geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
981.
bazen bir gecedir zihinde takılıp kalan,
bir küçük elveda sığar tan vaktine kadar.
ya da kayıp giden eller yabancı olur artık bana,
işte tekrar çocuk olur kalbim o zaman.
geçen saatler saniyelere dönüşür,
ters giden her şeyi gören yüreğim her seferinde üzülür.
büyümek için midir çekilen bunca acı, bu ne biçim bir hüzündür?
belki de zihnimin bir daha eskisi gibi olmayacağı gün bugündür.
dönen kar küresinin cılız müziği gibidir hislerim,
ince bir sızı gibi devam eder öylece.
başlarken bu kadar mutlu eden şey sonra nasıl böyle üzebilir?
bir zamanlar kıymet veren kişi, nasıl böyle acımasızca gidebilir?
bambaşka yüzlerde seni, bambaşka kalplerde bizi arar dururum.
zaman zihnime ihanet eder, gerçekler hayal olmuştur.
hiç ait olmadığın yerlerde seni bulurum,
buruk bir yaş akar gözümden, belki de zihninde çoktan yok olmuşumdur.
bizi hatırladıkları kadar yaşarız bu dünyada,
beni hatırladığın kadar gerçekti bu aşk.
her şey çok bulanık, aslında hiç tutmadın mı ellerimi?
kurulan bir düş, hiç bu kadar büyüyebilir miydi?
ne sen var oldun ne de ben seni tanıdım,
ne sen beni sevdin ne de ben gerçekleri kabul ettim.
güneş’in doğuşu gelirken belki de artık uyanma vakti,
tuttuğun elleri çok seveceksin, ben de hayallerimi artık kirletmeyeceğim.
bir küçük elveda sığar tan vaktine kadar.
ya da kayıp giden eller yabancı olur artık bana,
işte tekrar çocuk olur kalbim o zaman.
geçen saatler saniyelere dönüşür,
ters giden her şeyi gören yüreğim her seferinde üzülür.
büyümek için midir çekilen bunca acı, bu ne biçim bir hüzündür?
belki de zihnimin bir daha eskisi gibi olmayacağı gün bugündür.
dönen kar küresinin cılız müziği gibidir hislerim,
ince bir sızı gibi devam eder öylece.
başlarken bu kadar mutlu eden şey sonra nasıl böyle üzebilir?
bir zamanlar kıymet veren kişi, nasıl böyle acımasızca gidebilir?
bambaşka yüzlerde seni, bambaşka kalplerde bizi arar dururum.
zaman zihnime ihanet eder, gerçekler hayal olmuştur.
hiç ait olmadığın yerlerde seni bulurum,
buruk bir yaş akar gözümden, belki de zihninde çoktan yok olmuşumdur.
bizi hatırladıkları kadar yaşarız bu dünyada,
beni hatırladığın kadar gerçekti bu aşk.
her şey çok bulanık, aslında hiç tutmadın mı ellerimi?
kurulan bir düş, hiç bu kadar büyüyebilir miydi?
ne sen var oldun ne de ben seni tanıdım,
ne sen beni sevdin ne de ben gerçekleri kabul ettim.
güneş’in doğuşu gelirken belki de artık uyanma vakti,
tuttuğun elleri çok seveceksin, ben de hayallerimi artık kirletmeyeceğim.
devamını gör...
982.
sevdi beni o, ben de onu sevdim bir ara
o durgun iri gözler sevilmez miydi ama
bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
yokluğunu düşünüp gitmesine yanmakla
p.neruda
o durgun iri gözler sevilmez miydi ama
bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
yokluğunu düşünüp gitmesine yanmakla
p.neruda
devamını gör...
983.
sızan ışıklar var aralanmış kapılarda,
esen rüzgarın tiz sesi,
dalgalı denizlerin
o mağrur iniltisi.
ve ben bilinçaltımla savaştayım.
bir toplumu hadım edip,
dünyaya barışa gebe kadınlar sunacağım.
zaptedeceğim bütün kalelerini,
platonik aşkların ve alışılmışlıkların.
pamuk prensesleri köle,
rapunzeli kel hatırlamalıyım.
başka türlü dinmeyecek,
toplum tarafından kundaklanmış
kimsesiz yangınlarım.
anlamayacak tapanlar putlara,
onlara korktuklarını sunacağım.
dışlayacaklar beni önce
sonra düşman belleyecekler.
ben ölünce anlaşılacağım.
tarantino yönetecek filmimi,
size kanlı sonlar yazacağım.
bütün oblomovlar yola çıkacak,
tabuları yıka yıka
tanrıları olimposa,
seni demirkubuz filmlerine gömeceğim.
bir açık hava sinemasında
sen içkini yudumlarken,
ben son şarkıda öleceğim.
sçh.
esen rüzgarın tiz sesi,
dalgalı denizlerin
o mağrur iniltisi.
ve ben bilinçaltımla savaştayım.
bir toplumu hadım edip,
dünyaya barışa gebe kadınlar sunacağım.
zaptedeceğim bütün kalelerini,
platonik aşkların ve alışılmışlıkların.
pamuk prensesleri köle,
rapunzeli kel hatırlamalıyım.
başka türlü dinmeyecek,
toplum tarafından kundaklanmış
kimsesiz yangınlarım.
anlamayacak tapanlar putlara,
onlara korktuklarını sunacağım.
dışlayacaklar beni önce
sonra düşman belleyecekler.
ben ölünce anlaşılacağım.
tarantino yönetecek filmimi,
size kanlı sonlar yazacağım.
bütün oblomovlar yola çıkacak,
tabuları yıka yıka
tanrıları olimposa,
seni demirkubuz filmlerine gömeceğim.
bir açık hava sinemasında
sen içkini yudumlarken,
ben son şarkıda öleceğim.
sçh.
devamını gör...
984.
bir gün gelecek, oh diyecek insanoğlu:
silahları bırakın, artık ihtiyaç kalmadı!
güzel yıllar gelecek birbiri ardınca.
çıkaracaklar depodan silahları bir gün,
bakacaklar ki paslanmış hepsi.
bertolt brecht
silahları bırakın, artık ihtiyaç kalmadı!
güzel yıllar gelecek birbiri ardınca.
çıkaracaklar depodan silahları bir gün,
bakacaklar ki paslanmış hepsi.
bertolt brecht
devamını gör...
985.
nazım hikmet- hoş geldin kadınım
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
hoş geldin kadınım benim hoş geldin.
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
hoş geldin kadınım benim hoş geldin.
devamını gör...
986.
*
bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna,
buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz,
benim kadar titremez hiç bir yiğit oğluna,
hiç bir ana kızına bu kadar düşkün olmaz.
faruk nafil çamlıbel
bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna,
buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz,
benim kadar titremez hiç bir yiğit oğluna,
hiç bir ana kızına bu kadar düşkün olmaz.
faruk nafil çamlıbel
devamını gör...
987.
yarabbi duy sesimi,
anlamıyor çaresizliğimi.
anlamıyor çaresizliğimi.
devamını gör...
988.
buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
bir teneffüs daha yaşasaydı
tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
devlet dersinde öldürülmüştür
devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
-maveraünnehir nereye dökülür?
en arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
-solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.
bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor
bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım
o günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazdırmıştır:
ah ki oğlumun emeğini eline verdiler
arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
aldırma 128! intiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır
bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek.
devamını gör...
989.
ben sana uyandım yine,
sen başkalarıyla uyurken...
sen başkalarıyla uyurken...
devamını gör...
990.
aşk için söylediğim her şeyi bir daha söylerim
sakin mutsuz ya da yırtıcı
herkesin ağzındaki o sonsuz acı
belki de bundandır
nasıl ayrı yaşarım inandığım şeylerden
onları elbette bir daha bir daha söylerim
usul usul ve usla birlikte akıcı kandır
aşk isterim, aşk olsun isterim
yaşamanın sonu, ölümün başlangıcı
kıyılarda yürürüm, sindiririm kıyıları
turgut uyar
sakin mutsuz ya da yırtıcı
herkesin ağzındaki o sonsuz acı
belki de bundandır
nasıl ayrı yaşarım inandığım şeylerden
onları elbette bir daha bir daha söylerim
usul usul ve usla birlikte akıcı kandır
aşk isterim, aşk olsun isterim
yaşamanın sonu, ölümün başlangıcı
kıyılarda yürürüm, sindiririm kıyıları
turgut uyar
devamını gör...
991.
sen git
ben bir gecenin siyahında saklayacağım saçlarını
yüreğim, titrek ellerinin arasında atacak
biraz ıslak biraz da kırmızı
küçük bir umut türküsü dolayacağım dilime eskiden kalma
bıraktığın yanını yüzdüreceğim derin denizlerimde
gözlerimde son bakışın kalacak çaresiz ve üzgün
sen git
ben bir isyanın eteğinde saklayacağım gözyaşlarını
devrilmiş cümleler anlatacak sana hasretimi mektuplarımda
kırık dökük hatıralarla süsleyeceğim yatağımı
damla damla akarken gün geceye
bir yudum suda eritip saflığını ilaç yapacağım yaralarıma
kanayan yanlarımın üzerine sıcaklığını örteceğim
sen git
biliyorsun
gelmesen de
bekleyeceğim
lou salome
ben bir gecenin siyahında saklayacağım saçlarını
yüreğim, titrek ellerinin arasında atacak
biraz ıslak biraz da kırmızı
küçük bir umut türküsü dolayacağım dilime eskiden kalma
bıraktığın yanını yüzdüreceğim derin denizlerimde
gözlerimde son bakışın kalacak çaresiz ve üzgün
sen git
ben bir isyanın eteğinde saklayacağım gözyaşlarını
devrilmiş cümleler anlatacak sana hasretimi mektuplarımda
kırık dökük hatıralarla süsleyeceğim yatağımı
damla damla akarken gün geceye
bir yudum suda eritip saflığını ilaç yapacağım yaralarıma
kanayan yanlarımın üzerine sıcaklığını örteceğim
sen git
biliyorsun
gelmesen de
bekleyeceğim
lou salome
devamını gör...
992.
sesinde ne var biliyor musun
bir bahçenin ortası var
mavi ipek kış çiçeği
sigara içmek için
üst kata çıkıyorsun
sesinde ne var biliyor musun
uykusuz türkçe var
işinden memnun değilsin
bu kenti sevmiyorsun
bir adam gazetesini katlar
sesinde ne var biliyor musun
eski öpüşler var
banyonun buzlu camı
birkaç gün görünmedin
okul şarkıları var
sesinde ne var biliyor musun
ev dağınıklığı var
iki de bir elini başına götürüp
rüzgarda dağılan yalnızlığını
düzeltiyorsun
sesinde ne var biliyor musun
söylemediğin sözcükler var
küçücük şeyler belki
ama günün bu saatinde
anıt gibi dururlar
sesinde ne var biliyor musun
söyleyemediğin sözcükler var
(bkz: cemal süreya)
devamını gör...
993.
infilak- edip cansever
ben gidince hüzünler bırakırım
bu senin yaşadığındır
bir ev sıkılır kadınlardaki
bir adam sıkılır kadınlardaki
seni sevmek bu kadar mı
o benim yaşadığımdır.
bazan da bir yerde kuşlar vardır
ne uçmak, ne görünmek için
bir karanfil pencereyi deler
bir kapı kendiliğinden kapanır
istesek sevişirdik, ama olmadı
biz değil yaşayan acılardır.
gitsem de her yerde biraz vardır
hatırda zamansız bir plak
bir otel kapısı, biraz istasyon
vardır o seninle birlikte olmak
buluşur çok uzaktan ellerimiz
ve nasıl göz gözeyiz ansızın bir infilak.
ben gidince hüzünler bırakırım
bu senin yaşadığındır
bir ev sıkılır kadınlardaki
bir adam sıkılır kadınlardaki
seni sevmek bu kadar mı
o benim yaşadığımdır.
bazan da bir yerde kuşlar vardır
ne uçmak, ne görünmek için
bir karanfil pencereyi deler
bir kapı kendiliğinden kapanır
istesek sevişirdik, ama olmadı
biz değil yaşayan acılardır.
gitsem de her yerde biraz vardır
hatırda zamansız bir plak
bir otel kapısı, biraz istasyon
vardır o seninle birlikte olmak
buluşur çok uzaktan ellerimiz
ve nasıl göz gözeyiz ansızın bir infilak.
devamını gör...
994.
dost
bir gece habersiz bize gel
merdivenler gıcırdamasın
öyle yorgunum ki hiç sorma
sen halimden anlarsın
sabahlara kadar oturup konuşalım
kimse duymasın
mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız
dokunarak uçalım.
insanlardan buz gibi soğudum,
işte yalnız sen varsın
öyle halsizim ki hiç sorma
anlarsın.
cahit külebi
bir gece habersiz bize gel
merdivenler gıcırdamasın
öyle yorgunum ki hiç sorma
sen halimden anlarsın
sabahlara kadar oturup konuşalım
kimse duymasın
mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız
dokunarak uçalım.
insanlardan buz gibi soğudum,
işte yalnız sen varsın
öyle halsizim ki hiç sorma
anlarsın.
cahit külebi
devamını gör...
995.
gördüm yine dün gece seni
rüyalar aleminde
sevidiğini söylüyordun beni
hayaller aleminde
rüyalar aleminde
sevidiğini söylüyordun beni
hayaller aleminde
devamını gör...
996.
bekleyen
sen, kaçan ürkek ceylânsın dağda,
ben, peşine düşmüş bir canavarım!
istersen dünyayı çağır imdada;
sen varsın dünyada, bir de ben varım!
seni korkutacak geçtiğin yollar,
arkandan gelecek hep ayak sesim.
sarıp vücudunu belirsiz kollar,
enseni yakacak ateş nefesim.
kimsesiz odanda kış geceleri,
için ürperdiği demler beni an!
de ki: odur sarsan pencereleri,
de ki: rüzgâr değil, odur haykıran!
göğsümden havaya kattığım zehir,
solduracak bir gül gibi ömrünü,
kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir,
bana kalacaksın yine son günü.
ölürsün... kapanır yollar geriye;
ben mezarla sırdaş olur, beklerim.
varılmaz hayale işaret diye,
toprağında bir taş olur, beklerim.
necip fazıl kısakürek
sen, kaçan ürkek ceylânsın dağda,
ben, peşine düşmüş bir canavarım!
istersen dünyayı çağır imdada;
sen varsın dünyada, bir de ben varım!
seni korkutacak geçtiğin yollar,
arkandan gelecek hep ayak sesim.
sarıp vücudunu belirsiz kollar,
enseni yakacak ateş nefesim.
kimsesiz odanda kış geceleri,
için ürperdiği demler beni an!
de ki: odur sarsan pencereleri,
de ki: rüzgâr değil, odur haykıran!
göğsümden havaya kattığım zehir,
solduracak bir gül gibi ömrünü,
kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir,
bana kalacaksın yine son günü.
ölürsün... kapanır yollar geriye;
ben mezarla sırdaş olur, beklerim.
varılmaz hayale işaret diye,
toprağında bir taş olur, beklerim.
necip fazıl kısakürek
devamını gör...
997.
kalırsa bir soru kalır benden
yanıtı var mıdır bilmem
denizine göğüne toprağına,
uçanına kaçanına
bu dünyanın
kalırsa bir soru kalır benden
ölüm gelir,
gün akşama kavuşurken
kalırsa bir soru kalır benden
yanıtı var mıdır bilmem
yazar elim upuzun bir şiir
söyler dilim içli bir türkü
kalırsa bir soru kalır benden
gökte yıldızdır o toprakta gömü
kalırsa bir soru kalır benden
bir de üç beş şiir,
iyi kötü kalırsa bir soru
ahmet erhan
yeni türkü’nün bestesiyle daha bir güzelleşir.
yanıtı var mıdır bilmem
denizine göğüne toprağına,
uçanına kaçanına
bu dünyanın
kalırsa bir soru kalır benden
ölüm gelir,
gün akşama kavuşurken
kalırsa bir soru kalır benden
yanıtı var mıdır bilmem
yazar elim upuzun bir şiir
söyler dilim içli bir türkü
kalırsa bir soru kalır benden
gökte yıldızdır o toprakta gömü
kalırsa bir soru kalır benden
bir de üç beş şiir,
iyi kötü kalırsa bir soru
ahmet erhan
yeni türkü’nün bestesiyle daha bir güzelleşir.
devamını gör...
998.
çok yorgunum
beni bekleme kaptan
seyir defterini başkası yazsın
çınarlı, kubbeli mavi bşr liman
beni o limana çıkaramazsın
-nazım hikmet ran
beni bekleme kaptan
seyir defterini başkası yazsın
çınarlı, kubbeli mavi bşr liman
beni o limana çıkaramazsın
-nazım hikmet ran
devamını gör...
999.
ne doğan güne hükmüm geçer, ne halden anlayan bulunur.
ah, aklımdan ölümüm geçer, sonra bu bahçe, bu kuş, bu nur
ve gönül tanrısına der ki; pervam yok verdiğin elemden
her mihnet kabulüm, yeter ki gün eksilmesin penceremden.
ah, aklımdan ölümüm geçer, sonra bu bahçe, bu kuş, bu nur
ve gönül tanrısına der ki; pervam yok verdiğin elemden
her mihnet kabulüm, yeter ki gün eksilmesin penceremden.
devamını gör...
1000.
"sonra aramıza şehirler girecek,
hiç karşılaşmayacağız.
tesadüfler bile bir araya getiremeyecek.
sonra belki birimiz öleceğiz,
diğerimiz hiç bilmeyecek."
-nazım hikmet
hiç karşılaşmayacağız.
tesadüfler bile bir araya getiremeyecek.
sonra belki birimiz öleceğiz,
diğerimiz hiç bilmeyecek."
-nazım hikmet
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162