1181.
bunalıyoruz çocuk bunalıyoruz
biçim veremediğimiz şeylerin
biçimini alıyoruz.
devamını gör...
1182.
bir gün baksam ki gelmişsin..
bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar.
gözlerinde bir bitmez, bir tükenmez güzellik
saçlarında ilkbahar..

bir gün baksam ki gelmişsin..
gülüşünde taze serin bir rüzgar
ellerin yine eskisi kadar güzel
çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar..

bir gün baksam ki gelmişsin..
hasretin içimde sonsuzluk kadar.
şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz.
dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar.

bir gün baksam ki gelmişsin..
ne yüzünde bir gölge, ne dilinde sitem var.
tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm
benim olmuş dünyalar... *
devamını gör...
1183.

yaşamak güzel şey doğrusu
üstelik hava da güzelse
hele gücün kuvvetin yerindeyse
elin ekmek tutmuşsa bir de
hele tertemizse gönlün
hele kar gibiyse alnın
yani kendinden korkmuyorsan
kimseden korkmuyorsan dğnyada
dostuna güveniyorsan
iyi günler bekliyorsan hele
iyi günlere inanıyorsan
üstelik hava da güzelse
yaşamak güzel şey
çok güzel şey doğrusu.
devamını gör...
1184.
videosunu bırakalım

devamını gör...
1185.
silah atılmıyor
güvercin şakırtısıdır
şafakta yaldızlanan
şadırvanda su
ıhlamurlarda ezan
görkemli bir namaz uğultusu
heyhat
hamzabey cam-i şerif'inden kim kaldı
kim kaldı eski selanik'ten
laternalar sustu
sürahiler tenha
tek kibrit çakılmıyor
kim kaldı ittihat ve terakki'den
o jöntürkler ki hariçten
evrak-ı muzırra celbederlerdi
o fedailer ki barut öksürürler
sakal tıraşları mavi
kırmızı bıyıkları biber.

(bkz: attila ilhan)
devamını gör...
1186.
ben bir aytendir tutturmuşum oh ne iyi
ayten’li içkiler içip sarhoş oluyorum ne güzel
hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
biraz ayten sürüyorum güzelleşiyor...

...alın tek kat elbisemi size vereyim
cebimde bir on liram var
onu da alın gerekirse
ben ayten’i düşünürüm, üşümem
üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar...

...iki kere iki dört elde var ayten
bundan böyle dünyada
aşkın adı ayten olsun.
(bkz: ümityaşaroğuzcan)
devamını gör...
1187.
" düzen ve güven kadar ürkütücü bir şey yoktur. hiçbir şey. hiçbir korku... aklını en acı olana, en derine, en sonsuza atmışsan korkma. ne sessizlikten, ne dolunaydan, ne ölümlülükten, ne ölümsüzlükten, ne seslerden, ne gün doğuşundan, ne gün batışından. sakin ol. öylece dur. yaşamdan geç, kentlerden geç, sınırları aş. gülüşlerden geç, anlamsız konuşmaları dinle, galerileri gez, kahvehanelerde otur, -artık hiçbir yerdesin- .... "
----alıntı----
devamını gör...
1188.
sesinin telaşından olacak, birazda sarhoştum galiba; unuttum yüzünü, hala akşam mı ? /ağaran günün teninden sağanak dökülüyordu, yüzünü aradım. /
devamını gör...
1189.
gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış
gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak

sen bir şehir olmalısın ya da nar
belki granada, belki eylül, belki kırmızı

gövden ruhunun yaz gecesi mi ne
çok idil, çok deniz, çok rüzigar

çocukluğun tutmuş ta yine aşık olmuşsun
sanki bana, sanki ah, sanki olur a

aşk bile dolduramaz bazı aşıkların yerini
diye övgü, diye sana, diye haziran

heves uykudaysa ruh çıplak gezer
gazel bundan, keder bundan, sır bundan

gözlerin şehirden yeni ayrılmış
gibi dolu, gibi ürkek, gibi, konuşkan


hadi git yeni şehirler yık kalbimize bu aşktan


haydar ergülen - idiller gazeli
devamını gör...
1190.
durduğu yerde değersiz bir bütün olarak kalmaktansa, parçalana parçalana gitmenin büyük doğruluğuna inandırmıştı kendini, şükrü erbaş.
devamını gör...
1191.
eğer beni gerçekten sevseydin..
ne buralar yaşanmaz olurdu..
ne de sen diye inlemekten bitap duserdim..
kahrolsun böyle yaşamak..
yaşamak dediğin;
sevdanın koynunda huzurla uyumak..
devamını gör...
1192.
lavinia
sana gitme demeyeceğim.
üşüyorsun ceketimi al.
günün en güzel saatleri bunlar.
yanımda kal.

sana gitme demeyeceğim.
gene de sen bilirsin.
yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
incinirsin.

sana gitme demeyeceğim,
ama gitme, lavinia.
adını gizleyeceğim
sen de bilme, lavinia.
özdemir asaf
devamını gör...
1193.
ne vakit maçka’dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım

attila ilhan
devamını gör...
1194.
yalnızlık paylaşılmaz ,paylaşılsa yalnızlık olmaz .
devamını gör...
1195.
“...
canını sıkan bir sokağı
boyuyorsun da
kırmızıya
bir yaprak düşse dalından
altında kalıyorsun
...”

enver ercan -gece
devamını gör...
1196.
mayıs, ayların gülüdür,
taze bir çiçek dalıdır,
içerim ateş doludur;
mayıs‘ta gönlüm delidir.

yeşil dağlara göçülür,
kırmızı şaraplar içilir;
yarim dökülüp saçılır,
mayıs‘ta gönlüm delidir.

göklere karşı yatılır,
dertlerimiz unutulur;
eski sevgiler atılır;
mayıs‘ta gönlüm delidir.

uzakta kuşlar seslenir;
gönlüm genişler beslenir;
yaşamağa heveslenir,
mayıs‘ta gönlüm delidir.

yumuşak rüzgarlar eser;
çimenlerde yarim gezer,
yanılır, bana gülümser;
mayıs‘ta gönlüm delidir.

mayıs - sabahattin ali
devamını gör...
1197.
içme, ilk yudumda zehirler seni
bahtın kadehime döktüğü şarap.
her akşam koynunda uyutur beni,
her sabah alnımdan öper ızdırap.

sen, yirmi yaşında bir baharsın ki
gölgende neş’enin rüzgârı eser.
düşünen alnımda benim her çizgi
baharı olmayan bir kışa benzer

sana ufuklar “gel!” diye bağırır,
ellerinde çiçek haykırarak
seni gür sesiyle hayat çağırır,
beni de çiğneyip geçtiğin toprak...
devamını gör...
1198.
ateşte unutulmuş ferman

herkes kendi ateşini başkasının cehenneminde sınar
kendi külünde söner bütün rüzgârlarına yazıldığın akşam

ateş tadında kum tadında kalarak
derinleştirir bazı ayrılıkları zaman

al ağrını git buradan
en uzun eylülü ömrümüzün

uyutmuyor seni ne kömürleşmiş bu gurur
ne göğsündeki kaplan

seçilmiş taş milyonlarca taş arasından
başını vurduğun
çok gençti genç olmak için bile
kendi zamanına muhtaç
kendiyle dalgın

daha yolun başında görülüyordu
menzilindeki noksan

ömrünce sızlayacak
kayıplar sarayında ateşte unuttuğun ferman

-murathan mungan
devamını gör...
1199.
atım öldü. avradım beni sevmiyor. silahım suskun
sırtımdan kaç güneşi aşırtarak yürüdüm. yok.
damarlarımdaki alkollü kolonyayla sildim.
yok. yükseklik korkumu dirseğimle dürterek
kentin bütün üstgeçitlerinden geçtim
evlerde kabuk bağlayan yaralarımı dışarıda rüzgar örseliyor

atım öldü. avradım beni sevmiyor. silahım suskun
yok. sevgilim. olamadım. içkilere daha bir dadandım
1182734. mesai saatlerinde aranılacak. yok.
artan her günüm sanki ölüme ekleniyor...

ahmet erhan/ at avrat silah
devamını gör...
1200.
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde
ana avrat dümdüz gideceksin
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
en azından üç dil
birisi ana dilin
elin ayağın kadar senin
ana sütü gibi tatlı
ana sütü gibi bedava
nenniler, masallar, küfürler de caba
ötekiler yedi kat yabancı
her kelime arslan ağzında
her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
kök sökercesine söküp çıkartacaksın
her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
her kelimede bir kat daha artacaksın

en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde
canımın içi demesini
kırmızı gülün alı var demesini
atın ölümü arapadan olsun demesini
keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
insanın insanı sömürmesi
rezilliğin dik âlâsı demesini
ne demesi be
gümbür gümbür gümbürdemesini becereceksin

en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde
ana avrat dümdüz gideceksin
en azından üç dil
çünkü sen ne tarih ne coğrafya
ne şu ne busun
oğlum mernuş
sen treni kaçırmış bir milletin çocuğusun…

bedri rahmi eyüboğlu
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim