geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
621.
ikimiz de herkes gibiyiz.
neden kendi bakışlarını bırakıp
yapmacık gözlerle bakar,
neden çerçevesini bozarsın dudaklarının.
allı pullu tavırlara kim kanar.
söz aramızda,
ikimiz de herkes gibiyiz
çırılçıplak olduğumuz zaman.
yinelerimiz doğru söyleyor,
elbiselerimiz yalan.
neden kendi bakışlarını bırakıp
yapmacık gözlerle bakar,
neden çerçevesini bozarsın dudaklarının.
allı pullu tavırlara kim kanar.
söz aramızda,
ikimiz de herkes gibiyiz
çırılçıplak olduğumuz zaman.
yinelerimiz doğru söyleyor,
elbiselerimiz yalan.
devamını gör...
622.
.....
ha sonra belki ahmed arifin aklına hiç gelmeyecek , belki de
hiçbir şairin aklına gelemeyecek...
-çünkü hiçkimse bir daha ankara' yı
o'nun kadar sevemeyecek -bir şiir islenir:
kar altındadır varoşlar
hasretim,nazlıdır ankara.....
ustam yine sen bilirsin ama
hangi aralıkta bir şair ölmüşse
işte o,en netameli aydır bence.
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar...
asfaltlar ışıldar...
yalanlar...
şimdi ve sonra ne zaman ankara'ya kar yağsa
elim gönlüm, çocukluğum buz tutar.
ha sonra belki ahmed arifin aklına hiç gelmeyecek , belki de
hiçbir şairin aklına gelemeyecek...
-çünkü hiçkimse bir daha ankara' yı
o'nun kadar sevemeyecek -bir şiir islenir:
kar altındadır varoşlar
hasretim,nazlıdır ankara.....
ustam yine sen bilirsin ama
hangi aralıkta bir şair ölmüşse
işte o,en netameli aydır bence.
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar...
asfaltlar ışıldar...
yalanlar...
şimdi ve sonra ne zaman ankara'ya kar yağsa
elim gönlüm, çocukluğum buz tutar.
devamını gör...
623.
ufacık bir umut sessiz bir bekleyiş
uzaklarda bir yerde süzme bir ışık
kulağımda tanıdık ama zor duyulan bir ezgi..
yaklaştıkça kaybolan sonunda sessizlik.
anıt sokaklarında gezilen o günler
unutulmaya yüz tutmuş onlarca anı
dışarıda kar yağıyor sert bir ayaz
senin yanın her zamanki gibi sımsıcak.
bestelenmiş hali
uzaklarda bir yerde süzme bir ışık
kulağımda tanıdık ama zor duyulan bir ezgi..
yaklaştıkça kaybolan sonunda sessizlik.
anıt sokaklarında gezilen o günler
unutulmaya yüz tutmuş onlarca anı
dışarıda kar yağıyor sert bir ayaz
senin yanın her zamanki gibi sımsıcak.
bestelenmiş hali
devamını gör...
624.
sevdadır
göğü kucaklayıp getirdim sana
kokla
açılırsın
solmuşsun
benzin sararmış
yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün
öyle bükük bakma bana
çam kolonyası getirdim sana
kentli dağlıların haklı sevdasını
bolu ormanlarından çarpan bir koku
sanki köroğlunun ter kokusu
aman kokusu, billah kokusu
canlarım, canım benim
üzme kendini bu kadar
sana umudu öğretmeyenlerin suçu mu var
bak yeryüzü ne kadar geniş
ne kadar dar
dur
akıtma gönlüm yaşını
gözünden öpecek bir yer bırak
oy bana en yakın
bana en uzak
sevgili yar
hasretine vur beni
giyecek çamaşır getirdim sana
adettir diye değil, sevdim diyedir
bağışla, eski biraz
bedenim uygundur diye bedenine
elimle yıkadım, ütüledim
elma ağacında kuruttum
günler sarmal bir yay gibi
bunu unutma
bahar annemizin yemenisindeki solgun çiçektir
bunu unutma
seni ben her yerinden öperim
bunu unutma
kadere inansaydım
sana inanırdım
düşürmem sigaramın ucundaki külü ben
öyle kırık bakma bana
caddeler nasıl da genişliyor
sana bunu söyleyecektim
bileyli bir makas vardı yanımda
sana bunu söyleyecektim
hadi kes büyüyen tırnaklarındaki kiri
sana bunu...
oyy nasıl söyleyebilirim
deliren sevdamızın kısrak huyunu
elimi tut
tuttururlar, o kadarına izin verirler
kahreden bir ayrılığın çılgınlığı değil bu
bir isyanın kelepçeleşmiş resmidir parmaklarımız
sen içerde
ben dışarda...
oyyy mahpusluk mahpusluk...
arkadaş zekai özger
göğü kucaklayıp getirdim sana
kokla
açılırsın
solmuşsun
benzin sararmış
yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün
öyle bükük bakma bana
çam kolonyası getirdim sana
kentli dağlıların haklı sevdasını
bolu ormanlarından çarpan bir koku
sanki köroğlunun ter kokusu
aman kokusu, billah kokusu
canlarım, canım benim
üzme kendini bu kadar
sana umudu öğretmeyenlerin suçu mu var
bak yeryüzü ne kadar geniş
ne kadar dar
dur
akıtma gönlüm yaşını
gözünden öpecek bir yer bırak
oy bana en yakın
bana en uzak
sevgili yar
hasretine vur beni
giyecek çamaşır getirdim sana
adettir diye değil, sevdim diyedir
bağışla, eski biraz
bedenim uygundur diye bedenine
elimle yıkadım, ütüledim
elma ağacında kuruttum
günler sarmal bir yay gibi
bunu unutma
bahar annemizin yemenisindeki solgun çiçektir
bunu unutma
seni ben her yerinden öperim
bunu unutma
kadere inansaydım
sana inanırdım
düşürmem sigaramın ucundaki külü ben
öyle kırık bakma bana
caddeler nasıl da genişliyor
sana bunu söyleyecektim
bileyli bir makas vardı yanımda
sana bunu söyleyecektim
hadi kes büyüyen tırnaklarındaki kiri
sana bunu...
oyy nasıl söyleyebilirim
deliren sevdamızın kısrak huyunu
elimi tut
tuttururlar, o kadarına izin verirler
kahreden bir ayrılığın çılgınlığı değil bu
bir isyanın kelepçeleşmiş resmidir parmaklarımız
sen içerde
ben dışarda...
oyyy mahpusluk mahpusluk...
arkadaş zekai özger
devamını gör...
625.
dilek
mesut olmuş görmek isterdim hepinizi...
bu bahar gününde, dertliyi, ümitsizi.
terfi etmiş memur, sınıf geçmiş öğrenci,
kadını, erkeği, yaşlısı, genci,
bir bayram sevinciyle, kol kola, sokaklarda.
su başlarında, ağaç altlarında, parklarda
sevgililer, baş başa, muratlarına ermiş.
çocuklar, el ele, bir halka oluvermiş.
görmek isterdim camlardan, odalarda oturmuş,
radyoyu açmış, küçük sofrayı kurmuş.
yol, meydan, dere, tepe, dağ, bayır, kır...
vapurlar, limanlarda yola çıkmaya hazır.
gazinolar, plajlar, sinemalar açık.
her dilden bir şarkı, her dudakta bir ıslık.
ne yoksul ahı ne dul hıçkırığı ne hasta iniltisi,
mesut olmuş görmek isterdim hepinizi! ..
ziya osman saba
mesut olmuş görmek isterdim hepinizi...
bu bahar gününde, dertliyi, ümitsizi.
terfi etmiş memur, sınıf geçmiş öğrenci,
kadını, erkeği, yaşlısı, genci,
bir bayram sevinciyle, kol kola, sokaklarda.
su başlarında, ağaç altlarında, parklarda
sevgililer, baş başa, muratlarına ermiş.
çocuklar, el ele, bir halka oluvermiş.
görmek isterdim camlardan, odalarda oturmuş,
radyoyu açmış, küçük sofrayı kurmuş.
yol, meydan, dere, tepe, dağ, bayır, kır...
vapurlar, limanlarda yola çıkmaya hazır.
gazinolar, plajlar, sinemalar açık.
her dilden bir şarkı, her dudakta bir ıslık.
ne yoksul ahı ne dul hıçkırığı ne hasta iniltisi,
mesut olmuş görmek isterdim hepinizi! ..
ziya osman saba
devamını gör...
626.
çakıl taşı
seni düşünürken
bir çakıl taşı ısınır içimde
bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
bir gelincik açılır ansızın
bir gelincik sinsi sinsi kanar
seni düşünürken
bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
deliler gibi dönmeğe başlar
döndükçe yumak yumak çözülür
çözüldükçe ufalır küçülür
çekirdeği henüz süt bağlamış
masmavi bir erik kesilir ağzımda
dokundukça yanar dudaklarım
seni düşünürken
bir çakıl taşı ısınır içimde.
bedri rahmi eyüboğlu
seni düşünürken
bir çakıl taşı ısınır içimde
bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
bir gelincik açılır ansızın
bir gelincik sinsi sinsi kanar
seni düşünürken
bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
deliler gibi dönmeğe başlar
döndükçe yumak yumak çözülür
çözüldükçe ufalır küçülür
çekirdeği henüz süt bağlamış
masmavi bir erik kesilir ağzımda
dokundukça yanar dudaklarım
seni düşünürken
bir çakıl taşı ısınır içimde.
bedri rahmi eyüboğlu
devamını gör...
627.
şimdi otobüs gelir biner gideriz
dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat
durma göğe bakalım.
turgut uyar
dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat
durma göğe bakalım.
turgut uyar
devamını gör...
628.
masa
devamını gör...
629.
yaşamayı bileydim yazarmıydım hiç şiir
yaşayabileydim yazarmıydım hiç şiir...
ismet özel
yaşayabileydim yazarmıydım hiç şiir...
ismet özel
devamını gör...
630.
sana gelince...
ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün.
artık seninle biz,
düşman bile değiliz.
-nazım hikmet
ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün.
artık seninle biz,
düşman bile değiliz.
-nazım hikmet
devamını gör...
631.
ümidim yılların seline düştü,
saçının en titrek teline düştü,
kuru yaprak gibi eline düştü,
istersen rüzgara salıver gitsin.
-necip fazıl kısakürek
saçının en titrek teline düştü,
kuru yaprak gibi eline düştü,
istersen rüzgara salıver gitsin.
-necip fazıl kısakürek
devamını gör...
632.
aşktır, yırtıldı yırtılacak bir anı gibi
eski sesli haziranın tam ortasından,
tam duyuldu duyulacak derken yalnızlığın
sesi aşktır, açılır bir şiirin her yerinde:
-yalnızlık kokuyorsun demiş miydi edip bey,
öyleyse haziran kokuyorsun demiştir bir de
şunu: bir anıya bir başka anıdan ne
kalır, elbet aşkın ortasında haziran kalır!
bir yazı bile şurda-burda birlikte
tamamlamadan henüz, bir yaz daha
çıkarma telaşından sakın! ne haziran
kalır geriye ne o adamla kadın!
şimdiden teşekkürler bir anıyı böyle
dayanıklı kılan iyiliğine, aşkın
ve haziranın trenini kaçırma, ocakta
ateşçi ol ve öv onu, hızlı geçen
şubatta yavaşlığına bak kırların, martta
makas değiştir, istasyonda bekleyen çocuğu
benim için öp, o senin çocukluğun!
mayısı havalandır, sonrası hazirandır ...
hazirandır, yalnızlık gibi aşkın ortasındadır .
---
haziran / haydar ergülen
eski sesli haziranın tam ortasından,
tam duyuldu duyulacak derken yalnızlığın
sesi aşktır, açılır bir şiirin her yerinde:
-yalnızlık kokuyorsun demiş miydi edip bey,
öyleyse haziran kokuyorsun demiştir bir de
şunu: bir anıya bir başka anıdan ne
kalır, elbet aşkın ortasında haziran kalır!
bir yazı bile şurda-burda birlikte
tamamlamadan henüz, bir yaz daha
çıkarma telaşından sakın! ne haziran
kalır geriye ne o adamla kadın!
şimdiden teşekkürler bir anıyı böyle
dayanıklı kılan iyiliğine, aşkın
ve haziranın trenini kaçırma, ocakta
ateşçi ol ve öv onu, hızlı geçen
şubatta yavaşlığına bak kırların, martta
makas değiştir, istasyonda bekleyen çocuğu
benim için öp, o senin çocukluğun!
mayısı havalandır, sonrası hazirandır ...
hazirandır, yalnızlık gibi aşkın ortasındadır .
---
haziran / haydar ergülen
devamını gör...
633.
ataol behramoğlu'nun bi şiiri
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
kopmaz kökler salmaktır oraya
kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
insan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
insan balıklama dalmalı içine hayatın
bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
kopmaz kökler salmaktır oraya
kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
insan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
insan balıklama dalmalı içine hayatın
bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
devamını gör...
634.
mayına basmış gibi yüreğim
paramparçayım
gülüşüne sakladığın ne kadar güneşin varsa yolla bu gece bana
benim ellerimden tutan olmadı hiç
sen tut, tut ellerimden..
paramparçayım
gülüşüne sakladığın ne kadar güneşin varsa yolla bu gece bana
benim ellerimden tutan olmadı hiç
sen tut, tut ellerimden..
devamını gör...
635.
sen bu cinayete ortak olma
gülüm, senin suçun korkak olmak.
ben varım bu kadar korkak olma
tek yapacağın benimle ortak olmak.
sev beni, elini korkak alıştırma.
yerim seni, katiyen atıştırmam.
patla bana, hislerini yatıştırma.
sen beni sev, gerisini karıştırma.
gülüm, senin suçun korkak olmak.
ben varım bu kadar korkak olma
tek yapacağın benimle ortak olmak.
sev beni, elini korkak alıştırma.
yerim seni, katiyen atıştırmam.
patla bana, hislerini yatıştırma.
sen beni sev, gerisini karıştırma.
devamını gör...
636.
biriniz bir kaç yıldız taksın gökyüzüne
biriniz çay hazırlasın
biriniz akşam olsun
içinizde atların öldüğü müzik susunca
biriniz çocukluğuna sarılıp kuyuya insin
biriniz onun uzattığı şiiri okusun
ağlamak gerekiyorsa biriniz ağlasın
biriniz akşam olsun yeniden
biriniz yağmuru dansa kaldırsın
biriniz çay hazırlasın
biriniz akşam olsun
içinizde atların öldüğü müzik susunca
biriniz çocukluğuna sarılıp kuyuya insin
biriniz onun uzattığı şiiri okusun
ağlamak gerekiyorsa biriniz ağlasın
biriniz akşam olsun yeniden
biriniz yağmuru dansa kaldırsın
devamını gör...
637.
bu yağmur kanımı boğan bir iplik
tenimde acısız yatan bir bıçak
bu yağmur yerde taş ve bende kemik
dayandıkça çisil çisil yağacak.
bu yağmur delilik vehminden üstün;
karanlık kovulmaz düşüncelerden.
cinlerin beynimde yaptığı düğün
sulardan, seslerden ve gecelerden
tenimde acısız yatan bir bıçak
bu yağmur yerde taş ve bende kemik
dayandıkça çisil çisil yağacak.
bu yağmur delilik vehminden üstün;
karanlık kovulmaz düşüncelerden.
cinlerin beynimde yaptığı düğün
sulardan, seslerden ve gecelerden
devamını gör...
638.
"..
there’s a bluebird in my heart that
wants to get out
but ı’m too clever, ı only let him out
at night sometimes
when everybody’s asleep.
ı say, ı know that you’re there,
so don’t be
sad.
.."
charles bukowski
there’s a bluebird in my heart that
wants to get out
but ı’m too clever, ı only let him out
at night sometimes
when everybody’s asleep.
ı say, ı know that you’re there,
so don’t be
sad.
.."
charles bukowski
devamını gör...
639.
cennet cennet dedikleri
birkaç köşkle bir kaç huri
isteyene versen anı
bana seni gerek seni...
birkaç köşkle bir kaç huri
isteyene versen anı
bana seni gerek seni...
devamını gör...
640.
ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak -
sabahtan akşama dek, uykusuz,
sağır, eski bir pişmanlık
ya da anlamsız bir ayıp gibi
ardını bırakmayan bu ölüm.
bir boş söz, bir kesik çığlık,
bir sessizlik olacak gözlerin:
böyle görünür her sabah
yalnız senin üzerinde
kıvrımlar yansıtırken aynada.
hangi gün, ey sevgili umut,
bizler de öğreneceğiz senin
yaşam olduğunu, hiçlik olduğunu.
herkese bir bakışı var ölümün.
ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak.
bir ayıba son verir gibi olacak,
belirmesini görür gibi
aynada ölü bir yüzün,
dinler gibi dudakları kapalı bir ağzı.
o derin burgaca ineceğiz sessizce.
cesare pavese
sabahtan akşama dek, uykusuz,
sağır, eski bir pişmanlık
ya da anlamsız bir ayıp gibi
ardını bırakmayan bu ölüm.
bir boş söz, bir kesik çığlık,
bir sessizlik olacak gözlerin:
böyle görünür her sabah
yalnız senin üzerinde
kıvrımlar yansıtırken aynada.
hangi gün, ey sevgili umut,
bizler de öğreneceğiz senin
yaşam olduğunu, hiçlik olduğunu.
herkese bir bakışı var ölümün.
ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak.
bir ayıba son verir gibi olacak,
belirmesini görür gibi
aynada ölü bir yüzün,
dinler gibi dudakları kapalı bir ağzı.
o derin burgaca ineceğiz sessizce.
cesare pavese
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162