geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
801.
gözlerinin pınarında
bir bulut,
boşandı boşanacak
nerdeyse.
aklımdan geçenleri
okuyorsun su gibi.
dünya gördü
bizi boğazladılar...
tutma gözyaşlarını
onur da ağlar...
bırak yıkansın gökyüzü,
lacivert, yeşil, altın
ışıkları günbatının.
işte şafaktayız gene
çırılçıplak
ve mavi.
işte sanki dağ yeli
ve işte sanki meltem...
kimse toz konduramaz
kesip attığımız tırnağa bile.
sen en güzel kızısın
bütün galaksilerin
bense tözüyüm artık
akkor tözüyüm
prometheus'u yakan
kara sevdanın...
ne alnımızda bir ayıp
ne koltuk altında
saklı haçımız
biz bu halkı sevdik
ve bu ülkeyi.
işte bağışlanmaz
korkunç suçumuz...
devamını gör...
802.
biz dünyadan gider olduk
kalanlara selam olsun
ama hep böyle gidecekse bu dünya
kalanlara haram olsun.
bedri rahmi eyüboğlu
kalanlara selam olsun
ama hep böyle gidecekse bu dünya
kalanlara haram olsun.
bedri rahmi eyüboğlu
devamını gör...
803.
mutsuzlukdan söz etmek istiyorum
dikey ve yatay mutsuzluktan
mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor
biz giz dolu bir şey yaşadık
onlarda orada yaşadılar
bir dağın çarpıklığını
bir sevinç sanarak
en başta mutsuzluk elbet
kasaba meyhanesi gibi
kahkahası gün ışığına vurup da
öteden beri yansımayan
yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
öbürünün bir kadından aldığı verem
bütün işhanlarının tarihçesi
sevgim acıyor
yazık sevgime diyor birisi
güzel gözlü bir çocuğun bile
o kadar korunmuş bir yazı yoktu
ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
gemiler gene gelip gidiyor
dağlar kararıp aydınlanacaklar
ve o kadar
tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır
sonbahar geldi hüzün
ilkbahar geldi kara hüzün
ey en akıllı kişisi dünyanın
bazen yaz ortasında gündüzün
sevgim acıyor
kimi sevsem
kim beni sevse
eylül toparlandı gitti işte
ekim filanda gider bu gidişle
tarihe gömülen koca koca atlar
tarihe gömülür o kadar
devamını gör...
804.
"nasıl bir acıdır bu bir düşün;
yüreğimin yumruk kadar çaresizliği,
sığlığı alışılmış bir günün,
gecenin karanlık belirsizliği.
yarın, yarın ve yine yarın;
hep bugün olan aynı yarınlar.
düş kırıklığı gibi kötü gelen zarın,
varımı yoğumu elimden alırlar.
ve ben dönüp yine sana gelirim;
elimde somun, gözlerimde mıh.
işte bugün de kaybettim derim,
aklımda dimdik duran bir çarmıh.
güler yüzle karşılama beni sakın;
güzel sonuma bırak ölümüm yakın."
yüreğimin yumruk kadar çaresizliği,
sığlığı alışılmış bir günün,
gecenin karanlık belirsizliği.
yarın, yarın ve yine yarın;
hep bugün olan aynı yarınlar.
düş kırıklığı gibi kötü gelen zarın,
varımı yoğumu elimden alırlar.
ve ben dönüp yine sana gelirim;
elimde somun, gözlerimde mıh.
işte bugün de kaybettim derim,
aklımda dimdik duran bir çarmıh.
güler yüzle karşılama beni sakın;
güzel sonuma bırak ölümüm yakın."
devamını gör...
805.
devamını gör...
806.
benim şiirlerim çay kokar.
düşlerim sade sen,
demlikte nefesin, bardakta gamzen.
sızılarım diner, uyur dertlerim,
çayı sen demlersen.
gelirsen çayımı seninle bölüşürüm.
gelmezsen ömür billah üşürüm.
düşlerim sade sen,
demlikte nefesin, bardakta gamzen.
sızılarım diner, uyur dertlerim,
çayı sen demlersen.
gelirsen çayımı seninle bölüşürüm.
gelmezsen ömür billah üşürüm.
devamını gör...
807.
ümit yaşar oğuzcan – işte ben
ben alışılmamış bir insanım biliyorum
bir karanlıktır ben de pırıl pırıl zamanlar
mağrur kalbim her yerde asi ve yalnız
neyleyim umduğum gibi çıkmadı insanlar.
herkes bir şey aldı götürdü benden
dağıttım kaç yıl sevgilerimi cömertcesine
gözlerim bir vefa arar, arar da bulamaz
nicedir hasret kulaklarım bir dost sesine
bilirim, çoğu gün hüzünlüdür bakışlarım
içimde biri ağlar güldüğüm zaman bile
gömerken kalbime bütün arzularımı
yanarım yaşanmamış anıların özlemiyle
sevdiğim mahzun şarkılardır, hüzünlü resimler
garip akşamlarda yaşadığımı anlarım
çevremde kim varsa konuşur durmadan
ben hep bir heykel asaletiyle susarım.
gecenin bir yerinde teselliler biter de
dağıtır saçlarımı onun güzel elleri
kokusu rengi kalır ellerinin gecelerde
doğan gün uzaklardan getirir sevdiğimi
ben alışılmamış bir insanım biliyorum
bir karanlıktır ben de pırıl pırıl zamanlar
mağrur kalbim her yerde asi ve yalnız
neyleyim umduğum gibi çıkmadı insanlar.
herkes bir şey aldı götürdü benden
dağıttım kaç yıl sevgilerimi cömertcesine
gözlerim bir vefa arar, arar da bulamaz
nicedir hasret kulaklarım bir dost sesine
bilirim, çoğu gün hüzünlüdür bakışlarım
içimde biri ağlar güldüğüm zaman bile
gömerken kalbime bütün arzularımı
yanarım yaşanmamış anıların özlemiyle
sevdiğim mahzun şarkılardır, hüzünlü resimler
garip akşamlarda yaşadığımı anlarım
çevremde kim varsa konuşur durmadan
ben hep bir heykel asaletiyle susarım.
gecenin bir yerinde teselliler biter de
dağıtır saçlarımı onun güzel elleri
kokusu rengi kalır ellerinin gecelerde
doğan gün uzaklardan getirir sevdiğimi
devamını gör...
808.
vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
o kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen' e
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
devamını gör...
809.
dışarı çıkıyorsanız dikkat! çiçeklerle karşılaşmayın
ya da koklamayın onları, iyisi mi yüzünüzü örtün şapkanızla
ya da düşünmeyin hiç, ben bakin öyle yapıyorum
neden diyeceksiniz, insandaki sevgiliyi eskitiyor bu çiçekler
güneşe benzetiyorlar adamı, masaya vurmuş koyun bulutlarına
pek tuhaf! ben de sahanda yumurtayı kıskanırım
beni seviyorsanız dikkat! köşe başındaki camcıya sorun
o ne derse doğrudur, dalga geçmeyin adamla
ustelik beni sevmek haşlanmış pirinçleri beyazlatır
gunaydin!
sabahlariniz gibidir beni sevmek, horuzun renkleri gibidir
beni sevdiniz mi yangindir artık parmaklarınız
sizi görmüyor muyum dikkat! trenlere çikolata yediriyorum
bunu her zaman yapıyorum, akılla oynamak yani
öyle trenler var ki insani şımartıyor
çıkıp kuruluyorum pencere yanına gel keyfim gel
gidip duruyorum böylece, adimi bileceksiniz çok ülkeli adam
üstelik daha kalkma saati gelmeden trenlerin.
sokağa dökülüyorsam dikkat! bu da doğrudur oldukça
bir kanunu vardır belki, ya su içmişimdir ya da yıkamışımdır yüzümü
olmayacak şey mi niye bakmayayım denizlere
en akilli tarafımdır balıkla deniz tutmak.
bir cümle tuhafsa dikkat! pek tuhaftır insanin tırnak çıkardığı
sonra da boyadığı, ne demeli sonra da kestiği
korkum yok ben güpegündüz rakılar boğazlıyorum
gözlerimi batırıyorum ıstakozlara
oh ne güzle şişenin de bir anlamı oluyor böylece
kim konuşuyor ben konuşmuyorum.
bir gün çok yürürseniz dikkat! sinekler şehirde kalıyor
butun taşıtlar paslanıyor ayrıca
pencereli yıldız, misafirli oda, bol bol öttürüyorsunuz onları
çünkü kırlara çıkıyorsunuz, şemsiyenizi bırakın ayıp
bana parmağınızdaki çiçekleri gösterin.
bir yere kapanıyorsanız dikkat! yanınızda olsun elleriniz
kim ne der bakindi iste durmadan ellerinize
dünyayı dolasan damarlar içinde
en kemikli taraflarıyla zencileri döversiniz
en kirli yerleriyle çat kapı fakir mahalleleri
ayıptır yani insan elini temiz tutmalı biraz.
bir gün olumu beğenmeyecekseniz dikkat! ölmeyin kolayla
kadınlara sarkıntılık edin, hoşa giden bardaklar satın alin
ya da bir aptalın yalnızlığını secin, çiçek sulamakla olsun bu
tıkır da tıkır isleyen apartmanlar vardır ya, sakin ha
ya da her sabah
göğe bir yüz metre kollarınızla.
edip cansever - yangın
ya da koklamayın onları, iyisi mi yüzünüzü örtün şapkanızla
ya da düşünmeyin hiç, ben bakin öyle yapıyorum
neden diyeceksiniz, insandaki sevgiliyi eskitiyor bu çiçekler
güneşe benzetiyorlar adamı, masaya vurmuş koyun bulutlarına
pek tuhaf! ben de sahanda yumurtayı kıskanırım
beni seviyorsanız dikkat! köşe başındaki camcıya sorun
o ne derse doğrudur, dalga geçmeyin adamla
ustelik beni sevmek haşlanmış pirinçleri beyazlatır
gunaydin!
sabahlariniz gibidir beni sevmek, horuzun renkleri gibidir
beni sevdiniz mi yangindir artık parmaklarınız
sizi görmüyor muyum dikkat! trenlere çikolata yediriyorum
bunu her zaman yapıyorum, akılla oynamak yani
öyle trenler var ki insani şımartıyor
çıkıp kuruluyorum pencere yanına gel keyfim gel
gidip duruyorum böylece, adimi bileceksiniz çok ülkeli adam
üstelik daha kalkma saati gelmeden trenlerin.
sokağa dökülüyorsam dikkat! bu da doğrudur oldukça
bir kanunu vardır belki, ya su içmişimdir ya da yıkamışımdır yüzümü
olmayacak şey mi niye bakmayayım denizlere
en akilli tarafımdır balıkla deniz tutmak.
bir cümle tuhafsa dikkat! pek tuhaftır insanin tırnak çıkardığı
sonra da boyadığı, ne demeli sonra da kestiği
korkum yok ben güpegündüz rakılar boğazlıyorum
gözlerimi batırıyorum ıstakozlara
oh ne güzle şişenin de bir anlamı oluyor böylece
kim konuşuyor ben konuşmuyorum.
bir gün çok yürürseniz dikkat! sinekler şehirde kalıyor
butun taşıtlar paslanıyor ayrıca
pencereli yıldız, misafirli oda, bol bol öttürüyorsunuz onları
çünkü kırlara çıkıyorsunuz, şemsiyenizi bırakın ayıp
bana parmağınızdaki çiçekleri gösterin.
bir yere kapanıyorsanız dikkat! yanınızda olsun elleriniz
kim ne der bakindi iste durmadan ellerinize
dünyayı dolasan damarlar içinde
en kemikli taraflarıyla zencileri döversiniz
en kirli yerleriyle çat kapı fakir mahalleleri
ayıptır yani insan elini temiz tutmalı biraz.
bir gün olumu beğenmeyecekseniz dikkat! ölmeyin kolayla
kadınlara sarkıntılık edin, hoşa giden bardaklar satın alin
ya da bir aptalın yalnızlığını secin, çiçek sulamakla olsun bu
tıkır da tıkır isleyen apartmanlar vardır ya, sakin ha
ya da her sabah
göğe bir yüz metre kollarınızla.
edip cansever - yangın
devamını gör...
810.
kilim gibi dokumada mutsuzluğu
gidip gelen kara kuşlar havada
saflar tutulmuş top sesleri gerilerden
tabanında depremi kara güllelerin
duymuyor musun
kaldır başını kan uykulardan
böyle yürek böyle atardamar
atmaz olsun
ses ol ışık ol yumruk ol
karayeller başına indirmeden çatını
sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm
alıp götürmeden büyük denizlere
çabuk ol
tam çağı işe başlamanın doğan günle
bul içine tükürdüğün kitapları yeniden
her satırında buram buram alın teri
her sayfası günlük güneşlik
utanma suçun tümü senin değil
yırt otuzunda aldığın diplomayı
alfabelik çocuk ol
yollar kesilmiş alanlar sarılmış
tel örgüler çevirmiş yöreni
fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
benden geçti mi demek istiyorsun
aç iki kolunu iki yanına
korkuluk ol
devamını gör...
811.
bugün sosyal bir insanım sevgilim , nörofren aldım
yine de dünya topuğu düşmüş bir pabuç gibi aksıyor ayağımda
beyaz bir lekeyim seni seyretmek için yerleşmiş tuvaline
orman geniş olsa da korku saçılır av yollarından
yaşasam da bugün kuşkuluyum yaşadığımdan....
turgay fişekçi
yine de dünya topuğu düşmüş bir pabuç gibi aksıyor ayağımda
beyaz bir lekeyim seni seyretmek için yerleşmiş tuvaline
orman geniş olsa da korku saçılır av yollarından
yaşasam da bugün kuşkuluyum yaşadığımdan....
turgay fişekçi
devamını gör...
812.
...
zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
önce beklemekten.
ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
ikisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
...
ümit yaşar oğuzcan-beşinci mektup
zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
önce beklemekten.
ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
ikisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
...
ümit yaşar oğuzcan-beşinci mektup
devamını gör...
813.
...
kahrettim her şeye o gün
babanın şarap çanağına,
gogen’e,
kadere,
sana,
bana,
bir de gittiğin arabanın tekerine
...
(bkz: ihsan yüce)
kahrettim her şeye o gün
babanın şarap çanağına,
gogen’e,
kadere,
sana,
bana,
bir de gittiğin arabanın tekerine
...
(bkz: ihsan yüce)
devamını gör...
814.
adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde
yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
anne dedim, hadi çay koy da içelim..
(bkz: ali lidar)
yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
anne dedim, hadi çay koy da içelim..
(bkz: ali lidar)
devamını gör...
815.
vakit tamam! .. seni terk ediyorum.
o bütün alışkanlıklardan
ve bütün sıradanlıklardan öteye,
yorumsuz bir hayatı seçiyorum.
doyamadım inan,
kanamadım sevgiye...korkulu geceleri sayar gibi,
deprem gecesinde bir yıldız,
birdenbire kayar gibi;
ellerim kurtulacak ellerinden,
bir kuru dal, ağacından
çatırdayıp kopar gibi...aşksa bitti...
gülse, hiç dermedik.
bul kendini kuytularda, hadi dal!
seninle bir bütün olabilirdik...
hoşça kal gözümün nuru,
hoşça kal...vakit tamam! .. seni terk ediyorum.
bu, kırık ve incecik
bir veda havasıdır.
tutuşan ellerimden
parmak uçlarına değen sıcaklık,
incinen bir hayatın yarasıdır...kalacak tüm izlerin hayatımda.
gözümden bir damla yaş,
sızlayıp resmine aktığında;
bir yer bulabilsem keşke
bir yer, seni hatırlatmayan;
kan tarlası gelincik şafağında...ölümse, korktun.
savaşsa, hep kaçtın...
vur kendini kuşkularda, hadi al!
sen bir suydun oysa,
sen bir ilaçtın...
hoşça kal canımın içi,
hoşça kal...
(yusuf hayaloğlu)
kendi sesinden dinlemek için tıklayın
o bütün alışkanlıklardan
ve bütün sıradanlıklardan öteye,
yorumsuz bir hayatı seçiyorum.
doyamadım inan,
kanamadım sevgiye...korkulu geceleri sayar gibi,
deprem gecesinde bir yıldız,
birdenbire kayar gibi;
ellerim kurtulacak ellerinden,
bir kuru dal, ağacından
çatırdayıp kopar gibi...aşksa bitti...
gülse, hiç dermedik.
bul kendini kuytularda, hadi dal!
seninle bir bütün olabilirdik...
hoşça kal gözümün nuru,
hoşça kal...vakit tamam! .. seni terk ediyorum.
bu, kırık ve incecik
bir veda havasıdır.
tutuşan ellerimden
parmak uçlarına değen sıcaklık,
incinen bir hayatın yarasıdır...kalacak tüm izlerin hayatımda.
gözümden bir damla yaş,
sızlayıp resmine aktığında;
bir yer bulabilsem keşke
bir yer, seni hatırlatmayan;
kan tarlası gelincik şafağında...ölümse, korktun.
savaşsa, hep kaçtın...
vur kendini kuşkularda, hadi al!
sen bir suydun oysa,
sen bir ilaçtın...
hoşça kal canımın içi,
hoşça kal...
(yusuf hayaloğlu)
kendi sesinden dinlemek için tıklayın
devamını gör...
816.
* hayal kırıklığının uykudaki çocuk ölümleri kadar olağan karşılandığı şehirde sigara külü kadar yalnızım..* gölgesine sığındığım ve acımasızca içini boşalttıktan sonra, geri dönüşüm kutusunun içindeki meyveli soda şişelerinin tiksinen bakışlarından kaçacak yer bulamayıp, kendini kendi etiketinden yaptığı iple kutunun kulpuna asıp intihar etmek isteyen bir rakı şişesi kadar yalnızım..* gidecek yeri olan herkesin yerine gittiği saatlerde, gidecek yeri olmayan bir yersizin sokulduğu kurumuş bir ağaç kovuğu kadar yalnızım..* dokuz kişiyle defans yapan ve tek hedefi yarım düzineden daha az gol yemek olan zavallı bir futbol takımının tek forveti kadar yalnızım..* ağrı kesicilerin arasına yanlışlıkla karışmış fare zehiri kadar yalnızım..* herkesin mutsuzluktan delirdiği bir yerde deliremeyecek kadar akıllı olan bir nano-fizik profesörü kadar yalnızım..* kullanılmadığı için tozla kaplanan unutulmuş porselen bir tabağın, işe yaradıkları için kirli ve mutlu kullanılmış porselen tabaklarla birlikte bulaşık makinesine atıldığında 'ne işim var lan burda' nın şaşkınlığıyla hesaplaşması kadar yalnızım..* bitmek üzere olduğu için kullanılmayan, ama henüz bitmediği için atılamayan ve nemli bir banyo rafında kaderine terk edilen zeytinyağlı sabun kadar yalnızım..* kimi arasa üçüncü hatır cümlesinden sonra ' ne var,niye aradın? ' imasıyla karşılaşacağını bildiğinden kimseleri arayamayan unutulmuş bir vicdan azabı kadar yalnızım..* sarhoşken telefonuna kayıtlı bütün kadın isimlerine coşkulu mesajlar yollayıp, ayılıp pişman olduğunda utancından telefonunu alelacele kapatan ve günlerce açamayan eski zaman artığı bir sarhoşluk edepsizi kadar yalnızım..* kendisine birazcık ilgi gösteren her kadına aşık olup, her seferinde alay edilerek yol verilen şaşkın bir ilgi şımarığı kadar yalnızım..* afrikalı bir anne ve kanada'lı bir babanın çin'deki bir cami avlusuna bıraktığı felçli bir albino bebek kadar yalnızım..* bekleyen herkesin küfür ettiği rötar yapmış bir trenin, kimseye yaranamayacağını bile bile bir an önce gara ulaşmak için terleyen makinistinin yasak olduğunu bilmesine rağmen yaktığı ilk sigara kadar yalnızım..* rüyasında kafası kopan ve kadın-erkek, yaşlı-genç karışık iki takım kafasıyla top oynarken, onu aralarına aldıkları için minnettar olan eski bir jedi emeklisi kadar yalnızım..* özenle seçilip alındıktan sonra saçkıran yüzünden sahibinin bütün saçları dökülen fildişi saplı tarağın atıldığı çekmecedeki can sıkıntısı kadar yalnızım..
(bkz: ali lidar)
(bkz: alternatif yalnızlık tarifleri)
(bkz: ali lidar)
(bkz: alternatif yalnızlık tarifleri)
devamını gör...
817.
"bazı gün olur, çok istersin
bir balonu, bir elbiseyi ya da sevgiliyi...
balon uçar gider gökyüzüne,
elbise artık başkasının üzerindedir,
sevgili ise başka kollarda,
olsun be!..
hala umut taşır bu yürek,
asla pes etmemek gerek.
taşa değer ayaklar ama vazgeçmek olmaz
gözyaşı yüzü yıkamadan yürek aydınlanmaz.
umutlar kuytulardadır hep
gülümser kuytulardan sana
insanın yüreği kadardır umut
ve sen ona inandıkça
mutsuzluğu, güçsüzlüğü unut.
hadi silkelen şimdi, ayağa kalk!
o kadar da uzak değil o imrenilen hayat
sadece görmesini bil, def et korkuyu
başının tacı et her kapıyı açan umudu."
sude tanç
bir balonu, bir elbiseyi ya da sevgiliyi...
balon uçar gider gökyüzüne,
elbise artık başkasının üzerindedir,
sevgili ise başka kollarda,
olsun be!..
hala umut taşır bu yürek,
asla pes etmemek gerek.
taşa değer ayaklar ama vazgeçmek olmaz
gözyaşı yüzü yıkamadan yürek aydınlanmaz.
umutlar kuytulardadır hep
gülümser kuytulardan sana
insanın yüreği kadardır umut
ve sen ona inandıkça
mutsuzluğu, güçsüzlüğü unut.
hadi silkelen şimdi, ayağa kalk!
o kadar da uzak değil o imrenilen hayat
sadece görmesini bil, def et korkuyu
başının tacı et her kapıyı açan umudu."
sude tanç
devamını gör...
818.
sana koşuyorum bir vapurun içinde
ölmemek, delirmemek için.
yaşamak; bütün adetlerden uzak
yaşamak....hayır değil, değil sıcak
dudakların hatırası;
değil saçlarının kokusu
hiçbiri değil.dünyada büyük fırtınaların koptuğu böyle günlerde
ben onsuz edemem.
eli elimin içinde olmalı,
gözlerine bakmalıyım,
sesini işitmeliyim.
beraber yemek yemeliyiz
ara sıra gülmeliyiz.
yapamam onsuz edemem.bana su, bana ekmek, bana zehir;
bana tad, bana uyku
gibi gelen çirkin kızım
sensiz edemem.
(bkz: sait faik)
ölmemek, delirmemek için.
yaşamak; bütün adetlerden uzak
yaşamak....hayır değil, değil sıcak
dudakların hatırası;
değil saçlarının kokusu
hiçbiri değil.dünyada büyük fırtınaların koptuğu böyle günlerde
ben onsuz edemem.
eli elimin içinde olmalı,
gözlerine bakmalıyım,
sesini işitmeliyim.
beraber yemek yemeliyiz
ara sıra gülmeliyiz.
yapamam onsuz edemem.bana su, bana ekmek, bana zehir;
bana tad, bana uyku
gibi gelen çirkin kızım
sensiz edemem.
(bkz: sait faik)
devamını gör...
819.
"benim sözlerim eskidi
onunki de eskidi
zaten kelimeler sonludur
öyle değil mi
donuk donuk bakışıyoruz
ben ölüme iyice yakın
o yaşamaktan uzak
öyle bir gök içinde durmuş gibiyiz
karanfiller ölürken
karanfillerden bir deniz."
ben ruhi bey nasılım - edip cansever
onunki de eskidi
zaten kelimeler sonludur
öyle değil mi
donuk donuk bakışıyoruz
ben ölüme iyice yakın
o yaşamaktan uzak
öyle bir gök içinde durmuş gibiyiz
karanfiller ölürken
karanfillerden bir deniz."
ben ruhi bey nasılım - edip cansever
devamını gör...
820.
"benim bu çektiklerimi bir çocuk var ki anlıyor
kendimi yerden yere vuruşurumu içimdeki zehri
bir çocuk var ki anlıyor benim gibi kahroluyor
odasında şiirlerim fukara mumlar gibi yanıyorlar
sen o çocuk değilsin sen artık çocuk değilsin
dudakların eskisi gibi beyaz değiller biliyorsun
sen gözlerini kaybettin gözlerini gözlerini bunu biliyorsun
ben ki yaşadıklarımı büyük dinler gibi yaşıyorum
sen artık bir din değilsin bunu biliyorsun"
attila ilhan
kendimi yerden yere vuruşurumu içimdeki zehri
bir çocuk var ki anlıyor benim gibi kahroluyor
odasında şiirlerim fukara mumlar gibi yanıyorlar
sen o çocuk değilsin sen artık çocuk değilsin
dudakların eskisi gibi beyaz değiller biliyorsun
sen gözlerini kaybettin gözlerini gözlerini bunu biliyorsun
ben ki yaşadıklarımı büyük dinler gibi yaşıyorum
sen artık bir din değilsin bunu biliyorsun"
attila ilhan
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162