geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
1181.
bunalıyoruz çocuk bunalıyoruz
biçim veremediğimiz şeylerin
biçimini alıyoruz.
biçim veremediğimiz şeylerin
biçimini alıyoruz.
devamını gör...
1182.
bir gün baksam ki gelmişsin..
bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar.
gözlerinde bir bitmez, bir tükenmez güzellik
saçlarında ilkbahar..
bir gün baksam ki gelmişsin..
gülüşünde taze serin bir rüzgar
ellerin yine eskisi kadar güzel
çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar..
bir gün baksam ki gelmişsin..
hasretin içimde sonsuzluk kadar.
şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz.
dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar.
bir gün baksam ki gelmişsin..
ne yüzünde bir gölge, ne dilinde sitem var.
tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm
benim olmuş dünyalar... *
bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar.
gözlerinde bir bitmez, bir tükenmez güzellik
saçlarında ilkbahar..
bir gün baksam ki gelmişsin..
gülüşünde taze serin bir rüzgar
ellerin yine eskisi kadar güzel
çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar..
bir gün baksam ki gelmişsin..
hasretin içimde sonsuzluk kadar.
şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz.
dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar.
bir gün baksam ki gelmişsin..
ne yüzünde bir gölge, ne dilinde sitem var.
tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm
benim olmuş dünyalar... *
devamını gör...
1183.
yaşamak güzel şey doğrusu
üstelik hava da güzelse
hele gücün kuvvetin yerindeyse
elin ekmek tutmuşsa bir de
hele tertemizse gönlün
hele kar gibiyse alnın
yani kendinden korkmuyorsan
kimseden korkmuyorsan dğnyada
dostuna güveniyorsan
iyi günler bekliyorsan hele
iyi günlere inanıyorsan
üstelik hava da güzelse
yaşamak güzel şey
çok güzel şey doğrusu.
devamını gör...
1184.
videosunu bırakalım
devamını gör...
1185.
silah atılmıyor
güvercin şakırtısıdır
şafakta yaldızlanan
şadırvanda su
ıhlamurlarda ezan
görkemli bir namaz uğultusu
heyhat
hamzabey cam-i şerif'inden kim kaldı
kim kaldı eski selanik'ten
laternalar sustu
sürahiler tenha
tek kibrit çakılmıyor
kim kaldı ittihat ve terakki'den
o jöntürkler ki hariçten
evrak-ı muzırra celbederlerdi
o fedailer ki barut öksürürler
sakal tıraşları mavi
kırmızı bıyıkları biber.
(bkz: attila ilhan)
güvercin şakırtısıdır
şafakta yaldızlanan
şadırvanda su
ıhlamurlarda ezan
görkemli bir namaz uğultusu
heyhat
hamzabey cam-i şerif'inden kim kaldı
kim kaldı eski selanik'ten
laternalar sustu
sürahiler tenha
tek kibrit çakılmıyor
kim kaldı ittihat ve terakki'den
o jöntürkler ki hariçten
evrak-ı muzırra celbederlerdi
o fedailer ki barut öksürürler
sakal tıraşları mavi
kırmızı bıyıkları biber.
(bkz: attila ilhan)
devamını gör...
1186.
ben bir aytendir tutturmuşum oh ne iyi
ayten’li içkiler içip sarhoş oluyorum ne güzel
hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
biraz ayten sürüyorum güzelleşiyor...
...alın tek kat elbisemi size vereyim
cebimde bir on liram var
onu da alın gerekirse
ben ayten’i düşünürüm, üşümem
üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar...
...iki kere iki dört elde var ayten
bundan böyle dünyada
aşkın adı ayten olsun.
(bkz: ümityaşaroğuzcan)
ayten’li içkiler içip sarhoş oluyorum ne güzel
hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
biraz ayten sürüyorum güzelleşiyor...
...alın tek kat elbisemi size vereyim
cebimde bir on liram var
onu da alın gerekirse
ben ayten’i düşünürüm, üşümem
üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar...
...iki kere iki dört elde var ayten
bundan böyle dünyada
aşkın adı ayten olsun.
(bkz: ümityaşaroğuzcan)
devamını gör...
1187.
" düzen ve güven kadar ürkütücü bir şey yoktur. hiçbir şey. hiçbir korku... aklını en acı olana, en derine, en sonsuza atmışsan korkma. ne sessizlikten, ne dolunaydan, ne ölümlülükten, ne ölümsüzlükten, ne seslerden, ne gün doğuşundan, ne gün batışından. sakin ol. öylece dur. yaşamdan geç, kentlerden geç, sınırları aş. gülüşlerden geç, anlamsız konuşmaları dinle, galerileri gez, kahvehanelerde otur, -artık hiçbir yerdesin- .... "
----alıntı----
----alıntı----
devamını gör...
1188.
sesinin telaşından olacak, birazda sarhoştum galiba; unuttum yüzünü, hala akşam mı ? /ağaran günün teninden sağanak dökülüyordu, yüzünü aradım. /
devamını gör...
1189.
gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış
gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak
sen bir şehir olmalısın ya da nar
belki granada, belki eylül, belki kırmızı
gövden ruhunun yaz gecesi mi ne
çok idil, çok deniz, çok rüzigar
çocukluğun tutmuş ta yine aşık olmuşsun
sanki bana, sanki ah, sanki olur a
aşk bile dolduramaz bazı aşıkların yerini
diye övgü, diye sana, diye haziran
heves uykudaysa ruh çıplak gezer
gazel bundan, keder bundan, sır bundan
gözlerin şehirden yeni ayrılmış
gibi dolu, gibi ürkek, gibi, konuşkan
hadi git yeni şehirler yık kalbimize bu aşktan
haydar ergülen - idiller gazeli
gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak
sen bir şehir olmalısın ya da nar
belki granada, belki eylül, belki kırmızı
gövden ruhunun yaz gecesi mi ne
çok idil, çok deniz, çok rüzigar
çocukluğun tutmuş ta yine aşık olmuşsun
sanki bana, sanki ah, sanki olur a
aşk bile dolduramaz bazı aşıkların yerini
diye övgü, diye sana, diye haziran
heves uykudaysa ruh çıplak gezer
gazel bundan, keder bundan, sır bundan
gözlerin şehirden yeni ayrılmış
gibi dolu, gibi ürkek, gibi, konuşkan
hadi git yeni şehirler yık kalbimize bu aşktan
haydar ergülen - idiller gazeli
devamını gör...
1190.
durduğu yerde değersiz bir bütün olarak kalmaktansa, parçalana parçalana gitmenin büyük doğruluğuna inandırmıştı kendini, şükrü erbaş.
devamını gör...
1191.
eğer beni gerçekten sevseydin..
ne buralar yaşanmaz olurdu..
ne de sen diye inlemekten bitap duserdim..
kahrolsun böyle yaşamak..
yaşamak dediğin;
sevdanın koynunda huzurla uyumak..
ne buralar yaşanmaz olurdu..
ne de sen diye inlemekten bitap duserdim..
kahrolsun böyle yaşamak..
yaşamak dediğin;
sevdanın koynunda huzurla uyumak..
devamını gör...
1192.
lavinia
sana gitme demeyeceğim.
üşüyorsun ceketimi al.
günün en güzel saatleri bunlar.
yanımda kal.
sana gitme demeyeceğim.
gene de sen bilirsin.
yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
incinirsin.
sana gitme demeyeceğim,
ama gitme, lavinia.
adını gizleyeceğim
sen de bilme, lavinia.
özdemir asaf
sana gitme demeyeceğim.
üşüyorsun ceketimi al.
günün en güzel saatleri bunlar.
yanımda kal.
sana gitme demeyeceğim.
gene de sen bilirsin.
yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
incinirsin.
sana gitme demeyeceğim,
ama gitme, lavinia.
adını gizleyeceğim
sen de bilme, lavinia.
özdemir asaf
devamını gör...
1193.
ne vakit maçka’dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım
attila ilhan
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım
attila ilhan
devamını gör...
1194.
yalnızlık paylaşılmaz ,paylaşılsa yalnızlık olmaz .
devamını gör...
1195.
“...
canını sıkan bir sokağı
boyuyorsun da
kırmızıya
bir yaprak düşse dalından
altında kalıyorsun
...”
enver ercan -gece
canını sıkan bir sokağı
boyuyorsun da
kırmızıya
bir yaprak düşse dalından
altında kalıyorsun
...”
enver ercan -gece
devamını gör...
1196.
mayıs, ayların gülüdür,
taze bir çiçek dalıdır,
içerim ateş doludur;
mayıs‘ta gönlüm delidir.
yeşil dağlara göçülür,
kırmızı şaraplar içilir;
yarim dökülüp saçılır,
mayıs‘ta gönlüm delidir.
göklere karşı yatılır,
dertlerimiz unutulur;
eski sevgiler atılır;
mayıs‘ta gönlüm delidir.
uzakta kuşlar seslenir;
gönlüm genişler beslenir;
yaşamağa heveslenir,
mayıs‘ta gönlüm delidir.
yumuşak rüzgarlar eser;
çimenlerde yarim gezer,
yanılır, bana gülümser;
mayıs‘ta gönlüm delidir.
mayıs - sabahattin ali
taze bir çiçek dalıdır,
içerim ateş doludur;
mayıs‘ta gönlüm delidir.
yeşil dağlara göçülür,
kırmızı şaraplar içilir;
yarim dökülüp saçılır,
mayıs‘ta gönlüm delidir.
göklere karşı yatılır,
dertlerimiz unutulur;
eski sevgiler atılır;
mayıs‘ta gönlüm delidir.
uzakta kuşlar seslenir;
gönlüm genişler beslenir;
yaşamağa heveslenir,
mayıs‘ta gönlüm delidir.
yumuşak rüzgarlar eser;
çimenlerde yarim gezer,
yanılır, bana gülümser;
mayıs‘ta gönlüm delidir.
mayıs - sabahattin ali
devamını gör...
1197.
içme, ilk yudumda zehirler seni
bahtın kadehime döktüğü şarap.
her akşam koynunda uyutur beni,
her sabah alnımdan öper ızdırap.
sen, yirmi yaşında bir baharsın ki
gölgende neş’enin rüzgârı eser.
düşünen alnımda benim her çizgi
baharı olmayan bir kışa benzer
sana ufuklar “gel!” diye bağırır,
ellerinde çiçek haykırarak
seni gür sesiyle hayat çağırır,
beni de çiğneyip geçtiğin toprak...
bahtın kadehime döktüğü şarap.
her akşam koynunda uyutur beni,
her sabah alnımdan öper ızdırap.
sen, yirmi yaşında bir baharsın ki
gölgende neş’enin rüzgârı eser.
düşünen alnımda benim her çizgi
baharı olmayan bir kışa benzer
sana ufuklar “gel!” diye bağırır,
ellerinde çiçek haykırarak
seni gür sesiyle hayat çağırır,
beni de çiğneyip geçtiğin toprak...
devamını gör...
1198.
ateşte unutulmuş ferman
herkes kendi ateşini başkasının cehenneminde sınar
kendi külünde söner bütün rüzgârlarına yazıldığın akşam
ateş tadında kum tadında kalarak
derinleştirir bazı ayrılıkları zaman
al ağrını git buradan
en uzun eylülü ömrümüzün
uyutmuyor seni ne kömürleşmiş bu gurur
ne göğsündeki kaplan
seçilmiş taş milyonlarca taş arasından
başını vurduğun
çok gençti genç olmak için bile
kendi zamanına muhtaç
kendiyle dalgın
daha yolun başında görülüyordu
menzilindeki noksan
ömrünce sızlayacak
kayıplar sarayında ateşte unuttuğun ferman
-murathan mungan
herkes kendi ateşini başkasının cehenneminde sınar
kendi külünde söner bütün rüzgârlarına yazıldığın akşam
ateş tadında kum tadında kalarak
derinleştirir bazı ayrılıkları zaman
al ağrını git buradan
en uzun eylülü ömrümüzün
uyutmuyor seni ne kömürleşmiş bu gurur
ne göğsündeki kaplan
seçilmiş taş milyonlarca taş arasından
başını vurduğun
çok gençti genç olmak için bile
kendi zamanına muhtaç
kendiyle dalgın
daha yolun başında görülüyordu
menzilindeki noksan
ömrünce sızlayacak
kayıplar sarayında ateşte unuttuğun ferman
-murathan mungan
devamını gör...
1199.
atım öldü. avradım beni sevmiyor. silahım suskun
sırtımdan kaç güneşi aşırtarak yürüdüm. yok.
damarlarımdaki alkollü kolonyayla sildim.
yok. yükseklik korkumu dirseğimle dürterek
kentin bütün üstgeçitlerinden geçtim
evlerde kabuk bağlayan yaralarımı dışarıda rüzgar örseliyor
atım öldü. avradım beni sevmiyor. silahım suskun
yok. sevgilim. olamadım. içkilere daha bir dadandım
1182734. mesai saatlerinde aranılacak. yok.
artan her günüm sanki ölüme ekleniyor...
ahmet erhan/ at avrat silah
sırtımdan kaç güneşi aşırtarak yürüdüm. yok.
damarlarımdaki alkollü kolonyayla sildim.
yok. yükseklik korkumu dirseğimle dürterek
kentin bütün üstgeçitlerinden geçtim
evlerde kabuk bağlayan yaralarımı dışarıda rüzgar örseliyor
atım öldü. avradım beni sevmiyor. silahım suskun
yok. sevgilim. olamadım. içkilere daha bir dadandım
1182734. mesai saatlerinde aranılacak. yok.
artan her günüm sanki ölüme ekleniyor...
ahmet erhan/ at avrat silah
devamını gör...
1200.
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde
ana avrat dümdüz gideceksin
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
en azından üç dil
birisi ana dilin
elin ayağın kadar senin
ana sütü gibi tatlı
ana sütü gibi bedava
nenniler, masallar, küfürler de caba
ötekiler yedi kat yabancı
her kelime arslan ağzında
her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
kök sökercesine söküp çıkartacaksın
her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
her kelimede bir kat daha artacaksın
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde
canımın içi demesini
kırmızı gülün alı var demesini
atın ölümü arapadan olsun demesini
keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
insanın insanı sömürmesi
rezilliğin dik âlâsı demesini
ne demesi be
gümbür gümbür gümbürdemesini becereceksin
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde
ana avrat dümdüz gideceksin
en azından üç dil
çünkü sen ne tarih ne coğrafya
ne şu ne busun
oğlum mernuş
sen treni kaçırmış bir milletin çocuğusun…
bedri rahmi eyüboğlu
en azından üç dilde
ana avrat dümdüz gideceksin
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
en azından üç dil
birisi ana dilin
elin ayağın kadar senin
ana sütü gibi tatlı
ana sütü gibi bedava
nenniler, masallar, küfürler de caba
ötekiler yedi kat yabancı
her kelime arslan ağzında
her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
kök sökercesine söküp çıkartacaksın
her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
her kelimede bir kat daha artacaksın
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde
canımın içi demesini
kırmızı gülün alı var demesini
atın ölümü arapadan olsun demesini
keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
insanın insanı sömürmesi
rezilliğin dik âlâsı demesini
ne demesi be
gümbür gümbür gümbürdemesini becereceksin
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde
ana avrat dümdüz gideceksin
en azından üç dil
çünkü sen ne tarih ne coğrafya
ne şu ne busun
oğlum mernuş
sen treni kaçırmış bir milletin çocuğusun…
bedri rahmi eyüboğlu
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162