821.
söz dedim, söz verdim.
ruhumu gömdüğüm yer hala belli.
güneşi özledim, sonra seni
keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım.
devamını gör...
822.
insan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman
ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini
ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi
ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi
hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an
mutlu aşk yoktur
devamını gör...
823.
merdivende ayak sesleri
içimin kapıları açılıyor herseferinde
kimse yok, kimse yok, kimse yok ki
yalnızlıkta seslerin birbirine ne çok benzediğini
ayrılıklar öğretti bana
devamını gör...
824.
hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili,
biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz acısını acımız yaptık çünkü.
dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın göz yaşı bile içimizi parçaladı.
kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk...
yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı. aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili...
ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak. ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım.
yaşamak ne güzeldir be sevgili...
sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek...
ve o vazgeçilmez sancılarını duyarak
hayatın.....

(bkz: yılmaz güney)
devamını gör...
825.
ne kâğıt yeter ne kalem
mesut sanmam için kendimi.
bunların hepsi.. hepsi fasafiso.
ne takayım, ne tekneyim.
öyle bir yerde olmalıyım,
öyle bir yerde olmalıyım ki,
ne karpuz kabuğu gibi,
ne ışık, ne sis, ne buğu gibi,
insan gibi.
orhan veli - dalga
devamını gör...
826.
can yücel'in dizelerinden.

gittin mi büyük gideceksin !
ayrılık bile gurur duyacak seninle..
gittin mi ayakların onun yakınından bile geçmeyecek..
gölgen bile kalmayacak ardında..
gittin mi onurunla gideceksin;
"haklıysan gidecek, gitmişsen dönmeyeceksin...".
devamını gör...
827.
kalbi, karanlığın koynunda korkuyla kaplı
nasıl? ne zaman? nerede? neden?
bilmiyor. baştan beri böyle miydi bu?
adını aklından alan acaba
sanki sonsuz sessizliğin soğuk soluğu
yoksa yanlış yaşamanın yorgunluğu mu?
düştükçe düşlerinin derin dibine
kendi kuytusunda kendine kuyu

devamını gör...
828.
yıllar var ki şu ülkede
şöyle sıcak, şöyle mutlu, şöyle yürek soğutan,
tek bir haber değmedi kulağıma.
tek bir haber yaşamadım.
hep kan gölü, hep gözyaşı, hep kargış.
sanki yunus yaşamamış bu topraklarda
hacıbektaş diye biri geçmemiş buralardan...
*
devamını gör...
829.
kaba adamların kalın sesi örtmüştü ülkeyi
güzellik, insanların gelecek düşlerinden çoktan çıkmıştı
kimsenin ortak türküsü yoktu ve kimse türküsünü bir başına söyleyemiyordu
bir yere gitmeden, gelecek birisini bekliyordu herkes

koro halinde susuluyordu ve yalnızca yüksek sesle konuşanlara inanır olmuştu insanlar
incelik yalnızlığa dönüşe dönüşe bitmişti
siddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu
(bkz: şükrü erbaş)
devamını gör...
830.

kırgın umutta
keder tortusunda
acıda, zehirde, pusuda
yılma
doğan günü bekle

çünkü tutar bir erik ağacı sunar sana
doğan gün
van gölünden bir sabah
bir kıvılcım, bir titreşim
bir tutam akdeniz
süphancı bir serinlik
ve genç bir gerinme
usulcacık saç hışırtıları
bir dudaktan buğulanan sıcaklık
tutar getirir
doğan gün
öpücük gibi konar gözlerinde bir melodi
sevgilin gibi dokunur parmaklarına bir kedi
ve kavga ve zulüm ve ateş
hep birlikte örülen bir türkü
güzel yapmak için, güzel olmak için
çünkü hayat dönen, kıvrılan
yanan bir ibrişimdir
tutar getirir
doğan gün
devamını gör...
831.
yiğidi gül ağlatır gam öldürür
nice namert ava çıksa, tuzak kursa, kurşun atsa;
yiğidi çökertmezse kahır.
bir dem yar hüzünle baksa
bir gönül gözüyle baksa
yiğidi gül ağlatır, gam öldürür.
düşman yılan olup soksa,
dokuz kavim taşa tutsa;
yiğidi çökertmez kahır.
bir dem yar hüzünle baksa,
bir gönül gözüyle baksa
yiğidi gül ağlatır, gam öldürür
-ömer lütfi mete
devamını gör...
832.
kulak verin sözlerime iyice,
herkes öldürebilir sevdiğini
kimi bir bakışıyla yapar bunu,
kimi dalkavukça sözlerle,
korkaklar öpücük ile öldürür,
yürekliler kılıç darbeleriyle!kimi gençken öldürür sevdiğini
kimileri yaşlı iken öldürür;
şehvetli ellerle öldürür kimi
kimi altından ellerle öldürür;
merhametli kişi bıçak kullanır
çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.kimi aşk kısadır, kimi uzundur,
kimi satar kimi de satın alır;
kimi gözyaşı döker öldürürken,
kimi kılı kıpırdamadan öldürür;
herkes öldürebilir sevdiğini
ama herkes öldürdü diye ölmez.(…)yasaların yargısı doğru mudur
ya da yanlış mıdır bunu bilemem;
bildiğim tek şey bu hapishanede
demir gibi sağlamdır tüm duvarlar,
bir yıl kadar uzundur her geçen gün
yıl bitmek bilmez, uzadıkça uzar.kabil'in habil'i öldürdüğü
günden beri hiç dinmedi acılar
çünkü insanların insanlar için
koymuş olduğu bütün yasalar
tıpkı adaletsiz bir kalbur gibi
taneyi eleyip samanı tutar.bildiğim başka bir şey daha var
-ki bilmeli benim gibi herkes de-
insanın kardeşlerine ettiğini
isa efendimiz görmesin diye
utanç tuğlalarıyla, parmaklıklarla
örüldü yapılan her hapishane.parmaklıklar güneşi engelledi,
kararttılar tatlı ay ışığını,
cehennemi böyle ört bas ettiler
yaptıkları bütün iğrenç şeyleri
insanoğlundan, tanrının oğlundan
gizlemeyi ustaca başardılar.zehirli otlar gibi kötülükler
büyür hapishanenin havasında,
yok olur burada harcanıp gider
iyi olan ne varsa insanda:
kapıyı tutar soluk bir keder
umutsuzluk bekçiliğini yapar.

oscar wilde reading baladı zindanı'ndan
devamını gör...
833.
şiir diyince de ümit yaşar oğuzcan biraz dokunur yüreğime;
-o durmadan kaçıyor;
sen ardından gitmiyorsan;
-o günün her saatinde saklanıyor,
sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;
-o sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;

boşuna aldatma kendini,
onu sevmiyorsun demektir.

elindeki içki kadehinde, dudağındaki sigarada ,
okuduğun kitapta, mırıldandığın şarkıda,
söylediğin şiirde, gördüğün rüyada
ve yaşaman için
ciğerlerine doldurduğun havada
o yoksa;
-onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
onu sevmiyorsun demektir.

renkler onunla değerlenmiyorsa,
örneğin onsuz kırmızı kırmızılığının,
mavi maviliğinin farkında değilse,
beyaz yalnız o giydiği zaman
güzelliğini haykırmıyorsa,
sabahları onu görünceye kadar
güneş doğmuyorsa
ve onsuz gökyüzü geceleri
aya, yıldızlara hasret değilse
onu sevmiyorsun demektir.

sokakta gördüğün her yüzde
ondan birşeyler aramıyorsan,
güzel bir manzara,
hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
uykudan uyandığın zaman
yaşamakta olduğundan önce
onu hatırlamıyorsan,
omuzlarına dökülmüş saçları,
bir sis perdesinin ardında
her zaman gülen, ışık saçan gözleri
aklına gelmiyorsa,
durup durup avuçlarının sıcaklığını özlemiyorsan;
onu sevmiyorsun demektir.

dünyada yaşıyan öteki insanların
senin için hala bir değeri varsa,
ona karşı tutumunu toplumun köhne ve manasız
kurallarına göre ayarlıyorsan
ve açık açık
sanki var olduğunu haykırırcasına
sevgini söylemiyorsan;
onu sevmiyorsun demektir.

yok o senin için
herşeyden değerliyse,
gözünü yumduğun anda onu görebiliyorsan,
o bütün şarkılarda, bütün şiirlerde,
bütün resimlerde ise,
ona muhtaç olduğunu
söylemekten utanmıyorsan,
senin içten ve büyük sevgine
karşılık vermiyeceğinden korkmuyorsan,
bütün bencil duygularından
sıyrılabilmişsen,
onun için herşeyi,
ama herşeyi yapacak gücü kendinde buluyorsan,
her hali sana ayrı ayrı güzel geliyorsa,
karşısında kendini bir çocuk gibi hissediyorsan,
istediği anda onun için ölebileceksen,
onun için yaşıyorsan ve yine onun için
bildiğin bilmediğin bütün düşmanlıklara
karşı koyabileceksen,
o her geçen dakika
sende biraz daha büyüyorsa
ve kendi kendine bile çok sevdiğini bütün
samimiyetinle, inanmışlığınla
itiraf edebiliyorsan,
bir gün o seni hiç,
ama hiç sevmediğini söylese bile,
senin sevginde azalma olmayacaksa
ve ölünceye kadar onu aşkların
en ölümsüzü ile sevebileceksen;
işte o zaman
-onu seviyorsun demektir.

-o sana sevmeyi,
gerçek aşkı öğretti.
sen onu hep sevecek
ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.
-o, hiç sen olmasan bile,
seni bir parça sevmese bile...
devamını gör...
834.
ey kavmim…
sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. korkarsın kendinden olmayan herkesten. ve sen kendinden bile korkarsın. hazreti ibrahim olsan, sana gönderilen kurbanı sen pazarda satarsın. hazreti isa’yı gözünün önünde çarmıha gerseler, sen başka şeylere ağlarsın

halil cibran
devamını gör...
835.
sevmek ne uzun kelime

dokunulmasa da,görülmese de;
kalpte yer verilir bazısına,
nedensiz...
sen; aklım ve kalbim arasında kalan,
en güzel çaresizliğimsin.
gerçi aklıma bile gelmiyorsun artık.
o kadar kalbimdesin ki...
gözlerinin kahvesinden koy ömrüme,
kırk yılın hatırına "sen" kalayım.
"sevmek" ne uzun kelime...
şimdi açsam pencereyi beklesem.
sen gelsen, olmaz ya hani geliversen.
hiçbir şey sormasan,
hiçbir şey söylemesen,
sussan,
sussam,
sussak...
susuşların anlattıklarını dinlesek.

cemal süreya
devamını gör...
836.
there is freedom waiting for you.
on the breezes of the sky.
and you ask;
“ what if ı fall? ’’
oh, but my darling
“ what if you fly? ’’
ezberlediğim bu şiir bana özgürlüğün tadını ve kanatlarımın gücünü farkettiriyor.
devamını gör...
837.
ilk defa seninle bütünlendim, anlıyor musun
anladım yaşadığımı her nefes alışta
seninle geçtim bütün zamanlardan
seninle var oldum
eridim seninle bir sonsuz çalkanışta.

ümit yaşar oğuzcan
devamını gör...
838.
bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"o olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
demeyeceksin işte.
yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
çok sevmeyeceksin mesela. o daha az severse kırılırsın.

ve zaten genellikle o daha az sever seni,
senin onu sevdiğinden.
çok sevmezsen, çok acımazsın.
çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
can yücel
devamını gör...
839.
o mavi gözlü bir devdi,
minnacık bir kadın sevdi.
mini minnacıktı kadın.
rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.

şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan ev...

nazım hikmet
devamını gör...
840.
ilhan berk'in deniz eskisi adlı şiir kitabında yer alan üç kez seni seviyorum diye uyandım şiiri:

üç kez seni seviyorum diye uyandım
tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum


sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün

sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
-taflanım! diyordu bir ses duyuyordum


cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün

kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum


eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun

berk, i. (1997). deniz eskisi. adam yayınları.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim