geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
2541.
2542.
"sen yoksun
deniz yok
yıldızlar arkadaşım
ya bu gece harikalı bir şeyler olsun
yahut bir bomba gibi
infilak edecek başım"
attila ilhan, sen yoksun
deniz yok
yıldızlar arkadaşım
ya bu gece harikalı bir şeyler olsun
yahut bir bomba gibi
infilak edecek başım"
attila ilhan, sen yoksun
devamını gör...
2543.
direneni sevdim ben
boyun eğmeyeni
isyan edeni..
göze alanı sevdim
tehlikeye göğüs gereni
bıçak sırtı yaşayanı
fırtınadan korkmayanı..
seveni sevdim
seni seviyorum diyeni değil
gerçekten seveni
sevdiğini göstereni
sevmedim gölgesinden korkanı
aşkta garanti arayanı..
nabza göre şerbet vermedim hiç
sevmedim vereni de
dobrayım ben deyip
patavatsızlık edeni de..
ağlamaktan utanmayanı sevdim ben ağız dolusu güleni..
yargılamayanı sevdim
kınamayanı
kınamadan önce
aynaya bakanı..
gücünün farkında olup dile getirmeyeni
mutluluğu paylaşanı
kaybettiğinde vazgeçmeyeni
umutta inatçı olanı sevdim ben..
kırıldığı yerden kırmayanı sevdim
kıranı bağışlayanı
haksızlığa uğrasa da
haksızlıkla savaşanı..
en çok içindeki çocuğu yaşatanı
o masumiyetle yaşayanı
sevdim
ayrılmadan sözün özünden;
‘insan'ı sevdim daha çok
kendi özümden…
boyun eğmeyeni
isyan edeni..
göze alanı sevdim
tehlikeye göğüs gereni
bıçak sırtı yaşayanı
fırtınadan korkmayanı..
seveni sevdim
seni seviyorum diyeni değil
gerçekten seveni
sevdiğini göstereni
sevmedim gölgesinden korkanı
aşkta garanti arayanı..
nabza göre şerbet vermedim hiç
sevmedim vereni de
dobrayım ben deyip
patavatsızlık edeni de..
ağlamaktan utanmayanı sevdim ben ağız dolusu güleni..
yargılamayanı sevdim
kınamayanı
kınamadan önce
aynaya bakanı..
gücünün farkında olup dile getirmeyeni
mutluluğu paylaşanı
kaybettiğinde vazgeçmeyeni
umutta inatçı olanı sevdim ben..
kırıldığı yerden kırmayanı sevdim
kıranı bağışlayanı
haksızlığa uğrasa da
haksızlıkla savaşanı..
en çok içindeki çocuğu yaşatanı
o masumiyetle yaşayanı
sevdim
ayrılmadan sözün özünden;
‘insan'ı sevdim daha çok
kendi özümden…

devamını gör...
2544.
daha nen olayım isterdin,
onursuzunum senin!
cemal süreya
onursuzunum senin!
cemal süreya
devamını gör...
2545.
"telefon direği oldu telli kavak.
vınladı durdu telefon telleri boynunda. samanyoluna baktı geceleri,
suları düşündü ayaklarının ucunda.
yapraklarını düşündü.
rüzgarı düşündü avcunda,
gözleri dolu dolu oldu.
bir türkü tutturdu en sonunda;
"telefonun tellerine kuşlar mı konar,
herkes sevdiğine cicim böyle mi yapar?"
aydın gün - telli kavak
vınladı durdu telefon telleri boynunda. samanyoluna baktı geceleri,
suları düşündü ayaklarının ucunda.
yapraklarını düşündü.
rüzgarı düşündü avcunda,
gözleri dolu dolu oldu.
bir türkü tutturdu en sonunda;
"telefonun tellerine kuşlar mı konar,
herkes sevdiğine cicim böyle mi yapar?"
aydın gün - telli kavak
devamını gör...
2546.
gözüm dalıyor uzaklara,
gözleyebileceğim bir yol bile yok şimdi.
gelip gelmemen değil işte mesele.
geleceğin yolu bilsem,
çıkar ben gelirim sana.
hiçbir şey bilmiyorum.
hiçbir şey hissetmiyorum.
ara sıra gözlerim doluyor.
hepsi bu kadar.
...
gözleyebileceğim bir yol bile yok şimdi.
gelip gelmemen değil işte mesele.
geleceğin yolu bilsem,
çıkar ben gelirim sana.
hiçbir şey bilmiyorum.
hiçbir şey hissetmiyorum.
ara sıra gözlerim doluyor.
hepsi bu kadar.
...
devamını gör...
2547.
tahir olmak da ayıp değil
zühre olmak da hatta
sevda yüzünden ölmek de
ayıp değil
zühre olmak da hatta
sevda yüzünden ölmek de
ayıp değil
devamını gör...
2548.
doğrultup belimizi kalktığımızdan beri iki ayak üstüne, kolumuzu uzunlaştırdığımızdan beri bir lobut boyu ve taşı yonttuğumuzdan beri
yıkan da, yaratan da biziz, yıkan da yaratan da biziz bu güzelim, bu yaşanası dünyada.
-nazım hikmet ran
devamını gör...
2549.
'güneş...'
/senin gözlerine bakarak kuş seslerini dinlemek.,
demek ki bahar bu sabah., yeniden gelmiş diyebilmek/
. ,
işte bir çocuk süt kokulu rüzgarlar üflüyor., sütliman denizlere
küreksiz ve dümensiz bir sandal yol alıyor., bilmediği sahillere
..., ama doğumun başka tarifesinde
ölüm., yaprağı toprağa düşen gözyaşıyla açmış çiçektir yazıyor
ve her sokakta ayrı renk bomba patlıyor...
. . ,
'ben...'
/kutup soğuğunda yanıp., çöl sıcağında üşürken.,
yüz yerden kırık kolumu., yenimin içinde gizlerken/
. ,
bu sahilde şimdi öyle ıslak ve yalnız., dünyamın en sonuyum
dün rüzgâr üfleyen o çocuğun., tükettiği soluklarla doluyum
...,ve üstüne bir nefes daha çekiyorum
bundan sonrası., ufuk çizgisinden de öte bir ışıksız aydınlık
işte sevgilim böyle bir şeydir yalnızlık…
. . ,
'bir de ay...'
/susmuş sesleri dinlerken senin gözlerini düşlemek.,
gece en yakın yarındır diye., yeni baharları beslemek/
. ,
derken yalçın dorukların ardından., yükselir bir gümüş tepsi
şiirin şaire armağanıdır bu., inanın tanımaz bile yazan kalemi
... ,ahhh bir de çalıverse kapımın zili
yürekte ‘bekleyiş’ makamının son şarkısı., en sabırsız fasılda
haydi gel artık bak güneşle ay'da yanıbaşımızda ...
.
/senin gözlerine bakarak kuş seslerini dinlemek.,
demek ki bahar bu sabah., yeniden gelmiş diyebilmek/
. ,
işte bir çocuk süt kokulu rüzgarlar üflüyor., sütliman denizlere
küreksiz ve dümensiz bir sandal yol alıyor., bilmediği sahillere
..., ama doğumun başka tarifesinde
ölüm., yaprağı toprağa düşen gözyaşıyla açmış çiçektir yazıyor
ve her sokakta ayrı renk bomba patlıyor...
. . ,
'ben...'
/kutup soğuğunda yanıp., çöl sıcağında üşürken.,
yüz yerden kırık kolumu., yenimin içinde gizlerken/
. ,
bu sahilde şimdi öyle ıslak ve yalnız., dünyamın en sonuyum
dün rüzgâr üfleyen o çocuğun., tükettiği soluklarla doluyum
...,ve üstüne bir nefes daha çekiyorum
bundan sonrası., ufuk çizgisinden de öte bir ışıksız aydınlık
işte sevgilim böyle bir şeydir yalnızlık…
. . ,
'bir de ay...'
/susmuş sesleri dinlerken senin gözlerini düşlemek.,
gece en yakın yarındır diye., yeni baharları beslemek/
. ,
derken yalçın dorukların ardından., yükselir bir gümüş tepsi
şiirin şaire armağanıdır bu., inanın tanımaz bile yazan kalemi
... ,ahhh bir de çalıverse kapımın zili
yürekte ‘bekleyiş’ makamının son şarkısı., en sabırsız fasılda
haydi gel artık bak güneşle ay'da yanıbaşımızda ...
.
devamını gör...
2550.
acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun
izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma,
orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili
benden savrulan parçalar kurusa da,
izleri var hala yolun kenarında.
izini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı
vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın
acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun,
ustası... olacaksın içine gerdiğin tellerin
hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle
büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin.
ne zamandı bilmiyorum. yaşadıklarından sana
kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun
yerde fırtına koparan korku. kendi sarmalında
döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin
kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun.
şimdi, acının ormanından geçiyorsun
her şey bir daha kanasa da
ne geçtiğin yola ne sana dokunabilirim ben
geç meleğim, senin de şarkıların olsun
içindeki telleri titreten.
[birhan keskin - iz]
izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma,
orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili
benden savrulan parçalar kurusa da,
izleri var hala yolun kenarında.
izini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı
vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın
acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun,
ustası... olacaksın içine gerdiğin tellerin
hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle
büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin.
ne zamandı bilmiyorum. yaşadıklarından sana
kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun
yerde fırtına koparan korku. kendi sarmalında
döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin
kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun.
şimdi, acının ormanından geçiyorsun
her şey bir daha kanasa da
ne geçtiğin yola ne sana dokunabilirim ben
geç meleğim, senin de şarkıların olsun
içindeki telleri titreten.
[birhan keskin - iz]
devamını gör...
2551.
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını...
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi...
düşmanımdır ikisi...
sana gelince...
yazıyorsun...
okuyorum...
kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
ne yazık!
ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz...
kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri...
sana gelince, sen o günleri -
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat
için...
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi...
kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
sana gelince...
ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün...
artık seninle biz,
düşman bile değiliz...
-nazım hikmet
üç mel'un adamı var:
ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını...
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi...
düşmanımdır ikisi...
sana gelince...
yazıyorsun...
okuyorum...
kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
ne yazık!
ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz...
kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri...
sana gelince, sen o günleri -
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat
için...
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi...
kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
sana gelince...
ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün...
artık seninle biz,
düşman bile değiliz...
-nazım hikmet
devamını gör...
2552.
ne beyaz üzerine aklar düşer,
ne siyah üstüne karanlık.
oldu ya,
düşse aklar da çökse karanlık
nerede karanlık nerede aydınlık
bilmez miyim?
...
duyulmayan sözlerin, çanağı kanlı gözlerin,
düşlerin, düşüncelerin...
şahidi bir ışık. bilir misin?
öyle ya
şahidim bir ışık.
bilmez miyim?
ne siyah üstüne karanlık.
oldu ya,
düşse aklar da çökse karanlık
nerede karanlık nerede aydınlık
bilmez miyim?
...
duyulmayan sözlerin, çanağı kanlı gözlerin,
düşlerin, düşüncelerin...
şahidi bir ışık. bilir misin?
öyle ya
şahidim bir ışık.
bilmez miyim?
devamını gör...
2553.
şimdi açsam pencereyi beklesem
sen gelsen
olmaz ya hani geliversen
hiç bir şey sormasan
hiç bir şey söylemesen
sussam
sussan
sussak.
susuşların anlattığını dinlesek
sırt sırta otursak
katılasıya ağlasak
sormasak birbirimize sebebini
sarılsam
sarılsan
sarılsak.
cemal süreya
sen gelsen
olmaz ya hani geliversen
hiç bir şey sormasan
hiç bir şey söylemesen
sussam
sussan
sussak.
susuşların anlattığını dinlesek
sırt sırta otursak
katılasıya ağlasak
sormasak birbirimize sebebini
sarılsam
sarılsan
sarılsak.
cemal süreya
devamını gör...
2554.
şimdi bir rüzgâr geçti buradan
koştum ama yetişemedim.
nerelerde gezmiş tozmuş
öğrenemedim.
besbelli denizden çıkıp
kıyılar boyunca gitmiştir.
tuz kokusu, katran kokusu, ter kokusu
yüreğini allak bullak etmiştir.
sonra başlamış tırmanmaya dağlara doğru
bulutları koyun gibi gütmüştür,
okşayıp otları yaylalarda
büyütmüştür.
köylere de uğradıysa eğer
ıslak, karanlık odalarda beşik sallamıştır
güneş altında çalışanlara
imdat eylemiştir.
sonra başlayıp alçalmaya ovalara doğru,
haşhaş tarlalarında eflatun, pembe, beyaz,
kıraçlarda mavi dikenler...
toz toprak gözlerine gitmiştir.
kentlere de uğramış ki yanımdan geçti,
haşhaş çiçeğine benzer kızlar görmüştür.
bir gülüş, bir tel saç, allık pudra
alıp gitmiştir.
şimdi bir rüzgâr geçti buradan
koştum ama yetişemedim.
soraydım söylerdi herhalde
soramadım.
rüzgar - cahit külebi
ismet özel'in sesinden dinlemek isterseniz
koştum ama yetişemedim.
nerelerde gezmiş tozmuş
öğrenemedim.
besbelli denizden çıkıp
kıyılar boyunca gitmiştir.
tuz kokusu, katran kokusu, ter kokusu
yüreğini allak bullak etmiştir.
sonra başlamış tırmanmaya dağlara doğru
bulutları koyun gibi gütmüştür,
okşayıp otları yaylalarda
büyütmüştür.
köylere de uğradıysa eğer
ıslak, karanlık odalarda beşik sallamıştır
güneş altında çalışanlara
imdat eylemiştir.
sonra başlayıp alçalmaya ovalara doğru,
haşhaş tarlalarında eflatun, pembe, beyaz,
kıraçlarda mavi dikenler...
toz toprak gözlerine gitmiştir.
kentlere de uğramış ki yanımdan geçti,
haşhaş çiçeğine benzer kızlar görmüştür.
bir gülüş, bir tel saç, allık pudra
alıp gitmiştir.
şimdi bir rüzgâr geçti buradan
koştum ama yetişemedim.
soraydım söylerdi herhalde
soramadım.
rüzgar - cahit külebi
ismet özel'in sesinden dinlemek isterseniz
devamını gör...
2555.
odalarda oturdum
odaları kapladım
sokaklara çıktım
sokakları doldurdum
görünen her şey ben oldum
ve her şey beni gören göz oldu
ve ben görünmez oldum.
asaf halet çelebi
devamını gör...
2556.
yolun bile tanımadığı bir yolcu akıyor şehrin damarlarından,
bir balerin gibi parmak uçlarında gecenin.
zincire vurulmuş bir köstekli saatin kapağının altında gizlice yaşlanıyor zaman.
göğsünde filizlenmekte yasadışı bir cenin.
paslı bir yarayı diker gibi adımlanıyor tren yolu.
ve vahşice ısırıyor çakıl taşları, öper gibi basıyor olsa da çıplak ayakları.
zincire vurulsa da, bir köstekli saatin kapağının altında sinsice akıyor zaman.
yolun yüksünmeden sırtlandığı bir yolcu, yalınayak geçiyor yaşamın şahdamarından.
{kanatlı sürüngen}
bir balerin gibi parmak uçlarında gecenin.
zincire vurulmuş bir köstekli saatin kapağının altında gizlice yaşlanıyor zaman.
göğsünde filizlenmekte yasadışı bir cenin.
paslı bir yarayı diker gibi adımlanıyor tren yolu.
ve vahşice ısırıyor çakıl taşları, öper gibi basıyor olsa da çıplak ayakları.
zincire vurulsa da, bir köstekli saatin kapağının altında sinsice akıyor zaman.
yolun yüksünmeden sırtlandığı bir yolcu, yalınayak geçiyor yaşamın şahdamarından.
{kanatlı sürüngen}
devamını gör...
2557.
kimseyi değiştiremezsin hayatta.
ve kimse için de değişmemelisin.
kimliğini kaybettiğin an, yaşamını çöpe attın demektir.
istemediğin sürece, hiçbir şey için ödün vermeyeceksin.
çünkü gün gelir, verecek hiçbir şeyin kalmaz.
her şeyi sen istediğin için yapacaksın,
başkası senden istediği için değil.
ve sen, sen olarak kaldığın sürece senin yanında olanlar
da mutlu olacaktır.
bırak hayatına eşlik etmek isteyenler gelsin seninle.
yolun bitimine kadar gelmeleri şart değil.
herkesin gidebileceği bir yol vardır.
sen yeter ki, yanında yer almayı bil.
ne sen kimse için mecburi istikametsin,
ne de bir başkası senin için...
seninle gelmek isteyenleri yanına al.
belki beraber daha çok şey katabilirsiniz bu hayata.
yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında, zorlama kendini.
hayat rahat ve anlayışlı insanlarla
ve hayat hak ettiği gibi yaşandığında güzel...
ve unutma; aynı dili konuşanlar değil
aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir...
(bkz: ekmek arası) / (bkz: charles bukowski)
ve kimse için de değişmemelisin.
kimliğini kaybettiğin an, yaşamını çöpe attın demektir.
istemediğin sürece, hiçbir şey için ödün vermeyeceksin.
çünkü gün gelir, verecek hiçbir şeyin kalmaz.
her şeyi sen istediğin için yapacaksın,
başkası senden istediği için değil.
ve sen, sen olarak kaldığın sürece senin yanında olanlar
da mutlu olacaktır.
bırak hayatına eşlik etmek isteyenler gelsin seninle.
yolun bitimine kadar gelmeleri şart değil.
herkesin gidebileceği bir yol vardır.
sen yeter ki, yanında yer almayı bil.
ne sen kimse için mecburi istikametsin,
ne de bir başkası senin için...
seninle gelmek isteyenleri yanına al.
belki beraber daha çok şey katabilirsiniz bu hayata.
yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında, zorlama kendini.
hayat rahat ve anlayışlı insanlarla
ve hayat hak ettiği gibi yaşandığında güzel...
ve unutma; aynı dili konuşanlar değil
aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir...
(bkz: ekmek arası) / (bkz: charles bukowski)
devamını gör...
2558.
bilirsin
sen elini bulutların içinde gezdirirsin
bence malumdur, attila ilhan.
devamını gör...
2559.
''kay" dedi kadın,
adam kadına yer açtı,
eliyle yastığı gösterdi.
kadın,
bir an için yastığa baktı
ve yüzünü buruşturdu.
"göğsün" dedi,
"göğsün daha rahat."
sonra tuttu,
başını adamın göğsüne yasladı.
kadından bir vanilya kokusu yayıldı
ama adam kadının teninin kokusuna aşıktı.
adam,
kadının kendininkine karışmış saçlarını okşadı, öptü.
öyle sıkı sarıldılar ki,
odada ki eski saatin yelkovanı kıyamadı hareket etmeye. öyle huzur doluydular ki,
o gün zaman durdu...
adam kadına yer açtı,
eliyle yastığı gösterdi.
kadın,
bir an için yastığa baktı
ve yüzünü buruşturdu.
"göğsün" dedi,
"göğsün daha rahat."
sonra tuttu,
başını adamın göğsüne yasladı.
kadından bir vanilya kokusu yayıldı
ama adam kadının teninin kokusuna aşıktı.
adam,
kadının kendininkine karışmış saçlarını okşadı, öptü.
öyle sıkı sarıldılar ki,
odada ki eski saatin yelkovanı kıyamadı hareket etmeye. öyle huzur doluydular ki,
o gün zaman durdu...

devamını gör...
2560.
sen bana doğru her baktığında
saçlarının kıvrımları kalbimin kıyılarına vurur,
gözlerimi gözlerinden alamıyorun,
bırak bari sessizliğim sensizliğimle arkadaş olsun....
saçlarının kıvrımları kalbimin kıyılarına vurur,
gözlerimi gözlerinden alamıyorun,
bırak bari sessizliğim sensizliğimle arkadaş olsun....
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162