yazarların itiraf köşesi
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
başlık "mırmır" tarafından 14.11.2020 21:09 tarihinde açılmıştır.
3381.
iyi bi insan mıyım? cevabini çok zor verecegim bi cumle. ıyi bi insan rolu oynuyor muyum? elimden geldigi kadariyla.
bagimliliklarim var mi? kabul etmesem de evet. bunlarla yasamaya ben (cevrem kabul etmese de) alıştım mi? evet.
mutlu muyum? zaman zaman.
bagimliliklarim var mi? kabul etmesem de evet. bunlarla yasamaya ben (cevrem kabul etmese de) alıştım mi? evet.
mutlu muyum? zaman zaman.
devamını gör...
3382.
insanın kendisi ile ilgili öğrenmesi gerektiği şeyler bitmiyor.
bundan 6 ay öncesi, "kendimi tanıdım, yapabileceklerim, yapamayacaklarım, dayanabileceklerim, göğüs gerebileceklerim, pes edeceklerim, nefret ettiğim, çok sevdiğim şeyler şunlar" diyebilirken, bugün bu listenin değiştiğini görüyorum.
çok da anormal bir durum değil gerçi, 6 ay önceki ben ile şu anki ben arasında yarım yıl var. çok değil, ama azımsanamayacak bir vakit aralığı.
bu nedenle bugün kendimi yeniden değerlendirmem, listeyi yeniden şekillendirmem gerekli. bunu her 6 ayda mı yapmalı, zamanı geldiğinde mi yapmalı yoksa bilinçsizce mi yapmalı bilmiyorum. şu anda gerektiği zaman yapma yolundayım.
sigarayı yakmaya çalışırken çakmak alevinin sağa ya da sola yönleneceği konusunda kendisiyle iddiaya giren benden, balkondan çıkarken çakmağı yanımda götürmem gerektiğine odaklanarak sigarayı tam içemeyen bene evrildim.
sorun alkol dedim, hayır. bıraktığımda da çok değişiklik olmadı. sigara? alakası bile yok. daha çok kendime döndüm. hoşuma gitti, daha da döndüm. ben oldum. kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmadan, başkasının yükseltmesine ihtiyaç duymadığım duyguları kendi içimde duymaya odaklanarak bir süre geçirdim. yorulup dinlendiğim oldu. ama dinlenen bendim, sorun yoktu, başkasını dinlendirmiyordum. bencil olmam gerekti, bu yönüm zayıftı. ters zamana denk gelmiş olmalıyım ki, göze battı, can sıktı. ama benim canımı sıkmadı. ya da bu entry tersini mi gösteriyor?
bu sayfa günlüğümde bir sayfa olmalıydı, bugün de buraya dökeyim istedim. yaşamayı son zerresine kadar hak etmeye çalışanlar için hayat gerçekten zor.
önceleri zor olan başkalarıydı. şimdiyse neden daha kolaylaştıramadığım konusunda kendime yükleniyorum. yüklenecek kimsem yok, kimsenin yok, en azından bunun farkında olan küçük bir yüzdedeyim. bu bile güzel.
ruh hali her şeyi değiştiriyor. en büyük katalizör ya da en yüksek duvar olabilir. olasılıklara açık olma durumu en kötü neticede bile bir teşekkürü hakkediyor.
annemin yaptığı yemeklere benziyor zaman, hikayeler güzel başlayıp kötü bitebiliyor, ya da kötü başlayıp tokatla sonlanabiliyor. hayat, devamlı deneme sürecinde takılı kalan bir öğretmen gibi. en güzel dersleri çok acı süreçlerle öğretebilirken, "öğrendim, bunu biliyorum" sözlerini sınavda sana yedirebiliyor. o konuyu anlayana, o testi geçene kadar aynı sorunları karşına çıkarmaktan bıkmıyor. veliler şikayetçi, ancak öğretmenin umurunda değil.
hayat biriktiriyor. sana kötü anılar veriyor önce. kötü olaylar yaşıyorsun. terslikler görüyorsun, istediklerin istediğin gibi gitmiyor. hayat bu negatiflikleri biriktiriyor. sonra hepsini karışlayacak bir pozitiflik sunuyor sana. sonra şakasını yapıyor. aslında pozitif sandığın olay, ders çıkarman gereken bir olaya dönüşüyor.
adisin hayat. gerçekten, çok saçmasın. ama tüm bu bilmecenin içinde yolumu bulmaya çalışmak ne kadar beni bir deney faresine dönüştürse de, amaçladığım bir son var.
ve beni bu sondan sen, başka biri ya da herhangi bir ruh hali alıkoyamaz.
çoraplarımın sadece tekinin kaybolmasını garipsemem, çiftinin kaybolduğunda anlayamayacağımdan mı?
bundan 6 ay öncesi, "kendimi tanıdım, yapabileceklerim, yapamayacaklarım, dayanabileceklerim, göğüs gerebileceklerim, pes edeceklerim, nefret ettiğim, çok sevdiğim şeyler şunlar" diyebilirken, bugün bu listenin değiştiğini görüyorum.
çok da anormal bir durum değil gerçi, 6 ay önceki ben ile şu anki ben arasında yarım yıl var. çok değil, ama azımsanamayacak bir vakit aralığı.
bu nedenle bugün kendimi yeniden değerlendirmem, listeyi yeniden şekillendirmem gerekli. bunu her 6 ayda mı yapmalı, zamanı geldiğinde mi yapmalı yoksa bilinçsizce mi yapmalı bilmiyorum. şu anda gerektiği zaman yapma yolundayım.
sigarayı yakmaya çalışırken çakmak alevinin sağa ya da sola yönleneceği konusunda kendisiyle iddiaya giren benden, balkondan çıkarken çakmağı yanımda götürmem gerektiğine odaklanarak sigarayı tam içemeyen bene evrildim.
sorun alkol dedim, hayır. bıraktığımda da çok değişiklik olmadı. sigara? alakası bile yok. daha çok kendime döndüm. hoşuma gitti, daha da döndüm. ben oldum. kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmadan, başkasının yükseltmesine ihtiyaç duymadığım duyguları kendi içimde duymaya odaklanarak bir süre geçirdim. yorulup dinlendiğim oldu. ama dinlenen bendim, sorun yoktu, başkasını dinlendirmiyordum. bencil olmam gerekti, bu yönüm zayıftı. ters zamana denk gelmiş olmalıyım ki, göze battı, can sıktı. ama benim canımı sıkmadı. ya da bu entry tersini mi gösteriyor?
bu sayfa günlüğümde bir sayfa olmalıydı, bugün de buraya dökeyim istedim. yaşamayı son zerresine kadar hak etmeye çalışanlar için hayat gerçekten zor.
önceleri zor olan başkalarıydı. şimdiyse neden daha kolaylaştıramadığım konusunda kendime yükleniyorum. yüklenecek kimsem yok, kimsenin yok, en azından bunun farkında olan küçük bir yüzdedeyim. bu bile güzel.
ruh hali her şeyi değiştiriyor. en büyük katalizör ya da en yüksek duvar olabilir. olasılıklara açık olma durumu en kötü neticede bile bir teşekkürü hakkediyor.
annemin yaptığı yemeklere benziyor zaman, hikayeler güzel başlayıp kötü bitebiliyor, ya da kötü başlayıp tokatla sonlanabiliyor. hayat, devamlı deneme sürecinde takılı kalan bir öğretmen gibi. en güzel dersleri çok acı süreçlerle öğretebilirken, "öğrendim, bunu biliyorum" sözlerini sınavda sana yedirebiliyor. o konuyu anlayana, o testi geçene kadar aynı sorunları karşına çıkarmaktan bıkmıyor. veliler şikayetçi, ancak öğretmenin umurunda değil.
hayat biriktiriyor. sana kötü anılar veriyor önce. kötü olaylar yaşıyorsun. terslikler görüyorsun, istediklerin istediğin gibi gitmiyor. hayat bu negatiflikleri biriktiriyor. sonra hepsini karışlayacak bir pozitiflik sunuyor sana. sonra şakasını yapıyor. aslında pozitif sandığın olay, ders çıkarman gereken bir olaya dönüşüyor.
adisin hayat. gerçekten, çok saçmasın. ama tüm bu bilmecenin içinde yolumu bulmaya çalışmak ne kadar beni bir deney faresine dönüştürse de, amaçladığım bir son var.
ve beni bu sondan sen, başka biri ya da herhangi bir ruh hali alıkoyamaz.
çoraplarımın sadece tekinin kaybolmasını garipsemem, çiftinin kaybolduğunda anlayamayacağımdan mı?
devamını gör...
3383.
küçükken okulun yağmur borularını çalıp eskiciye 25 kuruş karşılığı satmıştım.
devamını gör...
3384.
yazar değilim yazarlık tecrübem yok yazma yeteneğim de yok. sırf kitap verecekler diye üye oldum. nasıl alabilirim bu kitabı?
devamını gör...
3385.
hata yaparsın normal.
aynı hatayı bir daha yaparsın, yaptığın an ilk hatayı anımsarsın. aynı hatayı üçüncü kez yaparsan ahmaksın. bugün bunu yaşadım, gocunmuyorum. ne hikmetse önem atfettiğim insanların bir şekilde bazı şeyleri kaale almaması delirtiyor beni.
ne kadar kolay hayatından insan çıkarıyorsun. çıkarırım vefasını öptüklerim.
sittin sene bekle, zerre umurum değil.
aynı hatayı bir daha yaparsın, yaptığın an ilk hatayı anımsarsın. aynı hatayı üçüncü kez yaparsan ahmaksın. bugün bunu yaşadım, gocunmuyorum. ne hikmetse önem atfettiğim insanların bir şekilde bazı şeyleri kaale almaması delirtiyor beni.
ne kadar kolay hayatından insan çıkarıyorsun. çıkarırım vefasını öptüklerim.
sittin sene bekle, zerre umurum değil.
devamını gör...
3386.
hayat adi tüü kaka. yalnızsınız yada aşk acısı olan var. çulsuz olduğunuz zaten bilinen bir gerçek. kimisi işsiz kimisi aylak öğrenci modunda.
genel hatlarıyla böyle.
istiyorum ki.. gizli fantezilerini cesurca yazan bir takım yazarlar çıksın. karanlık sırlarını versin. zaten anonimsiniz ne diye saçmazsınız ki ortaya.
en yakın arkadaşınız da aşk acısı çektiğinizi biliyor. bu hadiseyi anonim olarak yazınca noluyor hocam. anonimliğin hakkını verin rica ediyorum aa.
genel hatlarıyla böyle.
istiyorum ki.. gizli fantezilerini cesurca yazan bir takım yazarlar çıksın. karanlık sırlarını versin. zaten anonimsiniz ne diye saçmazsınız ki ortaya.
en yakın arkadaşınız da aşk acısı çektiğinizi biliyor. bu hadiseyi anonim olarak yazınca noluyor hocam. anonimliğin hakkını verin rica ediyorum aa.
devamını gör...
3387.
yakında tost için kaşar peyniri alacağım ve riske girmemek, tavsiye almak için az önce bu başlığı açtım (bkz: tost için en iyi kaşar peyniri)
devamını gör...
3388.
dün haberlere çıkan sivas'ta bunalıma girdiği için sahibi tarafından arabaya bindirilip tur attırılan o buzağı benim ve evet hala bunalımdayım.
devamını gör...
3389.
az önce şu tweeti gördüm:

ve fark ettim ki oldukça uzun zamandır ben de aynı şeyi yaşıyormuşum. herkese ama herkese sanki bazı şeyler ve bazı kimseler umrumda değilmiş ve beni kat'iyen etkilemiyormuş gibi davranıyormuşum. sanki ben taştan bir bebekmişim de gördüklerim, duyduklarım beni hiç sarsmıyormuş gibi. bunu kendime bile şuan itiraf edebiliyorum. umutlarımı, hayallerimi, pişmanlıklarımı kimseye anlatamamak; hiç kimseye güvenip sırtımı yaslayamamak ya da birinin omuzunda ağlayamamak meğer ne kadar acıymış. çevremdeki insanlar ruh sağlığımı o kadar bozmuşlar ve güvenimi o kadar sarsmışlar ki kendimi koskocaman, kapalı bir kutuya çevirmişim. durumun bu kadar vahim olduğunu anca anlayabildim. belki günlük tutmak işe yarar sözlük, deneyeceğim.

ve fark ettim ki oldukça uzun zamandır ben de aynı şeyi yaşıyormuşum. herkese ama herkese sanki bazı şeyler ve bazı kimseler umrumda değilmiş ve beni kat'iyen etkilemiyormuş gibi davranıyormuşum. sanki ben taştan bir bebekmişim de gördüklerim, duyduklarım beni hiç sarsmıyormuş gibi. bunu kendime bile şuan itiraf edebiliyorum. umutlarımı, hayallerimi, pişmanlıklarımı kimseye anlatamamak; hiç kimseye güvenip sırtımı yaslayamamak ya da birinin omuzunda ağlayamamak meğer ne kadar acıymış. çevremdeki insanlar ruh sağlığımı o kadar bozmuşlar ve güvenimi o kadar sarsmışlar ki kendimi koskocaman, kapalı bir kutuya çevirmişim. durumun bu kadar vahim olduğunu anca anlayabildim. belki günlük tutmak işe yarar sözlük, deneyeceğim.
devamını gör...
3390.
cok seviyorum ve asla degmiyor.
devamını gör...
3391.
mani sonrası olacakları düşünüyorum bazen ve tüylerim diken diken oluyor. her korkum ile yüzleştim ama bu korku çok başka bir şey. korkuyorum sözlük çok korkuyorum!
devamını gör...
3392.
ınstagram aramaya tokyo yazıp lokasyona fotoğraf atmış az takipçili japon kızlara mesaj atıyorum. birini kendime aşık edip türkiyeye çağıracağım. durumları çok iyi olduğu için türkiyeye gelirken bir problem yaşamayacaktır. sonra burada evlenmek için kendisini ikna edip beni japonyaya götürmesini sağlayacağım.
devamını gör...
3393.
geçenlerde markete gitmek için apartmanın yedinci katından aşağı iniyorum, fena da sarhoşum, hani düşmemek için tutuna tutuna iniyorum resmen, temizlik yapıldığı için her dairenin önünde 5 litrelik boş pet şişe var. yanılmıyorsam dördüncü kata indiğim vakit pet şişe o kadar vurmalık gözüktü ki, gerildim, gerildim ve nasıl boş bulunduysam müthiş sol ayağımla bir tane vurdum pet şişeye, döne döne dördüncü kattaki dairenin kapısına vurdu şişe, öyle bir ses çıktı ki sanırsınız bina yıkılıyor...
aşağı doğru hızlıca kaçsam anlaşılacak ki kaçamam başım da dönüyor, dairenin içinden "bu ses ne, kim bu böyle ya?!" diye sesler de duyuluyor, aha dedim fena halde sıçtım... bir an durdum, yapılabilecek en mantıklı şeyi yaptım, yalandan yere attım kendimi kapının açılmasını beklemeye koyuldum...
kapı açıldı, orta yaşlı bi amca açtı kapıyı, beni görür görmez koştu üzerime doğru, "evladım iyi misin?" diye sordu, "kusura bakmayın yerler ıslaktı, pet şişeye de çarptım düşerken..." dedim, "evladım hemen hastaneye getireyim seni kalk.." dedi adam, girdi koluma, yavaş yavaş inmeye başladık... zemin kattan çıktık bina dışına, adam bana "bi tuhaf bakıyorsun evladım, bak hastaneye gideceğiz tamam mı?" diyor, "amca ben sarhoşum ondan böyle..." diyemiyorum, "amca iyiyim sadece bacağım çok kötü..." dedim, zorla adamı ikna ettim hastaneye falan götürmemesi için, markete gidene kadar da balkondan eşi falan bakar diye sakat numarası yaparak gittim.
aşağı doğru hızlıca kaçsam anlaşılacak ki kaçamam başım da dönüyor, dairenin içinden "bu ses ne, kim bu böyle ya?!" diye sesler de duyuluyor, aha dedim fena halde sıçtım... bir an durdum, yapılabilecek en mantıklı şeyi yaptım, yalandan yere attım kendimi kapının açılmasını beklemeye koyuldum...
kapı açıldı, orta yaşlı bi amca açtı kapıyı, beni görür görmez koştu üzerime doğru, "evladım iyi misin?" diye sordu, "kusura bakmayın yerler ıslaktı, pet şişeye de çarptım düşerken..." dedim, "evladım hemen hastaneye getireyim seni kalk.." dedi adam, girdi koluma, yavaş yavaş inmeye başladık... zemin kattan çıktık bina dışına, adam bana "bi tuhaf bakıyorsun evladım, bak hastaneye gideceğiz tamam mı?" diyor, "amca ben sarhoşum ondan böyle..." diyemiyorum, "amca iyiyim sadece bacağım çok kötü..." dedim, zorla adamı ikna ettim hastaneye falan götürmemesi için, markete gidene kadar da balkondan eşi falan bakar diye sakat numarası yaparak gittim.
devamını gör...
3394.
aşk arıyorum...
devamını gör...
3395.
iyi değilim...
devamını gör...
3396.
zaman zaman benim icin bir seçme-seçilme durumu olur. bir anda bulurum kendimi bu saçmalığın orta yerinde. elimden geldiğini hızlı bir sekilde girdiğim gibi de çıkarım. benim olan bana gelir ya geç ya erken beni bulur der köşeme çekilirim. ama kabul biraz da üzülürüm, tamam kuyruğu dik tutuyoruz kabul gururdan taviz vermiyoruz fakat ne bileyim hadi bana eyvallah deyip gitmek koyuyor biraz. karşı tarafın öyle bir niyeti olmazsa bile beni bu sacmaliga soktu diye sogurum bir daha eskisi gibi olmaz hiçbir şey.
devamını gör...
3397.
aşk denilen şeye pek inandığımı söyleyemem daha doğrusu vardır ancak geçici bir saplantılı olma halidir benim gözümde. aşk değil, cinsellik gibi değil de bazen gerçekten saf bir sevgi ihtiyacı hissediyorum, çocuk gibi sevilmek, aile, arkadaşlık gibi ilgilerin ötesinde bir ilginin eksikliğini hissediyorum bazen. saçma sapan şeylerle delice eğlenmek, birlikte uyumak gibi şeyler.
devamını gör...
3398.
yapacak çok şey var ama yapacak bir şey olmamasından yakınarak boş boş yatıyorum
devamını gör...
3399.
#2079179 tanımda geçen bu eteği buldum. utanmasam bakkala bile onunla gidebilecek derecedeyim. aşırı güzel.
devamını gör...
3400.
1 aydan fazla süredir hissettiğim huzursuzluk bir gram azalmadı. bunu paylaşabileceğim başka bir yer ya da bir kimse de bulamadım sözlük.
geçen ay 15 temmuz 2016'da vefat eden kuzenimin mevlidi vardı. o gün yaşananlar hakkında çok yorum yapmayacağım lakin ölenlerin çoğuna rahmet diliyorum. bu mevlid karşıyaka mezarlığında düzenlendi. ankara 'da yaşayanlar bilirler bu mezarlığın çok büyük olduğunu. bu koooskoca mezarlığın bir bölümünü ise 15 temmuz'da vefat eden özel harekat polisleri için ayırmışlar. şimdi işin ilginç tarafına geliyoruz. ayrılan bu bölüm o kadar geniş ki bir sıra en az 35-40 metre olmak üzere üç sıra yemek masası, 100 kişinin oturabileceği kadar sandalye ve nur topu gibi büsbüyük bir lokma arabası sığıyor. evet doğru okudunuz, lokma arabası. mevlide gittiğimiz mezarlığın ortasına çadır açmışlar, çifter çifter pide/ayran dağıtıyorlar ve sıcak sıcak lokma da döktürmeyi unutmuyorlar. hoş sohbetler, kahkahalar da cabası! hayatımda daha önce bu kadar saçma bir şey yaşamamıştım. karşıyaka mezarlığında, binlerce ölünün, binlerce mezarın arasında bir mevlitten ziyade bir parti düzenlendi ve inanın o kadar kişi arasından bir aklı başında insan çıkıp da ''yahu siz ne yapıyorsunuz?'' demedi. üzülerek söylüyorum ki ben de buna dahilim. olayın absürtlüğünü ancak eve gelince idrak edebildiğim için kendimden ve orada yatan binlerce kişiden çok utanıyorum.
bu insanlar hakkında kalbimdeki bazı şüpheler için şimdiye dek hep somut bir kanıt aramıştım kimsenin hakkına girmemek için ancak yanılmışım. bazen sadece kalbini dinlemek ve ne olursa olsun bazı insanlardan uzak durmak gerekiyormuş. bu da bana kapak oldu.
geçen ay 15 temmuz 2016'da vefat eden kuzenimin mevlidi vardı. o gün yaşananlar hakkında çok yorum yapmayacağım lakin ölenlerin çoğuna rahmet diliyorum. bu mevlid karşıyaka mezarlığında düzenlendi. ankara 'da yaşayanlar bilirler bu mezarlığın çok büyük olduğunu. bu koooskoca mezarlığın bir bölümünü ise 15 temmuz'da vefat eden özel harekat polisleri için ayırmışlar. şimdi işin ilginç tarafına geliyoruz. ayrılan bu bölüm o kadar geniş ki bir sıra en az 35-40 metre olmak üzere üç sıra yemek masası, 100 kişinin oturabileceği kadar sandalye ve nur topu gibi büsbüyük bir lokma arabası sığıyor. evet doğru okudunuz, lokma arabası. mevlide gittiğimiz mezarlığın ortasına çadır açmışlar, çifter çifter pide/ayran dağıtıyorlar ve sıcak sıcak lokma da döktürmeyi unutmuyorlar. hoş sohbetler, kahkahalar da cabası! hayatımda daha önce bu kadar saçma bir şey yaşamamıştım. karşıyaka mezarlığında, binlerce ölünün, binlerce mezarın arasında bir mevlitten ziyade bir parti düzenlendi ve inanın o kadar kişi arasından bir aklı başında insan çıkıp da ''yahu siz ne yapıyorsunuz?'' demedi. üzülerek söylüyorum ki ben de buna dahilim. olayın absürtlüğünü ancak eve gelince idrak edebildiğim için kendimden ve orada yatan binlerce kişiden çok utanıyorum.
bu insanlar hakkında kalbimdeki bazı şüpheler için şimdiye dek hep somut bir kanıt aramıştım kimsenin hakkına girmemek için ancak yanılmışım. bazen sadece kalbini dinlemek ve ne olursa olsun bazı insanlardan uzak durmak gerekiyormuş. bu da bana kapak oldu.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276