağmura hastayım tıkırtısı yeter . mutluluk veriyor be.
devamını gör...
690.
sanırım herkesi onun yerine koymaya çalıştım ve yaram bana karadelik oldu. sevgiyi aradığımı sanıyordum. yerini doldurmaya çalışıyormuşum.
devamını gör...
691.
dün gece, kendimi tutamayarak çocuklar gibi ağladığımı bir gün sana unutturabilecek miyim acaba?
devamını gör...
692.
senin o bakmaya doyamadığım harika ela gözlerine kavuşmayı hiçbir şeye değişmeyeceğime ve bunun için her şeyi yapacağıma bir inansan..
devamını gör...
693.
uzun zamandır oruç tutmamama rağmen, enstrümantal türk sanat müziği dinleyince iftar yemeği huşusu hissediyorum. başımı öne eğip oturuyorum, bekleme moduna giriyorum.
devamını gör...
694.
telefonumun şifresi eski sevgilimin doğum günü.
zaten kendi doğum günüm dışında bildiğim tek doğum günü onunkiydi.
zaten kendi doğum günüm dışında bildiğim tek doğum günü onunkiydi.
devamını gör...
695.
sürekli "ben demiştim" diyenlerden hiç haz etmiyorum. dedin de erdin mi?
devamını gör...
696.
gerçekten çoğu insana sevgi beslemiyorum. nefret de etmiyorum. nötr nötr takılıyorum. aşık bile olamıyorum. ilişki, flört falan filan savrulup gidiyorum. sevebileceğim tek şey kafamda idealize ettiğim ama asla olamadığım kendimdir.
devamını gör...
697.
yıllarca birilerinden uzaklaşırsam mutlu olurum, sandım tek hayalimdi, oldu da ama ben hala mutlu değilim belki de kaçmak istediğim kendimdi.
devamını gör...
698.
iş yerinden birine aşık olmuştum.
devamını gör...
699.
çözdüğüm soruya abuk kesirli sayılar koyan şahısları sevmiyorum.
devamını gör...
700.
bunlar nasıl itiraflar ya. son ödeme tarihi 26 mart olan internet faturama bakınca utanıyorum. şu yukarıda yazan saçmalıklar için mi ya.
bunlar nasıl itiraflar lan. çilekli süt hüpletiyorum geceleri diye itiraf girmişler, çok matah bişi olduğunu sanıp gururla yazıyorlar.
yok mu şöyle komşuyu kestim, okuldaki hocamla seviştim, bilerek yayalara su sıçratıyorum gibi gibi itiraflar. internete ödediğim paraya değsin istiyorum artık, değ-sin!!
anca ona kırıldım, kalbim beton bıla bıla.
defol git kalp ameliyatı ol ya. terbiyesizler.
bunlar nasıl itiraflar lan. çilekli süt hüpletiyorum geceleri diye itiraf girmişler, çok matah bişi olduğunu sanıp gururla yazıyorlar.
yok mu şöyle komşuyu kestim, okuldaki hocamla seviştim, bilerek yayalara su sıçratıyorum gibi gibi itiraflar. internete ödediğim paraya değsin istiyorum artık, değ-sin!!
anca ona kırıldım, kalbim beton bıla bıla.
defol git kalp ameliyatı ol ya. terbiyesizler.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276