1941.

rü'yâ gibi bir yazdı. yarattın hevesinle,
her ânını, her rengini, her şi'rini hazdan.
hâlâ doludur bahçeler en tatlı sesinle!
bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan

körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:
geçmiş gecelerden biri durmakta derinde;
mehtâb... iri güller... ve senin en güzel aksin...
velhasıl o rü'yâ duruyor yerli yerinde!
devamını gör...
1942.

kücüktüm ufacıktım
top aynadım acıktım
yerde gördüm bir erik
kaptı alageyik.
devamını gör...
1943.
yazdığım hiçbir şiir, benzemez gözlerine.
yüreğimi dağlar, ıslandıklarında hüzünle.
ne o kadar zarif, ne o kadar şairane
yoktur şiir, bakışın gibi işleyen gönlüme.
devamını gör...
1944.
mona liza siyah güllen ak güllen
ah mona, öyle çalım atma seni kandiracak fethullah güllen
kurma gönlüne rıhtımlar
yoksa eskitirsin nice prangalar
mona liza, siyah günler ak günler
merak etme, geçecek bu günler
devamını gör...
1945.
bazı sorulara cevap bulamadım; kuşkusuz gerekli de değildi bu. soruyu soru halinde bırakıp sahici yanını korumaya çalışmam, cehalet mi sanıldı acaba? bedenlerin bedenlerden istedikleri, ruhların, ruhlardan çıkarttıkları, karşılıklı acıların birbirlerinin etkisini arttırdıkları vakitlerde düştün aklıma. aklıma yayıldın. ne kaybedebilir, ne kazanabilirdim ki artık: ortadaydım işte! bir başkasının mal varlığına dönüşmeden yaşayabilmenin yalnızlığıydı bu. hayır! melankoli diye adlandırma bu durumu; ortak bir açı yakalayamama sorunu galiba. her kadın gibi doğurmak hevesi, her erkek gibi dağların doruklarında biraz gözden ırak hüzünlenme denemeleri aslında. kusura bakma, kafam biraz dağınık,
bir nedeni yok. yalnızca öptüm.
insan inandığı şeyler uğruna muhteşem hatalar da yapabilir.
devamını gör...
1946.

bazı yüzler bakmamak içindir ahmet
bir yaprak gibi saklamak için
güller koparmamak içindir
sözünü kesmemek gibi bir dervişin
yarım bırakmamak gibi güzel bir şiiri

hüzün ey yüzünün ebedi kardeşi
senin soluğun benim ciğerlerim içindir
sensiz yaşadım kim beni nerden bilecektir
ama severim rüzgârların sevdiği gibi başakları
kaç kez atmışsa kalbim o kadar senindir

said yavuz
devamını gör...
1947.

bir anıt yapmak için tırmandığım dağda sen
çekicime ilk değen taşların içindesin.

başarısız kimsesiz, gizlice ağladım mı
ağzıma tuzu değen yaşların içindesin.

uzaktan her kımıltı senden bir haber bana,
arkası bana dönük bakışların içindesin.

çiçeğimi ansızın meyva yapan yazların,
dallarımı koparan kışların içindesin.

canımda çınlar sesin; her yerdesin, nerdesin?
gündüz gece yaptığım işlerin içindesin.

rüyama başkası da giriyor zaman zaman,
sen uyanık gördüğüm düşlerin içindesin.
devamını gör...
1948.

duracağım burada
gidişini seyredeceğim
kıpırtısız, sakin gibi görüneceğim
kavgasız olacak, fırtınasız olacak
saçma sapan olacak
organlarım birbirine vuracak
arkandan sessiz bakacağım
ben yine salağı oynayacağım


soner arıca / ayrılık şarkısına girişte okan bayulgenin seslendirdiği şiir .
devamını gör...
1949.

benim doğduğum köylerde
kuzey rüzgârları eserdi,
ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır
öp biraz!
devamını gör...
1950.

yalnızca bir kez olsaydı tam bir sessizlik.
sussaydı tesadüfi olanla ortalama olan.
ve komşudan gelen gülüşmeler,
ve gürültüsü beynimdeki düşüncelerin,
beni açık ve uyanık olmaktan alıkoyan.
devamını gör...
1951.

"efsunlu tüm sözcükleri seferber olsa da,
yetmiyor bazen..

laldir o karede her şey.

hangi orkestra seslendirebilir şimdi açlığın uğultusunu?

hangi nota verebilir şimdi,
çöplüklerden toplanmış kuru ekmek parçalarının bir çocuğun dişleriyle ilişkisini?

ruhun ve zihinselin dikenli tarlasında
yalınayak dolaşan bir vicdan aranıyor.."

h.izgören_
devamını gör...
1952.
“ağlama,
ağlamak
biraz öteye kaçmaktır
ağlamak,
hüzünle anlaşmak,
ve kucaklaşmaktır.

ağlamak
sığınmaktır ne olsa,
avuç açmaktır
uzak da olsa, yakın da olsa
biraz onu öteye itmektir
kişinin en kolay mutsuzluğu
ağlamaktır, geçiştirir umutsuzluğu.”

özdemir asaf
devamını gör...
1953.

hayat uzun mu, kısa mı sürecek?
bunu kim bilebilir ki
insanoğlunun hayatı çiğ tanesi misali.
geçti günlerin çoğu, azı kaldı şimdi.
bir hüzün gönlüme peydah oldu
unutamadığım dertlerdendir bu.
ayın etrafında azdır yıldızlar
güneye doğru uçar kargalar,
hiç dinlenmeden uçarlar
yuvalarını nereye kuracaklar?
olmaz hiçbir dağ çok yalçın, hiçbir okyanus çok derin.
misafir geldiğinden acele eder bilgeler.


kızıl uçurum (2008)
devamını gör...
1954.
sezai karakoç/ şehrazat

sen gecenîn gündüzün dışında
sen kalbîn atışında kanın akışında
sen şehrazat bîr lamba bîr hükümdar bakışında
bîr ölüm kuşunun feryadını duyarsın

sen bîr rüya geceleyîn gündüzün
sen bîr yağmur înce hazîn
sen şarkılarca büyük hüzün
sen yolunu kaybeden yolcuların üstüne
bîr ömür boyu yağan bîr ömür boyu karşın

sen merhamet sen rüzgar sen tîrîl tîrîl kadın
sen bîr mahşer îçînde en azîz yalnızlığı yaşadın
sen başını çevîren cellatbaşının güne
sen öyle kî sen dîye dîye senî anlıyamayız
şehrazat ah şehrazat şehrazat
sen sevgîlî sen can sen yarsın
devamını gör...
1955.



yahu kadın !!!
ben seni darmadağın seviyorum,
nedir bu derli toplu olacağım derdi ?
saçın dağınıkmış,
üstün başın berbatmış,
yüzün gözlerin yorgunmuş,
bunlardan bana ne ?
geceler boyu yüzüme gözüme bulaşan başkası sanki !
ben seni benim dağınıklığıma karışasın diye sevdim…
hangi ağacın bir diğerine karışmış kökleri düzgün ki ?
hangi dağ bir öbürünün hizasında ?
hangi göl kıvrım kıvrım değil ?
hangi bulut öyle, onlar kadar dağınık ?
onlar kadar güzelsin diyorum,
uzayan gölgem ol,
karanlığınla bile dokun, yeter diyorum,
dinletemiyorum…

can yücel
devamını gör...
1956.

...
bir ruh o derin bahçede bir def'a yaşarsa,
boynunda onun kolları,koynunda o varsa,
dalmışsa,onun saçlarının rayihasiyle.
sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle;
yıldızları boydan boya doğmuş gibi, varlık,
bir mu'cize halinde,o gözlerdedir artık;
kanmaz en uzun buseye,öptükçe susuzdur.
zira susatan zevk o dudaklardaki tuzdur;
...
devamını gör...
1957.

senin dudakların pembe
ellerin beyaz,
al tut ellerimi bebek
tut biraz!

benim doğduğum köylerde
ceviz ağaçları yoktu,
ben bu yüzden serinliğe hasretim
okşa biraz!

benim doğduğum köylerde
buğday tarlaları yoktu,
dağıt saçlarını bebek
savur biraz!

benim doğduğum köyleri
akşamları eşkıyalar basardı.
ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
konuş biraz!

benim doğduğum köylerde
kuzey rüzgârları eserdi,
ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır
öp biraz!

sen türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!
benim doğduğum köyler de güzeldi,
sen de anlat doğduğun yerleri,
anlat biraz!
devamını gör...
1958.

bir gece,
gecede bir uyku..
uykunun içinde ben..
uyuyorum,
uykudayım,
yanımda sen.

uykumun içinde bir rüya,
rüyamda bir gece,
gecede ben..
bir yere gidiyorum,
delice..
aklımda sen.

ben seni seviyorum,
gizlice..
el pençe duruyorum,
yüzüne bakıyorum,
söylemeden,
tek hece.

seni yitiriyorum
çok karanlık bir anda..
birden uyanıyorum,
bakıyorum aydınlık;
uyuyorsun yanımda.
güzelce..


özdemir asaf.
devamını gör...
1959.

güzel havalar

beni bu güzel havalar mahvetti,
böyle havada istifa ettim
evkaftaki memuriyetimden.
tütüne böyle havada alıştım,
böyle havada aşık oldum;
eve ekmekle tuz götürmeyi
böyle havalarda unuttum;
şiir yazma hastalığım
hep böyle havalarda nüksetti;
beni bu güzel havalar mahvetti.

orhan veli
devamını gör...
1960.

hiç hissetmedim kendimi
daha yakın tatlı huzura,
daha sıcak güneşin bakışına.
-yanmıyor mu hâlâ tepelerimin buzulu?
gümüşümsü, hafif, bir balık
açılıyor şimdi kayığım...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim