281.
ben sana teşekkür ederim beni sen öptün
ben uyurken benim alnımdan beni sen öptün;
serinlik vurdu korulara, canlandı serçelerim;
sen mavi bir tilkiydin, binmiştin mavi ata,
ben belki dün ölmüştüm, belki de geçen hafta.

sen bana çok güzeldin, senin ayakların da.

(bkz: ülkü tamer)
devamını gör...
282.
sorarlarsa 'ne iş yaptın bu dünyada?' diye,
rahatça verebilirim yanıtını 'yalnız kaldım'
kalabildim.
altı milyar insanin arasında doğdum,
ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından
devamını gör...
283.
seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...
devamını gör...
284.
bugün mola aldım hayattan
alışkanlıklarımı aşmak üzere.
boşluğa bakacağım sadece.
ara sırada hüzünlenip ağlayacağım.

ruhumu dinlendireceğim bugün,
hiçbirşey yapmayacağım bugün,
yapamadıklarım içinde
hayıflanmayacağım bugün.

dedim ya,
mola aldım hayattan bugün.

füsun akıncı
devamını gör...
285.
sevdiğin kadar sevileceksin.
güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
bir gün yalan söyleyeceksen eğer
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
–can yücel
devamını gör...
286.
her şey birdenbire oldu.
birdenbire vurdu gün ışığı yere;
gökyüzü birdenbiler oldu;
mavi birdenbire.
her şey birdenbire oldu;
birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
yemiş birdenbire oldu.
devamını gör...
287.
her günün orta yerinde
her an içine düşülebilen
bir büyük boşluk
insan şeklinde.

-roni margulies.
devamını gör...
288.
elbet bir hinlik vardır seni sevişimde
ey kanıma çakıllar karıştıran isyan...

kan kalesi/ismet özel
devamını gör...
289.
--! spoiler !--

ben orda, akşamına orospular dadanan
camlarında pis sinekler gezinen, ben orda
eskimiş bir tutuşla şarabını içiyor
kadınlarda oluyor kadınsız bakışlarla
başıyla öne düşmüş yüreğiyle beraber
ya tanrıya inanır ya da isyana.

kimseye vermiyor ki acılardan artarsa
kuytular çıkarıyor sevişmeler onlardan
bu nasıl bir bakış ki dünyaya intiharla
ya da hep kar yağıyor da düşünmesi siyahtan
öyle ya kim sevişirdi acıları olmasa
kim bakardı uzağa köpekleri saymazsam.

orası bir ölümdür şarabımı doyuran
ölünen yüzler gibi bir bütündür adamlar
vaftizi gün ışığında bir garip protestan
tanrısıyla sevişir, herkes bilir sevişmeyi o kadar
kim ne derse desin ben bu günü yakıyorum
yeniden doğmak için çıkardığım yangından.

edip cansever, phoenix

--! spoiler !--
devamını gör...
290.
aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliği misin yoksa...
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...
ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler...
şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

(bkz: adnan yücel).
devamını gör...
291.
yürümek, yürümek, yürümek
bilmediğin ıssız yollarda
uzun uzun iç geçirmek
savaşmak kendinle
insanlığın kullandığı en ilkel araçlarla
düşünmek tüm bu olan biteni
ne kadar düşünsen de anlam verememek
unutmaya çalışmak ama unutamamak
dört bir yana savurduğun anıları
yine belleğinin dipsiz dehlizlerinde bulmak
hep o kurtuluş anını ummak
ümidim gün doğmadan bu cenazelerden kurtulmak
yürekten, safiyane bir dua ile uykuya dalmak
dalıp da çıkamamak
gidip de bulamamak
kaçıp da saklanamamak
uzun lafın kısası
ne olmak ne de olamamak
arafta sallanan sandalyede
düş uykusuna yatmak
devamını gör...
292.
öyle dalmışım ki bu akşamüstü,
komşu arsadır gözümde gökyüzü.

ben dünyadan bihaber bir çocuğum,
kayıp zıpzıplarımı arıyorum.

koşun çocuklar, koşun komşu kızlar,
avuçlarıma sığmıyor yıldızlar.
cahit sıtkı tarancı/avuçlarıma sığmıyor yıldızlar
devamını gör...
293.
ağlıyor ve ölüyor. zaman yüzünü eskitemez çünkü yüzü yok!
yok yüzlü palyaçonun giysisi olması gerektiği gibi oysa, kabarık yakalar ve renk renk kareli tulumu.yüzüyorlar, saydam ve ılık suyun içinde, şiddetle. yukarıdan görülüyor bedenleri yarım, belden aşağıları yok. hızla kayıyorlar sıvının içinden, aşağıya vardıklarında kollarıyla tırmanıyorlar kesik bedenlerini yukarı çekerek adamlar...
benle benim aramdaki farkı görebiliyor musun?ölüm, yaşayabilmek için sonsuzca kaçındığımız, ama sözcükleri yaşatabilmek için kucak açtığımız...deniz tepiniyor.akıl hastanesinde gidişat üzerine sorgulamada, hastalardan biri: ’’ hepiniz bir gün buraya geleceksiniz, gelecek, geleceksiniz, gelecekler ’’ demiş.kafka insan vücudundaki karanlığı görmüştü yalnızca, ışığı, aydınlığı gözden kaçırmıştı.çöl rengi elbise giydim.beden kaç atom barındırıyorsa o kadar da anlam ve sembol taşır. hücrelere çok önceden /her zaman/ zaten işlemiş, işlenmiş sözcük ve arzu.
nilgün marmara
devamını gör...
294.
sesinde ne var biliyor musun
bir bahçenin ortası var
mavi ipek kış çiçeği
sigara içmek için
üst kata çıkıyorsun
-cemal süreya
devamını gör...
295.
sen benim hiçbir şeyimsin.
yabancı bir şarkı gibi yarım,
yağmurlu bir ağaç gibi ıslak...
hiç kimse misin, bilmem ki nesin?
uykumun arasında çağırdığım,
çocukluk sesimle ağlayarak...
-------------------------------atilla ilhan
devamını gör...
296.
yağmuru seviyorum diyorsun,
yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...
güneşi seviyorum diyorsun,
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...
rüzgarı seviyorum diyorsun,
rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun...
işte,bunun için korkuyorum;
beni de sevdiğini söylüyorsun...

william shakespeare
devamını gör...
297.
niye bu kadar geç tanıştık diye sorgularken,
tanıdığına pişman olmak
devamını gör...
298.
"kim bilir, belki de biz
tanrısıyız en olunmaz şeylerin."
(bkz: edip cansever)
devamını gör...
299.
kimseye demeden,
kimseye değmeden,
kimseden olmadan,
kimseden ummadan,
kimsenin saçına ak, sırtına yük,
kalbine iz olmadan gitsem şu dünyadan.
devamını gör...
300.
dağlarda bir çin lokantasıydık senle ben
müşterisiz
mütemadiyen ağlamaklı
için için eğlenceli
temiz...
çevresinde çizgifilm hayvanlarının oynaştığı
bir çin lokantasıydık dağlarda senle ben
bir tahta masa, iki iskemleyle sınırlıydı ülkemiz!

küçük iskender...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim