geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
1161.
niceleri geldi neler istediler
sonunda dünyayı bırakıp gittiler
sen; hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
o gidenler de hep senin gibiydiler
bu dünya kimseye kalmaz bilesin
ergeç kuyusunu kazar herkesin
tut ki, nuh kadar yaşadın zorbela
sonunda yok olacak sen değil misin?
sonunda dünyayı bırakıp gittiler
sen; hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
o gidenler de hep senin gibiydiler
bu dünya kimseye kalmaz bilesin
ergeç kuyusunu kazar herkesin
tut ki, nuh kadar yaşadın zorbela
sonunda yok olacak sen değil misin?
devamını gör...
1162.
"aşkım !
gölgeme basar gibi değil
dudaklarımın kenarında gezer gibi yürümeni özledim
gecenin renkleri istila edişi gibi değil
güneş gözlerimden öpermiş gibi bakmanı özledim
avuçlarımdan kayar gibi değil
aşkın sahibine dua eder gibi ellerinden tutmayı özledim
yağmur kokan tenini
uyurken seni izlemeyi
mahmur sesinle ismimi söylemeni özledim
emanetim !
adından başka konuşmayan dilim
zamanın öğütemeyeceği cümleler kurmuyor
hayalini kurduğumuz doğmamış çocuk
arkamda safa durmuyor
küsmüş
konuşmuyor
gel de gamzelerindeki çiçekleri diriltelim"
devamını gör...
1163.
devamını gör...
1164.
insan
gelenler adamdı, buldukları insandı
insan yalnız tanrının yarattığı mâhluk
insan mâhluktan, adam insandan çıktı.
tanrının insanı yer ve içer.
insanın adamı düşünür ve yaratır.
mustafa kemal atatürk
gelenler adamdı, buldukları insandı
insan yalnız tanrının yarattığı mâhluk
insan mâhluktan, adam insandan çıktı.
tanrının insanı yer ve içer.
insanın adamı düşünür ve yaratır.
mustafa kemal atatürk
devamını gör...
1165.
hastayım, hasta… ölgün…
gördüm yüzümde bugün:
bir sürü buruşuklar…
daha yirmi yaşımda
beliriyor karşımda,
siyahlaşan ufuklar…
ne kadar boşmuş hayat.
işte bana birkaç hat
ihtiyarladın! diyor…
bu çizgiler bir nehrin,
yatağındaki derin
çukurlara benziyor:
bir sel gibi ömrümüz,
akarak gece, gündüz
kazmış bu çukurları…
biz ki sönmüş bir koruz;
bilmem ne bekliyoruz
böyle benzimiz sarı..
sabahattin ali- buruşuklar
gördüm yüzümde bugün:
bir sürü buruşuklar…
daha yirmi yaşımda
beliriyor karşımda,
siyahlaşan ufuklar…
ne kadar boşmuş hayat.
işte bana birkaç hat
ihtiyarladın! diyor…
bu çizgiler bir nehrin,
yatağındaki derin
çukurlara benziyor:
bir sel gibi ömrümüz,
akarak gece, gündüz
kazmış bu çukurları…
biz ki sönmüş bir koruz;
bilmem ne bekliyoruz
böyle benzimiz sarı..
sabahattin ali- buruşuklar
devamını gör...
1166.
''zenciler prensesi olacağım.
hayat işte asıl o zaman başlayacak”
pippi uzunçorap
çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
bilmiyorsunuz. darmadağın gövdemi
çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
karanlıkta oturuyorum. ışıkları yakmıyorum.
çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor
acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu.
yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum.
bir yağsam pahalıya malolacağım.
ben bir bodrum kat kızıyım bayım
yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum
fakat korkuyorum. birazdan da
kırk üç numara ayakkabılarınızla
bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız
bu iyi olmaz bayım!
“gün akşam oldu” diyorum
ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara
cam kırıkları yiyorlar
rüyamda; bir kâse dolusu suyun içinde
rengârenk yap-boz parçacıkları
anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
hayır, sanırım sabahı bekleyemem
bilmiyorum.
insanlar rüyalarını acilen anlatmalı.
on dört yaşındaydı ruhum bayım
bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı.
protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz
gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri
protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar
o ara içimde çiçeklerden oluşmuş
bir silahsız kuvvet ablukaya alındı
sinemalarda da “organzm gıcırtıları” oynuyordu.
kaçmaya çalıştım. olmadı.
bu nedenle, çiçekli şiirler yazmayı
ruhum açısından faydalı buluyorum bayım.
neyse işte
ben her filmi hatırlarım
sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu.
“sofi’nin tercihini” seyrederken çok ağlamıştım.
öpüşen guramilerle ilgili bir film yapsalar
onu da mutlaka hatırlardım.
insan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu?
hem sonra ben hatırlamaya alışkınım
bir “eşya toplayıcısıyım” bayım.
büyük gemiler de yok artık bayım
büyük yelkenler de
büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım.
işte az önce bir karabatak daldı suya
bir süredir kayıp
dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya
ölüm çok iri bir sözcük değil bayım.
kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum.
ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen
yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz?
bir gül, bir güle derdi ki görse
yalan söylüyorum
güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.
hayat işte asıl o zaman başlayacak”
pippi uzunçorap
çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
bilmiyorsunuz. darmadağın gövdemi
çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
karanlıkta oturuyorum. ışıkları yakmıyorum.
çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor
acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu.
yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum.
bir yağsam pahalıya malolacağım.
ben bir bodrum kat kızıyım bayım
yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum
fakat korkuyorum. birazdan da
kırk üç numara ayakkabılarınızla
bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız
bu iyi olmaz bayım!
“gün akşam oldu” diyorum
ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara
cam kırıkları yiyorlar
rüyamda; bir kâse dolusu suyun içinde
rengârenk yap-boz parçacıkları
anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
hayır, sanırım sabahı bekleyemem
bilmiyorum.
insanlar rüyalarını acilen anlatmalı.
on dört yaşındaydı ruhum bayım
bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı.
protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz
gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri
protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar
o ara içimde çiçeklerden oluşmuş
bir silahsız kuvvet ablukaya alındı
sinemalarda da “organzm gıcırtıları” oynuyordu.
kaçmaya çalıştım. olmadı.
bu nedenle, çiçekli şiirler yazmayı
ruhum açısından faydalı buluyorum bayım.
neyse işte
ben her filmi hatırlarım
sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu.
“sofi’nin tercihini” seyrederken çok ağlamıştım.
öpüşen guramilerle ilgili bir film yapsalar
onu da mutlaka hatırlardım.
insan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu?
hem sonra ben hatırlamaya alışkınım
bir “eşya toplayıcısıyım” bayım.
büyük gemiler de yok artık bayım
büyük yelkenler de
büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım.
işte az önce bir karabatak daldı suya
bir süredir kayıp
dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya
ölüm çok iri bir sözcük değil bayım.
kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum.
ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen
yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz?
bir gül, bir güle derdi ki görse
yalan söylüyorum
güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.
devamını gör...
1167.
"seninle konuşurken sitare
aklıma yıldızlar dökülüyor
bir çaresiz zühre oluyorsun babil caddelerinde
ateş gözlü kâhinler koşuyorlar arkandan
binlerce meşalenin ışığı kımıldıyor saçlarında
gökyüzü salkım salkım
zigguratlar tıklım tıklım
dönüp dolaşıp dudaklarına takılıyor aklım
ah benim bu akıldan sıyrılmış aklım
kimi gün boşlukta konacak yer bulamayan
kimi gün inatçı yosunlar gibi kepez diplerine yapışan aklım..."
dilâver cebeci-sitâre
aklıma yıldızlar dökülüyor
bir çaresiz zühre oluyorsun babil caddelerinde
ateş gözlü kâhinler koşuyorlar arkandan
binlerce meşalenin ışığı kımıldıyor saçlarında
gökyüzü salkım salkım
zigguratlar tıklım tıklım
dönüp dolaşıp dudaklarına takılıyor aklım
ah benim bu akıldan sıyrılmış aklım
kimi gün boşlukta konacak yer bulamayan
kimi gün inatçı yosunlar gibi kepez diplerine yapışan aklım..."
dilâver cebeci-sitâre
devamını gör...
1168.
sana çirkin dediler düşmanı oldum güzelin
sana kâfir dediler diş biledim halka bile
topladın saçtığı altınları yüzlerce elin
kahpelendin de garaz bağladım ahlaka bile.
f.n.camlibel
sana kâfir dediler diş biledim halka bile
topladın saçtığı altınları yüzlerce elin
kahpelendin de garaz bağladım ahlaka bile.
f.n.camlibel
devamını gör...
1169.
senin dudakların pembe
ellerin beyaz,
al tut ellerimi bebek
tut biraz!
benim doğduğum köylerde
ceviz ağaçları yoktu,
ben bu yüzden serinliğe hasretim
okşa biraz!
benim doğduğum köylerde
buğday tarlaları yoktu,
dağıt saçlarını bebek
savur biraz!
benim doğduğum köyleri
akşamları eşkıyalar basardı,
ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
konuş biraz!
cahit külebi
ellerin beyaz,
al tut ellerimi bebek
tut biraz!
benim doğduğum köylerde
ceviz ağaçları yoktu,
ben bu yüzden serinliğe hasretim
okşa biraz!
benim doğduğum köylerde
buğday tarlaları yoktu,
dağıt saçlarını bebek
savur biraz!
benim doğduğum köyleri
akşamları eşkıyalar basardı,
ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
konuş biraz!
cahit külebi
devamını gör...
1170.
zevahirime aldanma!
şu sıralar ruhum münzevi... ehvenişer dostluklardan çok uzaklarda, gönlüm inzivada...
yeise kapılmadan umutlarda...
gözden, gönülden uzaklarda... vaveylâ zihinlerin arasında dimağım, safderun kalmaya çabalamakta...
huzur bulduğum âlem!
ruhum, gönlüm, zihnim orada; iç dünyamı inşada...
şu sıralar ruhum münzevi... ehvenişer dostluklardan çok uzaklarda, gönlüm inzivada...
yeise kapılmadan umutlarda...
gözden, gönülden uzaklarda... vaveylâ zihinlerin arasında dimağım, safderun kalmaya çabalamakta...
huzur bulduğum âlem!
ruhum, gönlüm, zihnim orada; iç dünyamı inşada...
devamını gör...
1171.
kadeh
burası dalyan kahvesi
ortalık süt mavisi
apostol bu ne biçim meyhane
tabağımda bir bulut
kadehimde gökyüzü
oktay rifat horozcu
burası dalyan kahvesi
ortalık süt mavisi
apostol bu ne biçim meyhane
tabağımda bir bulut
kadehimde gökyüzü
oktay rifat horozcu
devamını gör...
1172.
bilge zamanlarımdan kalma bu yalnızlık,
özenle büyüttüğüm bir çocuk,
hüzünle öldürdüğüm bir kadın,
vazgeçerek tutunduğum bir dal yalnızlık.
yangınımın küllerinden etekler biçtim ömrüme,
bir plastik gibi erittim düşlerimi,
damla damla izi kaldı tenimde.
gamzelerim bile bir yüz hatası benim için.
gülümsedim çokça zehirli bir ölüme,
zamanın kokusu sindi, ruhumun karanlık köşelerine.
vuslatsız bir ömrün son demleri bunlar.
kuzu gibi büyüttüğüm çocuğu,
kendi ellerimle boğuyorum,
gamzelerime gömüyorum.
zehirli bir ömrün son vuslatı bu.
bilge zamanlarımdan kalma,
çaresiz bir yangının ortasında...
zehirli bir yaşamın son ölümü bu.
g.a
özenle büyüttüğüm bir çocuk,
hüzünle öldürdüğüm bir kadın,
vazgeçerek tutunduğum bir dal yalnızlık.
yangınımın küllerinden etekler biçtim ömrüme,
bir plastik gibi erittim düşlerimi,
damla damla izi kaldı tenimde.
gamzelerim bile bir yüz hatası benim için.
gülümsedim çokça zehirli bir ölüme,
zamanın kokusu sindi, ruhumun karanlık köşelerine.
vuslatsız bir ömrün son demleri bunlar.
kuzu gibi büyüttüğüm çocuğu,
kendi ellerimle boğuyorum,
gamzelerime gömüyorum.
zehirli bir ömrün son vuslatı bu.
bilge zamanlarımdan kalma,
çaresiz bir yangının ortasında...
zehirli bir yaşamın son ölümü bu.
g.a
devamını gör...
1173.
beyoğlu sakinleşti,
sıyrıldı maskesinden
tramvay bomboş geçti
istiklal caddesi'nden.
boş masada hayalin
kimseye görünmeden.
şarap verin hanıma
orda hanım yok ağbi
hassiktir be sezai
balo sokağa sızarım
hiç kimseyi üzmeden
bir intihar biçimi
hiç de faça vermeden.
beyoğlu'nda gezerim...
burada geçmiş hayatım.
şişe aç be sezai
burada bitsin hayatım.
sıyrıldı maskesinden
tramvay bomboş geçti
istiklal caddesi'nden.
boş masada hayalin
kimseye görünmeden.
şarap verin hanıma
orda hanım yok ağbi
hassiktir be sezai
balo sokağa sızarım
hiç kimseyi üzmeden
bir intihar biçimi
hiç de faça vermeden.
beyoğlu'nda gezerim...
burada geçmiş hayatım.
şişe aç be sezai
burada bitsin hayatım.
devamını gör...
1174.
candy boy
kamu spotu gözlerinizle
gökyüzüne bakarak umduğunuz medet?
katlamak katlanmak
iyi dayanmak kendine
korkaksan, kimilerine!
devlet adamlarının önünde
beni öpecek sevgili cesareti arıyorum
şikâyetli ağrıyı sessiz travmaya tercih ederken
babadan oğla geçen ahlak ve emrivaki
aramıza giren koca kıçlı politikanın ezbere dudağını öpüyorum.
ben televizyon değilim
ayarlarımla oynamayınız
sesimi kısmanıza
yahut istediğiniz zaman kapatıp açmanıza
karşı çıkıyorum
ben bir televizyon değilim
acil servis olan dünyanızda
panik atak kahvaltı davetlerinize
pembe t-shirtle gelmekle suçlanıyorum
ben bir proje değilim.
tek derdiniz yusuf hayal etmem
yüzünüzde her şey yolunda makyajı
pankart gibi açık olmamdan endişeli
bana bakıyorsunuz
oysa ben sevdiğim şarkıyı ezberlemekle
oysa ben sevgilimin ayak bileğini öpmekle
az ışıklı odamda kırılgan yüzüme yerleştirdiğiniz imaları
kremlemekle meşgulüm
22
oysa ben şeker portakalı ve yumuşak makine okuyorum
uygun adam marşa ayak vuruyorum.
çıkardığınız adlarımı yüzünüze vuruyorum
her şeyin bu denli benzer olmasına ne gerek var
eski sevgilimin cenaze törenine hazırlanıyorum
oysa ben hepinize iyi görünen komşumun tacizine uğruyorum
annemi dansa kaldırıyorum
dayanmak için şiirler okuyorum
erkeksen dediğiniz her şeye
dilimi çıkarıyorum
oysa ben
pirincinizden ayıkladığınızı sandığınız taş
değil
aşk olduğumu bilmediğinizi
biliyorum.
oysa siz?
onur köybaşı- lahitteki baykuş -no-7
kamu spotu gözlerinizle
gökyüzüne bakarak umduğunuz medet?
katlamak katlanmak
iyi dayanmak kendine
korkaksan, kimilerine!
devlet adamlarının önünde
beni öpecek sevgili cesareti arıyorum
şikâyetli ağrıyı sessiz travmaya tercih ederken
babadan oğla geçen ahlak ve emrivaki
aramıza giren koca kıçlı politikanın ezbere dudağını öpüyorum.
ben televizyon değilim
ayarlarımla oynamayınız
sesimi kısmanıza
yahut istediğiniz zaman kapatıp açmanıza
karşı çıkıyorum
ben bir televizyon değilim
acil servis olan dünyanızda
panik atak kahvaltı davetlerinize
pembe t-shirtle gelmekle suçlanıyorum
ben bir proje değilim.
tek derdiniz yusuf hayal etmem
yüzünüzde her şey yolunda makyajı
pankart gibi açık olmamdan endişeli
bana bakıyorsunuz
oysa ben sevdiğim şarkıyı ezberlemekle
oysa ben sevgilimin ayak bileğini öpmekle
az ışıklı odamda kırılgan yüzüme yerleştirdiğiniz imaları
kremlemekle meşgulüm
22
oysa ben şeker portakalı ve yumuşak makine okuyorum
uygun adam marşa ayak vuruyorum.
çıkardığınız adlarımı yüzünüze vuruyorum
her şeyin bu denli benzer olmasına ne gerek var
eski sevgilimin cenaze törenine hazırlanıyorum
oysa ben hepinize iyi görünen komşumun tacizine uğruyorum
annemi dansa kaldırıyorum
dayanmak için şiirler okuyorum
erkeksen dediğiniz her şeye
dilimi çıkarıyorum
oysa ben
pirincinizden ayıkladığınızı sandığınız taş
değil
aşk olduğumu bilmediğinizi
biliyorum.
oysa siz?
onur köybaşı- lahitteki baykuş -no-7
devamını gör...
1175.
dün gece yokuşu çıkıyordum,
günlerden yetmişsekizdi..
yaymacı
eski kitaplarını bekliyordu
kaldırımda
eskiden olduğu gibi,
alsınlar okusunlar diye
başkaları da.
bazı yerler değişmiş,
bazı yerler eskiden olduğu gibi
hiç değişmemiş..
inenlerle çıkanlar;
yaşlısı, genci
basımevi, kitabevi..
gelenlerle, kalanlar..
aynı umular, aynı bekleyiş..
adlarda, yapılarda okunuyor
olmuşlarla olanlar..
yalnız bir şey değişmemiş;
iniş-çıkış, geliş gidiş.
bu yalnız benim için değil..
nasılsa benden önce;
yüz, seksen, elli..
benden sonra da olacak,
besbelli.
benim de demek istediğim:
dün gene yokuşu çıkıyordum
günlerden yetmişsekizdi..
onu-buna kimilerini sordum,
çok azı bildi.
işte geçerken dün o yokuşdan,
günlerden yetmişsekizdi,
saat yetmişsekizdi..
otuzsekiz saat önce oradan
şarkılarıyla, şiirleriyle
bir şarışın geçmişdi..
onu soruyordu şimdi
bir sakallıdan..
ne bilsindi.
çağaloğlu yokuşu- özdemir asaf.
günlerden yetmişsekizdi..
yaymacı
eski kitaplarını bekliyordu
kaldırımda
eskiden olduğu gibi,
alsınlar okusunlar diye
başkaları da.
bazı yerler değişmiş,
bazı yerler eskiden olduğu gibi
hiç değişmemiş..
inenlerle çıkanlar;
yaşlısı, genci
basımevi, kitabevi..
gelenlerle, kalanlar..
aynı umular, aynı bekleyiş..
adlarda, yapılarda okunuyor
olmuşlarla olanlar..
yalnız bir şey değişmemiş;
iniş-çıkış, geliş gidiş.
bu yalnız benim için değil..
nasılsa benden önce;
yüz, seksen, elli..
benden sonra da olacak,
besbelli.
benim de demek istediğim:
dün gene yokuşu çıkıyordum
günlerden yetmişsekizdi..
onu-buna kimilerini sordum,
çok azı bildi.
işte geçerken dün o yokuşdan,
günlerden yetmişsekizdi,
saat yetmişsekizdi..
otuzsekiz saat önce oradan
şarkılarıyla, şiirleriyle
bir şarışın geçmişdi..
onu soruyordu şimdi
bir sakallıdan..
ne bilsindi.
çağaloğlu yokuşu- özdemir asaf.
devamını gör...
1176.
sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş
bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş
gökten gelerek gönlüne rüzgâr gibi inmiş
öyle bir sır ki bu ölsen bile asla açamazsın
anlatması imkânsız olan öyle bir an ki
hülyadaki ses varlığının gayesi sanki
bak emrediyor daldığın alemden uyan ki
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın
kalbin benim olsun çünkü mukadder
cismin sana yetmez mi, çabuk kalbini sök ver
yoktur öte âlemde de kurtulmaya bir yer
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın
ram ol bana, ruhun yeni bir âleme girsin
yazmış kaderin aşkıma ömrünce esirsin
aklınla, şuurunla, hayâlinle bilirsin
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın
bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş
gökten gelerek gönlüne rüzgâr gibi inmiş
öyle bir sır ki bu ölsen bile asla açamazsın
anlatması imkânsız olan öyle bir an ki
hülyadaki ses varlığının gayesi sanki
bak emrediyor daldığın alemden uyan ki
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın
kalbin benim olsun çünkü mukadder
cismin sana yetmez mi, çabuk kalbini sök ver
yoktur öte âlemde de kurtulmaya bir yer
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın
ram ol bana, ruhun yeni bir âleme girsin
yazmış kaderin aşkıma ömrünce esirsin
aklınla, şuurunla, hayâlinle bilirsin
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın
devamını gör...
1177.
kıldan bir köprü yapmışsın
gelsin kullar geçsin deyu
hele biz şöyle duralım
yiğit isen sen geç tanrı
yaratmışsın bağ-u cennet
kulların etsinler sohbet
cehennemi ne yarattın
be akılı koca tanrı
unuttuk diye namazı
bizi ateşe atarsın
kul yanması abes değil
gel bas kızgın saca tanrı
gelsin kullar geçsin deyu
hele biz şöyle duralım
yiğit isen sen geç tanrı
yaratmışsın bağ-u cennet
kulların etsinler sohbet
cehennemi ne yarattın
be akılı koca tanrı
unuttuk diye namazı
bizi ateşe atarsın
kul yanması abes değil
gel bas kızgın saca tanrı
devamını gör...
1178.
omuzlanınca tabutun
ilk defa kurtuldu ayakların topraktan;
pek muhteşem oldu medreseden çıkışın.
bir dilim ekmeği çok görenler
yüzüne bakmayanlar sağlığında
dikildiler yol üstüne
bir selâmla ödediler bütün borçlarını…
üzülme, gelmiyor diye çelenkler peşinden,
mevsimsiz oldu ölümün…
ne olurdu bir kış daha bekleseydin,
bahar gelir çiçekler açardı…
ölümün kimseyi sevindirmedi,
atsız arabasız kalktı cenazen.
zaten alçak gönüllü bir adamdın,
herkesten uzak yaşadın
cami avlusunda.
ölümün de gürültüsüz olsun!
devamını gör...
1179.
yarıda kalmış aşklarının hesapları içinde
denizlere açıldı içimizden biri
niçin gittiğini söylemeden.
doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri.
yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.
bulacak sanıyordu yenilikleri.
denizlere açıldı içimizden biri
niçin gittiğini söylemeden.
doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri.
yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.
bulacak sanıyordu yenilikleri.
devamını gör...
1180.
türkiye'de istanbul ne ise,
istanbul'da gece ne ise,
gecede yürümek ne ise,
yürürken düşünmek ne ise,
seni unutamamacasına düşünmek ne ise,
unutamamanın anlamı ne ise,
seni sevmek ne ise,
saklayayım, yok söyleyeyim derken
birden aşka düşmek ne ise.
her neyse...
özdemir asaf- diyek
istanbul'da gece ne ise,
gecede yürümek ne ise,
yürürken düşünmek ne ise,
seni unutamamacasına düşünmek ne ise,
unutamamanın anlamı ne ise,
seni sevmek ne ise,
saklayayım, yok söyleyeyim derken
birden aşka düşmek ne ise.
her neyse...
özdemir asaf- diyek
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162