2861.
hiç anlamıyacakları şey,
buzların bizi yakabildiği
devamını gör...
2862.
kaybettiğim arkadaşlarımın tanidiklarimin 50 binden fazla insanin sesi hâlâ kulaklarımda nur içinde uyusunlar. soruyorum nerde kaldı o her günkü sesleri?


kar / ahmet muhip dıranas

kardır yağan üstümüze geceden,
yağmurlu, karanllık bir düşünceden,
ormanın uğultusuyla birlikte
ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte
kar yağıyor üstümüze inceden

sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
unutulmuş güzel şarkılar için
bu kar gecesinde uzaktan, yoldan
rüzgâr gibi tâ eski anadolu'dan
sesin nerde kaldı? kar içindesin!

ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
uyandırmayın beni uyanamam.
kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
allah aşkına, gök, deniz aşkına
yağsın kar üstümüze buram buram

buğulandıkça yüzü her aynanın
beyaz dokusunda bu saf rüyanın
göğe uzanır -tek, tenha- bir kamış
sırf unutmak için, unutmak ey kış!
büyük yalnızlığını dünyanın.
devamını gör...
2863.

koçaklama, gülten akın

[...]

kaygısız yaşamanın ormanlarında
sen avcı olsan avlanamazsın

devamını gör...
2864.

çekmece
büyüklerle ben yapamıyorum
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılmayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana
kardeşiyle sokaklarda hep
bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını
aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi önünde diz çöken
öpüşme sahnesinin tam ortasında
içeri girdiğin yazlık sinemanın
yer göstericisiyim
yürüyorsun fenerimin ışığında
yer:kız kulesi
ve sonu ayrılıkla bitecek
hüzünlü bir aşk filmini oynuyor
beyaz duvarında
bir kez olsun çıkmazken ağzından
seni sevdiğimi
her gün söylememi yadırgama
bil ki bu şehirde
iskelenin verilmesini
beklemeden atlarım vapurlara
son karesi gibi red kit'in
batan güneşe doğru
sürerken atımı
gitme kal demeni bekliyorum
ama yalnızca
rüzgar çekiştiriyor atkımı
sunay akın
devamını gör...
2865.
gerçi daha önce kendi adıyla anılan bir başlık altında paylaşılmış bir şiir olsa da oruç mevsiminde büyük şâir ve mütefekkir yahya kemal beyatlı'nın bu güzel şiiri daha bir anlam kazanacaktır, diye düşünüyor ve şiir severlerin nazarına tekrar sunmak istiyorum:
''atik valde'den inen sokakta
iftardan önce gittim atik-valde semtine,
kaç def'a geçtiğim bu sokaklar, bugün yine,
sessizdiler. fakat ramazan mâneviyyeti
bir tatlı intizâra çevirmiş sükûneti;
semtin oruçlu halkı, süzülmüş benizliler,
sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer;
bakkalda bekleşen fıkarâ kızcağızları
az çok yakından sezdiriyor top ve iftarı.
meydanda kimse kalmadı artık bütün bütün;
bir top gürültüsüyle bu sâhilde bitti gün.
top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri,
bir nurlu neş'e kapladı kerpiçten evleri.
yârab nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz!

tenhâ sokakta kaldım oruçsuz ve neş'esiz.
yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı
hadsiz yaşattı rûhuma bir gurbet akşamı.
bir tek düşünce oldu tesellî bu derdime;
az çok ferahladım ve dedim kendi kendime:
"onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür;
madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür." yahya kemal beyatlı

şâir, bu şiiri yazdığında istanbul'un ''moda'' semtinde oturmaktadır ve üsküdar'ı ''müslüman diyarı'' olarak nitelendirmektedir. atik-valde câmii, ıı. selim'in hanımı nurbanu sultan tarafından mimar sinan'a yaptırılmış, üsküdar'ın toptaşı semtinde bir câmidir. câmi ile birlikte çoğu harap hâlde ise de medresesi, bîmarhânesi, mektebi, dârü'ş-şifâsı, hamamı, kervansarayı ve imârethânesi bir mimârî bütünlük arz etmektedir. câmi'in arkasında mezarlık bulunmaktadır. işte bu câmiin bulunduğu sokak, o dönemde (1930'lu yıllarda) halkın hâlen geleneklerini en doğal şekliyle yaşatmaya devam ettiği insan manzaraları sunmaktadır. moda semti, halkın değerlerine yabancılaşmış ve bu değerlerle bağlarını kopartmış bürokrasi, yönetici ve üst zümre kesimin adresidir. yahya kemal, halkın bu değerleriyle bağlarını kesmiş olmanın hüznünü yaşayarak bu şiiri kaleme almıştır. kendisi oruçlu olmasa da moda semtindeki batının tüm inanç ve değer yargılarını benimsemiş ve islâmî olan her kültürel ögeyi hakir gören bu zihniyet sahipleri gibi oruca ve oruçluya, ramazan'ın mânevî iklimine alıcılarını kapatmış değildir ve her şeye rağmen o mânevî esintilerden hisse almak arzusundadır. şâiri, bir ramazan gecesi paylaştığım şiiri vesilesiyle rahmetle anıyorum.
devamını gör...
2866.
ağır hasta

üfleme bana anneciğim korkuyorum
dua edip edip, geceleri.
haytayım ama ne kadar güzel
gidiyor yüzer gibi, vücudumun bir yeri.

niçin böyle örtmüşler üstümü
çok muntazam, ki bana hüzün verir.
ağarırken uzak rüzgarlar içinde
oyuncaklar gibi şehir.

gözlerim örtük fakat yüzümle görüyorum
ağlıyorsun, nur gibi.
beraber duyuyoruz yavaş ve tenha
duvardaki resimlerle, nasibi.

anneciğim, büyüyorum ben şimdi,
büyüyor göllerde kamış.
fakat değnekten atım nerde
kardeşim su versin ona, susamış.

fazıl hüsnü dağlarca
devamını gör...
2867.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
enkazdan çıkan bir kitap..
devamını gör...
2868.


[...]

sorulardır sana bütün verebildiğim
ve gelen yanıtları kabullenmeliyim
yorgunsan, uzatamam sana elimi.

ya da açsan seni besleyemem
sanki bu dünyada hiç yokmuşum
unutmuşum gibi seni.

bertolt brecht, sorular

devamını gör...
2869.
biliyorum
bir istisnayım
çabalıyorum
fakat kaideyi bozamıyorum

suat kızıl
devamını gör...
2870.
daha dokunmadan kurudu irem
çöllere bir türlü yağamıyorum
biraz deprem sonrası
biraz şehir hülyası
bir kalp yangınından geriye kalan...
devamını gör...
2871.
"bir gün baksam ki gelmişsin..
ne yüzünde bir gölge, ne dilinde sitem var." *
devamını gör...
2872.
dün seni sevdim,
bugün de seviyorum,
öbür gün borcum olsun,
yaşarsam söz,
yine seni seveceğim.

nazım hikmet
devamını gör...
2873.
bi hasreti çekiyorum tesbih gibi
iki lanet gün var biri pazar hiç sevmem
üç kere okudum duasını gömdüm ölüyü
dört koldan kestiler yolu ben görmeden
beş vakit kırıktır hava havvadan beri
altı üstü dünya işte derim
yedi kere oburca yemiş oldun ömrümü
sekiz kusuru müdafa ederim hiç yılmadan
dokuz doğurur aklım fikrim gebe
on emiri musaya veren ilah beni de yarattı işgüzarlığından.

f.t.
devamını gör...
2874.
“şimdi açsam pencereyi beklesem
sen gelsen
olmaz ya hani geliversen
hiçbir şey sormasan
hiçbir şey söylemesen
sussam
sussan
sussak.
susuşların anlattığını dinlesek
sırt sırta otursak
katılasıya ağlasak
sormasak birbirimize sebebini
sarılsam
sarılsan
sarılsak.
ve yine hiç bir şey konuşmasak
ama anlasak
ne vardı sahi
olmaz ya
hayal ya
hani diyorum olsa ne vardı.”
devamını gör...
2875.
"bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden.
dağbaşı yalnızlığı ölümden beter." *
devamını gör...
2876.
beni
sensiz
bıraktığın her 'geceye bir şiir bırak' tım.
devamını gör...
2877.
olmaz
devamını gör...
2878.
bilemezsin sana verecek bir armağanı ne çok aradığımı,
hiçbir şey içime sinmedi.
altın madenine altın sunmanın ne anlamı var,
ya da okyanusa su
kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok.
çünkü sen zaten bunlara sahipsin,
o yüzden sana bir ayna getirdim.
kendine bak ve beni hat...
devamını gör...
2879.
kimsin sen
hangi diyarın güzelisin?
şarkılar neden hep seni söylüyor?
kuşlar, kuşlar neden mırıldanıyor seni
kanat çırpışlarında neden saklı esintin
kimsin sen?

kimsin sen
hangi şairin aşkı, hangi ferhat'ın şirinisin?
şairler neden yazıyor seni, neden neden?
kokun neden tüm çiçeklerde
ağacın yeşili neden gözlerinde, ellerin neden ezberimde
neden, neden?
kimsin sen?
devamını gör...
2880.
sana geldiğimde
kanatlarını,
siyah taşlarla örülmüş
o ıssız şehrin üzerinde açacak,
bulduğum bir ağacın dallarına tüneyecek
ve acıyla bağıracaktım.

her kadın kendi ağacını tanır.

uçtum o gece.
karanlığın girmeye korktuğu şehri geçtim.
gölge olmayınca ruh yalnızdı. uludum.

bejan matur
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim