geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
1541.
sen geldin ve benim deli köşemde durdun
bulutlar geldi ve üstünde durdu
merhametin ta kendisiydi gözlerin
merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
bulutlar geldi altında durduk (sezai karakoç)
bulutlar geldi ve üstünde durdu
merhametin ta kendisiydi gözlerin
merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
bulutlar geldi altında durduk (sezai karakoç)
devamını gör...
1542.
iv
kalbim
ölü mevsimler gibisin
bir şeyin görünmeyen iyi yanları gibi
ama bitti mevsim,
bir başka yolcu yok sana
fark etmez gibisin.
kalbim
demir masanın küfü, örtünün yırtığı
camın kırığı, patlayan freni hayatımın
kalbim, anla, bitti mevsim
bir başka yolcu yok sana.
(birhan keskin, kışın bana yaptıkları)
kalbim
ölü mevsimler gibisin
bir şeyin görünmeyen iyi yanları gibi
ama bitti mevsim,
bir başka yolcu yok sana
fark etmez gibisin.
kalbim
demir masanın küfü, örtünün yırtığı
camın kırığı, patlayan freni hayatımın
kalbim, anla, bitti mevsim
bir başka yolcu yok sana.
(birhan keskin, kışın bana yaptıkları)
devamını gör...
1543.
daha az seviyorum seni..
giderek daha az..
unutur gibi seviyorum..
azala azala..
aramızdaki uzaklığın karanlığında.
geceler kısalıp..
gündüzler uzuyor öyle olunca..
daha az seviyorum seni..
kendini iyileştiren bir yara gibi..
daha az..
ve zamanla
sen geceyi tutuyorsun..ben nöbetini..
uzak dağ kışlalarında..
görmüyoruz birbirimizi..
usul usul sis iniyor..
kopmuş yollara..
ışığı hafif..uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin..
bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda..
sevgilim sevgilim
yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da..
artık daha az seviyorum seni..
unutur gibi..ölür gibi daha az..
yeniden ödetiyorum kendime
onca aşkın öğretemediğini..
kolay değildi..
yalnızca sevgilimi değil..evladımı da kaybettim ben..
kaç acı birden imtihan etti beni..
bir tek gece vardır insanın hayatında..
ömür boyu sürer nöbeti..
bu da öyleydi..
iyi ol..
sağ ol..
uzak ol..
ama bir daha görme beni..
gece nöbeti - murathan mungan*
devamını gör...
1544.
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını..
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi..
düşmanımdır ikisi..
sana gelince...
yazıyorsun..
okuyorum..
kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
ne yazık!..
ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri..
sana gelince, sen o günleri -
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat
için...
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi...
kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
sana gelince...
ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
artık seninle biz,
düşman bile değiliz..
üç mel'un adamı var:
ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını..
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi..
düşmanımdır ikisi..
sana gelince...
yazıyorsun..
okuyorum..
kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
ne yazık!..
ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri..
sana gelince, sen o günleri -
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat
için...
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi...
kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
sana gelince...
ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
artık seninle biz,
düşman bile değiliz..
devamını gör...
1545.
iki şehri var gecenin,
biri gözümde tütüyor,
birinin dumanı üstünde yağmur gibi çöken siste,
bana bu uykusuz şehri niye bıraktın,
göze alamadığım bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin,
gece değil istediğin hayli karanlık
bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak
hevesindesin!
gözlerini anlıyorum,
henüz bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin;
gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır,
ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak,
sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim :
biri hepimizle gözgöze gibi hala uykusuz,
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık,
bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
kimsenin kimseye gözü değmiyorsa, şiir niye ?
-haydar ergülen, sis
biri gözümde tütüyor,
birinin dumanı üstünde yağmur gibi çöken siste,
bana bu uykusuz şehri niye bıraktın,
göze alamadığım bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin,
gece değil istediğin hayli karanlık
bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak
hevesindesin!
gözlerini anlıyorum,
henüz bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin;
gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır,
ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak,
sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim :
biri hepimizle gözgöze gibi hala uykusuz,
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık,
bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
kimsenin kimseye gözü değmiyorsa, şiir niye ?
-haydar ergülen, sis
devamını gör...
1546.
alacakaranlığı yazmak
ağustos'un otuzunda
güvertede güvertenin üzerinde
yaprakların saklandığı küçük nehrin üstünde
saç baş birbirine karışmış ihtiyar hippilerin
ot içip, birbirlerine siktir çektikleri
shakespeare'in diliyle gelişen
o küçük şehirde
akşamın geç vakitlerinde
yazın son günlerinde
geldiğimiz sonda, son yaşlarımızda
oturmuş, cırcır böcekleri korosunu dinliyorum
ve gaklamasını uzaktaki bir karganın
ve bir şiir yazmak istiyorum
geç vakitlerini anlatan ağustos'un
benim altın ağustos'umun
ve tüm yazın
ve sanırım onu yazdım.
hayır henüz değil
işte:
sona eren
rüzgarlı yazın, rüzgarı
usulca
oynaşır
yapraklar arasında, bir sürğ
yaprağın arasında
usul usul
hvanın her zertesinde
toplaşır, akşam
her yanda
ashland, oregon, 2014 ~ normal k. le guin
ağustos'un otuzunda
güvertede güvertenin üzerinde
yaprakların saklandığı küçük nehrin üstünde
saç baş birbirine karışmış ihtiyar hippilerin
ot içip, birbirlerine siktir çektikleri
shakespeare'in diliyle gelişen
o küçük şehirde
akşamın geç vakitlerinde
yazın son günlerinde
geldiğimiz sonda, son yaşlarımızda
oturmuş, cırcır böcekleri korosunu dinliyorum
ve gaklamasını uzaktaki bir karganın
ve bir şiir yazmak istiyorum
geç vakitlerini anlatan ağustos'un
benim altın ağustos'umun
ve tüm yazın
ve sanırım onu yazdım.
hayır henüz değil
işte:
sona eren
rüzgarlı yazın, rüzgarı
usulca
oynaşır
yapraklar arasında, bir sürğ
yaprağın arasında
usul usul
hvanın her zertesinde
toplaşır, akşam
her yanda
ashland, oregon, 2014 ~ normal k. le guin
devamını gör...
1547.
...
chopin'in cenaze marşı çalınıyor
ölüler ayağa kalktı
görüyor musun
şu soldan ikinci benim
senin yüzünden öldüm
şimdi seni getiriyorlar karanlığıma
ağlıyorum
biraz sev beni
gül biraz
yaklaş biraz
seni affediyorum
kuşkonmaz dallarına astım kendimi
sedir ağaçlarına gül yapraklarına
başımı taşlara vurdum
gözbebeklerimde büyük camlar parçalandı
tanrısal duygular içindeydim
bütün tanrısızlığımdan uzakta
bir kemiklerinin sertliğini aldım
bir teninin aklığını
sonra sıcaklığını dudaklarının
gel bak
sana bir tanrı getirdim
gel bak
bir tanrı yarattım senden
ümit yaşar oğuzcan / sana bir tanrı getirdim
chopin'in cenaze marşı çalınıyor
ölüler ayağa kalktı
görüyor musun
şu soldan ikinci benim
senin yüzünden öldüm
şimdi seni getiriyorlar karanlığıma
ağlıyorum
biraz sev beni
gül biraz
yaklaş biraz
seni affediyorum
kuşkonmaz dallarına astım kendimi
sedir ağaçlarına gül yapraklarına
başımı taşlara vurdum
gözbebeklerimde büyük camlar parçalandı
tanrısal duygular içindeydim
bütün tanrısızlığımdan uzakta
bir kemiklerinin sertliğini aldım
bir teninin aklığını
sonra sıcaklığını dudaklarının
gel bak
sana bir tanrı getirdim
gel bak
bir tanrı yarattım senden
ümit yaşar oğuzcan / sana bir tanrı getirdim
devamını gör...
1548.
1549.
insanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
yaşantımız özlemlerle güzel.
özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.
verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
seni özlediğim içindir.
beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
seni özlediğim içindir.
yaşıyorsam; içimde umut varsa,
yine seni özlediğim içindir.
seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!
yaşantımız özlemlerle güzel.
özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.
verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
seni özlediğim içindir.
beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
seni özlediğim içindir.
yaşıyorsam; içimde umut varsa,
yine seni özlediğim içindir.
seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!
devamını gör...
1550.
gözlerin ipek yoludur ömrümün
akasya yüklü kervanlar geçer
çan sesleri arasında bir fener
yanar söner yanar söner yanar söner
gözlerin ipek yoludur ömrümün
ahmet erhan
akasya yüklü kervanlar geçer
çan sesleri arasında bir fener
yanar söner yanar söner yanar söner
gözlerin ipek yoludur ömrümün
ahmet erhan
devamını gör...
1551.
aynalar
aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
iste yakalandık, kelepçelendik!
çıktınız umulmaz anda karşıma,
başımın tokmağı indi başıma.
suratımda her suç bir ayrı imza,
benmişim kendime en büyük ceza!
ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
acı, hapsettiğin sefil gölgeme!
nur topu günlerin kanına girdim.
kutsi emaneti yedim, bitirdim.
doğmaz güneşlere bağlandı vade;
dişlerinde, köpek nefsin, irade.
günah, günah, hasad yerinde demet;
merhamet, suçumdan aşkın merhamet!
olur mu, dünyaya indirsem kepenk:
gözyaşı döksem, nuh tufanına denk?
çıkamam, aynalar, aynalar zindan.
bakamam, aynada, aynada vicdan;
beni beklemeyin, o bir hevesti;
gelemem, aynalar yolumu kesti.
necip fazıl kısakürek
aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
iste yakalandık, kelepçelendik!
çıktınız umulmaz anda karşıma,
başımın tokmağı indi başıma.
suratımda her suç bir ayrı imza,
benmişim kendime en büyük ceza!
ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
acı, hapsettiğin sefil gölgeme!
nur topu günlerin kanına girdim.
kutsi emaneti yedim, bitirdim.
doğmaz güneşlere bağlandı vade;
dişlerinde, köpek nefsin, irade.
günah, günah, hasad yerinde demet;
merhamet, suçumdan aşkın merhamet!
olur mu, dünyaya indirsem kepenk:
gözyaşı döksem, nuh tufanına denk?
çıkamam, aynalar, aynalar zindan.
bakamam, aynada, aynada vicdan;
beni beklemeyin, o bir hevesti;
gelemem, aynalar yolumu kesti.
necip fazıl kısakürek
devamını gör...
1552.
en sevdiğim şiir, biraz uzun kusura bakmayın.
unutma!
yüreğinde bir ismin imzası var
ve sen onu silemezsin.
söküp atamazsın ne kadar uğraşsan da.
seninle beraber büyür içindeki sızı.
ilk önce onu hissedersin
başkasına dokunduğunda...
unutma!
bir kere sevdin mi, uzun uzun yanarsın.
sitemler, öfkeler birikirken içinde,
sen azalırsın..
dilinde küfür, elinde kadeh eksik olmaz.
günler böyle geçer. alışırsın...
unutma!
sabahlar artık gecikir.
ister sağa dön ister sola,
gözüne uyku değil gidenin hayali gelir.
kendini şiirlere verirsin.
elin sigaraya gider,
her 10 dakika da bir fena zehirlenirsin.
unutma!
bir süre güvenmeyeceksin kimseye.
kendine sığınacaksın.
aşk konuşulduğunda sen susacaksın.
of'larla ah'larla
başlayacaksın her cümleye.
çevrende, senden başka
herkes haksız olacak,
senin haklılığınsa çaresiz gidecek çöpe.
unutma!
bir gün kaldığın yerden başlayacaksın.
biri seni bulacak...
önce korkacaksın
eski acılara yakalanmaktan.
biraz ürkeceksin.
ne kadar dirensen de nafile,
insansın sonuçta; seveceksin...
eski acılara bakıp da küsme sevdalara.
gavura kızıp da oruç bozulmaz.
sök at kafandan 'acaba'ları!
bir kemik, aynı yerden 2 defa kırılmaz.
artık kararmaz gecelerin.
bir daha yaşlar akmaz gözünden.
sabahların gecikmez.
kim bilir ağladığın günlere gülersin?
bir defa öldün ya zamanında,
bir daha ölmezsin...
unutma!
yüreğinde bir ismin imzası var
ve sen onu silemezsin.
söküp atamazsın ne kadar uğraşsan da.
seninle beraber büyür içindeki sızı.
ilk önce onu hissedersin
başkasına dokunduğunda...
unutma!
bir kere sevdin mi, uzun uzun yanarsın.
sitemler, öfkeler birikirken içinde,
sen azalırsın..
dilinde küfür, elinde kadeh eksik olmaz.
günler böyle geçer. alışırsın...
unutma!
sabahlar artık gecikir.
ister sağa dön ister sola,
gözüne uyku değil gidenin hayali gelir.
kendini şiirlere verirsin.
elin sigaraya gider,
her 10 dakika da bir fena zehirlenirsin.
unutma!
bir süre güvenmeyeceksin kimseye.
kendine sığınacaksın.
aşk konuşulduğunda sen susacaksın.
of'larla ah'larla
başlayacaksın her cümleye.
çevrende, senden başka
herkes haksız olacak,
senin haklılığınsa çaresiz gidecek çöpe.
unutma!
bir gün kaldığın yerden başlayacaksın.
biri seni bulacak...
önce korkacaksın
eski acılara yakalanmaktan.
biraz ürkeceksin.
ne kadar dirensen de nafile,
insansın sonuçta; seveceksin...
eski acılara bakıp da küsme sevdalara.
gavura kızıp da oruç bozulmaz.
sök at kafandan 'acaba'ları!
bir kemik, aynı yerden 2 defa kırılmaz.
artık kararmaz gecelerin.
bir daha yaşlar akmaz gözünden.
sabahların gecikmez.
kim bilir ağladığın günlere gülersin?
bir defa öldün ya zamanında,
bir daha ölmezsin...
devamını gör...
1553.
imkansızlıkları yaşamak mıdır sevmek,
yoksa severken imkansız mıdır yaşayabilmek?
zor mudur gözlerine bakarken sevgiyi görmek,
yoksa sevgi midir gözlerindeki tek gerçek?
kolay mıdır bir anda vazgeçip gitmek, yoksa gitmekten vazgeçip,sevmek mi gerek?özdemir asaf
yoksa severken imkansız mıdır yaşayabilmek?
zor mudur gözlerine bakarken sevgiyi görmek,
yoksa sevgi midir gözlerindeki tek gerçek?
kolay mıdır bir anda vazgeçip gitmek, yoksa gitmekten vazgeçip,sevmek mi gerek?özdemir asaf
devamını gör...
1554.
içimden dedim,
ilmeği kaçmış bir hayat bizimkisi.
nedir alnımızdan öpmek için
izimizi süren
kalmış mıdır kalesi düşmüş
bir şehrin cazibesi?
nedir yalnız bize yakışan bu serüven?
bu serüven ki;
bizden biri yaptı sırtımızdaki hançeri
ve terketti bizi huzur denen sevgili.
kalakaldık, şaşkınlığın avuçlarında
billur bir kuş gibi.
*
ilmeği kaçmış bir hayat bizimkisi.
nedir alnımızdan öpmek için
izimizi süren
kalmış mıdır kalesi düşmüş
bir şehrin cazibesi?
nedir yalnız bize yakışan bu serüven?
bu serüven ki;
bizden biri yaptı sırtımızdaki hançeri
ve terketti bizi huzur denen sevgili.
kalakaldık, şaşkınlığın avuçlarında
billur bir kuş gibi.
*
devamını gör...
1555.
"çocuklar gibi
bende hiç tükenmez bir hayat vardı,
kırlara yayılan ilkbahar gibi.
kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
göğsümün içinde ateş var gibi.
bazı nur içinde, bazı sisteyim
bazı beni seven bir göğüsteyim,
kah el üstündeydim, kah hapisteydim
her yere sokulan bir rüzgar gibi.
aşkım iki günlük iptilalardı,
hayatım tükenmez maceralardı.
içimde binlerce istekler vardı,
bir şair, yahut bir hükümdar gibi.
hissedince sana vurulduğumu,
anladım ne kadar yorulduğumu
sakinleştiğimi, durulduğumu
denize dökülen bir pınar gibi.
şimdi şiir bence senin yüzündür,
şimdi benim tahtım senin dizindir
sevgilim, saadet ikimizindir.
göklerden gelen bir yadigar gibi.
sözün şiirlerin mükemmelidir,
senden başkasını seven delidir
yüzün çiçeklerin en güzelidir,
gözlerin bilinmez bir diyar gibi.
başını göğsüme sakla sevgilim,
güzel saçlarında dolaşsın elim
bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
sevişen yaramaz çocuklar gibi. "
sabahattin ali
bende hiç tükenmez bir hayat vardı,
kırlara yayılan ilkbahar gibi.
kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
göğsümün içinde ateş var gibi.
bazı nur içinde, bazı sisteyim
bazı beni seven bir göğüsteyim,
kah el üstündeydim, kah hapisteydim
her yere sokulan bir rüzgar gibi.
aşkım iki günlük iptilalardı,
hayatım tükenmez maceralardı.
içimde binlerce istekler vardı,
bir şair, yahut bir hükümdar gibi.
hissedince sana vurulduğumu,
anladım ne kadar yorulduğumu
sakinleştiğimi, durulduğumu
denize dökülen bir pınar gibi.
şimdi şiir bence senin yüzündür,
şimdi benim tahtım senin dizindir
sevgilim, saadet ikimizindir.
göklerden gelen bir yadigar gibi.
sözün şiirlerin mükemmelidir,
senden başkasını seven delidir
yüzün çiçeklerin en güzelidir,
gözlerin bilinmez bir diyar gibi.
başını göğsüme sakla sevgilim,
güzel saçlarında dolaşsın elim
bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
sevişen yaramaz çocuklar gibi. "
sabahattin ali
devamını gör...
1556.
anons
allah biliyor ya
benim şaşkınlığım sizinkine benzemez
hayrete düşürür beni umursamadığınız şeyler
mesela ırmağa binen balık
güneşi sırtında taşıyan dağ
ve peribacaları, avurtları çökmüş kayalar
ve sarışın semazenler, ayçiçekleri
hayrete düşürür beni.
merakım da sizinkine benzemez
şöyle seslenirim bazen:
yağmurkuşu bana bir şeyler söyle
deli ırmak ne fısıldar denize.
savaşım da benzemez savaşınıza
yalın kalem
dayanırım kelam kapılarına
ya simmurga ya morga, farketmez.
ve korkum, o da sizinkine benzemez
saflar sıklaştıkça korkarım
anlaşılmaktan korkarım, düşlerimden korkarım
üstelik kırmızı ışıkta cam silen çocukları
şoförlerden sakınmak zorundayım.
ibrahim tenekeci
allah biliyor ya
benim şaşkınlığım sizinkine benzemez
hayrete düşürür beni umursamadığınız şeyler
mesela ırmağa binen balık
güneşi sırtında taşıyan dağ
ve peribacaları, avurtları çökmüş kayalar
ve sarışın semazenler, ayçiçekleri
hayrete düşürür beni.
merakım da sizinkine benzemez
şöyle seslenirim bazen:
yağmurkuşu bana bir şeyler söyle
deli ırmak ne fısıldar denize.
savaşım da benzemez savaşınıza
yalın kalem
dayanırım kelam kapılarına
ya simmurga ya morga, farketmez.
ve korkum, o da sizinkine benzemez
saflar sıklaştıkça korkarım
anlaşılmaktan korkarım, düşlerimden korkarım
üstelik kırmızı ışıkta cam silen çocukları
şoförlerden sakınmak zorundayım.
ibrahim tenekeci
devamını gör...
1557.
yorgun argın, alırım yatağımda soluğu:
yatak, yol yorgununa en hoş dinlenme yeri,
ama bu sefer başlar aklımın yolculuğu,
kafam çırpınır gövdem bitirmişken işleri;
yirmi yedinci sone.
william shakespeare
yatak, yol yorgununa en hoş dinlenme yeri,
ama bu sefer başlar aklımın yolculuğu,
kafam çırpınır gövdem bitirmişken işleri;
yirmi yedinci sone.
william shakespeare
devamını gör...
1558.
seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey...
fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum....
nazım hikmet ran
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey...
fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum....
nazım hikmet ran
devamını gör...
1559.
bana bir resim çeksene
bakamadığım gözlerin olsun resimde
dokunamadığım yanakların
dudakların, öpemediğim
nefesin olsun, her soluğun
benim için, benimle nefes al zindanında
nefesimi vereyim istersen, hatta son nefesimi
ruhum zaten senin
her kalp atışını yolla
saçının her telininin resmini istiyorum
ve her hücreni
dna'nı yollaki bileyim şifrelerini
ele geçirmek için seni
her resmi birleştireyim
sensiz yalnızlığımda
ellerimle giydireyim o resme
dünyanın en güzel elbisesini
mavi olacak o da
sen dans ederken bir nehir kenarında
kırlara uzanıp izleyeceğim seni
ve özgürlüğünü
bakamadığım gözlerin olsun resimde
dokunamadığım yanakların
dudakların, öpemediğim
nefesin olsun, her soluğun
benim için, benimle nefes al zindanında
nefesimi vereyim istersen, hatta son nefesimi
ruhum zaten senin
her kalp atışını yolla
saçının her telininin resmini istiyorum
ve her hücreni
dna'nı yollaki bileyim şifrelerini
ele geçirmek için seni
her resmi birleştireyim
sensiz yalnızlığımda
ellerimle giydireyim o resme
dünyanın en güzel elbisesini
mavi olacak o da
sen dans ederken bir nehir kenarında
kırlara uzanıp izleyeceğim seni
ve özgürlüğünü
devamını gör...
1560.
çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
alt katında uyumayı bir ranzanın
üst katında çocukluğum...
kağıttan gemiler yaptım kalbimden
ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
havı dökülmüş yerlerine yüzümün
büyük bir aşk yamadım
hayır
yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
tesbih tanelerim bitse göz yaşlarım...
saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
aşk diyorsunuz ya
ben istemenin allahını bilirim bayımçok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
balkona yorgun çamaşırlar asmayı
ki uçlarından çile damlardı.
güneşte nane kurutmayı
ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım.
bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
insan kaybolmayı ister mi?
ben işte istedim bayım.
uzaklara gittim
uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayımsüt içtim acım hafiflesin diye
çikolata yedim bir köşeye çekilip
zehrimi alsın diye
sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
ilahiler öğrendim.
siz zehir nedir bilmezsiniz
zehir aşkı bilir oysa bayım!ben işte miraç gecelerinde
bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
bir şiir aradım.
geçen üç yıl boyunca
yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
ülkem olmayan ülkemi
kayboluşumu aradım.
bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
bir ters bir yüz kazaklar ördüm
haroşa bir hayat bırakmak için.
bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
alt katında uyumayı bir ranzanın
üst katında çocukluğum...
kağıttan gemiler yaptım kalbimden
ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
havı dökülmüş yerlerine yüzümün
büyük bir aşk yamadım
hayır
yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
tesbih tanelerim bitse göz yaşlarım...
saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
aşk diyorsunuz ya
ben istemenin allahını bilirim bayımçok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
balkona yorgun çamaşırlar asmayı
ki uçlarından çile damlardı.
güneşte nane kurutmayı
ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım.
bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
insan kaybolmayı ister mi?
ben işte istedim bayım.
uzaklara gittim
uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayımsüt içtim acım hafiflesin diye
çikolata yedim bir köşeye çekilip
zehrimi alsın diye
sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
ilahiler öğrendim.
siz zehir nedir bilmezsiniz
zehir aşkı bilir oysa bayım!ben işte miraç gecelerinde
bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
bir şiir aradım.
geçen üç yıl boyunca
yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
ülkem olmayan ülkemi
kayboluşumu aradım.
bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
bir ters bir yüz kazaklar ördüm
haroşa bir hayat bırakmak için.
bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162