geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
461.
çimler çok yeşil,
gökyüzü çok mavi,
sözlük çok güzel.
gökyüzü çok mavi,
sözlük çok güzel.
devamını gör...
462.
gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
onlardan kalbime sevda geçmiyor
ben yordum ruhumu biraz da sen yor
çünkü bence şimdi herkes gibisin
yolunu beklerken daha dün gece
kaçıyorum bugün senden gizlice
kalbime baktım da işte iyice
anladım ki sen de herkes gibisin
büsbütün unuttum seni eminim
maziye karıştı şimdi yeminim
kalbimde senin için yok bile kinim
bence sen de şimdi herkes gibisin
nazım hikmet
onlardan kalbime sevda geçmiyor
ben yordum ruhumu biraz da sen yor
çünkü bence şimdi herkes gibisin
yolunu beklerken daha dün gece
kaçıyorum bugün senden gizlice
kalbime baktım da işte iyice
anladım ki sen de herkes gibisin
büsbütün unuttum seni eminim
maziye karıştı şimdi yeminim
kalbimde senin için yok bile kinim
bence sen de şimdi herkes gibisin
nazım hikmet
devamını gör...
463.
"dingin ve kuşkusuz"
söndür ışıklarını
ve uzan yanıma onulmaz yaram.
konuş benimle kurtulalım
masanın üzerinde
iki damla kan olmaktan.
o korkunç telaşıyla suskunluğun
dokunalım yüzlerimize,
kapatalım kapılarını bu esrik özgürlüğün,
çiçeklerle süsleyelim her köşeyi,
bırak, beklesinler buğulu camlar ardında,
koyuverelim biz gizlerimizi,
sokaklarda usulca
geçip gittiğimiz eşiklere.
ne kadar güzelsin bu anda ey kimsesizlik,
bırakıyorum işte kendimi sana
dingin ve kuşkusuz.
kemal durmaz
söndür ışıklarını
ve uzan yanıma onulmaz yaram.
konuş benimle kurtulalım
masanın üzerinde
iki damla kan olmaktan.
o korkunç telaşıyla suskunluğun
dokunalım yüzlerimize,
kapatalım kapılarını bu esrik özgürlüğün,
çiçeklerle süsleyelim her köşeyi,
bırak, beklesinler buğulu camlar ardında,
koyuverelim biz gizlerimizi,
sokaklarda usulca
geçip gittiğimiz eşiklere.
ne kadar güzelsin bu anda ey kimsesizlik,
bırakıyorum işte kendimi sana
dingin ve kuşkusuz.
kemal durmaz
devamını gör...
464.
comédie de la soif'nin iv. bölümünde* şöyle buyuruyor arthur rimbaud:
"sabretmeyi bilirim ben:
içebileceğim, sessiz,
ve ölebileceğim tasasız
bir akşam vardır bekleyen
birinde eski kentlerin!
direnmezse acılarım,
bir gün altınım olursa
kuzeye giderim, ya da
bağ kentlerini boylarım? …
– tatsız düşlerden usandım.
bir şey var yitip kaybolan!
dolaşıp da köşe bucak,
döndüğümde açmayacak
kapısını, o yeşil han,
güler yüzle hiçbir zaman."
"sabretmeyi bilirim ben:
içebileceğim, sessiz,
ve ölebileceğim tasasız
bir akşam vardır bekleyen
birinde eski kentlerin!
direnmezse acılarım,
bir gün altınım olursa
kuzeye giderim, ya da
bağ kentlerini boylarım? …
– tatsız düşlerden usandım.
bir şey var yitip kaybolan!
dolaşıp da köşe bucak,
döndüğümde açmayacak
kapısını, o yeşil han,
güler yüzle hiçbir zaman."
devamını gör...
465.
(bkz: kısa türkiye tarihi)
devamını gör...
466.
sen bilmiyordun
gitmek istiyordum gitme diyordun
beni karanlığa itme diyordun
eşkiya kalbime hükmediyordun
herkesten farkındım sen bilmiyordun
sen beni üzüyor incitiyordun
ben sana kırgındım sen bilmiyordun
kalbimi kırıyor acıtıyordun
ben sana dargındım sen bilmiyordun
sen benim uykumu kahreden korkum
sen zehir zemberek sen zehir zakkum
sen benim cezamdın ben sana mahkum
ben sana sürgündüm sen bilmiyordun
sen yangın çıkarır ben söndürürdüm
sevmesem dünyanı ters döndürürdüm
seni sürüm sürüm süründürürdüm
ben senin korkundum sen bilmiyordun
sen bana günahtın sen bana yasak
helale uzaktı düştüğüm tuzak
ben sana tutkundum ben sana tutsak
ben sana sürgündüm sen bilmiyordun
bir yavuz hırsızdın dikleniyordun
sustukça sabrıma yükleniyordun
sen hiç beklemiyor bekleniyordun
ben sana yorgundum sen bilmiyordun
sen benim uykumu kahreden korkum
sen zehir zemberek sen zehir zakkum
sen benim cezamdın ben sana mahkum
ben sana sürgündüm sen bilmiyordun…
cemal safi
gitmek istiyordum gitme diyordun
beni karanlığa itme diyordun
eşkiya kalbime hükmediyordun
herkesten farkındım sen bilmiyordun
sen beni üzüyor incitiyordun
ben sana kırgındım sen bilmiyordun
kalbimi kırıyor acıtıyordun
ben sana dargındım sen bilmiyordun
sen benim uykumu kahreden korkum
sen zehir zemberek sen zehir zakkum
sen benim cezamdın ben sana mahkum
ben sana sürgündüm sen bilmiyordun
sen yangın çıkarır ben söndürürdüm
sevmesem dünyanı ters döndürürdüm
seni sürüm sürüm süründürürdüm
ben senin korkundum sen bilmiyordun
sen bana günahtın sen bana yasak
helale uzaktı düştüğüm tuzak
ben sana tutkundum ben sana tutsak
ben sana sürgündüm sen bilmiyordun
bir yavuz hırsızdın dikleniyordun
sustukça sabrıma yükleniyordun
sen hiç beklemiyor bekleniyordun
ben sana yorgundum sen bilmiyordun
sen benim uykumu kahreden korkum
sen zehir zemberek sen zehir zakkum
sen benim cezamdın ben sana mahkum
ben sana sürgündüm sen bilmiyordun…
cemal safi
devamını gör...
467.
aklın süsü dil, dilin süsü sözdür.
insanın süsü yüz, yüzün süsü gözdür.
insan sözünü dili ile söyler;
sözü iyi olursa, yüzü parlar.
*yusuf has hacip
insanın süsü yüz, yüzün süsü gözdür.
insan sözünü dili ile söyler;
sözü iyi olursa, yüzü parlar.
*yusuf has hacip
devamını gör...
468.
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek - adnan yücel
devamını gör...
469.
başka türlü
yılgın bir dağın etekleri kadar kırıştı yazgım
ütüsü bozulmuş bulutlara asamam kuşlarımı.
altı çizilmeden okunmuş kitapların kırılganlığıyla çekilirken rafa
bir mısrâsında çivilenilmemiş şiirlerin mahcubiyetidir bu.
-kalbim ey, bulamadın gölgeliğini.-
deli taylar gibi toz duman etsem bozkırları
zirveleri mâbet bellesem dilimde besmeleyle.
inzivasına sığınıp abalı dervişlerin,
yunus’un sarıçiçeğine rast gelsem bir seher vakti
sorsam, bilir misin beni?
ben dahi bilmezken kendimi..
bir atım olsaydı başka türlü olurdu her şey.
dağlara kafa tutacak kudreti bulurdum kendimde bir sabah
günü ağartan ezanlar değmeden pencereme
düşerdim dörtnala, kalbimden en uzağa ve sana.
iki kaşının arasından da geçmeyecekse kaderim
gitmemin vaktidir, henüz yenilmeden ellerine.
-zaten bir atım olsaydı, başka türlü olurdu her şey.-
gökkuşağından sürgün yemişliğimin rengine boyayarak geceyi
yağmurlu bir afremov tablosunda yürüyorum sokağını.
ellerim titriyor gelincik kırmızı mantomun cebinde.
bu sokakta da kavuşmuyor ürkek nazarlarımız.
sorulmadan anlatılmış bir nasılsın gibi utangaç,
biriktirdiğim içlenmeleri sır ediyor nefesim.
ve sen sevgilim güzelliğini cilalıyorsun ıslak bir bankta
istasyonlar kadar hüzünlü ve
göğe merdiven dayatan geceler kadar güzelsin.
baksan son tren bu,
kaçırdığın kaçıncı ömür..
tam da ellerini saracak yaşımdayım, gel
-ravza karakülah
yılgın bir dağın etekleri kadar kırıştı yazgım
ütüsü bozulmuş bulutlara asamam kuşlarımı.
altı çizilmeden okunmuş kitapların kırılganlığıyla çekilirken rafa
bir mısrâsında çivilenilmemiş şiirlerin mahcubiyetidir bu.
-kalbim ey, bulamadın gölgeliğini.-
deli taylar gibi toz duman etsem bozkırları
zirveleri mâbet bellesem dilimde besmeleyle.
inzivasına sığınıp abalı dervişlerin,
yunus’un sarıçiçeğine rast gelsem bir seher vakti
sorsam, bilir misin beni?
ben dahi bilmezken kendimi..
bir atım olsaydı başka türlü olurdu her şey.
dağlara kafa tutacak kudreti bulurdum kendimde bir sabah
günü ağartan ezanlar değmeden pencereme
düşerdim dörtnala, kalbimden en uzağa ve sana.
iki kaşının arasından da geçmeyecekse kaderim
gitmemin vaktidir, henüz yenilmeden ellerine.
-zaten bir atım olsaydı, başka türlü olurdu her şey.-
gökkuşağından sürgün yemişliğimin rengine boyayarak geceyi
yağmurlu bir afremov tablosunda yürüyorum sokağını.
ellerim titriyor gelincik kırmızı mantomun cebinde.
bu sokakta da kavuşmuyor ürkek nazarlarımız.
sorulmadan anlatılmış bir nasılsın gibi utangaç,
biriktirdiğim içlenmeleri sır ediyor nefesim.
ve sen sevgilim güzelliğini cilalıyorsun ıslak bir bankta
istasyonlar kadar hüzünlü ve
göğe merdiven dayatan geceler kadar güzelsin.
baksan son tren bu,
kaçırdığın kaçıncı ömür..
tam da ellerini saracak yaşımdayım, gel
-ravza karakülah
devamını gör...
470.
ram ol bana, ruhun yeni bir aleme girsin...
yazmış kaderin: aşkıma ömrünce esirsin!
aklınla, şuurunla, hayalinle bilirsin.
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
yazmış kaderin: aşkıma ömrünce esirsin!
aklınla, şuurunla, hayalinle bilirsin.
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
devamını gör...
471.
ve yürek çarpıyor bir esrimeyle,
ve yeniden canlanıyorlar onda
tanrısallık da, esin de,
yaşam da, gözyaşı da, aşk da.
ve yeniden canlanıyorlar onda
tanrısallık da, esin de,
yaşam da, gözyaşı da, aşk da.
devamını gör...
472.
bütün pencerelerde bekleyen benim
ve o çalmayan bütün telefonlarda
aylardır konuşan da
kabul
bir kez daha yolda karşılaşalım
onunla da avunacağım
adımı sesince duymaktan vazgeçtim
sesini duysam, susacağım
yel esiyor ama
değirmen dönmüyor
kuraklık bu
adın ekmeğe dönüşmüyor
ve o çalmayan bütün telefonlarda
aylardır konuşan da
kabul
bir kez daha yolda karşılaşalım
onunla da avunacağım
adımı sesince duymaktan vazgeçtim
sesini duysam, susacağım
yel esiyor ama
değirmen dönmüyor
kuraklık bu
adın ekmeğe dönüşmüyor
devamını gör...
473.
…yanından geçip giden okyanusları tanımayan ummanlar var.
hatırlama an meselesi,tanımak birden bire.
amma ki zaman geçip gider.
her şeyin zamanı var zamansızlığı var...
hatırlama an meselesi,tanımak birden bire.
amma ki zaman geçip gider.
her şeyin zamanı var zamansızlığı var...
devamını gör...
474.
"... ben işte miraç gecelerinde
bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
bir şiir aradım.
geçen üç yıl boyunca
yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
ülkem olmayan ülkemi
kayboluşumu aradım.
bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
bir ters bir yüz kazaklar ördüm
haroşa bir hayat bırakmak için.
bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm..."
didem madak , siz aşktan n'anlarsınız bayım
bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
bir şiir aradım.
geçen üç yıl boyunca
yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
ülkem olmayan ülkemi
kayboluşumu aradım.
bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
bir ters bir yüz kazaklar ördüm
haroşa bir hayat bırakmak için.
bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm..."
didem madak , siz aşktan n'anlarsınız bayım
devamını gör...
475.
insan hatırlanacaksa bile en azından ahmet erhan dizeleri ile hatırlanmalı.
"hayat, seni çok seviyorum
yattığım zemin, kalktığım zaman belli olmasa da
hayat, seni çok seviyorum
adım nice ölümlere uyak kılınsa da
tünel karanlık, tren yorgun, raylar eski
gönlümde sonsuz bir kaçma isteği
durup durup ölümden konuşuyorsun
kapı önlerinde oğlunu bekleyen bir ana gibi
hayat, seni çok seviyorum
kaybolsun zaman, bedenim uğrun uğrun gitsin
bütün sevgilerim karşılıksız çıksın!"
"hayat, seni çok seviyorum
yattığım zemin, kalktığım zaman belli olmasa da
hayat, seni çok seviyorum
adım nice ölümlere uyak kılınsa da
tünel karanlık, tren yorgun, raylar eski
gönlümde sonsuz bir kaçma isteği
durup durup ölümden konuşuyorsun
kapı önlerinde oğlunu bekleyen bir ana gibi
hayat, seni çok seviyorum
kaybolsun zaman, bedenim uğrun uğrun gitsin
bütün sevgilerim karşılıksız çıksın!"
devamını gör...
476.
kaygusuz abdal'dan gelsin. diss to allah.*
ademi balçıktan yoğurdun yaptın
yapıp da neylersin bundan sana ne
halk ettin insanı saldın cihana
salıp da neylersin bundan sana ne
bakkal mısın teraziyi neylersin
işin gücün yoktur gönül eğlersin
kulun günahını tartıp neylersin
geçiver suçundan bundan sana ne
katran kazanını döküver gitsin
mümin olan kullar didara yetsin
emreyle yılana tamuyu yutsun
söndür şu ateşi bundan sana ne
sefil düştüm bu alemde naçarım
kıldan köprü yaratmışsın geçerim
şol köprüden geçemezsem uçarım
geçir kullarını bundan sana ne
kaygusuz abdal der cennet yarattın
cehenneme nice kulları attın
nicesin ateş-i aşk ile yaktın
yakıp da neylersin bundan sana ne
ademi balçıktan yoğurdun yaptın
yapıp da neylersin bundan sana ne
halk ettin insanı saldın cihana
salıp da neylersin bundan sana ne
bakkal mısın teraziyi neylersin
işin gücün yoktur gönül eğlersin
kulun günahını tartıp neylersin
geçiver suçundan bundan sana ne
katran kazanını döküver gitsin
mümin olan kullar didara yetsin
emreyle yılana tamuyu yutsun
söndür şu ateşi bundan sana ne
sefil düştüm bu alemde naçarım
kıldan köprü yaratmışsın geçerim
şol köprüden geçemezsem uçarım
geçir kullarını bundan sana ne
kaygusuz abdal der cennet yarattın
cehenneme nice kulları attın
nicesin ateş-i aşk ile yaktın
yakıp da neylersin bundan sana ne
devamını gör...
477.
keşke gelsen
kilidi kuvvetli kapılardan girilen bir evde,
kendine çeki düzen veren
yarım yüzyıllık bir serseri.
usta kılığında bir cambaz
ne dediğini bilir de bazen
ne yaptığını hatırlamaz.
patavat işinde bir mühendis
ağzından çıkandan
dimağı habersiz.
ya kafiyelere kurban eder kendini,
ya da hep kafası karışık
kendisiyle ilgili.
keşke gelsen…
her neredeysen….
itimat sektöründe yaralı
ceylanlardan oluşan bir tabiat alanı
sanat ki tabiatın arta kalanı.
yalnızlığıma perdedir futbol tivi
ve ekranlardaki çığlık sistemi
içerde kimse yok
bakma sen habertürk,
açık oturum,
bir kulağımda memleket sesleri.
senin gözlerindeki merak
ve biraz da hayranlık belki…
keşke gelsen…
her neredeysen….
açık konuşalım ki meram
kendine gelsin akşamları
ne yaparsa yapsın dışarda
yeter ki evinde uyusun
yıpratmasın şamdanları.
kalabalık içine gizlenen bakışların
hem aleni,
hem görmezden gelinen,
kimseyi düşman etmeden
birini sevmenin tadında beliren,
senin körpe olgunluğun
ve benim yaşlı çocukluğumla çelişen…
keşke gelsen.
her neredeysen.
alkışa alışan davranışların
bir beden meselesinde düğümlenen
adına tutku ilmi
ya da perişanlık denen,
dokunmanın infilak ettiği sevmelerde,
terli söyleşmeler arasında çok sık,
senin benim olmanı çok seviyorum
diye tercüme edilen…
sonra kuru yaprak kelimelerle tükenen
kimi özlediğini bilmeyen bir şiirde
nedense bazen konuk edilen…
keşke gelsen…
her neredeysen…
ve sen kimsen
ki akşam makamını bu kadar seven,
madem binmeyecektin
neden bu durakta bekleyen…
belki de şairin
çok da meşru olmayan
kendi kendine bir rep
hafif meşrep
gül kokulu ama kelime süsünden mürekkep.
belki de çok bilgili,
kitap yüklü bir merkep.
keşke gelsen..
de sustursan bu kafayı,
her neredeysen
de orası dar gelse,
bir nefes
bir koşu
bir nazar
bir aşk hızında..
keşke gelsen…
her neredeysen…
yılmaz erdoğan
kilidi kuvvetli kapılardan girilen bir evde,
kendine çeki düzen veren
yarım yüzyıllık bir serseri.
usta kılığında bir cambaz
ne dediğini bilir de bazen
ne yaptığını hatırlamaz.
patavat işinde bir mühendis
ağzından çıkandan
dimağı habersiz.
ya kafiyelere kurban eder kendini,
ya da hep kafası karışık
kendisiyle ilgili.
keşke gelsen…
her neredeysen….
itimat sektöründe yaralı
ceylanlardan oluşan bir tabiat alanı
sanat ki tabiatın arta kalanı.
yalnızlığıma perdedir futbol tivi
ve ekranlardaki çığlık sistemi
içerde kimse yok
bakma sen habertürk,
açık oturum,
bir kulağımda memleket sesleri.
senin gözlerindeki merak
ve biraz da hayranlık belki…
keşke gelsen…
her neredeysen….
açık konuşalım ki meram
kendine gelsin akşamları
ne yaparsa yapsın dışarda
yeter ki evinde uyusun
yıpratmasın şamdanları.
kalabalık içine gizlenen bakışların
hem aleni,
hem görmezden gelinen,
kimseyi düşman etmeden
birini sevmenin tadında beliren,
senin körpe olgunluğun
ve benim yaşlı çocukluğumla çelişen…
keşke gelsen.
her neredeysen.
alkışa alışan davranışların
bir beden meselesinde düğümlenen
adına tutku ilmi
ya da perişanlık denen,
dokunmanın infilak ettiği sevmelerde,
terli söyleşmeler arasında çok sık,
senin benim olmanı çok seviyorum
diye tercüme edilen…
sonra kuru yaprak kelimelerle tükenen
kimi özlediğini bilmeyen bir şiirde
nedense bazen konuk edilen…
keşke gelsen…
her neredeysen…
ve sen kimsen
ki akşam makamını bu kadar seven,
madem binmeyecektin
neden bu durakta bekleyen…
belki de şairin
çok da meşru olmayan
kendi kendine bir rep
hafif meşrep
gül kokulu ama kelime süsünden mürekkep.
belki de çok bilgili,
kitap yüklü bir merkep.
keşke gelsen..
de sustursan bu kafayı,
her neredeysen
de orası dar gelse,
bir nefes
bir koşu
bir nazar
bir aşk hızında..
keşke gelsen…
her neredeysen…
yılmaz erdoğan
devamını gör...
478.
trrrrum,
trrrrum,
trrrrum!
trak tiki tak!
makinalaşmak istiyorum!
beynimden, etimden, iskeletimden geliyor
bu!
her dinamoyu altıma almak için çıldırıyorum!
tükrüklü dilim bakır telleri yalıyor,
damarlarımda kovalıyor oto-direzinler lokomotifleri!
trrrrum,
trrrrum,
trak tiki tak
makinalaşmak istiyorum!
mutlak buna bir çare bulacağım
ve ben ancak bahtiyar olacağım
karnıma bir türbin oturtup
kuyruğuma çift uskuru taktığım gün!
trrrrum
trrrrum
trak tiki tak!
makinalaşmak istiyorum!
nazım hikmet.
trrrrum,
trrrrum!
trak tiki tak!
makinalaşmak istiyorum!
beynimden, etimden, iskeletimden geliyor
bu!
her dinamoyu altıma almak için çıldırıyorum!
tükrüklü dilim bakır telleri yalıyor,
damarlarımda kovalıyor oto-direzinler lokomotifleri!
trrrrum,
trrrrum,
trak tiki tak
makinalaşmak istiyorum!
mutlak buna bir çare bulacağım
ve ben ancak bahtiyar olacağım
karnıma bir türbin oturtup
kuyruğuma çift uskuru taktığım gün!
trrrrum
trrrrum
trak tiki tak!
makinalaşmak istiyorum!
nazım hikmet.
devamını gör...
479.
evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu
hani, kurşun sıksan geçmez geceden
anlatamam, nasıl ıssız, karanlık
ve zehir zıkkım cıgaram
gene bir cehennem var yastığımda
gel artık.
ahmed arif
hani, kurşun sıksan geçmez geceden
anlatamam, nasıl ıssız, karanlık
ve zehir zıkkım cıgaram
gene bir cehennem var yastığımda
gel artık.
ahmed arif
devamını gör...
480.
gülleri sarı severim , toprağı ıslak
türküleri yanık , şiirleri hoyrat
havayı nemsiz , çayı demsiz
bir seni olduğun gibi
bir seni her şeye rağmen
bir seni hala...
ümit yaşar oğuzcan
türküleri yanık , şiirleri hoyrat
havayı nemsiz , çayı demsiz
bir seni olduğun gibi
bir seni her şeye rağmen
bir seni hala...
ümit yaşar oğuzcan
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162