geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
3241.
bir gece habersiz bize gel
merdivenler gıcırdamasın
öyle yorgunum ki hiç sorma
sen halimden anlarsın
sabahlara kadar oturup konuşalım
kimse duymasın
mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız
dokunarak uçalım.
insanlardan buz gibi soğudum,
işte yalnız sen varsın
öyle halsizim ki hiç sorma
anlarsın.
merdivenler gıcırdamasın
öyle yorgunum ki hiç sorma
sen halimden anlarsın
sabahlara kadar oturup konuşalım
kimse duymasın
mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız
dokunarak uçalım.
insanlardan buz gibi soğudum,
işte yalnız sen varsın
öyle halsizim ki hiç sorma
anlarsın.
devamını gör...
3242.
çalıkuşu'nun z raporu
kedi ve kasımpatı kokuyor bütün sokaklar
dilinin dönmediği duaları sayıklıyor
zeyniler köyünde çalıkuşu şimdi artık zaman
yağmur yağıyor durmadan
ağlıyorum kaşarlanmış bir masumiyet olarak
bir çılgının
kedilerin ruhlarımızı okuduğuna inandırmaya çalışan herkesi
bir elimde tabanca
bütün dualarım delik deşik.
.....
mahalle kavgalarına karışmadan
kocaman bir kabakla boğuşuyorum bazen
doğruyor ve kızartıyorum onu
günler külkedisi, akşamları kömür yakıyoruz.
hikâyeme bir hayat yazmak istiyorum
pek inandırıcı olmayan
ruhuma ıhlamur yollamak istiyorum yün eldivenler
hikâyeme bir ölüm yazmak istiyorum
beni masalların ortasında bırakıp giden ruhuma
romantik radyo dinleyen o eski arkadaşıma
son bir kere daha limon ağaçlarından bahsetmek istiyorum
otobüs duraklarında yağmurlar bekliyor beni
yağmurla beraberliğimden doğan
birinci ve yüzbininci hayaletim
ucu ısırılmış bir simidin acısını durmadan
o kadar çok, o kadar çok hissediyorum.
fareler yeraltından fırlatılan havai fişeklerdi
haberler getiriyorlardı, hep kötü haberler
akşamları günahkâr yazar kasalar kadar
z raporları kadar uzun şiirlerim
elinde bir paket çubuk krakerle geçmişim
o eski arkadaşım yıkanmış midesiyle
iskambil kağıtları kusan,
zarlar maça kızı ve pis yedili sayesinde
kaç kere ölümle randevulaştı.
plastik çiçeklerle ziyaretine geldi hayat
semt pazarından alınma hırkasıyla,
ayolu, yanisi bol konuşmalarıyla
her bastığında gıcırdayan tahtalarıyla
öyle çok sevdim, öyle çok sevdim
binlerce kapıcı karısından birinin ismiydi sanki kader.
delirdiğim altyazı şimdi bütün aynalarda
vazgeçtim sonunda hep tura gelen uğur paramdan.
hikâyem ucuz, romanım basmakalıp
pembe kağıtlar aldım
hayatıma bir ölüm yazacağım
bir ölüm, pek de inandırıcı olmayan
yazık hiçbir şair bir çiy tanesi kadar bile sızmadı kâğıda
kayıp şiirlerim gül resimleridir şimdi.
yazık bir son mektup bile bırakmadan gitti
zeyniler köyünde çalıkuşu şimdi artık zaman.
didem madak
devamını gör...
3243.
günlerden öyle bir gün
günlerden öyle bir gündü;
üstüne tarih düştüğüm.
gözümün önüne geldi birden
balkıyan güzel yüzün.
ve yüreğim yandı söndü,
ter bastı avuçlarımı.
bir işlek kovan uğultusu
kapladı kulaklarımı.
uzandım usulca cigarama;
yavan ömrüme katık.
ben o gün öldüm gülüm,
bir daha ölmem artık.
metin altıok
günlerden öyle bir gündü;
üstüne tarih düştüğüm.
gözümün önüne geldi birden
balkıyan güzel yüzün.
ve yüreğim yandı söndü,
ter bastı avuçlarımı.
bir işlek kovan uğultusu
kapladı kulaklarımı.
uzandım usulca cigarama;
yavan ömrüme katık.
ben o gün öldüm gülüm,
bir daha ölmem artık.
metin altıok
devamını gör...
3244.
kimse bilmez fakat iyi bir şairdir.
eşikten bozma, kapısız yuvanın,
susuz havuzun, çürük budağın,
soğuk yazın, çiçeksiz ovanın,
kör faninin, sahipsiz mezarın,
tek renk, gri gökkuşağıyım.
odsuz şöminenin, soluksuz bedenin,
yazısız kitabın, müziksiz eserin,
ölmüş ruhun, olmayan umudun,
karsız havada zemheri yüreğin,
tepesiz meydanda saç ayağıyım.
leş artıklarıyla dolu katran kazanında,
içilmeyen suysan,
varlığının senin,
yoktur manası bu dünyada.
kazan dolarken dökülensen,
aş pişerken atılansan,
hiçsizliğe yarım adımda katılansan,
varlığının senin,
yoktur manası bu dünyada.
eşikten bozma, kapısız yuvanın,
susuz havuzun, çürük budağın,
soğuk yazın, çiçeksiz ovanın,
kör faninin, sahipsiz mezarın,
tek renk, gri gökkuşağıyım.
odsuz şöminenin, soluksuz bedenin,
yazısız kitabın, müziksiz eserin,
ölmüş ruhun, olmayan umudun,
karsız havada zemheri yüreğin,
tepesiz meydanda saç ayağıyım.
leş artıklarıyla dolu katran kazanında,
içilmeyen suysan,
varlığının senin,
yoktur manası bu dünyada.
kazan dolarken dökülensen,
aş pişerken atılansan,
hiçsizliğe yarım adımda katılansan,
varlığının senin,
yoktur manası bu dünyada.
devamını gör...
3245.
getmek isteyirsen, behanesiz get,
oyatma murgulu xatireleri.
sesi hemin sesdir, baxışın ogey,
gedirsen sesin de yad olsun, bari.
sen deniz qoynuna tullanmış çiçek,
üstüne dalgalar atılacaqdır.
saxta mehebbetin saxta sened tek
ne vaxtsa üstünde tutulacaqdır.
demirem, sen uca bir dagsan, eyil
demirem, elacım qalıbdır sene.
ne sende mehebbet qara pul deyil,
ne men dilenciyem, el açim sene.
döşenim yollar tek ayaqlarına,
sene yalvarim men, bu mümkün deyil.
qoymaram qelbim tek vuqarım sına,
alcalib yasamaq omur-gün deyil.
getmek isteyirsen, o yol, o da sen,
bir çut göz baxacaq arxanca senin.
getdinmi, geriye dönmek istesen,
tikanlı yastiga dönecek yerin.
getmek isteyirsen ne daniş ne din
yox ol uzaglartek dumanda cende
neyimi sevmişdin deye bilmedin
ındise yüz eyib görürsen mende
getmek isteyirsen, behanesiz get,
oyatma murgulu xatireleri.
sesi hemin sesdir, baxışın ogey,
gedirsen sesin de yad olsun, bari.
nusret kesemenli
tanıdık geldi değil mi ? evet evet o şiir leman sam’ın sene bele n’oldu yar şarkısının ortasında mugam şeklinde okuduğu şiir.
oyatma murgulu xatireleri.
sesi hemin sesdir, baxışın ogey,
gedirsen sesin de yad olsun, bari.
sen deniz qoynuna tullanmış çiçek,
üstüne dalgalar atılacaqdır.
saxta mehebbetin saxta sened tek
ne vaxtsa üstünde tutulacaqdır.
demirem, sen uca bir dagsan, eyil
demirem, elacım qalıbdır sene.
ne sende mehebbet qara pul deyil,
ne men dilenciyem, el açim sene.
döşenim yollar tek ayaqlarına,
sene yalvarim men, bu mümkün deyil.
qoymaram qelbim tek vuqarım sına,
alcalib yasamaq omur-gün deyil.
getmek isteyirsen, o yol, o da sen,
bir çut göz baxacaq arxanca senin.
getdinmi, geriye dönmek istesen,
tikanlı yastiga dönecek yerin.
getmek isteyirsen ne daniş ne din
yox ol uzaglartek dumanda cende
neyimi sevmişdin deye bilmedin
ındise yüz eyib görürsen mende
getmek isteyirsen, behanesiz get,
oyatma murgulu xatireleri.
sesi hemin sesdir, baxışın ogey,
gedirsen sesin de yad olsun, bari.
nusret kesemenli
tanıdık geldi değil mi ? evet evet o şiir leman sam’ın sene bele n’oldu yar şarkısının ortasında mugam şeklinde okuduğu şiir.
devamını gör...
3246.
bekle beni, döneceğim ben.
çok çok, bıkmadan bekle!
sarı yağmurların
hüznü basınca,
kar kasıp kavururken,
kızgın sıcaklarda – bekle.
uzak yerlerden mektuplar kesilince
bekle beni.
birlikte bekleyenlerin beklemekten
usandığına bakma, bekle.
bekle beni, döneceğim.
unutmak zamanı geldiğini
ezbere bilenleri
hayırla anma!
varsın oğlum, anam
hayatta olmadığıma inansın,
dostlarım beklemekten usansın,
ocak başında toplanıp
acı şarapla
yad etsinler beni.
sen bekle. onlarla birlikte
içmekte acele etme.
bekle beni; döneceğim,
bütün ölümleri çatlatmak için döneceğim!
‘şansı varmış…’ desinler,
beklemedikleri için,
beni bekleyerek
düşman ateşinden nasıl
koruduğunu anlayamazlar.
sağ kalışımın sırrını yalnız
senle ben bileceğiz-
bütün sır -senin
başkalarının bilmediği gibi beklemeyi bilmende.
konstantin mihavloviç simonov
çok çok, bıkmadan bekle!
sarı yağmurların
hüznü basınca,
kar kasıp kavururken,
kızgın sıcaklarda – bekle.
uzak yerlerden mektuplar kesilince
bekle beni.
birlikte bekleyenlerin beklemekten
usandığına bakma, bekle.
bekle beni, döneceğim.
unutmak zamanı geldiğini
ezbere bilenleri
hayırla anma!
varsın oğlum, anam
hayatta olmadığıma inansın,
dostlarım beklemekten usansın,
ocak başında toplanıp
acı şarapla
yad etsinler beni.
sen bekle. onlarla birlikte
içmekte acele etme.
bekle beni; döneceğim,
bütün ölümleri çatlatmak için döneceğim!
‘şansı varmış…’ desinler,
beklemedikleri için,
beni bekleyerek
düşman ateşinden nasıl
koruduğunu anlayamazlar.
sağ kalışımın sırrını yalnız
senle ben bileceğiz-
bütün sır -senin
başkalarının bilmediği gibi beklemeyi bilmende.
konstantin mihavloviç simonov
devamını gör...
3247.
kaf u nûn hitabı izhâr olmadan
biz bu kâinatın ibtidasıyız
kimseler vasıl-ı didar olmadan
ol “kabe kavseyn”in “ev edna”sıyız
yoğ iken adem’le havva alemde
hak ile hak idik sırr-ı mübhemde
bir gececik mihman kaldık meryem’de
hazret-i isa’nın öz babasıyız
biz bu kâinatın ibtidasıyız
kimseler vasıl-ı didar olmadan
ol “kabe kavseyn”in “ev edna”sıyız
yoğ iken adem’le havva alemde
hak ile hak idik sırr-ı mübhemde
bir gececik mihman kaldık meryem’de
hazret-i isa’nın öz babasıyız
devamını gör...
3248.
nisana kaç var / yıldız kenter
yazmadım seni daha,
sevmeye ayırdım tüm zamanları,
yazmaya bu yüzden vaktim olmadı.
ben düşünmeye başlayınca seni
-ki bu bir önceki düşünmenin sonundan çok öncedir
inan ki dağlar, taşlar, inan ki bulutlar, yağmur ve kar
toprakla su ve gökyüzü, güneş ay ve yıldızlar
onlar da benimle birlikte
ve onlar da benim kadar seni düşünürler...
benim kadar diyemem ama
yemin ederim onlar da seni özler.
hep dalgınım bu günlerde
saati cezveye koyup yumurta tutuyorum,
bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum.
aklım başıma gelmiyor, başıma çarpmadan dallar
yolda yürürken dalıp dalıp gidiyorum.
nisan'a kaç var diyorum saati sorarken.
hiç böyle olmamıştım.
bilenlere sordum; 'aşk bu' dediler!
yazmadım seni daha,
sevmeye ayırdım tüm zamanları,
yazmaya bu yüzden vaktim olmadı.
ben düşünmeye başlayınca seni
-ki bu bir önceki düşünmenin sonundan çok öncedir
inan ki dağlar, taşlar, inan ki bulutlar, yağmur ve kar
toprakla su ve gökyüzü, güneş ay ve yıldızlar
onlar da benimle birlikte
ve onlar da benim kadar seni düşünürler...
benim kadar diyemem ama
yemin ederim onlar da seni özler.
hep dalgınım bu günlerde
saati cezveye koyup yumurta tutuyorum,
bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum.
aklım başıma gelmiyor, başıma çarpmadan dallar
yolda yürürken dalıp dalıp gidiyorum.
nisan'a kaç var diyorum saati sorarken.
hiç böyle olmamıştım.
bilenlere sordum; 'aşk bu' dediler!
devamını gör...
3249.
"(...)
öyle yıkma kendini,
öyle mahzun, öyle garip...
nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne - üstüne,
tükür yüzüne celladın,
fırsatçının, fesatçının, hayının...
dayan kitap ile
dayan iş ile.
tırnak ile, diş ile,
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni.
(...)"
ahmed arif - anadolu
öyle yıkma kendini,
öyle mahzun, öyle garip...
nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne - üstüne,
tükür yüzüne celladın,
fırsatçının, fesatçının, hayının...
dayan kitap ile
dayan iş ile.
tırnak ile, diş ile,
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni.
(...)"
ahmed arif - anadolu
devamını gör...
3250.
"suya hapsedilmiş bakterilerle güzelleşiyor
ölümün en lacivert masumiyet hadisesi;
öğrencilerince taciz edilmiş
berbat bir ömür lisesi gibi artık
üniversiteye hazırlanıyor imparator.
katalizöre bir keşke edasıyla yaklaşan azılı vücut
önemini yitirmiş plastik bir tabut -ki
içindeki
kalıba ve ilahi kalabalığa
bütün etlerin hükmettiği şehvetle yalvarmakta.
uzun yol hevesiyle şahlanıyor sürat
sürat,
kendi dışındaki süratle hayale varmakta.
öyle bir hayal tasvir edin, hayatı ölümle suçluyor
ve eğildiği okyanusu içindeki ölü hayvanlarla avuçluyor
içiyor
içiyor
kana kana, kana yıkıla içiyor
derin bir oh çekiyor sonra,
ardından kaldırıyor başını ve hatırasını
tabiata dönüp
'affedersiniz ama, yanınızda fazla aşk var mı'
diye soruyor.
siz bir kelebeğe tutunuyorsunuz telaşla, onu incitmeden,
kelebek telaşla geldiği tırtıla tutunuyor
insan bu, azat etmek de gerek
korkmayın, unutuluyor. "
ölümün en lacivert masumiyet hadisesi;
öğrencilerince taciz edilmiş
berbat bir ömür lisesi gibi artık
üniversiteye hazırlanıyor imparator.
katalizöre bir keşke edasıyla yaklaşan azılı vücut
önemini yitirmiş plastik bir tabut -ki
içindeki
kalıba ve ilahi kalabalığa
bütün etlerin hükmettiği şehvetle yalvarmakta.
uzun yol hevesiyle şahlanıyor sürat
sürat,
kendi dışındaki süratle hayale varmakta.
öyle bir hayal tasvir edin, hayatı ölümle suçluyor
ve eğildiği okyanusu içindeki ölü hayvanlarla avuçluyor
içiyor
içiyor
kana kana, kana yıkıla içiyor
derin bir oh çekiyor sonra,
ardından kaldırıyor başını ve hatırasını
tabiata dönüp
'affedersiniz ama, yanınızda fazla aşk var mı'
diye soruyor.
siz bir kelebeğe tutunuyorsunuz telaşla, onu incitmeden,
kelebek telaşla geldiği tırtıla tutunuyor
insan bu, azat etmek de gerek
korkmayın, unutuluyor. "
devamını gör...
3251.
"(...)
ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne
ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu
(...)"
hasan hüseyin korkmazgil - acıyı bal eyledik
ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne
ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu
(...)"
hasan hüseyin korkmazgil - acıyı bal eyledik
devamını gör...
3252.
"(...)
kavuşmak özgürlükse
özgürdük ikimiz de
elleri çığlık çığlık
yanyana iki dünya
ikimiz iki dağdan
iki hırçın su gibi
akıp gelmiştik
buluşmuştuk bir kavşakta
unutmuştuk ayrılığı
yok saymıştık özlemeyi
şarkımıza dalmıştık
mutluluk mavi çocuk
oynardı bahçemizde
(...)"
hasan hüseyin korkmazgil - acılara tutunmak
kavuşmak özgürlükse
özgürdük ikimiz de
elleri çığlık çığlık
yanyana iki dünya
ikimiz iki dağdan
iki hırçın su gibi
akıp gelmiştik
buluşmuştuk bir kavşakta
unutmuştuk ayrılığı
yok saymıştık özlemeyi
şarkımıza dalmıştık
mutluluk mavi çocuk
oynardı bahçemizde
(...)"
hasan hüseyin korkmazgil - acılara tutunmak
devamını gör...
3253.
"günün sonunda sana rastladım ebedi yoldaş, ellerinde bir işkence aygıtının dinamizmi vardı, çınlayan bir keman olan göğsünde isyandaki bütün bir kavmin çığlıkları, ve gözlerinde yalpalanmaları dünyanın bütün gemilerinin.
bu akşam, aziz yoldaş, sende yer alacağım, bir mezara girer gibi, ve böylece kavuşacağız biz o tuhaf çiçek yolculuklarını düşlemek için."
j. p. duprey
bu akşam, aziz yoldaş, sende yer alacağım, bir mezara girer gibi, ve böylece kavuşacağız biz o tuhaf çiçek yolculuklarını düşlemek için."
j. p. duprey
devamını gör...
3254.
bir gece,
gecede bir uyku..
uykunun içinde ben…
uyuyorum,
uykudayım,
yanımda sen.
uykunun içinde bir rüya,
rüyamda bir gece,
gecede ben…
bir yere gidiyorum,
delice…
aklımda sen.
ben seni seviyorum,
gizlice…
el-pençe duruyorum,
yüzüne bakıyorum,
söylemeden,
tek hece.
seni yitiriyorum
çok karanlık bir anda…
birden uyanıyorum,
bakıyorum aydınlık;
uyuyorsun yanımda…
güzelce.
özdemir asaf
gecede bir uyku..
uykunun içinde ben…
uyuyorum,
uykudayım,
yanımda sen.
uykunun içinde bir rüya,
rüyamda bir gece,
gecede ben…
bir yere gidiyorum,
delice…
aklımda sen.
ben seni seviyorum,
gizlice…
el-pençe duruyorum,
yüzüne bakıyorum,
söylemeden,
tek hece.
seni yitiriyorum
çok karanlık bir anda…
birden uyanıyorum,
bakıyorum aydınlık;
uyuyorsun yanımda…
güzelce.
özdemir asaf
devamını gör...
3255.
hiç beceremedim ben, seviyorum demesini,
bir güzele vurulup, ömrünü yemesini,
dokunmadım koluna, tutmadım memesini,
gel buraya be çırak, geceye bir şiir bırak.
kirazlar çiçek açmış, sarmış evin damını,
komşu kızı topluyor açmış da bak camını,
herkese olgun vermiş, bana koymuş hamını,
gel buraya be çırak, geceye bir şiir bırak.
geçtim gittim tarlaya, biçiverdim ekini,
komşu kızı derede giyivermiş bikini,
benim tişört pamuktan, pantolonsa skinny,
gel buraya be çırak, geceye bir şiir bırak.
ele ele verek senle, gel şu dağları aşak,
ekinler buğday oldu, buğdaylarsa bir başak,
orman yeşil, gök mavi, kiraz al ve taş ak,
gel buraya be çırak, geceye bir şiir bırak.
bir güzele vurulup, ömrünü yemesini,
dokunmadım koluna, tutmadım memesini,
gel buraya be çırak, geceye bir şiir bırak.
kirazlar çiçek açmış, sarmış evin damını,
komşu kızı topluyor açmış da bak camını,
herkese olgun vermiş, bana koymuş hamını,
gel buraya be çırak, geceye bir şiir bırak.
geçtim gittim tarlaya, biçiverdim ekini,
komşu kızı derede giyivermiş bikini,
benim tişört pamuktan, pantolonsa skinny,
gel buraya be çırak, geceye bir şiir bırak.
ele ele verek senle, gel şu dağları aşak,
ekinler buğday oldu, buğdaylarsa bir başak,
orman yeşil, gök mavi, kiraz al ve taş ak,
gel buraya be çırak, geceye bir şiir bırak.
devamını gör...
3256.
aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten
iyi nişan alırdı kendini asan zenci,
bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
sizden iyi olmasın, boşanmada birinci
çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen
ülkü tamer
sevdiğim tek şiir de budur galiba. bayılıyorum kırılmış kafalara
üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten
iyi nişan alırdı kendini asan zenci,
bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
sizden iyi olmasın, boşanmada birinci
çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen
ülkü tamer
sevdiğim tek şiir de budur galiba. bayılıyorum kırılmış kafalara
devamını gör...
3257.
güven içinde olduğumu bilmem hiç
sevildiğimi, önem verildiğimi
benim başkalarını aradığım gibi
arandığımı bilmem ..
dünyanın bütün suçlarını işlemiş
bütün yanlışlarını ben yapmışım gibi
yaptığım her işten tedirgin oluyorum.
içimde sürekli bir horlanma korkusu
bir kekeme tutukluğu ürkek dilimde
en iyi bildiğim konuda bile
çekine çekine konuşuyorum.
çekilip sonra kabuğuna küskünlüğün
kendime düşlerden sığınaklar kuruyorum
kırık dökük izleriyle hayatın.
usul sesli içe değen incecik
bir şarkı büyütüyorum, ömrüme benzeyen ..
sabah kadar uçuk, akşam kadar acı
rengi dört mevsimin uyumsuz karışımı
acemi bir şarkı.
umuda ve gerçeğe böyle katlanıyorum.
şükrü erbaş
sevildiğimi, önem verildiğimi
benim başkalarını aradığım gibi
arandığımı bilmem ..
dünyanın bütün suçlarını işlemiş
bütün yanlışlarını ben yapmışım gibi
yaptığım her işten tedirgin oluyorum.
içimde sürekli bir horlanma korkusu
bir kekeme tutukluğu ürkek dilimde
en iyi bildiğim konuda bile
çekine çekine konuşuyorum.
çekilip sonra kabuğuna küskünlüğün
kendime düşlerden sığınaklar kuruyorum
kırık dökük izleriyle hayatın.
usul sesli içe değen incecik
bir şarkı büyütüyorum, ömrüme benzeyen ..
sabah kadar uçuk, akşam kadar acı
rengi dört mevsimin uyumsuz karışımı
acemi bir şarkı.
umuda ve gerçeğe böyle katlanıyorum.
şükrü erbaş
devamını gör...
3258.
odun
istanbul'un ortasında bir bahçe
silme güvercin tavanı
yeşeren ekinlerin muştusunca
eylül bitiminin aydınlık günü
sıcacıktın aşklıydın bence
sensizlikte bir yoksuldum yavandın
şuramda saklı o sıcacık ekmeği
senin doyumluk aşına bandım
bakmakla doyulmaz çeşniden
özlemlerle ışımış bir yüzün vardı
gayrı çil çil düzen yokluğunda kül kesilir
bunca ömrüm varlığınla uzardı
salt sana vergi umudu aşılamak
dipdiri aklın fikrin yüreğince uluydu
için dışın boz ela gümrah gözlerin
güzeli yeniydi istanbul'luydu
hayatı bölüşürken güleçtik dobradobraydık
sana ekli yaşamak elbet içime sindi
hani yüzümüzü ağartacak günlere teşne
yoksun çağlar dost çağanlar içiydi
sen vardın son yaz vardı bitişiğimde
bambaşka gördüm ülkeyi halkı acunu
gerçekliğin bacasında kopkoyu tüttün
gürül gürül yanası ocağımın odunu
kıvancım sensin ergem sensin bilgim sen
kuşandıkça beni ben eden kılık
barışta hürlükle sevdayla gelen
o cayılması ayıp mutluluk.
metin eloğlu
istanbul'un ortasında bir bahçe
silme güvercin tavanı
yeşeren ekinlerin muştusunca
eylül bitiminin aydınlık günü
sıcacıktın aşklıydın bence
sensizlikte bir yoksuldum yavandın
şuramda saklı o sıcacık ekmeği
senin doyumluk aşına bandım
bakmakla doyulmaz çeşniden
özlemlerle ışımış bir yüzün vardı
gayrı çil çil düzen yokluğunda kül kesilir
bunca ömrüm varlığınla uzardı
salt sana vergi umudu aşılamak
dipdiri aklın fikrin yüreğince uluydu
için dışın boz ela gümrah gözlerin
güzeli yeniydi istanbul'luydu
hayatı bölüşürken güleçtik dobradobraydık
sana ekli yaşamak elbet içime sindi
hani yüzümüzü ağartacak günlere teşne
yoksun çağlar dost çağanlar içiydi
sen vardın son yaz vardı bitişiğimde
bambaşka gördüm ülkeyi halkı acunu
gerçekliğin bacasında kopkoyu tüttün
gürül gürül yanası ocağımın odunu
kıvancım sensin ergem sensin bilgim sen
kuşandıkça beni ben eden kılık
barışta hürlükle sevdayla gelen
o cayılması ayıp mutluluk.
metin eloğlu
devamını gör...
3259.
"maalesef adalet kana boyandı,
tarih yakanızdan sarılır bir gün.
haksız kalem kıran o kanlı eller,
mutlaka kökünden kırılır bir gün"
ozan arif - güncel ülke gündemimize ithafen...
tarih yakanızdan sarılır bir gün.
haksız kalem kıran o kanlı eller,
mutlaka kökünden kırılır bir gün"
ozan arif - güncel ülke gündemimize ithafen...
devamını gör...
3260.
dikey dururum
fakat yatay durmayı yeğlerdim.
mineralleri ve anne sevgisini soğurarak
her mart pırıl pırıl yaprak açacak
bir ağaç değilim ben; toprakta değil köklerim.
payıma düşen ah’ları cezbeden
ve yakında yapraksız kalacağını bilmeyen
ihtişamla resmedilmiş bahçe tarhının güzelliği de değilim.
ölümsüzdür bir ağaç, kıyaslandığında benimle
ve bir çiçek başı daha bir irkiltir, uzun olmasa bile,
birinin uzun ömrünü, diğerinin cüretini isterim.
bu gece, yıldızların miniminnacık ışıkları altında,
ağaçlarla çiçekler serin kokularını yaymakta.
farkına varmaz hiçbiri, yürürüm aralarında.
uyurken en mükemmel şekilde onlara
benzemek zorundayım diye düşünürüm ara sıra
düşünceler bulanmakta.
uzanıp yatmak, daha doğal geliyor bana.
sonra gökle ben konuşuruz açıkca,
ve faydalı olacağım ben en son kez yattığımda:
o vakit dokunur bana ağaçlar ilk kez, ve çiçekler zaman ayırır bana.
sylvia plath
fakat yatay durmayı yeğlerdim.
mineralleri ve anne sevgisini soğurarak
her mart pırıl pırıl yaprak açacak
bir ağaç değilim ben; toprakta değil köklerim.
payıma düşen ah’ları cezbeden
ve yakında yapraksız kalacağını bilmeyen
ihtişamla resmedilmiş bahçe tarhının güzelliği de değilim.
ölümsüzdür bir ağaç, kıyaslandığında benimle
ve bir çiçek başı daha bir irkiltir, uzun olmasa bile,
birinin uzun ömrünü, diğerinin cüretini isterim.
bu gece, yıldızların miniminnacık ışıkları altında,
ağaçlarla çiçekler serin kokularını yaymakta.
farkına varmaz hiçbiri, yürürüm aralarında.
uyurken en mükemmel şekilde onlara
benzemek zorundayım diye düşünürüm ara sıra
düşünceler bulanmakta.
uzanıp yatmak, daha doğal geliyor bana.
sonra gökle ben konuşuruz açıkca,
ve faydalı olacağım ben en son kez yattığımda:
o vakit dokunur bana ağaçlar ilk kez, ve çiçekler zaman ayırır bana.
sylvia plath
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164