1601.
biliyorum sana giden yollar kapalı
üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

ne kadar yakından ve arada uçurum;
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

uyandım uyandım, hep seni düşündüm
yalnız seni, yalnız senin gözlerini

sen bayan nihayet, sen ölümüm kalımım
ben artık adam olmam bu derde düşeli

şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
bu böyle pek de kolay değil gerçi…

alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
bunun verdiği mutluluk da az değil ki

çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

inan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
yalvarırım onu okuma çarşamba günleri

cemal süreya
devamını gör...
1602.
seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...

nazımm..
devamını gör...
1603.
kolay mı diye sorsalar, gülümserdim.
çünkü zor şeyler sonunda insanı gülümsetir. üstesinden gelsen de gelmesen de. yani bir önemi yok diyor gelsen de gelmesen de.
artık renkler hep aynı.
her insan bir iz..giderken düşündükleri elbet siliniriz.. bilmedikleri tek şey bende silinmezsiniz.
devamını gör...
1604.
saniyeler gözlerinde birer can
her saniyede bir can veriyorum.
gülce
devamını gör...
1605.
mutlu edemeyeceksen meşgul de etmeyeceksin.
gelmesen önemli değil, gelsen önemli olurdu.
her korkan kaçmaz, ama her kaçan, korkaktır.
devamını gör...
1606.
göğsünü sıkan, içini daraltan o laneti geride bırakıp gidelim. burada yağmur bile güzel yağmıyor artık. yağmuru güzel yağan bir yerlere gidelim.

gidelim buradan... burası bizim değil. nasıl başederiz bu kadar saçmalıkla? her şeye sıfırdan başlanabilecek bir yerlere gidelim.

gidelim buradan... ilaçlarını yanına alma. kitaplarımı almayayım ben de. biraz da onlar çıldırtmıyor mu bizi? havası ilaç, denizi kitap bir yerlere gidelim.

gidelim buradan... bıktım tepemizde sallanan manasız sorulardan. soru sorma artık bana. soru sormayayım sana. her türlü sorunun tedavülden kalktığı bir yerlere gidelim.

gidelim buradan. burada insanlar kötü. hep bir şeyler anlatmamızı bekliyorlar, hep bir şeyler anlatmamızı isteyecekler, bitmeyecek bu hiç bitmeyecek. kimseye bir şey anlatmak zorunda kalmayacağımız bir yerlere gidelim.

gidelim buradan... bak uyuyamıyorum yine. senin de uykuların defolu, bölük pörçük. huzur içinde uyuyabileceğimiz bir yerlere gidelim.

gidelim buradan. ya sen bana gel ya da ben geleyim sana. sonra gidelim. hadi...

ali lidar.
devamını gör...
1607.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

furuğ ferruhzad
gecede görüşme
s.201
devamını gör...
1608.
seni bulmaktan önce aramak isterim
seni sevmekten önce anlamak isterim
seni bir yaşam boyu bitirmek değil de
sana hep hep yeniden başlamak isterim.

özdemir asaf..
devamını gör...
1609.
zümrüdüanka

serin bir rüyanın hatırınadır
çektiğim dünya ağrısı.

bir hayalden geldim ben,
bir hayal verdim sana,
mavi-yeşil bir hatıra:işte dünya
ruhum! ovada sert es, yamaçta sus, ırmakta ağla.

işte dünya kapısı, işte dünya kederi
ister dağının gölgesinde dur, ister
incirin neşesine vur
ağrı kendini ve tamamla.
birhan keskin
devamını gör...
1610.
çağımızı çok iyi özetleyen ernest hemıngway şiiridir;


devran buyurdu bize şarkı söyleyin
ve kesti dilimizi kökünce.
devran buyurdu bize su gibi akın
ve tıpa soktu tüm deliklerimize.
devran buyurdu bize kalkıp oynayın
ve iğneli fıçıyı giydirdi bize.
ve sonunda ey devran ! al sana,
dışkının dik âlâsı, buyursana.
devamını gör...
1611.
meğer ne tuhaf şeymiş
kavuşmak!
şimdi ben
uzak ülkelerin birinde
çocuk bahçelerinde oturmuş,
ya da üçüncüsünde bir trenin
limon, üzüm, portakal
yerken yanımdakiler
ya da
yağmurlu bir gece yarısı
bir garda
tren beklediğim zaman
kavuşmayı düşünemeyeceğimden korkuyorum

melih cevdet anday
devamını gör...
1612.

kaçıp sana saklanıyorum akşam oldu mu
sana dokununca mı denizleniyor masa
senin avcıların mı çok hayvanları kovalayan
sıkıntımın ormanında?

üç beş günümüz var şuracığında
nice oyuncağımızı kırdılar
biz de güzel çocuklardık bahçelerde
sularda alabalık

azla avunmaya alıştık
ne yapalım paramız yoksa
şarabımız bitince yağmura çıkarız
kim güzelleşmiyor öpüşünce.
devamını gör...
1613.
iki kişilik bir yalnızlığım fotoğraflarının önünde, birisi alıp götürdüğün, öteki, bırakıp gittiğin... şükrü erbaş
devamını gör...
1614.

evet hep açık gidip gelen ağzın içindi;
gökyüzünün o huysuz maviliği içindi;
elma kokan bir türkçeyle konuştuğun içindi;
ölümün sefil, kötü belleği içindi;
her gün pazar kurulan o sokaklar içindi;
saçında uykusu kaçmış çiçekler ıslattığın içindi;
çocuklar okuldan dönüyormuş gibi sesin içindi;

işte bütün ama bütün bunlar için sana teşekkür derim.
devamını gör...
1615.
gülleri sarı severim, toprağı ıslak.
türküleri yanık, şiirleri hoyrat!
havayı nemsiz, çayı demsiz ..
bir seni olduğun gibi,
bir seni herşeye rağmen.
bir seni, hala..
ümit yaşar oğuzcan
devamını gör...
1616.
kolay değil öyle, insan geçemiyor vaz.
karşına çıkıyor en umulmadık anlarda.
bütün an/larım umulmadık!
yere baksam
şiirdeki gibi göğe baksam
ne fark eder?
gözlerimi kapatsam
yine görürüm
ben sen varken
her şeye kördüm!
bir de şu var çözülemiyor
çünkü kördüğüm
ne varsa sevgi sözcükleriyle bana ördüğün
kolay değil öyle,
insan bitiremiyor bitmeden kendi, bitmedi.
geceleri var bunun.
ayları var yılları var
hepsi sırada bekliyor bitmek için
anlaşılan beraber biteceğiz
ilk biten ben olacağım sende başlayıp sende bitmek
hayat diyorlar adına yaşamak diyorlar
de mühim değil
ben yoktan bittim
kolay değil öyle, insan gidemiyor. gitmeli kendinden, kendine.
bir bulsam kendimi, sonuma kadar gideceğim.
ve siz gelmeyin, ben yolu bulurum.
buna yalnızlık deme
yalnızlık bu değil.
istememeyi istemek benimkisi.
devamını gör...
1617.
eski bir magirus bulsam girip içine ağlarım
ne yana dönsem karanlık
bu ne biçim cumartesi
içimde bir gölge
bilmiyorum neyin lekesi

soğuk
ve yorgunum
gitmeliyim
ama yorgunum
susmalıyım artık
-ki dinleyen de kalmadı!-
çok yorgunum

boş bir vagon bulsam girip içine ağlarım
tersiz ve telaşlıyım
yolun sonuna doğru
kopup dört yana dağılan
tesbih parçaları gibiyim

ama işte
umut bu
bitsin deyince
bitmiyor
ömür gibi
bitsin demek
günah gibi

kırık bir sandal bulsam girip içine ağlarım
bütün unutulmuşluklarımı
tek bir gecede unutup
kabul eder mi beni
tahta
su
ve karanlık

uygunsuzum
ve uykusuz
kesilsin artık sesim
o, gelsin
üstümü örtsün.
devamını gör...
1618.
“ayrılık ne biliyor musun? ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte… insanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık. ipi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. ardında dünyalar ışıyan camlar dururken duvarlara dalıp dalıp gitmesi. türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık. ödünç sesle konuşan bir kalabalık içinde kendi sesiyle silinmek. birdenbire büyümesi, gülüşü artık yaprak kıpırdatmayan bir çocuğun. insanın yaşlandıkça kendi kuyusuna düşmesi. bir kadının yatağına uzanan kül bağlamış bir gövde. saçına rüzgâr, sesine ışık düşürememek kimsenin. parmaklarını sözüne pınar edememek. uzaklarda bir adamın üşümesi, bir kadın dağlara daldıkça. ışıklı vitrinlere bakmadan geçmek çarşılardan. çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun. evlerle sokaklar arasında bir ayrım kalmaması… ayrılık o küçük ölüm, usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan.”

| şükrü erbaş
devamını gör...
1619.
hayat
vakit dardı
söyleyecek çok şey vardı
o yine saçmaladı...
devamını gör...
1620.

ben şimdi biraz da
senin için görüyorum;
gökyüzünün parlak,
bakış seken mavisini.

ben şimdi biraz da
senin için duyuyorum;
gecenin o sarsak,
yokuş çıkan ezgisini.

ben şimdi kanayarak
senin için yaşıyorum;
sazan derisi gibi
günlerimi külle soyarak.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim