yazarların itiraf köşesi
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294
başlık "mırmır" tarafından 14.11.2020 21:09 tarihinde açılmıştır.
2921.
eski sevgilimle ayrıldık ayrılacağız. tam o zamanlar…
bana bi kitap hediye etti sen bu*sun dedi.
kitap nikos kazancakisin zorba isimli eseri idi. okdum.
bana ne düşünüyorsun dedi.
elimden geleni yapıyorum dedim *
bana bi kitap hediye etti sen bu*sun dedi.
kitap nikos kazancakisin zorba isimli eseri idi. okdum.
bana ne düşünüyorsun dedi.
elimden geleni yapıyorum dedim *
devamını gör...
2922.
iç fışkırtma başlığı.
ben de bir köşe tuttum,başlıyorum.
pek başlayamadım aslında..
(bkz: nereden başlasam sorunsalı nedeniyle başlayamama sendromuna tutulan yazarlar veritabanı)
neyse kısa keseyim;
!!bu entry büyümekle ilgili ciddi pişmanlıklar içerir!!
kendimle ilgili hayret ettiğim ve hayal kırıklığına uğradığım şeyler var,nasıl başardım dediğim şeyler de elbette.
öncelikle çocukluğuma bakıyorum,bunu mu hayal etmiştim? böyle bir yetişkin mi olacaktım mesela? hiç sanmıyorum.aslında çocukken her şey önemsiz oluyor,üzerine düşünmemişimdir.bir kere hayranlık duymazdım,100 yetişkinden 98,9(küsüratlı olmasının nedenini bilen bilir)'unun aynı olduğunu varsayarsak ilgimi çekmezdim.çocuklar farklı ve güzel olanı görmekte bizden daha iyiler bir şekilde.
nerede kaybettim tüm bunları diyorum,nerede? en çok sustuğum yerde,en çok kabullendiğim zamanlarda.kendin olmak,sevdiklerim,sevmediklerim tüm bu kesin ayrımlar ergenliğimde kaldı.bugün biliyorum ki kınadığımı yapabilir,nefret ettiğimi sevebilir,sevdiğimi bir gün hor görebilirim.
büyümek gerçekten "gri" olmak demekmiş.ama hiç mutlu etmiyor,o kadar sıradan ve o kadar tatsız ki.kan kırmızısını görüyorsan eğer gri duvarında,boku yemişsin demektir.tutku,yetişkinliğe katılırcasına gülen bir şey çünkü.bana güldü,aldım grileri kapadım üzerini,izlerinin çirkinliği ile yaşıyorum şimdi.
o kırmızı sendin,çocuk olsak oyun arkadaşım olurdun,yetişkinliğime ve bu denli sıradan halime denk gelmeyecektin.sen ebe oldun,hava karardı,ben evime koştum.
ben de bir köşe tuttum,başlıyorum.
pek başlayamadım aslında..
(bkz: nereden başlasam sorunsalı nedeniyle başlayamama sendromuna tutulan yazarlar veritabanı)
neyse kısa keseyim;
!!bu entry büyümekle ilgili ciddi pişmanlıklar içerir!!
kendimle ilgili hayret ettiğim ve hayal kırıklığına uğradığım şeyler var,nasıl başardım dediğim şeyler de elbette.
öncelikle çocukluğuma bakıyorum,bunu mu hayal etmiştim? böyle bir yetişkin mi olacaktım mesela? hiç sanmıyorum.aslında çocukken her şey önemsiz oluyor,üzerine düşünmemişimdir.bir kere hayranlık duymazdım,100 yetişkinden 98,9(küsüratlı olmasının nedenini bilen bilir)'unun aynı olduğunu varsayarsak ilgimi çekmezdim.çocuklar farklı ve güzel olanı görmekte bizden daha iyiler bir şekilde.
nerede kaybettim tüm bunları diyorum,nerede? en çok sustuğum yerde,en çok kabullendiğim zamanlarda.kendin olmak,sevdiklerim,sevmediklerim tüm bu kesin ayrımlar ergenliğimde kaldı.bugün biliyorum ki kınadığımı yapabilir,nefret ettiğimi sevebilir,sevdiğimi bir gün hor görebilirim.
büyümek gerçekten "gri" olmak demekmiş.ama hiç mutlu etmiyor,o kadar sıradan ve o kadar tatsız ki.kan kırmızısını görüyorsan eğer gri duvarında,boku yemişsin demektir.tutku,yetişkinliğe katılırcasına gülen bir şey çünkü.bana güldü,aldım grileri kapadım üzerini,izlerinin çirkinliği ile yaşıyorum şimdi.
o kırmızı sendin,çocuk olsak oyun arkadaşım olurdun,yetişkinliğime ve bu denli sıradan halime denk gelmeyecektin.sen ebe oldun,hava karardı,ben evime koştum.
devamını gör...
2923.
az önce bir sarhoş dövdüm. sabaha iki gözünü de açmayacak.
çok ama çooook üzgünüm. adamı dövmemek için elimden geleni yaptım ama garibin nasibinde dayak varmış.
çok ama çooook üzgünüm. adamı dövmemek için elimden geleni yaptım ama garibin nasibinde dayak varmış.
devamını gör...
2924.
bu aralar insanlar hayatımdan çıkarmamı istercesine beni zorluyorlar. üstelik sınırlarımı aşırı net belli etmeme rağmen. fakat bilmiyorlar ki bir kere o sınırın dışına atıldığında geri gelmek sor, geri gelse bile eskisi gibi olmak imkansıza yakın.
devamını gör...
2925.
hayatımızdaki bazı an'lar vardır ki o an hiç bitmesin isteriz. ben de bu an'ları itiraf etmek istiyorum.
benim 2 tane bulunmakta şu anlık.
1 tanesi liseye geçiş sınavımın ilk bölümünde en az yanlışı yaparak 1. oluşumu merdivenleri üçer dörder atlayarak koştuğum zaman yaşadım. o an ne kadar da mutluydum. resmen zaferimi yaşadım. teşekkürler allah'ım. :)
...
2.olan ise şu : doğum günüm için gelmiştin, doğum günümü zaten önemsemem. o gün ben doğum günümü boş verdim, seni yaşadım, iyi ki geldin...
parka gittik ya senle geniş, yeni halattan salıncaklar var, orda uzandık, sarıldık ya dünya yansa ya da kıyamet kopsa her ne olursa olsun hiçbir şey umrumda olmazdı, ciddi söylüyorum, huzura erdim resmen, o kadar eşsizdi ki...
böyle kollarında olmanın verdiği mutluluk mu ya da ne biliyim tarif edilmez his çok güzeldi. sonra kalktık biraz ileriye gittik, benim ayaklarımı yerden kestin, dans ettik öyle. salıncakta salladın ya beni ne kahkahalar attım o zaman, salıncakta sallanmaktan çok varlığının mutluluğundan hesapsızca, ölçüsüzce güldüm.
her şeye rağmen çok güzel 'din.
...
görüyorum buralardasın yine bir şeyler yazıyorsun ben misali. lütfenn bazı şeylere dikkat et olur mu? anılar için, bir zamanlar sırf sevdiğin için, kendin için.
umarım çok daha güzel mutluluklar senle olur. bunu gönülden diyorum bak.
ben her zaman olmasa da bizi tebessümle hatırlayacağım. sen de bunu yaparsan bir şey kaybetmemiş oluruz.
sen içi yaralanmış, inatçı bir çocuksun. biraz sevginin kollarına bırak kendini bir dahakine. çok güzel sevgiler senle olsun.
..
bi de her şey silinir numaralar fotoğraflar,zaman geçer ama kalpte gerçekten yaşanmış bir şey böyle basit şeylerle atılmaz.
bizim için en iyisi 'biz' olamamak sen ve ben olarak devam etmek. haha diye bir gülüşün var ya bi de hatırladın mı onu çok güzel bee!
tek güzel o değil de onlar da bana kalsın.
tüm samimiyetimle gönül huzuru ile kalman dileğiyle...
(aşk bir hatıradır, maziden kalan.)
benim 2 tane bulunmakta şu anlık.
1 tanesi liseye geçiş sınavımın ilk bölümünde en az yanlışı yaparak 1. oluşumu merdivenleri üçer dörder atlayarak koştuğum zaman yaşadım. o an ne kadar da mutluydum. resmen zaferimi yaşadım. teşekkürler allah'ım. :)
...
2.olan ise şu : doğum günüm için gelmiştin, doğum günümü zaten önemsemem. o gün ben doğum günümü boş verdim, seni yaşadım, iyi ki geldin...
parka gittik ya senle geniş, yeni halattan salıncaklar var, orda uzandık, sarıldık ya dünya yansa ya da kıyamet kopsa her ne olursa olsun hiçbir şey umrumda olmazdı, ciddi söylüyorum, huzura erdim resmen, o kadar eşsizdi ki...
böyle kollarında olmanın verdiği mutluluk mu ya da ne biliyim tarif edilmez his çok güzeldi. sonra kalktık biraz ileriye gittik, benim ayaklarımı yerden kestin, dans ettik öyle. salıncakta salladın ya beni ne kahkahalar attım o zaman, salıncakta sallanmaktan çok varlığının mutluluğundan hesapsızca, ölçüsüzce güldüm.
her şeye rağmen çok güzel 'din.
...
görüyorum buralardasın yine bir şeyler yazıyorsun ben misali. lütfenn bazı şeylere dikkat et olur mu? anılar için, bir zamanlar sırf sevdiğin için, kendin için.
umarım çok daha güzel mutluluklar senle olur. bunu gönülden diyorum bak.
ben her zaman olmasa da bizi tebessümle hatırlayacağım. sen de bunu yaparsan bir şey kaybetmemiş oluruz.
sen içi yaralanmış, inatçı bir çocuksun. biraz sevginin kollarına bırak kendini bir dahakine. çok güzel sevgiler senle olsun.
..
bi de her şey silinir numaralar fotoğraflar,zaman geçer ama kalpte gerçekten yaşanmış bir şey böyle basit şeylerle atılmaz.
bizim için en iyisi 'biz' olamamak sen ve ben olarak devam etmek. haha diye bir gülüşün var ya bi de hatırladın mı onu çok güzel bee!
tek güzel o değil de onlar da bana kalsın.
tüm samimiyetimle gönül huzuru ile kalman dileğiyle...
(aşk bir hatıradır, maziden kalan.)
devamını gör...
2926.
kafasını sürterek kıvılcım çıkartmalık yazarlar var
devamını gör...
2927.
üniversiteyi bitirip askerden döndüğümden beri (2011) doğru düzgün bir işe giremedim ve işsizliğim hep bir zaaf olarak bana karşı kullanıldı aileden biri de pek bu konuda yardımcı olamadı hatta karaktersiz abim arkamdan laf çevirip sonra belki yatağa atarım kafalarıyla gidip karı kıza iş buldu. (bu olaydan beri de onunla bir daha hiç görüşmedim ne yapar ne eder bilmem aileden koptu gitti zaten) 2013'te çok salak bir yerde çalıştım mecbur hissedip dolandırdılar paramı vermediler ben de önce yasal olarak sonra sosyal medyada karalama olarak senelerce uğraştım karakolluk oldum 2 farklı şubede, ceza alma/hapse girme durumlarım da oldu ama zamanla takipsizlik alındı. hayatta halen beklentilerim çabalarım var kendimce ama kimseye karşı pek saygım güvenim kalmadı.
devamını gör...
2928.
yaşayamamaktan yoruldum.
devamını gör...
2929.
güvensizliklerimi başkalarından duymaktansa kendimle en ağır dalgayı ben geçiyorum.
devamını gör...
2930.
üstteki tanımlardan birinde eski bir arkadaşımı gördüm sanki. geçmişe bakınca ne güzel gülmeler kalmış geride diyorum. ve iyi ki varsın arkadaşım. her nerede nefes alıyorsan umut seninle olsun. kendinden vazgeçme.
devamını gör...
2931.
uzun bir süredir yoktum, buralarda güzel değişiklikler olmuş farklı birkaç şey var gözüme ilişen. acaba yazdığım zamanlardaki tanıdık mahlaslarla karşılaşacak mıyım şuan bunun merakı içindeyim. profilde mahlasımın yanında "kurucu" yazısını görmek ilk birkaç dakika beni şoka uğratmış olsa da sonradan herkeste aynı yazıyı görünce "bununla alakalı yaşanmış bir şeyler olmalı.." dedim ve geçtim. itiraf bunun neresinde diyecek olursanız; buraları bir tık özlemiş ve aynı zamanda da yazmak için oldukça yorgun hissediyorum.
devamını gör...
2932.
hayatımda muhteşem 3üm olmuştu. büyükten küçüğe sıralıyorum. birincisi abimle. lisedeyken yine yine yeniden depresyonlardan depresyon beğeniyorum bana çalıştığı ilde gerçekleşecek olan üniv festivallere katılalım diye bilet almıştı. gitmiştim muhteşem bir hafta olmuştu. tiyatrolar, sahilde güneşlenmeler, doğal ve tarihi yerlerin ziyaretleri, yeni bir yer, en az kapitalist şehirlerden birinde tamamen kendim olarak ve en yakın arkadaşım olan abimle kitap çözümlemeleri, dibine kadar entellektüel sohbetler. bitmeseydi iyiydi. ikincisi çokk sevdiğim bir arkadaşımla muhteşem bir hafta. üniv bitmeye yakın bulunduğumuz şehrin bütün ören yerlerini gezip aralıksız her gün sabah otagardan ilçe otobüslerine bilet alıp gezip gezip gelmiştik. ilk müze kartımı çıkartmama vesile olmuş, koca yaşlı tombik ağacın altında pineklemiş, tarlalardan tren yapıp yürümüştük. seni çok özledim buralardaysan hemen bilirsin evet seni gerçekten çok özledim. üçüncüsü yine ünivde o dönemki erkek arkadaşımla birlikte ben artık deliliğin eşiğindeyim filan burs haftası paraları birleştirip istanbula gitmiştik. bir hafta dünyanın en misafir perver ailesiyle tanışmıştım. ilk üç gün ailenin çocuğu olmuş evlerinden çıkamamştım. muftakta bir sürü insan çekirdek kola, 4 yaşındaki minik hayranım muhammed :)) sizi de unutmayacağım selamlar olsun. sonra da balık ekmek yemeye gitmiştik, boğazı gezmiştik, bana kendim olma şansı hayatta bir kez daha verilmişti filan. :))
devamını gör...
2933.
sanırım henüz çırağım :(
devamını gör...
2934.
3 gündür 4.20 sularında uyanıyorum. çok rahatsız uyanıyorum. rüyamda taşları kaybediyorum. taşları ve güçlerini.
hayır thanos gibi değil. böyle sanki içimden bir şeyler kopup gidiyor ama ne bilmiyorum. huzursuz ediyor beni. geri uyuduğumda sanki iyi gibi kalksam da sonra yaşama sevinci kaybolmuş, depresyonda ve yapayalnız bir hissiyatla devam ediyorum hayatıma. wanda gibi şöyle bir çığlık atsam da kırmızıya boyasam her yeri, gözlerimden ateş çıksa ya yakıp yıksam ya da kasabayı yeniden kursam diyorum.
bugün taşların sonuncusuydu sanırım. çünkü kurtaramadım artık dedim gitti hissedemiyorum gibi düşüncelerle uyandım.
ya bu iyi mi yoksa ritüelin parçası mı ben nereden bileyim ya.
dün bağ koparma çalışması yaptım onunla ilgili mi bilmiyorum.
küçük bir toplu seans. arınma yaparken gözlerim kapalı olduğu halde yaşlar boşaldı ilk defa ağladığımı bilmeden ağladım. birilerini uğurladık içimizden ne garip belki bunun bir parçasıydı rüyam.
belki de hayatımla ilgiliydi. çünkü hayatımla oldukça ilgisizim ve anlık panik atak geçirecek gibi anksiyete yaşıyorum sürekli. içim daralıyor düşüncelerimi kontrol edemiyorum.
ağlamaklı ve kızgın oluyorum hep. kimseye tahammül edemiyorum.
3-4 günde bir akşamları makyaj yapıp giyiniyorum. güzel görünüyorum. ama neye yarar ki diyorum. hiçbir şey beni iyi hissettirmiyor, eğlendirmiyor.
buna bir çözüm bulmalı. çabalıyorum da. buraya tekrar döndüm mesela.
ben yazmayı severdim. tekrar yazayım dedim belki iyi gelir bilemiyorum.
hayatta her şey düzelir gibi olduğunda ve bir şeyler inşa etmeye başladığında teker teker sökülüyor.
kasırgalar vuruyor depremler oluyor taa içinde. asla o dünya kurulmuyor ve sen hiçbir yere ait olmadan göçebe gibi yeni yerler seçiyorsun inşa etmeye. ama giden gitmiş, kalanlarsa işe yaramaz. kimlerle neyi kuruyorum ben diyor ve vazgeçiyorsun.
sevmek ve beklemek. inanmak ve güvenmek.
belki de lanetliyim diyorsun. benimle olan mutsuz oluyor. yanaşmayayım sevmeyeyim kimseyi.
ama bunu defalarca yaptılar değil mi? hep karşı tarafı suçlarlar. savaşırsın. oynarlar aklınla. artık yetti der pes edersin.
kabul edersin suçlu benim tamam benim sorunlu, ben iyi gelmiyorumdur haklısın.
ve sonra uzaklaşırlar. uzaklaşırsın. ha, bu arada değişirler biliyor musun ?
değişirler ve her seferinde gelip haklıymışsın ben seni çok kırdım, çok üzdüm ama sorunlarım vardı. bilemedim.
oysa onun yarattığı kaos bir sonrakileri etkilerken ve düzelmeye çalışırken sen, tam orta yere kurulur ve özür dilerler. belki flörtleşir belki yeniden birlikte olmak ister ya da mantıklı seçimin sen olduğunu düşünürler.
yok arkadaş, yok! yok!!!
ben... ben bilmiyordum. yanlış olduğumu. düzelmem gerektiğini. aynı senin sizin zihninizdeki gibi işte.
sonra insanlar kendilerini feda ettiler, ilişkiler heba oldu bu uğurda ve anladım : ben düzelmeliydim.
düzelmem gerekiyordu. bocaladım, fakat düzelmeye başladığımı düşündüm. halbuki yapamamışım ki. olmamış yani öyle. sonra durdum.
düzelmeye başladım.. evet bu sefer başarıyor gibiydim.
sonra bir şeyler oldu ve vazgeçtim düzelmekten.
çünkü ben düzelmeye başlarken düzelmemiştim, düzelmez zannederken düzeldim.
vefamla, sevgimle. ama en çok yalnızlığımla. çok içerlesem çok kızsam da yalnız bırakıldığıma eninde sonunda başardım bir nebze olsun yok etmeye..
ama bir noktada olması gereken oldu. thanos parmak şıklattı, dr strange ortalığı karıştırdı ya da tanrılar evreni bozdu ve ben tüm o senelerime ve gayretlerime rağmen dibe vurdum. bir kez daha. ama o dibe vuruş başkaydı.
artık yıllar sonra çabalamaktan usanan ben tamamen duraklama dönemine girdim.
artık çabalamayacaktım. kişisel gelişim orada bitmişti işte.
sanki canımın bir yarısı koparılmış ruhum oracıkta sökülmüş gibiydim.
pes ettim. dedim ki tamam. düzelme falan yok. eskiye de dönemezsin yeni de olamazsın. kal kendi arafında.
herkes mutluyken ben böyle miydim? hayır. herkes kendi yarattığı cehenneminde er geç yaşardı.
ben hak etmediğim halde yaşıyordum zaten.
kimse için değişmeyecek, çabalamayacaktım artık. vefası da sevgileri de son buldu içimde.
ruhları dağıldı dört bir yana. ve ben yalnızlığımla sıkıştım ait hissedemediğim, yerimi bulamadığım bu dünyada.
kimse olduğum gibi sevemeyecekti beni.
istediğim kimseler kim bilir nerelerdeydiler. ve bulamazdım onları. ruhuma uyan kimler vardıysa artık çok geçti..
olanla yetinecek bir hayatı heba edecektim.
kabul ettim.
varsın bu hayatta da bunu yaşayayım.
kim bilir geçmiş hayatımda ne günahlar işledim de bu hayatımda bundayım şimdi.
her şey ve hepsi hikaye.
neye inanmak istersen.
neyi nasıl istersen.
çünkü nasılsa olduramıyoruz. olana boyun eğmek gerekiyor.
işte asıl zorundalığımız bu.
yıllar önce hiçbir şey için zorunda değiliz derdim. kendim gibi biri çıkıncaya kadar farketmemiştim. doğru ya. ben bunu derken insanlar güler ve tuhaf bakardı. sonra da bunu diretir olmuştum.
şimdi bakıyorum da.. mecbur değil miyiz?
alıp başını gidememek artık nasıl bir normalleştiysem ben.
gitmek mümkün müdür halen bilemem ama artık gitsen de bir kalsan da bir olunca hiçbir yalnızlık bu denli sevgisiz olmamıştı..
en sefil hali.
hayır thanos gibi değil. böyle sanki içimden bir şeyler kopup gidiyor ama ne bilmiyorum. huzursuz ediyor beni. geri uyuduğumda sanki iyi gibi kalksam da sonra yaşama sevinci kaybolmuş, depresyonda ve yapayalnız bir hissiyatla devam ediyorum hayatıma. wanda gibi şöyle bir çığlık atsam da kırmızıya boyasam her yeri, gözlerimden ateş çıksa ya yakıp yıksam ya da kasabayı yeniden kursam diyorum.
bugün taşların sonuncusuydu sanırım. çünkü kurtaramadım artık dedim gitti hissedemiyorum gibi düşüncelerle uyandım.
ya bu iyi mi yoksa ritüelin parçası mı ben nereden bileyim ya.
dün bağ koparma çalışması yaptım onunla ilgili mi bilmiyorum.
küçük bir toplu seans. arınma yaparken gözlerim kapalı olduğu halde yaşlar boşaldı ilk defa ağladığımı bilmeden ağladım. birilerini uğurladık içimizden ne garip belki bunun bir parçasıydı rüyam.
belki de hayatımla ilgiliydi. çünkü hayatımla oldukça ilgisizim ve anlık panik atak geçirecek gibi anksiyete yaşıyorum sürekli. içim daralıyor düşüncelerimi kontrol edemiyorum.
ağlamaklı ve kızgın oluyorum hep. kimseye tahammül edemiyorum.
3-4 günde bir akşamları makyaj yapıp giyiniyorum. güzel görünüyorum. ama neye yarar ki diyorum. hiçbir şey beni iyi hissettirmiyor, eğlendirmiyor.
buna bir çözüm bulmalı. çabalıyorum da. buraya tekrar döndüm mesela.
ben yazmayı severdim. tekrar yazayım dedim belki iyi gelir bilemiyorum.
hayatta her şey düzelir gibi olduğunda ve bir şeyler inşa etmeye başladığında teker teker sökülüyor.
kasırgalar vuruyor depremler oluyor taa içinde. asla o dünya kurulmuyor ve sen hiçbir yere ait olmadan göçebe gibi yeni yerler seçiyorsun inşa etmeye. ama giden gitmiş, kalanlarsa işe yaramaz. kimlerle neyi kuruyorum ben diyor ve vazgeçiyorsun.
sevmek ve beklemek. inanmak ve güvenmek.
belki de lanetliyim diyorsun. benimle olan mutsuz oluyor. yanaşmayayım sevmeyeyim kimseyi.
ama bunu defalarca yaptılar değil mi? hep karşı tarafı suçlarlar. savaşırsın. oynarlar aklınla. artık yetti der pes edersin.
kabul edersin suçlu benim tamam benim sorunlu, ben iyi gelmiyorumdur haklısın.
ve sonra uzaklaşırlar. uzaklaşırsın. ha, bu arada değişirler biliyor musun ?
değişirler ve her seferinde gelip haklıymışsın ben seni çok kırdım, çok üzdüm ama sorunlarım vardı. bilemedim.
oysa onun yarattığı kaos bir sonrakileri etkilerken ve düzelmeye çalışırken sen, tam orta yere kurulur ve özür dilerler. belki flörtleşir belki yeniden birlikte olmak ister ya da mantıklı seçimin sen olduğunu düşünürler.
yok arkadaş, yok! yok!!!
ben... ben bilmiyordum. yanlış olduğumu. düzelmem gerektiğini. aynı senin sizin zihninizdeki gibi işte.
sonra insanlar kendilerini feda ettiler, ilişkiler heba oldu bu uğurda ve anladım : ben düzelmeliydim.
düzelmem gerekiyordu. bocaladım, fakat düzelmeye başladığımı düşündüm. halbuki yapamamışım ki. olmamış yani öyle. sonra durdum.
düzelmeye başladım.. evet bu sefer başarıyor gibiydim.
sonra bir şeyler oldu ve vazgeçtim düzelmekten.
çünkü ben düzelmeye başlarken düzelmemiştim, düzelmez zannederken düzeldim.
vefamla, sevgimle. ama en çok yalnızlığımla. çok içerlesem çok kızsam da yalnız bırakıldığıma eninde sonunda başardım bir nebze olsun yok etmeye..
ama bir noktada olması gereken oldu. thanos parmak şıklattı, dr strange ortalığı karıştırdı ya da tanrılar evreni bozdu ve ben tüm o senelerime ve gayretlerime rağmen dibe vurdum. bir kez daha. ama o dibe vuruş başkaydı.
artık yıllar sonra çabalamaktan usanan ben tamamen duraklama dönemine girdim.
artık çabalamayacaktım. kişisel gelişim orada bitmişti işte.
sanki canımın bir yarısı koparılmış ruhum oracıkta sökülmüş gibiydim.
pes ettim. dedim ki tamam. düzelme falan yok. eskiye de dönemezsin yeni de olamazsın. kal kendi arafında.
herkes mutluyken ben böyle miydim? hayır. herkes kendi yarattığı cehenneminde er geç yaşardı.
ben hak etmediğim halde yaşıyordum zaten.
kimse için değişmeyecek, çabalamayacaktım artık. vefası da sevgileri de son buldu içimde.
ruhları dağıldı dört bir yana. ve ben yalnızlığımla sıkıştım ait hissedemediğim, yerimi bulamadığım bu dünyada.
kimse olduğum gibi sevemeyecekti beni.
istediğim kimseler kim bilir nerelerdeydiler. ve bulamazdım onları. ruhuma uyan kimler vardıysa artık çok geçti..
olanla yetinecek bir hayatı heba edecektim.
kabul ettim.
varsın bu hayatta da bunu yaşayayım.
kim bilir geçmiş hayatımda ne günahlar işledim de bu hayatımda bundayım şimdi.
her şey ve hepsi hikaye.
neye inanmak istersen.
neyi nasıl istersen.
çünkü nasılsa olduramıyoruz. olana boyun eğmek gerekiyor.
işte asıl zorundalığımız bu.
yıllar önce hiçbir şey için zorunda değiliz derdim. kendim gibi biri çıkıncaya kadar farketmemiştim. doğru ya. ben bunu derken insanlar güler ve tuhaf bakardı. sonra da bunu diretir olmuştum.
şimdi bakıyorum da.. mecbur değil miyiz?
alıp başını gidememek artık nasıl bir normalleştiysem ben.
gitmek mümkün müdür halen bilemem ama artık gitsen de bir kalsan da bir olunca hiçbir yalnızlık bu denli sevgisiz olmamıştı..
en sefil hali.
devamını gör...
2935.
bazen bekar olup çapkınlık yapmak istiyorum. *
devamını gör...
2936.
çok gezdiğim günlerin ertesi günü temizlik yaparak vicdan rahatlatıyorum.
devamını gör...
2937.
bana dedi ki "x ile aranda ne var?" aynısını bir zaman önce x sormuştu "y ile aranda ne var?" şeklinde. feraye ile yakalanmış kaya çilingiroğlu gibi kalakalıyorum. hayır nereden anlıyorsunuz? yok ben böyle aksiyonlara gelemem, çarpışık ilişkilerin kelimesinden dahi korkarım
devamını gör...
2938.
çok yorgunum bekleme beni kaptan.
devamını gör...
2939.
bir şeyleri itiraf edemeyecek kadar düz bir hayatım var.
devamını gör...
2940.
yıl 2014. girne amerikan üniversitesi bahar şenliklerindeyiz. alkol su gibi akıyor. gecenin sonunda birbirini tanımayan yerli yabancı 12 erkek havuza girdik. donları çıkarıp fırlattık. çıkarken birinden rica ettik atsın diye. benim seher yıldızı'nı bulamadılar
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294