yazarların itiraf köşesi
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
başlık "mırmır" tarafından 14.11.2020 21:09 tarihinde açılmıştır.
501.
yobazları, dini kullananları sev(e)miyorum.
devamını gör...
502.
bahçeden içeri girdiğimde perdenin kımıldadığını görür gibi olunca yana çekildim hemen,kimseye görünmeden sessizce girmeli ve üstlerine atlamalıydım,şansıma kapı hafif aralıktı ve öncü olarak çıkardığım kişi işini usulca yapıyordu.
bu akşam bu eve girip savaşacaktım kapı önünde sessizce çıkardım ayakkabılarımı,açık olan televizyondan çocuk şarkıları yükseliyordu,hol’den açık mutfağa doğru bir gölge gibi geçerken buzdolabına yanaştım ve elimde tutmaya devam ettiğim iki yumurta ile gerekirse dikkat dağıtacakken öncünün sessiz ol işareti karşılaştım bir yeri işaret ediyordu ama o an anlamadım ve işte o an sarıldığımı anlamam ile birlikte bacaklarıma yapışan üç yaşında iki savaşçı kız çocuğu tarafından esir alındım.
bir karış boylarına rağmen bir yandan paçalarıma sarılmaları bir yandan bu kadar yükseğe zıplamaları beni şaşırttı ama en çok şaşırdığım şey ise bu bir karışlık canlıdan çıkan desibel miktarı.
kesin o bir karışın devamında bir kaç yüz metre daha var yoksa fizik kurallarına aykırı o cücelerden bu kadar ses çıkması.
ses dalgaları ile beni sersemlettikten sonra elimdeki oyuncak yumurtalar da gasp edildi ve koltuğa dahi oturtulmadan salonun ortasında üzerime atlayarak ve ısırıp öperek işkenceye başladılar,bu hal bile başlı başına cenevre esir asker antlaşmalarına aykırıydı ama cüceler ülkesine düşmüş guliver gibiydim biri bir yandan diğeri bir yandan çekiştirmesi yetmiyormuş gibi bir de gıdımdan öperek beni konuşturmaya çalışıyorlardı.
bu iki küçük acımasız şeytan kutup ayısının bir boy küçüğü şahsıma neler neler ettiler biri kafamda zıplarken öbürü omurgamı kırmak için her omurumda tek tek zıplıyordu.
bu arada öncü kuvvet elemanım da saf değiştirip meğer bana ihanet etmiş yoksa oturduğu koltuktan bana her istediğini yapan bu sarışın şeytanlara kahkahalar ile eşlik etmezdi. elbet hesabı sorulur!
nihayet rahmet ve merhamet sahibi rabbimin bir lütfu ile bu küçük şeytanların korktuğu daha uzun boylu daha uzun saçlı biri geldi de onlar kenara çekilince beni koltuğa oturtup bir çay verdi. bu satırları o arada yazıyorum,eflak’ta bir saat evvel esir düştüm.
bu akşam bu eve girip savaşacaktım kapı önünde sessizce çıkardım ayakkabılarımı,açık olan televizyondan çocuk şarkıları yükseliyordu,hol’den açık mutfağa doğru bir gölge gibi geçerken buzdolabına yanaştım ve elimde tutmaya devam ettiğim iki yumurta ile gerekirse dikkat dağıtacakken öncünün sessiz ol işareti karşılaştım bir yeri işaret ediyordu ama o an anlamadım ve işte o an sarıldığımı anlamam ile birlikte bacaklarıma yapışan üç yaşında iki savaşçı kız çocuğu tarafından esir alındım.
bir karış boylarına rağmen bir yandan paçalarıma sarılmaları bir yandan bu kadar yükseğe zıplamaları beni şaşırttı ama en çok şaşırdığım şey ise bu bir karışlık canlıdan çıkan desibel miktarı.
kesin o bir karışın devamında bir kaç yüz metre daha var yoksa fizik kurallarına aykırı o cücelerden bu kadar ses çıkması.
ses dalgaları ile beni sersemlettikten sonra elimdeki oyuncak yumurtalar da gasp edildi ve koltuğa dahi oturtulmadan salonun ortasında üzerime atlayarak ve ısırıp öperek işkenceye başladılar,bu hal bile başlı başına cenevre esir asker antlaşmalarına aykırıydı ama cüceler ülkesine düşmüş guliver gibiydim biri bir yandan diğeri bir yandan çekiştirmesi yetmiyormuş gibi bir de gıdımdan öperek beni konuşturmaya çalışıyorlardı.
bu iki küçük acımasız şeytan kutup ayısının bir boy küçüğü şahsıma neler neler ettiler biri kafamda zıplarken öbürü omurgamı kırmak için her omurumda tek tek zıplıyordu.
bu arada öncü kuvvet elemanım da saf değiştirip meğer bana ihanet etmiş yoksa oturduğu koltuktan bana her istediğini yapan bu sarışın şeytanlara kahkahalar ile eşlik etmezdi. elbet hesabı sorulur!
nihayet rahmet ve merhamet sahibi rabbimin bir lütfu ile bu küçük şeytanların korktuğu daha uzun boylu daha uzun saçlı biri geldi de onlar kenara çekilince beni koltuğa oturtup bir çay verdi. bu satırları o arada yazıyorum,eflak’ta bir saat evvel esir düştüm.
devamını gör...
503.
yanımda senin olmadığın vakitlerimi ya seni özleyerek ya da senden bahsederek geçirdiğimi fark ettim. *
devamını gör...
504.
müslüman'ım fakat youtube, twitter, instagram gibi mecralarda yorumlar kısmına dine inanmayan veya inanan bir bireye yok cehennemde yanacaksın yok cennete giremeyeceksin gibi söylemlerde bulunan insanlardan hoşlanmıyorum. kardeşim sen allah'mısın adam ölünce nereye gideceğine karar veriyorsun veya adamı dinden çıkartıyorsun.
devamını gör...
505.
sözlüğü ve içindekileri seviyorum. benim için bir sığınak gibi burası ve belki de en çok bu başlık. nefes alamadığım zamanlarda oksijen takviyesi gibi. ya da her neyse işte, tıbbi bilgim yok. sizi seviyorum ey ahali *
devamını gör...
506.
yemek yemeden duramıyorum.
devamını gör...
507.
müziği hayatımda öyle bir noktaya konumlandırdım ki- beni gerçek müzik bağımlıları anlar- uzun zamandır kulaklığım olmadan dışarı çıkmıyordum. tesadüfen unuttum ve öyle çıkmış bulundum. gerçek dünyanın sesleri bana çok uzak geldi,. kuşlar böyle mi cıvıldıyor, ya şu iş makinesi böyle mi ses çıkarıyordu? derken buldum kendimi. gerçek dünyadan gitgide uzaklaşıyor olmak beni çok korkuttu sözlük. siz siz olun, arada bir doğanın ve insanlığın sesinden kendinizi mahrum bırakmayın, sonra sudan çıkmış balığa dönüyorsunuz.
devamını gör...
508.
geceleri çöken bu şehvet ve kanın ağırlaşıp yerçekimiyle daha da ye aşağı çekilmesi sıkıntı yaratıyor.
çok zor.
çok zor.
devamını gör...
509.
geçmişte hiçbir mecrada yazmadım, sözlükleri, ilaç kullanımlarıyla ilgili, ''olası yan etkileri neler acaba?'' sorusuna cevap almak için kullandım. severek takip ettiğim birkaç youtube kanalı sayesinde, haberi olduğum bu kafa sözlük'e gelme amacım, tamamen geyik yapmak idi. koşturması bol bir hayatım var. günde 5 dakika girip, trollere yandaşlık yapıp,çıkarım 'ne olacak yaaaeee' dedim.
ah nasıl bir düşüncesizlikmiş bende ki, bir anda müptelası olduğumu ve gerçekten ciddiyet gerektirdiğini anladım. şimdi akşam olsun, evladımı uyutayım, eş kişisiyle biraz kahve muhabbetinden sonra pat masa başına geçeyim diye sabırsızlanıyorum. arada geyik konulara müdahil olduğum gerçeğini yok sayamam evet ama ciddi takılıyorum. böyle bir itirafta bulunduran başlık. *
ah nasıl bir düşüncesizlikmiş bende ki, bir anda müptelası olduğumu ve gerçekten ciddiyet gerektirdiğini anladım. şimdi akşam olsun, evladımı uyutayım, eş kişisiyle biraz kahve muhabbetinden sonra pat masa başına geçeyim diye sabırsızlanıyorum. arada geyik konulara müdahil olduğum gerçeğini yok sayamam evet ama ciddi takılıyorum. böyle bir itirafta bulunduran başlık. *
devamını gör...
510.
az önce makarna yaptım. ve inanmazsınız afiyetle yedim. pandemi bende çok kilo yaptı be sözlük.
devamını gör...
511.
bazen her şeyden kaçmak istiyorum. insanlardan, seslerden, akıp giden düşüncelerden... bazen, her şeyin anlamsızlaştığını aslında ne kadar sahte bir çağda yaşadığımızı düşünüyorum ve kendimi asla bu çağa ait hissetmiyorum. gecenin bir yarısı kendimi varoluşsal sancılar çekerken buluyorum. ama yine de her şey için bitmeyen bir umudum var. nazım hikmet'in de dediği gibi; "yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak. unutma aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak."
devamını gör...
512.
vicdanım bir hayli körelmiş. nasıl olduğunu anlamadım ama eskiden olsa köpekler tarafından parçalanan tilkinin o korkunç çığlıkları benim de içimi parçalardı. şimdiyse duyarken üzüldüm ama etkisi çabucak geçti. sanırım yanımda insanları diri diri yaksalar izleyip yarım saat sonra hayatıma devam edebilecek bir duruma geldim. niye böyle oldu lan?
devamını gör...
513.
hayattan şıraaankk diye bir tokat yiyeceğim az kaldı, hissediyorum.
devamını gör...
514.
gitmek gerekir bazen sessizce usulca,ayakların geri giderken ileri ileri gider kalbin,sonra bir sahne gelir gözünün önüne,gülümseyen bir kadın,gözlerinden sevgi ve şefkat parıltıları saçan.
küçük kahkahalara tebessüm ile cevap veren,mutfağından kahve ve kurabiye kokuları yükselen bir ev,bir yuva...
kendine bakarsın acı acı tebessüm edersin çok evin olmuştur ama bir yuvanın olmadığını görürsün içinde ay da yıl da bir belki pişen bir yemek ve buzdolabında her zaman tarihini geçirdiğin hazır yemekler...
bebeğinin nefesi ile uyanan biri nasıl uyuyabilir her gece ter içinde rüyadan sıçrayan biri ile?
sonra oturup yatak denilen koltuğa ya da kanepeye kimim ben,neredeyim,burası neresi? sorularına cevap arayan biri ile hangi ortak rüyayı görebilir?
ilk başta da dediğim gibi bazen sessizce gitmen gerekir ama sevdiğin için gitmen gerekir aslında,zor da olsa uzaktan sevmek için ellerinle yardığın kalbinin derinlerine onun sevgisini gömmen gerekir.
sevmek bazen kendi içinde kendini öldürmeyi gerektirir...
küçük kahkahalara tebessüm ile cevap veren,mutfağından kahve ve kurabiye kokuları yükselen bir ev,bir yuva...
kendine bakarsın acı acı tebessüm edersin çok evin olmuştur ama bir yuvanın olmadığını görürsün içinde ay da yıl da bir belki pişen bir yemek ve buzdolabında her zaman tarihini geçirdiğin hazır yemekler...
bebeğinin nefesi ile uyanan biri nasıl uyuyabilir her gece ter içinde rüyadan sıçrayan biri ile?
sonra oturup yatak denilen koltuğa ya da kanepeye kimim ben,neredeyim,burası neresi? sorularına cevap arayan biri ile hangi ortak rüyayı görebilir?
ilk başta da dediğim gibi bazen sessizce gitmen gerekir ama sevdiğin için gitmen gerekir aslında,zor da olsa uzaktan sevmek için ellerinle yardığın kalbinin derinlerine onun sevgisini gömmen gerekir.
sevmek bazen kendi içinde kendini öldürmeyi gerektirir...
devamını gör...
515.
buradaki yazarların çoğunun okuduğunu anlamadığını düşünüyorum... o yüzden başlık açasım gelmiyor... belki de anlamayan benim?
devamını gör...
516.
hiç bu kadar dibe vurmamıştım.
yine bir ders seçimi haftası. son üniversite son sınıf öğrencisi olup alttan bir türlü geçemediğim dersim+ tezim+ daha da kötüsü stajım var. soruyorum size ben dibe batmayayım da kim batsın?
(bkz: yanmışız aman halimiz duman)
yukarıdaki tanımları yazan yazarlar gibi benim de gidesim geliyor. acısız bir intihar yöntemiyle arada intihar edesim geliyor. kafamda bir tarih belirliyorum. sonra kafamda bir söz beliyor. neymiş efendim "her gecenin bir sabahı varmış" fazla pollyannacilik değil mi bu?
çok sevdiğim çiçeklerim meşhur ankara ayazında donup cennetteki yerlerini alınca eski bitki hobiciligim gitti. elinde budama makasi,uzerinde tulumuyla ortada kalmış zengin evin hizmetli bahçıvanı gibi hissediyorum kendimi. kalan bitkilerim mi?artık onlara eski sevgimi aşılayamiyorum.
biriyle tanışmaya konuşmaya mecalim yok. sanki herkes bir öncekinin fragmanı gibi. konuş,mesajlaş,hoşlan, güle güle. konuş,mesajlaş,hoşlan,güle güle.
arada sevilmek istiyorum, boşuna demiyorum "benim parolam sevgidir" diye. ama her sevgi bir nebze nefret barındırır diyorum, üzerler yine seni whis yapma diyorum. hopp kime diyorum?
her günüm bir öncekinin aynısı gibi. tek fark 1 gün 1928282992 kez nefes alirken ertesi gün nefes alışveriş sayım farklı oluyor. evet evet tek fark bu. onun dışında her şey aynı. bakin bir gün önce olduğu gibi yine buradayım.
burun takıntım var mesela. allah affetsin bazen yaşı tutmadığı için duvara kafa atan ve 16 yaşında burun ameliyatı olan irem derici gibi hissediyorum kendimi.
neyse bugünlük itiraf kotamı dolduruyorum. hoş ne kadar itiraf orası tartışılır. eğer buraya kadar okuduysanız aranızdan bazi üyeleri cidden çok seviyorum. elimden gelse hepinize ayrı ayrı sarılırım. ama bu kadar samimi olmaya gerek yok malum korona...
yine bir ders seçimi haftası. son üniversite son sınıf öğrencisi olup alttan bir türlü geçemediğim dersim+ tezim+ daha da kötüsü stajım var. soruyorum size ben dibe batmayayım da kim batsın?
(bkz: yanmışız aman halimiz duman)
yukarıdaki tanımları yazan yazarlar gibi benim de gidesim geliyor. acısız bir intihar yöntemiyle arada intihar edesim geliyor. kafamda bir tarih belirliyorum. sonra kafamda bir söz beliyor. neymiş efendim "her gecenin bir sabahı varmış" fazla pollyannacilik değil mi bu?
çok sevdiğim çiçeklerim meşhur ankara ayazında donup cennetteki yerlerini alınca eski bitki hobiciligim gitti. elinde budama makasi,uzerinde tulumuyla ortada kalmış zengin evin hizmetli bahçıvanı gibi hissediyorum kendimi. kalan bitkilerim mi?artık onlara eski sevgimi aşılayamiyorum.
biriyle tanışmaya konuşmaya mecalim yok. sanki herkes bir öncekinin fragmanı gibi. konuş,mesajlaş,hoşlan, güle güle. konuş,mesajlaş,hoşlan,güle güle.
arada sevilmek istiyorum, boşuna demiyorum "benim parolam sevgidir" diye. ama her sevgi bir nebze nefret barındırır diyorum, üzerler yine seni whis yapma diyorum. hopp kime diyorum?
her günüm bir öncekinin aynısı gibi. tek fark 1 gün 1928282992 kez nefes alirken ertesi gün nefes alışveriş sayım farklı oluyor. evet evet tek fark bu. onun dışında her şey aynı. bakin bir gün önce olduğu gibi yine buradayım.
burun takıntım var mesela. allah affetsin bazen yaşı tutmadığı için duvara kafa atan ve 16 yaşında burun ameliyatı olan irem derici gibi hissediyorum kendimi.
neyse bugünlük itiraf kotamı dolduruyorum. hoş ne kadar itiraf orası tartışılır. eğer buraya kadar okuduysanız aranızdan bazi üyeleri cidden çok seviyorum. elimden gelse hepinize ayrı ayrı sarılırım. ama bu kadar samimi olmaya gerek yok malum korona...
devamını gör...
517.
öylesine güçsüz ve bitik hissediyorum ki bazen, gecelerce ağlamak istiyorum. kendi varlığım beni boğuyor.
devamını gör...
518.
kolay kolay ağlamam ama 6. sezonuna geldiğim dizide çok sevdiğim bir karakter öldü ve pişik olmuş bebek gibi hüngür hüngür ağladım.
meğerse ne birikmiş be içimde.
*ara sıra doya doya ağlamak gerekiyormuş.
meğerse ne birikmiş be içimde.
*ara sıra doya doya ağlamak gerekiyormuş.
devamını gör...
519.
16 yaşında bir erkek olarak hayatımda hissettiğim en derin yara, her zaman dik duran en üzücü filmlerde bile göz yaşından taviz vermeyen babamın yorgunluktan ve bunalmışlıktan ağlayışını duymak oldu.
devamını gör...
520.
uykumu alamadım.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276