geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
2181.
delikanlım!
iyi bak yıldızlara, onları belki bir daha göremezsin...
belki bir daha yıldızların ışığında kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin...
delikanlım! senin kafanın içi yıldızlı karanlıklar kadar güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.
yıldızlar ve senin kafan kâinatın en mükemmel şeyidir.
delikanlım! sen ki, ya bir köşebaşında kan sızarak kaşından gebereceksin ya da bir darağacında can vereceksin. iyi bak yıldızlara, onları göremezsin bir daha.
delikanlım! belki beni anladın belki anlamadın. kesiyorum sözümü.
sevmek mükemmel iş, delikanlım. sev bakalım...
madem ki kafanda ışıklı bir gece var, benden izin sana, sev sevebildiğin kadar...
iyi bak yıldızlara, onları belki bir daha göremezsin...
belki bir daha yıldızların ışığında kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin...
delikanlım! senin kafanın içi yıldızlı karanlıklar kadar güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.
yıldızlar ve senin kafan kâinatın en mükemmel şeyidir.
delikanlım! sen ki, ya bir köşebaşında kan sızarak kaşından gebereceksin ya da bir darağacında can vereceksin. iyi bak yıldızlara, onları göremezsin bir daha.
delikanlım! belki beni anladın belki anlamadın. kesiyorum sözümü.
sevmek mükemmel iş, delikanlım. sev bakalım...
madem ki kafanda ışıklı bir gece var, benden izin sana, sev sevebildiğin kadar...
devamını gör...
2182.
tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş tahirle zühre olabilmekte
yani yürekte.
meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
yani tahiri zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
tahir ne kaybederdi tahirliğinden?
tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
-nazım hikmet-
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş tahirle zühre olabilmekte
yani yürekte.
meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
yani tahiri zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
tahir ne kaybederdi tahirliğinden?
tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
-nazım hikmet-
devamını gör...
2183.
hiç kimse yok kimsesiz
herkesin var bir kimsesi
ben bugün kimsesiz kaldım
ey kimsesizler kimsesi
herkesin var bir kimsesi
ben bugün kimsesiz kaldım
ey kimsesizler kimsesi
devamını gör...
2184.
her günkü şarkım
şehirde bir kasvet,
rüzgârda bu dâvet,
enginde hürriyet,
serde gençlik varken,
beyaz açılırken
bu mavi sularda
her gün binbir yelken,
âni bir kararda,
edip şehre veda,
niçin acep niçin
sen de bir geminin
yolcusu değilsin?
şehirde bu kasvet,
rüzgârda bu dâvet,
enginde hürriyet,
serde gençlik varken.
şehirde bir kasvet,
rüzgârda bu dâvet,
enginde hürriyet,
serde gençlik varken,
beyaz açılırken
bu mavi sularda
her gün binbir yelken,
âni bir kararda,
edip şehre veda,
niçin acep niçin
sen de bir geminin
yolcusu değilsin?
şehirde bu kasvet,
rüzgârda bu dâvet,
enginde hürriyet,
serde gençlik varken.
devamını gör...
2185.
gözlerimi yumsam
mayınlar patlayacak çobanlarımda
kuzular geceye
kırık bir kaval gibi dizilecekler
elimden hiçbir şey gelmiyor inan
dünyasız kaldıkça böyle
aklıma seni düşürüyorum
karnıma bir tank giriyor
gibi seni düşünüyorum
alnımda harp
kaşlarıma basa basa yürürken
çehreme çalınmış hilal
kalbimden küllerle fışkıracak neredeyse
dönüp baksan ölümün elimden olacak
bir terazi bozacak eski bir teraziyi
morga mor çalacak pıhtılaşan kan
terlemeyen bir at patlayacak koşarken
dönüp baksan şeddad’ı indirecek kıyamet!
tül
rüzgarla değil artık
güneş
bile battı
savrulan balyoz
içinden geçiyor buharın
tutan el
yarıyor suyu
kan zerk aleminde seninle dolanırken kuyumu
kıyıldı nikah
ölsem de durur nişanı
ben bir tek damarımı bilirim onun da adı şah!
deli gibi uykum var nermin
şuramda sen
gecenin üçünde çevirmeme girmişsin
o dakka telsizime
ela gözlü türküler çalmışlar
ve devletin dinlenmeden dinleyen dinlileri
dillerimi işkenceye sağmışlar
anlatamıyorum nermin
bu dudak öpemez deyince bana inanmıyorlar
kimin içine değebilmiş bir dudak?
mühür verilmiş ateşe
ve erimemişse mühür
bülbül ne için ölsün ki güle?
o çekiç gözlü, bahçıvan mı sanıyormuş kendini?
bizi elindeki çivilerle mi döndürecekmiş çöle?
deli gibi uykum var nermin
elimden hiçbir şey gelmiyor inan
ben her gün bir emevi asıyorum içimde
azalmıyorlar nermin
omzumda bir gülünç ağrısı
nereye gitsem
varır varmaz arıyorum seni kendime
yapacak bir şeyim yok
çok sağanak yağdın zarlarıma
beni içime kadar ıslattın nermin
zührevi bir felçsin arlarıma
şuramda sen
şuramda…
son sürat kan kaybediyorken
devrilen bir ambülansın içinde kadar şuramda…
açıp gösteremiyorum nermin
yasal tedbir koymuşlar gözyaşlarıma
deli gibi uykum var nermin
bir mengene
ile şakaklarımı
yeniden sipariş ettim kendime
urlarımı cellâdıma bahşiş bıraktım
zaten nereye uzansam ölüm
içime bir gardiyan kaçmış gibi ben
koğuşlarımdan sana daraltılmışım
ipin koptuğu yerden boşanan bir çığlığınsın
iki el sıksan havaya
iki kuş düşer verir kalbini
ama beni bir bahane bulup da…
kurbağaları tartmaktan dönen bir yılgınlığınsın
deli gibi uykum var nermin
gözlerimi tankerler boşaltıyor
gözlerini gözlerimden al
beraber bir şeylere bakalım
elimden hiçbir şey gelmiyor inan
elimi çabuk tutman lazım
ben ki
böbreklerimle hayata bağışlanmışım
anlamak istemediğim bir şey var gülüşünde
istimlak edilmiş gövden
ne kadar da kanlı duruyor sermayenin dişinde
böyle ru be ru
böyle eli belinde müteyakkız
sittin sene geçse anlaşamayız
beraber bir şeylere bakalım nermin
bakmayalım hiç birbirimize
deli gibi uykum var nermin
gövdemi söküyor şafak
ipliğim çözüldükçe
içimde ağırlaşan bir ittifak
cebimde marx
boynumda dükkan kapatan esnaf
dünya elindeki aynayla
açı kuruyor omuzlarımın ortasına
uyumuyorum nermin
kustuğum kükürt soluduğum azotla akraba
birbirini bulan iki açık pencere
gibi cereyan yapıyoruz seninle hayata
artık kabullendim:
beni karşılamıyorsun burada!
ben senin uyuduğun yerlerde geziyorum
sen benim sürülerimi sürüyorsun bozkırlarına
deli gibi uykum var nermin
elimden hiçbir şey gelmiyor inan
ben nasıl uyurum sen uyanmazsan
allah biliyor hiçbir şeyim yok
sevilecek şeyler ağaçların arasından geçip gidiyor
seni sevmek de öyle orman!
yanınca bitiyor her şey yanınca bitiyor
kalanlarla avunmuyorum nermin
sen yoksun her nasıl olmayacaksan
bu imtihan bu debi
o terli atın külündense bu kalp
çok sevinirim ya rabbi
beni her yerimden kapatırsan
mayınlar patlayacak çobanlarımda
kuzular geceye
kırık bir kaval gibi dizilecekler
elimden hiçbir şey gelmiyor inan
dünyasız kaldıkça böyle
aklıma seni düşürüyorum
karnıma bir tank giriyor
gibi seni düşünüyorum
alnımda harp
kaşlarıma basa basa yürürken
çehreme çalınmış hilal
kalbimden küllerle fışkıracak neredeyse
dönüp baksan ölümün elimden olacak
bir terazi bozacak eski bir teraziyi
morga mor çalacak pıhtılaşan kan
terlemeyen bir at patlayacak koşarken
dönüp baksan şeddad’ı indirecek kıyamet!
tül
rüzgarla değil artık
güneş
bile battı
savrulan balyoz
içinden geçiyor buharın
tutan el
yarıyor suyu
kan zerk aleminde seninle dolanırken kuyumu
kıyıldı nikah
ölsem de durur nişanı
ben bir tek damarımı bilirim onun da adı şah!
deli gibi uykum var nermin
şuramda sen
gecenin üçünde çevirmeme girmişsin
o dakka telsizime
ela gözlü türküler çalmışlar
ve devletin dinlenmeden dinleyen dinlileri
dillerimi işkenceye sağmışlar
anlatamıyorum nermin
bu dudak öpemez deyince bana inanmıyorlar
kimin içine değebilmiş bir dudak?
mühür verilmiş ateşe
ve erimemişse mühür
bülbül ne için ölsün ki güle?
o çekiç gözlü, bahçıvan mı sanıyormuş kendini?
bizi elindeki çivilerle mi döndürecekmiş çöle?
deli gibi uykum var nermin
elimden hiçbir şey gelmiyor inan
ben her gün bir emevi asıyorum içimde
azalmıyorlar nermin
omzumda bir gülünç ağrısı
nereye gitsem
varır varmaz arıyorum seni kendime
yapacak bir şeyim yok
çok sağanak yağdın zarlarıma
beni içime kadar ıslattın nermin
zührevi bir felçsin arlarıma
şuramda sen
şuramda…
son sürat kan kaybediyorken
devrilen bir ambülansın içinde kadar şuramda…
açıp gösteremiyorum nermin
yasal tedbir koymuşlar gözyaşlarıma
deli gibi uykum var nermin
bir mengene
ile şakaklarımı
yeniden sipariş ettim kendime
urlarımı cellâdıma bahşiş bıraktım
zaten nereye uzansam ölüm
içime bir gardiyan kaçmış gibi ben
koğuşlarımdan sana daraltılmışım
ipin koptuğu yerden boşanan bir çığlığınsın
iki el sıksan havaya
iki kuş düşer verir kalbini
ama beni bir bahane bulup da…
kurbağaları tartmaktan dönen bir yılgınlığınsın
deli gibi uykum var nermin
gözlerimi tankerler boşaltıyor
gözlerini gözlerimden al
beraber bir şeylere bakalım
elimden hiçbir şey gelmiyor inan
elimi çabuk tutman lazım
ben ki
böbreklerimle hayata bağışlanmışım
anlamak istemediğim bir şey var gülüşünde
istimlak edilmiş gövden
ne kadar da kanlı duruyor sermayenin dişinde
böyle ru be ru
böyle eli belinde müteyakkız
sittin sene geçse anlaşamayız
beraber bir şeylere bakalım nermin
bakmayalım hiç birbirimize
deli gibi uykum var nermin
gövdemi söküyor şafak
ipliğim çözüldükçe
içimde ağırlaşan bir ittifak
cebimde marx
boynumda dükkan kapatan esnaf
dünya elindeki aynayla
açı kuruyor omuzlarımın ortasına
uyumuyorum nermin
kustuğum kükürt soluduğum azotla akraba
birbirini bulan iki açık pencere
gibi cereyan yapıyoruz seninle hayata
artık kabullendim:
beni karşılamıyorsun burada!
ben senin uyuduğun yerlerde geziyorum
sen benim sürülerimi sürüyorsun bozkırlarına
deli gibi uykum var nermin
elimden hiçbir şey gelmiyor inan
ben nasıl uyurum sen uyanmazsan
allah biliyor hiçbir şeyim yok
sevilecek şeyler ağaçların arasından geçip gidiyor
seni sevmek de öyle orman!
yanınca bitiyor her şey yanınca bitiyor
kalanlarla avunmuyorum nermin
sen yoksun her nasıl olmayacaksan
bu imtihan bu debi
o terli atın külündense bu kalp
çok sevinirim ya rabbi
beni her yerimden kapatırsan
devamını gör...
2186.
ne yapacağımı sanıyorsun ki?
tenin tenime bu kadar sinmişken
ömrüm azala azala akarken önümde
gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken
senin korkularını
benim inceliğimi doldurup yüreğime
bıraktığın boşluğu yonta yonta
binlerce heykelini yapacağım
şükrü erbaş
devamını gör...
2187.
-ben sana mecburum-
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski istanbul mudur?
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum bilemezsin
atilla ilhan
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski istanbul mudur?
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum bilemezsin
atilla ilhan
devamını gör...
2188.
dilberâ dûstdâr-i mâ şode’î
mûnis-i rûzgâr-i mâ şode’î
omrhâ şod ki bîkarâr-i toyem
to medâr-i karâr-i mâ şode’î
devamını gör...
2189.
çok yakınlarda
sabahlardan bir sabah
seni gerçekten insanca kucaklasam
sımsıkı
ve yüreğimi avuçlarına koysam
ne dersin ?
nazım hikmet
sabahlardan bir sabah
seni gerçekten insanca kucaklasam
sımsıkı
ve yüreğimi avuçlarına koysam
ne dersin ?
nazım hikmet
devamını gör...
2190.
ne uyumak istiyorum ne de uyanmak
kararsızlıklarımla boğuşurken geçiyor zaman
pek hoş değil dilemmalarla yaşamak
insan kendi içinde yaşadığında olmuyor duyan
çok uzağa gitmeni istemesem de ben kaçarım
savaşacak gücü kendimde bulamıyorum
kalbinle beynin tersleşirse kazanan çıkmaz
sonunda senaryo senin, senin istediğin gibi bitsin
kararsızlıklarımla boğuşurken geçiyor zaman
pek hoş değil dilemmalarla yaşamak
insan kendi içinde yaşadığında olmuyor duyan
çok uzağa gitmeni istemesem de ben kaçarım
savaşacak gücü kendimde bulamıyorum
kalbinle beynin tersleşirse kazanan çıkmaz
sonunda senaryo senin, senin istediğin gibi bitsin
devamını gör...
2191.
''dağlar ile taşlar ile
çağırayım mevlâm seni
seherlerde kuşlar ile
çağırayım mevlâm seni
su dibinde mâhi ile
sahralarda âhu ile
abdal olup ''yâ hû!'' ile
çağırayım mevlâm seni
gökyüzünde isa ile
tur dağında musa ile
elimdeki âsâ ile
çağırayım mevlâm seni
derdi çokça eyyûb ile
gözü yaşlı yâkûb ile
ol muhammed mahbûb ile
çağırayım mevlâm seni
bilmişim dünya hâlini
terk ettim kıyl ü kâlini
baş açık, ayak yalını
çağırayım mevlâm seni
yûnus okur diller ile
ol kumru bülbüller ile
hakk'ı seven kullar ile
çağırayım mevlâm seni''
yunus emre
şiiri, dokunaklı ve buğulu sesiyle cihan ünal okumuş:
çağırayım mevlâm seni
seherlerde kuşlar ile
çağırayım mevlâm seni
su dibinde mâhi ile
sahralarda âhu ile
abdal olup ''yâ hû!'' ile
çağırayım mevlâm seni
gökyüzünde isa ile
tur dağında musa ile
elimdeki âsâ ile
çağırayım mevlâm seni
derdi çokça eyyûb ile
gözü yaşlı yâkûb ile
ol muhammed mahbûb ile
çağırayım mevlâm seni
bilmişim dünya hâlini
terk ettim kıyl ü kâlini
baş açık, ayak yalını
çağırayım mevlâm seni
yûnus okur diller ile
ol kumru bülbüller ile
hakk'ı seven kullar ile
çağırayım mevlâm seni''
yunus emre
şiiri, dokunaklı ve buğulu sesiyle cihan ünal okumuş:
devamını gör...
2192.
beni güzel hatırla
bunlar son satırlar
farzet ki bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından
ya da bir yağmur sel oldum sokağında
sonra toprak çekti suyu
kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için
uyandın ve ben bittim..
beni güzel hatırla
çünkü sevdim seni ben, her şeyini
sana sırdaş oldum, dost oldum,
koynumda ağladın.
yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini,
beni üzdün, kınamadım
alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım..
beni güzel hatırla
sayfalarca mektup bıraktım sana
şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım
sakladım günahını, sevabını içimde
sessizce gittim
senden öncekiler gibi sen de anlamadın..
beni güzel hatırla
sana unutulmaz geceler bıraktım
sana en yorgun sabahlar
gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım
en güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka
söylenmemiş "merhaba"lar sakladım her köşeye
vedalar bıraktım duraklarda
ne ararsan bir sevdanın içinde
fazlasıyla bıraktım ardımda..
beni güzel hatırla
dizlerimde uyuduğunu düşün
saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne
alnından öptüğüm dakikaları
birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
şaşırtmayı severim biliyorsun
bu da sana son sürprizim olsun
şimdi seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
beni güzel hatırla
gidiyorum...
okan savcı
edit: şiirin orhan veli kanık'a ait olduğu da yazılıyor, bilemiyorum..
bunlar son satırlar
farzet ki bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından
ya da bir yağmur sel oldum sokağında
sonra toprak çekti suyu
kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için
uyandın ve ben bittim..
beni güzel hatırla
çünkü sevdim seni ben, her şeyini
sana sırdaş oldum, dost oldum,
koynumda ağladın.
yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini,
beni üzdün, kınamadım
alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım..
beni güzel hatırla
sayfalarca mektup bıraktım sana
şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım
sakladım günahını, sevabını içimde
sessizce gittim
senden öncekiler gibi sen de anlamadın..
beni güzel hatırla
sana unutulmaz geceler bıraktım
sana en yorgun sabahlar
gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım
en güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka
söylenmemiş "merhaba"lar sakladım her köşeye
vedalar bıraktım duraklarda
ne ararsan bir sevdanın içinde
fazlasıyla bıraktım ardımda..
beni güzel hatırla
dizlerimde uyuduğunu düşün
saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne
alnından öptüğüm dakikaları
birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
şaşırtmayı severim biliyorsun
bu da sana son sürprizim olsun
şimdi seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
beni güzel hatırla
gidiyorum...
okan savcı
edit: şiirin orhan veli kanık'a ait olduğu da yazılıyor, bilemiyorum..
devamını gör...
2193.
“kim kaldı ittihat ve terakki'den
o jöntürkler ki - `hariçten
evrak-ı muzırra celbederlerdi' -
o fedailer ki barut öksürürler
sakal tıraşları mavi
kırmızı bıyıkları biber”
attila ilhan
o jöntürkler ki - `hariçten
evrak-ı muzırra celbederlerdi' -
o fedailer ki barut öksürürler
sakal tıraşları mavi
kırmızı bıyıkları biber”
attila ilhan

devamını gör...
2194.
göğün en yüksek yerinden
itilivermişim bir boşluğa
tutunacak dal ararım
nereye düşeceğimi bilmeden.
(..)
itilivermişim bir boşluğa
tutunacak dal ararım
nereye düşeceğimi bilmeden.
(..)
devamını gör...
2195.
sana ne kadar çok şey anlatırsam anlatayım,
hala sana söylemeyi unuttuğum
ve söylemem gereken birşey kalacak,
ve sen bu gevezeliğin
kılık değiştirmiş aşk olduğunu hiç anlayamayacaksın.
erman....
hala sana söylemeyi unuttuğum
ve söylemem gereken birşey kalacak,
ve sen bu gevezeliğin
kılık değiştirmiş aşk olduğunu hiç anlayamayacaksın.
erman....
devamını gör...
2196.
sevdiğin kadar sevileceksin.
güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
bir gün yalan söyleyeceksen eğer
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
*can yücel*
güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
bir gün yalan söyleyeceksen eğer
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
*can yücel*
devamını gör...
2197.
o vakit, her cümlesini ezbere bildiğim bir başka attila ilhan şiiri olsun bu gecenin aksında yankılanan.
(...)
emperyal otelinde bu sonbahar,
bu camların nokta nokta hüznü
bu bizim berheva olmuşluğumuz,
bir nokta bir hat kalmışlığımız,
bu rezil bu çarşamba günü,
intihar etmiş kötümser yapraklar.
öksürüklü aksırıklı bu takvim,
ben hiç böylesini görmemiştim,
vurdun kanıma girdin, itirazım var.
sesleri liman sislerinde boğulur,
gemiler yorgun ve uykuludur.
sabahtır saat beş buçuktur,
sen kollarımın arasındasın,
onlar gibi değilsin sen başkasın,
bu senin gözlerin gibisi yoktur...
adamın rüyasına rüyasına sokulur,
aklının içinde siyah bir vapur,
kıvranır insaf nedir bilmez.
(...)
emperyal oteli'nin resmini çektim,
akşam saçaklarından damlıyordu.
kapısında durmanı söylemiştim,
yüzün zambaklara benziyordu.
cumhuriyet bahçesi'nde insanlar geziyordu,
tepebaşı'ndaki küçük yahudiler,
asmalımesçit'teki rum kemancı,
böyle rüzgarsız kalmışlığımız,
bu bizim çektiğimiz sancı...
el ele tutuşmuş geziyordu,
gazeteler cinayeti yazıyordu,
haliç'e bir avuç kan dökülmüştü.
emperyal oteli'nde üç gece kaldık.
fazlasına paramız yetmiyordu.
gözlerin gözlerimden gitmiyordu.
dördüncü gece sokakta kaldık,
karanlık bir türlü bitmiyordu.
sirkeci garı'nda sabahladık,
bilen bilmeyen bizi ayıpladı...
halbuki kimlere kimlere başvurmadık,
hiçbiri yüzümüze bakmıyordu,
hiç kimse elimizden tutmuyordu.
ben hiç böylesini görmemiştim,
vurdun kanıma girdin, kabulümsün.
(...)
emperyal otelinde bu sonbahar,
bu camların nokta nokta hüznü
bu bizim berheva olmuşluğumuz,
bir nokta bir hat kalmışlığımız,
bu rezil bu çarşamba günü,
intihar etmiş kötümser yapraklar.
öksürüklü aksırıklı bu takvim,
ben hiç böylesini görmemiştim,
vurdun kanıma girdin, itirazım var.
sesleri liman sislerinde boğulur,
gemiler yorgun ve uykuludur.
sabahtır saat beş buçuktur,
sen kollarımın arasındasın,
onlar gibi değilsin sen başkasın,
bu senin gözlerin gibisi yoktur...
adamın rüyasına rüyasına sokulur,
aklının içinde siyah bir vapur,
kıvranır insaf nedir bilmez.
(...)
emperyal oteli'nin resmini çektim,
akşam saçaklarından damlıyordu.
kapısında durmanı söylemiştim,
yüzün zambaklara benziyordu.
cumhuriyet bahçesi'nde insanlar geziyordu,
tepebaşı'ndaki küçük yahudiler,
asmalımesçit'teki rum kemancı,
böyle rüzgarsız kalmışlığımız,
bu bizim çektiğimiz sancı...
el ele tutuşmuş geziyordu,
gazeteler cinayeti yazıyordu,
haliç'e bir avuç kan dökülmüştü.
emperyal oteli'nde üç gece kaldık.
fazlasına paramız yetmiyordu.
gözlerin gözlerimden gitmiyordu.
dördüncü gece sokakta kaldık,
karanlık bir türlü bitmiyordu.
sirkeci garı'nda sabahladık,
bilen bilmeyen bizi ayıpladı...
halbuki kimlere kimlere başvurmadık,
hiçbiri yüzümüze bakmıyordu,
hiç kimse elimizden tutmuyordu.
ben hiç böylesini görmemiştim,
vurdun kanıma girdin, kabulümsün.
devamını gör...
2198.
her defasında
kırılan kalbimin
birbirine uyan parçalarından
yeni bir kalp yaptım
seni tekrar sevebilmek için
işte gerçek sevgi budur.
eğer anlayabilirsen beni .
ermann....
kırılan kalbimin
birbirine uyan parçalarından
yeni bir kalp yaptım
seni tekrar sevebilmek için
işte gerçek sevgi budur.
eğer anlayabilirsen beni .
ermann....
devamını gör...
2199.
yazdığım şiirlere kulağını daya
kesinlikle kalp atışları duyacaksın
sana yazdığım bütün şiirler
senin sevginle yaşıyorlar.
ermann
kesinlikle kalp atışları duyacaksın
sana yazdığım bütün şiirler
senin sevginle yaşıyorlar.
ermann
devamını gör...
2200.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162