1401.
eğer yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
ikincisinde daha çok hata yapardım.
kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar
çok az şeyi
ciddiyetle yapardım.
temizlik sorun bile olmazdı asla.
daha çok riske girerdim.
seyahat ederdim daha fazla.
daha çok güneş doğuşu izler,
daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
görmediğim bir çok yere giderdim.
dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım.
yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
farkında mısınız bilmem. yaşam budur zaten.
anlar, sadece anlar. siz de anı yaşayın.
hiçbir yere yanında su, şemsiye ve paraşüt almadan,
gitmeyen insanlardandım ben.
yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
eğer yeniden başlayabilseydim,
ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
ölüyorum....

-jorge luis borges
devamını gör...
1402.
belki bir gün gelirmisin
sendeki beni bana verirmisin
belki bir gün belki bir gün
belki bir gün sen ve ben
biz olurmuyuz yine
belki bir gün. belki.bir. gün
devamını gör...
1403.
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
kopmaz kökler salmaktır oraya
kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
insan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
insan balıklama dalmalı içine hayatın
bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

sevgili ataol behramoğlunun en sevdiğim şiirlerinden..
devamını gör...
1404.
gögsünde vurup parcalanan kalbi nihayet
bir sacları kan gözleri keskin disi celdi.
artık bitecek ruhunu sarsan bu seamet
zira sacı kan sevgilinin ismi eceldi

ictin de ecel zehrini sen kendi elinle
hala bu gönül hangi uzak gölgeyi bekler
bak haykırıyor “bostur ümitler” diye dinle,
zulmette keder besteleyen gamlı köpekler

bir dinle adem ülkesinin ruhunu: yer yer
davet ediyor bak seni binlerce kucaklar...
bir sır gibi sevda gibi sessizce gezinenler
bir gün seni otlarda uzanmıs bulacaklar...

kalbin benim olsun diyorum cünkü mukadder...
cismin sana yetmez mi? cabuk kalbini sök, ver!
yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
mutlak seveceksin beni bundan kacamazsın...

ram ol bana, ruhun yeni bir aleme girsin...
yazmış kaderin: askıma ömrünce esirsin!
aklınla, suurunla, hayalinle bilirsin.
mutlak seveceksin beni bundan kacamazsın...

(bkz: hüseyin nihal atsız)
devamını gör...
1405.
kendimi sileceksem,
bilirim sende varım.
senin ben yarısıyla seni ben tamamlarım.
seni sende bütünler,
sana sende inanır,
seni sende silerim,
seni bende yazarım...

çizgi-özdemir asaf
devamını gör...
1406.
çağır beni
senin ağzın bir gece baskınıdır
sesinde ormanın şehv ettiği şecer
cağır beni
senin sesin kirli bir yaşamdır
suskun çölün karnından suyu çalan gelincik
zırhını delerse çağır beni
içimdeki atın şah damarında patlamaya hazır bir koşu
kavuştur beni
sadrındaki ağrıya
ölümün bilinciyle...
devamını gör...
1407.


"kalbine dokunmasam tek bir harf yürümüyor cümlesine
kalbine dokunmasam
hiç bir çocuk , hiç bir ayna gülmüyor kendi yüzüne
kalbin diyorum ikidirhem bi çekirdek
elleri kiraz ağaçı , dilleri ömürlük bir kelebek
allahım zehranın kalbi çin de biraz kehanet
şeyhlerin rabıtalarından biraz masal
prangalı cennet misali
taa kâlû belâdan beri
tâ ki ve'l-ba'sü ba'de'l- mevte değin
pürmelal bir gol edasıyla
sendeki bu kafası kırık yaraya kandım zehra..."
feyz kariha
devamını gör...
1408.
yüreğimiz öylesine aşmış ki düşüncemizi
yarışı başlatan tabanca sesi gibi
dudaklarımız koşuya çıktıktan sonra
duyuyoruz söylediklerimizi
devamını gör...
1409.
bir adam sevdim gözleri hüznün en güzel rengi ,
bakışları yorgun ve kimsesiz.
bir adam sevdim dünyası hep savaş halinde,
gidenler hep bir yara bırakmış.
bir adam sevdim sayısızca mücadele etmiş,
her şeye rağmen pes etmemiş...
(kendim şuan ilham gelerek yazdım. )
devamını gör...
1410.
gün olur, alır başımı giderim,
denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
şu ada senin, bu ada benim,
yelkovan kuşlarının peşi sıra.

dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
çiçekler gürültüyle açar;
gürültüyle çıkar duman topraktan.

hele martılar, hele martılar,
her bir tüylerinde ayrı telaş!...

gün olur, başıma kadar mavi;
gün olur başıma kadar güneş;
gün olur, deli gibi...
orhan veli kanık.
devamını gör...
1411.
ben sende yaşıyorum,
sen bende hüküm sürmektesin*
cahit sıtkı tarancı
devamını gör...
1412.
geldim say,,
dizinin dibine oturdum mesela..
bi çardak altı ya da bi kaldırım kenarı
hiç farketmez..
çökelim gecenin sessiz sofrasına
sessizlik anlatsın,
biz dinleyelim..
yolu kalpten geçen cümleler serpiştirip
lafı ağzımızdan alalım..
közde kahve dumanına
birer de tütün saralım
aşka inat,,
sevgiden dem vuralım..
konuşmasak da olur
ben seni sessizliğinden anlarım..
devamını gör...
1413.
kendinden bir şeyler kattın
güzelleştirdin ölümü de
ellerinin içiyle aydınlattın
ölüm ne demektir anladım

yer değiştiren ben değildim
farklılaşan sendin
sendin bana gelen aynalarla
sendin bana gelen sendin

artık ölebilirdim
bütün istanbul şahidim
ben kandan elbiseler giydim
bundan senin haberin var mı
devamını gör...
1414.
'insan unutandır
ve unutulmaya mahkum olandır'
didem madak
devamını gör...
1415.
ve en çok da ne üzüyor biliyor musun?

dokunabilecekken saçlarına dokunamamak,
seni seviyorum diyememek yanıbaşında.
ellere gittiğini göre göre yalnızlığı kabullenmek
bunlar inanılmaz koyuyor.

en çok da;

gözlerin onun yüzüne,
bana hiç bakmadığın gibi bakınca...
acıyor gönlüm.
devamını gör...
1416.
sana gitme demeyeceğim.
üşüyorsun ceketimi al.
günün en güzel saatleri bunlar.
yanımda kal.

sana gitme demeyeceğim.
gene de sen bilirsin.
yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
incinirsin.

sana gitme demeyeceğim,
ama gitme, lavinia.
adını gizleyeceğim
sen de bilme, lavinia.
~özdemir asaf~
devamını gör...
1417.
"yarı dalgalı olmamalı deniz,
ya durulmalı ya kudurmalı.
ya dibine kadar batmalı hançer,
ya kınında durmalı.
ya ümit vermemeli sevgili,
yada uğruna ölmeli..."
devamını gör...
1418.
-fakir

ne varsa hissettiğin, eksikliğini

açılır senden ona bir gemi,

gittiği yerlere özenle bakar

ilk kez görüyor gibi.



bak ama dokunma, böyle bir hayat…



bir ağaç ne düşünür, durmaktan başka

böylesin, alınma ama…

yaşlandık diyorsun, şükür allah’a

var, bunu bulamayan da.



gelinliğin bile kiralıktı, hatırla…



soluyor zamanla insanın adı bile.

olsun, yine de

değerlidir, görülür, sevincin.

doysun diyedir ekmeğin karnı

çalışması, çocuğun gencin…



çocuklar büyüyor rüzgârın etkisiyle…



başımızı kaldırsaydık vitrinden

görecektik, kimdir, nedir, incinen…

-ibrahim tenekeci
devamını gör...
1419.
ne hasta bekler sabahı,
ne taze ölüyü mezar.
ne de şeytan, bir günahı,
seni beklediğim kadar.

geçti istemem gelmeni,
yokluğunda buldum seni;
bırak vehmimde gölgeni
gelme, artık neye yarar?
devamını gör...
1420.
desem ki vakitıerden bir nisan akşamıdır,
rüzgarıarın en ferahıatıcısı senden esiyor,
sende seyrediyorum denizıerin en mavisini,
ormanıarın en kuytusunu sende gezmekteyim,
senden kopardım çiçekıerin en soımazını,
toprakıarın en bereketıisini sende sürdüm,
senden tattım yemişıerin cümıesini.

desem ki sen benim için,
hava kadar ıazım,
ekmek kadar mübarek,
su gibi aziz bir şeysin;
nimettensin, nimettensin!
desem ki…
inan bana sevgiıim inan, evimde senıiksin, bahçemde bahar;
ve soframda en eski şarap.
ben sende yaşıyorum,
sen bende hüküm sürmektesin.
bırak ben söyıeyeyim güzeııiğini,
rüzgarıarıa, nehirıerıe, kuşıarıa beraber.
günıerden sonra bir gün,
şayet sesimi fark edemezsen,
rüzgarıarın, nehirıerin, kuşıarın sesinden,
biı ki öımüşüm.
fakat yine üzüıme, müsterih oı;
kabirde böcekıere ezberıetirim güzeııiğini,
ve neden sonra
tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
hatırıa ki mahşer günüdür
ortaıığa düşmüşüm seni arıyorum.
cahit sıtkı tarancı - desem ki
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim