geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
1081.
biraz yağmurlanıp gelmiştim sana
kurumamış damlalar vardı saçımda
toprak kokmuyordu ellerim ama
damla damla birikmiş buluttum sana
kurumamış damlalar vardı saçımda
toprak kokmuyordu ellerim ama
damla damla birikmiş buluttum sana
devamını gör...
1082.
nazım hikmet- ayrılık
ayrılık, demir çubuk gibi sallanıyor havada
çarpıyor yüzüme yüzüme
sersemledim
kaçıyorum ayrılık kovalıyor beni
yolu yok elinden kurtulmanın
dizlerim kesildi, yıkılacağım…
ayrılık, zaman değil, yol değil;
ayrılık, aramızda bir köprü…
kıldan ince, kılıçtan keskin.
kıldan ince, kılıçtan keskin;
ayrılık, aramızda bir köprü.
seninle diz dize otururken de .
ayrılık, demir çubuk gibi sallanıyor havada
çarpıyor yüzüme yüzüme
sersemledim
kaçıyorum ayrılık kovalıyor beni
yolu yok elinden kurtulmanın
dizlerim kesildi, yıkılacağım…
ayrılık, zaman değil, yol değil;
ayrılık, aramızda bir köprü…
kıldan ince, kılıçtan keskin.
kıldan ince, kılıçtan keskin;
ayrılık, aramızda bir köprü.
seninle diz dize otururken de .
devamını gör...
1083.
anımsa, beden, ne denli sevilmiş olduğunu değil yalnızca,
o uzanmış olduğun yatakları değil yalnızca,
ama o arzuları da anımsa: gözlerde
senin için sakınmadan parıldayanları
ve senin içinde titreşen arzuları
ve bir engel yüzünden gerçekleşmemiş olanları.
şimdi her şeyin geçmişte kaldığı şu anda
kendini vermiş gibisin neredeyse bu arzulara--
nasıl parıldarlardı, anımsa, o sana bakan gözlerde,
nasıl titreşirlerdi senin içinde, anımsa, beden.
devamını gör...
1084.
1085.
her şeyi
anladılar
sevgilim
seviştiğimiz
yatakta
unutulmuş
bir çift
kanat
bulunca
terzilerine
gidiyor
kentteki
kadınlar
kendilerine
kanat
diktirmek
için
o günden
beri
devamını gör...
1086.
öldükten sonra– muzaffer tayyip uslu
diyecekler ki arkamdan
ben öldükten sonra
o, yalnız şiir yazardı
ve yağmurlu gecelerde
elleri cebinde gezerdi
yazık diyecek
hatıra defterimi okuyan
ne talihsiz adammış
imanı gevremiş parasızlıktan.
diyecekler ki arkamdan
ben öldükten sonra
o, yalnız şiir yazardı
ve yağmurlu gecelerde
elleri cebinde gezerdi
yazık diyecek
hatıra defterimi okuyan
ne talihsiz adammış
imanı gevremiş parasızlıktan.
devamını gör...
1087.
"...ama kuzgun tek başına oturarak sakin büstün üzerine; yalnızca bir sözcük söyledi, o sözcük taşıyordu sanki ruhundan;
ne tek bir tüyünü kıpırdattı, ne de başka bir şey çıktı ağzından.
ta ki ben zoraki mırıldanana kadar, "daha önce diğer arkadaşları uçup gitti;
yarın o da terk edecek beni, tıpkı uçup giden umutlarım gibi,
ama kuş dedi: 'hiçbir zaman!'..."
edgar allan poe-kuzgun
ne tek bir tüyünü kıpırdattı, ne de başka bir şey çıktı ağzından.
ta ki ben zoraki mırıldanana kadar, "daha önce diğer arkadaşları uçup gitti;
yarın o da terk edecek beni, tıpkı uçup giden umutlarım gibi,
ama kuş dedi: 'hiçbir zaman!'..."
edgar allan poe-kuzgun
devamını gör...
1088.
ve aşk bizi doğuran annemizdir
ve şiir tek kalemizdir bizim
herşey bu dünyada olur
ve bir gün mezarlarda yalnız yatarız.
şükrü erbaş
edit: düzeltmek için uyurıda bulunan sevgili @pek bişeybilmeyenbiri'ye teşekürler.
ve şiir tek kalemizdir bizim
herşey bu dünyada olur
ve bir gün mezarlarda yalnız yatarız.
şükrü erbaş
edit: düzeltmek için uyurıda bulunan sevgili @pek bişeybilmeyenbiri'ye teşekürler.
devamını gör...
1089.
"yanıt alamayacağımı bilsem bile
yanına gidip
sorarım hergün şemsiyeye
altında elele
nasıl görünürdük diye"
devamını gör...
1090.
ölü çizgi (bkz: behçet necatigil)
bir zehir
birikir odalarda,
almaz ki veresin rüzgâra
rüzgâr deli değil.
birden yayılır kanda
kararır dört yan.
bir çöküntü başlar yaşamanda
her şeyin değersizleştiği an.
deniz mi bu, geçilmez
aşılmaz dağ mı?
tam bana göre, uyuşuk
miskinlik gibi var mı?
nedir seni saran bu sis
yok dünyalarda tad.
kuvvetsiz
böyle daha rahat.
yaşamışım kaç para
mezar taşları neci?
deli gibi sarılsam da hayata
kalacak nesi var ki?
kitaplar seslenir, yüksekten, mağrur:
– gel bize, kurtul, gel!
almanızla bırakmanız bir olur,
böyle daha güzel.
sokaklar seslenir, akpak, temiz:
– hadi gel, avunursun!
bütün sokaklardan iğrenirsiniz,
avunmak şöyle dursun.
aşklar seslenir, çekingen,tatlı
ama inanma, maske!
övünülür bir tarafım kalmadı
düşmanları sevinsinler, daha ne!
ölü çizgileri dünyanın
biz sizin esiriniz,
ister bırakın
öldürün isterseniz!
derken kalkar perde:
bu ırmaklar benimçin bir daha akar mı?
özledim hani nerde
yaşamak gibi var mı?
bir zehir
birikir odalarda,
almaz ki veresin rüzgâra
rüzgâr deli değil.
birden yayılır kanda
kararır dört yan.
bir çöküntü başlar yaşamanda
her şeyin değersizleştiği an.
deniz mi bu, geçilmez
aşılmaz dağ mı?
tam bana göre, uyuşuk
miskinlik gibi var mı?
nedir seni saran bu sis
yok dünyalarda tad.
kuvvetsiz
böyle daha rahat.
yaşamışım kaç para
mezar taşları neci?
deli gibi sarılsam da hayata
kalacak nesi var ki?
kitaplar seslenir, yüksekten, mağrur:
– gel bize, kurtul, gel!
almanızla bırakmanız bir olur,
böyle daha güzel.
sokaklar seslenir, akpak, temiz:
– hadi gel, avunursun!
bütün sokaklardan iğrenirsiniz,
avunmak şöyle dursun.
aşklar seslenir, çekingen,tatlı
ama inanma, maske!
övünülür bir tarafım kalmadı
düşmanları sevinsinler, daha ne!
ölü çizgileri dünyanın
biz sizin esiriniz,
ister bırakın
öldürün isterseniz!
derken kalkar perde:
bu ırmaklar benimçin bir daha akar mı?
özledim hani nerde
yaşamak gibi var mı?
devamını gör...
1091.
bir cümbüştür kopsa da, gece, yakamozlarda;
münzevi balıklarız ayrı kavanozlarda.
necip fazıl kısakürek
münzevi balıklarız ayrı kavanozlarda.
necip fazıl kısakürek
devamını gör...
1092.
ölmedim , dedi şair
ama ölseydim de ,
fark etmezdi,
hiç olurdum,
tıpkı şimdi
olduğum gibi..
ama ölseydim de ,
fark etmezdi,
hiç olurdum,
tıpkı şimdi
olduğum gibi..
devamını gör...
1093.
insanlarda o sıcacık kanun
üzümden şarap yapmaları
kömürden ateş yapmalarıdır
öpücükten insan yapmaları
(bkz: paul éluard)
(bkz: öpücükten insan yapmak)
üzümden şarap yapmaları
kömürden ateş yapmalarıdır
öpücükten insan yapmaları
(bkz: paul éluard)
(bkz: öpücükten insan yapmak)
devamını gör...
1094.
tek bir haber bile çıkmasa uzaklardan
saçma da olsa bekleyişin
yalnız sen olsan bile bekleyen beni
bekle beni
bırak beklemekten usanmış dostlarım
öldüğümü sansınlar benim
içme anılar gibi acı
içme sakın o şaraptan
yağmurlar içinde bekle beni
karlar tozarken bekle
ortalık ağarırken bekle
kimseler beklemezken
sen bekle beni
konstantin simonov
saçma da olsa bekleyişin
yalnız sen olsan bile bekleyen beni
bekle beni
bırak beklemekten usanmış dostlarım
öldüğümü sansınlar benim
içme anılar gibi acı
içme sakın o şaraptan
yağmurlar içinde bekle beni
karlar tozarken bekle
ortalık ağarırken bekle
kimseler beklemezken
sen bekle beni
konstantin simonov
devamını gör...
1095.
anısı biz olalım bu sokakların
öpüşmediğimiz tek saçak altı
hiç bir otobüs durağı kalmasın
biz yürüyelim kent güzelleşsin
gürültüsüz sözcükler bulalım
yeni sevinçlere benzeyen
biz gelince bir yağmur başlar
yüzün çizilir buğulanan camlara
bir uzun karartma biter
akasyalar köpürür birdenbire
ve her avluda adınla anılan
çiçekler sulanır akşamüstleri
bir arkadaş evine uğrarız yolüstü
bir fincan kahve içeriz, ısıtır bizi
başını sessizce omzuma koyarsın
gülüreyhan olur soluğun
biz kalırız kuşlar dönüp gelir
her balkonda bir menekşe sesi
belki yeniden güzelleştiririz
adları değiştirilen parkları
perdeleri hiç açılmayan evlerde
ışıklar yanar çocuk sesleri duyulur
tanıdık sevinçlerle dolar yeniden
kendi sesini kemiren alanlar
anısı biz olalım bu sokakların
ve hiç durmadan yağmur yağsın
biz gürültüsüz sözcükler bulalım
sarmaşıklar fısıldaşsın yine
gidersek birlikte gideriz
yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen
devamını gör...
1096.
gene yaptım, gene yaptım işte.
on yılda bir kere
beceririm bunu ben –
bir çeşit ayaklı mucize, tenim
bir nazi abajuru kadar parlak,
sağ ayağım
kağıt üstüne ağırlık,
yüzüm hiçbir özelliği olmayan, halis
yahudi keteni, en incesinden.
kaldır o örtüyü
sevgili düşmanım.
korkuttum mu yoksa?
göz ve burun oyuklarımla, otuz iki dişimle?
sasımış soluğum
yok olur gider bir günde.
pek yakında, evet pek yakında
mezar inimin yediği etim
gene üstümde olacak eve gittiğimde.
bir kadın olacağım yine, yüzümde gülümseme.
otuzundayım daha.
kedi gibi dokuz canım var hem de.
bununla üç etti.
ne pis iş bu
silip, yok etmek her on yılı böyle.
milyonlarca lif, milyonlarca.
ağızlarında fındık fıstık çatur çutur, itişip
kakışıyor kalabalık, görmek için ellerimin, ayaklarımın
açığa çıkarılışını.
baylar, bayanlar!
böyle striptiz görmediniz.
bunlar ellerim.
bunlar da dizlerim.
bir deri bir kemiğim belki,
ama, aynı kadınım işte, tıpatıp aynı.
ilk kez olduğunda on yaşındaydım ben.
kazaydı.
ikincisinde, işi bitirmeye
ve bir daha dönmemeye öyle kararlıydım ki.
kapatmıştım kendimi,
sallanıyordum deniz kabuğu gibi.
seslenmek, durmadan seslenmek, bir de ayıklamak
zorunda kaldılar üstüme inciler gibi yapışmış kurtları.
ölmek,
herşey gibi, bir sanattır,
bu konuda yoktur üstüme.
öyle ustaca yaparım ki cehennem gibi gelir.
öyle ustaca yaparım ki gerçekmiş gibi gelir.
bir talebim olduğunu bile söyleyebilirsiniz.
öyle kolay ki bir hücrede bile yapabilirsiniz.
öyle kolay ki yaparsınız ve kımıldamazsınız.
benim canıma okuyan
aynı yere, aynı surata,
aynı şaşkın, hayvansı
'bu bir mucize! mucize!
'haykırışlarına güpegündüz
görkemli bir dönüş yapmak.
bir bedeli var
yaralarıma bakmanın, kalp atışlarımı
dinlemenin bir bedeli var –
tıkır tıkır çalışıyor işte.
bedeli var, hem de ne bedeli var,
bir sözcüğümün ya da bir dokunuşumun
ya da kanımdan bir damlanın
ya da saçımın bir telinin ya da bir parçasının elbisemin.
ya, işte böyle, herr doktor.
işte böyle, herr düşman.
beni siz yarattınız.
ben sizin kıymetli eşyanız.
eriyip bir çığlığa dönüşen
som altından bebeğiniz.
dönüyor, yanıyorum.
yüksek alakalarınızı küçümsüyorum sanmayın.
karıştırıp durduğunuz
küller, küller –
et, kemik, yok orada başka bir şey –
bir kalıp sabun,
bir alyans,
bir de altından diş dolgusu.
herr tanrı, herr şeytan
aman dikkat
aman dikkat
ben diriliyorum, kalkıyorum işte
küllerin arasından kızıl saçlarımla
ve insan yiyorum, hava solurcasına.
lady lazarus, sylvia plath.
on yılda bir kere
beceririm bunu ben –
bir çeşit ayaklı mucize, tenim
bir nazi abajuru kadar parlak,
sağ ayağım
kağıt üstüne ağırlık,
yüzüm hiçbir özelliği olmayan, halis
yahudi keteni, en incesinden.
kaldır o örtüyü
sevgili düşmanım.
korkuttum mu yoksa?
göz ve burun oyuklarımla, otuz iki dişimle?
sasımış soluğum
yok olur gider bir günde.
pek yakında, evet pek yakında
mezar inimin yediği etim
gene üstümde olacak eve gittiğimde.
bir kadın olacağım yine, yüzümde gülümseme.
otuzundayım daha.
kedi gibi dokuz canım var hem de.
bununla üç etti.
ne pis iş bu
silip, yok etmek her on yılı böyle.
milyonlarca lif, milyonlarca.
ağızlarında fındık fıstık çatur çutur, itişip
kakışıyor kalabalık, görmek için ellerimin, ayaklarımın
açığa çıkarılışını.
baylar, bayanlar!
böyle striptiz görmediniz.
bunlar ellerim.
bunlar da dizlerim.
bir deri bir kemiğim belki,
ama, aynı kadınım işte, tıpatıp aynı.
ilk kez olduğunda on yaşındaydım ben.
kazaydı.
ikincisinde, işi bitirmeye
ve bir daha dönmemeye öyle kararlıydım ki.
kapatmıştım kendimi,
sallanıyordum deniz kabuğu gibi.
seslenmek, durmadan seslenmek, bir de ayıklamak
zorunda kaldılar üstüme inciler gibi yapışmış kurtları.
ölmek,
herşey gibi, bir sanattır,
bu konuda yoktur üstüme.
öyle ustaca yaparım ki cehennem gibi gelir.
öyle ustaca yaparım ki gerçekmiş gibi gelir.
bir talebim olduğunu bile söyleyebilirsiniz.
öyle kolay ki bir hücrede bile yapabilirsiniz.
öyle kolay ki yaparsınız ve kımıldamazsınız.
benim canıma okuyan
aynı yere, aynı surata,
aynı şaşkın, hayvansı
'bu bir mucize! mucize!
'haykırışlarına güpegündüz
görkemli bir dönüş yapmak.
bir bedeli var
yaralarıma bakmanın, kalp atışlarımı
dinlemenin bir bedeli var –
tıkır tıkır çalışıyor işte.
bedeli var, hem de ne bedeli var,
bir sözcüğümün ya da bir dokunuşumun
ya da kanımdan bir damlanın
ya da saçımın bir telinin ya da bir parçasının elbisemin.
ya, işte böyle, herr doktor.
işte böyle, herr düşman.
beni siz yarattınız.
ben sizin kıymetli eşyanız.
eriyip bir çığlığa dönüşen
som altından bebeğiniz.
dönüyor, yanıyorum.
yüksek alakalarınızı küçümsüyorum sanmayın.
karıştırıp durduğunuz
küller, küller –
et, kemik, yok orada başka bir şey –
bir kalıp sabun,
bir alyans,
bir de altından diş dolgusu.
herr tanrı, herr şeytan
aman dikkat
aman dikkat
ben diriliyorum, kalkıyorum işte
küllerin arasından kızıl saçlarımla
ve insan yiyorum, hava solurcasına.
lady lazarus, sylvia plath.
devamını gör...
1097.
yalnızlık bir fenerse,
ben de içindeki mum,
onu, billur bir kâse
gibi doldurur nurum.
dışarıdan bana neler
getirir pervaneler!
pırıltılar, nağmeler,
renklerle eriyorum
-necip fazıl kısakürek-
ben de içindeki mum,
onu, billur bir kâse
gibi doldurur nurum.
dışarıdan bana neler
getirir pervaneler!
pırıltılar, nağmeler,
renklerle eriyorum
-necip fazıl kısakürek-
devamını gör...
1098.
ah aydınlıklardan uzaktayım
kafamda o dağılmayan sükûn.
ölmedim lâkin, yaşamaktayım
dinle bak: vurmada nabzı ruhun.
yarasalar duyurmada bana
kanatlarının ihtizazını.
şimdi hep korkular benden yana
bekliyor sular, açmış ağzını.
ah aydınlıklardan uzaktayım
kafamda dağılmayan sükûn.
ölmedim lâkin, yaşamaktayım
dinle bak vurmada nabzı ruhun.
siyah ufukların arkasında
seslerle çiçeklenmede bahar
ve muhayyilemin havasında
en güzel zamanın renkleri var.
ölmedim hâlâ.. yaşamaktayım.
dinle bak: vurmada nabzı ruhun!
ah aydınlıklardan uzaktayım
kafamda o dağılmayan sükûn.
ruhum ölüm rüzgarlarına eş,
ışık yok gecemde, gündüzümde.
gözlerim görmüyor... lâkin güneş
o her zaman, her zaman yüzümde.
orhan veli kanık- güneş.
kafamda o dağılmayan sükûn.
ölmedim lâkin, yaşamaktayım
dinle bak: vurmada nabzı ruhun.
yarasalar duyurmada bana
kanatlarının ihtizazını.
şimdi hep korkular benden yana
bekliyor sular, açmış ağzını.
ah aydınlıklardan uzaktayım
kafamda dağılmayan sükûn.
ölmedim lâkin, yaşamaktayım
dinle bak vurmada nabzı ruhun.
siyah ufukların arkasında
seslerle çiçeklenmede bahar
ve muhayyilemin havasında
en güzel zamanın renkleri var.
ölmedim hâlâ.. yaşamaktayım.
dinle bak: vurmada nabzı ruhun!
ah aydınlıklardan uzaktayım
kafamda o dağılmayan sükûn.
ruhum ölüm rüzgarlarına eş,
ışık yok gecemde, gündüzümde.
gözlerim görmüyor... lâkin güneş
o her zaman, her zaman yüzümde.
orhan veli kanık- güneş.
devamını gör...
1099.
birhan keskin- ayrılış
kaç gecenin çölüdür bu ayrılık
kaç şiirin dölüdür üstüme
örttüğün bu ince sessizlik,
kalbim alış artık, kır
kendini kendi duvarında,
sesini kendi duvarına haykır.
tesadüfen birbirine rastlamış
başka başka aşklarsınız siz artık,
geceyle gündüz gibi birbirine
ayrılmış. o ki rüzgâr, bir zaman
senin çölünde kumlar uçurmuş,
o ki gece ve esmer, görmüyor
sahrayı, sesi içinde karışmış.
her ayrılıkta kendine saplanan bir hançer
kendi sabrını deneyen taş,
kendi uykusuzluğunda yatak oldun.
kül koy şimdi yanına korunun
seni kavuran onu da yakmasın.
aşkla besle kendini, gül yetiştir,
sardunya çoğalt.
ki, sen aşktan ve ayrılıktan
başka ne anlıyorsun.
kaç gecenin çölüdür bu ayrılık
kaç şiirin dölüdür üstüme
örttüğün bu ince sessizlik,
kalbim alış artık, kır
kendini kendi duvarında,
sesini kendi duvarına haykır.
tesadüfen birbirine rastlamış
başka başka aşklarsınız siz artık,
geceyle gündüz gibi birbirine
ayrılmış. o ki rüzgâr, bir zaman
senin çölünde kumlar uçurmuş,
o ki gece ve esmer, görmüyor
sahrayı, sesi içinde karışmış.
her ayrılıkta kendine saplanan bir hançer
kendi sabrını deneyen taş,
kendi uykusuzluğunda yatak oldun.
kül koy şimdi yanına korunun
seni kavuran onu da yakmasın.
aşkla besle kendini, gül yetiştir,
sardunya çoğalt.
ki, sen aşktan ve ayrılıktan
başka ne anlıyorsun.
devamını gör...
1100.
elleri bembeyaz bir kız sevdim... öldü...
... sonra kimse kalmadı, herkes uyudu, bende uyudum herkes kadar...
... sonra kimse kalmadı, herkes uyudu, bende uyudum herkes kadar...
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162