1661.
halkım ben,
hani şu sayılamayan,
hani şu çok halk.
soluğumun öyle bir gücü var ki
sessizliği deler geçerim, dinlemem,
filiz verir, boy atarım,
zifiri karanlık demem.

zulüm, acı, ölüm, şu bu
bir anda gizlerse de tohumu,
ölmüş gibi görünürse de halk,
döner gelir elbet bir gün nisan ayı,
kavuşur baharına toprak,
kızgın eller dağıtır atar ağır havayı.
ölümün içinden yeşerir yaşamak.

pablo neruda
devamını gör...
1662.

baktım ki gökyüzü baştan başa bulut
unut diyor o güzel günleri unut
baktım ki deniz her dalgasıyla düşman
kuşlar av peşinde balıklar pusuda
çok gerilerde kalmış çıktığım liman
yok görünürde sığınacak bir ada

baktım ki musibet gün gelip çatmış
yolcusunda tayfasında şafak atmış
ne yelken kâr eder ne kürek ne istim
dayandım aşk ile yürüttüm gemiyi
aşk ile koskoca dağları düz ettim
avladım sonunda o civân kekliği
devamını gör...
1663.

gözlerim kan denizi,
geleceğe sıçrıyor geçmişteki sızı.

bir lokma bir hırka olmasa da olur,
insanoğlu ancak acılarla yoğrulur.
dost, düşman yanyanalaştı;
tırafiği zor bir çamur kavşaktayız:
yaşamak geç, ölüm dur!
devamını gör...
1664.
bir bakışın bende bir söz olurdu,
bir sözün bende bir eylem.
bir eylemin bende bir devrim olurdu
bir devrin bittiği yerde de kalbim.

sen bakmadın ya bana o gün
belki de aklından bile geçmedim.
ölüm gibi de olsa geride kaldı dün
ben üzülüp ağlamayı seçmedim.

bekliyorum seni sıradan bir günde,
yanda kocan elinde küçük kızın var.
duraksar şöyle, bir parıltı gözde,
kaçar giderim sorma işte zamanım dar.

o bakışın kalbimde köz olurdu işte
o köz damarda kanı kaynatırdı
iyi ki bakmadın yoksa bu gidişle
kalbim çarpar beynimi hoplatırdı.
devamını gör...
1665.

acının duvarı asılınca

kendisi çatlamadan
toprağı çatlatamaz tohum
asmışım sinirini mutsuzluğun
ayrımsayamıyorum bile öyle mutsuzum
acısını artık duyamıyorum
ki kendim öyle bir acı olmuşum
nasıl görmezse göz kendini
kendimi arıyor bulamıyorum.

aziz nesin
devamını gör...
1666.
edip cansever.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
1667.
kimseye yakın değilim inan
susmaktayım, uzağında değilim unutmanın
ah! öfke için geç vakitteyim
durup dururken bir yerde
karşıma çıkan rastlantıdayım
hafızasındayım eski bahçenin
sarhoş asmaların biriktirdiği
boğazımı yakan acı bir imgedeyim
güneşi anımsamada,
ve orada durmakta
ama orada kaybolmaktayım.

birhan keskin.
devamını gör...
1668.
" öyle bir vakitte gel ki vazgeçmek mümkün olmasın"
(bkz: orhan veli kanık).
devamını gör...
1669.
ne atom bombası
ne londra konferansı
bir elinde cımbız,
bir elinde ayna;
umurunda mı dünya!
-orhan veli kanık
devamını gör...
1670.

bir gün sevişmeyi bana

kandan
ve ceninden bir gün daha
başlarken
bir dalı kanatıyorum tırnaklarımla
ağzı açılmamış bir güle dokunuyorum

geceden kalma bir şeyle oynuyor kalbim
bugün biraz daha yorgun başlıyorum

sabah
yeni doğmuş çocuk çirkin ve sisli
vurdukça ilk ışıkları penceremden içeri
kımıldaşır içimin ölü dolu coşkusu
güneş bir ürkekliği gizliyemez
ne de olsa çözülmez yüreğimin kuşkusu
gün, o sevecen çığırtkan
beni yeni bir oyuna çağırıyor

yalnızlık yenilmeyen gladyatör
bana eski bir ölümü anımsatıyor

sabah
taşıyarak bir celladı odama
aşkımın ve bırakılmışlığımın celladını
hüznümle ve çirkinliğimle yargılamadan beni
tanıdığım bir ölümle tehdit ediyor
yalnızlık her sabah öldürüyor beni

çözerek gecenin ipliğini hızımla
hüznümü ve yalnızlığımı sarıyorum sabaha

adi bir etiketi yamayarak üstüne
boyna genişliyen bir orospu gibi
genişledikçe küçülen bir orospu gibi
aşksızlığım küçültüyor beni
korkum ve çirkinliğim utandırıyor beni
gecikilmiş bir aşkı yaşamıya
cinayet tek kurtuluşsa bir yanlışlıktan
önce acıya direnmesini öğrenmeliyim

eskitilmiş bir kurşunla kaplıyorum yüreğimi
acıya ve aşka hazırlıyorum


hergün yeniden yaşamak
boşalan bir birikimi kocamış acılarla
uzuyan bir ölümü bitimliyen vücudum
yani istek. o hep tiksinç görünen
çirkin ve güzel orospu. yeniyetme
bir çırpınışın yorgunluğu yüreğimde
o hep güzel görünen bana
çirkin ve güzel orospu
vücudum. seni seviyorum

acıyla büyütüyorum aşkımı
bir gün bana sevişmeyi öğreticek.
devamını gör...
1671.
bezm-i hamam edelim
sürtüştürem sana ben
kese ile sabunu
rahat etsin cism-i can

lal-ı şarap içirem
ıslatarak geçirem
parmağına yüzüğü
hatem-i zer dirahşân

eğil de bir sokayım
iki tutam az mıdır
lale ile sümbülü
saçına ey nevcivan

diz çökerek önüne
ılık ılık akıtam
bir gümüş ibrik ile
destine ab-ı revan

sen salınıp giderken
ben ardından sokayım
eteğini beline
olmasın çamur aman

kulaklarından tutam
dibine kadar sokam
sahtiyandan çizmeyi
olasın yola revan

öyle bir sokayım ki
dışarda hiç kalmasın
düşmanının bağrına
hançerimi na-gehan

herkese vermektesin
bir de bana versene
avuç avuç altını
olsun kulun şadüman

sen elinle tutmadan
ben ağzına vereyim
yeter ki sen kulundan
lokum iste her zaman

sen her sabah gelesin
ben vehbi’ye veresin
esselamünaleyküm
ve aleykümselam
devamını gör...
1672.
umudum benim.
kadınım.
çayı en güzel sen demlersin.


(bkz: cemal süreya)
devamını gör...
1673.
bir şarkı gibisin dünya!
çoğu zaman hüzün makamında
coşkulu bazan da
kimi zaman bir öğle vakti gibi
sıkıntılı ve sabit

şiirler, erdem bayazıt
devamını gör...
1674.
orhan veli - odamda

ben miyim bu şeylerin sahibi?
kafamda bir çocuk var, meraksız.
iç âlemim oyuncaktan farksız;
odam, içime bir ayna gibi.

bir ışık oyunu var tavanda
gölgeler seslerle birleşiyor
ve bir karga beynimi deşiyor
azaplar kemirdiğim bu anda.

kardeşini öldürüyor kaabil,
içimde bir yalnızlık duygusu,
ölüm kadar uzun yaz uykusu,
sıkıntı ile geçilen sahil.

bağlanıyor bir iple, bir sürü
düşünce köyleri birbirine,
çöküyor her şeyin üzerine
hülyam boyunca kurduğum köprü.

ve doluyor sessiz, ordularım,
durmadan dinlenmeden odama.
urbam içinde yatan adama
hayretle bakıyor dört duvarım.

kardeşini öldürüyor kaabil,
içimde bir yalnızlık duygusu,
ölüm kadar uzun yaz uykusu,
sıkıntı ile geçilen sahil.

ve delirmenin tatlı vehmini
sessizlik odama dolduruyor.
kargam hâlâ başımda duruyor
bulmak'çün beynin cehennemini.

düşüp yatağın dalgalarına
günlerce sürüyor bu yolculuk.
durmadan akıtıyor bir oluk
korkuyu sükûtun mezarına.

kardeşini öldürüyor kaabil,
içimde bir yalnızlık duygusu,
ölüm kadar uzun yaz uykusu,
sıkıntı ile geçilen sahil.

dünyaya tek gelen insan gibi
atılıyorum bir hint dağına.
giriyor kafamın darlığına
kimsesiz dünyaların sahibi

gidip gidip gelmede ayni his
iskeleye ulaşmıyor çıma
dikiliyor ansızın karşıma
boynum kalınlığındaki ceviz.

kardeşini öldürüyor kaabil,
içimde bir yalnızlık duygusu,
ölüm kadar uzun yaz uykusu,
sıkıntı ile geçilen sahil.
devamını gör...
1675.
yaş otuz beş! yolun yarısı eder.

dante gibi ortasındayız ömrün.

delikanlı çağımızdaki cevher,

yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

gözünün yaşına bakmadan gider.

.
.
.
neylersin ölüm herkesin başında.

uyudun uyanamadın olacak.

kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

bir namazlık saltanatın olacak,

taht misali o musalla taşında.
devamını gör...
1676.
sen iyilikler ve güzellikler uzmanı
suskunun gizemli sabrı
bir teraziyi en iyi kullanan
iğnenin ve ipliğin mercek gözlü büyücüsü
karnaval gecesinin eğlentisiz parmak çocuğu
ey hayat cambazı
ey ip şaşkını
ezberle o incecik tel üzerinde
hayatı dengeleyen asayı:
aşkın ve dostluğun ayrımı yoktur çocuk
ikisini de doğuran şey aynıdır.

arkadaş zekai özger
devamını gör...
1677.
anladık iyisin,
ama neye yarıyor iyiliğin.

seni kimse satın alamaz,
eve düşen yıldırım da
satın alınmaz.
anladık dediğin dedik,
ama dediğin ne?
doğrusun, söylersin düşündüğünü,
ama düşündüğün ne?
yüreklisin,
kime karşı?
akıllısın,
yararı kime?
gözetmezsin kendi çıkarını,
peki gözettiğin kimin ki?
dostluğuna diyecek yok ya,
dostların kimler?

şimdi bizi iyi dinle:
düşmanımızsın sen bizim
dikeceğiz seni bir duvarın dibine
ama madem bir sürü iyi yönün var
dikeceğiz seni iyi bir duvarın dibine
iyi tüfeklerden çıkan
iyi kurşunlarla vuracağız seni.
sonra da gömeceğiz
iyi bir kürekle
iyi bir toprağa.

bertolt brecht
devamını gör...
1678.
"gözlerimi kapatsaydım, düşlerim beni alıp götürseydi
yeni bir gökyüzünde yükselir
ve uçardım.

kederlerimi unutacağım.

hayalimde seyahat edebilseydim
aşkın ve umutların yeşerebileceği saraylar ve geceler inşa ederdim."

emel mathlouthi - holm (a dream)
devamını gör...
1679.
bütün saadetler mümkündür...
şu kapının açılması,
içeri girivermen,
bahar, kuşlar, gündüz.
ve bütün dünya
bir an içinde gürültüsüz.

bütün saadetler mümkündür...
bahtsızların biraz gülümsemesi...
körlerin gün görmesi,
mümkündür bütün mucizeler...
ana, baba, evlât, bütün kaybolanlar...
ebedî bir sabahta buluşmamız bir daha.

ölüler! hepimiz için yalvarın allaha...
devamını gör...
1680.
şiir paylaşım başlığı.

ağlаmаk için gözdеn yаş mı аkmаlı?
dudаklаr gülеrkеn, insаn аğlаyаmаz mı?
sеvmеk için güzеlе mi bаkmаlı?
çirkin bir tеndе güzеl bir ruh, kаlbi bаğlаyаmаz mı?
hаsrеt; özlеnеndеn uzаk mı kаlmаktır?
özlеnеn yаkındаykеn hicrаn duyulаmаz mı?
hırsızlık; pаrа, mаl mı çаlmаktır?
sааdеt çаlmаk, hırsızlık olаmаz mı? s
olmаsı için gülü dаlındаn mı kopаrmаlı?
pеmbе bir goncа ikеn gül dаlındа solmаz mı?
öldürmеk için silаh, hаnçеr mı olmаlı?
sаçlаr bаğ, gözlеr silаh, gülüş, kurşun olаmаz mı?

victor hugo
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim