geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
2041.
her şey seni bekliyor her şey gelmeni,
içeri girmeni
senin elinin değmesini
gözünün dokunmasını
ve her şey tekrarlıyor
seni ne kadar sevdiğimi..
içeri girmeni
senin elinin değmesini
gözünün dokunmasını
ve her şey tekrarlıyor
seni ne kadar sevdiğimi..
devamını gör...
2042.
işin aslı hepimiz, sevmeye muktediriz;
yine de zehir saçmak hep tercihimiz
yine de zehir saçmak hep tercihimiz
devamını gör...
2043.
geceye ay düşer, aklıma gözlerin...
bu nasıl özlemek
özlemek ne demek
ucu bucağı yok, dibi sonu, yok koyusundan özledim
fırtınalar koparıyor gözlerim, ve gözlerin aklıma mühür
özlemek ne demek?
en delisinden sonsuzundan, akla zarar deliye kâr
özledim...
bu nasıl özlemek
özlemek ne demek
ucu bucağı yok, dibi sonu, yok koyusundan özledim
fırtınalar koparıyor gözlerim, ve gözlerin aklıma mühür
özlemek ne demek?
en delisinden sonsuzundan, akla zarar deliye kâr
özledim...
devamını gör...
2044.
çay bardağında
bırakılan dudak payı
kadar bile
uzak kalamam
gözlerine
yakın olsun isterim
ellerime ellerin
yanındaki beton binaya
yaslanması gibi
köhne bir evin
seni bir çivi
gibi çaktım
çünkü beynime
ve toplayıp
bütün kerpetenleri
attım denize
sunay akın / dudak payı
bırakılan dudak payı
kadar bile
uzak kalamam
gözlerine
yakın olsun isterim
ellerime ellerin
yanındaki beton binaya
yaslanması gibi
köhne bir evin
seni bir çivi
gibi çaktım
çünkü beynime
ve toplayıp
bütün kerpetenleri
attım denize
sunay akın / dudak payı
devamını gör...
2045.
dedi kedi apartmanı numara yedi
ey sırtını sabunlatacak kimsesi olanlar
ne kadar şanslısınız
ve kir dediğin öyle kolay çıkıyo'sa
demek
şansın sütüne de su karıştı püüü
evet ben o'yum, o, elliyedi numaradaki o moruk
gaz'telerinizin ilk sayfasında kedilerim ve iskeletim
ben, sizin çökmüş bir köprü sandığınız
merdivenleri çıt-ses inen
çıt-ses çıkan ali rıza bey
gizli defterlerin karıştırılırsa
ışıkla gölgeyi eşitleme çabasıydı yaşamım
bir kuklanın gözlerinde allak bullak ne gördüysem
onları gördüm afyonunuz patladığı günler yüzünüzde de
siz dümbeleğin sesine kosarken cambıl cumbul
ben
akıl hastası uzayın
beyni zedeli çocuğu dünyada
çözmeye çalışırdım
eski uygarlıkların dil düğümlerini
aztekler
vikingler
göktürkler
özür dilerim kendimi size tanıtmış mıydım
ben
tarih öncesi şiir müdürlüğünden emekli
mürekkep babalığı ali rıza bey
inceden hürmetler ederim efendim
futbolun f'sinden anlamasam da
her oyuncunun gol sonrası sevincinden
çıkarabilirdim çocukken kaç oyuncak kırdığ'nı
içme sularının sertlik derecesini söyleyebilirdim
yan hakemlerin
bayrak tutuşlarına bakarak
ve yalnızlığın yalınayak akşamı
doymamış kadınların
memelerinin birbirine vurduğu yerde başlardı
fallarında kocalarından başka erkekler görmek için
kim bilir daha neler için
üst üste kahveler içerdiler
özellikle belirtmek isterim ki
hiç evlenmedim
hiç kimseyi esir almadım
hiç kimseye esir olmadım
beynimden sonra beni en çok ürperten şey
bir suyun başlangıcı olmustur
bir havuzun, bir ılıcanın, bir kadının
ve kente fısır fısır yağmurların yağdığı
bodrumlu evlerin yeraltı sularını içtiği günler
gemiler göndermeyi hiç unutmadım karınca yuvalarına
özür dilerim kendimi size tanıtmadım sanırım
ne büyük kabalık
ben
argo sözlüğünüzdeki bakımsız tarzan
ince halter ali rıza bey
bavulumda yeniçeri kelleleri
satılık tuğralar
yırtık bayraklar
ve sırtlarında gümüş hançerle sallanıp duran
yaralı duvarlarla
iskeleti birinci seçtim güzellik yarışmasında
evet, beni kedilerim yedi
sizi de kendileriniz
akgün akova
ey sırtını sabunlatacak kimsesi olanlar
ne kadar şanslısınız
ve kir dediğin öyle kolay çıkıyo'sa
demek
şansın sütüne de su karıştı püüü
evet ben o'yum, o, elliyedi numaradaki o moruk
gaz'telerinizin ilk sayfasında kedilerim ve iskeletim
ben, sizin çökmüş bir köprü sandığınız
merdivenleri çıt-ses inen
çıt-ses çıkan ali rıza bey
gizli defterlerin karıştırılırsa
ışıkla gölgeyi eşitleme çabasıydı yaşamım
bir kuklanın gözlerinde allak bullak ne gördüysem
onları gördüm afyonunuz patladığı günler yüzünüzde de
siz dümbeleğin sesine kosarken cambıl cumbul
ben
akıl hastası uzayın
beyni zedeli çocuğu dünyada
çözmeye çalışırdım
eski uygarlıkların dil düğümlerini
aztekler
vikingler
göktürkler
özür dilerim kendimi size tanıtmış mıydım
ben
tarih öncesi şiir müdürlüğünden emekli
mürekkep babalığı ali rıza bey
inceden hürmetler ederim efendim
futbolun f'sinden anlamasam da
her oyuncunun gol sonrası sevincinden
çıkarabilirdim çocukken kaç oyuncak kırdığ'nı
içme sularının sertlik derecesini söyleyebilirdim
yan hakemlerin
bayrak tutuşlarına bakarak
ve yalnızlığın yalınayak akşamı
doymamış kadınların
memelerinin birbirine vurduğu yerde başlardı
fallarında kocalarından başka erkekler görmek için
kim bilir daha neler için
üst üste kahveler içerdiler
özellikle belirtmek isterim ki
hiç evlenmedim
hiç kimseyi esir almadım
hiç kimseye esir olmadım
beynimden sonra beni en çok ürperten şey
bir suyun başlangıcı olmustur
bir havuzun, bir ılıcanın, bir kadının
ve kente fısır fısır yağmurların yağdığı
bodrumlu evlerin yeraltı sularını içtiği günler
gemiler göndermeyi hiç unutmadım karınca yuvalarına
özür dilerim kendimi size tanıtmadım sanırım
ne büyük kabalık
ben
argo sözlüğünüzdeki bakımsız tarzan
ince halter ali rıza bey
bavulumda yeniçeri kelleleri
satılık tuğralar
yırtık bayraklar
ve sırtlarında gümüş hançerle sallanıp duran
yaralı duvarlarla
iskeleti birinci seçtim güzellik yarışmasında
evet, beni kedilerim yedi
sizi de kendileriniz
akgün akova
devamını gör...
2046.
ne anlatır yunan şarkıları
geceye dair, aşka dair
ne anlatır yunan şarkıları
hayatımıza dair
ne anlatır yunan şarkıları
insanı tepeden tırnağa saran bu hüzünle
sanki hep anlatılmayan bir şey kalmıştır
içimizi ne kadar döksek de
ne anlatır yunan şarkıları
biten bir aşk mı, başlayan bir aşk mı
bir kız mı, yüzünü hiç görmeyeceğimiz
çayırlarına hiç uzanamayacağımız kırlar mı
ne anlatır yunan şarkıları
bu sürekli, bu yumuşak ısrarla
ne anlatır yunan şarkıları
yüreğimize işleyen tempolarla
ne anlatır yunan şarkıları
sonsuzluğa güzelliğe, sonsuz barışa dair
acılarla dolsak da ne kadar
sımsıcak yaşamaya dair
ne anlatır yunan şarkıları
bir gün birleşeceğini mi bütün şarkıların
ne anlatır yunan şarkıları
bu kadar uzak...ve bu kadar yakın
ataol behramoğlu
orfeas peridis - katı mou krivis
devamını gör...
2047.
üzülme.
yağmur dokunduğu yere hayat verir
sellenmeyip ağlatmadığı sürece,
topraktır ana
bütün canlıları çiçekleri eşit emzirir
üzülme.
ruhunu inciten elleri hesaplayan
bir hatıra defteridir sırtın terazi,
güneşe yasla ve anla
soğuk olan ne varsa yak içinde
incinme,
yalnızlık her eve sığmayacak
kadar kalabalıktır mesela,
çiçekler kendini göremeyen gözlerde açtırmayacak kadar özel,
çatılarda toplanan kuşlar kalabalık ailelerin, avuçlarını ve kanatlarını yalnızca gökyüzüne açılmasını istemeyen cömert yuvaların simgeleridir,
sevinme.
gurur taşıyan tekerlekli sandalyeleri göremeyip,
yere düşüp eğilmeden ayağa kalkmayı öğrenmedikçe.
yaşlı bir şiire yaslamadan ağartmadan saçlarını
yeni bir yaşıma girdim diye senelenme,
terkedilmiş merdivenlerden satır satır inerken
kendini hiç uğranmamış nadide bir sokağın,
ahşap kokularını taşıyan,
kelepçelenmiş demir parmaklık pencere önü çiçeklerine aşina sokak kedileri gibi hissetmedikçe,
büyüdüm deme.
bir denizin sırtında hafif,
anne karnındaymış gibi güvende,
sürekli kıta kıta gezen kağıttan gemilerim gibi şeffaf ve çocuk kal yüreğimde.
rüzgarın varlığını esen yelden estiren
limandan hissetmedikçe,
siyahı ve maviyi yanyana yakıştırıp
tırnaklarına sürmeyi sürdürme,
öğren önce.
doğumlar ve ölümler varken
insan hanede,
yaşanmamış hayatların yarım bıraktığı yaşamların nefeslerini ciğerlerinde nüksetmeden,
hastayım deme.
kitaplar kadar ölümsüz ol mesela,
sayfalarını çevirirken
ağır ve karmaşık olsalarda
hayat gibi.
tozlandıkları rafların arasında unutulan kitap gibi kadınların görücü usulü okunduklarını okumadan,
bilginim deme.
gelelim önsöze.
ışıkları yalnızca karanlıktan korkan kalpler için yak,
mum ol olma
kendini küçültmeden büyüme duvarımın göğsünde.
lütfen bu kış kar gelmeden,
bizi eritme.
pencerelere perde olmayı unutmuş..
cinayetleri örten,
bütün yalan ve cansız gazetelerden öte,
ağaçları yazmayı bir kenara bırakmış insanlarıda bahçemizde yeşertme.
hırsızlar evi basmasın diye
bahçeye bağlanmış köpekler kadar terkedilmiş, ilgisiz hissetmeden kendini,
sırtını döndüğü bütün hayvanlardan insanlık,
özür dilemeli bence.
annem;
mutfakta göz göze bulaşık yıkadığı farelere
peynirim derdi,
ah benim sevgili direnişim
unutma.
asıl engel,
beyni tekerlekli sandalyelere sığmayacak kadar dar insanları engellememek,
hayatın boyunca dizlerine yük edip,
yokuş yukarı tırmanmaktır bence.
siyah kalalım biz seninle her gece,
gündüzleri fanileşmekten
çok daha mavi
çok daha güzel..
çok daha iyidir bence.
rako yusuf ağar.
yağmur dokunduğu yere hayat verir
sellenmeyip ağlatmadığı sürece,
topraktır ana
bütün canlıları çiçekleri eşit emzirir
üzülme.
ruhunu inciten elleri hesaplayan
bir hatıra defteridir sırtın terazi,
güneşe yasla ve anla
soğuk olan ne varsa yak içinde
incinme,
yalnızlık her eve sığmayacak
kadar kalabalıktır mesela,
çiçekler kendini göremeyen gözlerde açtırmayacak kadar özel,
çatılarda toplanan kuşlar kalabalık ailelerin, avuçlarını ve kanatlarını yalnızca gökyüzüne açılmasını istemeyen cömert yuvaların simgeleridir,
sevinme.
gurur taşıyan tekerlekli sandalyeleri göremeyip,
yere düşüp eğilmeden ayağa kalkmayı öğrenmedikçe.
yaşlı bir şiire yaslamadan ağartmadan saçlarını
yeni bir yaşıma girdim diye senelenme,
terkedilmiş merdivenlerden satır satır inerken
kendini hiç uğranmamış nadide bir sokağın,
ahşap kokularını taşıyan,
kelepçelenmiş demir parmaklık pencere önü çiçeklerine aşina sokak kedileri gibi hissetmedikçe,
büyüdüm deme.
bir denizin sırtında hafif,
anne karnındaymış gibi güvende,
sürekli kıta kıta gezen kağıttan gemilerim gibi şeffaf ve çocuk kal yüreğimde.
rüzgarın varlığını esen yelden estiren
limandan hissetmedikçe,
siyahı ve maviyi yanyana yakıştırıp
tırnaklarına sürmeyi sürdürme,
öğren önce.
doğumlar ve ölümler varken
insan hanede,
yaşanmamış hayatların yarım bıraktığı yaşamların nefeslerini ciğerlerinde nüksetmeden,
hastayım deme.
kitaplar kadar ölümsüz ol mesela,
sayfalarını çevirirken
ağır ve karmaşık olsalarda
hayat gibi.
tozlandıkları rafların arasında unutulan kitap gibi kadınların görücü usulü okunduklarını okumadan,
bilginim deme.
gelelim önsöze.
ışıkları yalnızca karanlıktan korkan kalpler için yak,
mum ol olma
kendini küçültmeden büyüme duvarımın göğsünde.
lütfen bu kış kar gelmeden,
bizi eritme.
pencerelere perde olmayı unutmuş..
cinayetleri örten,
bütün yalan ve cansız gazetelerden öte,
ağaçları yazmayı bir kenara bırakmış insanlarıda bahçemizde yeşertme.
hırsızlar evi basmasın diye
bahçeye bağlanmış köpekler kadar terkedilmiş, ilgisiz hissetmeden kendini,
sırtını döndüğü bütün hayvanlardan insanlık,
özür dilemeli bence.
annem;
mutfakta göz göze bulaşık yıkadığı farelere
peynirim derdi,
ah benim sevgili direnişim
unutma.
asıl engel,
beyni tekerlekli sandalyelere sığmayacak kadar dar insanları engellememek,
hayatın boyunca dizlerine yük edip,
yokuş yukarı tırmanmaktır bence.
siyah kalalım biz seninle her gece,
gündüzleri fanileşmekten
çok daha mavi
çok daha güzel..
çok daha iyidir bence.
rako yusuf ağar.
devamını gör...
2048.
yıldız kenter/müşfik kenter- hayat ıskalamayı affetmez
devamını gör...
2049.
maaşımı her aldığımda,
mahallemdeki çocukların da payını ayırırım.
kel yusuf'un,
tembel gülsüm'ün,
haylaz murat'ın...
enayi der konu komşu bana.
desinler...
onlar bir çocuğun vazgeçilmez sevincindeki sırrı ne bilsinler.
olur da ölürsem birgün,
çocuklar en çok nereye ayak basıyorsa beni oraya gömsünler.
yaşarken yüreğinde taşıdı,
ölürken de sırtında taşıyor desinler...
aziz nesin
mahallemdeki çocukların da payını ayırırım.
kel yusuf'un,
tembel gülsüm'ün,
haylaz murat'ın...
enayi der konu komşu bana.
desinler...
onlar bir çocuğun vazgeçilmez sevincindeki sırrı ne bilsinler.
olur da ölürsem birgün,
çocuklar en çok nereye ayak basıyorsa beni oraya gömsünler.
yaşarken yüreğinde taşıdı,
ölürken de sırtında taşıyor desinler...
aziz nesin
devamını gör...
2050.
beni burdan kurtar,
kafamın içinde beş ton yük.
güneş artık çok erken batıyor içimde.
artık vakti gelmeli,
bitmeli,
bitmesi gereken her şey.
kenara çekilin,
bulmak istiyorum kendimi.
geceler uzun,
dört nala yok oluyorum.
düşlerim cam gibi,
düşüyor ellerimden,
paramparça.
kenara çekilin,
kendimi toplayamıyorum.
çığlık çığlığa içimdeki sessizlik.
kenarı çekilin,
çıkaramıyorum kendimi kuyudan.
murat gülakar - çığlık
kafamın içinde beş ton yük.
güneş artık çok erken batıyor içimde.
artık vakti gelmeli,
bitmeli,
bitmesi gereken her şey.
kenara çekilin,
bulmak istiyorum kendimi.
geceler uzun,
dört nala yok oluyorum.
düşlerim cam gibi,
düşüyor ellerimden,
paramparça.
kenara çekilin,
kendimi toplayamıyorum.
çığlık çığlığa içimdeki sessizlik.
kenarı çekilin,
çıkaramıyorum kendimi kuyudan.
murat gülakar - çığlık
devamını gör...
2051.
sancısını yaşıyorsun kaç zamandır
yeni bir güne sevinçle başlamanın
yoluna ışık tutan sözcükler
var mı o günün ışıltılı kanatlarında
rüzgâra dost olan soluklar var mı
altını çize çize soruyorsun nedense
ki hep aldatmış olduğun kendine
adın çoktan çocuğa çıkmış oysa
çoktan anlaşılmaz olmuşsun
şu güzel ömrün tam ortasında
kuşları sora sora düşen yapraklarda
ey çılgın
kanadı kırık her kuşa
kanat olmaktan yorulmuşsun
bulutları çarpışa çarpışa yorgun
bir gökyüzüdür artık gülüşün
adnan yücel
yeni bir güne sevinçle başlamanın
yoluna ışık tutan sözcükler
var mı o günün ışıltılı kanatlarında
rüzgâra dost olan soluklar var mı
altını çize çize soruyorsun nedense
ki hep aldatmış olduğun kendine
adın çoktan çocuğa çıkmış oysa
çoktan anlaşılmaz olmuşsun
şu güzel ömrün tam ortasında
kuşları sora sora düşen yapraklarda
ey çılgın
kanadı kırık her kuşa
kanat olmaktan yorulmuşsun
bulutları çarpışa çarpışa yorgun
bir gökyüzüdür artık gülüşün
adnan yücel
devamını gör...
2052.
2053.
kendime ait kısa bir şiir yazmak istedim.
bana biraz bahar gerek.
biraz portakal çiçeği kokusu,
biraz da çocukluğum.
sonrasında iyileşirim....
derya ylnz
bana biraz bahar gerek.
biraz portakal çiçeği kokusu,
biraz da çocukluğum.
sonrasında iyileşirim....
derya ylnz
devamını gör...
2054.
dişlerimiz arasındaki ceset
biz şehir ahalisi,kara şemsiyeliler!
kapçıklar! evraklılar! örtü severler!
çığlıklardan çadır yapmak şanı bizdedir
bizimdir yerlere tükürülmeyen yerler
nezaketten,haklılardan yanayızdır hepimiz
sevinmemiz çapkıncadır,ağlatır bizi küpeşteler
yaşamak deriz-oh,dear-ne kadar tekdüze
katliamlar ne kötü be birader
güneş neredeysek orada bulur bizi
ya cünup ve yalancı veya miskin ve ülser
falımız neyse çıksın diye açarız indeksleri
sayılar bizi bulur,o ayıp işaretler
saframızla kesemizi birleştiren anatomi bilgisi
hadım tarih,kundakçı matematik,geri kafalı gramer
evet bunlar gizlice örgütlenerek alnımıza
verem olmak üretimi düşürür ibaresini çizer
biz şehir ahalisi,üstü çizilmiş kişiler
kalırız orda senetler,ahizeler ve tren tarifesiyle
kimbilir kimden umarız emr-i b'il-ma'ruf
kimbilir kimden umarız neyh-i ani'l-münker
bize yalnız oğulları asılmış bir kadının
memeleri ve boynu itimat telkin eder.
dişlerimiz arasındaki ceset
ismet özel
biz şehir ahalisi,kara şemsiyeliler!
kapçıklar! evraklılar! örtü severler!
çığlıklardan çadır yapmak şanı bizdedir
bizimdir yerlere tükürülmeyen yerler
nezaketten,haklılardan yanayızdır hepimiz
sevinmemiz çapkıncadır,ağlatır bizi küpeşteler
yaşamak deriz-oh,dear-ne kadar tekdüze
katliamlar ne kötü be birader
güneş neredeysek orada bulur bizi
ya cünup ve yalancı veya miskin ve ülser
falımız neyse çıksın diye açarız indeksleri
sayılar bizi bulur,o ayıp işaretler
saframızla kesemizi birleştiren anatomi bilgisi
hadım tarih,kundakçı matematik,geri kafalı gramer
evet bunlar gizlice örgütlenerek alnımıza
verem olmak üretimi düşürür ibaresini çizer
biz şehir ahalisi,üstü çizilmiş kişiler
kalırız orda senetler,ahizeler ve tren tarifesiyle
kimbilir kimden umarız emr-i b'il-ma'ruf
kimbilir kimden umarız neyh-i ani'l-münker
bize yalnız oğulları asılmış bir kadının
memeleri ve boynu itimat telkin eder.
dişlerimiz arasındaki ceset
ismet özel
devamını gör...
2055.
talihim pek açıktır dosttan, dostluktan yana
vardır her felakette dostlarımın markası
öyle çoktur sayılmaz yediğim dost kazığı
sağlam kalan sadece kulağımın arkası
(bkz: ümit yaşar oğuzcan)
vardır her felakette dostlarımın markası
öyle çoktur sayılmaz yediğim dost kazığı
sağlam kalan sadece kulağımın arkası
(bkz: ümit yaşar oğuzcan)
devamını gör...
2056.
değişir yönü rüzgarın
solar ansızın yapraklar;
şaşırır yolunu denizde gemi
boşuna bir liman arar;
gülüşü bir yabancının
çalmıştır senden sevdiğini;
içinde biriken zehir
sadece kendini öldürecektir;
ölümdür yaşanan tek başına.
aşk, iki kişiliktir.
bir anı bile kalmamıştır
geceler boyu sevişmelerden;
binlerce yıl uzaktadır
binlerce kez dokunduğun ten;
yazabileceğin şiirler
çoktan yazılıp bitmiştir;
ölümdür yaşanan tek başına.
aşk, iki kişiliktir.
avutmaz olur artık
seni bildiğin şarkılar;
boşanır keder zincirlerinden
sular tersin tersin akar;
bir hançer gibi çeksen de sevgini
onu ancak öldürmeye yarar;
uçarı kuşu sevdanın
alıp başını gitmiştir;
ölümdür yaşanan tek başına.
aşk, iki kişiliktir.
yitik bir ezgisin sadece
tüketilmiş ve düşmüş gözden;
düşlerinde bir çocuk hıçkırır
gece camlara sürtünürken;
çünkü hiç bir kelebek
tek başına yaşamaz sevdasını,
severken hiç bir böcek
hiç bir kuş yalnız değildir;
ölümdür yaşanan tek başına.
aşk, iki kişiliktir. * *
ezginin günlüğü
aşk iki kişiliktir...
solar ansızın yapraklar;
şaşırır yolunu denizde gemi
boşuna bir liman arar;
gülüşü bir yabancının
çalmıştır senden sevdiğini;
içinde biriken zehir
sadece kendini öldürecektir;
ölümdür yaşanan tek başına.
aşk, iki kişiliktir.
bir anı bile kalmamıştır
geceler boyu sevişmelerden;
binlerce yıl uzaktadır
binlerce kez dokunduğun ten;
yazabileceğin şiirler
çoktan yazılıp bitmiştir;
ölümdür yaşanan tek başına.
aşk, iki kişiliktir.
avutmaz olur artık
seni bildiğin şarkılar;
boşanır keder zincirlerinden
sular tersin tersin akar;
bir hançer gibi çeksen de sevgini
onu ancak öldürmeye yarar;
uçarı kuşu sevdanın
alıp başını gitmiştir;
ölümdür yaşanan tek başına.
aşk, iki kişiliktir.
yitik bir ezgisin sadece
tüketilmiş ve düşmüş gözden;
düşlerinde bir çocuk hıçkırır
gece camlara sürtünürken;
çünkü hiç bir kelebek
tek başına yaşamaz sevdasını,
severken hiç bir böcek
hiç bir kuş yalnız değildir;
ölümdür yaşanan tek başına.
aşk, iki kişiliktir. * *
ezginin günlüğü
aşk iki kişiliktir...
devamını gör...
2057.
bu gece bir şiir olsaydım eğer, necip fazıl'dan: "dayan kalbim" olurdum..
dayan kalbim
seni dağladılar, değil mi kalbim,
her yanın, içi su dolu kabarcık.
bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.
sensin gökten gelen oklara hedef;
oyası ateşle işlenen gergef.
çekme üç beş günlük dünyaya esef!
dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!
dayan kalbim
seni dağladılar, değil mi kalbim,
her yanın, içi su dolu kabarcık.
bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.
sensin gökten gelen oklara hedef;
oyası ateşle işlenen gergef.
çekme üç beş günlük dünyaya esef!
dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!
devamını gör...
2058.
ismet özel - davun
en sevdiğim ismet özel şiirlerinde zirveyi zorlar.
en sevdiğim ismet özel şiirlerinde zirveyi zorlar.
devamını gör...
2059.
çok yakınlarda,
sabahlardan bir sabah,
seni gerçekten insanca kucaklasam..
sımsıkı
ve yüreğimi avuçlarına koysam..
ne dersin..?
sabahlardan bir sabah,
seni gerçekten insanca kucaklasam..
sımsıkı
ve yüreğimi avuçlarına koysam..
ne dersin..?
devamını gör...
2060.
pencereyi kapama gök dolabilir içeri
sen neyi görebilirsin ıslak bir bulutun ağışını mı?
pencereyi kapama kuş dolabilir içeri
sen neyi taşıyabilirsin kırık bir dalın yükünü mü?
pencereyi aç soluğun çıksın dışarı
sen büyütmedin mi ciğerinde onu;
kokusu hayatı yıkasın diye?
pencereyi aç sesin sarsın dünyayı
duyulur elbet ta ötelerden
yürek kendini tanır.
* *
sen neyi görebilirsin ıslak bir bulutun ağışını mı?
pencereyi kapama kuş dolabilir içeri
sen neyi taşıyabilirsin kırık bir dalın yükünü mü?
pencereyi aç soluğun çıksın dışarı
sen büyütmedin mi ciğerinde onu;
kokusu hayatı yıkasın diye?
pencereyi aç sesin sarsın dünyayı
duyulur elbet ta ötelerden
yürek kendini tanır.
* *
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162