341.
ona kötü bir şey olsun istedim
bana aşık olsun istedim.


lale müldür'ün bir şiirinin sonu.
devamını gör...
342.
gelmiyorsun, gitmiyorsun
sesin yok, yüzün yok
canımın ilmekleri arasında bir ishak kuşu
sabahın, çiy düşmüş uykusuzluk
akşamın, gözyaşı lambalarından bir sokak.
uzağın yok, yakının yok
bir senden yapılmış odalarda
seni seviyorum
hatıran bütün pencerelerin baktığı yol
hatıran insan olmanın yirmi dokuz harfi.

| şükrü erbaş.
devamını gör...
343.
seviştik!

evet bu bir günah

bilirsin tanrı her şeyi görür

sanırım orada durup saatlerce bizi izledi

ama şuna eminim ki

ikimizden biri olmayı her şeyden çok isterdi
devamını gör...
344.
bir ihtimal daha var
o da ölmek mi dersin
söyle canım ne dersin

vuslatın başka âlem
sen bir ömre bedelsin
sükût etme nazlı yâr
beni mecnun edersin.
devamını gör...
345.
resulullah süper bir insandı, ben o kadar değilim,
resulullah yolda ebu bekir’i görse ‘es selamu aleyküm ya sıddık’ derdi,
ben yolda ebu bekir’i görsem tanımam.
resulullah asla yalan söylemezdi; ben annem ölürken hiç ağlamadım.
ben annem ölürken çok ağladım çünkü annem
gırtlağından hırıltılar çıkarırken nasıl terliyordu, görmeliydiniz.
resulullah azrail’i yolda görse tanırdı;
ben azrail’i annemin yanında görseydim ona bir çift lafım olurdu,
derdim ki şimdi yani af edersin ama o sıktığın annemin gırtlağı.
resulullah olsa ona bunları söylesem o bana gülümserdi;
o bana gülümserdi ben ona derdim ki, anam babam yoluna feda olsun ey allah’ın resulü; fakat şu koca melek, annemin gırtlağını sıkıyor, bir şeyler yapamaz mıyız?
resulullah orada olsaydı annemin elini tutardı derdi ki ‘kızım ha gayret!’;
ben orada olsaydım annemin elini tutardım ve derdim ki ‘anneciğim ölmesen…’
ben oradaydım annemin elini tuttum ve dedim ki ‘anneciğim seni ben…’;
annem döndü bana bir baktı o bakışı görmeliydiniz
resulullah o bakışı görseydi merhametten ağlardı;
ben o bakışı gördüm haşyetten bayılacaktım ama annem elimden tuttu.
ne tuhaf, anneler ölürken bile çocuklarının
anneler ölürken bile çocuklarının ellerini bırakmıyor ne tuhaf…
resulullah çok şanslı bir insan
annesi öldüğünde o küçücüktü;
benim annem öldüğünde ben küçücük değildim,
zaten şanslı birisi de değilimdir, filmlerim iş yapmaz.
annem daha yeni öldü fazla uzaklaşmış olamaz!
olamaz dedim annem son nefesini alıp da vermeyince
verse de ben alsam onu, içim ferahlasa, siz de görseniz
resulullah tutsa annemin elinden birlikte geçseler çölü
nasıl olsa resulullah da ölü annem de ölü.

(bkz: ah muhsin ünlü)
devamını gör...
346.
masamıza leyla gelsin ta ürdün'den ama istesek gelir
bize ince parmaklarını şaklatarak nizar kabbani'den bahseder
istesek olur böyle şeyler biz ona türkçe çaylar ısmarlarız
kuranda peygamberin bile azarlandığı ayetler vardır, onu deriz
başka şeyler de vardır
doğuda her yüz kilometrede bir
zalimle mazlumun değişmesi dengesi
biz ey dünya yorgunları diyelim çay içmeye başlayalım

çay içeriz bir halk dengelenir yumruğumuzdaki kuvvetle
babaların bıyıklarına ilişen siyaset dersi
annelerin ideolojileri yoktur merhametleri vardır
ben o merhameti kimsede görmedim kitaptaki meryem'i saymazsak
en esaslı küfrü orta ikide bir kızdan yedim o bana âşıktı
yazmaktan başka neye yararsın allahın belası, demişti

bir şeye yaradığım hissi evlenirsem bir gün olacak
imparatorluklar çağından beridir yasak bir sevmektir devlet halk ilişkisi
gecenin dördünde şiirden daha değerli işler vardır
biz ey dünya yorgunları diyelim çay içmeye başlarken
sevgilimizle saatler süren telefon konuşmaları yapalım
sırrı abinin kızı bize de şiir yazsın
bu annesiz evleri değiştirelim aniden

ben bir mektuba başlamışsam gerisini sen getir
yarım mektupların verdiği esenlikle öperim alnından
bankalar kapanır, faizler düşer, bir bakarsın iyileşir dünya bundan
bana mektup yaz, boş bırakma, ihtiyarlamazsam orta dünya bizimdir.
devamını gör...
347.
(ekmek vardı tereyağı vardı utanılacak bir şey yoktu
bir şey daha yoktu ama kavrayamıyordum.)

işte böyle olmak en iyisidir olmakların
bir küçük çocuğu tuttum otobüsten indirdim

(indirmiştim
yok olan önemli bir şeydi allah kahretsin.)

tüm kavgasız tüm duruk tüm başıboş,
üç sayı kötü bir sayı iyi şiir dinledim,
çıkıp okudular durup dinledim.
bitmeseydi daha dinlerdim kötü mötü.
saat kaç diye sordular birisi beş yani dedi.

(ha kavgada ha aşkta
bu gök bomboş ha kavgada ha aşkta)

göğe baktım yerli yerinde,
haydutlar dalavereciler yerli yerinde
vurguncular hayınlar vurdumduymazlar öyle.
iyi dedim içim rahatladı
düzen bozulmamış dedim sevindim,
tenhaca bir bölgede şehre girdim.

(ben herkese varım
başka türlü olmuyor inanmayın.)

bakın bu şehri ben kurdum ben büyüttüm ama sevemedim.
(ekmek vardı tereyağı vardı söylemiştim önemlidir,
utanılacak bir şey yoktu, kime anlatmalıyım.)

ben sevemezsem sevmek kimselerin elinden gelemez.
bizi tutkulara çağırdı otobüse, sosise, buzdolabına,
telefona, sinemalara, radyolara, bir sürü kancık sevdalara,
sürü sürü mutsuz alışkanlıklara,
yalana dolana, itliklere, keten elbiselere.

(sonra karısı öldü o çocuğun
yalnızdı güçsüzdü herkesler gibiydi,
kirlendi kötülendi sarhoşladı pis karılara dadandı.
anladık onu ölenden başkası kurtaramaz,
ölen de kurtarmamıştı.)

bak ben seni nereden kurtaracagim şaşacaksın.
şimdi bu taşları biz çektik değil mi ocaklardan
bu asfaltı biz döktük biz onardık değil mi.
bu yapıları on iki kat yapmak bizim aklımızdı,
biz kurduk istersek umursamayız ya.

(abluka burada başlıyor çünkü.)

ekmek yiyelim tereyağı yiyelim çocuk büyütelim,
sen beraber yatacağımız yatakları hazırla,
sen onu yap yeter bak göreceksin.
turgut uyar, büyük ev ablukada
devamını gör...
348.
elinden kayıp gidenler
yolda kaybedilenler
bir amaca erenler
bilip bilmeyenler

anlamadım neden böyle olmalı
hayat böyle acımasızca kovmalı
denizin suyu nefessiz boğmalı
kalp bir hızlı bir yavaş oynamalı

hayata tutunarak çırpınışları
ayakların, ellerin kıpırdayışları
içindeki umutların bayılışları
umutsuzca devam arayışları

özündedir insan bir varlık
dışından gözüken bir karlık
onca göze alınan fedakarlık
uzakta görünen despot çarlık
devamını gör...
349.
......
sonra o kente konuk geldin; akşamdı ve haziran. bir kaçak gibi geldin.o kent kadar üşüyordu ellerin; ellerini ona verdin, al dedin: -eti benim, ılıklığı senin sevgilim ve düşmanlarını anlattın ona, iz sürenleri gösterdin ardında.dedin ki çarmıhlar kuruludur hep benim aşklarıma; dedin yok bir şeyim, bir şeylerim sevdadan başka…
...... y.odabaşı
devamını gör...
350.
sonra aramıza şehirler girecek, hiç karşılaşmayacağız.
tesadüfler bile bir araya getiremeyecek.
sonra da belki birimiz öleceğiz, diğerimiz hiç bilmeyecek...
devamını gör...
351.
bir ufka vardık ki artık
yalnız değiliz sevgilim.
gerçi gece uzun,
gece karanlık
ama bütün korkulardan uzak.
bir sevdadır böylesine yaşamak,
tek başına
ölüme bir soluk kala,
tek başına
zindanda yatarken bile,
asla yalnız kalmamak.
[ahmed arif]
devamını gör...
352.
yaşamı düz bir çizgide tutmak tükenmektir. yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman, yaşamak nasıl yenilik olur, tükenmek değil de?
<şükrü erbaş>
devamını gör...
353.
tükenirdi monolog, kaçarken içine düştüğüm kara toplum, big bang sonrası büyük yalnızlık bilinmeyeni, saçlarında titreyen iblisler karartırken güneşi: üstüste gömülürken saydam yaşamlar,
bir yankı duyulurdu hiç'likten, bütün yalnızlıklarınızın ilenci korusun çoğulluklarınızı, cinnet koyun erdemin adını,
maskelerinizi kuşanıp yalanlarınızı çoğaltın,
hepiniz mezarısınız kendinizin...
n.marmara
devamını gör...
354.
dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle
devamını gör...
355.
tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi,
yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi.
- erdem bayazıt
devamını gör...
356.
bir sylvia plath şiirinin en vurucu yerini bırakmak isterim ben.
--- alıntı ---

sonra anladım sorunun ne olduğunu: ölümsüz olduğunu düşünüyordu.

--- alıntı ---
devamını gör...
357.
"...her şey akıp gider bir katı hüzün kalır
her zaman geceleyin kalır o, bazan gündüzün kalır
ben de bu dünyaya geldim geleli
ölmezsem, öldürmezsem
kim benim farkıma varır?"

turgut uyar
devamını gör...
358.
ümit yaşar oğuzcan - karanlığın gözleri

şimdi yoksun
seni dilediğim gibi düşünebilirim artık
tutar ellerini öpebilirim uzun uzun
kimseler ayıplayamaz beni
yokluğunda seni nasıl sevdiğimi anlayamazlar
işte gözlerin, işte dudakların
senin olan ne varsa karşımda duruyor
ayaklarını dilediğim yere götürebiliyorum artık
sevdiğim şarkıları söyletiyorum dudaklarına
ve hoyrat ellerimle
her gün biraz daha güzelleştiriyorum

bütün resimler sana benziyor
hayret
bütün aynalarda sen varsın
nereye gitsem peşimden geliyorsun
şimdi sigarasın dudaklarımda
biraz sonra beyaz bir kâğıt
ve akşam içtiğim bir kadeh içki olacaksın

kimse yokluğunda bunca sevilmedi
kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar
saçların böyle daha güzel
sen daha güzelsin
gelecek mutlu günlerin ışığında
her şey daha güzel
ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış
yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim
ve seni bin yıl daha
ayrılıklar içinde sevmek isterdim

ama biliyorsun nihayet ben de insanım
umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor
hiç gelmeyeceksin sanıyorum
o zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime
katran gibi bir yalnızlıktır sarıyor içimi
yalnızlığımdan utanıyorum

beni sevmesen ölürdüm
beni sevmesen bir çakıltaşıydım şimdi
beni sevmesen bir duvar gibi sağırdım
kördüm bir ot kadar
ölümden acıydım, ölümden beterdim
beni sevmesen
dünyayı bütün insanlara zindan ederdim

beni bunca saracak ne vardı?
kanıma girecek
gözbebeklerime oturacak
bir senfoni gibi kulaklarımdan eksilmeyecek
ne vardı?
hiç karşıma çıkmasaydın
bu kör olası gözler görmeseydi seni
ne vardı
güzelliğini hiç bilmeseydim
bir dua gibi bellemeseydim adını
ne vardı bütün gece
gözlerimi tavana dikerek
seni düşünmeseydim

belki karşımda değilsin yanılıyorum
bu gözler senin gözlerin değil
aldatıyorlr beni
karanlığın gözleri olmalı bunlar
bana böylesine keder veren
gülmeyi, yaşamayı haram eden
bir karanlığın gözleri olmalı
öyleyse sen hiçbir yerde yoksun
sana hiçbir zaman yaklaşamayacağım
yalan bu geçici sevinç, bu nur, bu ışık
bu karanlığın ortasında yanan alev gözler
bu bir kadeh içki gibi aydınlık

ne dedimse inanma
seni değil kendimi aldatıyorum
sen istediğin kadar
varlığın ta kendisi ol
ölümsüzlüğün ta kendisi
ben günden güne yok olmaktayım
bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana
anlamıyor musun?
gökyüzü güneş olsa
sensiz karanlıktayım
devamını gör...
359.
bir aksamüstü pencerenden bakıyordun
ağır ağır, yollara inen karanlığa.
bana benzeyen biri geçti evinin önünden.
kalbin başladı hızlı hızlı çarpmaya..
o geçen ben değildim. bir gece, yatağında uyuyordun..
uyanıverdin birden, sessiz dünyaya.
bir rüyanın parçasıydı gözlerini açan,
ve karanlıklar içindeydi odan... seni gören ben değildim. ben çok uzaktaydım o zaman,
gözlerin kavuştu ağlamaya, sebebsiz ağlamaya. artık beni düşünmeye başladığından
bıraktın kendini aşk içinde yaşamaya..
bunu bilen ben değildim. bir kitap okuyordun dalgın..
içinde insanlar seviyor, ya da ölüyorlardı.
genç bir adamı öldürdüler romanda.
korktun, bütün yininle ağlamaya başladın..
o ölen ben değildim..
özdemir asaf
devamını gör...
360.
geceye bir şiir bıraktığımız başlıktır.

ben de bi can yücel şiiri olan 'her şey sende gizlidir'i paylaşıyorum.

--- alıntı ---

yerin seni çektiği kadar ağırsın
kanatların çırpındığı kadar hafif..
kalbinin attığı kadar canlısın
gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
sevdiklerin kadar iyisin

nefret ettiklerin kadar kötü..
ne renk olursa olsun kaşın gözün
karşındakinin gördüğüdür rengin..
yaşadıklarını kar sayma:
yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

ne kadar yaşarsan yaşa,
sevdiğin kadardır ömrün..
gülebildiğin kadar mutlusun
üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
sakın bitti sanma her şeyi,

sevdiğin kadar sevileceksin.
güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
bir gün yalan söyleyeceksen eğer
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

işte budur hayat!
işte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir
kuşlar ötebildiği kadar sevimli
bebek ağladığı kadar bebektir
ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
sevdiğin kadar sevilirsin…


--- alıntı ---
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim