geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
301.
değişir rüzgarın yönü,
solar ansızın yapraklar;
şaşırır yolunu denizde gemi,
boşuna bir liman arar.
gülüşü bir yabancının,
çalmıştır senden sevdiğini;
içinde biriken zehir,
sadece kendini öldürecektir;
ölümdür yaşanan tek başına
aşk iki kişiliktir.
solar ansızın yapraklar;
şaşırır yolunu denizde gemi,
boşuna bir liman arar.
gülüşü bir yabancının,
çalmıştır senden sevdiğini;
içinde biriken zehir,
sadece kendini öldürecektir;
ölümdür yaşanan tek başına
aşk iki kişiliktir.
devamını gör...
302.
ben gülüşüne öldüm
o ölüşüme güldü
farklıydık işte...
(özdemir asaf)
o ölüşüme güldü
farklıydık işte...
(özdemir asaf)
devamını gör...
303.
ve güz geldi ömür hanım.
dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul.
insanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. yağmur ha yağdı ha yağacak.
incecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. hüznün bütün koşulları hazır. nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı..
ve yüzüm ömrümün atlası; düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. yaşamak bir can sıkıntısı mıdır ömür hanım?
...
dünya bir testidir, de, ömür hanım, ömür bir su.. sızar iğneucu gözeneklerinden zamanın, bir içim serinlik bir yudum mutluluk için.
ve bir gün ölümün balkonundan.. dökülür toprağa el içi kadar bir su.
yerde birkaç damla nem, bir avuç ıslaklık.. ölümü bilerek nasıl yaşar insan, geride dünyanın kalacağını bilerek nasıl ölür; bilmek bütün acıların anasıdır, de.
şükrü erbaş - ömür hanımla güz konuşmaları
dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul.
insanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. yağmur ha yağdı ha yağacak.
incecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. hüznün bütün koşulları hazır. nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı..
ve yüzüm ömrümün atlası; düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. yaşamak bir can sıkıntısı mıdır ömür hanım?
...
dünya bir testidir, de, ömür hanım, ömür bir su.. sızar iğneucu gözeneklerinden zamanın, bir içim serinlik bir yudum mutluluk için.
ve bir gün ölümün balkonundan.. dökülür toprağa el içi kadar bir su.
yerde birkaç damla nem, bir avuç ıslaklık.. ölümü bilerek nasıl yaşar insan, geride dünyanın kalacağını bilerek nasıl ölür; bilmek bütün acıların anasıdır, de.
şükrü erbaş - ömür hanımla güz konuşmaları
devamını gör...
304.
dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
(bkz: yahya kemal beyatlı)
bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
(bkz: yahya kemal beyatlı)
devamını gör...
305.
açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın
en görkemli saatinde yıldız alacasının
gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader
uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan
onu çok arıyorum onu çok arıyorum
heryerimde vücudumun ağır yanık sızıları
bir yerlere yıldırım düşüyorum
ayrılığımızı hisettiğim an demirler eriyor hırsımdan
ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili
hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili
telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
gittikçe genişliyen yakılmış ot kokusu
yıldızlar inanılmıyacak bir irilikte
yansımalar tutmuş bütün sahili
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil
çünkü ayrılanlar hala sevgili
yanlızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık
hava ağır toprak ağır yaprak ağır
su tozları yağıyor üstümüze
özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı
karanlık çöktü denize
yanlızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin
ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan
bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince
sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice
yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak
bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına
benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle
sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız
hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı
hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek aşkımız
(bkz: attila ilhan)
devamını gör...
306.
"denize yakın mağaralarda
bir susuzluk duyarsın, bir aşk,
bir coşku
deniz kabukları gibi sert
alır avucuna tutabilirsin.
denize yakın mağaralarda
günlerce gözlerinin içine baktım,
ne ben seni tanıdım ne de sen beni."
yorgo seferis
bir susuzluk duyarsın, bir aşk,
bir coşku
deniz kabukları gibi sert
alır avucuna tutabilirsin.
denize yakın mağaralarda
günlerce gözlerinin içine baktım,
ne ben seni tanıdım ne de sen beni."
yorgo seferis
devamını gör...
307.
bedava yaşıyoruz, bedava;
hava bedava, bulut bedava;
dere tepe bedava;
yağmur çamur bedava;
otomobillerin dışı,
sinemaların kapısı,
camekanlar bedava;
peynir ekmek değil ama
acı su bedava;
kelle fiyatına hürriyet,
esirlik bedava;
bedava yaşıyoruz, bedava.
-orhan veli kanık
hava bedava, bulut bedava;
dere tepe bedava;
yağmur çamur bedava;
otomobillerin dışı,
sinemaların kapısı,
camekanlar bedava;
peynir ekmek değil ama
acı su bedava;
kelle fiyatına hürriyet,
esirlik bedava;
bedava yaşıyoruz, bedava.
-orhan veli kanık
devamını gör...
308.
"herkesin
bir umudu vardır,
bir savaşı,
bir kaybedişi,
bir acısı,
bir yalnızlığı,
bir hüznü…
çünkü herkesin bir gideni vardır,
içinden bir türlü uğurlayamadığı…"
t. u.
bir umudu vardır,
bir savaşı,
bir kaybedişi,
bir acısı,
bir yalnızlığı,
bir hüznü…
çünkü herkesin bir gideni vardır,
içinden bir türlü uğurlayamadığı…"
t. u.
devamını gör...
309.
kuşlarla bulutlar
bir hanın mahzeninde bulmuştum,
bakır bir lâmbanın altında,
el yazması eski bir isagoci,
belki de selçuklu'dan kalma.
her sayfasında şarap lekeleri.
yazıcısı mı, bir okur mu, bilemem.
sonuna doğru, gizli bir yerine
katmıştı şu korkunç sözleri:
«gökyüzüdür zarı beynimizin,
kuşlar, bulutlar gezinir içinde.»
melih cevdet anday
bir hanın mahzeninde bulmuştum,
bakır bir lâmbanın altında,
el yazması eski bir isagoci,
belki de selçuklu'dan kalma.
her sayfasında şarap lekeleri.
yazıcısı mı, bir okur mu, bilemem.
sonuna doğru, gizli bir yerine
katmıştı şu korkunç sözleri:
«gökyüzüdür zarı beynimizin,
kuşlar, bulutlar gezinir içinde.»
melih cevdet anday
devamını gör...
310.
.............
ne güzeldin, uzayan hep uzayan ellerin vardı
bütün çocukların ağzıyla konuşur gibiydin. gözlerinden bir gül çıkarıp atamasan da; her bakışın bir gül dolgunluğuyla açardı.. bunun için hiç uçurumlara yürümedin, denizleri bilmedin.. duraklarda hep kendini bekledin..
herkesin indiği otobüslere bindin usulca...
ahmet erhan
ne güzeldin, uzayan hep uzayan ellerin vardı
bütün çocukların ağzıyla konuşur gibiydin. gözlerinden bir gül çıkarıp atamasan da; her bakışın bir gül dolgunluğuyla açardı.. bunun için hiç uçurumlara yürümedin, denizleri bilmedin.. duraklarda hep kendini bekledin..
herkesin indiği otobüslere bindin usulca...
ahmet erhan
devamını gör...
311.
duygusuz olmak kadar dünyada lakin derd yok;
öyle salgınmış ki me'lun: kurtulan bir ferd yok!
kendi sağlam... hissi ölmüş, ruhu ölmüş milletin!
işte en korkuncu hüsranın, helakin, haybetin!
- mehmet akif ersoy
öyle salgınmış ki me'lun: kurtulan bir ferd yok!
kendi sağlam... hissi ölmüş, ruhu ölmüş milletin!
işte en korkuncu hüsranın, helakin, haybetin!
- mehmet akif ersoy
devamını gör...
312.
"bütün yaptıklarımdan ve bütün söylediklerimden
kimse anlamaya çalışmasın kim olduğumu
bir engel vardı, bir engel, bütün eylemlerimi
ve baştan aşağı tutumumu değiştiren
hep bir engel vardı tam konuşacağım sıra
susturuverirdi beni
en göze çarpmamış davranışlarımdan
en kapalı sözlerimden, yazdıklarımdan
yalnız onlardan anlaşılabilirim
ama belki de değmez bunca çabaya
bunca dikkate, gerçekte kim olduğumu bulmak,
daha güzel bir toplumda, ilerde
bir başkası tıpkı bana benzeyen
çıkar kuşkusuz, yaşar özgürce."
konstantinos kavafis, yürek yolcularına ithaf olunur
kimse anlamaya çalışmasın kim olduğumu
bir engel vardı, bir engel, bütün eylemlerimi
ve baştan aşağı tutumumu değiştiren
hep bir engel vardı tam konuşacağım sıra
susturuverirdi beni
en göze çarpmamış davranışlarımdan
en kapalı sözlerimden, yazdıklarımdan
yalnız onlardan anlaşılabilirim
ama belki de değmez bunca çabaya
bunca dikkate, gerçekte kim olduğumu bulmak,
daha güzel bir toplumda, ilerde
bir başkası tıpkı bana benzeyen
çıkar kuşkusuz, yaşar özgürce."
konstantinos kavafis, yürek yolcularına ithaf olunur
devamını gör...
313.
çocuk gözleriyle ilkin,
kendi hikayesine ağladığını bilemedi.
şöyle uzanıverdi göğe son defa,
son defa maviyi aradı,
bulamadı...
kendi hikayesine ağladığını bilemedi.
şöyle uzanıverdi göğe son defa,
son defa maviyi aradı,
bulamadı...
devamını gör...
314.
şiir bir umutsuzluktur.
elbette bir umutsuzluktur.
niçin mi?
umutsuz olmayan adamlar şiir yazamaz.
umutsuz olmayan adamlar resim yapamaz, mimar olamaz.
yaratıcı olamaz.
çünkü kağıt bir umutsuzluktur.
boş bir kağıt...
tuğlalar, briketler, çimentolar, hepsi umutsuzluktur.
onların içinden bir umudu bulmaktır şiir.
onun için yazıyorum bende.
can yücel.
elbette bir umutsuzluktur.
niçin mi?
umutsuz olmayan adamlar şiir yazamaz.
umutsuz olmayan adamlar resim yapamaz, mimar olamaz.
yaratıcı olamaz.
çünkü kağıt bir umutsuzluktur.
boş bir kağıt...
tuğlalar, briketler, çimentolar, hepsi umutsuzluktur.
onların içinden bir umudu bulmaktır şiir.
onun için yazıyorum bende.
can yücel.
devamını gör...
315.
canı cehenneme rahat uyuyanın
kapısını örtenin perdesini çekenin
yüreği yalnız kendiyle dolu olanın
duvarları ancak çarpınca görenin
canı cehenneme başkasının yangınıyla
evini ısıtıp yemeğini pişirenin.
bahçesine dek gelen alevleri
şehrayin sanan aptalın
canı cehenneme,camlarında
parçalanmış cesetler uçarken
bir iğdiş incelikle çiçekleri sulayanın.
mutfakla yatak odası arasında
çarşılarla gövdesi bencillik hırsı
yılgınlıkla yenilgisi arasında
dünyayı tüketenin canı cehenneme.
orda dağlar bir mezarlık
bulutlar kan salkımı sular toprakta düğüm
orda evler oda oda kanarken
burda yeşerenin canı cehenneme.
ey bir halkın gözyaşıyla ruhunu yıkayan kin
ey zulümle yükselen başarı
ölü sayısına endeksli maaş;
uzun masallar ardında mağrur
boynunda ölüm çanıyla oturan güç
senin de senin de canın cehenneme
ey sultan hamit tuğralı korucu alayları
kardeşi kardeşe kırdıran siyaset. . .
bir gün elbet bir gün elbet
örter üstünü bu ağır yanlışın
sevgiyle, yalnızca sevgiyle işlenen
bir dal incelik,bir simli gülüş
bir kardeş mavi.
devamını gör...
316.
rahmetli didem madak'ın içimi yakan şiiri ile eşlik etmek istediğim başlık
anlatarak bitiriyorum hayatımı
bilmiyorum başka nasıl bitirilir bir hayat
bir çiçek çizdim bu akşam avcuma
ismini her şey koydum.
simli ojeler sürdüm yalnızlıktan sıkıldığımdan.
müsveddesi gibi şimdi tırnaklarım
yıldızlı bir gecenin.
yıl 2000
tekke ve zaviyeleri kapatıldı kalbimin
tombul güvercinler dolaşırdı kiremit çatısında
bulutlar akardı paçalarından, uğuldarlardı.
kuşların şarkılarından anlarım.
kimse hayra yormaz beni
kuşbaz ve uçmaya meraklı,
ütüsüz giyerim karabasanlarımı
sakarım, sık sık çarpar deviririm yazgımı
içimdeki suyu döktükten sonra işte, ondan sonra
şikayetim yok, rahatım.
taşralı ve safım.
yağmurda unutulmuş bir tanrı’yla ahbabım
balkonda asılı kalır günlerce gökkuşağım,
deterjan reklamına çıkacağız biz ikimiz tanrı’yla
ben böğürtlen lekeli çocuğu oynayacağım,
o kirli beyaz gömleğim.
ah bir de şu gömleğe, göynek diyecek kadar
cesur olaydım.
teyzem öldü.
kırkı yeni çıktı
en iyi hikayeleri ölüler anlatır
ölülerin anlattığı hikayeler
inşirah suresi gibi insanı ayartır
kırmızı günleriyim ben takvimlerin
okullar tatil oluyor ben söz konusu olduğumda
şeker istemeye geliyor çocuklar.
oyun oynuyoruz,
sağlam bir halatla çekiyorum acıyı kendime doğru.
siyah iş günleri müdahale ediyor hayatıma
mor bir köşe yastığı gibi isyankar oturmak istiyorum,
ben oysa divanın en ucunda.
çorba pişirmek istiyorum,
sonra kalkıp ekmek kızartmak,
bıçağın ucuyla kazımak aşkı fazla kızardığında.
söyleyin ateşe,
ruhunu üflemesin benden gayrısına.
çiçek silindi bu sabah ellerimi yıkadığımda
“ellerim bomboş...”
kötü şiirlerden koru beni tanrım
amin!
anlatarak bitiriyorum hayatımı
bilmiyorum başka nasıl bitirilir bir hayat
bir çiçek çizdim bu akşam avcuma
ismini her şey koydum.
simli ojeler sürdüm yalnızlıktan sıkıldığımdan.
müsveddesi gibi şimdi tırnaklarım
yıldızlı bir gecenin.
yıl 2000
tekke ve zaviyeleri kapatıldı kalbimin
tombul güvercinler dolaşırdı kiremit çatısında
bulutlar akardı paçalarından, uğuldarlardı.
kuşların şarkılarından anlarım.
kimse hayra yormaz beni
kuşbaz ve uçmaya meraklı,
ütüsüz giyerim karabasanlarımı
sakarım, sık sık çarpar deviririm yazgımı
içimdeki suyu döktükten sonra işte, ondan sonra
şikayetim yok, rahatım.
taşralı ve safım.
yağmurda unutulmuş bir tanrı’yla ahbabım
balkonda asılı kalır günlerce gökkuşağım,
deterjan reklamına çıkacağız biz ikimiz tanrı’yla
ben böğürtlen lekeli çocuğu oynayacağım,
o kirli beyaz gömleğim.
ah bir de şu gömleğe, göynek diyecek kadar
cesur olaydım.
teyzem öldü.
kırkı yeni çıktı
en iyi hikayeleri ölüler anlatır
ölülerin anlattığı hikayeler
inşirah suresi gibi insanı ayartır
kırmızı günleriyim ben takvimlerin
okullar tatil oluyor ben söz konusu olduğumda
şeker istemeye geliyor çocuklar.
oyun oynuyoruz,
sağlam bir halatla çekiyorum acıyı kendime doğru.
siyah iş günleri müdahale ediyor hayatıma
mor bir köşe yastığı gibi isyankar oturmak istiyorum,
ben oysa divanın en ucunda.
çorba pişirmek istiyorum,
sonra kalkıp ekmek kızartmak,
bıçağın ucuyla kazımak aşkı fazla kızardığında.
söyleyin ateşe,
ruhunu üflemesin benden gayrısına.
çiçek silindi bu sabah ellerimi yıkadığımda
“ellerim bomboş...”
kötü şiirlerden koru beni tanrım
amin!
devamını gör...
317.
buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
bir teneffüs daha yaşasaydı,
tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
devlet dersinde öldürülmüştür.
devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
- maveraünnehir nereye dökülür?
en arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
- solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.
bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor
bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım
o günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazmıştır:
ah ki oğlumun emeğini eline verdiler
arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
aldırma 128! intiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
her çocuğun kalbinde kendinden büyük bir çocuk vardır
bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek
ece ayhan, meçhul öğrenci anıtı
bir teneffüs daha yaşasaydı,
tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
devlet dersinde öldürülmüştür.
devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
- maveraünnehir nereye dökülür?
en arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
- solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.
bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor
bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım
o günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazmıştır:
ah ki oğlumun emeğini eline verdiler
arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
aldırma 128! intiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
her çocuğun kalbinde kendinden büyük bir çocuk vardır
bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek
ece ayhan, meçhul öğrenci anıtı
devamını gör...
318.
iki kalp
iki kalp arasında en kısa yol:
birbirine uzanmış ve zaman zaman
ancak parmak uçlarıyla değebilen
iki kol
merdivenlerin oraya koşuyorum,
beklemek gövde gösterisi zamanın;
çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
bir şeyin provası yapılıyor sanki.
kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
cemal süreya
iki kalp arasında en kısa yol:
birbirine uzanmış ve zaman zaman
ancak parmak uçlarıyla değebilen
iki kol
merdivenlerin oraya koşuyorum,
beklemek gövde gösterisi zamanın;
çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
bir şeyin provası yapılıyor sanki.
kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
cemal süreya
devamını gör...
319.
tanrım açamadık içimizi
artık buluşmamız mahşere kaldı
ne yelken ne gemi var limanda
kaçmak uzun bir sefere kaldı
mercan bir sahildeymiş gemiler
bulmak kasvetli günlere kaldı
rüştü onur
artık buluşmamız mahşere kaldı
ne yelken ne gemi var limanda
kaçmak uzun bir sefere kaldı
mercan bir sahildeymiş gemiler
bulmak kasvetli günlere kaldı
rüştü onur
devamını gör...
320.
dinlensin diyedir gözlerimiz
bu önümüzde açılıp giden manzara;
bu dünya, yoruldu mu kuşlar konsun diyedir,
ve tanrılar boşluktan bıkınca.
demiş can baba
bu önümüzde açılıp giden manzara;
bu dünya, yoruldu mu kuşlar konsun diyedir,
ve tanrılar boşluktan bıkınca.
demiş can baba
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162