geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
3121.
uslu dur, ruhum, uslu;
gevrektir taşıdığın kollar.
housman
gevrektir taşıdığın kollar.
housman
devamını gör...
3122.
günlerden bir gün
hamama gideceği tuttu,
sadrazam hazretlerinin
bir yanında birinci veziri
bir yanında ikinci veziri
bir yanında üçüncü veziri.
sonra efendime söyleyeyim
peşkircibaşı,
nalıncıbaşı
sabuncubaşı
velhasıl tam dört yüz kişilik kafile
peştamal takıp girdiler hamama
geçtiler kurnaların başına
üçer beşer
sadrazam deseniz
yan gelip yattı
memleketin en ünlü tellakları
sardılar dört yanını
kimi elini kaptı, kimi bacağını
bir keseleme sürtme faslı başladı.
tam on iki saat
on iki ünlü tellak
incitmeden keselediler
hazretin mübarek vücudunu.
öylesine kir çıktı ki sormayın
her biri nah parmağım gibi
aman efendim bu ne kiri
demeye kalmadı
keselerin altında eriyip gitti
koskoca sadrazam
bütün maiyet erkânı yerinden fırladı:
- nettünuz lan devletliyü..?
dediler tellaklara.
tellaklar cevap verdi:
- biz yıkadık, keseledik.
devletlinin kirden ibaret olduğunu bilemedik.
suç bizde değil..!
neyleyelim
kir bitti
sadrazam elden gitti..!
ümit yaşar oğuzcan
hamama gideceği tuttu,
sadrazam hazretlerinin
bir yanında birinci veziri
bir yanında ikinci veziri
bir yanında üçüncü veziri.
sonra efendime söyleyeyim
peşkircibaşı,
nalıncıbaşı
sabuncubaşı
velhasıl tam dört yüz kişilik kafile
peştamal takıp girdiler hamama
geçtiler kurnaların başına
üçer beşer
sadrazam deseniz
yan gelip yattı
memleketin en ünlü tellakları
sardılar dört yanını
kimi elini kaptı, kimi bacağını
bir keseleme sürtme faslı başladı.
tam on iki saat
on iki ünlü tellak
incitmeden keselediler
hazretin mübarek vücudunu.
öylesine kir çıktı ki sormayın
her biri nah parmağım gibi
aman efendim bu ne kiri
demeye kalmadı
keselerin altında eriyip gitti
koskoca sadrazam
bütün maiyet erkânı yerinden fırladı:
- nettünuz lan devletliyü..?
dediler tellaklara.
tellaklar cevap verdi:
- biz yıkadık, keseledik.
devletlinin kirden ibaret olduğunu bilemedik.
suç bizde değil..!
neyleyelim
kir bitti
sadrazam elden gitti..!
ümit yaşar oğuzcan
devamını gör...
3123.
bir şarap isterim bu akşam
birkaç sigara
biraz acı
bir yanım kayıpsa eğer
biraz bulunmak
akşamsa sabah
bugünse yarın
ben en çok beklerim
bir katilse zaman
en çok zaman isterim
ölmek istemem
yaşamam
ben biraz yok olmak ,
biraz var olmak isterim
hayalse herşey , uyanmak
gerçekse herşey , uyumak
ben biraz yok olmak isterim
biraz var olmak
biraz olmak isterim
hiç olmamışken
olmuş olmak isterim
ani ilhamlar geliyor bazen
birkaç sigara
biraz acı
bir yanım kayıpsa eğer
biraz bulunmak
akşamsa sabah
bugünse yarın
ben en çok beklerim
bir katilse zaman
en çok zaman isterim
ölmek istemem
yaşamam
ben biraz yok olmak ,
biraz var olmak isterim
hayalse herşey , uyanmak
gerçekse herşey , uyumak
ben biraz yok olmak isterim
biraz var olmak
biraz olmak isterim
hiç olmamışken
olmuş olmak isterim
ani ilhamlar geliyor bazen
devamını gör...
3124.
kendi şiirimi.
gecenin sessizliğinde
anlam arıyorum , yaşamak için, bu yere
şairler içiyor şarap ,
ben içmiyorum diye mi yazılarım hep harap
sonlari denk geliyor kafiye
yazıyorum öyle , ha diye
daralıyorum işsizlik ten
annem dedi , kurtulamazmışım bu yasaklı pislikten
uyuşuyor beynim , acıyor ellerim
millet nasıl yaşıyor , benim mi bı böyle kaderim !
az kaldı bitiyor yine morfin paketim .
babam azarlıyor gün boyu
adam olamadık, rezillik diz boyu
ceza gelmiş mahkemeden !
savcı sağır olmuş , ifademizi dinlemeden .
yaşayamadım ben bu hayatı .
attım yine , sövdüm saydım son sigarayı
geçim sıkıntısı nedir böyle açmayın lan artık arayı.
hayalimde bile yok çiçekli sarayı
ödüyorlar bizim evin elektrik faturayı
gecenin sessizliğinde
anlam arıyorum , yaşamak için, bu yere
şairler içiyor şarap ,
ben içmiyorum diye mi yazılarım hep harap
sonlari denk geliyor kafiye
yazıyorum öyle , ha diye
daralıyorum işsizlik ten
annem dedi , kurtulamazmışım bu yasaklı pislikten
uyuşuyor beynim , acıyor ellerim
millet nasıl yaşıyor , benim mi bı böyle kaderim !
az kaldı bitiyor yine morfin paketim .
babam azarlıyor gün boyu
adam olamadık, rezillik diz boyu
ceza gelmiş mahkemeden !
savcı sağır olmuş , ifademizi dinlemeden .
yaşayamadım ben bu hayatı .
attım yine , sövdüm saydım son sigarayı
geçim sıkıntısı nedir böyle açmayın lan artık arayı.
hayalimde bile yok çiçekli sarayı
ödüyorlar bizim evin elektrik faturayı
devamını gör...
3125.
nejat uygur - son şiir
aşık veysel - derdim türlü türlü yoktur ilacım
aşık veysel - derdim türlü türlü yoktur ilacım
devamını gör...
3126.
14 temmuzu geçtik, yol açık artık.
-
ölümü yaşamaya övgü
"herkesin aşkının bir parça azımsandığı yerde
ben üç kişi biliyorum
ben bir ekmekle tuz biliyorum
bir de aşk biliyorum (dedi)
benim işim gece gündüz gökyüzünde durmaktır
meryem oğlu isa'nın ballandıra ballandıra anlattığı yerdeyim
köhne ama güneşli sokaklara bayılıyorum
şarkıların adam öldürmek için yettiği kenar sokaklara
meymenet sokağı böyle bir sokaktır
29 ekim bayramında gider üstünde dolanırım
14 temmuz gecesi ne yapar yapar van gogh'un cümbüşüne
giderim
yıldızlı yüzler hava fişekleri dereler gibi akıp giden sevgi
ezberlediğim esenlikleri sonra bir bir anarım
ezberlediğim dudakları sonra bir bir anarım
bu bir adamın türküsüdür
bu adamın türküsü nedir bilmiyorum
bu adam da türküsünü bilmiyor
unutmamış sanırım yeniden hep yeniden yaratacak
işte siz de buradasınız ben de buradayım
gökyüzünde parça parça bir yağmur varsa
istekli parmaklarında uysal bir mermer varsa
elleriyle birlikte bir kadının yanında yatıyorsa
kan varsa ortada çizgiler kınlıyorsa
her nerede salkım saçak bir ateş yanıyorsa
her nerede vakit sabaha karşıysa
bu adam orada var"
turgut uyar
-
ölümü yaşamaya övgü
"herkesin aşkının bir parça azımsandığı yerde
ben üç kişi biliyorum
ben bir ekmekle tuz biliyorum
bir de aşk biliyorum (dedi)
benim işim gece gündüz gökyüzünde durmaktır
meryem oğlu isa'nın ballandıra ballandıra anlattığı yerdeyim
köhne ama güneşli sokaklara bayılıyorum
şarkıların adam öldürmek için yettiği kenar sokaklara
meymenet sokağı böyle bir sokaktır
29 ekim bayramında gider üstünde dolanırım
14 temmuz gecesi ne yapar yapar van gogh'un cümbüşüne
giderim
yıldızlı yüzler hava fişekleri dereler gibi akıp giden sevgi
ezberlediğim esenlikleri sonra bir bir anarım
ezberlediğim dudakları sonra bir bir anarım
bu bir adamın türküsüdür
bu adamın türküsü nedir bilmiyorum
bu adam da türküsünü bilmiyor
unutmamış sanırım yeniden hep yeniden yaratacak
işte siz de buradasınız ben de buradayım
gökyüzünde parça parça bir yağmur varsa
istekli parmaklarında uysal bir mermer varsa
elleriyle birlikte bir kadının yanında yatıyorsa
kan varsa ortada çizgiler kınlıyorsa
her nerede salkım saçak bir ateş yanıyorsa
her nerede vakit sabaha karşıysa
bu adam orada var"
turgut uyar
devamını gör...
3127.
erkek kadına dedi ki:
- seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
erkek kadına dedi ki:
- seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...
kadın erkeğe dedi ki:
- baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana...
ve artık
biliyorum:
toprağın
yüzü güneşli bir ana gibi
en son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...
fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olanın parmaklarına
başımı kurtarmam kâbil
değil!
sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak...
sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
kadın sustu.
sarıldılar
bir kitap düştü yere...
kapandı bir pencere...
ayrıldılar...
devamını gör...
3128.
gece gece aklıma nereden geldiyse, tüm sevmeyenlerime armağan ediyorum, saygı sevgi esenliklerle kalınız efendim
ben sana ben sana bok demem,
boklar duyar ar eder.
bir zerren düşse boka,
onu da mundar eder.
tanrı senin hamurunu necasetle yoğurmuş,
anan seni s.ç.r iken yanlışlıkla doğurmuş.
neyzen tevfik
boklar duyar ar eder.
bir zerren düşse boka,
onu da mundar eder.
tanrı senin hamurunu necasetle yoğurmuş,
anan seni s.ç.r iken yanlışlıkla doğurmuş.
neyzen tevfik
devamını gör...
3129.
3130.
ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
pervane olan kendini gizler mi alevden?
sen istedin ondan, gönül zorla tutuştu
pervane olan kendini gizler mi alevden?
sen istedin ondan, gönül zorla tutuştu
gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse
ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse
her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse
her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse
hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
içimdeki azgın devi rüzgârlara attım
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım
içimdeki azgın devi rüzgârlara attım
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin
h.nihal atsız
bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
pervane olan kendini gizler mi alevden?
sen istedin ondan, gönül zorla tutuştu
pervane olan kendini gizler mi alevden?
sen istedin ondan, gönül zorla tutuştu
gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse
ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse
her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse
her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse
hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
içimdeki azgın devi rüzgârlara attım
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım
içimdeki azgın devi rüzgârlara attım
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin
h.nihal atsız
devamını gör...
3131.
3132.
gelirsen köyüm büyür
çocuklar da güler
dağ eteklerinden ceylanlar da köye iner
sabah nir demet papatya toplar babam
üç öğün oya diye takar tülbentine annem
çocuklar da güler
dağ eteklerinden ceylanlar da köye iner
sabah nir demet papatya toplar babam
üç öğün oya diye takar tülbentine annem
devamını gör...
3133.
3134.
3135.
west ındies,kızıl elma,itaki,maçin!
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
beyazların yöresinde nasibim kalmadı
yerlilerin topraklarına karşı şuç işledim
zorbaların arasında tehlikeli bir nifak
uyrukların arasında uygunsuz biriyim
vahşetim
beni baygın meyvaların lezzetinden kopardı
kendime dünyada bir
acı kök tadı seçtim
yakın yerde soluklanacak gölge bana yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
uzak nedir?
kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
başım açık, saçlarımı ikiye
ortadan ayırdım
kimin ülkesinden geçsem
şakaklarımda dövmeler beni ele verecek
cesur ve onurlu diyecekler
halbuki suskun ve kederliyim
korsanlardan kaptığım gürlek nara
işime yaramıyor
rençberlerin o rahat
ve oturmuş lehçesinden tiksinirim
boynumda
bana yargı yükleyenlerin
utançlarından yapılma mücevherler
sırtımda sağır kantarı gizli bilgilerin
mataramdaki suya tuz ekledim, azığım yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
bir hayatı,ısmarlama bir hayatı bırakıyorum
görenler üstünde iyi duruyor derdi her bakışta
askerken kantinden satın aldığım cep aynası
bazı geceler çıkarken
uçarı bir gülümseyişle takındığım muşta
gibi lükslerim de burda kalacak
siparişi yargıcılar tarafından verilmiş
bu hayattan ne koku, ne yankı, ne de boya
taşımamı yasaklayan belgeyi imzaladım
burada bitti artık işim, ocağım yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
beyazların yöresinde nasibim kalmadı
yerlilerin topraklarına karşı şuç işledim
zorbaların arasında tehlikeli bir nifak
uyrukların arasında uygunsuz biriyim
vahşetim
beni baygın meyvaların lezzetinden kopardı
kendime dünyada bir
acı kök tadı seçtim
yakın yerde soluklanacak gölge bana yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
uzak nedir?
kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
başım açık, saçlarımı ikiye
ortadan ayırdım
kimin ülkesinden geçsem
şakaklarımda dövmeler beni ele verecek
cesur ve onurlu diyecekler
halbuki suskun ve kederliyim
korsanlardan kaptığım gürlek nara
işime yaramıyor
rençberlerin o rahat
ve oturmuş lehçesinden tiksinirim
boynumda
bana yargı yükleyenlerin
utançlarından yapılma mücevherler
sırtımda sağır kantarı gizli bilgilerin
mataramdaki suya tuz ekledim, azığım yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
bir hayatı,ısmarlama bir hayatı bırakıyorum
görenler üstünde iyi duruyor derdi her bakışta
askerken kantinden satın aldığım cep aynası
bazı geceler çıkarken
uçarı bir gülümseyişle takındığım muşta
gibi lükslerim de burda kalacak
siparişi yargıcılar tarafından verilmiş
bu hayattan ne koku, ne yankı, ne de boya
taşımamı yasaklayan belgeyi imzaladım
burada bitti artık işim, ocağım yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
devamını gör...
3136.
artık kalbim yok
ağladığımda sana
düşündüğümde seni
artık kalbim yok
seni anlatırken birilerine, atmıyor kalbim
atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda
istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok !
küçük bir velede verdim onu, oyuncak niyetine
fırlattım attım doyursun karnını diye bir sokak köpeğine
suda sektirdim bir kiremit parçası gibi ve bekledim batmasını
bekledim batmasını yanan bir gemi nasıl ağlayarak denize dökülürse
istediğin gibi yaptım;
artık kalbim yok!
artık kalbim yok baktığımda eski resimlere
özlediğimde seni arta kalmış bir kalbim yok!
yok!
ağladığımda sana
düşündüğümde seni
artık kalbim yok
seni anlatırken birilerine, atmıyor kalbim
atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda
istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok !
küçük bir velede verdim onu, oyuncak niyetine
fırlattım attım doyursun karnını diye bir sokak köpeğine
suda sektirdim bir kiremit parçası gibi ve bekledim batmasını
bekledim batmasını yanan bir gemi nasıl ağlayarak denize dökülürse
istediğin gibi yaptım;
artık kalbim yok!
artık kalbim yok baktığımda eski resimlere
özlediğimde seni arta kalmış bir kalbim yok!
yok!
devamını gör...
3137.
döndüm daldan düşen kuru yaprağa
seher yeli dağıt beni kır beni
götür tozlarımı burdan uzağa
yarin çıplak ayağına sür beni
aldım sazı çıktım gurbet görmeye
dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
ne lüzum var şuna buna sormaya
senden ayrı ne hal oldum gör beni
ayın şavkı vurur sazım üstüne
söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
ay bir yandan sen bir yandan sar beni
yedi yıldır uğramadım yurduma
dert ortağı aramadım derdime
geleceksen bir gün düşüp ardıma
kula değil yüreğine sor beni
(bkz: sabahattin ali)
seher yeli dağıt beni kır beni
götür tozlarımı burdan uzağa
yarin çıplak ayağına sür beni
aldım sazı çıktım gurbet görmeye
dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
ne lüzum var şuna buna sormaya
senden ayrı ne hal oldum gör beni
ayın şavkı vurur sazım üstüne
söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
ay bir yandan sen bir yandan sar beni
yedi yıldır uğramadım yurduma
dert ortağı aramadım derdime
geleceksen bir gün düşüp ardıma
kula değil yüreğine sor beni
(bkz: sabahattin ali)
devamını gör...
3138.
hiçbir pul hiçbir zarfa yakışmıyor
hiçbir zarf üç beş satıra
ne zaman yanyanayız işte o zaman
doyamıyoruz tenlerimizin bitmez tükenmez sorgusuna
bırakmak bırakılmak demeyelim
durmadan yer değiştiriyor anlamlar da
ben ki bir boşluk kadar büyümüşüm bu yüzden
sanki kış aylarında bir uçurumda.
anlarım sedir ağacının dilinden
ve usta bir aslan terbiyecisinin ruhundan da
hiç anlamaz olur muyum öpüşünü de kalbimi
o öpen sensen bir de dalgaları çekiştiren bir kız
çocuğuyla.
hepsini biliyorum, hepsi aklımda
hepsi de hiç kımıldamayan bi duman gibi havada.
edip cansever
hiçbir zarf üç beş satıra
ne zaman yanyanayız işte o zaman
doyamıyoruz tenlerimizin bitmez tükenmez sorgusuna
bırakmak bırakılmak demeyelim
durmadan yer değiştiriyor anlamlar da
ben ki bir boşluk kadar büyümüşüm bu yüzden
sanki kış aylarında bir uçurumda.
anlarım sedir ağacının dilinden
ve usta bir aslan terbiyecisinin ruhundan da
hiç anlamaz olur muyum öpüşünü de kalbimi
o öpen sensen bir de dalgaları çekiştiren bir kız
çocuğuyla.
hepsini biliyorum, hepsi aklımda
hepsi de hiç kımıldamayan bi duman gibi havada.
edip cansever
devamını gör...
3139.
bana mevlana’yı, yunus’u verin
mecnun’u, leyla’yı size bıraktım
kırk yıldır susuzum, bir tas su verin
ırmağı, deryayı size bıraktım
talipli değilim şöhrete, şana,
makamı, rütbeyi yük etmem cana
dostluk, sevgi, şefkat yetişir bana,
dövüşü, kavgayı size bıraktım.
zaman yoktur ekip, biçip, sürmeme
ham topraktan haram mahsul dermeme
bir tek gönül kâfi gelir girmeme
konağı, sarayı size bıraktım.
çokta değil, hakta buldum huzuru,
istediğim alınteri, göznuru
benliği, kibiri, iğrenç gururu
faizi, bankayı size bıraktım.
hiç biriniz telaş etmesin boşa
doyacak gözünüz toprağa, taşa..
beni inancımla koyun başbaşa..
topyekün dünyayı size bıraktım
abdurrahim karakoç
mecnun’u, leyla’yı size bıraktım
kırk yıldır susuzum, bir tas su verin
ırmağı, deryayı size bıraktım
talipli değilim şöhrete, şana,
makamı, rütbeyi yük etmem cana
dostluk, sevgi, şefkat yetişir bana,
dövüşü, kavgayı size bıraktım.
zaman yoktur ekip, biçip, sürmeme
ham topraktan haram mahsul dermeme
bir tek gönül kâfi gelir girmeme
konağı, sarayı size bıraktım.
çokta değil, hakta buldum huzuru,
istediğim alınteri, göznuru
benliği, kibiri, iğrenç gururu
faizi, bankayı size bıraktım.
hiç biriniz telaş etmesin boşa
doyacak gözünüz toprağa, taşa..
beni inancımla koyun başbaşa..
topyekün dünyayı size bıraktım
abdurrahim karakoç
devamını gör...
3140.
ikinizden hanginizin
saçları gece laciverdi siyah
yıldız tozundan ışıltılı
ve zengin
bakır çalığı gözleri
derin
yer yer
eflatuna çalıyor
ikinizden hanginizin
nemli dudakları fuschia
kirpikleri kaşlarına dolaşık
ağzı fena halde aşık
başladığı her öpüşte kalıyor
ikinizden hanginizin
neyi noksan neyi fazla
ikinizden hanginize sorsan
her defasında
kendisini ötekisi sanıyor
çok fena aldanıyor
sahi siz
hanginiz
hanginizsiniz
(bkz: atilla ilhan)
saçları gece laciverdi siyah
yıldız tozundan ışıltılı
ve zengin
bakır çalığı gözleri
derin
yer yer
eflatuna çalıyor
ikinizden hanginizin
nemli dudakları fuschia
kirpikleri kaşlarına dolaşık
ağzı fena halde aşık
başladığı her öpüşte kalıyor
ikinizden hanginizin
neyi noksan neyi fazla
ikinizden hanginize sorsan
her defasında
kendisini ötekisi sanıyor
çok fena aldanıyor
sahi siz
hanginiz
hanginizsiniz
(bkz: atilla ilhan)
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166