3081.
iki çay söylemiştik orda, biri açık, keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
devamını gör...
3082.
manalı çocuk sokağı cinayeti

üstü beyaz örtü örtülü eşyalar gördüm
son piyesimde oynayan kadının göğsünde,
öyle alımlıydı ki bakışlarındaki şahin
bir an yüzümü alsam çevirsem yüzünden
içimdeki filinta rüzgar, o masum hain,
dudaklarındaki mumları bir bir söndürürdü
hiç kuşkusuz buna inandım;
yavaşça kalkıp oturduğum dağdan
hoyrat yaradılışlı adamların dövdüğü
güzel asuların yanından geçerek
ruhumda cemaatsiz kalkan bir cenazenin
ikindi ezanı
ruhumda daha ruh bile olamamış bir telaş
ve nisan gülümsemeli bir ürpertiyle
elleriyle, bir tek elleriyle bana uzattığı
balkonlardan
o hep üstünkörü anılıp unutulmuş balkonlardan
bir kentin en hırçın su kenarlarına indim.

bir söz söylesem, söyleyebilsem, cesaret etsem
yaz sonsuza kadar geri çekilirdi
yaz sonsuza kadar geri çekilirdi ve
yazın bıraktığı boşluğu hiçbir mevsim dolduramazdı
yaza ait ne varsa
yazı yaz yapan kim varsa, ne varsa
apaçık ortada kalırdı
hiç kuşkusuz buna inandım;
hırpalanmışlığımı anlatmak istedim ona
eşkıyaların talan ettiği büyüyü
benden çıkartılıp başkasına taşınan uykuyu
uykuların oğlu rüyayı, rüyalarımı, oğullarımı
beni
beni seslendiren hisleri
beni çizen, rengimi tayin eden ressamları
ve beni kaldırım yapan mimarları anlatmak
ona yalnızca birşeyler anlatıyor olmayı istedim;

oysa o
yorgun ve ormansızdı! oysa onun
bineceği ve uzaklaşacağı atlar hazırdı;
doğaya takılmış bir nazar boncuğuydu bedeni
kıvrak
yeşil
faziletli
hala yanmakta olan, hiç sönmeyecek bir cadı;
suya eğilmiş örümcekti gözleri;
seven insanın gözleri geçit vermezdi;
seven insanın gözler, vakte pusu kurardı;
bir çiçek koparttım avcumdan
yaklaştım
yaklaştım
çiçek beni ona verdi buna kuşkusuz inandım
ve dedim ki, ve diyebildim ki ona:
- ben ölüyorum sevgilim
sen bir el daha oyna!

böyle gülebileceği aklımın ucundan bile geçmezdi
aklımın ucunda çocukluğum duruyordu
hafifçe dokunsam çocukluğuma
aklımın ucundan aşağı düşecekti
tutamayacaktım, hakikaten düşecekti
o orada
tuhaf, büyük kahkahalar atarken
annem sıkı sıkıya kavradı babam kesti bileklerimi
seven insanın gözleri geçit vermezdi;
seven insanın gözleri vakte pusu kurardı;
kan olmuş akıyordum
tüm varlığım kana dönüşmüştü akıyordum
ben şimdi kim bilir nerelerden nerelere akıyordum
kurumayacaktım
kurusam leke olacak hiç çıkmayacaktım
onun alnına sürülmüş kurban kanı olacaktım
parmaklarına kanım kına diye yakılacaktı
bunu istiyordum artık, buna kuşkusuz inandım

patlattığım tokatla savrulup yığılırken yere
çekip aldım göğsündeki eşyaların beyaz örtüsünü
kendi gözlerimle gördüm kendi gözlerimle bunlarla
kadının göğsünde yatan dişi yılanın ölüsünü
yılanla boğdum o kadını sonra
yılanla asıp
yılanla sarkıttım leşini balkonlardan
o hep üstünkörü anılıp unutulmuş balkonlardan
haykırdım!
haykırdım!
haykırdım!
çağrılı olmayan hiç kimse
gelmesin artık açılışıma!
gelmesin bir an olsun bile!

küçük iskender

devamını gör...
3083.
tüm varlığım benim, karanlık bir ayettir
seni, kendinde tekrarlayarak


füruğ ferruhzad
devamını gör...
3084.
ey insan ey insan
ne guzelsin ey insan
ey insan ey insan
cok ozelsin ey insan

yildiz tilbe dinlersin
guldur guldur izlersin
yedigin kaba pislersin
cok hainsin ey insan

erkekken ben kiz dersin
bi strapon istersin
hayaline kiss dersin
ne azginsin ey insan

soguk sarap icersin
sarhos oruc tutersin(tutersin)
ellerimi tut ersin
bayilacam ey insan

fahiseyi seversin
serefsizler gebersin
soyle bakim nabersin
iyi misin ey insan

mini etek giyersin
lez busenaz gay ersin
paran bile degersiz
cok nankorsun ey insan

mazluma el tutmazsin
ve hic rahat durmazsin
fazlasiyla kurnazsin
noldu sana ey insan

evet bu siirin adini ey insan koyuyorum
devamını gör...
3085.
alageyik küçücüktüm ufacıktım..

devamını gör...
3086.
sokak lambası altındayım sanırım
ışıklar biraz kent taklidi yapıyor
rüzgar saçlarımda poyrazını demliyor
bu mevsim oldukça uzun hazanı düşüyor payıma ayazlanıyor gece nöbetlerinde intiharlarım
yazdığım her harf kamburuma ekleniyor topallıyorum…
''cemal süreya''
devamını gör...
3087.
ağlamak için gözden yaş mı akmalı
dudaklar gülerken insan ağlayamaz mi
sevmek için güzele mi bakmalı
çirkin bir tende güzel bir ruh kalbi bağlayamaz mı
devamını gör...
3088.
insan, insana yüktür sevgilim
yaslan bana
tüm ağırlığını yüklenmeye razıyım
barındırdığın sevgin, sırların, korkuların, kıskançlıklarınla..
insan, insana yüktür sevgilim
anlat bana
neden gidemediğini, neden kalamadığını anlat
uykum var, sonsuz rüya görme talebim var
uyandırma, utandırma beni
gideceksen kal
kalmayacaksan garip eyleme beni
devamını gör...
3089.
fikirsiz fanilerin fevri filleri
filozof fincanların felaketidir

feodal faşistlerin fırıldakları
fakirin fanusunda fırtınalanır

filmin finalinde fail firavun
falcılar figüran
fiyatsız fahişeler farksız fıkradan
devamını gör...
3090.
cok kotuyum aman cok kotuyum
nefesini duymadim bu sene kizlarin
cok kotuyum aman cok kotuyum
ben yavasladikca libidom hizlanir

sen gittiginden beri dm kutum bombos
ne demisti diyar pala, hayat bos pompala cos,
sevgilim arsiz badboyun geldi, haydin pompana kos,
sana kotu belki her sey belki ama, bu hayat kobrama hos.

kedi yiyen fare degil, arsiz badboy,
kaldi tek basina artik, yarsiz kovboy,
o has erkek, ulan hepiniz mi femboy,
adelelerime bak kiskanc, haset et bak doy
devamını gör...
3091.
öyle günler gördüm ki - sabahattin ali


öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu,
her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp,
hayaller alev alev beynimi yakar oldu.
ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.

her sabah ilk ışiklar gözlerimi oyardı,
uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı.

öyle günler gördum ki, duvarlar gelir dile,
gözumde canlanırdı eşkiya masalları.
varlığımı sarardı, hain bir isteyişle
görmediğim yumuşak bir düşmanın elleri
kafada çelik gibi fikirler dursa bile
kalplerin eksik olmaz böyle zayıf halleri:

bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum,
kalbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum.

öyle günler gördüm ki, dost dediğim insanlar
ben yanına varınca dudağını kıvırdı.
bir zamanlar yanımda ağız açmayanlar
sırtımı sıvazladı, bana oğüt savurdu.
silahsız gördüğüne saldıran kahramanlar
en alçak tekmelerle beni yere devirdi.

ruhum bir heykel gibi düşüp parcalanırdı.
bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı.

öyle günler gördüm ki, tabanca sakağımda
tasarladım aydınlık dünyayı bırakmayı
gönlüm acıklı buldu, en ateşli çağımda
sönük bir yıldız gibi boşluklara akmayı
tabancanın namlusu ısındı yanagımda,
parmagım istemedi tetiğini çekmeyi

bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı
bir şeyler fakat beni yaşamağa bağlardı.

ey bir tane sevgilim, ben bugün yaşıyorsam
sanma ki hayat tatlı, insanlar hoş olmustur,
dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam
etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur
yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam:
seni her andığımda gözlerim yaş olmuştur

yaşlar ki bir ırmaktır, dertleri sürür gider,
gözyaşları içinde seneler yürür gider.

yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman,
bana: yaşa der gibi gülen senin yüzündü.
dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
yaşaran gözlerimde, güneş battığı zaman
sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi.

sen aklıma gelince her şey gülümserdi.
ağaçlar sarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi.

ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi:
garip başimın derdi bir yürek taşıyorum.
anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı:
içinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
görünce gülme sakın çırpınıp aktıgımı:
ılık ve aydınlık bir denize koşuyorum.

sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de,
aradığım yerlere benzeyiş buldum sende.
devamını gör...
3092.
toprağın siyah yıldızı

seni arıyorum, duymaya çalışıyorum
yapamıyorum...
mani oluyor siren sesleri senin rüzgarına
zincirlerin zifirinden duvar örüyor ışıklar
göremiyorum




inan bana yalvarırım
ben ruhum bedene üfleneli seni ararım..
ah ne çare! bulamadım



tüm sema bir oldu seni saklıyor sanki
toprağının kokusu yağmurdan miras misali
en son koku kalır akılda derler
bulamıyorum, onu da kaybedeceğim



bir ay ışığında gördüm çiçeklerini
sana benzetmeyi denedim dalından kırık duran o beyaz laleyi
üstümde ince bir hırka,medet umuyor senden
senin sarılmanla ısınmayı bekleyen şu ten


yıldızlar karar kılmış
gözlerin gibi olmaya
yıldızlar da çiçeklerin gibiler
seni bulamadığımda belirirler
kalemimin kara lekesi and içmiş
hep seni, sana yazmaya
bir karanlık ortasında
sokak lambasının altında


acemi kalemim, affola
devamını gör...
3093.
içimde fırtınalar kopar
ama ben durgun deniz gibi sakin
gökyüzüne doğru bakan kör güvercin gibi
kuyularda gezerim bu.
devamını gör...
3094.
seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
seni anlatabilmek seni,
namussuza, halden bilmeze,
kahpe yalana.

ard-arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül-gürül akan bir dünya...
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarına kan gülleri takayım,
bir o yana
bir bu yana...

seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara,
akan yıldıza,
bir kibrit çöpüne varana,
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.

yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansız inen akşamdan,
bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini...

ahmed arif
devamını gör...
3095.
"ben kimsenin yanına sığamıyorum.
az öte kay diyemedim kimselere.
kahkaha atarak gülmelerim yoktu.
yanında gözyaşlarımı saklayamadığım, burnumu çeke çeke ağlayacağım kimseler yoktu.

ben dalları kırık ağacın gölgesine sığınanlardanım.
ben kitabı başından değil de, ortasından okuyanlardanım.
ben şarkı söyleyip duymayanlardanım.

ben yaprakları koparılmış papatyayım.
ben saçları dökülmüş kadın.
ve ben;
harflerin içine sığamayanlardanım..."
devamını gör...
3096.
kan uyku

bir biz ikimiz varız güzel öbürleri hep çirkin
bir de bu terli karanlık
sonra bir şey daha var mutlak ama adını bilmiyorum
nereden başlasam sonunda o ışıkla karşılaşıyorum
yarı çıplak utanmaz bir kadın resmini aydınlatıyor
akşam oluyor ya bir türlü inanamıyorum
oturmuşlar iri yapılı adamlar esrar çekiyorlar
daha bir aydınlık olsun diye içtikleri su
sarı topraktan testileri güneşte pişiriyorlar

bir korkuyorum yalnız kalmaktan bir korkuyorum
gündüzleri delice çalışıyorum geceleri kadınlarla
yatıyorum

sonra birden büyümüş görüyorum ağaçları
kısrakları birden yavrulamış
havaları birden güneşli
kadınlarla yattığım yetse ya
bir de kadınlarla yattığıma inanmam gerekiyor

hoşlanmıyorum


turgut uyar.
devamını gör...
3097.
anlatsam duyar misiniz sesinizle
dokunur musunuz misralarima
ıviz zivir falan filan zattiri zottiri zort zort zort

orhan veli
devamını gör...
3098.
"düş kokusu yayılıyor sokaklara
tuttuğum matemin soluğu yok
gölgelerin parsellediği karanlık
soytarı
bıyık altından gülüyor yalnızlığıma
kim yaktı karanlığın rengini…

oysa hiç kanatlarım olmamıştı benim
yerden yükseldiğim vakitlerde
ve yine gecikirdi kapkara trenler
söylenip durduğum
çıkar gelirdi ay ışığı güne dogmadan
șimdilerde kesip attım dilimi
duyan var mı suskunluğumu…

bir kız çocuğu tanımıştım eminönü’nde
simidini martılarla paylaşan
yalnızlığından kimsesizlikler çalip
șarkılar mırıldanan yersiz yurtsuz
paslı demirler vardı rıhtımda
bir de gerçek lekeli hayallerini yamayan
o kız çocuğu, duydum ölmüş
mezarını bilen var mi…

sesimin eremediği makamlardan
uydurduğum şarkılarım vardı
çocuktum
ve oyunlarım elimi yüzümü kirleten
oyuncaklarım bir bir kırıldı
ağlayamadım
gözyaşlarımı gören var mı…

acılardan süzme mutluluklarım oldu hep
bir de sonunu hiç yazamadığım hikayelerim
șafak vaktinden açan aksam sefalarım
bu yüzden mi erken soldular hep..
gitarımdan dökülen sessiz sedasız tınılarım
yakışmadı hiç haykıran uğultulara
bu yüzden artık sustum ben
sustum!
duyan var mı…"
devamını gör...
3099.
hangi gece son bulacak
seni düşündüğüm vakitler
kaç sabahı sabah edeceğim
senin yokluğunda

tutulmayan sözlerin sızısı bu
yüreğimi yakan ateş
sandığımız şeylerin yankısı
bu düştüğümüz yanılgı

senin umurunda olmasa bile
benim yıllardır ruhumda saklı
bir enkaz bıraktığını bilmesen de
ruhum o enkazın altında kaldı

...
devamını gör...
3100.
sampiyonuz dediniz, koyduk galatasaray,
harbi yokuz kendimiz, koyduk galatasaray,
harbiden galibiyete, doyduk galatasaray,
bir gecede mulkunuzu, soyduk galatasaray.

kurtarmaz sizi artik, gelse de icardi,
gezdik sehir sehir, bi samsun bi mardin,
gercek aslan biziz, kupaniz plastik,
derseniz kral biziz, deriz ki bi bas git.

cunku biz neysek, oyduk galatasaray,
eskiden sizin gibi, toyduk galatasaray,
ve gunlerce yenilgiye, doyduk galatasaray,
ama bu sefer harbiden de, koyduk galatasaray..
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim