5221.
şu sıralar yapıyor olmam gereken hiçbir şeyi yapmıyorum. kendime de çok kızıyorum bu tembellik yüzünden.
devamını gör...
5222.
şu sıralar yapmıyor olmam gereken her şeyi yapıyorum. kendime de çok kızıyorum bu salaklığım yüzünden.
devamını gör...
5223.
su siralar yapiyor oldugum seye cok kiziyorum malligim yuzunden
devamını gör...
5224.
burada şu ana kadar 32 itirafta bulundum. ama itiraf ediyorum ki bunların hiçbiri kendimi o anlarda kötü hissettirecek itiraflar değildi. zaten itiraflarımın çoğu epey eski şeylerle ilgiliydi galiba. onları yaşadığım/yaptığım dönemlerde itiraf etsem utanabilirdim, kendimi kötü, rezil olmuş falan hissedebilirdim.

ben hayattan keyif almayı seviyorum arkadaşlar. neden kasten kötü hissedeceğim itiraflarda bulunayım?

üstteki de yarı-itiraf sayılabilir ama gerçek bir itirafta daha bulunayım. gene uzak geçmişe ait.

çocukken bir şekercinin yanından geçerken, bir avuç şekeri avuçladım ve yakalandım. çok çok utandım. ki, liseye kadar falan çok utangaç biriydim ben zaten. bu arada üniversitede de süpermarket hırsızlığı yapmışımdır. çok maceralı oluyordu cidden. kasanın yakınından pahalı bir parfüm çaldığım bile olmuştu. ama hiç kitap çalmadım galiba. okuduğum korsan kitapları saymazsak. *

hatırladığım kadarıyla, üniversiteden sonra hiç hırsızlık yapmadım. zaten üniversite de dahil çok kopya çekmişimdir, öğrenim hayatım boyunca. hiç yakalanmadım. sinsi yöntemlerim vardı. haha!
devamını gör...
5225.
bugün çok çekiciyim.
devamını gör...
5226.
dün en az 3 tane karar almıştım bugün sadece birisini hatırlıyorum ve onu da uygulamadım zaten
devamını gör...
5227.
futboldan nefret ediyor olmama rağmen oğlumu 10-11 yaşlarındayken yaklaşık 2 sene boyunca bir futbol okuluna götürdüm. tribünde oturup futbol oynayışını izledim, evet o sıralar inanılmaz sıkılıyordum ama oğluma çaktırmamaya çalışıyordum. oğlum futbolcu olma hayalleri kurmaya başladığında, ilk başta çok endişelendim ama onu bu hayalinden vazgeçirmeye hiç çalışmadım. hatta ronaldo, messi gibi futbolcuların hayat hikayelerini anlatan çocuk kitapları istedi, onları aldım. "olsun, en azından oğlum ilgi alanına dair kitap okuyor, kitap okuma alışkanlığını pekiştirmesine vesile olur." diye düşündüm. annelik, çok acayip bir şey yani, değişik bir yolculuk ve ben, bu süreçte oğlumun hayallerine saygımdan ötürü futboldan nefret ettiğimi her nasıl becerdiysem bir şekilde gizleyebildim. sonra ne mi oldu? oğlum, kendisi futboldan sıkıldığını, artık futbol okuluna gitmek istemediğini, hareket bisikleti istediğini ve artık bisikletçi olma hayali kurduğunu söyledi ve böylece, onun için futbolcu olma hayali, tarihe karışmış oldu, çok şükür.*
devamını gör...
5228.
birinin ani ölümünden sonra nedense telefonu bana emanet edilmişti ve ölümüne dair bir emare ardında birsey var mı diye bakmıştım. arama geçmişi vs. mesajlar… bu yüzden olurda aniden ölürsem ve telefonum normalde çekindiğim ( beni okunmasını istemeyeceğim) birinin eline geçerse diye uyumadan önce herseyi temizliyorum.
devamını gör...
5229.
biraz önce, kulaklıkta güzel bir şarkı çalmaya başladı, eski sevgilimle anısı olan bir şarkı. balkona çıkıp bi sigara yakıp onu inceden anayım dedim, sonra elim yanlışlıkla ekrana değdi, gurup çığ'dan halaylar çalmaya başladı, eski sevgiliyi filan sallayıp olduğum yerde ufak bi halay döndüm.

tercan-erzincan yolu
masamız rakı dolu
oy, desinler, desinler
seni de bana versinler
"erzincanlı", desinleeerrr tey tey teeeey!
devamını gör...
5230.
ben anadoluyum, 7 gardasiz. evet.
devamını gör...
5231.
kendime çok yıllar önce bir söz verdim.beni bir kere uzeni bin kere uzecegum diye.
zaten bana insanlar nasıl gelirse bende onu bulur.bir kere gelene de bin kere giderim.
beni üzmeye kalkmayın hıncımı bin misli alırım.
devamını gör...
5232.
buraya yazıp yazıp anlık olarak bile olsa beni rahatlatması ihtiyacı duyduğum yeni/eski bir şeyler var canımı yakan. yazarsam daha çok canım yanacak diye korkuyorum ve vazgeçiyorum.
her şeye rağmen, onca tecrübeye, kötü gidişata rağmen bir insanın canı nasıl ilk defa tokat yemiş gibi yanar? buna tahammül edemiyorum ayrıca.
başımı kaldırıp etrafıma baktığımda da, bunu kendimde hak bulduğum için utanıyorum.
bu dünya ile aramda tuhaf bir çekişme var doğduğum günden beri. ne o beni sarmalıyor adam akıllı, ne de ben ona sırtımı yaslamak istiyorum.
beyaz saçlarımla, pamuk yanaklarimla tontiş bir ihtiyar olarak, huzur içinde ölmek o kadar ütopik geliyor ki, hayalini bile kuramiyorum.
devamını gör...
5233.
ben yine bir boklar yiyeceğim gibi, dur bakalım.
yersem anlatırım*
-
iş hayatı iş.
yuh gerçekten*
devamını gör...
5234.
insan ilişkilerinde aşırı kötüyüm.
ama gerçekten bir aşırılıktan bahsediyorum.
ne arkadaş edinebilirim, ne ailemle aramı düzeltebilirim, ne var olan arkadaşlarımı çevremde tutmayı başarabilirim, ne yeni tanıştığım birisiyle sağlıklı bir iletişim kurabilirim, ne sevdiğim insana asıl duygularımı açabilirim...
şu iletişim kurma konusunda her zaman çok zorlanmışımdır zaten, aşırı gerici bir olay bence.

o an kafamda dönen bin düşüncenin arasında o anki ortamdaki konuşmaya odaklanarak daha sonra da o konu hakkındaki asıl fikirlerimi fark ederek kendi beynimi yiyen düşüncelerin arasından sıyrılarak kendi fikirlerimi toparlayıp daha sonra da düzgün bir biçimde ve göz teması eşliğinde karşımdaki insana belirtmek...
ulan çok zor çokk.

bir kere ben konuşulan konuları yakalayamıyorum bile, asıl düşüncemi fark edip sorgulayana kadar bir bakmışım ki başka bir konuya geçilmiş...
aynı zamanda hem konuşup hem düşünme olayının nasıl yapıldığını da asla anlayamıyorum mesela. iki işi aynı anda yapamayan tek gerizekalı ben miyim diye düşünüyorum bazen.
o yüzden fikrimi belirtmeye çalışmam çok uzun zamanımı alıyor.
ve sonuç olarak belirtemiyorum bile, çünkü çoğu zaman kendi beynimi sömüren böcükümsü düşüncelerim buna izin vermiyor, sadece onlarla ilgileneyim istiyorlar.

sözlü iletişimde kimse bu kadar zorlanmaz ama ben zorlanıyorum işte.
tanrım, eğer ki zekamda bir sıkıntı varsa bana bir işaret gönder de bari bir gün gelip bu durumu açık ve net bir şekilde itiraf edebileyim.
'selamlar , ben bir malım' diyeyim mesela, konuyu da bu kadar uzunca açıklamama gerek kalmaz belki.
devamını gör...
5235.
- "alttaki yazara bi soru sor", "üstteki yazarla bi rakı balık yap" minvalinden başlıklara giremiyorum. girsem de bir şey yazasım gelmiyor. altımdaki ya da üstümdeki yazarla bir alıp veremediğim yok, sadece komutlara riayet mecburiyeti tat kaçırıcı.

- hayatımda olduğum noktayı çoook önceden planlamışım gibi davranmak kadar zevk aldığım bir şey yok. domino taşı misali, bir eylem yıllar sonra güzel bir sonuca sebebiyet verince "amacım da buydu zaten" sinsiliğini beni dinleme zahmetine giren herkese hissettiriyorum. böyle de pirim. (insert r to ç converter)

- hiperenflasyon havalı anlara gebe. fiyatına olan şaşkınlığımdan tansiyonumun düşeyazdığı bir şey alırken "temassız var" diye sakince kartı uzatmak çok iyi hissettiriyor. 'demek bu ufacık cips paketi 600 lira, hiç sorun değil' demek gibin.

- yaşamadığım, bilmediğim ne çok şey var. fark ettikçe kalbim sıkışıyor. bilmemkaç yaşında (ki sadece ben bilirim o bilmemkaçı) bir çocuktan farksızım pek çok konuda. sanki bir noktada "nasılsa bilmemkaçıncı yaşımı görmeden göçer giderim bu diyarlardan" diye düşünüp hayatıma yeni girdi eklemeyi bırakmışım. ezkaza o yaşa gelince de göl gibi kalmış gibi hissediyorum. ( hem 'sanki' fazla oldu, hem de bir harf dönüştürmesi daha yapıldı)

- renkli neon ışıklara karşı fetiş seviyesinde ilgim var. hava karardıktan sonra bana güzel fotoğraf imkanı sağlayacak bir ortam bana her şeyi yaptırabilir. daimi kölesiyim.

- 12 yıldır çeşitli sözlüklerde çeşitli mahlaslarla boy gösteriyorum. konuştuğum, karşılıklı beğenileştiğim yahut uzaktan severek takip ettiğim insanlar sözlüğü bırakınca bir yakınımı kaybetmiş gibi hissediyorum. gerçek hayatta çok sayıda yakınımı kaybetmediğim için kendime minik trajediler arıyorum sanırım. halbuki çoğu başka mahlaslarla ya da başka platformlarda çevrimiçi varlığını idame ettiriyor, biliyorum. yine de "ah be, iyi bilirdim" diyorum içimden. bir damla yaş süzülüyor orta parmağımdan klavyeye. sonra tırnağımın kenarının kanadığını fark edip lavaboya koşuyorum.

- birden fazla insandan buluşma daveti geldiğinde birbirlerini bahane göstererek hepsinden sıyrılıp evde oturmayı seçmişliğim oldu. bir kez de değil üstelik. şu ana kadar rekorum üç farklı kişiyi üçgen şeklinde birbirine bağlamak. dördüncü gelirse iş karışacak gibi. artık bi kağıda falan not alırım kimi kime bahane gösterdiğimi.

- yeni şarkılar keşfetmeyi tamamen konsantre olduğum bir başka işin eşliğine bırakıyorum. bir şey yazarken çizerken arkadaki çalma listesi bitiyor, bilmediğim şarkılar çalmaya başlıyor, işim bitince beğendiklerimi arayıp keşfetmişim gibi bir gururla kendi listelerime ekliyorum. oysa spesifik olarak müzik dinlemek amacıyla spotify açtığımda yalnızca bildiğim şarkıları dinliyorum tekrar tekrar. verdiğim para ziyan sanki. gidip azeri korsan sitelerde şarkının ortasında bi elemanın "big. azzz" diye hayvan gibi watermark koyduğu mp3leri indirdiğim karanlık dönemlere geri dönsem de olacak neredeyse.

- roman okuyamıyor, öyküler okuyorum. uzun soluklu dizilere girişemiyor, mini dizileri tüketiyorum. sabrım mı eridi hafızam mı emin değilim. yorgunum (genel).

- hayatımda "düğününe davet almasam da şöyle ağız tadıyla hayatımdan çıkarabilsem" diye beklediğim biri var. allah bir yastıkta kocatsın ama benim yastığımdan uzak dursun demek de bunun bir başka hali. böyle de şey gibi oldu da, değil. şey değil yani. neyse.

- bir arkadaşım bir yere yürürken yolda canı sıkıldığı için beni aradığında zaman geçirmek için kullanılmış gibi hissediyorum. ne zamanım mühim, ne o vakit başka bir şeyle meşgulüm, şikayet etmem kibirli bir hareket ama aşamıyorum bu olayı. zaten telefonla konuşmaktan pek hazzetmiyorken bir de alenen "ya napim, eve yürüyorum işte sıkıldım bi sesini duyayım" dendiğinde kendimi 300 metre boyunca laf olsun diye tekmelenerek yürüyene eşlik eden alelade bir taş gibi hissediyorum. halbuki ne güzel bir düşünce, mutlu olmam lazım çevremde boş zamanını benimle doldurmak isteyen insanlar olduğu için. olamıyorum. kendi boş zamanlarımda çektiğim acının hıncını onlardan çıkaracak kadar bencil bir pisliğim sanırım. evet evet cevap bu olmalı. (evet öylesin diyenleri duyar gibiyim) ("... dediğinizi duyar gibiyim" kalıbına da bayılırım. bir başına yazı yazdığın yerde gaipten sesler duymak koşa koşa psikiyatri randevusu almalık bir olay sanki baba ya, ne bu havalar)
devamını gör...
5236.
1. entry bakınızı nasıl veriliyor bilmiyorum. *
2. birinin sözlüğe attığı fotoğrafa dönüp dönüp tekrar bakıyorum. anlarsada napayım. madem itiraf ediyoruz...
devamını gör...
5237.
ya kirklareli'deki arkadaslarimdan birisinin dogum gunuymus ve... ben orada degildim bugun. cinsellikle kutsal seyleri harmanlamis bir kitaba baslamak icin gitmemisim oraya. bir de tadilat sesi dinlemek icin.
devamını gör...
5238.
gece gelen açlık isteğine kulak asıp da bugüne kadar hiçbir şey sipariş etmişliğim olmadı.

benim yemek yemeyi unutup sadece çorbayla gün geçirmişliğim çoktur. günahına girdiklerim beni affetsin.

haftaya pazartesi diyete başlayın,
çünkü ben anlamam diyetten. *
devamını gör...
5239.
kendi kendime konuşmayı aşırı seviyorum. bir olayı çözümlemem gerekirse genellikle bunu kendi kendime konuşarak çözerim. kendimden fikir alır, kendi fikrimle çatışırım yeri gelince. tüm olasılıkları kendi kendime konuşurken bulurum. gerçek anlamda kendimden fazla güvendiğim kimse yok bu hayatta.

baktım konuşmak yetmiyor, yazıya dökerim. kendi kendime "has....tir lan olur mu öyle" diyerek eleştirel hatta bazen aşağılayıcı tavır takınırım. bu deliliği seviyorum. fazla normal olmayı hiç tercih etmedim bu hayatta. toplum normal formları hiç bana göre değil!
devamını gör...
5240.
gece gece burada yemek başlığı açıp insanı yoklukla ve açlıkla sınatan yazarı allaha havale ettim, sanırım o da hafif bir soğuk algınlığı ile cezalandırmış.

olsun, bu sadece başlangıç.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların itiraf köşesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim