geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
1781.
1782.
başka biri olacaksın istemesen de
tenine başka bir ten dokunduğunda
gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle
başka bir nefesle karıştığında nefesin
başka biri olacaksın istemesen de
gece uykunda ya da gün ortasında
irkileceksin apansız bir duyguyla
bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi
başka biri olacaksın istemesen de
bakışlarımın izini taşıyan giysilerin
tüketecek ömürlerini birer birer
değişecek yeri bir dolabın,pencerede bir çiçeğin
başka biri olacaksın istemesen de
dudaklarında benden sonraki bir çizgi
tanımadığım bir ton gülüşünde
ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin
sonra, sonra başka birisin..
- ataol behramoğlu
tenine başka bir ten dokunduğunda
gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle
başka bir nefesle karıştığında nefesin
başka biri olacaksın istemesen de
gece uykunda ya da gün ortasında
irkileceksin apansız bir duyguyla
bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi
başka biri olacaksın istemesen de
bakışlarımın izini taşıyan giysilerin
tüketecek ömürlerini birer birer
değişecek yeri bir dolabın,pencerede bir çiçeğin
başka biri olacaksın istemesen de
dudaklarında benden sonraki bir çizgi
tanımadığım bir ton gülüşünde
ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin
sonra, sonra başka birisin..
- ataol behramoğlu
devamını gör...
1783.
hazan...
hüzün..
nasıl benzer bir birine
hele birde kasımsa
ve
yalnızsan
beklemediğin bir anda
bir ayışığı gibi vurursa
yüreğine
birden bire
ve sen fark edersen bunu
bir şelale misali
dökülüyorsa saçları
ince beline
ve dudaklarında dökülenler
sizinle aynı şarkıysa
görmediğiniz yüzü
duymadığınız sesi
hayal midir
yoksa
gerçek mi?....
yazan: ben
hüzün..
nasıl benzer bir birine
hele birde kasımsa
ve
yalnızsan
beklemediğin bir anda
bir ayışığı gibi vurursa
yüreğine
birden bire
ve sen fark edersen bunu
bir şelale misali
dökülüyorsa saçları
ince beline
ve dudaklarında dökülenler
sizinle aynı şarkıysa
görmediğiniz yüzü
duymadığınız sesi
hayal midir
yoksa
gerçek mi?....
yazan: ben
devamını gör...
1784.
sorular sormak için geldim şu dünyaya
yaşım acıların yaşıdır
boynumu üzgün bir çiçek gibi kırıp da
yollara düştüğümde, başımda deniz köpüklerinden
ya da sabah yellerinden bir taçla
yürüdüğüme inanırdım- yanılırdım
geceyi günle, acıyı sevinçle kardığım
bu söylencenin bir yerinde durakladım
ve anlatamadım, konuşmadım bir daha.
acını ödünç ver bana, gözyaşlarını
damarında uyuyan sevinci ödünç ver
yitirdim çünkü onları da...
ilenmiyorum, el çırpmıyorum artık
ne aklımda yaşadıklarım üstüne düşünceler
ne de geleceğe ilişkin bir tasa.
gelirken çan çalmıyor yalnızlık
bir adam, bir sokak, bir ev
yüzler, gülüşler, susuşlar boyunca.
ahmet erhan
yaşım acıların yaşıdır
boynumu üzgün bir çiçek gibi kırıp da
yollara düştüğümde, başımda deniz köpüklerinden
ya da sabah yellerinden bir taçla
yürüdüğüme inanırdım- yanılırdım
geceyi günle, acıyı sevinçle kardığım
bu söylencenin bir yerinde durakladım
ve anlatamadım, konuşmadım bir daha.
acını ödünç ver bana, gözyaşlarını
damarında uyuyan sevinci ödünç ver
yitirdim çünkü onları da...
ilenmiyorum, el çırpmıyorum artık
ne aklımda yaşadıklarım üstüne düşünceler
ne de geleceğe ilişkin bir tasa.
gelirken çan çalmıyor yalnızlık
bir adam, bir sokak, bir ev
yüzler, gülüşler, susuşlar boyunca.
ahmet erhan
devamını gör...
1785.
seviyorum seni çelik hançerim,
parlak ve soğuk arkadaşım.
bir gürcü, öç gününde dövdü seni örste,
özgür çerkez, kanlı bir savaşa biledi.
zambak bir el taşıdı seni bana
ayrılık anında, anmalık olarak;
ve ilk kez kan değildi üstünden akan
acının inciden gözyaşlarıydı, parlak.
o kara gözler, dikilen üstüme,
gizemli bir tasayla doluydular;
çeliğin gibi senin, titrek bir alevde,
ansızın bulanıyor, parlıyordular.
aşkın dilsiz güvencesi ve yol arkadaşımsın sen,
seni hep örnek olarak göreceğim;
değişmeyeceğim ben de, ve ruhum hep
senin gibi sert kalacak, demirden dostum benim.
(lermantov)
parlak ve soğuk arkadaşım.
bir gürcü, öç gününde dövdü seni örste,
özgür çerkez, kanlı bir savaşa biledi.
zambak bir el taşıdı seni bana
ayrılık anında, anmalık olarak;
ve ilk kez kan değildi üstünden akan
acının inciden gözyaşlarıydı, parlak.
o kara gözler, dikilen üstüme,
gizemli bir tasayla doluydular;
çeliğin gibi senin, titrek bir alevde,
ansızın bulanıyor, parlıyordular.
aşkın dilsiz güvencesi ve yol arkadaşımsın sen,
seni hep örnek olarak göreceğim;
değişmeyeceğim ben de, ve ruhum hep
senin gibi sert kalacak, demirden dostum benim.
(lermantov)
devamını gör...
1786.
kırılma payı/beyazıt bestami keçeli
çöküşle başlıyorum güne, yükselen borsaya inat
bismillah deyip şeytanıma gülümserken
aklım;
yüz yıldır yıkılıp inşa olan hayretime takılıyor
kimse bilmez
her uçurumdan adını söyleyerek düştüğümü
ne yapsam olmuyor çünkü
suretini verdiğim posta memurları
görevini kötüye kullanıyor
bir miktar cesurdur herkes ıslık çalınca
bense hüner sayarım yağmura direnmeyi
şahidim yok, sokağım çıkmaz,
nasıl diyeyim
direnmek, kaybetmenin yarısıdır sevgilim
yaşamakla bir yere varılmaz diye
girmeden kaybettiğim tüm savaşlarda
tek celsede ölüyorum
bu çaputlar, bu kolonya, bu tütünlerle
çürümüş yanlarımı sarıyorum
bir bir kırılıyor içimin fay hatları
kervanımızı eşkiyalar zapt etmiş
korkacak değilim elbet
ki sen gitmezsen, ki ben düşmezsem
neye yarar bu yollar
şimdi ben,
acısı hafiflesin diye vurulan atlar gibiyim
merhemini bir tüfekte arayan.
yüzünün hendeğine takılmıştı ayağım, ellerim, gözlerim
hangi yönde sıksan, aynı yerde ölüyorum.
teselliye gerek yok
hiç kıranla kırılan, bir olur mu sevgilim
çöküşle başlıyorum güne, yükselen borsaya inat
bismillah deyip şeytanıma gülümserken
aklım;
yüz yıldır yıkılıp inşa olan hayretime takılıyor
kimse bilmez
her uçurumdan adını söyleyerek düştüğümü
ne yapsam olmuyor çünkü
suretini verdiğim posta memurları
görevini kötüye kullanıyor
bir miktar cesurdur herkes ıslık çalınca
bense hüner sayarım yağmura direnmeyi
şahidim yok, sokağım çıkmaz,
nasıl diyeyim
direnmek, kaybetmenin yarısıdır sevgilim
yaşamakla bir yere varılmaz diye
girmeden kaybettiğim tüm savaşlarda
tek celsede ölüyorum
bu çaputlar, bu kolonya, bu tütünlerle
çürümüş yanlarımı sarıyorum
bir bir kırılıyor içimin fay hatları
kervanımızı eşkiyalar zapt etmiş
korkacak değilim elbet
ki sen gitmezsen, ki ben düşmezsem
neye yarar bu yollar
şimdi ben,
acısı hafiflesin diye vurulan atlar gibiyim
merhemini bir tüfekte arayan.
yüzünün hendeğine takılmıştı ayağım, ellerim, gözlerim
hangi yönde sıksan, aynı yerde ölüyorum.
teselliye gerek yok
hiç kıranla kırılan, bir olur mu sevgilim
devamını gör...
1787.
geceye bir şiir
yaşanacak çok şey var sanıyorsun
halbuki bir pıhtılık canın var...
bir nefes sonra,
başina ne geleceği meçhul,
gönlün ise nerelerde, nelerle meşgul...
hiç ibret almaz mı insan?
fanı dünyanın sonu hep hüsran.
öyleyse uyan ve ömrü verene dayan...
devamını gör...
1788.
manzara gülüşlü kız
öpüşmekte güçlük çeken bir kızdı işte
üstelik düşlerimden ödü kopardı
ne zaman farlar geceyi çizse
teni sakallarımda yanardı
soruları rahatlatan bir yanıttı belki
şimdi evde olsak
ne güzel
yatıp uyumazdık derdi
ev türkçesi ışırdı sesinde
dilime dolaştıkça sözcükleri
acıyı andıran bir anı artık
odamın şaşkınlığı bundan
düştutan akşam saatlerine
usul usul damlıyor zaman
gökyüzünde tuhaf bir başdönmesi
devamını gör...
1789.
ağlasam sesimi duyar mısınız,
mısralarımda;
dokunabilir misiniz,
göz yaşlarıma, ellerinizle?
bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
bu derde düşmeden önce.
bir yer var, biliyorum;
her şeyi söylemek mümkün;
epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
anlatamıyorum
orhan veli kanık
mısralarımda;
dokunabilir misiniz,
göz yaşlarıma, ellerinizle?
bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
bu derde düşmeden önce.
bir yer var, biliyorum;
her şeyi söylemek mümkün;
epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
anlatamıyorum
orhan veli kanık
devamını gör...
1790.
kalbim değil sensin
böyle göğsüme vuran
sabahattin ali.
böyle göğsüme vuran
sabahattin ali.
devamını gör...
1791.
bir yaz gecesi çamlıca mehtabına geldin.
billahi o gece sen iki mehtaba bedeldin.
aydan da, semadan, güneşten güzeldin.
billahi o gece sen iki mehtaba bedeldin.
billahi o gece sen iki mehtaba bedeldin.
aydan da, semadan, güneşten güzeldin.
billahi o gece sen iki mehtaba bedeldin.
devamını gör...
1792.
çalınmış yürek
üzgün yüreğim akıyor gemiye,
bir gevişlik tütün salyası gibi;
çorba artıkları yüzümde, niye?
üzgün yüreğim akıyor gemiye;
ya bu kaba saba sözler ne diye?
adamların bu zevzek gülüşleri?
üzgün yüreğim akıyor gemiye
bir gevişlik tütün salyası gibi.
hep belden aşağı edepsiz laflar
onu nasıl baştan çıkardı, bakın!
dümende de o biçim resimler var,
sevişmeler, kalkmış cinsel organlar...
siz ey beni büyüleyen dalgalar,
alın kirli yüreğimi, arıtın
hep belden aşağı edepsiz laflar
o'nu nasıl baştan çıkardı, bakın!
tütünün posası çıktı çıkacak
ey çalınmış yürek n'eyleyeceğim?
ayyaş hıçkırıkları başlayacak,
tütünün posası çıktı çıkacak;
midem boşalıp boşalıp dolacak,
ben ki, yenmiş yutulmuşsa yüreğim,
- tütünün posası çıktı çıkacak -
ey çalınmış yürek n'eyleyeceğim?
arthur rimbaud
üzgün yüreğim akıyor gemiye,
bir gevişlik tütün salyası gibi;
çorba artıkları yüzümde, niye?
üzgün yüreğim akıyor gemiye;
ya bu kaba saba sözler ne diye?
adamların bu zevzek gülüşleri?
üzgün yüreğim akıyor gemiye
bir gevişlik tütün salyası gibi.
hep belden aşağı edepsiz laflar
onu nasıl baştan çıkardı, bakın!
dümende de o biçim resimler var,
sevişmeler, kalkmış cinsel organlar...
siz ey beni büyüleyen dalgalar,
alın kirli yüreğimi, arıtın
hep belden aşağı edepsiz laflar
o'nu nasıl baştan çıkardı, bakın!
tütünün posası çıktı çıkacak
ey çalınmış yürek n'eyleyeceğim?
ayyaş hıçkırıkları başlayacak,
tütünün posası çıktı çıkacak;
midem boşalıp boşalıp dolacak,
ben ki, yenmiş yutulmuşsa yüreğim,
- tütünün posası çıktı çıkacak -
ey çalınmış yürek n'eyleyeceğim?
arthur rimbaud
devamını gör...
1793.
kan yasası bu insanın
üzümden şarap yapacaksın
çakmak taşından ateş
ve öpücüklerden insan !
can yücel
üzümden şarap yapacaksın
çakmak taşından ateş
ve öpücüklerden insan !
can yücel
devamını gör...
1794.
ben zaten o ilk acıyla ölmediğimde çok gücenmiştim hayata.
insan olmuştum ilk o zaman.
ya da bozmuşlardı beni yenidoğandan.
kendimi acıya teslim ettiğimde hatırladım,
ölünmüyordu, hatırladım.
ölünmüyordu.
(bkz: birhan keskin)
insan olmuştum ilk o zaman.
ya da bozmuşlardı beni yenidoğandan.
kendimi acıya teslim ettiğimde hatırladım,
ölünmüyordu, hatırladım.
ölünmüyordu.
(bkz: birhan keskin)
devamını gör...
1795.
...şimdi bir mevsim değil,koca bir hayat girdi aramıza
biliyorum
ne sen donebilirsin artık,
ne de ben kapıyı acabilirim sana.
biliyorum
ne sen donebilirsin artık,
ne de ben kapıyı acabilirim sana.
devamını gör...
1796.
ben de bugün öğrendiğim/okuduğum attila ilhan şiirinden* bir parça paylaşayım:
sevmek insanın yüreği kadar
küçükse büyüğünü taşıyamazsın
yalnızlığı da dene oldu olacak
nasıl yankılanır derinden derine
iyi midir kötü mü çıkaramazsın
bizi böyle güzel şiirlerden haberdar eden yazarlara teşekkürler.
sevmek insanın yüreği kadar
küçükse büyüğünü taşıyamazsın
yalnızlığı da dene oldu olacak
nasıl yankılanır derinden derine
iyi midir kötü mü çıkaramazsın
bizi böyle güzel şiirlerden haberdar eden yazarlara teşekkürler.
devamını gör...
1797.
boşuna değildi bu hayatta hiç bir şey
kavuşmalar için de ayrılıklar gerekiyordu!
z.s.
kavuşmalar için de ayrılıklar gerekiyordu!
z.s.
devamını gör...
1798.
sürgün bir anka masalı - yavuz doğan
musa için, hüseyn için dinle ey evlâd-ı âdem
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
bu topraklar çocukları yorgan olup sardı madem
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
kaç tövbenin arkasına kaçıp sığınırsan sığın
her adımda rast gelecek geçip gidecek sandığın
işte şu dağ, işte şu gök; gam taşırken yığın yığın
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
tir tir titretirken arşı ölümün soğuk busesi
düşlerini yurt bilirken kendi evladının sesi
üşüyorsa bir çocuğun parçalanmış elbisesi
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
kaç korkunun süzgecinde kaç yıl esir edildi ar
kaç kerbelâ yaşanmalı suya doysun diye küffar
bir günahın gölgesine oba kurmuşsa istiğfar
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
habil de sen kâbil de sen, hem tanıksın cinayete
hem sanıksın hem ilhamsın hem konuksun bin ayete
ama hâlâ yüreğini yormuyorsan inayete
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
kaç ananın ağıdına ihtiyacı var toprağın
kaç kuzguna diyeti var taze yeşermiş yaprağın
kana susamış gözleri doymuyorsa kahpe çağın
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
takvimin her yaprağına bunca kurban verilirken
kör karanlık yeryüzüne ölüm olup serilirken
muhannetin tuttuğu yay sadağına gerilirken
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
kaç sahibi var bu hanın, kimin bu mülk, kim kiracı
kaç efendi varsa artık yere batsın tahtı tacı
yeter artık! kaç şaire özne olsun bunca acı
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!buradan
musa için, hüseyn için dinle ey evlâd-ı âdem
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
bu topraklar çocukları yorgan olup sardı madem
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
kaç tövbenin arkasına kaçıp sığınırsan sığın
her adımda rast gelecek geçip gidecek sandığın
işte şu dağ, işte şu gök; gam taşırken yığın yığın
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
tir tir titretirken arşı ölümün soğuk busesi
düşlerini yurt bilirken kendi evladının sesi
üşüyorsa bir çocuğun parçalanmış elbisesi
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
kaç korkunun süzgecinde kaç yıl esir edildi ar
kaç kerbelâ yaşanmalı suya doysun diye küffar
bir günahın gölgesine oba kurmuşsa istiğfar
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
habil de sen kâbil de sen, hem tanıksın cinayete
hem sanıksın hem ilhamsın hem konuksun bin ayete
ama hâlâ yüreğini yormuyorsan inayete
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
kaç ananın ağıdına ihtiyacı var toprağın
kaç kuzguna diyeti var taze yeşermiş yaprağın
kana susamış gözleri doymuyorsa kahpe çağın
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
takvimin her yaprağına bunca kurban verilirken
kör karanlık yeryüzüne ölüm olup serilirken
muhannetin tuttuğu yay sadağına gerilirken
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!
kaç sahibi var bu hanın, kimin bu mülk, kim kiracı
kaç efendi varsa artık yere batsın tahtı tacı
yeter artık! kaç şaire özne olsun bunca acı
ya şu dakika kopmalı, ya yok olmalı kıyamet,
susma bu kez, haykır artık; bir kere olsun kıyam et!buradan
devamını gör...
1799.
her şey çürüyor canım kardeşim bu dünyada
hatıralar bile
o hatıralar ki kafatasından muhkem bir yerde saklıdırlar
o hatıralar ki tüyden hafif
gök mavisinden duru
etten kemikten uzaktırlar
o hatıralar ki
bambaşka bir zaman içre yaşar dururlar
gel demeden gelir
git demeden giderler
nur topu gibi açıldıkları olur bazan
sonra sızım sızım sızlarlar
her şey çözülüp gidiyor bu dünyada
bir biri içinde
bir biri peşi sıra
bir tad dudakta
bir ses kulakta
sen toprakta çürürsün canım kardeşim
ben ayakta
devamını gör...
1800.
dolar olmuş on bir,
sattık her şeyi bir bir,
açız, üstümüz başımız pas kir,
uzun oğlan der ki ekonomistim.
cranium
sattık her şeyi bir bir,
açız, üstümüz başımız pas kir,
uzun oğlan der ki ekonomistim.
cranium
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162