geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
1521.
ahmet muhip dranas
vakit dar olsa gerek,
-hep içim ürpererek
diyorum-
vakit dar olsa gerek.
belirsiz bir âlemde,
-ekseri penceremde
bekliyorum-
bir bahar olsa gerek.
binmişim bir gemiye
-ve böyle biteviye
gidiyorum-
bir diyar olsa gerek.
vakit dar olsa gerek,
-hep içim ürpererek
diyorum-
vakit dar olsa gerek.
belirsiz bir âlemde,
-ekseri penceremde
bekliyorum-
bir bahar olsa gerek.
binmişim bir gemiye
-ve böyle biteviye
gidiyorum-
bir diyar olsa gerek.
devamını gör...
1522.
betonarme kalplerin toprağa sığmayışı
doymayan bir ademoğlu
nereden bilsin asgarî maaşı
ne acizlikten anlar onlar
ne halini görür yolda kalmışın
binlerce umuttan değerli bir beton konut
kusursuz bir planın ardındaki enkaz
ağacı kes oksijeni unut
sonra düşün insan mıyım diye biraz
bir yamalı cep sanarsın darphane
umutları söndürdünüz hane hane
vicdan yoksunu ademoğluna sor
yetmedi mi daha kaç tane?
yeşilim nerede temiz doğam
eski şenliği nerede bu yerin
yok ettiniz her şeyi bir avuç adam
kim verecek hesabını bu evlerin
tarlaya dadanan kargalar
bir parça buğday için dövüşün
adını koymuş sahtekârlar
kentsel dönüşüm...
ydd
doymayan bir ademoğlu
nereden bilsin asgarî maaşı
ne acizlikten anlar onlar
ne halini görür yolda kalmışın
binlerce umuttan değerli bir beton konut
kusursuz bir planın ardındaki enkaz
ağacı kes oksijeni unut
sonra düşün insan mıyım diye biraz
bir yamalı cep sanarsın darphane
umutları söndürdünüz hane hane
vicdan yoksunu ademoğluna sor
yetmedi mi daha kaç tane?
yeşilim nerede temiz doğam
eski şenliği nerede bu yerin
yok ettiniz her şeyi bir avuç adam
kim verecek hesabını bu evlerin
tarlaya dadanan kargalar
bir parça buğday için dövüşün
adını koymuş sahtekârlar
kentsel dönüşüm...
ydd
devamını gör...
1523.
şiir falan bırakmayacağım, bazen böyle düz hayal ederim olayları. modern insanların romantik sancılarının böylece ne kadar komik göründüğünü izleyebilirim.
geceye bir şiir bırak, diye bir başlık var. herkes beğendiği bir şiiri yavaşça yere bırakıp kenara çekilir. bir mezara çiçek koyup rahmetliyi içten içe yad edersin ya. şiir, gariban, tek başına, ezik bir şeymişte onu dimağdan dimağa gezdirme işini misyon edinmiş gibi caminin sadaka kutusuna pablo neruda şiirleri atıp bozukluklarından kurtularak sevaba giren cervantes romanlarından fırlamış don juanlar, marie elizabethler falan gibi püsküllü püsküllü triplere girip horoz gibi kabarmak falan.
şiirli işler herkese. güzel tezgah, anonim mi?
geceye bir şiir bırak, diye bir başlık var. herkes beğendiği bir şiiri yavaşça yere bırakıp kenara çekilir. bir mezara çiçek koyup rahmetliyi içten içe yad edersin ya. şiir, gariban, tek başına, ezik bir şeymişte onu dimağdan dimağa gezdirme işini misyon edinmiş gibi caminin sadaka kutusuna pablo neruda şiirleri atıp bozukluklarından kurtularak sevaba giren cervantes romanlarından fırlamış don juanlar, marie elizabethler falan gibi püsküllü püsküllü triplere girip horoz gibi kabarmak falan.
şiirli işler herkese. güzel tezgah, anonim mi?
devamını gör...
1524.
deniz üzerine sığıntı bir mavilik
içimde sensiz kanayan sonbahar
ufka dalmış yorgun gözlerim
kaybolmuş, dağılan benliğimi arar
cahid aylar
içimde sensiz kanayan sonbahar
ufka dalmış yorgun gözlerim
kaybolmuş, dağılan benliğimi arar
cahid aylar
devamını gör...
1525.
1526.
vakit dar olsa gerek,
-hep içim ürpererek
diyorum-
vakit dar olsa gerek.
belirsiz bir âlemde,
-ekseri penceremde
bekliyorum-
bir bahar olsa gerek.
binmişim bir gemiye
-ve böyle biteviye*
gidiyorum-
bir diyar olsa gerek.
ahmet muhip dranas
-hep içim ürpererek
diyorum-
vakit dar olsa gerek.
belirsiz bir âlemde,
-ekseri penceremde
bekliyorum-
bir bahar olsa gerek.
binmişim bir gemiye
-ve böyle biteviye*
gidiyorum-
bir diyar olsa gerek.
ahmet muhip dranas
devamını gör...
1527.
mesut sanmak için kendimi
ne kâğıt isterim, ne kalem;
parmaklarımda cıgaram,
dalar giderim mavisinden içeri
karşımda duran resmin.
giderim, deniz çeker;
deniz çeker, dünya tutar.
içkiye benzer bir şey mi var,
bir şey mi var ki havada
deli eder insanı, sarhoş eder?
bilirim, yalan, hepsi yalan;
taka olduğum, tekne olduğum yalan;
suların kaburgalarımdaki serinliği,
iskotada uğuldayan rüzgâr,
haftalarca dinmeyen motor sesi,
yalan.
ama gene de,
gene de güzel günler geçirebilirim;
geçirebilirim bu mâvilikte,
suda yüzen karpuz kabuğundan farksız,
ağacın gökyüzüne vuran aksinden,
her sabah erikleri saran buğudan,
buğudan, sisten, ışıktan, kokudan..
ne kâğıt yeter ne kalem
mesut sanmam için kendimi.
bunların hepsi.. hepsi fasafiso.
ne takayım, ne tekneyim.
öyle bir yerde olmalıyım,
öyle bir yerde olmalıyım ki,
ne karpuz kabuğu gibi,
ne ışık, ne sis, ne buğu gibi,
insan gibi.
devamını gör...
1528.
yerin seni çektiği kadar ağırsın,
kanatların çırpındığı kadar hafif..
kalbinin attığı kadar canlısın,
gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
sevdiklerin kadar iyisin,
nefret ettiklerin kadar kötü..
ne renk olursa olsun kaşın gözün,
karşındakinin gördüğüdür rengin..
yaşadıklarını kâr sayma:
yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
sevdiğin kadardır ömrün..
gülebildiğin kadar mutlusun.
üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
sakın bitti sanma her şeyi,
sevdiğin kadar sevileceksin.
güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın,
güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
işte budur hayat!
işte budur yaşamak,
bunu hatırladığın kadar yaşarsın
bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir,
kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
bebek ağladığı kadar bebektir.
ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin,
bunu da öğren,
sevdiğin kadar sevilirsin...
her şey sende gizli/can yücel
kanatların çırpındığı kadar hafif..
kalbinin attığı kadar canlısın,
gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
sevdiklerin kadar iyisin,
nefret ettiklerin kadar kötü..
ne renk olursa olsun kaşın gözün,
karşındakinin gördüğüdür rengin..
yaşadıklarını kâr sayma:
yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
sevdiğin kadardır ömrün..
gülebildiğin kadar mutlusun.
üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
sakın bitti sanma her şeyi,
sevdiğin kadar sevileceksin.
güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın,
güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
işte budur hayat!
işte budur yaşamak,
bunu hatırladığın kadar yaşarsın
bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir,
kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
bebek ağladığı kadar bebektir.
ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin,
bunu da öğren,
sevdiğin kadar sevilirsin...
her şey sende gizli/can yücel
devamını gör...
1529.
beni en güzel günümde
sebepsiz bir keder alır.
bütün ömrümün beynimde
acı bir tortusu kalır.
anlıyamam kederimi,
bir ateş yakar derimi,
içim dar bulur yerimi,
gönlüm dağlarda bulanır.
ne kış, ne yazı isterim,
ne bir dost yüzü isterim,
hafif bir sızı isterim,
ağrılar, sancılar gelir.
yanıma düşer kollarım,
görünmez olur yollarım,
en sevgili emellerim
önüme ölü serilir...
ne bir dost, ne bir sevgili,
dünyadan uzak bir deli...
beni sarar melankoli :
kafamın içerisi ölür.
melankoli / sabahattin ali.
sebepsiz bir keder alır.
bütün ömrümün beynimde
acı bir tortusu kalır.
anlıyamam kederimi,
bir ateş yakar derimi,
içim dar bulur yerimi,
gönlüm dağlarda bulanır.
ne kış, ne yazı isterim,
ne bir dost yüzü isterim,
hafif bir sızı isterim,
ağrılar, sancılar gelir.
yanıma düşer kollarım,
görünmez olur yollarım,
en sevgili emellerim
önüme ölü serilir...
ne bir dost, ne bir sevgili,
dünyadan uzak bir deli...
beni sarar melankoli :
kafamın içerisi ölür.
melankoli / sabahattin ali.
devamını gör...
1530.
ışığı vadediyor karanlık..
etsin..
geceden başka nerde bekleyebiliriz ki şafağı..?
aysimli_
etsin..
geceden başka nerde bekleyebiliriz ki şafağı..?
aysimli_
devamını gör...
1531.
sana çay yaptım
ağzına alsana...
#şiirsokakta
ağzına alsana...
#şiirsokakta
devamını gör...
1532.
-sessiz
sessiz oturabilir miyiz seninle
aramızda yaprakların hışırtısından
ve ceylanların hayata çıkışından
başka bir ses olmadan
beni sessiz de sevebilir misin
yağmur almış toprağı
ve üşüyen kâinatı dinlerken
araya dünya sözleri karışmadan
biliyor musun çekirgelerin
unutulmuş ülkelerin
kahrından kuruyan nehirlerin
diliyle konuşabilirim seninle
duyabilirim seni hiç konuşmadan
kalbinin atışlarını duyabilirim
içinde bir yaz gezmesine çıkan çocuğu
ve dudağın en uzak sokağında
biriken dilini hayatın
sökebilirim, öğrenebilirim
sözcükler bağırtılar klaksonlar
ona karışmadan
ay sesiyle, gün sesiyle, gül sesiyle
tırmanırım kalbinin tepesine ve işte
zakkumların diliyle konuşabilirim seninle
rüzgârın ve acının bildiği dilde
acelesiz, hiç yarışmadan
sessiz oturabilir miyiz seninle
kemal sayar
sessiz oturabilir miyiz seninle
aramızda yaprakların hışırtısından
ve ceylanların hayata çıkışından
başka bir ses olmadan
beni sessiz de sevebilir misin
yağmur almış toprağı
ve üşüyen kâinatı dinlerken
araya dünya sözleri karışmadan
biliyor musun çekirgelerin
unutulmuş ülkelerin
kahrından kuruyan nehirlerin
diliyle konuşabilirim seninle
duyabilirim seni hiç konuşmadan
kalbinin atışlarını duyabilirim
içinde bir yaz gezmesine çıkan çocuğu
ve dudağın en uzak sokağında
biriken dilini hayatın
sökebilirim, öğrenebilirim
sözcükler bağırtılar klaksonlar
ona karışmadan
ay sesiyle, gün sesiyle, gül sesiyle
tırmanırım kalbinin tepesine ve işte
zakkumların diliyle konuşabilirim seninle
rüzgârın ve acının bildiği dilde
acelesiz, hiç yarışmadan
sessiz oturabilir miyiz seninle
kemal sayar
devamını gör...
1533.
yaşadığım her şeyden bir ders çıkardım
hiçbirini atmadım, sakladım
kimini zihnimde
kimini fikrimde
kimini de yüreğimde…
-mehmet deveci-
hiçbirini atmadım, sakladım
kimini zihnimde
kimini fikrimde
kimini de yüreğimde…
-mehmet deveci-
devamını gör...
1534.
gün bitti lambayı hazırla
ışık kalmadı girecek odamıza
çek perdeleri sevdiceğim
kanadı kırık bir akşam
zonkluyor durmadan dışarda.
sen bugünden yarına
birazcık umut sakla
yarın farklıdır bugünden
adı değişir hiç olmazsa,
kara bir suyu
geçiyoruz şimdilerde
basarak yosunlu taşlara.
sen bugünden yarına
birazcık umut sakla
gün bitti sevdicegim
geriye kalan posa
bu serin güz akşamında
geç otur karşıma sessizce
devam et ördüğün hırkaya
-metin altiok
ışık kalmadı girecek odamıza
çek perdeleri sevdiceğim
kanadı kırık bir akşam
zonkluyor durmadan dışarda.
sen bugünden yarına
birazcık umut sakla
yarın farklıdır bugünden
adı değişir hiç olmazsa,
kara bir suyu
geçiyoruz şimdilerde
basarak yosunlu taşlara.
sen bugünden yarına
birazcık umut sakla
gün bitti sevdicegim
geriye kalan posa
bu serin güz akşamında
geç otur karşıma sessizce
devam et ördüğün hırkaya
-metin altiok
devamını gör...
1535.
“sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin
sen ülkemin yaz geceleri gibisin
saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında
beni unutma
ah! saklı gülüm
sen hem zor hem güzelsin
şiirlerimin ılıklığında açılmalısın
sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi
sen memleketim kadar güzelsin
ve güzel kal”
sen ülkemin yaz geceleri gibisin
saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında
beni unutma
ah! saklı gülüm
sen hem zor hem güzelsin
şiirlerimin ılıklığında açılmalısın
sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi
sen memleketim kadar güzelsin
ve güzel kal”
devamını gör...
1536.
akşam güneşi
hayatım temsili bir yenilgi gösterisidir
okulu seven çocuklara bıkkınlık getiren
yağmurda yalnız kalır, seyircisi yoktur
onun için yaşamak alelade bir lükstür
rüzgara karşı kalem oynatır hayatım
damla damla buyur beyninde bir gül
bir şiirdir ve hiç de kötü değildir
dizeleri birbirine iteleyerek geçer
sararmış bir devrimci fotoğrafıdır hayatım
genelevi bulamayan yeniyetmeye benzer
yalnızlığı yalnızlıktır ve çok sıradandır
her hafta sonu annesini görmeye gider
kartpostal görüntüleri ile intihar eder
donar kalır bir aynada eli yüzü çıplak
altıncı filo gibi bir şeydir, isyanlar bastırır
yasaktır elini koynuna sokmak yasaktır
sonuçta bir hayattır, naftalinler kullanır
parası çıkmazsa gider sakal bıyık bırakır
sevgilisi yoktur ve artık sevgiside yoktur
radyoda söylenmeyen bir ölüm sessizce kepenklerini kapatır...
ahmet erhan
hayatım temsili bir yenilgi gösterisidir
okulu seven çocuklara bıkkınlık getiren
yağmurda yalnız kalır, seyircisi yoktur
onun için yaşamak alelade bir lükstür
rüzgara karşı kalem oynatır hayatım
damla damla buyur beyninde bir gül
bir şiirdir ve hiç de kötü değildir
dizeleri birbirine iteleyerek geçer
sararmış bir devrimci fotoğrafıdır hayatım
genelevi bulamayan yeniyetmeye benzer
yalnızlığı yalnızlıktır ve çok sıradandır
her hafta sonu annesini görmeye gider
kartpostal görüntüleri ile intihar eder
donar kalır bir aynada eli yüzü çıplak
altıncı filo gibi bir şeydir, isyanlar bastırır
yasaktır elini koynuna sokmak yasaktır
sonuçta bir hayattır, naftalinler kullanır
parası çıkmazsa gider sakal bıyık bırakır
sevgilisi yoktur ve artık sevgiside yoktur
radyoda söylenmeyen bir ölüm sessizce kepenklerini kapatır...
ahmet erhan
devamını gör...
1537.
o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de,
kalp,göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer…
düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular aşkı ağır yaralamasaydı eğer…
rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer…
uykusuzluklar yıkıp geçmezdi kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer…
gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden de onlar payını almasaydı eğer…
ıssızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer…
sen gittikten sonra yalnız kalacağım
yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse?
evet sevgili,
kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer….
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de,
kalp,göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer…
düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular aşkı ağır yaralamasaydı eğer…
rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer…
uykusuzluklar yıkıp geçmezdi kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer…
gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden de onlar payını almasaydı eğer…
ıssızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer…
sen gittikten sonra yalnız kalacağım
yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse?
evet sevgili,
kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer….
devamını gör...
1538.
ben tek kişilik geçiyorum ırmaktan
önce dilimden başlamalı bu yangın
önce bir rüzgâr geçmeli gözlerimin önünden
avucumda bir tutam çetrefil acı
uykularımda kaç şahdamar
adımlarımda kaç yalnızlık saydım
gövdemde gezinip durdu
adynı koyamadığım ürperten bir soğuk
sonra ayaklarıma indi
her mevsim yeniden başlayan yangın
sonra ellerimetoprak yollar kaç kişilik
asfaltlar
uçan kuşlar kaç kişilik
denizler
suyu çekilmiş nehirler
anneler kaç kişilik
babalar
omzumda taşıdığım
ölüm kaç kişilikhayatın ıssız yanlarını ayırdım kendime
en çok da akşam üstlerini
su sesi, aklımın yankısında kayboldu
titremesin geçtiğim hiçbir yol
tören mi beni kendimden kaçıran
şölen mi yüzümü sakladığım yergizleyen bir örtü gibi üstümde gökyüzü
sanki yalnız benim korunan ışıktan
bu kadarken yaşadığım her cennet
dünya sanki başımı döndürmüyor hiç
ben tek kişilik geçiyorum ırmaktan
sen ne yaparsan yap
mustafa uçurum
önce dilimden başlamalı bu yangın
önce bir rüzgâr geçmeli gözlerimin önünden
avucumda bir tutam çetrefil acı
uykularımda kaç şahdamar
adımlarımda kaç yalnızlık saydım
gövdemde gezinip durdu
adynı koyamadığım ürperten bir soğuk
sonra ayaklarıma indi
her mevsim yeniden başlayan yangın
sonra ellerimetoprak yollar kaç kişilik
asfaltlar
uçan kuşlar kaç kişilik
denizler
suyu çekilmiş nehirler
anneler kaç kişilik
babalar
omzumda taşıdığım
ölüm kaç kişilikhayatın ıssız yanlarını ayırdım kendime
en çok da akşam üstlerini
su sesi, aklımın yankısında kayboldu
titremesin geçtiğim hiçbir yol
tören mi beni kendimden kaçıran
şölen mi yüzümü sakladığım yergizleyen bir örtü gibi üstümde gökyüzü
sanki yalnız benim korunan ışıktan
bu kadarken yaşadığım her cennet
dünya sanki başımı döndürmüyor hiç
ben tek kişilik geçiyorum ırmaktan
sen ne yaparsan yap
mustafa uçurum
devamını gör...
1539.
caddeden sokaklara doğru sesler elendi,
pencereler kapandı, kapılar sürmelendi.
bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar,
gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar...
son yolcunun gömüldü yolda son adımları,
bekçi sert bir vuruşla kırdı kaldırımları.
mezarda ölü gibi yalnız kaldım odamda:
yanan alnım duvarda, sönen gözlerim camda,
yuvamı çiçekledim, sen bir meleksin diye,
yollarını bekledim görüneceksin diye.
senin için kandiller tutuştu kendisinden,
resmine sürme çektim kandillerin isinden.
saksıda incilendi yapraklar senin için,
söylendi gelmez diye uzaklar senin için...
saatler saatleri vurdu çelik sesiyle,
saatler son gecemin geçti cenazesiyle,
nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü,
sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü...
devamını gör...
1540.
haydi abbas, vakit tamam;
akşam diyordun işte oldu akşam.
kur bakalım çilingir soframızı;
dinsin artık bu kalp ağrısı.
şu ağacın gölgesinde olsun;
tam kenarında havuzun.
aya haber sal çıksın bu gece;
görünsün şöyle gönlümce.
bas kırbacı sihirli seccadeye,
göster hükmettiğini mesafeye
ve zamana.
katıp tozu dumana,
var git,
böyle ferman etti cahit,
al getir ilk sevgiliyi beşiktaş’tan;
yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
(bkz: cahit sıtkı tarancı)
akşam diyordun işte oldu akşam.
kur bakalım çilingir soframızı;
dinsin artık bu kalp ağrısı.
şu ağacın gölgesinde olsun;
tam kenarında havuzun.
aya haber sal çıksın bu gece;
görünsün şöyle gönlümce.
bas kırbacı sihirli seccadeye,
göster hükmettiğini mesafeye
ve zamana.
katıp tozu dumana,
var git,
böyle ferman etti cahit,
al getir ilk sevgiliyi beşiktaş’tan;
yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
(bkz: cahit sıtkı tarancı)
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162