1621.
“göğe bakma durağı

ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
şu aranıp duran korkak ellerimi tut
bu evleri atla bu evleri de bunları da
göğe bakalım

falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
inecek var deriz otobüs durur ineriz
bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
beni bırak göğe bakalım

senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
bu senin eski zaman gözlerin yalnız ağaçlar gibi
suların ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
seni aldım bu sunturlu yere getirdim
sayısız penceren vardı bir bir kapattım
bana dönesin diye bir bir kapattım
şimdi otobüs gelir biner gideriz
dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat
durma göğe bakalım”

turgut uyar - büyük saat - bütün şiirleri.
devamını gör...
1622.
ben ağlayan şairim
bana gülmesini öğretmediler
eğil de bir bak mahzun yüzüme
anlatır sana çektiklerimi
birer bıçak yarası gibi
alnımdaki çizgiler

ben mutluluk nedir bilmedim
saçlarım okşanmaya alışık değil
hep böyle dalar gider gözlerim
ve ne zaman düşünsem geçen günleri
bir karanlık düşer içime
aydınlık değil

seni nasıl severim bilirsin
nasıl yanarım özlemler içinde
bastığın yerler cennet olur
bilirimen serin rüzgarlarla gelirsin
yine de yanar tutuşurum ben
cehennemler içinde

en mutlu sandığın yerde kederliyim
ben seninle sensizliği düşünürüm
bir korku düşer içime apansız
seni şiirlerimde bin yıl yaşatır da
ben bin defa ölürüm

bir gün yokluğum bir gölge gibi
düşüverirse gözlerine
ağlayan şairini unutma e mi
unutma o gün de kapanıp dizlerine
kendi yokluğuma kendim ağlarım
sen ağlama e mi?
ümit yaşar oğuzcan
( 20 küsür yıl önce ezberlemiştim; yanlışlık olduysa affola)
devamını gör...
1623.
"yüzüm kime dönük olursa olsun,
yüreğim hep sana dönük olacak...
ben senden başkasına
kapı nasıl açılır bilmiyorum..."
*
devamını gör...
1624.
kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
su olsan kimse içmez,
yol olsan kimse geçmez,
elin adamı ne anlar senden?
çıkarsın bir dağ başına,
bir ağaç bulursun tellersin
pullarsın gelin eylersin.
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün.
köpürmüş gelen bulutları.
başka ne gelir elden?
çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı.
tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı!
yaşar kemal
devamını gör...
1625.
aşkınla ne garip hallere düştüm
her şeyim tamam da bir sendin noksan
yağmur yaş demeden yollara düştüm
içim ürperiyor, ya evde yoksan

ya yolu kaybettim, ya ben kayboldum
ne olur bir yerden karşıma çıksan
tepeden tırnağa sırılsıklam oldum
içim ürperiyor, ya evde yoksan

elbisem gündelik, pabucum delik
haberin olsa da sobayı yaksan
yağmur iliğime geçti üstelik
içim ürperiyor, ya evde yoksan

sarhoşsan kapını çaldığım anda
saç baş darmadağın, açık saçıksan
bir de ufak rakı varsa masanda
içim ürperiyor, ya evde yoksan

sabahlara kadar içsek, sevişsek
ne ben işe gitsem, ne sen ayılsan
derin bir uykunun dibine düşsek
içim ürperiyor, ya evde yoksan

ne kadar üşüdüm, nasıl acıktım
ilk önce sıcacık banyoya soksan
sanırsın şu anda denizden çıktım, of
içim ürperiyor, ya evde yoksan

yanlış mı aklımda kalmış acaba?
muhabbet sokağı, numara 90
boşa mı gidecek bu kadar çaba?
içim ürperiyor, ya evde yoksan

ya yolu kaybettim, ya ben kayboldum
ne olur bir yerden karşıma çıksan
tepeden tırnağa sırılsıklam oldum
içim ürperiyor, ya evde yoksan

gencebay orhan
devamını gör...
1626.
yaşadığını bilmek bile yetiyor. valla yetiyor...
devamını gör...
1627.
bende içiyorum sen gibi
bir gözüm seyrederken yalnızlığı, diğer gözümle gülüyorum.
geberir diye beklediğim öfkeme inat durduruyorum yüreğimi.
bende içiyorum sen gibi
zaten içmesem bile içmiş gibi yapıyorum.
aynı eylemi, bir eyleme bağlamadan savaşır gibi değilde,
dimdik ayakta, savunmadan geçiyorum.
bende içiyorum sen gibi
toprak kokusu burnumla sevişirken, saçlarımı papatyalara armağan ediyorum.
hediye ettiğim her parçamı toplamadan, içip sıçıyorum.
evet, bende içiyorum hemde en fazlasından.
yiğitler masasında dirseğimden dökülen kolumu yumruk yumruğa tezgaha delip deştiği gibi.
bende içiyorum sen gibi
tıpkı gözlerinde bıraktığım eski resimler gibi…*
devamını gör...
1628.
haddim olmayarak orhan veli'nin ölüme yakın şiirini seslendirmeye çalıştım.

vocaroo.com/1b3C1K7qT8sl
devamını gör...
1629.
"uzun anlamları varmış gibi kısa cümlelerin..
bir şiirde duruyorum,
bir ikrarda..
üstelik dalgın mışız bir su kadar.."


//"adımdan gayrısını bilmiyorum"//
devamını gör...
1630.
ne yapmak gerek peki?

sağlam bir arka mı bulmalıyım?
onu mu bellemeliyim?
bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi
önünde eğilerek efendimiz sanmak mı?
bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı?
istemem!

herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım le bret?
sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım?
bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık edip,
taklalar mı atmalıyım?
istemem! eksik olsun!

her sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli?
sabah akşam dolaşıp pabuç mu eskitmeli?
onun bunun önünde hep boyun mu eğmeli?
istemem! eksik olsun böyle bir şöhret!
eksik olsun!

ciğeri beş para etmezlere mi “yetenekli” demeli?
eleştiriden mi çekinmeli?
“adım mercuré dergisinde geçse” diye mi sayıklamalı?
istemem!
istemem! eksik olsun!

korkmak, tükenmek, bitmek…
şiir yazacak yerde eşe dosta gitmek.
dilekçeler yazarak içini ortaya dökmek?
istemem! eksik olsun!
istemem! eksik olsun!

ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek…
tek başına.
özgür olmak.
dünyaya kendi gözlerinle bakmak.
sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak.
bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak.
ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek,
isteyince ay’a bile gidebilmek.
başarıyı alnının teriyle elde edebilmek.

demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın.
varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar.
yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?
devamını gör...
1631.
ne fırtınalar koptu,
benim hayat dallarimda...
hiçbirinde vazgeçmedim umutlarimdan.
içimde kıyametler kopsa da,
ben bahariyim yarinlarimin.
çiçek açarım her kışın ardından!!
nazım hikmet
devamını gör...
1632.
"evet, ilmektir boynumdaki ama ben
kimsenin kölesi değilim
tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya
tarantulaymış benim adım diyecek değilim
tam düşecekken tutunduğum tuğlayı
kendime rabb bellemiyeceğim
razı değilim beni tanımayan tarihe
beni sinesine sarmayan
tabiattan rıza dilenmeyeceğim.
gittim su çektim en derin kuyudan"

- ismet özel
devamını gör...
1633.

açardın,
yalnızlığımda
mavi ve yeşil,
açardın.
tavşan kanı, kınalı - berrak.
yenerdim acıları, kahpelikleri...

gitmek,
gözlerinde gitmek sürgüne.
yatmak,
gözlerinde yatmak zindanı
gözlerin hani?

"to be or not to be" değil.
"cogito ergo sum" hiç değil...
asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı,
durdurulmaz çığı
sonsuz akımı.

içmek,
gözlerinde içmek ayışığını.
varmak,
gözlerinde varmak can tılsımına.
gözlerin hani?

canımın gizlisinde bir can idin ki
kan değil sevdamız akardı geceye,
sıktıkça cellad,
kemendi...

duymak,
gözlerinde duymak üç - ağaçları
susmak,
gözlerinde susmak,
ustura gibi...
gözlerin hani?
devamını gör...
1634.
haddim olmayarak ataol behramoğlu'nun yeni aşka gazel şiirini seslendirmeye çalıştım.

vocaroo.com/1fDgKdB0WUVm
devamını gör...
1635.
cesaretim olsaydı , ya da sen olmasaydın
tutunduğum dalları kırardım birer birer
aynalara hapsederdim aksimin en karasını
gençlik resimlerimden sızan kan bile onmaz
çaresi kendi olan bu aşkın yarasını.

ali ihsan kolcu / intihar
devamını gör...
1636.
dünyanın nasıl bir yer olduğunu bize sunulanı kadar biliriz. zaman değişir, insanlar değisir, dünya değişir ve bize kimse bir şey sormaz.

unutmuşlar gibidir. biz bazen hayatımıza devam edebilmek için tüm geçmişimizi arkamızda bırakmaya çalışırız.

fazla da hayal kurulmaz buralarda, biliriz ki kurduğumuz her hayal hüzün olur çarpar suratımıza.

hiç tanımadığımız belki de hiçbir zaman karşılaşamayacağımız adamların kararları değiştirir hayatımızı. başkaları tarafından şekillendirilirken hayatımız için sesimiz çıkmaz, bir arada kalmaya çalışırız.

çünkü birbirimizden başka kimsemiz yoktur
çünkü dostuz.
çünkü aşığız,
çünkü yalnızız.

yaşadığımız yer gibi, sıkışıp kalmışız zamanın içinde...
devamını gör...
1637.
ilk benim yüzüme rastladınız, en eskisiyim buranın,
karnıyım dünyanın.
yeryüzünün ağrısı bendedir.
kum ve kayaç benim.

ıssızlık bilgisiyim ben, sessizlik bilgisi.
dumanın ve kalmanın büyük planıyım.

her şeyi gördüm, her şeyi.
suyun gidişini, ağacın çiçeklenişini.
tekrar tekrar gördüm ben, daha da görürüm.
büyük zaman, benim.

denizler dalgalar dövdü beni,
sert rüzgarlar yurt bildi zirvelerimi.
kırıldım, söküldüm, ufalandım;
döndüm bitiştim tekrar kendime
açsan, kırsan, baksan;
bütün yeryüzü, her zerremde.

taş taşıdım, içim kendimden yorgun benim,
dilim çok uzun bir yankı.
ben eskisiyim buranın.

- birhan keskin
devamını gör...
1638.
hep geçer diyorlar ya olric
sence geçer mi?
geçer elbet efendim.
bazısı teğet geçer
bazısı deler gecer
bazısı deşer geçer
bazısı parçalar geçer
ama mutlaka gecer
turgut uyar.
devamını gör...
1639.
çok güzeldir mavi gözler
umutlar içinde yüzer
mavi gözlerin bakışı
gönüllerde sevgi süzer!.....................
devamını gör...
1640.
dün dağlarda dolaştım evde yoktum *

güneş cebimde bir bulut peydahladı.
taş, kördür diye yazdım. ölüm, geleceksiz. şeylerin yalnız adı var.
ve: "ad evdir." (kim söyledi bunu?)
dün dağlarda dolaştım, evde yoktum.
bir uçurum bize bakmıştı, uçurumun konuştuğu usumda. buydu bizim kendinde sonsuz olanı duyduğumuz.
nesneler ki zamanda vardır. terziler çıracısı hermüsül heramise'nin pöstekisi her bahar ayaklanırdı. yağmur yağmamazlık edemez. taş, düşmemezlik.

ne diyordum, dünyanın düşünceleri yoktur. otların canı sıkılmaz. kurşunkalem kendini ağaç sanır. ufuk, hüthüt kuşu. seni bilmem, bir söylene dönüşmek içindir dünya. onun için başka bir son yok. bir söylene dönüşmek, bir söylen olmak! sonsuzluk dediğimiz budur.

nerden başlasam yine oraya geliyorum.
ben gidiyorum.
ölüme, o büyük tümceye çalışacağım.

"bu kitabın elyazılarıyla yayımlanmasını istememin nedeni görsellik
değildir (görselliğin büyüsünü yadsımıyorum elbet, o nasıl yadsınır ki); bunun çok ötesinde bir şey: yazmak eylemi sırasında pek çok dize (şiir uçlan) asıl metnin dışına taşmıştır, atılmıştır. bunları işte göstermektir. okuyanları (okurları diyemiyorum, onları kendimle örtüşmeye götürmeye hakkım yok) bundan yoksun etmek istemedim.
ote yandan, gene okuyanlar elyazısında ikinci, üçüncü bir şiirin oluşumunu da bulgulayacaklardır. belki, son olarak da, yazmak denen cehennemin serüvenini izleyecekler, o labirente inme olanağını bulacaklardır. hepsi bu."
ilhan berk *

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim