2421.
düş görümlüğü sözlüğü
ra'nın yazarına

dağınık bir geçmişten taşınır gözlerin
saçın z ama n sız yönlerin atlası

acılar ranzasında terli sakalın
düşlerin öpüşünü yastığınla kokladın
tanığı ve izi olmayan parmağı ile
o vakit zahmetsiz şiir yazardın



tütün kokuşlu türkü kahvesinde
dumandan cekettir: baba n
yine baba gölgeden bıyığına kayığın çektiğin kuytu liman
(insan:
buzdan buluttur
yamaç arar kendine)

tortusu her yağışta
yüzümüzde
unutmak mezarı sakinleri
unutma!
insan hatırladıkça yaş arar

adamlardan adımlar bırakacak çocukların
kalbindir içine sığmayan genişlik
ciğerindir bilirim içimize çektiğimiz
ilham denilen çabadan kulelerle
nefeslenir kelimeden seslerimiz

/dağın ardından başka dağın önüne uzayan bilinmez bir yoldur :
kader /

anlattım şiir
teninden ruhuna değen kağıtta seni
tarifsizin tarifi nedir
ki
şiir :
tarifin tarifsizliğidir
devamını gör...
2422.
gönlümde bir gülümseme
beni çağırıyor sanki ateşe
yüreğimde bir esinti
gel diyor bedenime
devamını gör...
2423.
kendimden bir şiir gelsin efendim...

yolculuklar var hep önümüzde
buharlanmış penceremden bakıyorum
sonra sabah güneşi doğuyor saçlarıma
yine seni düşünmeden edemiyorum.

~mavi yonca~
devamını gör...
2424.
eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
ikincisinde daha çok hata yapardım.
kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
çok az şeyi
ciddiyetle yapardım.
temizlik sorun bile olmazdı asla.
daha çok riske girerdim.
seyahat ederdim daha fazla.
daha çok güneş doğuşu izler,
daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
görmediğim bir çok yere giderdim.
dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım.
yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
farkında mısınız bilmem. yaşam budur zaten.
anlar, sadece anlar. siz de anı yaşayın.
hiçbir yere yanında su, şemsiye ve paraşüt almadan,
gitmeyen insanlardandım ben.
yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
eger yeniden başlayabilseydim,
ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
ama işte 85'indeyim ve biliyorumn...
ölüyorum....
(jorge luis borges - anlar)
devamını gör...
2425.
bir değil, bir sürü bıraktım. her dinlediğimi bıraktım.
daha önce bırakılmamış ne varsa hepsini saldım sözlüğe.
hem tanım okuyup hem de müzik ziyafeti çekebilirsiniz ve hepsi benim sayemde.
*
devamını gör...
2426.
şarkılar
güller, servi dalları, sırma tellerle,
bir tabut gibi,
süsleyerek bu kitabı sevimli, hoş,
koysam içine şiirlerimi.

aşkı da koyabilsem! yeşerir
aşkın mezarında huzur çiçeği,
büyür, açar koparılır-
benim için açması, ben ölünce!

işte şiirler, etna’nın lavları
gibi taşkın nağrımdan
kıvılcımlar saçarak fışkırdı
etrafa bir zaman.

şimdi hepsi sessiz, ölü adeta,
donmuş, katı, buğulu,
fakat canlanırlar eski ateşte,
esse üstlerinden aşkın soluğu.

dile gelir kalpteki duygular,
aşk soluğu çiy olur üstlerinde;
geçer birgün eline bu kitap,
sevgilim! uzakta bir yerde
heinrich heine
devamını gör...
2427.

sevgilim
ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
elimde uçuk mavi bir kalem
cebimde iki paket sigara
devamını gör...
2428.
herkes bu kadar mahir
ve bu kadar kendinden emin olduğu için
ellerimiz bi söylentiden ibarettir sevgilim
boş sokaktaki uğultu, karanlıktaki gölge
sonra ağaçlar, ağaçlar, ağaçlar...
ormanlar diyemiyorum, bu öyle bi başınalık
yalnızlık diyemiyorum,
herkes-herşey-sıkıştepiş
devamını gör...
2429.
> sevdan bende yara oldu sevdiğim
acıyı göğsümde duya duya ağladım
beyaz günler, kara oldu sevdiğim
hasret takvimini saya saya ağladım

gidemedim ben ömrümün peşinden
atamadım yâr yüzünü başımdan
bir mutluluk yaptım, gözün, kaşından
seyre daldım, doya doya ağladım

gönlüm sana kördüğümle dolaşık
bu düğüme bir de özlem bulaşık
yağmur ne ki fırtınayla karışık
görmedin sen, baya baya ağladım

aşık nazım duyuramaz sesini
boşa yorar, gücünü nefesini
mesken tuttum hasretin kafesini
yârim yârim diye diye ağladım. . .

| nazım köyce
devamını gör...
2430.
ben unutulan mıyım
ben var mıyım
ben bir neyim
sevilmeyi uman bir kedi miyim
ya da güneşini yitiren miyim
ben bir yara mıyım
ya da yardan düşen miyim
ben kaç kişiyim
devamını gör...
2431.
desem ki sen benim için,
hava kadar lazım,
ekmek kadar mübarek,
su gibi aziz bir şeysin;
nimettensin, nimettensin!
desem ki...
inan bana sevgilim inan,
evimde şenliksin, bahçemde bahar;
ve soframda en eski şarap.
ben sende yaşıyorum,
sen bende hüküm sürmektesin.
bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
günlerden sonra bir gün,
şayet sesimi farkedemezsen,
rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
bil ki ölmüşüm...

devamını gör...
2432.
mataramda tuzlu su

west ındies, kızıl elma, itaki, maçin!
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
beyazların yöresinde nasibim kalmadı
yerlilerin topraklarına karşı suç işledim
zorbaların arasında tehlikeli bir nifak
uyrukların içinde uygunsuz biriyim

vahşetim
beni baygın meyvaların lezzetinden kopardı
kendime dünyada bir
acı kök tadı seçtim
yakın yerde soluklanacak gölge bana yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.

uzak nedir?
kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
başım açık, saçlarımı ikiye
ortadan ayırdım
kimin ülkesinden geçsem
şakaklarımda dövmeler beni ele verecek
cesur ve onurlu diyecekler
halbuki suskun ve kederliyim
korsanlardan kaptığım gürlek nara
işime yaramıyor
rençberlerin o rahat
ve oturmuş lehçesinden tiksinirim
boynumda
bana yargı yükleyenlerin
utançlarından yapılma mücevherler
sırtımda sağır kantarı gizli bilgilerin
mataramdaki suya tuz ekledim, azığım yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.

bir hayatı, ısmarlama bir hayatı bırakıyorum
görenler üstünde iyi duruyor derdi her bakışta
askerken kantinden satın aldığım cep aynası
bazı geceler çıkarken
uçarı bir gülümseyişle takındığım muşta
gibi lükslerim de burada kalacak
siparişi yargıcılar tarafından verilmiş
bu hayattan ne koku, ne yankı, ne de boya
taşımamı yasaklayan belgeyi imzaladım
burada bitti artık işim, ocağım yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.

ismet özel
devamını gör...
2433.
görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle,
sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
birleşiyoruz sessizce..
|edip cansever
devamını gör...
2434.
ay'a baktım yüzün diye.
deniz'e dokundum tenin diye.
rüzgarları dinledim sesin diye.
sensizlik dayanılmaz işkence. . .
devamını gör...
2435.
love poem
ıt's so nice
to wake up in the morning
all alone
and not have to tell somebody
you love them
when you don't love them
any more
richard brautigan
devamını gör...
2436.
sen geldin benim deli köşemde durdun
bulutlar geldi üstünde durdu
merhametin ta kendisiydi gözlerin
merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
bulutlar geldi altında durduk

konuştun güneşi hatırlıyordum
gariptin yepyeni bir sesin vardı
bu ses öyle benim öyle yabancı
bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı
sezai karakoç
devamını gör...
2437.
yüzlerce hatta binlerce cümle vardı kurulacak.
tek bir kelime bütün cümleleri yerle yeksan etmeye yetti...

susuyorum şimdi bir daha konuşmamak üzere, biraz da sen anla sustuklarımı.
sustuklarım konuştuklarımdan fazla...

kalbimin baharında açan papatyalar şimdi yine aynı kalbin mezarında.
her papatya kokladığında ölen kalbimi hatırla
şayet hatırlayabilecek bir kalbin kaldıysa.
devamını gör...
2438.
~ağlamak~ <süleyman çobanoğlu>

hangi tele vurunca böyle hıçkırabilir
güneşi kanadında taşıyan büyük melek
senin ince gönlünü hangi kış kırabilir,
ey sırma nakışında sarkıt duran kelebek!

yaz, bütün binalara birden geldiği zaman,
kanın gelişi gibi tıkalı bir damara,
ılık bir sükûnetle sarmalanır uyuman;
narin bir kadifeyle kaplanır derin yara.

ağzın artık yanıyor. artık anlatmayalım,
kim bu ağır şeyleri böylece diyebilir!
demirden kapıları neden ıslatmayalım
ta çürüsün çürüyen; evet çürüyebilir!

gözyaşların geçiyor keskin kayalıkları,
şiir haddi olmayan bir denize varıyor
gözlerin, en dipteki gümüşî balıkları,
suvarıyor gözlerin, ve yüzün ağarıyor.
devamını gör...
2439.
ilk çiçek açan hep sen ol sevdiğim,
bir kır çiçeği gibi,
için için baharı özlemiş,
misal bir papatya gibi…
yanında al bir gelincikte olsun.
her zaman her güzelliğin içinde ol,
baharın, sabahın, akşamın,
hasretle açılan kapının,
bir bardak çayın şekeri,
kahvenin kokusu,
karanlığa yakılan ilk lambanın ışığı,
tatlıya uzatılan ilk kaşığın isteği,
toprağa düşen ilk yağmur damlası,
ilk öpücükteki nefesin sıkışması,
ilk sarılıştaki haz,
baş döndüren heyecan…
söze ilk sen başla istersen,
ilk güzel sözün bu olsun mesela…
ilk sen söyle “seni seviyorum” diye…
gerisini şiirin akışına bırak sevgilim,
o senin ellerini hiçbir zaman bırakmaz…

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
2440.
sana hasret sana vurgun gönlümüz
neredesin mavi gözlüm
nerde nerde nerdesin dost
bu gemi bu karadeniz
sarı saçlım mavi gözlüm
nerde nerde nerdesin dost
ararım izini dolmabahçe'den
bir daha dönmez mi bu yola giden
içimde sen gözümde sen
sarı saçlım mavi gözlüm
nerde nerde nerdesin dost
kurban olam yürüdüğün yollara
kara peçe yakışmıyor kullara
uyan bak bizim hallara
sarı saçlım mavi gözlüm
nerde nerde nerdesin dost
bulutlar terinden dağlar kokundan
sarhoştur sevdiğim mahzuni bundan
bir daha gel gel samsun'dan
sarı saçlım mavi gözlüm
nerde nerde nerdesin dost

âşık mahzuni şerif

buradan
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim