2561.
beni düşündün mü
ben savaşırken yapayalnız
hiç merak ettin mi
nasıl nefes aldığımı nelerle savaştığımı
benim için ne yaptın hangi yarama merhem oldun
hiç nasılsın diye sordun mu
neye üzüldüğümü farkettin mi
hiç merak ettin mi ben nasıl bu hale geldim
devamını gör...
2562.
ben istasyonda unutulmuş kara bavul
gözlerimi ağliyorum da kimse görmüyor
gündüzü tükürüyorum geceye
istanbul geceleri erkek kokuyor

mavi en buyuk savaşını veriyor gökyüzünde
gece denize abanmış iğfal ediyor
nasil burkuyor yüreğimi ellerin
pencerelerimi kapatıyorum da fayda etmiyor

ben geceye yeminli onbininci çocuk
tüm umudu çalinmiş zerdali dalı
altıncı adımda kucaklıyorum seni
yedinci adimda ayrılıyoruz.

[yedinci adım - perihan mağden]
devamını gör...
2563.
*

aşk yasaklandı artık halka açık yerlerde,
el tutmak, yol açıyor diye hesapsız susmalara
kaldırdık tüm tutuşmaları.

yasak, kelime oyunu yapmak
yalan söylemek mecburi ve serbest ayyuka çıkmak,
artık yağmur sonraları, toprak kokmak yok,
tomurcuklanmak günah
ve bir insan gözü yüzünden, yüz gün ardarda uyumamak

kimse ölmesin diye kimsenin aklında,
her sevdalı, verdiği sözü geri alacak.
güneşi, ayı ve hatta hiç bir tabiat olayı,
şahit gösterilmeyecek hiç bir sevdaya.
ne deniyorsa onu atacak kalp!
ve süresi, yirmi dört saate çıkarılacak, meskun mahallerde ağlamanın!..
yılmaz erdoğan

*
devamını gör...
2564.
sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara
hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz.
çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere
o gülün yüzü gülmüyor sensiz
o köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı
hepten hüzünlü bu günlerde
devamını gör...
2565.
can yücel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
2566.
vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
o kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen' e
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
devamını gör...
2567.
güzeller güzeli, çocukluğum hayali
ölüme meydan okumam gerek...

şair emir
devamını gör...
2568.

aysel git başımdan ben sana göre değilim ölümüm birden olacak seziyorum. hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim aysel git başımdan istemiyorum.



sevindiğim anda sen üzülürsün.
sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
uzak yalnızlık limanlarına.
aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
sakın başka bir şey getirme aklına.
aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.
aysel git başımdan seni seviyorum...


attila ilhan - aysel git başımdan

ah canım ilhan, nasıl da güzel seviyor aysel’i.
hepimizin hayatta sevdiği bir aysel’i vardır ya da olmuştur. benim de vardı bir aysel’im, birbirimize okurduk bu şiirin dizelerini hatta.
ama benim ölümüm birden oldu aysel için, gitti ansızın, gitme diyemeden. aysel git başımdan ama ben seni hâlâ seviyorum.
devamını gör...
2569.
köle sahipleri ekmek kaygusu çekmedikleri
için felsefe yapıyorlardı, çünkü
ekmeklerini köleler veriyordu onlara;
köleler ekmek kaygusu çekmedikleri için
felsefe yapmıyorlardı, çünkü ekmeklerini
köle sahipleri veriyordu onlara.
ve yıkıldı gitti likya.
köleler felsefe kaygusu çekmedikleri
için ekmek yapıyorlardı, çünkü
felsefelerini köle sahipleri veriyordu onlara;
felsefe sahipleri köle kaygusu çekmedikleri
için ekmek yapmıyorlardı, çünkü kölelerini
felsefe veriyordu onlara.
ve yıkıldı gitti likya.
felsefenin ekmeği yoktu, ekmeğin
felsefesi. ve sahipsiz felsefenin
ekmeğini, sahipsiz ekmeğin felsefesi yedi.
ekmeğin sahipsiz felsefesini
felsefenin sahipsiz ekmeği.
ve yıkıldı gitti likya.
hala yeşil bir defne ormanı altında.
melih cevdet
devamını gör...
2570.
can yücel.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
2571.
"sen yoksun
deniz yok
yıldızlar arkadaşım
ya bu gece harikalı bir şeyler olsun
yahut bir bomba gibi
infilak edecek başım"

attila ilhan, sen yoksun
devamını gör...
2572.
direneni sevdim ben
boyun eğmeyeni
isyan edeni..
göze alanı sevdim
tehlikeye göğüs gereni
bıçak sırtı yaşayanı
fırtınadan korkmayanı..
seveni sevdim
seni seviyorum diyeni değil
gerçekten seveni
sevdiğini göstereni
sevmedim gölgesinden korkanı
aşkta garanti arayanı..
nabza göre şerbet vermedim hiç
sevmedim vereni de
dobrayım ben deyip
patavatsızlık edeni de..
ağlamaktan utanmayanı sevdim ben ağız dolusu güleni..
yargılamayanı sevdim
kınamayanı
kınamadan önce
aynaya bakanı..
gücünün farkında olup dile getirmeyeni
mutluluğu paylaşanı
kaybettiğinde vazgeçmeyeni
umutta inatçı olanı sevdim ben..
kırıldığı yerden kırmayanı sevdim
kıranı bağışlayanı
haksızlığa uğrasa da
haksızlıkla savaşanı..
en çok içindeki çocuğu yaşatanı
o masumiyetle yaşayanı
sevdim
ayrılmadan sözün özünden;
‘insan'ı sevdim daha çok
kendi özümden…

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
2573.
daha nen olayım isterdin,
onursuzunum senin!

cemal süreya
devamını gör...
2574.
"telefon direği oldu telli kavak.
vınladı durdu telefon telleri boynunda. samanyoluna baktı geceleri,
suları düşündü ayaklarının ucunda.
yapraklarını düşündü.
rüzgarı düşündü avcunda,
gözleri dolu dolu oldu.
bir türkü tutturdu en sonunda;
"telefonun tellerine kuşlar mı konar,
herkes sevdiğine cicim böyle mi yapar?"
aydın gün - telli kavak
devamını gör...
2575.
gözüm dalıyor uzaklara,
gözleyebileceğim bir yol bile yok şimdi.
gelip gelmemen değil işte mesele.
geleceğin yolu bilsem,
çıkar ben gelirim sana.

hiçbir şey bilmiyorum.
hiçbir şey hissetmiyorum.
ara sıra gözlerim doluyor.
hepsi bu kadar.

...
devamını gör...
2576.
tahir olmak da ayıp değil
zühre olmak da hatta
sevda yüzünden ölmek de
ayıp değil
devamını gör...
2577.

doğrultup belimizi kalktığımızdan beri iki ayak üstüne, kolumuzu uzunlaştırdığımızdan beri bir lobut boyu ve taşı yonttuğumuzdan beri
yıkan da, yaratan da biziz, yıkan da yaratan da biziz bu güzelim, bu yaşanası dünyada.


-nazım hikmet ran
devamını gör...
2578.
'güneş...'
/senin gözlerine bakarak kuş seslerini dinlemek.,
demek ki bahar bu sabah., yeniden gelmiş diyebilmek/
. ,
işte bir çocuk süt kokulu rüzgarlar üflüyor., sütliman denizlere
küreksiz ve dümensiz bir sandal yol alıyor., bilmediği sahillere
..., ama doğumun başka tarifesinde
ölüm., yaprağı toprağa düşen gözyaşıyla açmış çiçektir yazıyor
ve her sokakta ayrı renk bomba patlıyor...
. . ,
'ben...'
/kutup soğuğunda yanıp., çöl sıcağında üşürken.,
yüz yerden kırık kolumu., yenimin içinde gizlerken/
. ,
bu sahilde şimdi öyle ıslak ve yalnız., dünyamın en sonuyum
dün rüzgâr üfleyen o çocuğun., tükettiği soluklarla doluyum
...,ve üstüne bir nefes daha çekiyorum
bundan sonrası., ufuk çizgisinden de öte bir ışıksız aydınlık
işte sevgilim böyle bir şeydir yalnızlık…
. . ,
'bir de ay...'
/susmuş sesleri dinlerken senin gözlerini düşlemek.,
gece en yakın yarındır diye., yeni baharları beslemek/
. ,
derken yalçın dorukların ardından., yükselir bir gümüş tepsi
şiirin şaire armağanıdır bu., inanın tanımaz bile yazan kalemi
... ,ahhh bir de çalıverse kapımın zili
yürekte ‘bekleyiş’ makamının son şarkısı., en sabırsız fasılda
haydi gel artık bak güneşle ay'da yanıbaşımızda ...
.
devamını gör...
2579.
acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun
izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma,
orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili
benden savrulan parçalar kurusa da,
izleri var hala yolun kenarında.

izini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı
vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın
acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun,
ustası... olacaksın içine gerdiğin tellerin
hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle
büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin.

ne zamandı bilmiyorum. yaşadıklarından sana
kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun
yerde fırtına koparan korku. kendi sarmalında
döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin
kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun.

şimdi, acının ormanından geçiyorsun
her şey bir daha kanasa da
ne geçtiğin yola ne sana dokunabilirim ben
geç meleğim, senin de şarkıların olsun
içindeki telleri titreten.

[birhan keskin - iz]
devamını gör...
2580.
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını...
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi...
düşmanımdır ikisi...
sana gelince...
yazıyorsun...
okuyorum...
kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
ne yazık!
ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz...
kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri...
sana gelince, sen o günleri -
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat
için...
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi...
kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
sana gelince...
ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün...

artık seninle biz,
düşman bile değiliz...
-nazım hikmet
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim