geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
2761.
yedi adam biri bir gün
bir aşk gördü
gereğini belledi
ölüm girse koynuna
ayırmaz aşkı yanından
devamını gör...
2762.
gözlerin kaç gece eder,
dudakların kaç karanfil?
gülünce sehpalar devriliyor,
kızgınlığın kaç yanardağı?
atilla ilhan kamçılı kadın
devamını gör...
2763.
bir gün bu şehrin kirli yağmurları alıp götürdü beni.
gidip bir uygur çadırında göğü dinledim.
kara bulutlar kükrerken bir kaşkar sabahında,
oturup aprunçur tigin ile seni konuştuk.
devamını gör...
2764.
sevgilim,
yetimim benim,
aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken
kapılar kapalı, dünya buzlu cam
uyuşmuş gözlerimin önünde hayat akıp gidiyor, hiç kımıldamadan
ikimizin yerine dinliyorum sevdiğin şarkıları
siyah tişörtünü giyiyorum yatarken
gömleklerini, kazaklarını, kokunu
senin rüyalarını görüyorum, ölür gibi uyurken gün boyu elimde kahve fincanı
kapıyı açmıyorum
telefonlara çıkmıyorum
başını bekliyorum, geleceği olmayan hatıraların
sevgilim,
yetimim benim,
nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata
öldüğünden haberi yok fotoğraflarının…
(bkz: murathan mungan)
devamını gör...
2765.
bir şey var aramızda
senin bakışından belli
benim yanan yüzümden.
dalıveriyoruz arada bir
ikimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki,
gülüşerek başlıyoruz söze.
bir şey var aramızda.
onu buldukça kaybediyoruz isteyerek.
fakat ne kadar saklasak nafile
bir şey var aramızda,
senin gözlerinde ışıldıyor,
benim dilimin ucunda.
(bkz: nahit ulvi akgün)
devamını gör...
2766.
([[alıntı]]
i: gözlerimi kapasam
senin için bir mısra tasarlasam
bir renk düşünsem
başımı senin dizine koyduğumu uyuduğumu düşünsem
çocuğunmuşum gibi saçlarımı okşadığını
kocanmışım gibi yakama çiçek taktığını
bir yağmur şehrin bütün seslerini öldürse
sen ve ben günün yirmi dört saatıni öldürsek
boğazlasak
ellerin göğsüme girse avuçlayıp kalbimi koparsa
sımsıcak
ben senin kanına girsem
kalbine kurulup otursam)
[[/alıntı]]
attila ilhan / büyük istifham üzerinde
i: gözlerimi kapasam
senin için bir mısra tasarlasam
bir renk düşünsem
başımı senin dizine koyduğumu uyuduğumu düşünsem
çocuğunmuşum gibi saçlarımı okşadığını
kocanmışım gibi yakama çiçek taktığını
bir yağmur şehrin bütün seslerini öldürse
sen ve ben günün yirmi dört saatıni öldürsek
boğazlasak
ellerin göğsüme girse avuçlayıp kalbimi koparsa
sımsıcak
ben senin kanına girsem
kalbine kurulup otursam)
[[/alıntı]]
attila ilhan / büyük istifham üzerinde
devamını gör...
2767.
bağış
ne mutlu bir gün.
sis erken dağıldı. bahçede çalıştım bütün gün.
sinekkuşları konuyordu hanımellerine.
sahip olmak istediğim hiçbir şey yoktu yeryüzünde.
kıskanabileceğim kimseyi tanımıyordum.
bana yapılan her kötülüğü unutmuştum bile.
bir zamanlar aynı insan olmuş olmaktan utanç duymuyordum.
doğrulurken denizi ve yelkenleri gördüm birden.
yazan: czeslaw milosz
çeviren: cevat çapan
ne mutlu bir gün.
sis erken dağıldı. bahçede çalıştım bütün gün.
sinekkuşları konuyordu hanımellerine.
sahip olmak istediğim hiçbir şey yoktu yeryüzünde.
kıskanabileceğim kimseyi tanımıyordum.
bana yapılan her kötülüğü unutmuştum bile.
bir zamanlar aynı insan olmuş olmaktan utanç duymuyordum.
doğrulurken denizi ve yelkenleri gördüm birden.
yazan: czeslaw milosz
çeviren: cevat çapan
devamını gör...
2768.
kimsesiz kalmış sesim
onların değil
kimin
kimsenin duymadığı
kalabalık bir sesim
bu gürültüm içinde
içimden geçenleri
çığlıklar doğurmadan
kime
nasıl söylerim
derken
buldum kendimi
varlığım bilinmeden
sızdığım çatlakların kılcal damarlarında
akıyordum karanlık kirli zaman suyuna
karıştı kanım ona
yahut o karışıp kanıma
sızlattı önce beni
söyletti sonra bana
durmadan döndü dilim
dönmeden durdu dünya
seyretti öyle beni
resmetti beni bana
yağmurun yokluğundan çatlamadı bu toprak
bağrında ki ateşle kavruldu serinliği
dedi
sustu sesimden
başkasını duymadım
bilmedim sonrasını
ne adımı andım ne de günleri saydım
bekledim
ölüm gibi
yaşamayı bekledim
onların değil
kimin
kimsenin duymadığı
kalabalık bir sesim
bu gürültüm içinde
içimden geçenleri
çığlıklar doğurmadan
kime
nasıl söylerim
derken
buldum kendimi
varlığım bilinmeden
sızdığım çatlakların kılcal damarlarında
akıyordum karanlık kirli zaman suyuna
karıştı kanım ona
yahut o karışıp kanıma
sızlattı önce beni
söyletti sonra bana
durmadan döndü dilim
dönmeden durdu dünya
seyretti öyle beni
resmetti beni bana
yağmurun yokluğundan çatlamadı bu toprak
bağrında ki ateşle kavruldu serinliği
dedi
sustu sesimden
başkasını duymadım
bilmedim sonrasını
ne adımı andım ne de günleri saydım
bekledim
ölüm gibi
yaşamayı bekledim
devamını gör...
2769.
ben senin en çok sesini sevdim
buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
bana her zaman dost, her zaman sevgili
ben senin en çok ellerini sevdim
bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
nice güzellikler gördüm yeryüzünde
en güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
ben senin en çok gözlerini sevdim
kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
ben senin en çok gülüşünü sevdim
sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
unutturur bana birden acıları, güçlükleri
dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman
ben senin en çok davranışlarını sevdim
güçsüze merhametini, zalime direnişini
haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini
ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
tüm çocuklara kanat geren anneliğini
nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini
ben senin en çok bana yansımanı sevdim
bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
devamını gör...
2770.
yerçekimli karanfil
biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
oysaki seninle güzel olmak var
örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
o başkası yok mu bir yanındakine veriyor
derken karanfil elden ele.
görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
birleşiyoruz sessizce.
edip cansever
biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
oysaki seninle güzel olmak var
örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
o başkası yok mu bir yanındakine veriyor
derken karanfil elden ele.
görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
birleşiyoruz sessizce.
edip cansever
devamını gör...
2771.
diyelim yağmura tutuldun bir gün
bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
öbür yanda güneş kendi keyfinde
ne de olsa yaz yağmuru
pırıl pırıl düşüyor damlalar
eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
dar attın kendini karşı evin sundurmasına
işte o evin kapısında bulacaksın beni
diyelim için çekti bir sabah vakti
erkenceden denize gireyim dedin
kulaç attıkça sen
patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
ege denizi bu efendi deniz
seslenmiyor
derken bi de dibe dalayım diyorsun
içine doğdu belki de
işte çil çil koşuşan balıklar
lapinalar gümüşler var ya
eylim eylim salınan yosunlar
onların arasında bulacaksın beni
diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
çakmak çakmak gözleri
meydan ya taksim ya beyazıt meydanı
herkes orda sen de ordasın
herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
özgürlüğe mutluluğa doğru
her işin başında sevgi diyor
gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
bi de başını çeviriyorsun ki
yanında ben varım
devamını gör...
2772.
kral ölmedi
at ölmedi
ben ölmedim
havaleli bir çocuk gibi geçti kış
uyku uykunun saçlarını çözdü
kafesi göğümüze
betonu böğrümüze yığan geceye
menfezden bağıra bağıra
türkü okuyan adam
bir ah çekerek şimdi
kara çalınmanın tarihine gömüldü
hiçbir mevsim böyle kırmamıştı beni
yoksul evleri gibi kaba soğukla
bir zamanlar
ağzımıza sığmayan kahkaha
solgun bir bayrak artık
doğu’nun bütün paris’leri
içlenip deniz kentlerine
küf ve kederle
yatarken kıyımlara
başkasının rüyasını gören meczup
bir yürük semaide
şimdi kandan içeri
sırtında çivit sularla gelsin artık nisan
genzimize duran dardağana
yara yarayı bulur gibi
bahardır
davransın artık
koynumuzdaki akrep
uyandırsın kalbimizdeki
yaşamak denen mızmızı
gömleği aynı yerden yırtılanlara
çiçekten harman uman
kekeme dengbej döksün
kralın atın ve seyisin kıssasını
ta çocukken kopan sol kolum
şimdi
sızım sızım
metin dikeç
devamını gör...
2773.
öyle yıkma kendini,
öyle mahzun, öyle garip…
nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne üstüne,
tükür yüzüne celladın,
fırsatçının, fesatçının, hayının…
dayan kitap ile
dayan iş ile.
tırnak ile, diş ile,
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni.
ahmed arif
devamını gör...
2774.
bu şiirin tam kaynağını bilmiyorum, bazı bloglarda falan görüyorum louis aragon'a ait olduğu söyleniyor ve farklı versiyonları var.
"bütün odaları yaşantımın
boğuyor duvarlarıyla beni
soluğu kesilir uğultuların burada
burada çığlıklar tükenir.
ben bu odalarda yalnız yaşadım
adım attığım yerler boş
odalar aynı odalar,
daha bir kayıtsız ve loş
sayrılık ateşimin odalarıdır bunlar
ölmek için taş gibi köşelerinde
özlemimi koyduğum odalar,
özlemimi ve garip geceleri."
"hayatımın bütün odaları
dört duvar içinde boğazlayacaklar beni
orada fısıltılar boğuk boğuk
çığlıklarsa kesik kesik
tek başıma yaşadım ben bu odalarda
uzun boş adımlarla arşınladım onları
eski hayaletleri barındıran
odalara gelince
onlar birer kayıtsızlık odaları
ateşimin yükseldiği odalar ve bir de ötekisi
hani soğukkanlıca can vermek için içinde
yerleşmiştim oraya övgüye değer mutluluğu garip gecelerde
odalar vardır insan yarasından daha da güzel
odalar vardır size anlamsız görünür
odalar vardır yalvarılıp yakarılır içinde
kısık ışıklı odalar
hazırdırlar mutluluk dışında her şeyi karşılamaya
odalar vardır benim için sonsuz ve yer etmiş kendi kanımda
içine kan çamur girmiş odalar."
"bütün odaları yaşantımın
boğuyor duvarlarıyla beni
soluğu kesilir uğultuların burada
burada çığlıklar tükenir.
ben bu odalarda yalnız yaşadım
adım attığım yerler boş
odalar aynı odalar,
daha bir kayıtsız ve loş
sayrılık ateşimin odalarıdır bunlar
ölmek için taş gibi köşelerinde
özlemimi koyduğum odalar,
özlemimi ve garip geceleri."
"hayatımın bütün odaları
dört duvar içinde boğazlayacaklar beni
orada fısıltılar boğuk boğuk
çığlıklarsa kesik kesik
tek başıma yaşadım ben bu odalarda
uzun boş adımlarla arşınladım onları
eski hayaletleri barındıran
odalara gelince
onlar birer kayıtsızlık odaları
ateşimin yükseldiği odalar ve bir de ötekisi
hani soğukkanlıca can vermek için içinde
yerleşmiştim oraya övgüye değer mutluluğu garip gecelerde
odalar vardır insan yarasından daha da güzel
odalar vardır size anlamsız görünür
odalar vardır yalvarılıp yakarılır içinde
kısık ışıklı odalar
hazırdırlar mutluluk dışında her şeyi karşılamaya
odalar vardır benim için sonsuz ve yer etmiş kendi kanımda
içine kan çamur girmiş odalar."
devamını gör...
2775.
sen gelince bir mutluluk ülkesiyim,
cıvıl cıvıl;
az gelişmiş toplum gibi, sen gidince,
boynum bükük.
oktay rifat
devamını gör...
2776.
sor, gücün sormaya yetiyorsa,
var mıymış
gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi?
of not being a jew - ismet özel
devamını gör...
2777.
devamını gör...
2778.
geriye bir büyük sessizlik kaldı yüreğimde, kalabalıklar, kalabalıklar kadar büyük..
yalnızım ömür hanım, geceler boyu akıp giden ırmaklar gibi karanlıklar içre, öyle yitik, öyle üzgün, yalnızım..
şükrü erbaş
devamını gör...
2779.
" ne kadar hüzün geçmişse dünyadan
ne kadar acı geçmişse yaşayacağız."
turgut uyar - göğe bakma durağı
ne kadar acı geçmişse yaşayacağız."
turgut uyar - göğe bakma durağı
devamını gör...
2780.
ben bir ayten'dir tutturmuşum
oh ne iyi
aytenli içkiler içip
sarhoş oluyorum ne güzel
hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
biraz ayten sürüyorum güzelleşiyor
şarkılar söylüyorum şiirler yazıyorum
ayten üstüne
saatim her zaman ayten'e beş var
ya da ayten'i beş geçiyor
ne yana baksam gördüğüm o
gözümü yumsam aklımdan ayten geçiyor
bana sorarsanız mevsimlerden aytendeyiz
günlerden aytenertesidir
odur gün gün beni yaşatan
onun kokusu sarmıştır sokakları
onun gözleridir şafakta gördüğüm
akşam kızıllığında onun dudakları
başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
bir kadehte sizinle içeriz ayten'li iki laf ederiz
onu siz de seversiniz benim gibi
ama yağma yok
ayten'i size bırakmam
alın tek kat elbisemi size vereyim
cebimde bir on liram var
onu da alın gerekirse
ben ayten'i düşünürüm, üşümem
üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
parasızlık da bir şey mi
ölüm bile kötü değil
aytensizlik kadar
ona uğramayan gemiler batsın
ondan geçmeyen trenler devrilsin
onu sevmeyen yürek taş kesilsin
kapansın onu görmeyen gözler
onu övmeyen diller kurusun
iki kere iki dört elde var ayten
bundan böyle dünyada
aşkın adı ayten olsun
ümit yaşar oğuzcan
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162